• 576
    ben bağcılar'da büyüdüm, esenler'de lise okudum. yani sizin anlayacağınız ne sosyal çevre ne de eğitim açısından çok sağlam bir adam olmadım. askerlik yaparken benim olduğum bölümde çok fazla mühendis, avukat ve benden çok daha iyi üniversitelerden mezun olmuş insanlar gördüm ve inanın onların yanında aslında almadığım eğitimin yoksunluğunu hiç hissetmedim. bana tacizci kevin spacey'i savunan doktor ve mühendis ile 15 dakika tartışıp kulaklarıma inanamadım. bunun gibi ufak tefek çok örnek var. hayır burada ''kendimi geliştirdim'' diye kendimi övmeyeceğim. aslında ülkenin ülkenin haline üzüldüm. benden iyi okullarda okumuş adamlar böyle mal olmamalı. yoksa bunun ülkeye, topluma, aileye dönüşü çok kötü sonuçlara neden oluyor. o insanlar benden iyi olmalılar.

    liseye dönecek olursak ben bu lisenin böylesine biatçı olduğunu bilmiyordum ve bu yüzden beni çok şaşırtan lisedir. insanlar ciddi ciddi ''abilerimiz böyle istedi'' diye kendini savundu. fatih altaylı'nın galatasaray kongresinin yapıldığı yerin altındaki restoranda akşam 5'te bu işin başındaki 2 kişi ''çocukları kongreye getirin'' dedi iddiası var.

    abi o halde sizin tarikatlara katılan adamlara kızma, eleştirme şansımız yok ki. ülkenin 1 numaralı eğitim yuvası denen yerin hali böyleyse ayak takımı nasıl olsun ?
  • 577
    benim kazandığım ama sikko fransız eğitiminin sikko disiplinini düşünerek italyan lisesini tercih ettiğim okuldu. iyi de oldu her ders çıkışı hocalarla eşek osurtandan çıkıp çiçeğe giderdik. 90'larda bile dershaneden falan tanıdığım bu lisede okuyan adamların hiçbiri galatasaraylı değildi.

    şimdi bir takım kafatasçı, çişini tutmaktan aciz dinozorlara göre o adamlar galatasaraylı biz sempatizanız.

    tükürümüğüzde boğulursunuz haberiniz olmaz.
  • 578
    galatasaray markasının kaymağını yiyen ve özellikle amatör sporcu yetiştirme noktasında sıfıra yakın etki alanı olan kurum.

    bu lisenin gençleri başımızın tacıdır ama bu lisenin ak saçlıları maalesef komitacı ve operasyoncu geleneklerine bağlılar;

    ak saçlılar takıma ve yönetime zarar verirken; kaos ortamı yaratmak için adeta fırsat kollamaktalar.

    şampiyon olamadınız yuh?

    şampiyon mu oldunuz para pul işleri

    stad mı yaptınız gerek yoktu vs vs.
  • 579
    istanbul üniversitesi ile beraber ülkenin en köklü eğitim kurumudur. kendine has gelenekleri olması, mezunları arasında klanlaşma olması normal bence.
    boğaziçi, odtü, koç gibi üniversite mezunları dahi kendilerini farklı görmekteler bu lise ise çocukken girilip dünya çapında eğitim alınarak ve bir dünya görüşü etrafında yetiştirilen entelektüel insanlar ortaya çıkartıyor.
    tab hiçbir sistem kusursuz değildir, her sistemde üretim hatası, gözden kaçanlar olabilir. ismi lazım olmayan başkanımız böyle değerlendirilebilir örneğin.
  • 580
    türkiye'nin sayılı okullarından biri. bu okuldan son zamanlarda yetişen azgın çoğunluk taraftarı olduğumuz galatasaray'a zarar vermektedir. bunu her aklı başında taraftar idrak eder. rakip takım taraftarı da bu okuldan yola çıkarak bizi aşağılamak için fransız der. galatasaray lisesinin tarihi ne o azgın çoğunluk gibi ne de rakip taraftarın dediği gibi fransız okulu. okulun kuruluşunu 2.bayezid dönemi'ne ve gül baba'ya kadar götürmek mümkünse de resmi olarak sultan abdülaziz dönemi'nde mektebi sultani adıyla kurulmuştur. okul kurulurken bugünkü gibi lise olarak değil liseden sonraki yükseköğretim olarak tasarlanmıştır. fransız ihtilali sonrası fransa kültürünün dünyaya yön vermesi ve fransa ile yürütülen ilişkiler neticesinde okul fransız maarifine uygun bir şekilde yapılandırılmıştır. rakiplerin fransız demesi de buradan gelir. peki bu okulda yetişenler gerçekten ülkemize fransız mı kalıyordu? tabii ki hayır. birçok münevverin yetiştiği, ülkenin ilk futbol kulübünü kuranların okuduğu, 1.dünya harbi sırasında vatanı için şehid olan öğrencilerin mezun olamadığı bir okuldur galatasaray lisesi. birileri işgal güçleri ile maç yapıp kupa kazanmak ile övünürken galatasaray lisesi mensupları anadolu'ya silah kaçırmakta ve anadolu'ya geçmekteydi. 18 mart kahramanı ve milli mücadelenin önemli komutanlarından cevat çobanlı da galatasaray lisesi mezunuydu. cumhuriyet sonrası kulüp ile ilişkilerini koparmayan lise doksanlara kadar sakin bir çoğunluk iken doksanlı yıllarda gelen şampiyonluklar ve milenyuma uefa kupası ve süper kupa şampiyonluğu ile yapılan başlangıç sonrası pastayı paylaştırmak yerine kendileri yemek istemiş o zaman lise tarafına geçmeyen faruk süren'i başkanlıktan indirmiştir. sırf liseli diye galatasaray'ın dünya kulübü olmasına köstek olan başarısız özhan canaydın'ı defalarca seçtiler. rahmetlinin sağlık sorunları olmasa seçmeye devam edeceklerdi. adnan polat onlar için geçiş başkanıydı. sağolun başarılı bir yönetici kötü bir başkan olan adnan polat ekmeklerine yağ sürdü. sonra kendi adamları olan ünal aysal'ı getirdiler. aysal kendi çizgilerinden çıkınca onun yerine bir dedeyi getirdiler. d.a.ö. faciası sonrası emanetçi olarak koltuğu mustafa cengiz'e verdiler. mustafa cengiz beklediklerinden dişli çıkınca onu ibra komedisi ile indirmek istediler. ahir kelam böyle köklü ve zamanında iyi eğitim vermiş bir okulun mezunlarının zihniyetinin faşizan kafa yapısında olması günümüzde her alanda yaşanan kokuşmuşluğu da gözler önüne sermektedir.
  • 582
    vatan sevdalıları bir an bile düşünmeden çocukluk çağlarında savaşmaya giderken, onların kemiklerini sızlatacak insanlar, yıllar sonra ülkeyi işgal eden ingiliz komutanını eğlendirmek için maç oynamaktan çekinmiyorlar ve bununla da övünüyorlardı.

    (bkz: general harrington kupası)

    --- alıntı ---

    – bir hücum sırasında bölük erimişti. yüzbaşı telefonla takviye istedi. gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. bölüğü düzene soktum. yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular.

    yüzbaşı sordu;

    – yavrum siz kimsiniz?? içlerinden biri;

    – galatasaray mektebi sultanisi talebeleriyiz vatan için ölmeye geldik!..? diye cevap verdi.

    gönlüm akıverdi o çocuklara. bu savaş için çok küçüktüler. daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. onlarla ilgilendim.

    bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. işte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler. işte o an. tam o an bir makinalı yavruları biçiverdi. hepsi sipere geri düştüler. kucağıma dökülüverdiler. onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. hiç gitmiyor!.. işte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!..

    azman dede' nin anılarından.

    https://www.canakkalesehitlik.net/azman-dede.html
  • 583
    vahdettin engin isimli bir fenerbahçe taraftarının müdür olduğu bilgileri dolaşmakta.

    https://twitter.com/.../1163933659327533056

    https://twitter.com/.../1163927552018255873

    https://twitter.com/.../1163929599207542784

    https://twitter.com/.../1164062498456330240

    https://www.timeturk.com/...gin/biyografi-818007

    --- alıntı ---

    vahdettin engin 1956 yılında kocaeli'de doğdu.

    yakınçağ osmanlı tarihi uzmanı olan ve özellikle sultan abdülhamit dönemine ve türkiye'de ulaşım tarihine ilişkin araştırmalarıyla tanınan prof. dr. vahdettin engin, ilköğrenimini yarımca'da tamamladı. 1977 yılında galatasaray lisesi'ni bitirdi ve 1982 yılında istanbul üniversitesi edebiyat fakültesi yakınçağ tarihi kürsüsü'nden mezun oldu.

    1983 yılında marmara üniversitesi atatürk eğitim fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak akademik hayatına başladı. 1986 yılında "ahmet rıza bey ve siyasi faaliyetleri" konulu yüksek lisans tezini, 1992 yılında "rumeli demiryolları" konulu araştırması ile doktora çalışmasını tamamladı. 1995 yılında doçent, 2002'de profesör unvanını aldı.

    halen aynı üniversitenin fen-edebiyat fakültesi tarih bölümü'nde öğretim üyeliği görevini sürdürüyor. engin, 2000 yılında çıkan tünel kitabıyla türk tarih kurumu ödülü'ne layık görüldü. son dönemde dr. theodor herzl'in ii. abdülhamit ile filistin'de bir yahudi devleti kurulması için yaptığı gizli görüşmelerin ayrıntılarını belgeleriyle açığa çıkaran pazarlık adlı kitabı sayesinde basında ses getirdi. engin, aynı zamanda haftalık habertürk tarih dergisi yazarı. galatasaray spor kulübü'nün kuruluş belgesini bulan engin, sıkı bir fenerbahçe taraftarı ve emel engin'le evlenen engin'in bir kız çocuğu var.

    --- alıntı ---

    biyografisinde bile sıkı bir fenerbahçe taraftarı olduğu vurgusu olan bir adamın galatasaray lisesi'nde müdür olması kabul edilemez.
  • 584
    hadi bakalim burdan mezun beyler.

    139 kardesiniz icin gecen sene,klubu olasi sampiyonluguna mani olacak sikintili bi noktaya getirecek kadar koklerinize ve geleneklerinize bagliydiniz ya hani.

    simdi mezun oldugunuz yeri siki bi fenerbahceli mudur yonetecek.bana fark etmez. istiyosa rambo okan olsun yeni mudur. ama sizin mideniz ne kadar genis onu gorecegiz.

    ha ama adam karakterli bi insanmis. gidip de klube uye olmamis. o yuzden de kendisini takdir edip, klube uyelik konusundaki garabeti de klup uyelerinin yuzune vurmak lazim da.

    hayat tuhaf iste.vapurlar falan.
  • 585
    müdürlüğüne fenerbahçeli vahdettin engin atanan lise. vahdettin hoca tarih alanında önemli bir isimdir. milli değerlere önem veren iyi bir eğitimci ve galatasaray'ın da savunduğu fikriyata yakın bir isimdir. kendisinin bir liseye müdür olması en çok öğretmenleri ilgilendirebilir. biz öğretmenler kendimizi geliştiremiyoruz galatasaray lisesi gibi ülkenin önde gelen liselerinden birine öğretim üyesi müdür olarak atanıyor diye lakin galatasaray spor kulübü tüzüğü o kadar saçma ki lise müdürü yönetim kurulu üyesi olabiliyor. eleştiri oklarını meb veya vahdettin hocaya değil çağdışı kalmış tüzüğe yöneltmek en doğrusu.
  • 586
    kulübümüzün yuvası.

    başta şu anki yönetimimize karşı tutumları olmak üzere pek çok gerekçeyle, galatasaray lisesi’nin kulüp yönetimindeki ağırlığına kuşkuyla yaklaşıyorum. bununla birlikte, lisenin kulüpteki ağırlığının en az üç noktada galatasaray’ı diğer kulüplerden olumlu anlamda ayırdığı kanaatindeyim.

    öncelikle, aziz yıldırım örneğinde gördüğümüz durumun aksine, galatasaray lisesi, kulübün bir kişinin şeffaf olmayan, yeterince denetlenmeyen, yer yer kirli ilişkilere bulaşan yönetimine uzun süre bırakılmasına engel oluyor. yönetim daha sık değişiyor ve daha iyi denetleniyor.

    ikincisi, bir dönem öne çıkan futbolcularımızın bulaştığı cemaat yapısının kulübün yönetimine bulaşmasına br ölçüde lise engel oldu. bunun bir karşı örneğini de beşiktaş yönetiminde uzun süre bulunan ihsan kalkavan‘da görebiliriz. yanılıyorsam düzeltin, kulübümüzde buna benzer bir örnek yok. bu oluşumun türkiye’de gözde olduğu dönemlerde bile yoktu.

    üçüncüsü, kulübümüzde şu anki politik yönelimin uygunsuz yönlendirme ve baskılarına tamamen boyun eğmesi olası bir lider yönetimi yerine, kişileri aşan, geleneği olan bir tüzel kişilik yönetimi öne çıkıyor. bunun karşı örneği olarak da nihat özdemir verilebilir. köprüyü geçene dek itiraz edilmese de, bizde böyle bir örneğin öne çıkmamış olmasını lisenin ağırlığına bağlıyorum. aksi taktirde, futbolla ilgili etkinliklerini şu an başka adreslerde yürüten kişilerin (bkz: göksel gümüşdağ) kulübü ele geçirmelerinin önünde bir engel olmayabilirdi.

    sonuç olarak, galatasaray lisesi, şu anki olumsuz durumu kabul etmekle birlikte, yalnızca galatasaray’ı özgün kılan yapı değil, aynı zamanda kulübün pek çok badire sırasında özgün kalmasına neden olan etkendir de.
  • 587
    osman tanburacı’nın kitabındaki bilgilere göre, galatasaray lisesi'nin (mekteb-i sultani) 1868'deki ilk öğrencilerinin çoğu türk ve müslüman değildi.

    147 müslüman
    48 ermeni - gregoryen
    36 rum
    34 yahudi
    34 bulgar
    23 levanten
    19 ermeni - katolik

    ayrıca ilk müdür fransız de salve, ikinci müdür ermeni vahan efendi, üçüncü müdür rum fotyadi efendi idi. okulda sadece 5 sınıf vardı. ilim ve fen dersleri fransızcaydı. ali sami yen henüz doğmamıştı. (lisedeki sarı, tribündeki kırmızı 1. cilt)
  • 588
    görkemli kapısından her geçişimde ah çektiğim, puanımın yetmemesi sebebi ile giremediğim, muasır medeniyetler seviyesinde eğitim ve öğretim veren, kültür simgesi galatasarayımızın doğduğu okul. bazı köhne zihniyete sahip lisecileri mezun etmişse de ülkeye ve kulübümüze çok değerli insanlar yetiştirmiştir. başka hiç bir spor kulübünde olmayan bu bağ, yüzümüzün her zaman avrupa'ya dönük olmasının altında yatan ana etmendir. kurucumuz ali sami yen bey'in ektiği tohumları sonsuza kadar filizlendirmek dileğiyle. iyi ki varsın mekteb-i sultani
  • 589
    ülkemizin en değerli liselerinden biri belki de en değerlisi.
    liseci zihniyetin galatasaray'ımızı tekeli altına almasından dolayı bu saygıdeğer kurumumuz da maalesef zedelenmiştir.
    osmanlı'dan günümüze kalan bu değerli eğitim yuvasının fransızca temelli eğitiminden dolayı başta kanatlı kuşlar olmak üzere rakipler bize gayrimilli olduğumuz iddiası ile fransız kulüp diyorlar. bu tarih bilmemezlikten öte kör fanatizmin cehaletidir. galatasaray lisesi sultan aziz dönemi'nde lise ile üniversite arası bir kurum olarak mekteb-i sultani adıyla kurulmuştur. dönemin şartlarında fransız eğitim sistemi baskın olduğundan batılılaşma sürecinde olan osmanlı da fransız eğitim sistemini örnek alacak ve mekteb-i sultani'yi buna göre yapılandıracaktır. bu değerli kurum 1912'de 60 mezun verirken birinci dünya savaşı'nın yaşandığı 1915'te 18, 1916'da 0 ve 1917'de sadece beş mezun verebilmiştir. mezuniyet törenlerinde isimleri okunan çoğu öğrenci için burada demek yerine şehid denmiştir. gazi mustafa kemal atatürk, başta galatasaray lisesi olmak üzere birçok değerli eğitim yuvasının çanakkale savaşları sırasında öğrencilerini şehid vermesi üzerine: 'biz çanakkale'de bir darül fünun (üniversite) gömdük' demiştir.
    millici olmak futbolda fanatizme kayıp rakibin geçmişine bakmadan ona fransız demek değildir, millici olmak ingiliz işgal kuvvetleri komutanı adına düzenlenen bir turnuvaya katılıp oradan alınan kupa ile gurur duymak değildir, millici olmak sosyal medyada düşmanlık yapıp gençlik marşını avrupa'ya dinleten galatasaray'ı dışlamak ezikliğinde bulunmak hiç değildir.
  • 590
    yılmaz erdoğan olsa zili çalarmış kendilerine.

    (bkz: çok güzel hareket diyenler)

    https://twitter.com/...681690713751552?s=21

    mektebi sultani, istiklal, beyoğlu ve eski kültürü... hayata bir daha gelsem okumayı isteyeceğim okuldur. ha yine okuyamazdım orası ayrı.

    yine de iyi ki vardır. ilerleyen yıllarda, yurtdışında yaşamayı tercih eden daha az mezun çıkarması dileğiyle. (bu, öğrencilerin geleceğiyle ilgili kötü bir dilek değil, “doğdukları topraklarda” daha güzel, özgür ve parlak bir yaşam elde edebilmelerini ummaktır.)

    not: entry, kongre tartışmalarına kapalıdır.*
  • 591
    https://twitter.com/...681690713751552?s=21

    valla o kadar büyük bir olaya imza attınız ki ne yaparsanız yapın o günü unutmayız, unutmam. resmen darbeydi.

    olayın vehametini anlamak için buyrun okuyun:

    (bkz: #2643454)

    (bkz: #2643777)

    (bkz: #2643924)

    (bkz: #2644453)

    (bkz: #2644497)

    dipnot: bu arada mesele mustafa cengiz'in ibra edilmemesi falan değil. gelip de dm kutuma herkesin özgür iradesi, gencecik çocuklar vs. yazmayın yani. mesele dursun özbek denen adamı ibra edip mustafa cengiz'in ibra edilmemesi, hem de idari açıdan. ulan dursun özbek belki de galatasaray tarihinin en kötü idari yönetimini sergiledi; ama adama vermedikleri yetki kalmadı, üstüne bir de ibra ettiler. bu arada bu 358 kişinin hepsi bilerek, isteyerek, düşmanlık adına, şampiyonluk yolundayken galatasaray'ın menfaatlerini hiçe sayıp mustafa cengiz'i ibra etmediler de demiyorum ama bu kafatasçı zihniyet öyle kurnaz ki, öyle sinsi ki; adamı kullanır kullanıldığından haberin bile olmaz.
  • 592
    galatasaray'ı sevme nedenlerimden birisi olarak gösterebilirim. çünkü galatasarayı sadece sporda yaptıklarıyla değil eğitim ve kültür alanında bu ülkeye katmış olduklarıyla da seviyorum. işte bunun nedeni mekteb-i sultanidir. yüzyıllardır bu topraklarda eğitimin en önemli kurumlarından biri olmuş ve hem osmanlı imparatorluğu'na hem de türkiye cıumhuriyeti'ne yıllarca her alanda hizmet vermiş bir kurumdan bahsediyorum.

    1453 yılında yapılan bu okul osmanlı sarayına devlet adamı ve siyasetçi yetiştirmiş, savaş zamanlarında ocağa asker yollarmış, dünya savaşında cepheye asker gönderip mezun vermemiş oda yetmemiş binasını hastane olarak kullanarak devlete nice katkılar sunmuş bir mekteptir.

    cumhuriyet ilan edildikten sonra yine önderimiz atatürk'ün yenilemesiyle beraber günümüze kadar ülkeye siyasetçi, yazar, şair, tiyatrocu ve daha bir çok büyük insanlar yetiştirerek bu devlete de katkılarını sunmuş bir kulüptür.

    1905 yılına gelindiğinde de adını tüm dünyaya duyuracak ve türkiye'nin avrupadaki futbol kapısı olacak galatasaray'ı bünyesinden çıkartarak da adeta zirvede bırakmıştır. kısacası, eğitim, sanat, spor, hukuk gibi bir çok alanda bu memleketin topraklarına yüzyıllarca insanlar yetiştirmiş ve galatasarayı da bizlere hediye etmiştir.

    bu kadar eski ve köklü bir eğitim kurumunun ne yazıkki günümüzde galatasaray sk'ya bir faydası yoktur. işte bu üzücü bir durum. kendilerini elit ve liseli olarak tanımlayan bu mektebin mezunları, liseli olmayanlara gereksizce tepeden bakıyor. bu kulüp içinde ve lisede ayrımcılığa ve daha kötüsü yancılığa sebep oluyor. dursun özbek'in ibra edilip mustafa cengiz'in ibra edilmemesi bunun net örneğidir. bunun adı yancılıktır. kardeşini yedirip içirip faturasını kulübe kesen adamın aklandığı yerde kulübün 5 lirasını kendi cebindeki 5 lira gibi gören cengiz'in aklanmaması maalesef üzücü ve saçma bir durumdur. keşke sevdiğim bu kurumun galatasaray'ın ayağındaki pranga olmak yerine galatasaray'ın sağlıklı ve doğru kararlar yetiştirmesine katkıda bulunsa diye insan demeden edemiyor.-

    son olarak mekteb-i sultani onurumuzdur, liseci zihniyet sorunumuzdur.
  • 593
    ülkenin en kalifiye insanlarının çıktığı okullardan biridir. buna zıt olarak da özellikle yakın tarihte galatasaray spor kulübünü hakkını vererek yönetecek başkan ve yöneticiler bir türlü çıkaramamıştır.

    senelerdir bir yönetim gidiyor, bir yönetim geliyor. bir çoğu başarısız ve kulübü mali olarak bataklığa sürüklüyor. mali açıdan mustafa cengiz yönetimi için başarılı diyoruz ama onların bile tonla falsosu var.

    yok mu şu mektepten çıkmış, spor yöneticiliğini bilen, spordan, insan yönetiminden, finanstan ve maliyeden doğru düzgün anlayıp sadece ve sadece galatasaray'ın menfaatlerini düşünecek 50 tane adam?
  • 595
    tuvalet kağıdı niteliğinde bir gazetenin gerici bir yazarının bugünkü yazısında hedef alınmış okuldur.

    türkiye'nin, iyi kötü, modernleşme sürecinin lokomotifi olan eğitim kurumlarından biridir. kulübümüzün bazı başarılı futbolcuları, tıpkı diğer kulüplerdeki bazı başarısız futbolcular gibi, bir dinci örgütle irtibatlıyken bu örgütün kulüp yönetimine sızamamış olmasının da nedenlerindendir. bir fetöcü bir istanbul kulübünün başkan yardımcısıyken, bir diğer kulübün başkanı fetöcü savcılarla halı saha maçı yaparken bizim kulübümüz seçkin kültürü ve geleneği sayesinde bu muzır yapıyı yönetimden uzak tutmuştur.

    islamcı hayalperestler içinde bulundukları derekenin derinliğinin ve asıl nedenlerinin ayırdında olmadıkları için galatasaray lisesi gibi güzide kurumları kendilerinin içinde bulunduğu sıkıntılı durumun nedeni sayıyorlar. cumhuriyet ve hemen öncesindeki modernleşme hamlelerinin öncesine dönebilseler, asıl sorun neymiş görecekler. köleliği bile batı zoruyla, belirli bir ölçüde ve ancak de facto kaldırabilmiş, eğitim, sağlık, teknoloji gibi sahalarda çağının fersah fersah gerisinde bir düzene kendilerinden çalınmış bir altın çağ muamelesi yapan bu fantastik kurgu sever kişiler tekerleği yeniden icat etmeye girişip eski değerlerinin kaçınılmaz olarak yeniden üretilmesi, çağa uydurulması gerektiği gerçeğiyle yüzleşecekler. olan ülkemize olacak o arada.

    ama tabi şimdi iktidar sarhoşluğu var. galatasaray lisesini de kolay lokma sanıyorlar. boğazınızda kalır.
  • 597
    türkiye'de yeniden bir tarih yazılma çabası içinde. bu çaba nedeniyle, bu ülkenin gelişmesinde büyük payı olan kurumlar da, birtakım gerici, fetö artığı, birey olamamış, ulus yerine ümmet anlayışını önceleyenler tarafından kuşatma altında.

    galatasaray lisesi, türkiye'nin gelişmesinde, ilerlemesinde, çağdaşlaşmasında en büyük pay sahibi kurumlardan biridir. yetiştirdiği öğrenciler bu ülkenin bakanları, diplomatları, yazarları, sanatçılar olmuşlardır, oluyorlar ve olacaktır.

    ellerinde olsa arazisine avm yapıp, bütün geleneklerini yerle bir ederler. çünkü sözünü ettikleri gelenekleri ve örfleri yağmalamaktan başka bir şey değil.

    üzücü olan durumsa, galatasaray sevgisi adı altında, her fırsatta galatasaray lisesi'ne saydıran galatasaray taraftarıdır. o lise olmasa, bugün tutacağınız takım galatasaray olmayacaktı.

    yaşananları eleştirmek haklı bir gerekçe olsa da, ülkenin en köklü eğitim kurumuna saydırmak tek kelimeyle terbiyesizliktir. kimlerle yan yana durduğunuza dönüp bir bakın.
App Store'dan indirin Google Play'den alın