• 6171
    her mağlubiyet sonrası boynunu bükmemesi gerekiyor. ilk kez maç kaybetmiyoruz, son kez de değil. hatta şampiyonluğu alamasak da ilk olmayacak. önümüzde sadece 6 hafta var. bu 6 haftada takımın arkasında dik durmamız lazım. sene sonunda ne olursa olsun sezonun muhasebesi yapılır, alınması gereken kararlar alınır, yapılması gereken eleştiriler yapılır. bazı şeyleri, üzüntülerimiz de dahil olmak üzere, şimdilik sezon sonuna ertelememiz gerekiyor.
  • 2682
    içinde kronolojiden bağımsız belli başlıklarda haklarında fikir yürütülebilecek bir takım kimseler barındaran gruptur.

    bu entry bu bir takım kimseler referans gösterilerek icra edilmiştir.

    ilk ve en belirgin özellikleri, puan kaybedilen ilk maçta ağızları sulanarak takıma, hocaya, münferiden herhangi bir futbolcuya giydirmek için sırada beklemeleridir. ki eleştirilerinin kesinlikle içi de altı da boştur, çok deneysel bir dayanakları yoktur yani. laf olsun diyedir.

    bir çoğu iyi gün dostudur. takım önemli bir maçı kazandığı zaman oturaklarını yırtarlar ama az biraz kötü oynasa ve kaza bela puan kaybetse ilk yırtınanlar yine onlardır.

    hepsi teker teker asrın teknik direktörleridir. bir maç yerin dibine soktukları futbolcu ertesi maç kadroda yoksa ve takım puan kaybettiyse kesinlike bundan sebeptir.yani tutarsızlardır bir yerde.

    beğenileri başarı odaklıdır. bir futbolcu herhangi bir maçta 3 gol attığı zaman yeniden kral ilan edilirken, gol atamadığı ilk maçta yine bu seçiciler tarafından tahtından indirilmektedir. ayarsızlardır yani bir yerde.

    tarafsız olmak adı altında en düzeysiz rakipten bile daha düzeysiz olabilirler dönem dönem. tarafsızlardır bir yerde. böyle taraf olunmaz çünkü. ama taraftar olmak taraf olmaktır ya zaten bu bilinç yoktur onlarda. aynı zamanda bilinçsizlerdir de bir yerde.

    bu entry'de dikkate değer kısım ise şudur ki; tüm senaryolar takımın kötü gidişi ya da puan kaybı durumları baz alınarak örneklendirilmiştir. serbest çağrışım; iyi gününde zaten sempatizan bile taraftardır.

    gerçi içinde bulunduğumuz süreçte galatasaray futbol takımı'nın da ciddi bir parmağı vardır. e be kardeşim sen bu bir takım taraftarların daha sezon başlamadan beklentilerini bu kadar yüksek tutmalarına sebep olursan onlar da her puan kaybında aynı naneyi yerler. bunların derdi senin puan kaybın falan değildir aslında, fener ile puan farkını bir miktar eritmiş olmandır. adamlar senden ilk yarı şampiyonluğu garantilemeni bekliyordu ama sen 11. hafta itibarıyla alt tarafı lidersin yani daha birşeyi garantileme emareleri yoktur yani. kusura bakma sen en büyük kabahatlisin.
  • 8277
    madem 3 yıllık yapılanma diye bir konu var ;
    * seneye muhtemelen plajda top oynayacak feghoulinin ilk 11 de ne işi var.
    * neden sezon basında terim ghezall i istiyorum dedi.
    * 3 yılın ilk sezonunun yarısı gecti neden ortada ileri dogru giden bir şey yok
    * neden sezon basında terim ben 3 yılı lig icin demedim avrupa icin dedim derken şimdi ligde basarı beklemeyine dondu
    * ayrıca ligde sampiyon olmamak bir şey, orta sıraya tutunmaya çalışmak başka bir şey
    bir kısmı diye soran taraftartır.
    bir kısmı da terim ne yaparsa dogru yapar diye geri kalan herseyi goz ardı eden taraftardır, muhtemelen aynı taraftar turkiyenin cin benzeri ekonomi modelinin de calısacagına inanan taraftardır.
  • 4808
    şu sıralar en azından kulübe olan ilgisizliğine kızamıyorum.

    hiç bir galatasaray taraftarı bilal için, jem karacan için forma almak zorunda değil. hiç bir taraftar bu adamlar için stada gitmek zorunda değil.
    kulübü taraftar yönetmez. ancak kulübü yönetenler o kulübü var eden taraftarı belli mantık sınırları içerisinde kaale alır.
    mesela bakarsın, taraftar ibrahimovic'i istiyor. dersin ki bütçem yetmiyor. transferi mantıksız. ayağımı yorganıma göre uzatmalıyım. o yüzden de alamıyorum. buna okey.
    ama taraftar sana diyor ki; kadronun büyük kısmı çöp. artık çöp futbolcuya gerek yok. bilal'i alma. jem karacan'ı alma. ben kulübe, bu transferleri yaparak parayı çarçur edesin diye dişimden tırnağımdan arttırıp kazandırmıyorum. işte bu noktada taraftarın sesine kulağını tıkayıp o iki adamı alırsan maddi olarak sağa sola para saçacak kadar rahatsın demektir. ibrahimovic'i almıyorum diyemezsin.

    dolayısıyla galatasaray taraftarı maça gitmiyor mu?
    yönetim istifa diye mi bağırıyor... teknik adama mı kızıyor...
    genelde türk toplum refleksleri cahilce olduğundan taraftarı çoğu zaman haksız bulan ben, bu defa haklı buluyorum arkadaş. en azından bu yönetim gidene kadar kimse o konularda taraftara kızamaz, laf söyleyemez.
    biz ne olursa olsun galatasaray'ın yönetimini kardeşine devreden adamlara alışık değiliz. bu kulüp galatasaray lisesi kültürüyle yoğurulmuştur. bu aristokrasi ve onun getirdiği yarı hiyerarşik yarı demokratik ve bürokratik yapı sevsek de sevmesek de camiayı diğerlerinden farklı kılan şeydir. zararı da olmuştur ancak çoğu zaman faydası da olmuştur. fakat kendi kurduğu yönetim kurulunu devreden çıkarıp kardeşiyle kulüp yöneten dursun özbek tarzı galatasaray'a çok yabancıdır, bünyesinin kabul etmesi mümkün değildir. o nedenle taraftar göstereceği her tepkide haklıdır.

    ben ürün almayan, maça gitmeyen her taraftara bu yönetim görevde kaldığı sürece maça gidenden, ürün alandan daha çok hak veriyorum.
  • 9197
    karagümrük maçında skor 2-3 olana kadar sınıfta kalmıştır, akıllar aynı futbolcularda olduğu gibi beşiktaş maçındaydı. maçın başında 1-0 öne geçtikten sonra taraftarın orada rakibe sahayı dar etmesi gerekirdi. şampiyonluk yolundaki maçlarda taraftarın maça girmesi gerekir, hatırlayanlar olacaktır hatayspor’u 4-0 yendiğimiz maçtaki tribün gibi olmamız lazım. maçın başından itibaren rakibi baskıyla boğmuştuk. maçta skor 1-3 olduğunda stadda çıt çıkmıyordu, hakemle ilgili penaltı pozisyonu olduğunda hakkımız yeniyor galiba denilip taraftar kendine geldi o andan itibaren maça girebildiler ve maç beraberlikle bitti. özellikle evimizde oynadığımız maçlarda taraftar baskısını maksimum seviyede tutmamız gerekiyor.
  • 2514
    2012-2013 sezonunun başı itibariyle götü kaf dağında gezen taraftar. her yerde bir fark atarız, koyar geçeriz edebiyatı. ben bu dallama yaklaşımı en son 2005-2006 sezonunda fener taraftarında görmüştüm. sonucu da malum olmuştu. şimdi bu noktada vakur durmak hepimizin görevi bana kalırsa. takıma güvenmek elbette güzel, fakat rakipleri küçümsemek tam manasıyla bir eziklik. neticede aynı ligde oynadığımız adamlar ve onların üstünde yer almak zorundayız. bunun içinde mücadelemizi takımımızı yücelterek göstermek en güzeli gibi geliyor bana.

    yoksa suyun karşı yakasına her gün daha da benzediğimiz tezi ispatlanmış olacak.
  • 799
    bazen ciddi anlamda anlamakta güçlük çektiğim topluluk. ya arkadaş atmosferi yüksek bir maç oynanıyor ve sonucunda kaybedeceğin bir şey yok. yenilirsen bir sik olmuyor yani anladın mı. adam da çıkmış genç oyuncularını tecrübe olsun diye oynatmış. geçen sene sonunda ligi kaybetmek olan maçlarda gençleri oynatsın diye götünüzü yırtıyordunuz. yok anlamıyorum cidden sürekli kafanız üzümlü mü arkadaş. neden santraforu çıkarmış diye soruyor. geçen sene komple ikinci yarıda başka takım mıydı amına koyim santraforsuz oynayan. hazırlık maçında yapmayacaksa bunu nerede yapacak. ki batdal çıktıktan sonra da iyi hücumlar geliştirdi takım. bir de as takımın yarısı yokken oynanmış bir maçı bu kadar büyütmekte ancak bu topluluğun işidir. daha kewell, elano, baros, neill, pino var. ulan rakip 65. dk ya değişiklik bile yapmamış. biz çıkarıp deniyoruz daha ne istiyorsun. bu kadar ciddiye alma artık.
  • 9161
    yorumcular ne konuşuyorsa taraftar büyük oranda öyle düşünüyor.
    bu sezon bizim maçlardan sonra taraftarımızın yorumlarını röportajlarını dinliyorum. genel olarak böyle bir durum var. yorumcuların cümleleri, tabirleri, bakış açıları ciddi anlamda bir konsensüs oluşturuyor. bunun dışına çıkıp kendi yorumlarını yapabilen taraftarlar da var ancak ciddi bir güdüm var ve bu manipüle edilebilirlik açısından (türkiye ligindeki rakiplerimizi de bu genellemeye dahil ettiğimizde) tehlikeli görünüyor.

    galatasaray yorumcuları (geneli) algı işini beceremedikleri ve daha çok saha içinde kalmaya çalıştıkları için taraftar da saha dışı etmenleri dile getirmek konusunda zayıf kalıyor. bunun paralelinde de inanılmaz saha içi odaklı ve direkt pozitif futbolu talep eden, saha içini, maçı, kadroyu, dağılımı ve maçın hikayesini iyi gözlemleyen bir taraftar profili de ortaya çıkıyor.

    stadyumdan çıkan taraftarın lale orta'yı istifaya davet ettiği ve sadece "lale orta istifa" sözleriyle ilerleyen bir video yapmak istedim ancak kimseden bu konuyla alakalı ortak bir cevap alamadım. "yönetimin işidir yönetim halletsin" "diyecek bir şey bulamıyorum allah'ından bulsun" gibi daha yuvarlak ve pası başka tarafa gönderen ifadelerle karşılaştım. hakemler ve tff ile ilgili de benzer bir ortak söz yok kimsede.

    tüm taraftarın kayıtsız şartsız kabul ettiği iki gerçek var. ilki "tekbir almış icardi pozu" ve ikincisi de "şampiyon olacağız" ilki bir fikir veya görüş değil ama tüm taraftarlar bu konuda bir şekilde ortak noktada buluşuyor.
  • 9672
    yediğimiz her golden sonra ya da geride olduğumuz her maçta statta sadece kuru bir uğultu oluyor. reaksiyon vermek için illa bir gol atmayı bekliyoruz. insanlık halidir normal, herkesin modu düşüyor böyle durumlarda. fakat koreografi konusunda dünyanın sayılı taraftarları arasına gireriz. her şeyiyle çok klas yapıyoruz biz bu işi.

    (bkz: 29 kasım 2023 galatasaray manchester united maçı)
  • 5285
    22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçında yine maçı kaybettirmiş bana göre en büyük etkendir.yahu bir insan hiç mi takımını alkışlamaz, her kaçan pozisyonda hep mi ahlar offlar olur, hiç mi itici güç olmaz. daha 7. hafta ama taraftar sağolsun macı kazanamazsak şampiyonluk gitti havasna girmiş. azıcık itici güç olun azıcık gol kaçıran adama destek verin alkışlayın. bir pas hatası yapılıyor tüm stadyum hayretler içerisinde üzülüyor. ne oluyor yahu ? bir sakin olmayı öğrenemedik. yazıktır vallahi. bu maç seyircisiz oynansa eminim en azından puan almıştık. böyle karşı takımı değil de kendi takımızı baskı altına alacaksanız gelmeyin yahu şu maçlara. sessizlik bile o çıkan ahh vahhlardan iyidir. takımın eli ayağına dolanıyor , topu nereye atacaklarını bilemiyorlar.
  • 319
    geçmişteki savaş kahramanlarına has yaklaşılmaz karizmaya sahip taraftar(dı). ali sami yen büyüsünün has yaratıcılarıdırlar.

    buna karşın ilerleyen zamanla türkiye'ye özgü endüstriyel futbol gelişimiyle paralel çizgide gitmiş ve her başarısızlıkta ona buna küfreden tribün mensupları ile donanmıştır. ne yazıktır ki hem elit hem ateşli olabilen bu taraftar kaybolmuş, gerçek delikanlılıktan yozlaşan delikanlılığa geçen bir yapıya bürünmüş "alayına gider" seviyesine gelmiştir.

    çoğunluğun bu şekilde yönelim göstermesine karşın gene de bu memlekette taraftarlığı en çok bilen ve bir takım nasıl desteklenir sorusunu en güzel yanıtlayacak insanları barındıran bir toplumdur "galatasaray taraftarları". her soruyu yanıtlandıran ve hep iyiyi işaret eden hem takıma fayda sağlayacak hem de erdemli davranmayı öğretecek insanları da vardır.

    hiçbirşey eskisi gibi değildir ama eskiden gelen o rüzgarı da tazeliği de bulacağınız tek toplumdur "galatasaray taraftarı"
  • 5821
    içerideki maçlarda ateşini, tutkusunu, açlığını sahaya yansıtması gereken taraftardır.

    lay lay lom tezahüratlardan, herkesin telefonuyla ışıklı şov yapmasından inanın bıktım. sahada enerjimizi düşüren hareketlere bizzat taraftarın sebep olmaması gerekiyor. hadi maç 5-0 olur, anlarım. ama 1-0'da bari başlamayın goygoya.

    ayrıca sosyal medyadan biraz da olsun maçta uzak duralım. tamam hepimiz bağımlıyız bu merete ama maçta bari maça konsantre olalım. tasvip ettiğim tek küfürlü slogan var, o da şu: bağırmayan taraftar siktirsin gitsin. bağırın, sinirlenin, coşun kardeşim. taraftar demek bu demek.

    edit: yıl 2008, hıncal uluç bu tespitinde haklıydı daha da haklı oldu amk: https://www.youtube.com/watch?v=kc-JpK6COmA
  • 8267
    ihalenin dönüp dolaşıp yine kaldığı adres.

    kafası çok karışık arkadaşlarımıza tek soruyla özetliyorum: galatasaray taraftarı kulübün paydaşı mı, yoksa müşterisi mi?

    galatasaray taraftarı kulübün paydaşıysa, kötü oynayan oyuncuları ıslıklayacak, kötü performans gösteren hocayı ve yönetimi istifaya davet edecek, florya'ya gidip oyuncuları uyaracak, on milyonlarca oldukları için arada çürük elmalar çıkacak ve tribünden sahaya yabancı madde atılacak. taraftar ne istiyorsa o oynanacak sahada, yoksa taraftar kulüp paydaşı olarak müdahale edecek.

    galatasaray taraftarı kulübün müşterisiyse, kötü performans sonrasında takımdan soğuyacak, maçlara gelmeyecek, bilet ve lisanslı ürün almayacak, galatasaray maçı yerine daha ucuza ulaşabildiği daha güzel maçları izleyecek.

    ayran ve tatsız olaylar arasındaki denge bu kadar basit. ikisi birden olmaz.
  • 285
    kimsin sen bu koskocaman evren içinde, nedir seni özel kılan ki diye sorduğumda kendime, verebildiğim önemli cevaplardan biri. galatasaray taraftarıyım ben.
    velet halimle, fikstüründen habersiz, öyle bütün maçlarını takip etmeden, şimdilerde efsane olmuş o gollerin kimlere atıldığını bilmeden sevdim. hakan şükür ü bilirdim bi, ki yeter de artardı çoğunlukla. sonra futbolun sadece futbol olmadığını anladığım yıllarda önemi de sevgisi de arttı takımımın. bugünlerdeyse galatasaray taraftarı değil galatasaray aşığı olduğum endişesini taşıyorum. haşa! endişe dediğim beni yıpratan üzen bir durum değil tabi. sadece zaman zaman annemin beni koruduğu gibi koruduğumu görüyorum bu takımı. hani çocuğu bir kabahat yapar da, evde veririm ben onun cezasını deyip ele karşı savunan, eve gelince de ah be evladım yapma böyle bir daha , neyse al ye şu reçelli ekmeği bakayım diyen bir anne gibi * elimde değil. kızmak şöyle dursun, belki zaman zaman haklı yere kulağını çekecek olanları bile görmeye dayanamıyorum. ben arkamı döneyim sen öyle söyle söyleyeceklerini diyorum hiç olmadı. belki doğru belki yanlış yapıyorum. değer verdiğim şey ben arkasında durmasam ortada kalacakmış gibi geliyor ama ne yapayım? karşıma alıyorum bu yüzden aslında benimle aynı fikre sahip olan pek çok insanı. galatasaray taraftarı değil de aşığıyım galiba deme sebebimde bu noktada ortaya çıkıyor zaten. aynı renklere gönül vermişiz, aynı anda tüylerimiz diken diken oluyor, 17 mayıs doğumgünlerimizle eşdeğer muhtemelen ama neden o mantıklı bir şekilde eksiğimiz şudur hatamız da budur diyebilirken ben o cümleyi kurduğumda kendime uyuz oluyorum? yo hayır, kesinlikle ben daha çok seviyorum senden demek değil derdim . sadece mantıklı eleştirileri okudukça ben neden yapamıyorum diye bir iç hesaplaşma yaşamak ve günah çıkarma kısmını da sözlük sayesinde halletmek diyelim.

    neyse, içlerinden biri olmaktan gurur duyulan, bazılarının daha objektif bazılarının da daha insaflı olması gerektiğine inandığım * yaşayacağı pek çok mutluluğun uzaktan uzaktan göz kırptığı özel insanlardır galatasaray taraftarı. gece gece millet fosur fosur uyurken gelip burada içindeki coşkuyu, hırsı, özlemi, aşkı kelimelere dökmeye çalıştıklarına bakılırsa biraz da kaçıklardır *
  • 62
    9 nisan 2009 galatasaray cras basket bayan basketbol maci'nda olan profili her yerde görmek isterim. arada çatlak sesler vardı, orda kızlarımız kupa kaldırırken fenerle uğraşanlar filan ama bastırdı bilinçli taraftar onları. aslında kulübün bedava bilet dağıtmaması, herkesin oraya normalde bir basket maçına verilmeyen bir 20 tl ödeyerek gelmesi belki de kilit nokta idi. bir ara rakip taraftar ikincilik ödülü alırken ıslıklayanlar oldu, pota arkası döndü arkasını "alkışlıyoruz" dedi, alkışladık. karşı takımın kızlarına "toplu" küfür edilmedi (gerçi hep önde gitti maç ama önde gittiğimiz maçlarda da alışkınım ben rakip bayanlara olan küfürlere). yapılması gereken yapıldı, baskı ile ve ıslıkla. özellikle o denizde yüzme bilmeyenlerin kullandığı makarnalar süper oldu, rakip takım hep o pat pat sesleri arasında hücum yaptı. taraftarlar arası iletişim süperdi, o makarnalar devre arası toplandı ve diğer pota arkasına gönderildi. kısacası: (bkz: işte taraftar işte şampiyon)
  • 9152
    "bizi şampiyon yapmayacaklar, puan farkı eriyip gidecek" diyerek organize kötülüğün amacına hizmet edenleri içinde bulunduran topluluk. arkadaşlar bu takım son 17 maçta 16 galibiyeti farklı bir düzende mi aldı ? galatasaray saha içinde güçlü olduğu müddetçe hepsini yenecek kadar kaliteli bir kadroya sahiptir. ayriyetten galatasaraylılık demek pes etmek demek değildir. sonuna kadar mücadele etmek ve kimseye boyun eğmemektir. en azından bana öğretilen buydu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın