• 601
    ak-it gazetesinin bir köpeği liseye laf etmiş falan geçiniz. bu köpeklerin düşüncesinin önemi yok. en azından benim için yok.
    burada ve dışarıda defalarca dile getirmişimdir çocuğum olsa galatasaray lisesinde okumasını isterim.

    galatasaray taraftarı adına konuşamam ama bir galatasaray taraftarı olarak benim sorunum lise ile değil, kendini kulübün sahibi sanan vasıfsız liseci keneler ile.
    bunun ayrımının doğru yapılması önemli.
  • 603
    memlekette hiç azımsanmayacak bir kitle var. bunların en büyük açmazı, en büyük derdi; kimi becerebilirim, ne yersem orucumu bozmaz. türkiye cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz. bu ülkenin verdiği istikalal savaşı ve genç cumhuriyetin kuruluş sürecinde galatasaray lisesinde yetişmiş gençler bu zihniyete rağmen gerçekleştirebilmişti bu mucizeyi. yürütmeye çalıştıkları karşı devrim sürecinde de bu kinlerini gizlemeye ihtiyaç duymuyorlar. hala hilafet hayali kuran cumhuriyet düşmanı alçaklar karşılarında hep galatasaray lisesini ve cumhuriyet gençliğini bulacaklar.
    hiçbir çocuk tacizcisi alçağın haddi değildir galatasaray ve değerlerine dil uzatmak.
  • 605
    yeni akit gibi pacavralarin yayimladigi soylemleri duymazdan gelmesi gereken asil lise. sokagin insaninin soyledigini ulkenin en asil ve basarili okulu ile yan yana koyarsak, bu bizim ayibimiz olur. kulup ile olan iliskisinde halkcilik meseleleri daha karisik, ona simdi girmeyecegim. lise tarihi, basarilari, fedakarliklari, dinamikleri ve yurtdisindaki prestiji ile ulkede bulunan garabet kesim icin sadece ozenip kiskandiklari bir yer olabilir. yillardir yurt disinda yasiyorum ve burada tanistigim ve calistigim en basarili turk profesyoneller ya galatasaray liseli ya da robert kolejli. orfunuzu seveyim.
  • 606
    galata sarayı ocağı...enderun'a üst düzey eğitimli kişileri yetiştirmek için ilk ve orta öğretimin verildiği devlet kurumudur. 1481 yılında 2. bayezit döneminde kurulmuştur. yetiştirilen öğrencilerin bir kısmı enderun'da eğitimine devam ederken bir kısmı da kapıkulu ocağında görev alıyorlardı. 2. mahmut döneminde enderun sisteminin kaldırılmasının ardından bu vasfını yitirmiştir.

    abdülaziz döneminde ise mektebi sultani olarak devlet kademelerine nitelikli istihdam sağlamak amacıyla faaliyete geçer. özellikle tanzimat ve ıslahat fermanıyla beraber osmanlıcılık ideali altında devleti bir arada tutma çabalarının revaçta olduğu dönemler...dini inançların etkisi altına girmeden her milletten, her inançtan insanın laik bir eğitim aldığı kurum olmuştur. papa, rum patriği, hahambaşı, rusya bu duruma tepkilidir. öğrencilere kaliteli bir ortam sunarak seçkin bir kurum oluşturma çabası içine girilse de geçirdiği iki yangın neticesinde ciddi şekilde hasar almıştır.

    mezun veremediği yıllar olmuştur. 5 mezunla dönemi kapatabildiği yıllar olmuştur.

    osmanlı devleti sultanlarının gösterdiği çabayı kendi inancımıza, örfümüze aykırı ilan eden akit yazarı, osmanlı sultanlarını ajan ve hain mi ilan etmek istemektedir? yerli ve milli duygular içerisine nifak mı sokmak istemektedir? pelikan medyası bence bu konu üzerine yoğunlaşsın.
  • 607
    nereye saldıracakları belli olmayan bir kitlenin yeni hedefi olan mekteb-i-sultanimiz. bunlara karşı tepkisiz kalmak asla doğru değildir çünkü fırsat verilirse daha da azgınlaşan, utanma nedir bilmeyen bir kesime siz sessiz kalarak karşılık vermiş olmazsınız tam aksine cesaret vermiş olursunuz. haksızlıklar karşısında tepki göstermemek yaşanan olaylara ortak olmaktır!
    galatasaray lisesi'nden mezun olamadan savaşlarda yitip giden gencecik çocuklar için, onca güzel insanı ülkemize yetiştiren lisemiz için sessiz kalma!

    not: bugünleri ve yaşadıklarımızı asla unutmayın çünkü ileride bu dönem ile alakalı çok şey okuyacağımıza inanıyorum.
  • 608
    bu ülkenin en önemli eğitim kurumlarından biridir. 20 yılda ingilizce bile öğretemeyen bir sisteme sahipken sırf örf ve adet diye gs lisesini eleştirmek sadece geri kalmışların düşüneceği bir konudur.

    o kadar bilinçsiz ve cahiller ki ; zamanında atatürk ve devrimleri olmasa bu kitle şu an hücum botuyla yunanistan'a kaçmaya çalışıyordu.
  • 610
    lisecilere karşıyız; ama galatasaray lisesi övünç kaynağımızdır. iyi ki o okulun sıralarda doğan bir camianın neferleriyiz. zaten başka bir yerden de ''gayemiz türk olmayan takımları yenmek'' diye bağıran bir kulüp çıkmazdı. başkalarının örfü nedir bilemem de; galatasaray'da örf bu gayedir, tevfik fikret'dir vs. yani liseden gelen ideallerdir.

    ülkeler kurumlarıyla ayaktadır. galatasaray lisesi ve temsil ettikleri de bu ülkenin önemli kurumlarındandır.
  • 612
    fetö artığı, sübyancı, tecavüzcü, kafa kesmeci zihniyeti alkışlayan bir kesimin hedefledigi, ülkenin en büyük eğitim ve kültür cevherlerinden birisidir. benim korkum şu dönemde bir kundaklamaya falan kurban gitmesi olasılığı. bu dinci sinsi yobazlar açıktan hedef gösterecek kadar azıtmaya başladılar.
    bu memleket yobaz dinci faşistlere hic bir zaman kalmadi ve kalmayacak.
  • 613
    çağdaşlığa, medeniyete, ilim ve bilim aşkına bu kadar düşman olan kesimden çıkan bir şovenist kuklanın zaten anca bunları söylemesini beklerdim. iyisiyle, kötüsüyle galatasaray'ın, ülkenin demokratik, özgürlükçü oluşumlarının en başlarında geliyor oluşu rahatsız etmese idi şaşırırdım; "burada bir yanlış var, hayret" derdim.

    meydanı boş buldukça, dönem, koşullar, ülke genelindeki baskın güç atmosferi buna izin verdiği için bu sözler sarf edilebiliyor. ki, bu da cesaret değil, aksine korkaklık.

    herşeyi isteyen bir islamcıdan, çarpık zihniyet mensubundan, çağa ayak uydurmakta sonuna kadar direten yobazdan ötürü şanlı galatasaray'ın adı tozlanmaz bile. anca, kendisi birkaç günlük reyting alır olur biter, galatasaray'ın laik tavrı, eğitebilme becerisi sarsılmaz.
  • 617
    buradaki lise mensuplarının mustafa cengiz yönetimini ibra etmemesi takımın transfer yapmayacağını öngörmeleri değildir. nitekim kendileri dursun özbek gibi birini ibra etmiştir. bütün düşündükleri pastadan paylarını almak, musluklarının kesilmemesi için uğraşmaktır yoksa galatasaray'ı düşündükleri falan yok. ayrıca çabuk unutuyoruz ama ibra etmeyenler fenerbahçeli çıkmıştı tekrardan hatırlayın lütfen. sapla samanı karıştırmamak lazım.
  • 620
    yurtdisinda reputasyonu cok yuksek olan lise.

    ingiltere, amerika ve fransa ozelinde tanistigim ve birlikte calistigim profesyonel turklerin cogunlugunun mezun oldugu lise.

    onemli bir diger kismi da genelde robert kolej mezunu oluyor.

    cogu cocukluklarindan beri cok basarili ve yarismaci tipler. turkiye ve dunya icin de cok ilerici ve guzel fikirleri olan insanlar.

    cogu ideallerinin pesinden yurtdisina gitmis ve cok onemli yerlere geldiler.

    galatasaray liseliler ozellikle hukuk anlaminda gercekten harikuladeler. robert kolejlilere ise finans ve bankacilik alaninda daha cok rastliyorum. okul kulturunun etkisiyle robert kolejliler cok daha fazla amerikan kulturu ile yogrulmuslar ve cok daha yarismacilar.

    turkiye'ye geri donseler, maalesef siyasi ortamin onlarin potansiyellerini tikayacaklarini ve hak ettikleri yere gelemeyeceklerini dusunuyorlar.

    mustafa kemal ataturk'un "sizleri birer kivilcim olarak gonderiyoruz, gur alevler olarak geri donmelisiniz" lafini benimseyen ve uygulamak isteyen insanlar bunlar. fakat, bugun nepotizm ile insanlarin devlete ve ozel sektore yerlestirildigi bir duzende, egitim ve kariyerlerini sifirla carpmak istemiyorlar.
  • 621
    http://gss.gs/AQg

    işin fransizligini vs. bilmem. kalkip da fransiz egitimi aldi diye fransizlasan da ne bileyim acayip birşeydir. islam ile uzaktan yakindan alakasi olmayan vahhabi kulturunu kendisine yedirip bunu muslumanlikmis gibi ortaya sunanlarin dedigi seylere itibar etmemek lazim.

    zamaninda* elimi kolumu sallayarak gidebilecekken ailemin korumacı tavrı sebebiyle gidemedigim lise. icimde ukdedir. şoyle ki, o yillarda sinava basvurulurken sene basinda, ayni zamanda da tercih yapardin. daha sinava 8-10 ay var. kendini olcmemissin, ya da olcmussun ama 8-10 ayda ne yapabilirsin bilmiyorsun. acayip sacma bir durum su an dusununce ama sorgulamadik o donemde. derdik kural boyle demek ki. dusunmezdik bile. cocuguz sonucta. halbuki insanin hayatini karartabilen bir olay oldugunu anliyor insan su an dusununce.

    mesela sacma diger kurallari yazarsak;
    izmir, istanbul, ankara'daki okullari tercih edersen, kendi sehir merkezindeki okullari tercih edemezdin. (anadolu liseleri kurallari)

    fen lisesiyse sinirlama yok. istedigin sehrin fen lisesini yazabiliyorsun. mal burokratlarin aptalca yaptim oldu uygulamalarindan biri.

    kendi sehir merkezindeki okullari tercih edersen de, hem ilceleri yazamazdin hem de izmir istanbul ankara'dan okul ekleyemezdin. ya da ilceleri yazdiysan başa, ildekiler ekleyemezdin. (yine anadolu liselerine ozel kurallar)

    kurallara bakar misin amk. ne kadar sacma. sonradan da degistirilemiyor bu. okul idaresi falan kontrol eder, hatali olanlarinkini duzelttirirdi.

    neyse o donemde tabii hedeflerimiz var. 99-2000 sezonunun başı. galatasarayliyiz. liseli de olmak istiyoruz.

    anneyle babayla konusuldu. ben tabi yazacagim ilk siraya galatasaray lisesi'ni, sonra izmir'den de 2-3 lise yazip kapatacagim. bir anadolu sehrindeyim bu arada.

    hayir bir de o donemde yine bir anadolu lisesindeyim. matematik ve fen bilgisi derslerini ingilizce goruyoruz. deli ders çalışıyoruz bir yandan da spor falan yapiyoruz.

    annenin duygusal yaklasimlari, e zaten universitede gideceksin, bari lisede yanimda ol diye. duygusal yaklasimlar, annenin uzgun bakislari. bizde kadin kiymetlidir. anne hele bas tacidir. ulan annemi kiracagima kafami kirarim duygusalliklari. gittim sehrimdeki hepi topu 2 tane anadolu lisesini taban puanlara bakmadan yazdim gectim. fen lisesini bile yazmamistim.

    o zamanlar da galatasaray lisesi 850 gibi bir taban puana sahip. ya da benim girdigim sene o puanla kapattı. tam hatirlamiyorum ama 6 puan fazla aldigimi cok iyi hatirliyorum. asiri derecede uzulerek.

    haliyle tercihler yapilmis, sinav sonucu aciklanmis, puanini ogrenmissin, yuksek de bir puan. ancak yerlestigin okul daha dusuk taban puanli bir okul.

    hemen bir sure sonra aciklanan taban puanlara bakip galatasaray lisesi'nin senden 6 puan düşük kapattigini gormek buyuk bir yikim.

    o zamanlar lise 3 yil. orada da 1 yi ingilizce 1 yil fransizca hazirlik var. 5 yillik bir surec. gerci 1 yil ingilizceyi zaten okumayacagim hazirlik atlama sinaviyla. malum orta kisimdan once okuduk.
    neyse sonrasında yerlesip de ozel okullardan teklif alanlar vs. kayit yaptirmayinca bos kontenjanlar kalirdi. o kontenjanlar da belirlenir, il milli egitim mudurluklerince ilan edilirdi. o donem bunun olabilme ihtimaline karsi ailemle tekrar ikna cabalari olsa da, kabul etmediler. sonrasinda sehrimdeki diger daha yuksek puanli anadolu lisesine gecebilecekken bos kontenjan meselesinde, yapmadim. ben de inat ettim.

    neyse bu kadar seyi de neden doktuysem yillar sonra.

    ama eminim ki bircok galatasarayli bu lisede okumak isteyip kazanamayinca kahrolur. ben ailemin sozunu dinledim diye kahroluyorum. yani olabilecekken oldurmadik.

    simdilerde ise, bakiyoruz gorev alan, uye olan liseli mezunlara. ekseriyeti ciddi anlamda sıkıntılı kimseler. kimisi fenerbahçeyi tutuyor. kimisi beşiktaşı destekliyor. dusunun, insanlarin gipta ettigi bir okulda okumussun, hayalini susleyen bir okuldan mezun olmussun, bir kulture, bir köke aitsin, ama hareketlerin bağcılar kız meslek lisesi. yani insan üzülüyor.

    umarim tez zamanda kulup ve lise birbirinden baglarini ayirir. cunku bakiyorum da bizim mecburiyetten* alelade bir lise mezunu müstahdem arkadasimiz hal, hareket ve tavirlariyla daha bir galatasaray liseli, galatasaray beyefendisi. benden de, onlardan da.
  • 622
    siyasi, sanat ve diplomasi gibi konularda çok önde olan okul. ayrıca birbirine bu kadar bağlı olan bir grup daha göremezsiniz. birbirlerine iş paslamayı çok seveler. olacaksa bizden olsun mantığı çok öndedir.

    geçenlerde sütaş reklamını candan erçetin’in seslendirdiğine tanık oldum. ne kadar almış olabilir diye düşündüm. meğer sahibi muharrem yılmaz’da galatasaray lisesi mezunu imiş. ilginç şekilde mezun olan arkadaşların mail kutusunda, önceden mezun olanların iş teklifleri dolu oluyor.
  • 623
    bektaşi babası gül baba'nın sayesinde kurulan ve diğer kulüplere karşı en büyük farkımız olan 550 yıllık eğitim yuvası.
    burdan mezun olanların kulübe üyelikte önceliği var bildiğim kadarıyla. bu da üye kalitesini inanılmaz yükseltiyor. öyle baba parasıyla, torpille değil anca bileğinin hakkıyla girebileceğin bir liseyi bitirip üye olabiliyorsun. türkiyenin en zor girilebilen birkaç lisesinden biri. buda başlı başına bir sınav.
    f.bahçe kongrelerini izledikçe dediğimi daha iyi anlarsınız, o yerlerde tepinen bi amca vardı, yazık. birde "bizi fatih terim hegemonyasından kurtarın" diye ağlamaklı konuşan bir genç.
    lise bizim gururumuz ama içlerinde kafatasçı lisecilerde var tabi.(küçük olsun bizim olsun'cular) birde orayı bitirip suyun öteki tarafına hizmet edenler. onları ayıklamakda artık liselilerin görevi.
    çokda sevdiğim bir de sloganı var lisemizin "doğduğun ocak, hep seninle olacak"
  • 625
    18 mart çanakkale deniz zaferi ve şehitleri anma gününde anmadan geçilemeyecek değerimiz.

    kahramanların okulu.

    --- alıntı ---
    çanakkale zaferi’nin üzerinden tam 101* yıl geçti. ancak çanakkale’de savaşan galatasaraylıların isimleri ve öyküleri, hiçbir zaman unutulmadı.

    çanakkale savaşı, dünya tarihindeki en büyük direnişlerden birine sahne oldu. avrupa siyasetinin seyrini değiştiren bu büyük savaş, osmanlı devleti’nin tüm halkını tek bir amaç etrafında birleştirmişti: düşmana geçit vermemek… vatan savunması için cepheye giden kahramanların bir bölümü ise galatasaray lisesi mezunuydu.

    az bilinen gerçekler

    galatasaray lisesi mezunlarının çanakkale savaşı’na verdiği katkı, yıllardır dilden dile aktarılıyor ve galatasaray tarihine dair en çok konuşulan öyküler arasında yer alıyor. bu anlatıların en ünlüleri ise galatasaray öğrencilerinin savaşa gönüllü olarak katıldıkları ve mekteb-i sultanî’nin şehitler nedeniyle mezun veremediği yönündeki söylentiler. galatasaray lisesi mezunlarından araştırmacı yazar melih şabanoğlu, geçtiğimiz yıl galatasaray topluluğu işbirliği kurulu tarafından düzenlenen “100 yıl sonra çanakkale’ye bakmak” konulu forum için yaptığı incelemede, bu hikayelerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. galatasaray lisesi, savaş süresince de eğitime devam etmiş ve az sayıda da olsa mezun vermişti. üstelik galatasaray öğrencileri, cepheye gönüllü olarak değil, çıkartılan seferberlik emri doğrultusunda, belirtilen kıstaslara uydukları için gitmişlerdi. melih şabanoğlu, yaptığı araştırmada bu asılsız efsanelerin galatasaray’a herhangi bir artı değer katmadığını; çünkü tarihimizde zaten pek çok gerçek kahramanlık hikayesi bulunduğunu ifade etti. çanakkale savaşı’na katılan galatasaraylılara bakıldığında ise bu fikrin ne denli doğru olduğu açıkça görülüyor. çünkü savaşan her galatasaraylının öyküsünde, son derece büyük bir fedakarlık, cesaret ve kahramanlık göze çarpıyor.

    liseden sahaya, sahadan cepheye

    çanakkale savaşı’nda görev almış en etkin galatasaraylı, hiç şüphesiz ki cevat paşa’ydı. şakir paşa’nın oğlu olan cevat paşa, 1888 yılında mekteb-i sultanî’yi bitirdikten sonra harbiye’ye yazılmış ve süreç içinde osmanlı ordusunun üst düzey komutanlarından biri haline gelmişti. çanakkale savaşı’nda da yetkili paşalardan biri olarak görev yaptı ve stratejik zekasıyla önemli katkılar sağladı. cevat paşa, çanakkale boğazı’nın üst tabyalarla savunulamayacağını ilk olarak öngören kişiydi. boğazı medhal tabyalardan savunmaya çalışmak, işgal kuvvetlerini durduramayacak ve çanakkale boğazı’nın geçilmesine fırsat tanıyacaktı. boğazın, doğrudan doğruya denizin içinden savunulması gerektiğini fark eden cevat paşa, bu stratejiye yönelik önerileriyle savaşın seyrini etkiledi ve zafere damgasını vuran önemli kahramanlardan biri haline geldi.

    savaşta komutan olarak görev alan bir diğer galatasaraylı ise ali rıza paşa’ydı. cevat paşa’nın mekteb-i sultanî’den sınıf arkadaşı olan ve harbiye’yi bitirdikten sonra üst komutanlığa getirilen ali rıza paşa, çanakkale’de iki alaylı 8. tümeni komuta etti ve miralay mustafa kemal’le birlikte conkbayırı’nı savundu. conkbayırı, çanakkale’nin en kritik noktasıydı ve bu bölgenin düşmesi, savaşın kaybedilmesini de kaçınılmaz hale getirecekti. mustafa kemal’in emriyle birliklerini süngü savaşına süren ve bölgeyi ele geçirmek üzere olan anzak birliklerini denize döken ali rıza paşa, bu muharebedeki katkılarıyla çanakkale’nin unutulmaz kahramanları arasına girdi. bu muharebeden sonra itilaf devletleri’nin savaşı kazanamayacağı anlaşılacak ve zafer, türk ordusunun olacaktı.

    galatasaray futbol takımının kürt lakaplı oyuncusu celal ibrahim de, çanakkale savaşı’nda son derece büyük fedakarlıklarda bulunan bir diğer isimdi. fenerbahçe’ye gol atan ilk galatasaraylı olan, yine fenerbahçe’yle oynanan ve 7-0’lık galibiyetimizle sonuçlanan tarihi karşılaşmada tam dört gol bulan, ilk uluslararası müsabakamızda da rakip ağları havalandırmayı başaran celal ibrahim, 1915 yılında askere alındı ve ilk olarak çanakkale cephesine gönderildi. çalışkanlığı, fedakarlığı ve kahramanlığıyla çanakkale ruhunun sembolleri arasında yer alan kahraman oyuncumuz, çanakkale’den sonra filistin, ırak, doğu cephesi ve yeniden ırak’ta savaştı ve bağdat savunmasında ingiliz ordusuna karşı savaşırken şehit düştü.

    çanakkale zaferi’nin unutulmazları arasına giren bir diğer galatasaraylı ibrahim orhan’dı. 1912 yılında mekteb-i sultanî’yi bitiren ve kimya tahsili yapmak üzere fransa’ya giden ibrahim orhan, savaş ilan edilince pilot olarak osmanlı ordusuna katıldı ve çanakkale savaşı’nda önemli bir fransız uçağını düşürdü. düşman uçağı düşüren ilk türk askeri olarak tarihe geçen ibrahim orhan, çanakkale zaferi’nin kazanılması üzerine pilotluk eğitimi almak üzere yurt dışına çıktı ve birinci dünya savaşı’nın son dönemlerinde yeniden osmanlı ordusuna döndü. ancak ne yazık ki, 1918 senesinde yunan topçular tarafından düşürülen uçağında şehit oldu.

    hüzün ve acı dolu bir tarih

    çanakkale savaşı türk toplumu için hem gururun, hem de hüznün sembolü haline geldi. son derece yüksek imkanlara sahip işgalci kuvvetlere karşı elde edilen galibiyet, elbette ki mutluluk vericiydi. ancak bu zafer, çok sayıdaki fedakar asker sayesinde kazanılabilmişti. ardında acı hikayeler bırakarak şehit düşenler arasında ise galatasaraylılar da bulunuyordu.

    mekteb-i sultanî’nin o yıllardaki en başarılı mezunlarından ahmed refik bey, çanakkale savaşı’nın galatasaray adına ilk acı kaybı oldu. ahmed refik bey, galatasaray spor kulübü’nün kurulduğu edebiyat dersinin öğretmeni âtâ bey’in oğluydu. 1903’te mekteb-i sultanî’ye girmiş ve 1911’de birincilikle mezun olmuştu. zekasıyla büyük dikkat çeken ve geleceğin en büyük aydınlarından biri olacağına kesin gözüyle bakılan ahmed refik bey, eğitimine devam etmek üzere almanya’ya gitmiş, ancak birinci dünya savaşı’nın başlaması üzerine yurda dönmüştü. harbiye’de görev yaptığı dönemde ise almanca bilen asker ihtiyacı doğması üzerine çanakkale cephesi’ne gönderildi.

    orhaniye tabyası’nda topçu olarak görevlendirilen ahmed refik bey, 1915 yılının şubat ayında gerçekleşen bir saldırıda şehit düştü ve galatasaray’ın çanakkale’deki ilk şehidi oldu. aynı saldırıda osmanlı saflarında bulunan bir diğer galatasaraylı da aziz ulvi’ydi. ne yazık ki aziz ulvi de ahmed refik gibi ağır şekilde yaralandı ve bir gün sonra hayatını yitirdi.

    çanakkale cephesinde kaybedilen bir diğer galatasaraylı ise futbol takımımızın da önemli oyuncularından biri olan hasnun galip’ti. 1915 yılında askere yazılan ve ilk vazifesi için çanakkale’ye gönderilen sembol oyuncu, ne yazık ki görev aldığı ilk muharebede şehit düştü. galatasaray’dan harbiye’ye geçen ve topçu subayı olarak görev yapan cevdet bey ve galatasaray idmancılarından hüsamettin bey de, yine çanakkale’deki sert çarpışmalarda şehit düşenler arasındaydılar.

    nazım hikmet’in dayısı olan mehmet ali bey’de, hayatını çanakkale savunmasında yitiren bir diğer galatasaraylı’ydı. 1910 yılına dek mekteb-i sultanî’de eğitim gören ve gönüllü olarak balkan savaşı’na katılan mehmet ali bey, pek çok cephede savaştıktan sonra çanakkale’de görev almış, kısa sürede cephenin en önemli topçusu haline gelmişti. şehit düşmesi ise son derece acı bir şekilde gerçekleşti. veliaht yusuf izzettin efendi, 19 temmuz 1915 tarihinde çanakkale cephesi’ni ziyaret etmiş ve ön cepheleri görmek istemişti. cephede önemli bir ziyaretçi bulunduğunu anlayan britanya kuvvetleri, yoğun mermi atışına başladılar ve dört topçumuzu şehit ettiler. hayatını kaybeden topçularımız arasında, galatasaraylı mehmet ali bey de bulunuyordu.

    1868 yılında devlete nitelikli ve donanımlı aydınlar yetiştirme amacıyla kurulan galatasaray lisesi, o tarihten bu yana aynı misyonla hareket ediyor. bu nedenle türk tarihinin her dönüm noktasında, kaçınılmaz olarak galatasaray izine de rastlanıyor. kimi zaman büyük zaferlerle, kimi zaman sevinçle. kimi zaman ise çanakkale savaşı’nda olduğu gibi, gurur, acı ve saygıyla birlikte.

    galatasaray dergisi, mart 2016 sayı:154

    --- alıntı ---
    https://www.galatasaray.org/...da-galatasaray/32045
App Store'dan indirin Google Play'den alın