• 1
    şu sıralar sürekli kafamın içini içini oyan düşünce. nasıl atlatacağım bilemiyorum. sebepleri bir çok aslında. ama burada saymaya kalksan %80i sik götünü git 3 yıllık taraftar. git sen lincoln ü gio yu izle. hade len falan diyecek orası ayrı. ama burası sözlükse yazıcam anasını satayım.

    düzelemeyecek galiba abi. bu kulübün başına ben geçmeden veya captano geçmeden veya atıyorum müthiş zekalı haz etmem rapidden geçmeden bu kulüp hiç bir zaman istediğimiz gibi olamayacak.

    ben isterdim ki

    lincoln
    keita baros arda

    dörtlüsünü kimse karışmadan, burnunu sokmadan izleyeyim. ama izlettirmediler ki. kim izlettirmedi?

    fenerbahçe medyası
    ondan gaza gelen taraftar
    taraftarı susturayım derken aynı anda fenerbahçe medyasından gaza gelen yönetim vs vs.

    olmuyor ki abi. ben istedim ki skibbe bu takımın başından gitmesin. gönderdiler. e benim isteğim yine olmadı. e hiç olmayacak. baksana anasını satayım ben "kendimi bildim bileli" en çok üzüldüğüm şeylerden biri olan "galatasarayım" bir insan topluluğunun elinde.

    başında da varmış bir yaşlı "dede" yeni tanıdım afedersiniz ama bu adam olmadan bir bok olmaz mıymış yani bu kulüpte? haldun üstünel liseli değil diye çok sivrilmiş gönderilmiş. miş miş te miş miş.

    doğru mu ya bunlar? ben bir "lavuğun" zevki ile yönettiği takım için mi üzülüyorum ? aydınlatın abiler ablalar beni. içim içimi yiyor yalvarırım.

    lütfen.
  • 2
    galatasaray yönetiminin değişmesi sonrasında kendiliğinden ortadan kalkacak öngörü.

    bu takımın camiaya ne verdiği ya da veremediği ortada. istikrar kelimesinin türk dil kurumu sözlüğünde ne anlama geldiğinden ve bir spor kulübündeki gerekliliklerinden biri olduğundan bihaber durumdalar. sportif başarının gelmediği her sezon faturayı futbolcuya, hocaya kesmekteler.
    sportif başarının yönetim - futbolcu - taraftar üçgenindeki uyum ve senkronizasyonun getirdiğini unutmuş durumdalar.

    maalesef adnan polat başta olduğu üzere geçerli olabilecek, fakat yönetimin değişip takıma ve camiaya yeni bir ivme kazandırması sonrasında ortadan kalkabilecek potansiyel kabus durumu.
  • 7
    bir kaç sezonda oacak iş değildir. kimsenin göremediği bir şey var.
    şu an içinde bulunduğumuz durum; kadro sıkıntısı, yönetim bunalımı, taraftar psikolojisi,
    kulüp prestiji, yanlış transferler falan filan..

    bu sezonu geçiniz, bu sorunlar bizim gelecek ve ondan sonra gelecek sezonlarımızı da kemiriyor, yok ediyor.

    öyle bi depik yedik ki.. ayağa tekrar nasıl kalkarız, kalksak bile eskisi gibi nasıl dik dururuz,
    dik dursak nasıl yürürüz, yürüsek nasıl koşarız eskisi gibi.
    nasıl bayrak takımı oluruz yeniden bu ülkenin, öyle 2000'ler falan..

    sözün kısası zor, zahmetli, sancılı bir süreç biz bekliyor.

    (bkz: diren galatasaray)
  • 12
    böyle bir ihtimal çok uzak ihtimal geliyor bana. tamam doğru olabilir tarihimizin en kötü sezonunu geçiriyor da olabiliriz , gelecek adına iyi bir sinyal vermiyor da olabiliriz. ama bir galatasaray taraftarına yakışmaz bu kadar pesimist düşünceler. yönetimdeki değişiklik , yerli oyuncularda ki büyük, yabancı oyuncularda 2-3 oyuncuyla sınırlı bir revizyon , camia içindeki karşıklığın sona ermesiyle güzel günler yakındır. çok fazla karamsar olmak gerçekten yakışmıyor galatasaray taraftarına.
  • 13
    aslında sırf internet ve yazılı bir ortam olduğu için tam da anlatamadığım düşüncem(iz). yani demek istediğim veya düşündüklerim sadece futbolcuların kapasiteleri değil. hatta olay sadece futbol bile değil. galatasaray isminin yavaş yavaş avrupadan uzaklaşması. bu korkum umutsuzluğum ne yazık ki büyüyor.

    ama yine belirtmek lazım bu sadece bir düşünce, kötü bir düşünce evet ama ne bileyim işte..

    yani bir adam 4 yıl üst üste şampiyonluk yaşatıyor uefa süper kupa falan derken pat diye istifa ediyor. ne bileyim abi var bir güç altta ya üstad ?

    ne bileyim...
  • 14
    trajikomik bir varsayım. komik olan kısmı düzelmekle kastedilen şey eğer futbol takımının şampiyonluğuysa, sadece bahsekonu bir sezonda şampiyon olmak isteniyorsa kim getiriliyorsa getirilir şampiyon olunur, en kötü ertesi sezon olur. bunun bu kadar mesele yapılması saçma hatta komedi kıvamında neredeyse. trajik olan kısım ise daha taraftarı bunalımın dibine bu kadar kolay vurmuşken sahadaki adamlardan bir şeyler yapılması isteniyor, üstelik yedi sülalelerine küfür yerken. siz hiç kollarınızı birileri dürterken yazı yazmayı denediniz mi? ama biz hem dürtüyoruz hem de el yazısı yazmasını istiyoruz insanlardan. bulmak istersen bahane çok tabi, adnan polat tarihin en kötü başkanı, hagi teknik direktör değil zaten, adnan sezgin şikecinin önde gideni, rijkaard'ın aklı bir karış havadaydı, hakan balta'dan balta bile olmaz. devamı da şöyle olur yakında; "bu tugay futbolcuyken de yana geriye oynayıp takımı yavaşlatıyordu, hocalığı da aynen öyle, bir ileri iki geri gidiyoruz, kurtuluşumuz fatih terim, oktay mahmuti de artık bize yetersiz kalmaya başladı, hala şampiyon olamadık, messina olsa acayip olmuştuk", gökhan edman'a zaten sarmış vaziyetteyiz. hep bir memnuniyetsizlik, hep bir şımarıklık, hep bir tahammülsüzlük. ama en son ne zaman takım yenildiğinde homurdanmadan, ıslıklamadan, yuhalamadan futbolcuları soyunma odasına gönderdik desek, söyleyecek bir şey çıkmaz. lafa gelince "dortmund nereden nereye geldi, porto nasıl bir takım ya, bu lyon da çok istikrarlı, barca şöyle takım" vs.

    şu başlığın bırakın açılmasını, bir taraftar tarafından dile getirilmesi bile bana utanç veriyor. biz, her işler kötü gittiğinde ihaleyi ona buna bırakırsak daha çok bunalıma gireriz.
  • 17
    altının doldurulması gereken öznel ifade. düzelmesi gereken şey ne ki bir türlü düzelmesin? bunu söyleyenlerin biraz açık konuşması lazım.

    mesela hoca mı değişmeli? yönetim mi değişmeli? transfer politikası mı değişmeli? 1-2 yıldız futbolcu tranfer edemememiz düzeltilmesi gereken bir sorun mudur mesela? sabri'nin sözleşmesi ve maaşı mı sorun? yoksa daha genel bir problemden mi bahsediyoruz? diyelim ki ortada bir kaos var, bir şeyi değiştirmeye niyet etmekle o şey hemen değişir mi, kaos anında ortadan kalkar mı? 2011 yılına bakınca bugünle neyi özdeşleştirebiliriz mesela?

    bundan önce galatasaray'da veya diğer kulüplerde düzgün olup da bugün galatasaray'da düzgün olmayan ne?

    çok değil bir ay önce fenerle taşak geçip şampiyonluk şarkıları söylüyorduk. kriz olarak tanımlanabilecek ne oldu? ne değişti? ne oldu da birden 2011 yılındaki konumumuza geldik?

    biraz abartıyoruz sanki.
  • 20
    maalesef ki mevcut kadro yapılanması, bu düzelmeme durumunun sadece küçük bir ayağıdır:

    - galatasaray'ın gelir - gider dengesi sürdürülebilirliğini kaybetmiştir,
    - galatasaray'ın "finansman gideri" olan kaleminde alınan borçların faizi mevcut gelirini eritmektedir,
    - galatasaray'ın borcu azalmak bir tarafa, artmaktadır ve gelen her yönetim borcu azaltmak vaadiyle değil borcun artma hızını azaltmak vaadiyle iş başına gelmektedir,
    - galatasaray, sportif taraftan tasarruf etmek için güçsüzleşmeyi göze aldığı sürece başarıdan ve taraftar desteğinden gelen gelir miktarı sürekli azalış trendindedir,
    - mevcut yönetim, avrupa'ya gidememe korkusu yüzünden ve finansal fair-play sebebiyle kısıtlamaya gitmiş, ancak ligde ve avrupa'da başarısızlık sonucu yine seneye avrupa'ya gidememe ihtimaliyle karşı karşıya kalmıştır.

    şunları soralım:

    - tasarruf edelim, finansal fair-play sebebiyle dışarda kalmayalım ceza yemeyelim derken kendi kendini cezalandırıp avrupa'ya gidecek dereceyi yapamayacaksan o tasarrufun ne anlamı kalır?
    - tasarruf edelim derken en büyük gelir kalemin olan taraftar ve şampiyonlar liginden feragat ediyorsan o tasarrufun ne anlamı kalır?
    - ünal aysal "büyümek için borçlanma, borç azaltmak için büyüme" gibi bir söylemle çıkmıştı, önce borçlanarak büyüyecek, sonra borcu büyümenin gelirleriyle kapatacaktı, senin bir planın var mı? en iyi adamlarını satarak ve giderleri azaltarak, özetle küçülerek ve başarısız olarak borçları ne kadar kapatabileceksin? rakam 800 milyon tl çünkü, 3-5 kuruş değil...

    özetle: galatasaray'ın sorunlarını ve dinamiklerini çok iyi bilen aklı başında, temsil vasfı olan bir yönetime acilen ihtiyacı var, yoksa sonumuz felakete doğru yokuş aşağı gidiyor, sürükleniyoruz.
  • 21
    http://i.hizliresim.com/Ml6A7N.jpg

    Eğer tek sıkıntı bunlarsa maksimum 10 seneye rahatız * fakat kafaların değişmesi lazım. senin 23-24 yaşındaki genç oyuncun bence 1 yabancı olması lazım diyor, taraftarın ünal aysal'ı "acaba kaç maçımızı izledi :(((" diye eleştiriyor, getirdiğin teknik direktör takımdaki evlatları koruycam diye takımın anasını belliyor. resmen ortadoğu bataklığında çırpınan çağdaş, laik türkiye'nin minyatür hali.
  • 23
    "ha şunu bileydiniz." demek istediğim önerme. boşuna değerlendirmeler yapmaya, kafa yormaya gerek yok. bu işin tek bir çıkar yolu vardır. o da boykot. maçlara gitmeyerek, ürün almayarak, desteği komple çekerek bu işin önünü alabiliriz ancak. şimdi bir kısım arkadaş mücadele etmemiz gerek diyebilir. ancak onların unuttuğu bir şey var ki biz türkiyede yaşıyoruz ve bu ülkede o şekilde bir mücadeleyle hemen hiçbir şey elde edemezsiniz. anca dursun gider, ahmet gelir belki ama kafa yapısı değişmez. gerçi bu takımı düzlüğe çıkaracak vizyona sahip bir başkan da zor bulunur bu ülkede. bulunsa da ne taraftar, ne kulüp üyeleri bu insan(lar)ı çok fazla tutmaz bence. anlık başarı peşinde koşan çok çünkü. boşa ağız ve kafa yormaya gerek yok. bu takımdan, bu saatten sonra bi cacık olmaz.
  • 24
    galatasaray elindeki riva arazisini veya florya metin oktay tesisleri arazisini hakkıyladeğerlendirdiği anda kısa süre içinde borç morç kalmaz. bunu yaptıktan sonra elindeki çöplerden kurtulup doğru transferler yaparsa türkiye'deki hiçbir takımın çıkamayacağı yerlere çıkar.

    buradaki püf noktası, divan kurulu'ndaki yaşlı üyelerimizin gayrimenkulleri değerlendirme iznini vermeyi kabul etmesi ve bu izni alan kişilerin bu arazileri hakkıyla değerlendirebilmesi. elinde para olduktan sonra bir yaz içinde bile takımı baştan aşağı yenileyebiliyorsun. 2011 yazında bizim, bu yaz fenerbahçe'nin takımı nasıl baştan aşağı değiştirdiği ortada. ama hem paran yoksa hem de değişikliğin gerekli olduğunu görebilecek ferasetin yoksa şu anki hale düşüyorsun işte.

    yabancı sınırı varken; gırtlağımıza kadar borçlu da olsak, yanlış transferler de yapsak yine de gemiyi yürütebiliyorduk. çünkü ligin kalitesi gerçekten düşüktü. ama artık bu sınır kalktı, hem ligin hem de rakiplerimizin kalitesi her sezon biraz daha yükselecek. artık elimizdeki kaynakları akıllıca kullanarak dünya çapında bir kulüp olmak zorundayız.

    yoksa önümüzdeki sezonlar da bu sezondan farklı olmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın