• 1826
    galatasaray borsada işlem gören bir şirket olsaydı dışarıdan her şey iyi gidiyor gibi görünürken bitirilemeyen işler, yerine getirilemeyen vaatler sebebiyle yatırımcısı pek de güvenemezdi sanki. aa bir dakika ya. sahi halka açık değil miyiz biz? demek ki her şey iyi gitmiyor, yaratılan galatasaray iyi yolda algısının içi boş. her şeyi kabul ederim lakin kandırılmak gururuma dokunur. yönetimin daha dikkatli olması gerekmekte.
  • 1827
    mali yönden kulübü bataklıktan *çıkarırken rekor yüzdeyle hisse satıp*, kulübün elinde sadece yüzde 55 hisse bırakan devamında bedelli sermaye artırımı için zemin hazırlamış bir başkana sahip olan yönetim kuruludur ayrıca.

    ünal aysal aynı yöntemi kendi şirketlerinde yapsa yönetim kurulu kellesini isterdi. daha önce aig'de bulunan hisselerin geri alınmasında kazandığı paraları da saymıyorum. * * * *

    tek artısı *sempatik bir başkana sahip olmasıdır. gerisi hem yönetim olarak hem idari olarak vasat bir performans sergilemekte.

    tanım: fatih terim olmasaydı hala bu yönetim görevinin başında olabilir miydi sorusuna kendi içlerinde bir an önce cevap bulması gereken insanlar topluluğu.
  • 1828
    bir transfer döneminde yine yersiz suçlamalara maruz kalan yönetimdir. transfer döneminin yarısına gelmeden tüm transferlerin bitirilmesini, kağıt üzerinde parlak duracak adamlrın alınmasını bekleyen kitleyi mutlu edememiştir. 2011-2012 sezonunda kurduğu kadro ile ligi en yakın rakibinin 9 puan önünde tamamlayan, takımı fatih terim (sevmesemde) gibi en iyi türk teknik adama teslim etmiş, mali açıdan çok iyi hamlelerle geleceğe ışık tutmuş, 3 temmuzdan sonra popülist davranmayarak ağırlığını korumuş bir yönetimdir. üstelik bahsettikleri projelerle, attıkları yerinde adımlarla günü değil geleceği garanti altına almaya çalışarak takıma layık bir yönetim olduğunu göstermiştir.

    şu ana kadar beni en fazla memnum eden yönetimdir...
  • 1831
    galatasaray yönetimi: forma alın.
    taraftar: tabiki alacağız. üç rengini de alacağız. aldık.

    galatasaray yönetimi: takımı destekleyin.
    taraftar: tabiki destekleyeceğiz. her branşta, her yerde.

    galatasaray yönetimi: kombine alın
    taraftar: tabiki alacağız. aldık. keşke yüz bin kişilik stadyum olsa da 3-5 tane alsak, daha fazla destek olsak.

    galatasaray yönetimi: diğer galatasaray ürünlerini de kullanın. gs mobile, gs bonus falan.
    taraftar: dün garanti'yi aradım istedim kartımı. bu hafta geliyor geliyor gs bonus'um.

    galatasaray yönetimi: galatasaray dergisi'ne de üye olun.
    taraftar: tabi tabi, 1 yıllık peşin ödedik. olduk üye.

    bir sene böyle geçti galatasaray yönetimi ile. istediklerinin hepsini galatasaray için istediler, biz de galatasaray için yaptık. yapacağız. peki onlar bizim galatasaray için istediklerimizi yapıyorlar mı? bak galatasaray için diyorum.

    taraftar: galatasaray her zaman en yukarıya oynar. bu sene her kulvarda en yukarıya oynamak için iyi futbolcular lazım.
    galatasaray yönetimi: sabri sarıoğlu ile 1.250.000 dolarlık sözleşme imzaladık.

    taraftar: siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? hani herde üst düzey futbolcular?
    galatasaray yönetimi. alın size pastanın üstündeki çilek necati ateş. ona da senelik 1.2 milyon euro verdik yeni sözleşmeyle.

    taraftar: melo ve hamit ne olacak?
    galatasaray yönetimi: fedakarlık yapmalılar. bizi arzulamalılar. takım içi dengeler bla bla.

    taraftar: efendim, yiğit gökoğlan'a 2.5 milyon euro verdiniz. 5 maç oynamadı. sabri ve necati'ye toplamda maç başı ücretleri de dahil 3 milyon dolar veriyorsunuz. neyin dengesinden fedakarlığından bahsediyorsunuz?
    galatasaray yönetimi: 404 not found

    sanırım bize bir şey anlatmaya çalışıyorlar ama bilemedim.
  • 1832
    taraftar: transfer de transfer. hani oyuncu hani yabancı??
    galatasaray yönetimi: fatih hoca ile ortak çalışma yürütüyoruz, iyi oyuncular alacağız.

    taraftar: ama söz vermiştiniz tutmadınız istifa edin.
    galatasaray yönetimi: geçen yıl melo, ujfalusi, muslera, eboue gibi oyuncuları transfer ettik çok başarılı oldular biraz daha sabır.

    taraftar: hani melo? bonservisini bile almamışsınız yuh olsun size.
    galatasaray yönetimi: böyle yaparak oyuncunun elini güçlendiriyorsunuz. mesele para değil melo ne kadar iyi niyetli düşünüyor acaba? bir bilginiz var mı?

    taraftar: bak fener'e topal geldi kayt geldi kuyt geldi bizi geçtiler yine.
    galatasaray yönetimi: geçen yıl normal sezonu 9 puan önlerinde tamamladık. mevcut kadromuza ilaveler yaparak daha da güçleneceğiz.

    taraftar: tabi tabi siz gidin anca umut'u alın.
    galatasaray yönetimi: bidon dediğiniz melo'yu şu an neredeyse galatasaray'ın önüne koyacak durumdasınız ama?

    taraftar: banane banane transfer de transfer.
    galatasaray yönetimi: ...
  • 1835
    transfer yapmayı kasaptan kıyma çektirmek sana transfer sümüklüsü taraftarlar tarafından eleştirilen yönetim.

    vay efendim böyle giderse başarısız bi sezon geçirirmişiz. bu yönetim doğru dürüst iş yapmıyomuş. öncelikle transferin bir numaralı yetkilisi terim'dir.raporlarını hazırlar ve en uygun isimleri sunar, tartışır işte neyse artık. son söz terim'den çıkar yani hem alınan oyuncular için hem de alınmayanlar için. yani aslında sen grande’ye sallıyorsun bir şey bilmeden konuşurken. ulan ! terim'in gününün çoğunu oyuncu kasetleri izleyerek a dan z ye analiz yaparak her mevki için alternatifler oluşturmaya çalışırken sen napıyosun, sen ! söyliyeyim bi bok bilmeden klavyeden sallıyosun olay bu ! ayrıca transfer çalışmalarının iyi ya da kötü gittiğini nereden biliyorsun transferi sen mi yönetiyosun ? ya twitter'dan milletin prim yapmak için yazdığı yazıları okuyup burda artisleniyosun ya da fanatik, fotomaç'ın gazete satmak için yazdığı yazıları okuyosun sonrada ''hamit'i bile fener'e kaptırdık'' diyosun.

    neymiş transferler hala yapılmamış böyle giderse yalan olurmuşuz. geçen sezon başlamadan önce bu zamanlarda transferlerin hepsi bitmişmiydi ? sonradan bitti 10 oyuncu gitti 10 oyuncu geldi. bambaşka bi takım oldu ama birkaç ay sonra ne oldu ? takım, takım oldu.

    söz vermiş tutmamış, tamam bende kızdım başta ama o açıklamalara. bu durum aysal'ın klüp yöneticiliği acemililiğinden kaynaklandı bence. yılların iş adamı ama sadece bir sene bir takıma başkanlık yaptı ve milletin küme düşecekler diye dalga geçtiği takımın diğer sezon yıllar sonra senin hasretini çektiğin şampıyonlar ligine direkt katılmasında terim ile birlikte önderlik etti. biz söz vardır çok sevdiğim ; ‘’sadece aptallar herşeyin kusursuz olmasını ister’’ diye. çok hoşuma gider.

    yok efendim fenerbahçe kuyt'u almış, bilmem ne. fenebahçe için şu durumda alabilecekleri en iyi oyunculardan biri ama bizim için öyle değil. biz kuyt’ı alsak yılda maç başılarla birlikte 3. milyon avro versek üstüne üstlük birde 3 yıllık anlaşma yapsak ve bunları 32 yaşındaki bi oyuncu için yapsak ağzından salyalar saçarak yönetime sallarsın ama fenerbahçe transfer edince…

    biraz inanın, biraz güvenin. bu işler için sabahtan akşama kadar ter akıtan insanların emeklerine sallamadan önce biraz saygı duyun !

    ha birde biraz susun amk anca kafa şişiriyosunuz.
  • 1836
    ünal aysal başkanlığında gelecek adına umut veren yönetimdir.

    sancılı geçen adnan polat döneminden sonra kulüp iyi bir ivme yakaladı. yanlış yönetim tercihleri, yapılan oyuncu transferlerinin son derece uyumsuz ve maliyetli olmasının beraberinde getirdiği başarısızlık, bu duruma bağlı olarak sahada ortaya koyulamayan iyi oyun ve yönetimsel kaos ortamı kulübü bir anda dibe* vurdu. galatasaray adına benzeri olmaması gereken, kabus dolu yılları yaşadık.

    14 mayıs 2011 tarihinde ünal aysal'ın 34.başkan seçilmesiyle bu durumu bertaraf etmeyi başardık. gelecek adına yapılan planlamalar tıkırında işliyor. öyle olacak ki bu yönetim ilk sezonunda kulübü lig şampiyonluğuna ulaştırdı. açıkçası bunu beklemiyordum. ünal aysal yönetimi bir enkaz aldı. altından kalkması son derece zor olabilirdi. fakat isabetli teknik direktör seçimi, akabinde futbolu tamamen fatih terim'e bırakmak, oyuncu transferlerinin galatasaray'a yakışır ve koordineli biçimde yapılması elbette lig şampiyonluğunu getirecekti ve öyle oldu. bunlar doğru atılan adımlar sayesinde gerçekleşiyor. teknik direktörünün isteklerini kaale almaz, kafana göre futbolu yönetmeye çalışıp, ulemalık yaparsan başarısız olman kaçınılmazdır. ünal aysal yönetimi'nin de en önemli artısı dayanışma içerisinde hareket ediyor olmaları. bu ortam sağlandığı sürece kulübün eski başarılarını belki fazlasını yakalaması olağan görünüyor.

    eleştirelim ama bazı noktaları da es geçip kıymet bilmez olmayalım. galatasaray gibi camialar en kötü dönemlerinde bile kupalar kazanır. önemli olan kulübün mali yapısı, borçlarıdır. ünal aysal yönetimi kulüp borçlarını dengeledi, ödeme sorunu yok, kim ne derse desin oyuncu alacak paramız da var. üstelik borçlarımız azalıyor. "ileride sıkıntı yaşarız" düşüncesi ile riva arazisi garanti olarak duruyor. şu an orayı satıp borçlar kapatılmaz mı? bunu yapmak inan çok kolay. farklı kaynaklardan borçları kapatıp bu değerli araziyi elimizde tutmak en akılcı yol olur. zira ileride önemli bir gelir kapımız olacak. yönetim de bu şekilde düşünüyor.

    sürekli futbolcu transfer ederek dört yılda bir kupa görmek istemiyorum. takımın doğru yapılanmaya giderek yeni sayfa açması ve ardından çok güçlü bir hâle gelmesi baz alınmalıdır. sezonluk başarı değil, süregelen bir ekol olmalıyız. başarılarını tekrar eden, altyapısıyla tanınmış, buradan oyuncu pazarlayan bir takım modeli görmek taraftar olarak en büyük hayalim. şu an bunlar için henüz erken ancak ünal aysal yönetimi mantalitesiyle dile getirdiğim futbol kulübü profili hiç de uzak değil.
  • 1839
    kendileriyle ilgili yorumların iki türlü standard arasına sıkışıp kalmış olması galatasaray sözlük gibi açık zihinli olmasını dilediğim bir ortama bence pek yakışmıyor. ne yalnızca transfer yapamadığı için eleştirmek doğru, ne de eleştirenleri transfer manyağı diye yaftalamak. tüm tartışmayı bu eksene indirgemekten fazlası yapılabilmeli.

    bu yönetimin ilk günden beri kendi içinde problemleri var.
    uyumlu değiller, birlikte çalışmaktansa bölük pörçük gruplar ayrı ayrı işler peşindeler.
    benim gözlemlediğim de aysal bu ayrışmayı birararaya getirebilecek otoriteyi gösterebilmiş değil.

    ilk transfer döneminde reyes forlan meseleleri, terim'in isyanları, sızan haberler, podolski restleşmeleri; ikinci transfer döneminde yine benzer meseleler, shaqiri saçmalıkları; ve şimdi üçüncü transfer döneminde assaidi transferinde yaşananlar, ve terim'in dün yine sızıntıdan şikayet etmesi...

    bir yönetimin görev süresi içindeki altı transfer döneminin ilk üçünde bu tür problemler yaşanıyorsa, sızıntı varsa ve bu transferlerin sonucunu etkiliyorsa, kusura bakmayın ama o yönetimin çatlağı düzelmez. evet, terim çok önemli bir faktör, ama böyle çalışan bir yönetimin açıklarını kapatmak da terim'in misyonu değil.

    geçen transfer döneminde "umarım toparlarlar" fikrinin ağır bastığı yönetim aynı çizgide devam ettiğini bas bas bağırıyor. bu gidişle olan galatasaray'a olacak ama kritik soru şu, önümüzdeki seçim geldiğinde bu yönetimin limana getirdiği gemi ne halde olacak?
  • 1840
    nasıl bir plansızlık, programsızlık içinde oldukları, herkesin ayrı kafadan konuşmasından anlaşılıyor. 25 haziran'dan maksimum 10 gün sarkacak transfer duyuruları gitti, aceleci değiliz, her şey kontrol altında, zamanımız geniş, hata yapmak istemiyoruza dönüştü. melo konusunda da her şey olumlu gidiyor(!) her gelen yönetimden fark bekliyoruz, ama inatla aynı icraatler(sportif açıdan), aynı demeçler. hiç bir branşta plan program ile hareket edemiyoruz, ve önümüzdeki yıl yaşanabilecek olası başarısızlıkların temelini atıyoruz resmen. yemin ederim, çıkıp deselerdi, oyuncu falan almıyoruz, böyle devam edeceğiz, en azından bir planları var deyip beklerdik yeni sezonu. elbette daha çok zaman var, ve bence de iyi isimler getirecekler eninde sonunda, ama güven kaybı konusunda her geçen gün tehlike yaşıyorlar. bizle dalga geçer gibi, acele etmeyeceğiz demeleri çok sinirimi bozmaya başladı, madem öyle çıkıp diyin ki, böyle böyle demişti başkanımız, ama taraftarımız kusura bakmasın, biraz daha beklesin. güya ocak ayından itibaren oyuncu araştırıyorlar, yeni sezon planlaması yapıyorlardı..
  • 1841
    sözleşmesinde 5 milyon euro getiren alır maddesi bulunan yerli gol kralını ortada onu almak isteyen adam yokken bile alamayan yönetim. hayır bir de teklifi trabzon'dan bekliyorlar. arda'yı satarken atletico madrid'e mektup mu yollandı alın şunu diye merak konusu.

    2011-2012 sezonunda fazla yüksekten uçan ve biraz daha yatırımla daha da coşacak olan futbol ve basketbol takımlarının hızını kesmeyi iyi başarmış yönetimdir. futbolda benim gördüğüm en büyük atılımı yapma fırsatı da geri tepildi. 2011-2012 kadrosundan 5-6 adamı yollayıp 3-4 adam alınarak(herkesin kafasında dolaşan o 3-4 kişi hamit, burak, melo ve yabancı forvetti) şampiyonlar liginde çeyrek final bile yapabilecek bir takım kurulabilirdi. bunun getireceği doğrudan ve dolaylı gelirleri hiç saymıyorum bile. ondan sonra mali olarak zayıf takımız diye başlıyorlar. ama her zaman olduğu gibi isimleri farklı vizyonu aynı olan yönetim hem sportif hem de mali olarak bu takımı zirveye çıkarma fırsatını bir kez daha tepti.
  • 1846
    şampiyon olduk keyfini süremiyoruz durup bir düşünmeleri lazım transfer konusunda biz ne yapıyoruz diye.önce dediler ki 25 haziran'da arenada imza şov sonra haziran sonuna kadar tamamlamaya çalışacağız görüştüklerimiz ilgilendiklerimiz belli olur.sonra başkan çıktı melo yakın 24 saat içinde belli olur,hamit olmaya yakın dedi.gelinen son nokta hamit fener yolunda,melo hala belirsiz,assaidi 2-3 haftadır yarın imzalıyor deniyor,dün gece anlaşmaya çok yakın olduğumuz söylenen burak yılmazın sabaha lokomotif moskovayla anlaştığı söyleniyor.mevcut şartlarda senin bu adamlara ihtiyacın var mı var.çek al kardeşim o zaman 40 bine yakın kombine satılmış,şampiyon olunmuş,şampiyonlar ligine direk katılacağız yani son 1-2 aydır kulübe fazlasıyla mali kazanç sağlanmış.sürekli başarı istiyorsan yerli kalitesini artıracaksın belirsizlikleri ortadan kaldıracaksın.son olarak taraftarımıza burdan sabır sabır sabırrr diliyorum.umarım her şey çok güzel olur.
  • 1849
    --- alıntı ---

    arsenal eboue için 8 milyon euro istedi. ilk dakikada fatih hocam, ‘3.5 milyon euro teklif verin’ dedi. kimse cesaret edemedi, ‘hakaret olur’ dedi. neyse gönderdik ve arsenal’den inanılmaz bir tepki geldi. önce 6, sonra 5 e indiler. ‘4’e çıkaralım’ dedik hoca ‘yok’ dedi. en sonunda 3.5 milyon euro’ya aldık

    --- alıntı ---

    bu olaydan fazlasıyla etkilenen yönetimdir kendileri. hani bir kere olamayacak şey olmuş ya şimdi her transferde aynı numarayı çekiyorlar zannımca ya tutarsa hayaliyle. zaten gelen açıklamalar geçen sene faydalı olan transferlerimiz * kamp döneminde temmuz ayının yirmisinden sonra yapıldı yönünde. bu tezle de içlerini rahatlattıklarını ve güç aldıklarını düşünüyorum. bir teori belirlemişler ve arkasından koşar adım ilerliyorlar bize saygı duymak düşer ama bu sefer işler yolunda gider mi? hiç sanmıyorum ki bu sene şampiyonlar liginde oynayacağımız da düşünülürse umarım dört tarafımız hayal kırıklığı duvarlarıyla örülmez. iyi yola girmiş bir düzeni tekrar kendi ellerimizle yoldan çıkarmayız.

    ha birde bu düşünceleri çalışanı oldukları insanlara ağızlarını açamayan bazı parazitler * var güçleriyle savunuyorlar ya tilt oluyorum. * her seferinde eğreti olumlu yorumdan başka bir şeyi gagasından * çıkaramayan adamlar yine konuşmaya başladıklarına göre burak yılmaz lm ile anlaştı diyebiliriz.
  • 1850
    o kadar kötü bir transfer sezonu ki artık kelimelerle tarif edemeyecek kıvama geldim. 8 temmuz oldu hala adam gibi bir tane transfer yok. sonra, " rahat olun, gereken yerlere transfer yapılacaktır " tarzı açıklamalar yapılıyor.

    neden rahat olalım? sen transferi kampa yetiştiremiyorsan neden rahat olalım ? bu senin başarısızlığındır. sezon boyunca yatıp duruyorsunuz. maçlara gidip açıklama yapmaktan, stadyumda amigoluk yapmaktan başka yaptığınız bir şey yok. transfer sezonuna gelince " ince eleyip sık dokuyoruz " diyorsunuz. lütfen biraz icraat gösterin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın