• 226
    "bence galatasaraylılık din gibi, mezhep gibi yerleşmiş köklü bir inançtır. galatasarayı işte bunun için tercih eder ve "galatasaraylılığımla" her zaman gurur duyarım... " dedi efsanemiz metin oktay. kısa cümleyle çok şey anlattı. üstüne laf etmek haddimize değil ama birazda kendimce anlatmak istedim.

    bana göre galatasaraylılık inancın, tutkunun ve kabullenmemenin simgesi. on yaşımda fark ettim bunu. belki de bu yüzden tutkuyla bağlandım bu takıma. tam bana göreydi. kaybetmeyi sevmeyen, inandıkları uğruna savaşan ve yılmayan bir takım... uefa kupasını kazandığımızda kimse şans tanımıyordu bize. chelsea'dan beş yemiş bir takım vardı sonuçta. fakat yılmadık; inandık ve savaştık. arsenal'in karşısına çıktığımızda herkes şaşırmıştı ama yine şans tanımıyorlardı bize. yine olmadı şans tanımayanların dedikleri. savaştık! kazanan bizdik. aradan yıllar geçti, zor bir sene geçiyordu bizim adımıza. dört beş forvetle oynuyorduk, oyuncuların parası verilmiyordu, borçlar ödenmiyordu... medyada kampanyalar düzenlenip kısa vadeli borçların finansmanı sağlanmaya çalışılıyordu. taraftar, oyuncular, yöneticiler... herkes birlik içindeydi. birileri çıkıp bizim için fakir fukara edebiyatı yapıyor dedi. garip bir sezondu. fakat kimse yılmadı, bırakmadı. kalbimiz galatasaray'la attı. 84 puan toplayıp şampiyon olduk. son maçta herkes ağlıyordu. mutluluk gözyaşlarıydı güzel olanı. yine zor bir sezon geldi çattı. takım yeniden kuruldu, yeni hoca geldi filan derken sezon başladı. şampiyon olmak için bütün maçlarımızı kazanmamız gerekirken hoca gitti. medya fenerbahçe'yi şampiyon ilan etti resmen. yine olmadı felaket çanları çalanların istedikleri. inanan oyuncular, desteğini esirgemeyen taraftar. yedide yedi yapıp şampiyon olduk!

    sonra bir ruhsuzluk çöktü. taraftara, yönetime, oyunculara... ruh olmayınca tatta yoktu. derken yönetim gitti, takımların oyuncuları-basket, voleybol vs- değişti. yeni hocalar geldi, yeni misyonlar yüklendi. yeni bir kan yeni bir heyecan yani. sezon başladı. basketbol futbol derken taraftar olarak biz de bir silkelendik. hatırladık taraftar olmanın ne demek olduğunu tekrar. hep destek tam destek dediğimiz günleri unuttuğumuzu fark ettik. son topa kadar savaşan oyuncuları görünce kendimize geldik aslında. velhasıl bu sene galatasaralı olmanın ne demek olduğunu tekrar hatırladım ben. oktay mahmuti'nin takımı bunda etkili oldu. bu sene maçlarını kaçırmamamın da nedeni bu. özlediğim, 2000 ruhu dediğimiz ruh geri geldi.

    inanç, vazgeçmemek ve savaşmak... galatasaraylılık bu.

    edit büdüt: ekleme

    http://www.youtube.com/...&feature=related

    şu videoyu izleyin. inanmış olmanın sonucunu tekrar görün. :)
  • 228
    özellikle son cümlede çok açık bir dille, net olarak anlatılmıştır. yazanın ellerine sağlık. *

    --- alıntı ---

    hagi'nin hırsı, kewell'ın yüzündeki gülümseme, ilk yarısını 0-2 önde kapattıkları maçı 3-2 kaybeden real madrid'li futbolcuların şaşkınlığı, 5 metreden vurduğu kafayı taffarel'in nasıl çıkardığını anlamaya çalışan henry'nin boş gözlerle etrafa bakışıdır galatasaray.. hagi'nin 30 metreden çatala astığı golün arkasından sabri ugan'ın attığı çığlık; ömer üründül'ün kupa gelince dudaklarından dökülen "korkunç bir şey!" feryadıdır. çıkık omzuna aldırmadan maça devam eden bülent kaptan'ın inancına; uefa finalindeki son penaltıyı gole çeviren popescu'nun deparına; fatih terim'in gözyaşlarına; metin oktay'ın "bizi sevenleri üzmeyelim baba.." cümlesine bakmak gerekir ona dair sevginin ne olduğunu; nasıl bir şey olduğunu anlayabilmek için.. kimi zaman meksika'da bir hapishane duvarında çıkar karşına adı, kimi zaman ryan giggs'in kariyerine dair anlattığı bir hikayede ya da gregory coupet'in bir röportajında... unutturmaz kendini, unutamazsınız.. türkiye denince galatasaray gelir aklına dünyadaki bir çok kişinin. hakan şükür gelir, hagi gelir, popescu gelir, fatih terim gelir. galatasaraylı olmak, torununa, çocuğuna, arkadaşına, kardeşine anlatacak bir şeylerinin olmasını sağlar. turgay şeren'den bahseder eskiler, coşkun özarı'dan bahseder, prekazi'den bahseder, metin oktay'ı düşürmez dilinden misal.. şampiyon kulüpler kupası'ndaki yarı finali anlatırlar. efsanevi manchester maçlarına değinmemek olur mu? onu da yaparlar. ya da neuchatel maçlarını.. biraz daha yaklaşırsın bugüne, 4 yıl üst üste şampiyonluk ve akabinde hiç yenilgi almadan gelen uefa kupası, süper kupa... 17 mayıs 2000.. hani türkiye'nin tek yürek olduğu gün.. dünya üçüncüsü olan milli takım'ın ilk 11'indeki 7 futbolcu. sivas'ta 5-3 biten maçta arda'nın hırsı; hasan şaş'ın umudu; cevat hoca'nın inancı meze olur muhabbetlere. galatasaraylı olmak, futbol mevzubahis ise, yılmamayı öğrenmektir. mamuttur galatasaray zira. 1-2'lik maçı son 10 dakikada 3-2 kaybeden maldini'li milan'ın sahadaki "n'oluyorlan " duruşudur. 10 kişi kalan takımın mücadelesini gören arsene wenger'in yüzündeki endişedir. yenilmiyor mu? yeniliyor. fark yemiyor mu en büyük rakibinden? yiyor. adı şanı duyulmamış takıma elenip avrupa'ya veda etmiyor mu? ediyor. ama ne fark eder ki? neyi değiştirebilir tüm bunlar? sevgisini mi eksiltir taraftarının; inancını mı azaltır; daha az bağırmasını mı sağlar tribünde? hiçbiri.. hiçbirini yapamaz. (gbkz: o yüzden galatasaraylılık sadakat ister, sabır ister; her koşulda bağrına basmayı gerektirir takımı.. kaypak aşklar gibi günübirlik olmamıştır; ezeldir, ebed olacaktır...)

    gökhan köksal

    --- alıntı ---

    http://my.sporx.com/blog_print.php?id=12090
  • 229
    hafta içi sürekli sabah derslere gitmem ve akşamları da uyuyakalınca geceleri en fazla 3-4 saat uyuyabildiğim için her haftasonunu iple çekerim ki öğlenlere kadar uyuyayım diye.17 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçı öncesindeki son gecede saat sabah 5 civarı uyudum,rüyamda çeşitli atak organizasyonları ve biraz fantastik futbol olayları gördüm,kalkalı 1 saat oldu ve daha da uyuyasım gelmiyo.yani uyumak için iple çektiğim gece sadece 4 saat uyudum.işte öyle bişey.
  • 230
    gün sayıyorduk oğul, sen ana karnındayken galatasaray 14 sene sonra şampiyon oldu. yetişemedin o büyük güne, 5 günle kaçırdın cümbüşü. yada bize yol verdin rahat olun daha 5 gün var, maça sen git baba. neuchatel xamax'ı indirdik o büyük günde. sonrası seninle geçen seneler, efsane seneler.

    tribüne ana karnında çıkmıştın, hatırlamazsın yani ilk gittiğin maçı. fakat ben bir maç hatırlıyorum, ankaragücü maçıydı, çatapatla çıktı takım. ilk yarı boyunca bağırdın, hayır taraftar olarak değil gıcıklığına. devrede çıktık, ilk ve son defa galatasaray maçından son düdük çalmadan çıkmıştım.

    ben sana demedimmi oğlum, çocukluk etme çabuk büyüme diye. dinlemedin şu son maçta, kimsenin gitmek istemediği maça gidip, galatasaray için ''gençliğimin amına koydun, cim bomum canın sağolsun''diye bağırdın. azteka stadında salladın sarı kırmızılı bayrağı. parkende ağladın. ikitelli polis karakolunda sabahladın. 6 ay maça girmeme cezası alıp yine de girdin. ne günler geçti, bu sütunlarda sadece galatasaray'la olanlarını paylaşabileceğimiz.

    iyimi ettik kötümü bilmiyorum. şırıngaladık sarı kırmızı kanı. 2 sene sarı lacivert bezlere sıçtın. ben, benden daha fanatik taraftar olamaz derdim. seneler öncesinden bırakmak istedim taraftarlığı, 50 yaşında bırakamadım. çocukken nasıl bağırıyorsam şimdi aynı bağırıyorum. şimdi tribünlerin en ateşli yerinde, en cefakarların içindesin.

    keşke fenerli puştun birimi olsaydın. birde düzenin çanağını yalasaydın. yavşak, kıl, bencil, riyakar, sahtekar olsaydın. ezik olsaydın, hıyar parasıyla satın aldığın eşeğin olsaydı da sudan ölseydi. yalandan efsanelere inansaydın. geçseydin galatasaray maçında galatasaray'lılara yakın bir yere, maymunluk yapsaydın. 2525 kişiden anana küfür yeseydin.

    ah be oğul, biz azız. azdan yanayız. onun içindirki gücümüz yetmez ezerler bizi çoğunluklar. ama nazım baba derdi ya, ezilirken güzel kokarız. fesleğen oluruz, biraz daha ufalarlar kekik oluruz, nane oluruz. tuttuğumuz takımı ezerler, ezmeye çalışırlar, bir yerlerden her zaman bir delik bulur çıkarız. takımda ezilirken büyür, ezildikçe büyümüştür galatasaray, galatasaray ezildiği için büyüktür.

    oğul soğuk bir kış günü doğdun. bahardı sanki bizim için. bahar devam ediyor, büyüme artık. en kötü günün galatasaray'ın yenildiği gün olsun, yolun bahtın tuttuğun takımın yolu gibi açık olsun.
  • 233
    istemediğimiz şekilde gelişip, beklenmeyen sonuçlar aldığımız maçlardan sonra 10 dakika sabırla beklememizi gerektirir.

    galatasaraylılık olmasaydı işin ucunda, diğerlerinden ne fark kalacaktı ki? çizginin temiz tarafına bizden başka çekebileceğimiz kaç isim var çıktığımız karşılaşmalarda rakibimiz olan takımlardan ? sabır kolay değil. 20 mart galatasaray - sivasspor kupa maçında mustafa kamil abitoğlu'nun ve yardımcılarının yaptığı hata, üstü örtülebilecek türden de değil. bastıracağız ama.. bir şekilde sindireceğiz.
    galatasaraylılık, 10 dakika önce çok sinirliyken, şu an kendime gelerek silkelenmem demekti. bir yerde de galatasaraylılık, benim gibi çok sinirli vardır diyerek bunları yazmak, arkadaşları sakinleştirmekti. çok başarılı takımımızın, çok neşeli taraftarı olduğumuzu unutmamaktı.
    düğmelere basılsa da, bir şeyler planlansa da görmezden gelmekti. son düdük çaldığında, başarımızı, şampiyonluğumuzu gözlerine sokmak demekti.
    avrupa için oynuyoruz. bu lig galatasaray ve galatasaraylılık için hiç de adil değil. kirlenmiş, artarak da kirlenen...
    şimdilik sadece vizeyi alalım. önümüzdeki sene temiz liglerin, temiz takımlarının katılacağı elit bir kulvarda, alnımızın akıyla, nefesimizin sonuna kadar mücadele etmeyi arzulamaktı galatasaraylılık.
  • 243
    babadan dededen kalan kutsal emanettir.

    aşktır.

    en saf haliyle inanmaktır.

    galatasaray sözlükte şampiyonluğa inanmayan galatasaray taraftarı diye bir başlığı bulunan grubun sahip olmadığı özelliktir.

    keşke bu takım uefa kupasını almasaydı. süper kupayı almasaydı. dört sene üst üste şampiyon olmasaydı. 14 değil 24 yıl daha şampiyon olmasaydı da sizlerde "galatasaraylı" olmayaydınız.
  • 246
    $ansli olmak demektir.

    genellikle çocuk ya$ta futbol ile ilgileniyorsaniz bir takim seçmek zorunda kalirsiniz veya büyükleriniz sizi bir takimli yapar. lakin genellikle kendiniz seçersiniz tutacaginiz takimi.

    burada çe$itli faktörler rol oynar. çevrenizdeki insanlarin tuttugu takim, tutulacak takimlarin o yillardaki ba$arilari ve konu$ulurluk oranlari. bir takim ne kadar ba$arili ise, o kadar çok konu$ulur. yani bir nevi popülarite dir o faktör.

    ben 80 de dogmu$um, john lennon in öldürüldügü saatlerde.1987 de 14 yillik bir aradan sonra tekrardan $ampiyon oldunca cimbom ben de galatasarayli olmu$um sanirim.

    tam hatirlamiyorum ama o yillarda heryer de, her kiraathane de galatasaray posterleri asili idi. belki de bizim köyde çok galatasarayli vardi, bilmiyorum.

    bildigim tek $ey. çocuklugumun neuchatel xamax, as monaco ve rapid wien zaferleri ile geçtigidir.

    tabii ki bu biraz da benim pederin fanatikliginden kaynaklaniyor. deplasmanda oynanan neuchatel xamax maçini tribünde izlemi$ adam.

    istanbul da ki 5-0 lik xamax ve köln de ki monaco zaferlerini vhs ye çekmi$, türkiye den isvicre ye tatil e geldigimide ilk i$i bana bu maçlari seyrettirmek olmu$tu.

    ben $ahsen galatasarayliligimi babam a borçluyum ve bu miras i çocuklarima devredecegim.
  • 247
    hakkını yedirmemektir. galatasaray'ın bir hakkı yeniyorsa her ne olursa olsun karşısında dururum arkadaş. tıpkı halamın oğluna (benden 10 yaş büyük) facebook'ta postayı koyduğum gibi.

    hala oğlu: 4 yıldır şampiyon olamadılar. kutlamaya forma ile değil pantolonla çıktılar.. herşeyi fenerbahçe'den öğreneceksiniz!!
    galatasarayizm: pantolonla veya pantolonsuz ama kupayi kadiköy'de kaldirdilar tipki 1996'daki gibi.
    hala oğlu:kupayı kadıköyde kaldırınca bokunuzda mavi boncuk mu buldunuz.. yoksam 10 yıllık eziklik acınızı mı dindirdi. asla dindirmeyecek.. fatihe 6 koymuşlardı.. yine altı sayısı yarım düzine olarak kalacak.. ve daha niceleri.. naftalin kokulu formalı cinconlular sizi..
    galatasarayizm:çok koymuş anlaşılan size bu şampiyonluk. sizi ne ilgilendirir ki galatasaray'ın futbolcuları şampiyonluk kutlamasına ister pantolonla çıkar ister şortla, ister donla!
    hala oğlu:artık taviz yok.. kim olursa olsun.. gerekli cevabı alır.. budur.. fenerbahçe bir yana diğerleri bir tarafa..
    galatasarayizm: benim içinde öyle öyleyse. galatasaray ve diğerleri. herkes gerekli cevabı alacak. tıpkı kadıköy'de kupa kaldırdığımız gibi...
    hala oğlu: cehenneme kadar yolunuz var.. alayınızın..
    galatasarayizm: biz zaten cehennemdeyiz. sizin alayınızı da cehenneme bekleriz!
  • 250
    2011-2012 sezonundaki şampiyonluktan sonra bu çoşkuyu renkdaşlarla beraber yaşamak için arabaya binilir ve konvoya takılınır. her yerde bayraklar, tanımadığın bir sürü insanla aynı çoşku sevinç heyecan mutluluk yaşanır ve tam o sırada dolmuşta ayakta kalmış bir fenerbahçe taraftarı göze çarpar. ezilmiş, büzülmüş, bir an önce evime varsam telaşı içinde. ama o da farkında ulaşmak istediği yere hemen gidemeyeceğinin. önü, arkası ısağı solu galatasaraya gönül vermiş insanlarla dolu. işte o zaman bana bu mahçubiyeti yaşatmayan, başarız olduğu zamanlarda bile başımın dik olduğu, savunabildiğim, her zaman gurur duyduğum takımımın galatasaray olmasına sevindim. galatasaraylılık duygusunu yaşamış olmak işte bu zamanlarda daha çok belli ediyor kendisini. iyi günde kötü günde... umarım bu duyguyu paylaşan milyonlarca insanla bir sürü zaferde yeniden bir are sonaya gelinir.

    ve son olarak:imkansızdı... ama biz gerçekçiydik... ve istedik. çünkü biz böyle zaferlerle büyümüş bir nesildik. ve bu maçla bir kez daha bizi galatasaraylı yapan babamıza teşekkür ettik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın