1836
ünal aysal başkanlığında gelecek adına umut veren yönetimdir.
sancılı geçen adnan polat döneminden sonra kulüp iyi bir ivme yakaladı. yanlış yönetim tercihleri, yapılan oyuncu transferlerinin son derece uyumsuz ve maliyetli olmasının beraberinde getirdiği başarısızlık, bu duruma bağlı olarak sahada ortaya koyulamayan iyi oyun ve yönetimsel kaos ortamı kulübü bir anda dibe* vurdu. galatasaray adına benzeri olmaması gereken, kabus dolu yılları yaşadık.
14 mayıs 2011 tarihinde ünal aysal'ın 34.başkan seçilmesiyle bu durumu bertaraf etmeyi başardık. gelecek adına yapılan planlamalar tıkırında işliyor. öyle olacak ki bu yönetim ilk sezonunda kulübü lig şampiyonluğuna ulaştırdı. açıkçası bunu beklemiyordum. ünal aysal yönetimi bir enkaz aldı. altından kalkması son derece zor olabilirdi. fakat isabetli teknik direktör seçimi, akabinde futbolu tamamen fatih terim'e bırakmak, oyuncu transferlerinin galatasaray'a yakışır ve koordineli biçimde yapılması elbette lig şampiyonluğunu getirecekti ve öyle oldu. bunlar doğru atılan adımlar sayesinde gerçekleşiyor. teknik direktörünün isteklerini kaale almaz, kafana göre futbolu yönetmeye çalışıp, ulemalık yaparsan başarısız olman kaçınılmazdır. ünal aysal yönetimi'nin de en önemli artısı dayanışma içerisinde hareket ediyor olmaları. bu ortam sağlandığı sürece kulübün eski başarılarını belki fazlasını yakalaması olağan görünüyor.
eleştirelim ama bazı noktaları da es geçip kıymet bilmez olmayalım. galatasaray gibi camialar en kötü dönemlerinde bile kupalar kazanır. önemli olan kulübün mali yapısı, borçlarıdır. ünal aysal yönetimi kulüp borçlarını dengeledi, ödeme sorunu yok, kim ne derse desin oyuncu alacak paramız da var. üstelik borçlarımız azalıyor. "ileride sıkıntı yaşarız" düşüncesi ile riva arazisi garanti olarak duruyor. şu an orayı satıp borçlar kapatılmaz mı? bunu yapmak inan çok kolay. farklı kaynaklardan borçları kapatıp bu değerli araziyi elimizde tutmak en akılcı yol olur. zira ileride önemli bir gelir kapımız olacak. yönetim de bu şekilde düşünüyor.
sürekli futbolcu transfer ederek dört yılda bir kupa görmek istemiyorum. takımın doğru yapılanmaya giderek yeni sayfa açması ve ardından çok güçlü bir hâle gelmesi baz alınmalıdır. sezonluk başarı değil, süregelen bir ekol olmalıyız. başarılarını tekrar eden, altyapısıyla tanınmış, buradan oyuncu pazarlayan bir takım modeli görmek taraftar olarak en büyük hayalim. şu an bunlar için henüz erken ancak ünal aysal yönetimi mantalitesiyle dile getirdiğim futbol kulübü profili hiç de uzak değil.
sancılı geçen adnan polat döneminden sonra kulüp iyi bir ivme yakaladı. yanlış yönetim tercihleri, yapılan oyuncu transferlerinin son derece uyumsuz ve maliyetli olmasının beraberinde getirdiği başarısızlık, bu duruma bağlı olarak sahada ortaya koyulamayan iyi oyun ve yönetimsel kaos ortamı kulübü bir anda dibe* vurdu. galatasaray adına benzeri olmaması gereken, kabus dolu yılları yaşadık.
14 mayıs 2011 tarihinde ünal aysal'ın 34.başkan seçilmesiyle bu durumu bertaraf etmeyi başardık. gelecek adına yapılan planlamalar tıkırında işliyor. öyle olacak ki bu yönetim ilk sezonunda kulübü lig şampiyonluğuna ulaştırdı. açıkçası bunu beklemiyordum. ünal aysal yönetimi bir enkaz aldı. altından kalkması son derece zor olabilirdi. fakat isabetli teknik direktör seçimi, akabinde futbolu tamamen fatih terim'e bırakmak, oyuncu transferlerinin galatasaray'a yakışır ve koordineli biçimde yapılması elbette lig şampiyonluğunu getirecekti ve öyle oldu. bunlar doğru atılan adımlar sayesinde gerçekleşiyor. teknik direktörünün isteklerini kaale almaz, kafana göre futbolu yönetmeye çalışıp, ulemalık yaparsan başarısız olman kaçınılmazdır. ünal aysal yönetimi'nin de en önemli artısı dayanışma içerisinde hareket ediyor olmaları. bu ortam sağlandığı sürece kulübün eski başarılarını belki fazlasını yakalaması olağan görünüyor.
eleştirelim ama bazı noktaları da es geçip kıymet bilmez olmayalım. galatasaray gibi camialar en kötü dönemlerinde bile kupalar kazanır. önemli olan kulübün mali yapısı, borçlarıdır. ünal aysal yönetimi kulüp borçlarını dengeledi, ödeme sorunu yok, kim ne derse desin oyuncu alacak paramız da var. üstelik borçlarımız azalıyor. "ileride sıkıntı yaşarız" düşüncesi ile riva arazisi garanti olarak duruyor. şu an orayı satıp borçlar kapatılmaz mı? bunu yapmak inan çok kolay. farklı kaynaklardan borçları kapatıp bu değerli araziyi elimizde tutmak en akılcı yol olur. zira ileride önemli bir gelir kapımız olacak. yönetim de bu şekilde düşünüyor.
sürekli futbolcu transfer ederek dört yılda bir kupa görmek istemiyorum. takımın doğru yapılanmaya giderek yeni sayfa açması ve ardından çok güçlü bir hâle gelmesi baz alınmalıdır. sezonluk başarı değil, süregelen bir ekol olmalıyız. başarılarını tekrar eden, altyapısıyla tanınmış, buradan oyuncu pazarlayan bir takım modeli görmek taraftar olarak en büyük hayalim. şu an bunlar için henüz erken ancak ünal aysal yönetimi mantalitesiyle dile getirdiğim futbol kulübü profili hiç de uzak değil.