• 15277
    kayserispor'a puan kaybetti diye yerden yere vurulmaması gereken takım. kayseri'nin nasıl top oynadığını ve nasıl oyunu soğuttuklarını gördük. bana kalırsa iğrenç bir rakip. yapılan faul sayıları ortada. ben inanıyorum ki birkaç hafta sonra sakatların da takıma katılmasıyla raylar yavaş yavaş yerine oturacak ve takım oynama alışkanlığı kazanacak, oyuncularımız form tutacak. şu an bireysel olarak baktığımızda çok yetenekli oyuncularımız var ama dünkü maçı ele aldığımızda sadece bruma ile bir şeyler yapmaya çalıştığımızı gördük. yakında oynama alışkanlığı ve form tutan oyuncularla birlikte hücum varyasyonlarımız artacak. liderlik potasına tutunabilmemiz için bize gereken şey de bu. form tutmak, alışkanlık kazanmak ve akabinde gelen seri galibiyetler. şöyle 5-6 belki de 7 maçlık galibiyet serisi ile liderliğe çok sağlam tutunacağız. buna inanıyorum çünkü hocaya ve futbolculara güveniyorum.
  • 15278
    başından beri kafamdaki tablo 5.hafta, bjk maçının ardından 13 puan toplamamızdı. şu anda hala 11 veya 13 puan masada. 11 puan da gayet başarılıdır.

    rizespormaçı banko 3 puan, bjk'ye yenilmemeliyiz kesinlikle. oyunumuz zamanla yükselecektir, podolski'nin ve cavanda'nın dönüşü(u: cavanda takımla antrenmanalara başlamış rize maçında sahada olur, poldi ancak bjk maçına.), de jong'un takıma girmesi çok önemli. ideal on biri oturtmamız lazım, kim aksatıyosa da kesilsin isim umrumda değil; sneijder(u: wesley selçuk'la yan yana oynayamıyor kardeşim. de jong'u bir adım geriye atıp sneijder'i tolga'yla oynatmak çok daha iyi olacak. tolga 6 numara değil, iyi bir box2box oyuncusu), selçukvs.
  • 15282
    riekerink bey'e bir kaç tavsiyem var, öncelikle iki milli maç yapıp gelmiş sneijder'i aynı hafta içinde lig maçında 90 dakika oynatmamalı. de jong'un da takıma katılmasıyla, ara ara rotasyon yapıp, tolga- de jong- selçuk üçlüsünü orta sahada deneyip bakmalı. hani diyorlar ya selçuk defansa kitleniyor diye bir de görmek lazım üçlü ortasaha ile neler yapıyormuş selçuk bey. selçuk ve sneijder'in kötü oyunu ortadayken rotasyon yapmaktan kaçınmamalı. podolski döndüğünde 4-4-2 bile denenebilir bana kalırsa sneijder'siz. eren ve poldi'ye şişirilen topların çoğu indirildiğinde rakip takıma sıkıntı yaratacaktır.

    takımda ki sakatlıklar geçsin, kötü oynayanı kulübeye çek hocam, kimse sana bir şey demez. özellikle eren'in yalnız kalmasına çözüm bulunması gerekiyor. ceza sahası çevresine bakıyorsun hücumdayken sneijder ve eren 6-7 kişiyle boğuşuyor. soldan atak yaparken sağ kanat ceza sahası içinde bulunmalı.sneijder-carole-bruma üçlüsü antrenmanlarda özellikle ver-kaçlara çalışması gerekiyor, orda bruma varken o üçgenlerin çok ekmeğini yeriz. orta açmayı çok az tercih ediyoruz, eren gibi etkili bir adam varken cezasahasında. bruma, sneijder ve eren daha hareketli olmalı ki kilit açılsın. sneijder'in aşırı sol tarafa yanaşmasını sürekli uyarmak lazım ayrıca, bruma'nın etkinliğini azaltıyor bu durum. şu ana kadar açıkladıklarım çok ufak şeyler gibi görünüyor ama oyunun kitlenmesinin sebebi oyunda küçük detayların uygulanmaması.
  • 15283
    muslera, tolga ve bruma harici futbolcularin mevcut formlarini artirmalari lazim. bilhassa sneijder'in. selcuk nasil kesildiyse bu gidisle sira ona gelecek. hadi selcuk'un alternatifi var da sneijder'in yerine koyacak, onun seviyesinde adamimiz yok.

    bunun yaninda beklerin hucuma daha fazla katilmasi lazim. eboue-riera ikilisinin verdigi katki 100 uzerinden 80 ise mevcut beklerin verdigi katki 40 bile degil. acamadigin savunmalar karsisinda en onemli silahlar beklerdir. hic giremiyorlar oyuna. olmaz boyle.

    son olarak orta alanda topa yon verenlerin cok daha hizli hareket etmeleri gerekiyor. takimin enini mumkun mertebe uzun tutmamiz ve kanat degistirmelerimizi daha cabuk yapmamiz lazim. geriden daha fazla adamin ceza sahasin girmesi ya da o bolgeye yakin olmasi lazim. topun bulundugu kanat topu ceza sahasina gonderecegi zaman ters kanatta yer alan oyuncunun mutlaka ceza sahasinda olmasi lazim. atak devamliligi yakalayamadikca rakibi yirpratmamiz zor.

    biliyorum bunlar temel stratejiler. ukalalik yapmak gibi bir niyetim yok ama bu saydiklarimin cogunu yapamiyoruz. takim yavas, takimin boyu uzun, eni kisa. tempomuz cok dusuk. ceza sahasinda cogalamiyoruz. mevcut oyun karakteri ile ligi forse edemeyiz.
  • 15284
    selçuk'un yedek beklediği her maçtan sonra bizi sıkıntılı süreçler bekliyor, hazırlıklı olalım. bu yüzden üzülerek söylemelim ki devre arasında kendisi gönderilmelidir. böyle olmasını istemezdim ama kendi etti kendi buldu. her sene geri gitti. selçuk iyi oyuncu kötü oyuncu demiyorum ki bence son maçta kötü oynamıyordu. önceki maçlarını da bildiğimden böyle söylüyorum. hem de jong riske edildi hem de akbabalara yem verildi. selçuk'un her oyundan alındığı ya da yedek bekletildiği maçtan sonra bu denli kafa ütülenecekse yandık.

    tekrar ediyorum takımın selameti açısından devre arasında selçuk gitmelidir yoksa bu sezon çok sancılı geçer bu tartışmalar yüzünden.
  • 15288
    sürekli topa sahip olma ve bol pas yapma* felsefesi ile oynamaya başlamış futbol takımı. geriden bile atağa çıkarken paslaşarak çıkmaya başladık, ileriye dan dun vurulduğunu pek görmedim*. şu sistemi oturtup biraz daha dikine oynamaya alışırsak çok canlar yakarız.

    edit: aynı zamanda maçlara hızlı başlayıp sonradan vites düşüren takım. böyle olunca farkı açıp maçı koparamıyoruz. bu sene tek farklı skorlara alışmamız gerekiyor sanırım.
    ayrıca, oldukça geniş bir kadromuz var bu sezon. riekerink maçlarda oyuncu değişikliği haklarını kullanmayıp, aynı takımla çıkmaya devam edecekse podolski, sigthorsson, de jong, josue, sinan, serdar aziz, linnes, cavanda gibi bir bollukta takım içi huzursuzluk çıkma ihtimali olabilir dikkatli olmak lazım.
  • 15293
    fenerbahçe ve beşiktaş'ın vasat kadrolar ile şampiyon olduğunu hatırlayan var mı? son yirmi senede olamaz. öncesini de ben çok hatırlamam doğrusu. ama galatasaray'ın bu başarısı sadece final maçlarında değil, iyi başladığı sezonların kritik devrelerindeki 8-10 maçlık serilerde de var. bu sözleri şuraya bağlayacağım; evet şu an için çok iyi oynayan bir takım değiliz ama bu süreçte gereksiz puan kayıpları yaşamazsak, sonunu getirmek hem karakterimizde var, hem bu kadro da onu başarabilecek kalibrede.

    dört haftayı bence şöyle özetleyebiliriz: en iyi yaptığımız şey topsuz oyunda rakibe nefes aldırmamak. bunu yapabilmek her zaman sonuç verir. ama ne kadar böyle oynayabilirsiniz? bugün gördük ki 60 dakikayı geçmiyor bu tempolu oyun. ama as kadro ile hala sahaya çıkmadık. gelecek oyuncular gerçekten fark oluşturabilir mi? bence kuvvetli ihtimal.

    örneğin yasin-podolski değişikliği: podolski'nin takıma dönmesiyle oyun içinde über bir değişiklik olmayacak elbette. ama atakları daha olgun değerlendireceğiz. podolski'nin şut silahı ile ceza sahasında bir an da gole dönüşebilecek cılız ataklarla bile etkili olacağız.

    ikincisi cavanda-sabri: cavanda için en büyük referansım sözlükte yapılan olumsuz yorumlar. geçen sene yeterince izledim cavanda'yı. trabzon iyiyken hayran bıraktıran bir top oynuyordu. sadece koşuyormuş vs gibi iddiaları ciddiye almayın. carole şu an için vasat-bir tık üstü arası bir performans sergiliyor hücumda ama cavanda ile iki kanadı işleyen bir takım olacak ve bambaşka bir etki gösterecektir. kanatların önemi zannediyorum fener taraftarına sormak lazım. yıllardır vasat bile oynamadıkları maçlara bu silahları ile ortak oldular ve aldılar. şimdi kadrolarında eksikler ve yanlışlar olsa da, bu denli çöküş yaşamalarında bahsettiğim faktörün ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum.

    de jong-selçuk... krık beş dakikalık performansı ile yine sözlükte harcanmış bir isim. şu an selçuk'un sahada yaptığı ne yazık ki ekstra bir iş yok. o yüzden de jong topsuz oyundaki galatasaray'ın az daha oynama süresini artırır ama orta saha direncini hissedilir şekilde etkiler.

    hocamıza hepimiz güveniyoruz. geçen hafta puan kaybettiğimiz için yazmamıştım ama oyuna müdahale etme konusunda biraz zayıf kalıyor, bunu zannediyorum herkes kabul eder. önemli olabilecek bir eksik ama çok çok daha değerli ve önemli artıları varken şu an için göz ardı edebiliriz. takım yeter ki böyle mücadele etsin. mücadele edip de başarısız olmuş bir galatasaray'ı ben hatırlamıyorum.
  • 15295
    bu takımın hız sorunu hepimizin malumu artık ona diyecek daha fazla bir şey bulamıyorum. ancak benim 17 eylül 2016 galatasaray çaykur rizespor maçında dikkatimi çeken bir diğer nokta var. maç boyunca geri kalan üç maçta da olduğu gibi sürekli topu soldan sağa, sağdan sola çevirip durduk. yasin öztekin ve armindo bruma gibi orta açmayı pek sevmeyen kanat oyuncularımız olduğu için topu ceza sahasına sokamadık. tabi orta gelmemesinin bir diğer sebebi de lionel carole ve sabri sarıoğlu'nun da pek orta açmaya yeltenmemesi. zaten orta açsak da ceza sahası içinde bir tek eren derdiyok olduğundan bir çoğu rakibe gidecekti. bu takımın kısır futbolunun sebebi bence bu. bu sorunu oluşturan temel unsur ise rakip savunmanın göbeğine eren'den başka adam sokamamamız. ne wesley sneijder, ne selçuk inan ne de tolga ciğerci rakibin savunma hattı ile orta saha hattının arasına girip efektif şekilde top kullanamıyorlar. hepsi rakibin orta saha hattının önünde top alıp oradan bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama 8-9 oyuncuyu geçmek takdir edersiniz ki zor oluyor. bu sefer toplar hep kanada açılıyor ancak ne ceza sahası içinde net bir şekilde çoğalabildiğimiz için ne de orta açmaya yatkın kanat oyuncularımız olduğu için pozisyonlar hiç oluyor. o zaman da olay tamamen duran toplara ve bireysel yeteneklere kalıyor. selçuk ve tolga ikilisi ile oynadığımız sürece bu sorunu aşamayacağımız aşikar. çünkü ikisi de top bizdeyken rakibin forvetinden bile bizim kalemize yakın şekilde pozisyon alıyorlar. sneijder bu işi yapmaya çalışıyor ancak fizik gücü ve yaşından dolayı genelde top kaybıyla sonuçlanıyor bu denemeleri. jan olde riekerink'in bu konuya çözüm üretmesi şart. jor hocam bu konuda üretken olabilirse, bizim takım da üretken oynamaya başlayacaktır. riekerink bey'in bu sıkıntının farkında olduğunu düşünüyorum çünkü sık sık wesley'i kanada atıp bruma veya yasin'i ortaya çekip rakip savunma hattı ile orta saha hattı arasında topla buluşturmaya çalışıyor ancak yetmiyor. o bölgeye ikinci bir oyuncu sokmamız şart. rakibin defansı ile orta sahasının arasına adam sokmayı başardığımız zaman çok daha üretken olacağımıza inanıyorum. bana göre de bu işe hem fizik kalitesiyle hem temposuyla hem de teknik kapasitesi ile en uygun adam tolga. ancak tolga'yı ileri attığımız zaman savunmada gedikleri kim kapatacak? burada en kritik rol nigel de jong'a ait. eğer de jong bildiğimiz futbolunu oynayabilirse tolga'ya bu görev verilebilir ve üretkenlik sıkıntımız giderilebilir. ama her ne olursa olsun savunmanın önünde oynayan iki oyuncumuzdan biri mutlaka o bölgeye sık sık girmeli ve topla buluşmalı aksi takdirde üretkenlik sıkıntımız devam edecektir.
  • 15300
    bazı oyuncu istatistikleri şu şekildedir:
    en çok maça çıkan futbolcu: bülent korkmaz (613)
    en çok maça çıkan yabancı futbolcu: zoran simovic (251) (muslera 214 maç ile bu istatistiği ele geçirecek gibi)
    en çok gol atan futbolcu: metin oktay (417 maç 356 gol)
    en çok gol atan yabancı futbolcu: gheorghe hagi (196 maç 73 gol)
    en çok sarı kart gören futbolcu: ayhan akman (72)
    en çok sarı kart gören yabancı futbolcu: felipe melo (56)
    en çok kırmızı kart gören futbolcu: gökmen özdenak (8)
    en çok kırmızı kart gören yabancı futbolcu: gheorghe hagi (5)

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın