• 6126
    herşeyi geçip tek merak ettiğim; şu serbest vuruşları neden emre çolak kullanıyor ve neden hep on direk? arkadaş biri açıklasın ya. ulan ön direk ön direk. yeter. ne selçuk'un kullandığı kornerler, ne emre çolak'ın serbest vuruşlar ulan bi tanesi olumlu değil. fatih terim mi diyor böyle kullanın diye yoksa yorgunluktan güç mü yok ama biri açıklasın ya
  • 6128
    linç kampanyalarına yine yeni yeniden kurban giden türkiyenin en sağlam, en köklü, başarıları türkiyeye en çok getirmiş güzide kulüp. 2 ekim 2012 galatasaray sporting braga maçından sonra dünyayla olan bağlantımı kopartıp sözlüğe girip, yazılan çizilenleri okuduğumda sanki galatasaraylı değil kuşgillerin veya başka kulüplerin taraftarlarının yazmış olduklarını düşündüğüm yazılarla karşılaştım. arkadaş şu mağlubiyetlerden sonra takıma veya belli bir oyuncuya ya da fatih hoca sallama alışkanlığı bize rıdvanı çok dinlemekten mi geçmiş ne olmuş, sürekli bir kurban arıyoruz. ya madrid barça bile bilmem kimlere elendi geçen dönem veya lig de bilmem kimlere puan kaybediyor. zaten medya, internet vs gibi yayın organlarında ki kendine galatasaraylı spor yazarları diyenleri de içine alan geniş bir kitle sallamaya başladı, fatih hocaya veya takımdaki elemanlara, bari biz buna alet olmayalım. girmeyince girmiyor, braga maçında kötüydük peki manchester maçı? 3 top direğe takıldı, 2 net penaltı verilmedi, işte olmayınca olmuyora örnekler. her yenilgiden dersler çıkaran bir hocaya sahibiz ve bazı yazarların dediği gibi eski egosuyla geri dönmediği gibi, egosuyla da devam etmemektedir. gençlere şans veriyor, sürekli golü düşünüyor, atak oynuyor ve bırakalım da insanın doğasında olan hata yapma yetisi devam etsin, bu adam ilah filan değil, insan. nerelerden aldı yeni bir takım kurdu ve o takım şimdi kütür kütür top oynuyor, pas yapma saniyesi 4 filan gibi yazılar okudum bugün sözlükte, olabilir, çok daha altlarına inmek için zamana ve çalışmaya ihtiyaç var ki, bunun içine desteği de katmak lazım. nitekim braga maçında ikinci yarı başlarken 52 bin seyirci mağlup olan takımlarını alkışlamışlardır. demek ki bu takım olacak inşallah, sadece zamana ihtiyaç var ki bizler skor taraftarı da değiliz diye düşünüyorum. 6 ekim 2012 galatasaray eskişehirspor maçında inşallah gol olup yağmalarını bekliyorum. sonrasındaki milli maç arası ise eminim ilaç gibi gelecektir. gerekirse göndermeyelim oyuncularımızı ve kafalarını boşaltsınlar. bence bu takım şahlanarak ve katlayarak gidecek inşallah.
  • 6131
    nazarlik periyoduna girmistir. eminim ki sampiyonlar liginde ilk golü attigimiz anda rüzgar arkamizdan esmeye baslayacak. biz bu takimin nasil oynayabildigini biliyoruz. cok uzaga gitmeye gerek bile yok. onun icin sadece güven ve sabir düsüyor bize. gerisini fatih terim halledecek.
    zira unuttugumuz birsey var:
    kücük atesi söndürür esen rüzgarlar;
    büyük ates: rüzgar vurdukca parlar...
  • 6133
    manchester city denen takimin acayip bir butcesi, cok kaliteli futbolculari var. real madrid'i madrid'de zorlasalar da kaybettiler, bugun de kendi evinde dortmund'la zar zor beraber kaldi penalti goluyle. sampiyonlar ligi seviyesinde olur yani boyle seyler.

    keza zenit, ajax, lille, spartak moskova gibi takimlar 2'de 0'la basladi.

    6 sene sonra ilk defa oynuyoruz. oturmus bir kadromuz var gibi gorunse de; gecen seneden farkli olarak dany, hamit, amrabat, burak gibi direk oynayan farkli oyuncularimiz var. fazla gaza gelmeden "bu gruptan rahat cikariz yea" demeden baslamak gerekiyordu, ama tipik turk mentalitesi/onyargisi bu kolay degismez. su saatten sonra ikincilik de olabilir, ucunculuk de, sonunculuk da ama onemli buralarin takimi olmaktir. basarilar zaten gelecektir. imparatora ve takimina guvenin.

    ek: transferle kakayla falan bir anda basari gelecegini sananlar icin 2 oyuncuya 80 milyo euro harcayan zenit ornegini verir geri cekilirim. (bkz: hulk) (bkz: axel witsel)
  • 6136
    sampiyonlar liginde ilk macini deplasmanda manchester united'a (ve sadece 1-0) kaybettigi unutularak 2 mac sonunda elestirilen takim. gelecek maclarda bir surpriz yasanmayip manchester united braga'yi yenince, hic de surpriz olmayacak olan cluj galibiyetiyle guruptaki 3 puanli 3 takimdan biri olacagini unutanlara hatirlatmak istedigim takimdir ayrica! son olarak kaybettigi iki macta da eksik kaldigi konu sadece gol vurusunun gelmemesidir. yani oyle umitlerin kesilecegi kotu futbol ya da rakiplerin alip yerden yere vurdugu bir takim olmamistir.

    ayrica unutmadan; tabelaci elestirilerin cogaldigi bu donemde, bu takim hem manchester macinda hem de braga macinda direklerden donen toplari bir kac cm ile gol yapmaya basladiginda utanacaklara, simdiden hakkinda atip tutarken dikkatli olmalarini tavsiye ettigim takimdir!
  • 6139
    şampiyonlar ligi maçlarında şansına değil süperligimizin kalitesizliğine kurban gitmiş takımımız. şampiyonlar liginde en kötü dediğimiz takımlar bile hızlı futbol oynuyorlar yada oynamaya çalışıyorlar. iyi kapanan ve biraz hızlı futbol oynayan her takım şampiyonlar liginde iş yapıyor.
    bizim takımımız süperligdeki yavaşlığa o kadar alışmış ki şampiyonlar liginde bu fark çok belli oluyor. oyuncu kalitemiz gerçekten iyi ama futbol hızımız çok kötü.

    imparator boşuna çok çalışmalıyız demiyor.
  • 6141
    artık motoru soğuttuğuma göre sakin sakin bir kaç kelam edebilirim sanırım.

    oyuncularımızın bazılarında bireysel performans eksiği olduğu birkere çok ve bunlar etrafındak insanları da etkiliyor. mesela melo'nun oyununun selçuk'u daha geriye gelmeye zorlaması ve neredeyse bütün pas alışverişinin selçuk üzerinden dönmek durumunda olması. melo'nun form tutmasını beklemekten başka çaremiz yok.

    amrabat'ın 4-4-2 kanat oyununu bilmemesi ve back ile savunma anlamında da hücum anlamında da eksik kalması. kendisinin 4-4-2 oynamayı öğrenmesini ve kendisine karar yanlışları yaptıran heyecanını yenmesini beklemek gerekiyor veya 4-3-3'e dönüp ortayı melo-selçuk-hamit ileriyi de amrabat-umut/elmander-burak şeklinde yaparak hem hamit'i hem de amrabat'ı daha iyi bildiği sistemde ve özelliklerine uygun olarak kullanmaya çalışarak bu sorunu gidermemiz gerekiyor.

    burak sorunu var birde ve bu sorun 2 şekilde kendisini gösteriyor. birincisi takımın lideri selçuk inan'dır, her freekickte gidip yandan yandan hadi be abi ben vurim demenin bir manası yoktur. selçuk vurur ve golünü atar sende olmadı girer orda dönen top kovalarsın, ortaya kafa çakmayı kovalarsın. bu konuya net çözüm de imparatore'nin el atmasıdır, aralarında çözmelerini beklemeden gidip selçuk bütün serbest vuruşları kullanır der ve kimse daha polemik yaşamaz. ikincisi de burak'ın topu alınca kafasını yere gömmesi, bu büyük bir sorun bence çünkü temel bir eğitim eksikliğidir. ne gideceği yere ne vuracağı yere ne pas atacağı yere ne etrafındaki takım arkadaşlarına ve en önemlisi karşısındaki ve çevresindeki rakiplere topu kontrol ettikten sonra bakmıyor, kontrol edene kadar da ne kadar bakıyor meçhul. oyüzden aldığı top direk gole gidebileceği bir pozisyon değilse sıkıntı yaşıyor. burası trabzon değil bize herkes deli gibi kapanıyor kalabalık karşılıyor bunlara dikkat etmesi lazım.

    selçuk'ta da biraz problem var denilebilir. problem şudur ki burak ile olan uyumunun boku çıktı artık. 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında umut'un sayısız deparını yedi burak'a pozisyon arayışında at gözlüklerini takmışken. takımın set oyunlarını uygulamıyor geniş alandaki alternatifleri değil sadece burak alternatifini zorluyor. karşı takımı sadece burak'a önlem almaya itersen mis gibi önlemini alırlar bizde ona atarız geri döner veya erir gider, sonuçta elimiz boş kalırız.

    melo'nun eksiği malumunuz fit olmaması. önceden agresifti ve maçın tamamını o mücadele seviyesinde kaldırabiliyordu. önceden defansla orta saha arasında bir melo hattı var diyebiliyordum o bölgede herşeye yetişebiliyordu. fit olmama durumunun direk etkilediği başka bir konu da istediklerini yapamaması, mesela 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında kaptığı bir topta deparla gidip kaleci ile karşı karşıya kalabilecekken yığıldı kaldı. milli takım arası bu sebeple çok iyi değerlendirilmeli kendisi açısından. 2 adet de maç yapacakmışız o arada shaktar ve adını hatırlamadığım başka bir takımla.

    birde 4-3-3'e dönem konusunda ben baya iyi olabileceğini düşünüyorum çünkü cidden elimizdeki tek 4-4-2 kanadı aydın ve riera. riera yaşı itibariyle çabukluğunu ve diriliğini kaybetmiş aydın'ın da boş alan dışında etkili olma şansı pek var gibi gözükmüyor ve dalgalı performansıda cabası. amrabat'ın çizgiye inerek değil de(sadece fikir olsun diye örnekliyorum) barcelona'daki pedro gibi bir oyunla oynaması bir çözümdür kendi adına çünkü adam onu biliyor, direk kaleye gitmeyi isteyen bir adam biz ise çizgide kat edip ve bunu yaparken de adam geçip çizgide ortalamasını istiyoruz ama adam bu oyunu bilmiyor. ha şu ana kadar ille bu konu ile ilgili teorik dersler verilmiştir kendisine ve antremanda uygulanmıştır ama bunları sahaya yansıtacak kadar sakin kalamıyor. hamit'in de bayern münchen'in 4-3-3'ü çok iyi uyguladığı zamanlarda o takımın 11 oyuncusu olduğunu hatırlayalım. başka bir açıdan da yaşadığımız hızlı oyun sorununa biraz merhem olabilir. pas özelliği iyi olan 3 oyuncunun (melo-seçuk-hamit) yakın oynaması karşı tarafın daha blok halinde hareket hızından daha çabuk işler yapmamızı sağlayabilir.

    son olarak yukarıdaki sorunlara ve benim belki de göremediğim başka sorunlara çözüm üretilmesinin geçikmesine direk sebep olan bir başka soruna gelelim. biz malesef seviyemizi görebileceğimiz fiziksel taktiksel ve bireysel beceri olarak zorlanabileceğimiz bir ligde değiliz. kendimizi gözelmleyemiyoruz, sorunlarımızı ancak avrupa seviyesindeki maçlarda görebiliyoruz ve daha etti 2 maç. buna takımda ki şampiyonlar ligi tecrübesi eksik futbolcu sayısı da ekleniyor. yani bu seneye sabırsızca acımasız yorumlarla küfür ederek suçlu kişiler ilan ederek onu asarak bunu keserek maça gitmeyecek stattan erken çıkarak sahada daha oyun oynanıyorken susarak ve homurdanarak çözüm bulamayız. oyuncular, fatih terim nekadar söylerse söylesin ligde oynadığınız en iyi performans burada yetmez diye bu adamlar bu tokatı suratlarına yemeden ne seviyede konsantrasyon ve ne seviyede çalışma gerektiğini anlayamayacaklar, malesef bu insanın doğasında var türk insanının doğasında daha bir var.

    hep dediğim gibi lütfen sabır amına koyim.
  • 6142
    bizim unumuzu eleyip de eleğimizi duvara astığımız dönemlerde hani o ayıla bayıla dalga geçtiğimiz fenerbahçe futbol takımı 2008'deki şampiyonlar ligi çeyrek finali başarısının provasını yapmak ile meşguldü... nasıl mı?

    2004-2005 sezonunda manchester united'dan 6, lyon'dan 4 yiyerek.

    2005-2006 sezonunda şevçenko'dan 5 yiyerek.

    2007-2008 sezonunda inter'den 3 yiyerek.

    hani napolyon tarafından söylenmiş bir söz vardır ya "yenile yenile yenmeyi öğrendim" diye, o hesap... bu bir kültür, idman, alışkanlık ve de tecrübe işidir.

    son 8 yılda sadece 1 kez şampiyonlar ligine katıldık, o da 2006-2007 sezonundaydı ve berbat bir deneyimdi, sonrasında ise geçmişteki başarılarımıza kıyasla nal topladık, koltuktan izledik desek yalan olmaz.

    2012-2013 sezonunda yeniden ait olduğumuz yerdeyiz lakin türk mantığı olmuyor işte "haydi tam zamanı şimdi" veya "durayım, bekleyeyim, sabredeyim, tam zamanı gelince de büyük sıçayım" gibi... klasik son dakikacı zihniyet işte, lakin bize sürdürülebilir başarılar lazım. başkan ünal aysal da bunun farkında ve "önemli olan bu sezon katılmış olmaktı" veya "çok çok büyük beklentiler içinde değiliz" minvalinde açıklamaları sık sık yaptı.

    düzenli yapmak gerek bir işi ki o havaya aşina olalım bir kez daha, oyuncu bazında da camia bazında da... ortalığı ateşe veren tayfanin tamamına yakın bir kısmının galatasaray avrupa'da fırtına gibi eserken taso peşinde koştuğuna kalıbımı basarım, bu yüzden de olası başarısızlıklarda takıma, teknik direktöre, yönetime yüklenmek yapılacak en yanlış iştir. bilgisayar oyunu değil yani bu sistemden 4-4-2'yi seç, en ideal kadroyu kur, sür sahaya kazan maçı gibi bir durum yok ne yazık ki... çalışarak, emek vererek, düzenli olarak gayret göstererek bir yerlere geleceğiz.

    yani hiç kimse kusura bakmasın arkadaş, değil ikinci tur, 3. olup da uefa'ya kalırsak bile büyük başarı sayarım çünkü bu dediğimi bile en son 8 sene önce başarabildik. nereye öyle manchester'i yenmeler, finale çıkmalar dur bakalım öyle istemekle olmuyor. 2-3 sezon bir gediklisi olalım zaten kendiliğinden gelecek o başarı.

    2 ekim 2012 galatasaray sporting braga maçı öncesi maşallah müneccimlerimiz at koşturuyorlar, yok rahat olacakmışız, yok 3 atacakmışız, 5 atacakmışız, falancanın golü varmış bilmem ne... y.rak affedersin. üzerimizden küme düşme geyiklerinin döndüğü sezon bu adamlar uefa avrupa liginde final oynadılar yahu, çeyrek finalde liverpool'u elediler, nereye 5 atıyorsun? adı barcelona değil braga ya, hemen küçümse...

    cfr cluj'u çekiyoruz kurada yok kolay rakip yok bilmem ne, yahu kolayı mı var bu işin, biz steaua bükreş'e şampiyonlar ligi biletini altın tepside sunarken bu adamlar devler liginde hem de deplasmanda roma'yı yeniyorlardı. kara sezonumuzda da yine gruplarda bayern münih, basel ve roma'ya karşı ter döküyorlardı...

    sözün özü, gerçekçi olmak, beklentileri ona göre ayarlamak ve her koşulda takıma destek olmak lazım. tabi ultraslan'a da laf gidecek yani burada ne bileyim avrupa'nın yeniden fethi falan hayal bunlar yani insanları boşu boşuna gaza getirip beklentiye sokarsanız haliyle demoralizasyon da aynı derecede büyük olur, bir gol yesek dahi millet desteği keser... en kötü zamanda destek olurken iyiydi de şimdi pat diye şampiyonlar ligi kupasını önümüze mi koysunlar yani değil mandrake, david copperfield bile yapamaz bunu, bu sezonun 2010-2011'den tek farkı, şampiyonlar liginde sadece mücadele ediyor oluşumuz, yoksa destek yine aynı destek, en kötü zamanda da destek vardı, şimdi de olacak. pembe hayallere dalmanın manası yok.

    yahu arkadaş kime laf anlatıyorum, en meşhur bestelerimizden biri bile bu durumu öyle güzel özetliyor ki;

    4 sene üst üste şampiyon olduk,

    *avrupa'nın kralı olduk...

    yeter ki bu sezon da babalar gibi şampiyon olup gelecek seneki katılımı garantileyelim... nasıl olsa başımızda fatih terim var, ünal aysal var... yavaş yavaş her şey çok daha iyi olacaktır takımımız adına inanıyorum.
  • 6143
    kapalı savunmayı açmak için hızlı bir şekilde yanlara ve dikine pas yapmanı gerekir bunu sanırım tüm dünya biliyor. ama özellikle kaybettiğimiz son 2 maçta* rakipler kapanıp kontra ataktan gol buldu ve bizde bu kapalı savunmayı 90 dk boyunca açamadık. çünkü hızlı top çevirmiyoruz. bu konuda selçuk ve melonun 2sinin de aynı anda geriye gelip top alıp hızlıca aktarması gerekiyor kanatlara ve forvete.

    yani ben artık semih ve dany'nin ayağında topu görmek istemiyorum abi çok fazla savunmada top çeviriyoruz gerek yok buna. zaten bizim 2 orta sahamız bugün dünyanın her yerinde oynayabilecek kapasitedeler. her ne kadar melo şu an bildiğimiz melo olmasada pas yapamicak kadar kötü durumda değil. yani gerekirse gelip stoperden almaları gerekiyor ki topu oyun kuralım. çünkü saha içinde inanılmaz bir organizasyonsuzluk görülüyor son maçlarda. bu organizasyonu yapacak 2 adam da topu alıp oyunu kurması gerekiyor.

    ha birde sağ, sol, ön, arka, uzak, yakın farketmez bu takımın frikikçisi selçuk inan dır. ekstrem durumlarda da zaten hamit alıp vuruyor. yeter amına koyim ben emre çolak'ın diz seviyesini geçmeyen ortalarını yada kaleciye atılan antreman toplarını görmek istemiyorum. yada burak yılmaz'ın artık ezberlediğimiz plasesini. yani burak bana o plaseyi manchester maçında yapacaktı yada braga maçında karşı karşıya kaldığında. bana frikik atarken falso vermesin zaten orda selçuk inan var amk. türkiye'nin en iyi duran top uzmanı.

    ujfalusi dönse de dönmese de bu takımın stoper ikilisi semih kaya- dany nounkeu dur. cris' in amk açıkcası fit hale gelmesi için ben o adamı izlemek istemiyorum arkadaş. zaten gelse de gelmese de seneye bu adam yok bizde. öyle bağlanmaya gerek yok. gitsin a2 maçında falan oynasın fizik olarak fit hale gelmesi için.
  • 6144
    2012-2013 türkiye liginde rahat şampiyon olabilecek takımdır. şöyle bakıyorum, en objektifinden hem de, gerçekten bu takıma rakip olabilecek bi takım yok şu anda ligde. her zaman 3 favori vardır bu ligde, galatasaray, beşiktaş ve fenerbahçe. 2012-2013 sezonunda beşiktaş'ı konuşmuyorum bile. ilk beşe girerlerse sürpriz olur benim için. bu sene(2012-2013) yendikleri iki takım elazığ ve karabük. fenerbahçe'de ise işler karışık. toparlanmaları ve iyi oyun ile galibiyet serileri yakalamaları en az 6-7 haftayı bulacaktır. ayrıca çok da fifi. ilk hafta maçları izlerken bir türlü iyi oyun göremedim galatasaray'dan. aslında ben öyle zannediyormuşum. kadro kalitesi o kadar iyi ki(tekrar söylüyorum sadece türkiye sınırları içinde) istedikleri zaman oyunu hızlandırıp ardarda ataklar yapıyorlar, baktılar rakip biraz havlamaya başlıyor hemen yan paslar geriye paslar ile oyunu yavaşlatıyorlar. tek tek mevkilere baktığımızda bu kalitenin ne kadar açık ara olduğunu görebiliriz zaten. neredeyse her bölgede bizim oyuncularımız ligin ya en iyisi ya da ilk üçün içinde. ya ciddi ciddi yazmaya çalışıyorum da şu an fark ettim harbi nasıl kadro var lan bizde? dünyanın en iyi 20 kalecisinden biri, tazı gibi sağ bek, hamit'i selçuk'u, gol kralı derken... üfff destan yazdığım entry olsun istiyordum sonra dedim ne gerek var, aslanlar yazsın o destanı :)
  • 6147
    yarından başlamak üzere önümüzdeki 1 ay boyunca birbirinden zorlu maçlara çıkacak takım. melo ve selçuk eski günlerinde dönmezse ve kapalı savunmalara karşı alternatifimiz aydın'ı duvar pasları ile içeriye sokmaktan ileriye geçemezse işimiz çok zor.

    6 ekim sahamızda eskişehirspor
    12 ekim milli maçlar muslera eboue dany semih hamit selçuk umut burak hamit yorgun gelecek umarım sakatlık olmaz.
    19 ekim gençlerbirliği deplasmanı
    23 ekim sahamızda cluj
    28 ekim sahamızda kayseri
    3 kasım ibb deplasmanı
    7 kasım cluj deplasmanı
    11 kasım mersin deplasmanı

    şu fikstüre bakınca tek kolay alırız diyebileceğimiz maç iç sahadaki kayseri maçı gibi. allah yardımcımız olsun.
  • 6148
    orta sahayı kalabalık tutan, takım halinde defans yapan, kendi yarı alanında topu verip buna karşın alan vermeyen, kontratak oyuncularının bitirici vuruşları iyi olan takımların yenebildiği takımdır.

    yani bu takımı şu anki haliyle yenmek çok da zor değil. bunu ise 2 şeye bağlıyorum;

    - hızlı top çevirememek; inanılmaz yavaş temposuz şekilde top çeviriyoruz. tek kale oynuyoruz falan bunlar sadece avuntumuzdur. tek kale oynayana puan verilmiyor ne yazık ki. bize karşı oynayanlar sürekli kapandığından yarı alanda hızlı şekilde top çevirmeliyiz ki yakaladığımız boşluğu hemen kullanabilelim. fakat yavaş şekilde top çevirdiğimizden bulduğumuz boş alanı kullanmaya ağır kaldığımızdan rakip hemen kapatıyor açığını.

    - fark yaratan, yoktan pozisyon var eden oyuncu eksikliği; eski tabirle 10 numara. günümüz futbolunda kalmadı elbet. fakat bu görevi yapan orta saha, kanat oyuncuları mevcut fakat bizde o yok. selçuk inan bu görevi üstlenebilir gerekli her şeyi var fakat o da benim görüşüm fazla geride. ileride iş yapabilen oyuncu gerekiyor. engin baytar bu işi geçen sene çok güzel yapıyordu. en olmadık anda iki çalım bir pas işte sana gol. engin'in ilerideki çalımları kaç maç getirdi bize?

    eğer biz şu anki sistemimizde oynayacaksak ya çok hızlı top çevirmeyi öğreneceğiz ya öğreneceğiz. başka yolu yok. hem topla oynama oranı yüksek olup hem de maç kazanan tek takım barcelona. zaten onlardan da topu kimse alamıyor. geçen bir istatistik vardı nerde okudum bilmiyorum galip gelen takımlar hep daha az topla oynamıştır. sanırım şampiyonlar ligi içindi bu istatistik. bizim de bir an önce hızlıca topu çevirip sonuca gitmemiz gerekiyor. umarım zamanla bu pas hızımız artar.
  • 6149
    1 ay içince kritik maçlara çıkacak takımdır. bu bağlamda;

    0. 6 ekim 2012 eskişehirspor galatasaray maçının sonucu, önümüzdeki 1 aylık periyottaki maçlara da etki edebilir, çünkü son 2 resmi maçında gol atamamış ve yenilmiş bir takımız.
    1. 12 ekim haftasındaki milli maçlarda oyuncularımızın sakat veya yorgun gelmesinden korkmak galatasaray tarihine aykırı bi durumdur.
    2. bunu biraz açacak olursak, esasında çok da açılması gereken bi durum yok.
    3. şampiyonlar ligi'nde üst üste oynayacağımız cluj maçlarından çıkarılacak 6 puan avrupa arenasında takımı daha özgüvenli hale getirecektir.
    4. espas futbolu denen garip (ve ilk kez duyduğum) bi terim sanıyorum çok önemli, öyle oynayalım iyidir.
    5. melo fizik kalitesini yükseltmediği sürece, ne savunmamız rahatlayıp hata oranını düşürecek, ne de selçuk ofansif görevlerini daha rahat yerine getirebilecek.
    6. bu durumda da bu 1 aylık süreçte oynanacak karşılaşmalar oldukça zor ve yorucu geçecek.
    7. sonuca bağlamak gerekirse, melo toparlanırsa selçuk da savunma da rahatlar.
    8. bu rahatlamayla birlikte özlenen akıcı ve etkili futbolu oynamaya devam eder galatasaray.
    9. sevgiler.
  • 6150
    mevcut kadrosu ve oyun şablonu gereği hızlı oynamak zo-run-da olan takım.

    23 eylül 2012 galatasaray akhisar belediyespor maçı: hemen hemen ilk yarım saat zayıf rakibi karşısında top çeviren takım 28. dakikada soldan çolak'ın melo ile verkaça girip hızlanması sonucu pozisyon üretti. burak golü attı.
    15 eylül 2012 antalyaspor galatasaray maçı: erken gollerle kolaylaşan maçta ilk gol amrabat'ın tacı hızlı ve doğru yere kullanmasıyla geldi. elmander'in golünün ardından kalecinin hatasıyla gelen ikinci gol sonrası maç tamamen koptu.
    2 eylül 2012 galatasaray bursaspor maçı: dakika 72. skor 1-1. hamit sağdan hızlanıp burak'a çıkarttı. amrabat sol taraftan desteğe geldi. pozisyonu bırakmadan koşusunu sürdürdü direkten dönen topu musa kendi kalesine gönderdi. maç 2-1'e geldi.

    beşiktaş'a* ve fener'e* karşı oynadığımız maçlarda da bir dolu pozisyona girdik. 3'er gol attık iki takıma da. manu deplasmanında* 3 direkten dönen topumuz 2 verilmeyen penaltımız var.

    ortadaki tablo çok net. açık oynayan takımlara karşı pozisyon bulmada sıkıntımız yok. ama iyi savunma yapan takımlara* karşı her daim sıkıntı yaşıyoruz. bunun temel nedeni oyunu yavaş oynamamız. attığımız gollere bakınca duran top dışındakilerin seri paslar ya da hızlı düşünme sonrasında geldiğini görüyoruz. bir an önce özellikle orta sahamız toparlanmalı ve topu daha seri paylaşmalı. orta saha diyorum çünkü ileride elmander ve umut bulut gibi maç boyunca hareketli oyunculardan en az biri zaten oynuyor. bu durumda o akışkanlığı kazanmak adına orta sahayı ve bekleri özellikle rakip yarı sahada daha hızlı top çevirmeye alıştırmalıyız. zira yavaş oynadığımızda rakip savunmanın dengesini bozmamız mümkün olmuyor.

    bence bir diğer önemli mesele duran toplar. bizim gibi öne geçtiğinde daha iyi oynayan takımlar için duran toplar kilidi açmak açısından çok önemli. kornerler de dahil buna. duran top kullanma konusunda bir çeşitlilik göremiyorum maalesef. selçuk inan gibi bir oyuncumuz varken bu konuda emre çolak'a neden ihtiyaç duyduğumuzu kesinlikle anlamış değilim. solak olunca iş bitiyor mu?

    bir de oyunu hızlandırma meselesine bir yorum yapayım. ikinci yarı aydın yılmaz'ı sokunca oyunu hızlandırmış olmuyoruz. hiç tutmuyor bu düşünce. umuyorum ki hepimiz gördük artık bunu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın