iyi niyetli yaklaşımların hiçbir zaman farkında olamadık, olamıyoruz. misyon nedir, vizyon kişilere ne kazandırır, geleceği yapılandırmaya çalışmak nedir bilmiyoruz. geçmişten ders alamayan, ders almaya çalışmayan kişiler olarak sadece şu ana bakıp anlık sevinçlerle masturbatif zevkler yaşamaya çalışıyor çoğumuz.
galatasaray adının büyüklüğünden bihaber, bu kulübün tarihe yazabileceği başarıların farkında olmayan kişiler tarafından eleştiriliyor her merci. futbolcusundan yönetimine kadar, en küçük görevi bile yerine getirmek için gece gündüz çalışan insanlar; hayatının tamamını ortaya koysa da o en küçük görevi yapan adamın seviyesine erişemeyeceğini ve ali sami yen çimlerine ayak basmak için tüm servetini dökmeyi göze alsa da, bu hayalinin gerçekleşmeyeceğini bilen boş beyinler tarafından yerden yere vurulmaya çalışılıyor. kulübün yönetimini elinde bulunduran kişiler ilk hedefleri oluyor genelde. en ufak bir kıvılcımla büyük bir yangına dönüşmeyi bekleyen
taraftar da, kimi zaman bu boş beyinli insanlar sınıfına giriyor; taraftarın bir kısmı ise o boş beyinli insanlar kategorisinden çıkamıyor.
mevcut
galatasaray yönetimi, iyi yola girebilmek ve günlük başarılar yerine sürekli başarılar elde edebilmek için haklı bir çalışma başlattı. gelecek yıllarda daimi başarılar elde edebilme karşılığında istediği ve fedakarlık ettiği tek şey de, 1 ya da 2 sezonluk bir dönemdi. sabırla beklenmesi, anlayışla karşılanması gereken bu dönem; gerek medya gerekse taraftar içindeki boş beyinliler tarafından sabote edilmeye çalışıldı, bu çalışmalar devam edecek. galatasaray'ın esas alındığı bu ortamda bile, sabretmekten bihaber çatlak sesler, seslerini yükseltmenin ötesine geçip avaz avaz bağırıyorlarsa; medya ve o boş beyinli grup bir şekilde amaçlarına ulaşıyor demektir.
bir süredir peşinde olduğumuz, başkanımızın da ilgilendiğimizi açıkladığı
stoch meselesi yüzünden eleştiriliyor şu ara yönetim. vay efendim nasıl olur da bu adamı fener'e kaptırırmışız, yok efendim yönetim bu işi bilmiyormuş vs. çatlak seslerinizle zılgıt atıp, vuvuzelanın tecavüz ettiği kulaklarımı bir de siz yormayın rica ediyorum.
fenerbahçe'nin sidik yarıştırmak için devreye girmesi sizi kızdırmış, eyvallah; ama böyle çocukça bir oyuna gelmeyen bir yönetime sahibiz. bu oyuna dahil olup, çocukça bir inada da bindirilebilirdi bu iş. sonunda,
stoch değerinin iki katına herhangi bir kulübe giderdi. adnan polat,
2'ye 1 programında bu konuyla ilgili gerekli açıklamaları yaptı. haldun üstünel'in kendisini arayıp fenerbahçe'nin de stoch için devreye girdiğini bildirdiğini, yapılması gerekenler için kendisine danıştığını söyledi. adnan polat başkan, belirlenen fiyatın üzerine çıkılmamasını söylemiş haldun üstünel'e. en güzelini de yapmış. mali yönden de ciddi bir yapılanma döneminde olan galatasaray için, saçma sapan bir inat neticesinde para kaybetmek zararın daniskasıdır. ve sen, hala fener'le sidik yarıştırmak için rüzgarı arkasına alarak işeyen biri olarak, bunu anlayamazsın sevgili taraftar.
fenerbahçe'nin bu transferi ciddi araştırmalar sonucunda yaptığını asla düşünmüyorum. kuvvetle muhtemel, aziz yıldırım, galatasaray'ın stoch ile ilgilindiğini öğrendikten sonra yöneticilerine emir verip "gidin parası neyse alın" mottosuyla transferin gerçekleştirilmesini istedi. ben daha uzağa işerim diyerek dahil oldu bu gruba. kaldı ki, adnan polat'ın "fenerbahçe'nin stoch ile ilgilendiğini transferden bir gün önce öğrendik" sözleri bu durumu gayet net açıklıyor. teknik direktör pozisyonunun akıbeti henüz belli olmayan bir takımın, bu kadar acele transfer yapmasının tek açıklaması var;
aziz yıldırım, benim babam senin babanı döver hırsıyla hareket eden çocuğun düşüncelerini benimsemiş ve o doğrultuda
parayı basıp transferi gerçekleştirmiştir. durum bu kadar açık ve anlaşılırken, yönetimi transfer gerçekleşmediği için suçlamak, aziz yıldırım düşüncelerini benimseyenler tarafından yapılabilir sadece.
türkiye yıllardır ekonomik krizde ve bu krizin etkilerini minimuma indirmek için yıllardır çalışmalar yapılıyor. profesyonel bir grup oluşturuluyor, imf'den yetkililer çağırılıyor vs. tek amaç ekonomiyi düzeltebilmek. ekonomik olarak iyi olmadığınız sürece, istediğiniz hiçbir şeyi gerçekleştiremezsiniz. bir şekilde geri kalmaya, ikinci planda olmaya mahkumsunuzdur. ne mutlu ki, galatasaray kulübü yöneticileri bu gerçeğin farkındalar ve mali olarak güçlenmek için çaba harcıyorlar. belirlenen hedefler doğrultusunda harcamalar şekilleniyor ve transfer giderleri de bu harcamaların içinde yer alıyor. masraflar katında belirlenen harcamaların artması, belirlenenin üzerine çıkması, galatasaray'ı hedefinden uzaklaştırır. bazı şeylerin daha geç dönemlere ertelenmesine ya da hiç yapılamamasına sebebiyet verir. galatasaray, transferde performans/fiyat oranı en yüksek oyuncuyu almayı hedefliyor. yani doğru olanı yapıyor. stoch transferinde galatasaray'ın belirlediği hedeften sapmaması da, mali yapılanmaya ne kadar önem verdiğinin kanıtıdır. bu kulüp güzel günleri, mali açıdan güçlü duruma geldiğinde görebilecektir.
haldun üstünel-adnan sezgin olayı var bir de. yok efendim haldun üstünel neden transfer komitesinin başından alınmış da, adnan sezgin bu işi bilmiyormuş da, şöyleymiş de, böyleymiş. alemin tek akıllısı sizler değilsiniz. galatasaray kulübünü yönetenler de en az sizin kadar görüyor bazı gerçekleri. onlar da en az sizin kadar, bazı şeylerin farkındalar. hep söylüyorum, işini bilen adamlara işini öğretmeye çalışmak acizliklere ve aşılamamış komplekslere işaret eder. sezon içinde rijkaard'a işini öğretmeye çalışanlar, şimdi rijkaard'ın gönderilme ihtimaliyle tutuşan bir taraflarını söndürmeye çalışıyorlar. haldun üstünel'in tamamen pasifize edileceğini mi düşünüyorsunuz? öyle olsa bile,
haldun üstünel'in çok daha verimli olabileceği bir alanda çalışmalarına devam edeceğini neden düşünemiyorsunuz?
sözün özü, galatasaray iyi yolda ilerlemeye çalışıyor. önüne çıkan her engele rağmen, hedeflediklerine doğru yürüyor. taraftar olarak tüm desteğimizi göstermemiz gerekirken, aradan çıkan boş fikirler sebebiyle yarardan çok zarar veriyoruz kulübe. arkasından sövülen medyadan daha az zarar vermiyoruz inanın. biraz daha sabırlı olmak ve mantıklı davranmak gerekiyor. şimdi bu mesajı 10 kişiye gönder, sana da biraz sabır ve mantık gelsin. bunu okuyup göndermezsen rıdvan dilmen olacaksın. bir arkadaşım inanmayıp göndermedi, saçları aynı rıdvan dilmen gibi oldu. konuşma da kaydı iyice. ben denedim %100 çalışıyor. 10 kişiye göndermezsen kapından dert eksik olmayacak.
hadi canım öpüldün.
not: bahsi geçen 2'ye 1 ptogramında adnan polat'ın açıklamalarına şuradan ulaşılabilir;
http://www.ligtv.com.tr/...=1&hid=73645