• 8727
    devre arasında diziliş olarak 4-2-3-1 mi yoksa 4-4-2 mi oynaması gerektiğine karar verilmesi gereken takımdır. bu kararla bağlantılı olarak da bazı oyunculara yol verilmelidir.

    şunu artık 1 senedir çok net görebiliyoruz ki, burak, drogba, sneijder aynı takımda olamıyor.

    ayrıca bundan sonra defans hattı da mümkün olduğunca çok yerli oyuncudan kurulmalıdır. yani bu takımın defansı nasıl olsa bi şekilde gol yemeyi başarıyor, en azından ilerideki oyuncular için yabancı sınırından yer açılır, bruma ligde forma şansı bulur ve kendini geliştirme fırsatı yakalayabilir.

    son olarak da dany, amrabat ve chedjou gibi yabancılarından acilen kurtarılması gerekir. valla terry mi gelir yoksa başkası mı gelir bilemem ama devre arasında savunmada liderlik yapabilecek, semih'e tıpkı ujfa gibi partnerlik yapabilecek bir adam şart arkadaş şart. aslında terry'nin gelmesi semih açısından çok güzel olur ne de olsa idolü.
  • 8728
    2000 yilindaki takimla kiyasladigimiz 2014 versiyonu ne yazik ki hayal kirikligi. 2000 yilinda real madrid'in muzesinde olmayan tek kupa olan super kupayi haksiz penaltidan gol yedigi bir macta catir catir sokup alan takimla, 20.dakikada 10 kisi kalan ve gruptan zaten ciktigi icin yaridan fazlasi yedek olan real madrid takimindan 4 yiyen takimin karsilastirilacak hicbir tarafi yok nitekim!

    (bkz: 25 ağustos 2000 galatasaray real madrid maçı)(bkz: 27 kasım 2013 real madrid galatasaray maçı)
  • 8729
    ne yazık ki her şeyden önce kondüsyon eksiği olan takımdır. maçın 70. dakikasından sonra hata yapma oranında inanılmaz bir artış oluyor ve takım 90 dakikayı güç bela çıkartıyor. yok abi, eğer ki bu takıma uygulanan kondüsyon antremanları 90 dakikayı çıkarmaya yönelikse, o idmanları 120 dakikaya yönelik ayarlayın. 10 kişi real madrid bile bizim 11 kişiden daha fazla koşuyor lan.
  • 8734
    kadrosunun söylendiği gibi kötü olmadığını düşündüğüm takım. kullanabilirsen gayet iyi kadro.

    muslera dünya çapında
    eboue kullanabilirsen alabileceğin en iyi beklerden(dünyada bek kıtlığı var. real madrid'in sağ beki arbeloa. bundan 10 sene önce gülerlerdi.)
    semih takıma koyabileceğin en iyi 2 yerli stoperden biri
    selçuk takıma koyabileceğin en iyi yerli orta saha oyuncularında zirveye oynar
    melo alabileceğin en iyi ön libero
    sneijder alabileceğin en iyi 10 numara
    drogba alabileceğin en iyi santraforlardan biri
    bruma alabileceğin en potansiyelli kanat oyuncularında zirveye oynar. mevcut hali bile takımımızdaki en iyi kanat oyuncusudur açık ara.
    sabri sarıoğlu'ndan daha iyi türk sağ bek bir tek gökhan gönül var onu da alamazsın
    gökhan zan yedek türk stoper için en iyi alternatifte zirveye oynar
    riera çok iyi bir rotasyon oyuncusu
    burak yılmaz en iyi türk santrafor
    umut bulut en iyi ikinci türk santrafor

    ayrıca muslera, drogba, sneijder profesyonel ve gerçek yıldızlardır.

    gereksiz medya abartısı erkan zengin, emrah başsan, serdar aziz gibi oyuncularla kıyasladığında engin'in, emre'nin, aydın'ın onlardan bir eksiği olmadığını görürsün. hatta kullanabilirsen faydalı bile olabilirler.

    bu takımdan ümit kesilmemelidir. kullanabilirsen bu takım hala gayet şampiyon da olur. biraz şansla zor da olsa juventus'u da yenip tur da atlayabilir.

    kötü kadrosu yoktur. kullanabilen için çok iyi kadrosu vardır.
  • 8736
    şayet hedefleri olan bir takımsa; büyük masraflar karşılığında tribünde oturtmayı göze alıp çok iyi bir sol bek takıma katılmalıydı. bu birinci eksiklik. bu konudaki haklılığımın sağlamasını da her ne kadar geçen seneki emekleri için ne kadar minnettar olduğumu tarif etmekte zorlanacak da olsam; riera'nın tribünde otururken aldığı para üzerinden yapabilirsiniz.

    ikinci olarak; dany ve amrabat gibi bir alt seviyenin oyuncusu oldukları belli olan, zaman zaman umut beslememize ve sağladıkları göreceli katkı ile yüzümüzü güldürmelerine rağmen yollar ayrılmalı. sezon başı olmadı, karışık bir dönemden geçtik; eyvallah. devre arasının ilk işi bu olmalı. drogba'nın yaşı ortada, sneijder bir türlü üst üste on-on beş maçı göremedi, demek ki; gönderilecek bu iki oyuncu yerine de rotasyona sokulabilecek mevcut seviyeye uygun, kaliteli iki oyuncu kadroya katılabilirdi. eğer galatasaray yönetiminin mevcut kuralları değiştirecek gücü yoksa; yapılması gereken budur. ama devre arasında, ama sezon sonunda.

    üçüncü olarak; boy gösterdiğin her kulvarda başarıyı yakalamaksa hedefin -galatasaray için aksi düşünülmemeli zaten- yatırımların heba olması riskini de göze alarak hakan çalhanoğlu, kerim frei, gökhan töre, ömer toprak, serdar taşçı, alparslan öztürk, sinan bolat, tolga zengin gibi oyuncuların bir veya birkaçını mutlaka kadroya katmalıydık. hem teknik direktörümüz hem de yönetimimiz başka ihtirasların peşindeydi; yapmadık. bu saatten sonra kuralları değiştirecek kudret yoksa; bu yönde adımlar süratle atılmalı.

    dördüncü olarak; mancini ile oturulup konuşulmalı, minimum hedefin fenerbahçe'nin ve beşiktaş'ın ardından üçüncü olup -gönül razı gelmez, ama ihtimaller hesaplanmalı- doğrudan şampiyonlar ligi'ne katılım hakkını elde etmesi olduğu anlatılmalı. bu takdirde kendisine oynatmak istediği sistem ve dizilime uygun, kaliteli yerli ve yabancı oyuncuları takıma katması için gereken tüm imkanların zorlanacağı sözü verilmeli.

    beşinci ve son olarak; kurumsallaşma teknolojik yapı biçiminde adlandırılan, şirketler üzerinden konuşacaksak şayet; şirketin sahibini değil tek tek alanlarında uzman olan yöneticilerden oluşan kurul tarafından kararların verildiği sistemin oluşturulması ile sağlanır. madem yola bu şekilde çıkıldı; buna uygun adımlar atılmalı. icabında futbolcu transfer eder gibi bir ekip kurarsın yıllık üç milyon euro maliyetle, alanında uzman yabancı antrenörleri genç takıma monte eder, yanlarına bulabildiğin en iyi yerli ve yabancı scoutlardan oluşan bir ekip yerleştirirsin; önümüzdeki yılların alt yapısını kurarsın. gerçekten haklarını yiyemem; ekonomik olarak kulübe ivme kazandıracak hamleler yapıldı-yapılıyor. fakat galatasaray spor kulübü yıl sonunda kar-zarar bilançosunun nasıl şekilleneceğine göre değerlendirilen bir kurum değil. bizler de bir fayda sağlamak amacıyla bu kulübü takip eden soğukkanlı yatırımcılar değiliz. bu nedenle; söz konusu husustaki denge bir an önce yeniden tesis edilmeli. icabında günahlarla yüzleşilmeli, tekrarının olmayacağına dair camianın güveni kazanılmalı. elbette bu beşinci madde olarak nitelendirdiğim paragrafta biraz futbol takımının ötesine taştım, farkındayım; bu hususta siz sözlük yazarlarının ve emeklerine saygı duysam da arada bir sürtüşmekten kendimi alamadığım moderatörlerimizin affına sığınıyorum.

    şayet; bir şeyleri tamamen yerle bir etmeden eskisinden daha sağlam biçimde tesis edeceksek, izlenecek yol haritası kaba hatlarıyla budur. şartlar oraya itiyorsa; makul bir borçlanma ile bunların tesisi için olabildiğince süratli biçimde gerekli adımlar atılmalıdır. mevcut galatasaray spor kulübü yöneticileri gerçekten galatasaray'ın bekasını düşünmektelerse; vaktin nakitten de değerli olduğu bir süreçten geçtiğimizin bilinci ile hareket etmek zorundalar.

    nacizane tespit ve tavsiyelerim bunlardan ibaret. bilmiyorum eksiği, gediği, tutarsız yönü, oluru, olmazı var mıdır. lakin bir şeylerin yapılması da şart.
  • 8738
    herşeyden önce yaşlı bir takım, bunun yanında çok yavaş atak yapan takım. son yıllarda hıza ve güce dayalı futbol anlayışı yaygınlaştıkça inatla yavaşlayan ve kondisyon olarak 90 dakikayı çıkaramaz hale gelen takım. kanat organizasyonları nerdeyse yok olan takım. seri paslarla topu rakip sahaya taşımayı beceremeyen takım ve tüm bunlara rağmen saydığım maddeleri eksiksiz yapan takımların bulunduğu arenada başarı bekleyen takım.
  • 8741
    iyi bir sistem kuramadı henüz, oturmuş bir halde değil.

    bu takım bu kadroyla ve bu yabancı sınırıyla en iyi iki şekilde oynar:

    1) 4-4-1-1
    muslera
    eboue-semih-gökhan-hakan
    engin-selçuk-melo-bruma
    sneijder
    drogba

    2)4-4-2
    muslera
    eboue-semih-chedjou-hakan
    bruma-selçuk-melo-engin(emre)
    drogba/umut

    malesef durum böyle. en iyi futbolumuzu fatih terim'in ilk sezonunda oynadık.
    "pas futbolu" idi bu. bu oyun stilini devam ettirmemiz içinse bu oyundan anlayan oyuncular gerekiyor.

    ilk sezon elmander gibi ciğersiz ve yürekli bir adamla oynadık ki ingiltere görmüş olduğundan bu futbola çok yatkındı. al/verleri iyi yapardı ve baros'la çok iyi bir ikili olmuşlardı. burak'ta bu özellik yok. burak sadece defans arkası koşularında iyi, pozisyona girme konusunda çok iyi. umut ise takımı +1 oynatıp mücadele ediyor, bitiriciliği burak kadar iyi olmasa bile pozisyona girebiliyor.

    ancak;
    orta sahanın kontrolünü sağlayamayan bir galatasaray şampiyon olamaz, çok açık.
    bruma, selçuk, melo, engin, emre bu oyuna çok yatkın. bakın emre/engin çok akıllı futbol oynamıyor olabilirler ama önemli olan sistemdir. ve bu oyuncular beraber oynadılar bruma hariç. bruma'yı izlediğimiz kadarıyla açık alanda ve birebirde çok iyi ayrıca verkaç yapmayı seven bir oyuncu. ayrıca takımda dikine oynayabilen ender adamlardan. chedjou oynayacağına dany/riera oynayacağına bu adamı oynatacaksın! bu kadar basit.

    her takım gol yer ama her takım gol atamaz, mesele burada.
    gol attığın sürece gol yemek mühim değil. odak noktasına tekrar gelecek olursak; galatasaray'ın bu sene oturmuş bir sistemi yok!

    geriye istersen altyapıdan 5 tane adam koy, sıkıntı değil. ama önde oynayan adamlar topun kontrolünü alıp bir oraya bir buraya dağıtacak. rakibi koşturacak, kendi de rakibinden çok koşacak!

    2011-2012 şampiyonu galatasaray budur.
    2012-2013 sezonunda rakipler çok puan kaybetti diye rahattık. çok iyi top oynadığımız kaç maç var o sezon? futbolcular rehavetteydi, nasıl olsa şampiyon oluyorduk çünkü güçlüydük.

    ama bu sene yaşananları göz önünde bulundurursak; sistem ve süreklilik şart.
    sivasspor darmaduman etti takımı daha geçen hafta. * çünkü sürekli oynayan oyuncuları vardı, beraber oynayan oyuncuları vardı. kadro istikrarları vardı.
  • 8742
    dağılma sürecine girmiş olan takımdır. hiç bir "eleman"ının başarıya dair bir fikri, bir inancı olduğunu sanmıyorum. mutlu olmadıkları, bir şeylerin yolunda gitmediği, bir şeylerin eski tadının tuzunun kalmadığı o kadar açık ki. güvensizlik hat safhada. takım sahaya kendi taraftarından korkarak çıkıyor atık.

    he milyon yurolar alıyorlar doğru; fakat bunu dillendirmek takımın içinde bulunduğu vaziyeti kotarmaz.
  • 8746
    futbolda başarılı olmak sadece kaliteli futbolculardan geçmiyor. sadece sistemden de geçmiyor. futbolda başarı hedef koymaktır ve o hedefe inanmaktan geçer. önce saydığım şeyler buna yardımcı olur. bizim takımda hedef var ama o hedefe inanan oyuncular yok. nasıl olsun ki? ilk 11'e girmeyen adamların daha ilk 11 hedefi bile yokken nasıl birinci hedefe odaklansın?

    şimdi sayalım.

    eray, aykut, ufuk başta kaleciler. bunların hiçbir zaman ilk 11 oynama isteği olmadı, kendilerine hedef koymadılar. halbuki biraz çalışsalar yönetim muslera'yı iyi paraya satıp kaleye onlardan birini koymayı ister. hem para kazanmış olurlar hemde yabancı kontenjanından kurtuluruz. onlar hiç çalışmadılar.

    sabri ve hakan. iki milli bek futbolcumuz. futboldan elini eteğini çekmiş futbolcular. sorsan bundan sonra ne yapmak istiyorsun diye ilk söyleyecekleri şey aileleri hakkında birşeyler olur ve jubileden sonra ne yapacakları olur. bugünden bunun planlamasını kafalarında yapmıyorsalar benim adım metin değil.

    yekta, ceyhun, aydın, amrabat, emre, engin, vs.. bunlar da aynı kafadan. ilk 11 sevdasında değiller. oynatırsalar oynarım oynamazsam da sorun değil. nasıl olsa her ay sonunda banka hesabıma para yatıyor. çok sevdiğim engin bile 1 sezon oynamadı ama hırs yapıp tam fit olarak dönemedi. g.tü göbeği salmış orta yaş amcalar gibi çıktı karşımıza.

    koca galatasaray takımında ilk 11 sevdası olan tek oyuncu umut bulut. adam her oynadığı maçta aldığı süreyi maksimum verimle oynadı. valla helal olsun.

    bizim yedek futbolcularımız umut bulut gibi olmalı. umut gibi olmalı ki ilk 11 de oynayan oyuncular pabucun pahalı olduğunu hissetmeli ve rekabete girmeliler. aslında bu durum 2 seneden beri de yoktu ama fatih terim vardı. uzmanı olduğu konu bu. gerçi o bile yeterli gelmiyordu.

    yeniden yapılanmaya gitmeli ama için forma aşkı olan, forma hedefi olan futbolcular almalı. galatasaray'a gideyim başka birşey istemem diyen futbolculardan uzak durmalı.

    elimizdeki futbolcu grubunun %80'nin de forma aşkı yok. inanç yok, hedef yok. bunlar artık doymuş ve futbolu kafada bitirmiş tipler.
  • 8748
    muhtaç olduğu kadro planlaması en sonunda elinde patlamış takımdır. 2 senedir bir şekilde gidiyordu ama real madrid maçları "takke düştü kel göründü" atasözüne bu kadar uyar. 6+0+4 ve takımın yaş ortalamasının çok yüksek olması bas bas bağırıyordu ama ne yönetim ne de eski teknik kadro bunun için hiçbir önlem almadı. belki eski teknik kadro her şeyi görüyor ve ona göre transferler istiyordu** ama yönetim fatih terim'in elini zayıflatmak ve istifa etmesini sağlamak için bilerek bu transferleri yapmamış da olabilir. hoş, alper potuk'un fenerbahçe'ye transferinde abdurrahim albayrak ve ali dürüst hala yönetimdeydi, dolayısıyla bu tez de çürüyor.

    işin ilginç yanı, eğer bir takım sene başı transfer planlamasında alper potuk gbi bir adam istiyorsa, belli ki orta sahada bir tempo sorunu görmüş ve buna çözüm getirmek istemiştir. dolayısıyla bu tür bir adama, şu yüzden ihtiyacı olduğunu belirterek 'eğer o olmazsa şu olsun' demiş olmalıdır. zira istediğiniz her oyuncuyu alamazsınız dolayısıyla benzer kalitede başka bir iki alternatifiniz olur elinizde. fakat transfer sezonunun henüz başında alper'i fenerbahçe'ye kaptırmamıza rağmen geri kalan 3 aylık zamanda bu tarzda bir orta saha transferi de olmadı. muhtemelen "yürü ya kulum, biz gittiği yere kadar gideriz, aslolan galatasaray, gerisi teferruat" gibi hiçbir rasyonelliği olmayan bir felsefe belirlenmiş. bir düzen veya bir plan görülmüyor. yabancı sınırı olmasına rağmen bu sene transfer edilen 2 oyuncudan 2'si de yabancı. yaş ortalamasının yüksekliğine rağmen alınan genç oyuncu sadece bruma. o da yabancı olduğu ve takımın iskeleti diğer yabancılardan oluştuğu için rotasyona giremiyor. böyle bir acaiplikler, ileri derecede saçmalamalarla dolu bir transfer sezonu ve çok değil 3 ay içinde tamamen iflas etmiş bir takım. yani saymaya devam etsem 5 sayfa sürer ama gerek yok.

    canımızı en çok acıtan da şudur. bir takım yenilebilir, fark da yiyebilir. ama insanda haysiyet denen bir duygu vardır. bu duygu insanın en zor anında tutunacağı en önemli daldır ve seni o büyük zorluktan çıkarır. şu takımda bu duygu anladığım kadarıyla umut bulut, selçuk inan ve fernando muslera'dan başka kimsede yok. e bu da koskoca takımda 3 kişide olunca buraya kadar olabiliyor. yazıklar olsun.
  • 8749
    2013-2014 sezonuna emirates cup ve süper kupa ile fırtına gibi girip daha lig başlamadan bizi mest eden fakat sonrasında tepetaklak olan takımımız. şampiyonluk kaçsa bile en azından iyi bir sonuç ile seneye şampiyonlar ligi'ne gidilmeli. ayrıca uzun zamandır hasret kaldığımız türkiye kupası artık alınsın istiyorum. şu şartlar altında hayır diyemeyeceğim bir senaryo...
App Store'dan indirin Google Play'den alın