• 8478
    üçüncü terim dönemi bittiğinden bu yana freni patlamış kamyon gibi gördüğü her varlığa saldıran taraftar grubu. maalesef ki fenerbahçe taraftarının yapısından en ufak bir farklılığı da kalmamıştır. bu sekilde devam ettiği sürece de bu kulüp asla başarılı olamayacak, hatta belki de 3-4 sene öncesini dahi özler hale geleceğiz.

    türkiye'de kulüplerin gelişmemesinde iş bilmez yöneticilerin ne kadar payı varsa, kulübü kendisinin mülkü gibi görüp "onu kovun", "bunu getirin" diyen taraftarın da payı en az o kadar büyük. özeleştiri muhakemesi olmayan insanlar için söylediklerim yanlış gelecektir muhtemelen ancak geçmişe bakmamızda da fayda var.

    mancini'ye kulübede uyukluyor dendi, hamzaoğlu'na denge dengeoğlu dendi, mustafa denizli'ye gitsin torun sevsin dendi, cüneyt tanman gibi bir kulüp efsanesine denmedik laf kalmadı, riekerink'e beden hocası dendi, igor tudor'a çöpçü bile olamaz dendi ve sonunda şimdi de yeni hedef torrent. torrent'i gönderip gelecek hocayı eleştirsek diye bekliyor insanlar.

    taraftarın bu yaptığı kulübe hiçbir fayda sağlamamakla birlikte beyaz futbol gibi kahvehane ağzıyla komiklik yapılan programlara kulübümüzü rating malzemesi haline getiriyor. riekerink'in karısını kızını soruşturdu adamlar, ne kadar cabuk unuttunuz? levent nazifoğlu ile fatih altaylı'nın arasını kızıştırıp birbirlerine hakaret ettirdiler canlı yayında. en son da ışıtan gün yem oldu, yanında boşnaklara en ağır hakaretlerden birini etmiş adamla aynı masada oturan şahıs, bir galatasaray'ın yöneticisine ahlak dersi vermeye kalkıştı. taraftar da bunu alkışladı.

    galatasaray taraftarlığı diye bir şey kalmamış maalesef. insanlar kulübü desteklemek yerine şahısların destekçiliğini yapıyor, kulübün menfaatlerini düşünerek yapılan bir taraftarlık da değil bu.
  • 9354
    negatif anlamda inanılmaz bir topluluk maalesef. yani bu arkadaşlara göre takım çöp, hoca çöp, transferler çöp. angelino şöyle, nelsson böyle, okan hoca zaten bilmiyor falan filan. üzülerek söylüyorum ki inanılmaz bir kafa yaşanıyor. tabi bunu genele de yaymak doğru olmayacaktır. haftaya 4-5 atarız biz bu zalgiris'e, bu kadar saçmalamaya da gerek yok.

    (bkz: 25 temmuz 2023 zalgiris galatasaray maçı)
  • 7607
    sevincini de üzüntüsünü de çok uçlarda yaşamaya başlamış olan taraftarımız. maç kaybedince dünyanın sonu gelmiş gibi, maç kazanınca her şey güllük gülistanlık olmuş gibi entryler giriliyor. seri gelsin istememciler mi ararsın, belhanda şu takımdan kimseyi kesemezciler mi ararsın yoksa omar linnes'in ayakkabılarını taşır yazanları mı.

    bu işler böyle olmuyor işte. evet eksik kadro ile çıkıyoruz, evet çok iyi oynuyoruz ama 2 haftadır karşımızda ne oynadığı belli olmayan rakipler var. bunu da göz ardı etmemeliyiz. 28 kasım 2020 çaykur rizespor galatasaray maçındaki kadro yarın dişli bir rakipten fark da yiyebilir. ve şuna adım gibinim bu kadro yarın fark yese yarın en çok belhanda bu takımdan kimseyi kesemez, omar linnes'in kramponlarını taşır vb şeyler yazanlar eleştirecek.
  • 3727
    ikiye ayrılır, iki grup da takımına yürekten bağlıdır ve sonuna kadar galatasaraylıdır.

    birincisi, galatasaray lisesi ve/veya üniversitesinde okumuş, ülkenin en iyi okullarının havasını solumuş elit kesim çocukları veya ülkenin en parlak beyinleridir ki bunlar genelde efendilik, asalet gibi konulardan bahsederler. haklılar, galatasaray başka hiçbir takımın olmadığı kadar asildir, galatasaray taraftarı içinde de azımsanmayacak düzeyde istedikleri tipte taraftar vardır.

    bu taraftarlar 90 dakika bağırmazlar, deplasmana gitmezler, maçtan bazen 5 10 dakika erken çıkarlar ancak galatasaray ile ilgili her konuya ellerinden geldiğince destek olurlar. kulübün taraftar gelirlerinin büyük çoğunluğunu da bu grup sağlar. açıkçası ben böyle üst düzey bir gruba sahip olduğumuz için gurur duyuyorum.

    diğer grubu ise orta - alt ekonomik düzey insanlar oluşturur. deplasmana giderler, yeri gelir maçı izlemeden 90 dakika boğazlarını parçalarcasına bağırırlar. koreografileri, besteleri bu grup ortaya koyar. maça gitmenin delilik olarak tabir edilebileceği aşırı soğuk veya fırtınamsı havalarda stadın yoluna en önden koyulurlar.

    evet sinirlenince küfür ederler, nadiren de olsa kendilerini tutamayıp çevreye ufak hasarlar verirler ancak bazen bir simidi ikiye bölüp paylaşan, bazense aç kalmak pahasına galatasarayı'na koşan bu insanlara büyük saygı duyuyorum. iyi ki varlar.

    her iki grup da aynı armaya ve renklere aşık. peki neden birbirlerine karşı sempati duymuyorlar, hatta bazı durumlarda neden birbirlerine düşman kesiliyorlar? ahmet bir şirketin ceo'su, mehmet ise part-time çalışıp ailesine yüklenmemek isteyen bir öğrenci olsun. bu iki insan neden birbirlerine uzaktan, garipseyen ifadeyle bakıyorlar? oysa hep juventus maçındaki* gibi olsak ne güzel olur değil mi?

    artık yeter. lütfen karşınızda aynı armaya gönül vermiş insanlar olduğunu unutmayın ve onları da simidinizi paylaştığınız yahut maçtan önce biftek yediğiniz dostunuz gibi sevin.
  • 10022
    19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçını kaybetmemiz kuşkusuz bütün taraftarımızı sinirlendirmiş ve üzmüştür. elestiriye, şuna, buna okeyim ama takımın şampiyonluğu kaybetmesinin istenmesi taraftarlık falan değildir. evet, bende eleştirdim fakat bu maçtan önce üst üste 17 galibiyet alan bir takımımız vardı. 99 puanla lig tarihinin puan rekorunu kıran bir kulübüz. ne çabuk unutuyorsunuz bunları ya? yahu hadi unuttun diyelim, kendine galatasaraylıyım diyen hangi insan şampiyonluğun da gitmesini ister. bu taraftarlık değil, düpedüz nankörlüktür, şımarıklıktır, utanmazlıktır...
    haftaya allah izin verirse şampiyon olduğumuzda sevinme hakkına sahip değilsiniz. hatta ne sevinmesi ya, direkt üzülürsünüz. sevinmeniz için kaybetmemiz gerekiyor!
  • 7174
    sadece galatasaray taraftarı değil ülkenin genel taraftar profili böyle çünkü pislik insanlar yetiştiriyoruz. ülkedeki tüm küfürler şahsın annesine, karısına, kız kardeşini kapsıyor. galatasaray taraftarına gelirsek büyük bir kesimi futbol falan izlemersin gitsin boks izlesin, savaş seyretsin, kurtlar vadisini tekrardan bitirsin. ben sürekli en ufak bir hatada aynı laf kalabalıklarını görmekten bıktım.
    - fatih terim istifa.
    - muslera ayağını kullanamıyor.
    - abdürrahim türkçe'yi zor konuşuyor, galatasaray'ın yöneticisi olacak adam değil
    - hasan şaş ve ümit davala ne halt yiyor.
    - mustafa cengiz ilk seçimde gitmeli

    nedense hep kulüp için kendini yırtan insanlar eleştiriliyor. fatih terim'in her seferinde başarılarını yazmaktan bileğim kalınlaştı, dilim ağzımın içine sığmaz oldu. abdürrahim yönetimde olduğu her dönem galatasaray şampiyon oldu. muslera her sene ekstra puanlar kazandırıyor ama hıncal uluç beyinli yorumlar görüyorum.
  • 9102
    şu an tek vücut daha fazla birlik ve beraberlik içinde olması gereken sağduyu içinde tahriklere kapılmadan sezon sonuna kadar takımı ve yönetimi desteklemesi gereken türkiye'nin en büyük ve etkili taraftar grubu.
    bu sene biz şampiyon olacağız.maddi durumumuzu düzeltecek işler yapılıyor.korkuları ve bizi çamura çekme çabaları bundan.bunlara gelmemek doğru olan.

    (bkz: konsantrasyon)
  • 659
    2009/2010 sezonunun son haftalarında tarihinin en kotu donemini yasayandır.. daha dogrusu kendi icinde "tek" olduklarını iddia eden bir taraftar grubu tarafından tarihinin en kotu donemi yasatılandır.. blogumda bir ton yazdım, daha fazla tekrar etmek istemiyorum, yazıyı vereyim:

    http://artemiofranchi.blogspot.com/...c-kaybmz-tribun.html

    maçı kısaca maddeledik geçtik. rahat geçmesi gereken maç beklendiği gibi geçti gitti. ancak beklenenin çok çok ötesinde olan bir rezillik vardı protesto adı altında. fenerbahçe maçında olanlara çok büyük tepki gösterip dibe vuruş, çöküş, tribünün bittiği an demiştik ama ne bilelim biz onların devede kulak kıvamında kalacağını. derbide susup ezeli rakibe meydanı bıraktırıp baskının b'sini kuramamayı eleştirirken diyarbakır maçında yaşanacak olanları bilemezdik. diyarbakır da ne talihsizmiş, kendi seyircisinin olaysız atlattığı günde konuşulan şey yine tribün oldu, taraftar oldu, seyirci oldu. espri kısmını bırakıp ciddi boyuttaki şeylere geçelim.

    maç öncesi tv başında ilk saçmalığa şahit olduk, pankartlar ters asılmıştı. öyle ki her fırsatta ruhunu çağırdıkları "taçsız kral metin oktay"ımızın eli göğsünde armasının ve kalbinin üzerinde olan o fotoğrafını bile baş aşağı çevirirken utanmamışlardı. o adam bir semboldür, duruştur, karakterdir, ruhtur, bir tanedir. sen saçma sapan fikirlerinle tribünün yarısını ele geçirip galatasaray tarihinin tribünlerdeki en kötü gününe imza atarken metin oktay ismine saygısızlık etmeyeceksin. edeceksen de galatasaraylıyım demeyeceksin arkadaş, o kadar basit. bahsi geçen olay bu yazıda altta duran fotoğrafta görülüyor. siz neymişsiniz ulan be! 23.000 kişilik, 46 yıllık ali sami yen stadı'nın tek sahibi gibi davrandığınız yetmezmiş gibi taçsız kral'ın formasını giyen kaptan arda'yı bile ıslıklamakta bir beis görmüyorsunuz. saydırın, sallayın, küfür edin, ıslıklayın, ne yaparsanız yapın ama bunu ali sami yen stadı'nın içinde yapmayın. kahvehanede veya evinizde kendi kendinize yapın.

    çünkü "galatasaray taraftarı" siz değilsiniz, hep eleştirdiğiniz o numaralı'da bu maçta koşulsuz şartsız takımının yanında olanlar var ya işte; galatasaray'ın gerçek taraftarları orada. onlar viski içerler, bacak bacak üstüne atıp "değil mi azizim hah hah keh keh" diye maç izlerler veya daha da basitleştirirsek "çekirdekçi" diye dışlanırlar hep. tabii bu size göre böyledir, çünkü sizin için tribün demek en ufak hatada insanları asıp kesip kendi yanlışlarını doğruymuşçasına tüm taraftarlara kabul ettirebilmek demek. numaralı'ya ne derseniz deyin; bugün rerere rarara diye o tribünde gururlar bağıran adamdır benim takımımın gerçek taraftarı. eski açık'ta yaş ortalaması 25-26'dır en fazla. benim tahminim 1-2 sene daha az olduğu yönünde ama net olarak nedir bilemem, belki kulüpten öğrenilir bir araştırma için lazım diyerek. merak eden şansını denesin.. konuyu şuraya getiriyorum, kale arkaları stadın en genç tribünleri desek yanlış olmaz. ağızlarında hep 14 sene şampiyon olamayan takımın ruhu var. e sen 15-20 yaşındasın oraya çıkmış 14 sene şampiyon olunmayan dönemdeki inançtan ruhtan bahsediyorsun. 20 yaşında olan biri 1990 doğumludur ki 14 senelik dönemle alakası yoktur. o dönem yaşananları örnekleyip "bu taraftar 14 sene sabır gösterdi" diye lafa başlayıp gerekirse bir 14'e daha katlanabileceğinizi nasıl iddia ediyorsunuz? sizin o dilinizden düşürmediğiniz 14 seneyi yaşayan adamlar bugün numaralı'da oturuyor. 14 seneyi yaşadığı için, o zaman her koşulda her an takımını deli gibi desteklediği için bugün tek maçta takımını satmıyor. türk futbol tarihindeki en büyük devrimlerden biri için yola çıkılmış ancak bazıları tek sezonda 8 yılda kurulan bugünkü barcelona'nın performansını bekliyor.
    eski açık'a konuşlanan ve çoğunluğunun yaşı 15-25 arasında değişen kitlenin çıkıp da 14 yıl şampiyon olamamış takımın o günkü taraftarı ile kendisini bir tutması komedidir, eğer ciddi ciddi bu iddia ediliyorsa da rezilliktir. hatta daha da abartayım 14 senenin en azından 10 senesini yaşamamış adamın o günkü sabrı veya o günkü tahammülü göstermekten bahsetmemesi lazım. ben 16 kasım 1987'de doğdum, yani 14 yıllık hasret bittikten bir kaç ay sonra. doğduktan sonra tam 10 tane türkiye ligi şampiyonluğu yaşamış tuttuğum takım. bunun yanında 2 tane de avrupa kupası kazanmışız ki türkiye'de bunun bir daha başarılabileceği bile muamma. ben avrupa'nın en büyük 3 kupasından 2 tanesinin kazanıldığını görmüşüm ömrümde o 10 tane şampiyonluk yetmezmiş gibi. hal böyleyken çıkıp da "biz 14 sene şampiyonluk görememiş taraftarız, 3 sene 5 sene görememek değildir bizi isyan ettiren" diyemem. 5 sene şampiyonluk görememeye dayanacağımı söyleyemem arkadaş. anca işte böyle çıkarım rijkaard'ın barcelona'da yaşadığı gibi 1 tane ölü sezona tahammül edebileceğimi söylerim, 2. sezon da o devrim beklenildiği gibi yaşanmazsa umudumu keseceğimi söylerim. ben buyum, başarıya alıştım ben. yalanla dolanla işim yok, 14 sene şampiyon olamazsak benim çevremde bunu yaşayanların; yani babamın, dayımın, dedemin dayandığı gibi dayanamam arkadaş, 10. senede isyan ederim. takımımı yine tutarım, yine bağlanırım belki ama 1-2 sene şampiyon olamadığımız dönemdeki gibi olmam.

    durum buyken tribündeki yaşıtlarımın da sırf istanbul'da yaşayıp maça gittiği için kendini 25-30 sene önce yaşananları yaşamış gibi göstermesini anlayamam. tutturmuş bir 14 sene gidiyorsunuz, ayıptır.. yalana gerek yok, 14 sene tahammül edemezsiniz, inanın buna.

    o efsane ve acı dolu 14 seneden bahsetmeden önce biraz daha bilinebilecek, biraz daha yaşanılmış bir olayı akla getirmeli bu sabırsız güruh. derwall bu takıma geldiğinde 1990'lar gelmemişti, tarih bugün hala dünyada ayrı bir duyguyla anılan 80'ler efsanesini yaşamaktaydı. derwall ile başlayan devrim sonuca ulaştığında ise takvimler 17 mayıs 2000 tarihini gösteriyordu. 14 yıllık örnek lazımsa buyrun size daha çarpıcı ve daha gerçek bir 14 yıl. o uefa kupası tam 14 yılın sonunda geldi. ve 14 yılın içinde 5 sene şampiyon olamadığımız dönem oldu en fazla. derwall'den uefa'ya uzanan yol 14 yılda tamamlanmışsa biz rijkaard geldikten 8 ay sonra takımın tamamen buna adapte olmasını mı bekliyoruz? kötü de oynayacaklar, rezil de olacaklar yeri gelecek. basındaki bir takım organizmalar jo'ya parti yaptı diye yüklenip, arda'nın sinema kapatmasına yüklenip, 2000 yılındaki başarıyla kazanılan ve bugün büyüyüp 14-15 yaşına gelen suni taraftarı gaza getiriyor ve buna kendini galatasaray tribünlerinin sahibi olduğunu sanan grup da alet oluyor. medya iki satır yazıyor, tribündeki hainler o iki satırı iki yüz satır gibi abartıp kendi armasını formasını terleten adamı yerden yere vuruyor. fenerbahçe maçında kötünün iyisi olarak alkış tutulan jo bugün yerin en dibine gömülüyor. sonra bazıları da çıkıp biz taraftarız diyor. manifestolar yayınlayıp "biz buyuz!" diye saçma bir duruş gösterip "galatasaray taraftarı"nı kendi stadında küçük düşürmeye çalışıyor. o protestoyu yapan ve tribünde "tek" olduğunu iddia eden grubun üyeleri kendilerini gerçek galatasaraylı sansınlar, aklı çalışan herkes kimin ne olduğunu biliyor onlara inat.

    benim takımımın kaptanını oyundan çıkarken ıslıklayan insancıklar benim takımımın taraftarı olamazlar. olmasınlar. bu adamlar kendi stadında kendi takımını utanmadan arlanmadan eleştiren hainlerden başka bir şey değiller. bir de utanmadan bağırdılar "herkes gider biz kalırız, biz galatasaraylıyız" diye. mümkünse siz gidin, biz kalalım, zira galatasaraylı olan bizleriz, sizler değilsiniz.

    biz bir şeyi kaybetmedik bugüne dek, geleceği kazanabilmek adına bugün bir şeyleri kaybetmeyi göze aldık sadece. ve biz gerçek galatasaraylıların ruhu bugün tribünün hiç beklenmedik bir noktasındaydı: numaralı tribünde. demir yazmıştı ve "çünkü kaybediyor olmamız, kaybettiğimiz anlamına gelmiyor" demişti. http://artemiofranchi.blogspot.com/...cause-im-losing.html

    o enfes yazıyı bir kez daha hatırlattıktan sonra şununla bitirmek istiyorum:

    bir devrim için yola çıktık ancak bu devrim yeşil saha sınırları içinde kalmamalı. tribünde de bir devrim şart ve inanıyorum ki yakın zamanda "tek" olduklarını sananlar da bir gün tek olmadıklarını, galatasaray tribünlerinin sahibi değil sadece gelip geçici bir rüzgarı olduklarını anlayacaklar.
  • 7072
    popülist ve mantıksız bir taraftar grubu kusura bakmayın. sezon ortası diagne diye dilendikten sonra, diagne elde patlayınca hemen adama küfür kıyamet saçma sapan hareketler. basının ısrarla falcao haberlerine hemen gaza gelip, kendi futbolcusunu kolaylıkla küstürebilirler. ne zaman taraftar korkusu ve veya gazı ile bu takım transfer yapsa sonu felaket oluyor. hem istenilen katkı alınamıyor hem de kulüp bir ton zarar ediyor. olası falcao transferi gerçekleşirse yine taraftarın gazı ile gerçekleşecek. hem istenilen katkı alınamayacak hem de maliyeti çok yüksek olacak. transfer gerçekleşmezse yönetim tepki görecek, takım genel olarak bu işten zararlı çıkacak. eldekinin kıymetini bilip eldekini, sattıktan sonra yeni maceralar aransa çok daha mantıklı olacak. son olarak falcao konusunda taraftarı bu kadar gaza gelmesinde beceriksiz yönetiminde payı büyük. adamı al getir yap şovunu sen neden hayran gibi çektirdiğin fotoğrafı paylaşıyorsun transfer bitmeden. taraftar ve yönetim tencere kapak misali çok uyumlular.
  • 8374
    galatasaray taraftarı arasında bir çok konuda fikir ayrılığı yaşansa dahi türk futbol taraftarları arasında açık ara en farklı ve takımına sahip çıkan taraftar galatasaray taraftardır. bunu ali koç örneğinden de anlayabiliriz. düşünün ali koç galatasaray başkanı ve böyle bir başarısız dönem geçiriyor. hepimiz biliyoruz gücü ne olursa olsun en az 10 defa istifa ederdi ve bence ikinci seneyi bile göremezdi. aziz yıldırım, yıldırım demirören daha böyle bir çok örnek var. bu adamların tarihi başarısızlıklarla dolu ama yıllarca kulüplerin başında kaldılar. nedeni taraftarları zayıf, bir güçleri yok, güce tapma durumu var.

    biz iki transfere çıldırt bizi başkan, çıkar bizi baştan demeyiz. dün hırsız dediğimize bugün kral demeyiz, dün yere yatsana dediğimize bugün avcı geldi hepinizi avlayacak demeyiz. tabi ki her taraftar gibi yıldız transferleri alkışlarız, heyecanlanırız, hayal kurarız ama seceresini de tutarız. en ufak durumda ortalığı ayağa kaldırırız. o yüzden muhasebeci taraftar olarak adı çıkmıştır.

    galatasaray sıkıntıya düştüğünde, formanın hakkını vermediğinde yıldız oyuncu olsa dahi ortalığı yangın yerine çevirir. takımı sürekli ateşler, bu arma altında olan her kişi arabesk olamaz. başarılı olmak zorundadır. o yüzden adı yangıncı taraftara çıkmıştır.

    galatasaray taraftarı kulübe sahip çıkar. şampiyonluk kutlamalarında eline mikrofon alıp hakaret edemezsiniz, paralı köpekler diyemezsiniz. bunu aklınıza bile getiremezsiniz. dahası işin en güzel kısmı, bunu söyleyecek üslupta bir yöneticisi bile olmaz. en kötü başkanımız dursun özbek mi? dursun başkan dahi belli bir saygınlığı ve beyefendiliğiyle kulübe hizmet etmiştir. galatasaray taraftarıyla, yöneticisiyle, futbolcusuyla diğer türk takımlarından bu yüzden ayrılır. diğer takımların kıskançlığı bu yüzden var.

    iyi ki varsın galatasaray
  • 7315
    takımında mariano filho, yuto nagatomo, younes belhanda, sofiane feghouli gibi ilk on birde oynayan yabancı oyuncularının çoğu otuz yaş sınırında ve üstünde iken, ryan babel, steven nzonzi, jean michael seri, radamel falcao gibi transferler için ortalıği yakan bir grup. şimdi de sadece 25 yaşındaki christian luyindama, 26 yaşındaki mario lemina ve florin andone'dan memnun. üstelik takımın dinamizminden şikayetçi. enteresan.
  • 7522
    çok geriliyorlar. nihayetinde 5 ekim günü saat 23:00 gibi 50 maç oynasın diye ayağı 3 aydır topa değmemiş, kamp görmemiş, belki sakatlıktan yeni çıkmış, bütün yazı çekirdek çitleyerek geçirmiş 2 merkez orta saha oyuncusu alınıp, fotoşov yapılacak.

    tamam sezonun ilk yarısını yine 25 puanla liderin 10 puan gerisinde kapatabiliriz ama sonuçta eksik oyuncuların hepsi son gün tamamlanacak değil mi? bu gerginlik neden? ben şahsen çok rahatım. ne kadar profesyonel ve disiplinli olduğumuzu gördükçe, planlarımızın tıkır tıkır işlediğini gördükçe de göğsüm kabarıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın