• 2552
    --- alıntı ---

    nam-ı diğer totem reis.

    fb bu sezon şampiyon olur dediği her sezon fb babayı aldı. yalnız bu sezon diyemeden ağır bir rahatsızlık yaşadı.
    allah uzun ömür versin üstada. internette kendisinin sağlık durumuyla ilgili en yeni haber ne yazık ki 6 eylül'de. onda da konuşamadığı ancak gözlerinin açık olduğu ve beslenebildiği söyleniyor.

    ayağa kalk hıncal abi, daha "fb'yi şampiyon yapacaklar" demen gerekiyor.

    --- alıntı ---

    (bkz: depoya atılıp unutulan entryler)
    1 ay kadar önce yazıp depoda bırakmışım. demedi, diyemedi. totemini yapamadı. toprağın bol olsun usta.
  • 2558
    vefat ettiği söylenen duayen isim.

    duayen kelimesinin de içi boş ya artık neyse. büyük galatasaraylı ve büyük de aziz y. ve fenerbahçe düşmanıydı. düşmanlık demek yanlış aslında fenerin yaptığı tüm illegal işleri, algıları ana akım medyada çatır çatır söylerdi.

    gerçekten çok ama çok üzüldüm vefat haberini görünce. toprağı bol mekanı cennet olsun.

    ikonik kahkahası ve cemiyette rerererarara ile hatırlanacaktır.

    böyle bir şey olabilir mi haşmet?
  • 2561
    oğullarına "hınç al"* ve "öç al"* isimlerini koyacak kadar şey bir babanın oğlu, türkiye'de yazılı basının ayağa düşmediği prime dönemlerindeki yazılı ve yazısız tüm kuralları belirleyen ekibin ağır topu, bugün sadece yaşı ve geçmişinden dolayı koftiden "duayen" sıfatı yapıştırılan tüm "ağır top"ların hocası, ve tabi ki hayatının bir döneminde bir şeyler başarmış her türk gibi tadında bırakamadığı için son 15-20 yılını karikatürize hatta şebek olarak geçirmiş bir insan.

    özel televizyonların kurulmasından tüm medyanın bir ya da iki patronun eline geçtiği döneme kadarki süreçte türk medyasına yön vermiş pek çok ismin ya doğrudan hocası, ya da dolaylı yoldan danıştığı akıl hocasıdır. seksenli yıllarda bugün nostalji yayınlarında ballandıra ballandıra anlatılan pek çok alandaki pek çok dergiyi ya çıkartmış ya da çıkartan ekibin içinde olmuştur. yanında çıraklık yapanlar, alt kadrosunda muhabir olanlar ondan edindiği bilgi ve deneyimle kariyerlerinin belli bir döneminde gazete-dergi hatta kanal yönetebilecek hale gelmiştir.

    fatih hocamın zamanında dediği gibi futbolu da, basketi de, modayı da bilirdi. trafik polisinden türk havayollarına kadar her şeye ve herkese de çatabilirdi. özellikle seksenli-doksanlı yıllarda bilgiye ulaşım sınırlı olduğu için elbette imkanlarla doğru orantılıydı. herkese ve her şeye çatma ise yıllar içinde "çok bilen adam"dan huysuz ihtiyar tavrına evrilmişti. zaten türklerdeki en kronik hastalıklardan biri tadında bırakamamak, zamanı gelince köşesine çekilememektir ya; o da ayrı bir konu...

    seksenlerin sonunda doğmuş biri olarak gazete okuyup televizyon izlemeye başladığım dönemde ister istemez adını duyup öğrendiğin bir insandı. ancak kendisini gerçek anlamda tanımam 8 mart 2003 galatasaray fenerbahçe maçı öncesi tahmin yaptığı, eski açık sarı desene belgeselinde de yer verilen o meşhur 90 dakika programıyla olmuştur.

    (bkz: #630541)

    tabi ne olursa olsun büyük bir galatasaraylıydı. özel televizyonların yeni yeni açıldığı avrupa avrupa duy sesimizi yıllarındaki pek çok maçta yorumcu olarak görev yapmıştır. ekranlarda yer yer ömer çavuşoğlu ile, yer yer de can bartu ile efsane atışmaları olmuştur. cemiyet tarafını zaten anlatmaya gerek yok...

    eminim can bartu ile çoktan atışmaya başlamışlardır orada...
  • 2563
    kendisinin vefatıyla cemiyetteki re re re ra ra ra'lar artık hep biraz eksik kalacak. yazıları bazen bu kadar da olmaz dedirtse de günün sonunda galatasaraylı olduğunu bilirdik, medyada en savunmasız olduğumuz anlarda bile çıkıp çatır çatır hesap sorardı köşesinden.

    bu yıl şampiyon olursak hıncal uluç'un ruhuna gitsin. tezahüratlara gittiği yerden eşlik edeceğine eminim. allah rahmet eylesin.
  • 2567
    fatih terim'in birinci döneminde bahsettiği firavunlardan birisidir. iyi bir insan, iyi bir gazeteci ya da iyi bir galatasaray taraftarı olduğuna dair herhangi bir emare göremedim yaşantısı boyunca. kendi menfaatlerini galatasaray'dan üstün tutangillerin gazeteci tayfasından. kültürümüz gereği kör ölecek badem gözlü olacak tabi, orası ayrı. ben sevmezdim, sevenlerinin başı sağolsun.
  • 2568
    türk basın tarihinde bir dönem belirleyici rol oynamış, olaylara farklı bakış açısıyla, zaman zaman da sivri diliyle ve renkli kişiliği ile hep vitrinde olan bir gazeteciydi. bir zamanlar sabah gazetesindeki yazılarını ben de takip ederdim, sonra hem o değişti hem de bana değişik gelen fikirlerin bazılarının aslında vasat fikirlerden başka birşey olmadığını anladım zamanla ve doğal olarak takip etmedim. ama ölümü şüpheli bir kadın için söylediği utanç verici yorumdan sonra net olarak iyi biri olmadığına emin oldum. musası camiamızın efsanelerinden olan firavun, kötü bilirdik. defne joey foster'a da bir kez daha rahmet diliyorum bu vesile ile.

    edit: defne joy foster için yazdığı yazı için bir iki ekleme: ölümü tam aydınlatılmamış ya da şüpheli tarafları bulunan bir olayda, en son bakılması gereken noktaya dikkat çekerek(kadının kocasını aldatması) asıl olayın, yani birisinin şüpheli ölümünden ziyade bir ahlak tartışması başlatmıştır bence. bunu da gayet bilinçli yapmıştır. kendisi bu arada, evinde defne joy fosterin öldüğü adamın akrabasıdır. üstelik bu adam bir terör örgütünün propaganda organının genel yayın yönetmeninin oğludur. kadının kocasını aldatıp aldatmadığı, ilişkilerinin ne durumda olduğu vs. bilmiyoruz, öyle olsa bile 'su testisi su yolunda kırılır' sözü çıksa dahi konuyla ilgili yazısının 'o saatte orada ne iş varmış' dan farkı yoktur.
  • 2572
    üniversiteye söyleşiye geldiğinde salon dolup taşmıştı zamanında. çok güzel, eğlenceli bir sohbet olmuştu.

    keşke o zamanki gibi tatlı kalabilseydi hatıramda. "... böyle bir insana, öldü diye saygı duymamı kimse benden beklemesin.. benim görüşüm değişmeyecek. bu ölüm tipik bir 'su testisi, su yolunda kırıldı' olayıdır!.." diye yazmasaydı keşke ölen genç bir kadının ardından.

    insan ölümlü olduğunu bazen unutuyor, daha yaşarken kendi hatırasına ihanet ediyor. ama değmiyor.

    allah rahmet etsin. sevenlerine sabırlar dilerim.
  • 2573
    su testisi su yolunda kırılır üzerine bir şeyler daha yazmalıyım;

    kendisini eskiden okurdum, lise ve sonraki bir iki yıl boyunca en sevdiğim yazarlardan biriydi. her konuyu bildiğini sanırdım, oysaki her konuyu çok az bilirmiş sonradan anladım, futbolu ise zaten bilmiyor.

    ancak defne joey foster ile ilgili yazdığı yazıda, kendisinin de sonradan o cümle hariç yazıdaki her cümlenin arkasındayım diyerek pişmanlığını belirttiği üzere su testisi su yolunda kırılır cümlesi hariç her cümlesine sonuna kadar katılıyorum.

    olayı özetlersek defne joey evliyken ve 6 aylık bir çocuğu varken barda içip bir adamla bardan çıkıp adamın evine gitmiş ve orada ölmüştü. hıncal uluç da evli bir kadın barda bir erkekle içip sarhoş olup onun evine gitmemeli dedi.

    ilişkiler konusunda da pek bir şey bilmeyen hıncal uluç'un ilişkilere dair nadir doğru tespitlerinden biriydi. defne joey ve kocası açık ilişki yaşıyorlarsa bilemem, tercihtir. ama benim ilişki tanımıma göre bu, bir kadının ya da erkeğin yapmaması gereken bir şeydir, sanmıyorum ki bir kadın ya da erkek de sevgilisine gerçekten arzu dolu ve aşıksa onun böyle bir şey yapmasını normal karşılaşın. o yüzden o konudaki defne joey eleştirisini anlıyorum bu kadın eşini aldattı ve ben bir aldatma hikayesinin öznesine saygı duymuyorum dedi. tıpkı bizim haklı olarak akit isimli paçavranın uzak doğu'da ölen patronuna ya da fesli deli kadir'e saygı duymamamız gibi. biz de onların ölümünü sert şekilde yorumlamıştık. ama olay hıncal'ın anlattığı gibiyse ben kendisi ile aynı fikirdeyim. defne joey oraya gitmemeli dahası o adamla barda sarhoş olmamalıydı. sonuçta bu yazı sebebiyle bugün bu başlıkta dahi hıncal'ın ölümü nasıl kutlanıyorsa hıncal'ın da defne joey için benzer şeyleri yazmasını ben anlayabiliyorum. zaten tersi bir erkeğin başına gelse onun için benzer şeyler daha fazla yazar tarafından yazılırdı.

    edit: bu arada öyle inançlı biri de değilimdir, yani ahlaken, dinen yanlış demiyorum. o kısımlar beni hiç ilgilendirmez. ben kendi ilişki tanımıma, kadın ve erkeğin doğasına göre bir ilişki içerisinde böyle bir şey yanlış diyorum. yoksa çok eşlilerdir, açık ilişkidir vs. zaten hıncal uluç'un da böyle bir yazı yazarken bu ihtimalleri de belirtmesi ve bence, bana göre bu aldatmaktır falan demesi gerekiyordu bence. yoksa kocasına göre aldatmak olmayabilir bu. ama kocasının da röportajını okumuştum, açık ilişki falan demiyordu, karıma güvenirim falan diyordu. hicbir şeyin önemi yok, önemli olan ölmüş olması diyordu. diğer erkek de aramızda duygusal bir yakınlık oldu demişti tabii. yine de aldatma olmayabilir kocasına göre ya da bunu okuyan kişilerin ilişki anlayışıma göre. ben benim tanımıma göre barda içmesi zaten aldatmadır diyorum. diğer yanda burada şu soru sorulabilir, tasası sana mi düştü be adam? ancak tıpkı diğer gereksiz yazılar yazanlar gibi hıncal uluç da magazin yazardı ve bu olay o sırada baya gündem olunca hıncal da kendi fikirlerini yazmıştı.

    yine de kamuoyuna bir yazı sunarken su testisi su yolunda kırılır tanımını kullanmak akit'in her gün yediğinin lacivertidir ve o cümleyi yazmaması gerekirdi rahmetli uluç'un. yoksa bu olayı magazinsel olarak ele alıp da bu bana göre aldatmaktır demekte bence bir sakınca yok.
  • 2574
    göz önünde ve tanınmış insanların, ağızlarından çıkan lafları defalarca ölçüp biçmesi gerektiğinin yeni bir örneği oldu kendisi. söylenen yanlış ve aptalca bir cümle, bir ömür seninle beraber gidiyor.

    şöyle ki, vefat haberinin ardından sosyal medya defne joy foster'ı anan mesajlarla doldu taştı. çünkü hıncal uluç, defne'nin vefatı için "su testisi su yolunda kırılır" gibi bir laf etmişti. epey tepki çekmişti. kendisi de rahmetli olmuş ama o laflardan ötürü hala bir öfke var.

    allah sevenlerine sabır versin.
  • 2575
    yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
    bir insan öldüğü zaman bunlar söylenir.

    neyse efendim, hıncal bey defne joey foster olayında, dedikoducu türk insanı damarını yakından tanıdığı için, gündem olup kaşesini katladı. sonrasında aynı damardan faydalanarak, ece gürselle evcilik oynayarak kaşesini bir daha katladı. daha hala bu konu gündeme geliyorsa, artık friedrich nietzsche'den faydalanmak gerekiyor. 'kim namus ve ahlak şövalyeliği yapıyorsa, bilin ki en namussuzu odur.'

    defne joey foster ailesinin, merhum çocuklarının, eşlerinin veya annelerinin özel hayatlarıyla ilgili yorum yapanlara cevabı basit olmalıydı* aslında. 'who the fuck are you?'
App Store'dan indirin Google Play'den alın