6141
artık motoru soğuttuğuma göre sakin sakin bir kaç kelam edebilirim sanırım.
oyuncularımızın bazılarında bireysel performans eksiği olduğu birkere çok ve bunlar etrafındak insanları da etkiliyor. mesela melo'nun oyununun selçuk'u daha geriye gelmeye zorlaması ve neredeyse bütün pas alışverişinin selçuk üzerinden dönmek durumunda olması. melo'nun form tutmasını beklemekten başka çaremiz yok.
amrabat'ın 4-4-2 kanat oyununu bilmemesi ve back ile savunma anlamında da hücum anlamında da eksik kalması. kendisinin 4-4-2 oynamayı öğrenmesini ve kendisine karar yanlışları yaptıran heyecanını yenmesini beklemek gerekiyor veya 4-3-3'e dönüp ortayı melo-selçuk-hamit ileriyi de amrabat-umut/elmander-burak şeklinde yaparak hem hamit'i hem de amrabat'ı daha iyi bildiği sistemde ve özelliklerine uygun olarak kullanmaya çalışarak bu sorunu gidermemiz gerekiyor.
burak sorunu var birde ve bu sorun 2 şekilde kendisini gösteriyor. birincisi takımın lideri selçuk inan'dır, her freekickte gidip yandan yandan hadi be abi ben vurim demenin bir manası yoktur. selçuk vurur ve golünü atar sende olmadı girer orda dönen top kovalarsın, ortaya kafa çakmayı kovalarsın. bu konuya net çözüm de imparatore'nin el atmasıdır, aralarında çözmelerini beklemeden gidip selçuk bütün serbest vuruşları kullanır der ve kimse daha polemik yaşamaz. ikincisi de burak'ın topu alınca kafasını yere gömmesi, bu büyük bir sorun bence çünkü temel bir eğitim eksikliğidir. ne gideceği yere ne vuracağı yere ne pas atacağı yere ne etrafındaki takım arkadaşlarına ve en önemlisi karşısındaki ve çevresindeki rakiplere topu kontrol ettikten sonra bakmıyor, kontrol edene kadar da ne kadar bakıyor meçhul. oyüzden aldığı top direk gole gidebileceği bir pozisyon değilse sıkıntı yaşıyor. burası trabzon değil bize herkes deli gibi kapanıyor kalabalık karşılıyor bunlara dikkat etmesi lazım.
selçuk'ta da biraz problem var denilebilir. problem şudur ki burak ile olan uyumunun boku çıktı artık. 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında umut'un sayısız deparını yedi burak'a pozisyon arayışında at gözlüklerini takmışken. takımın set oyunlarını uygulamıyor geniş alandaki alternatifleri değil sadece burak alternatifini zorluyor. karşı takımı sadece burak'a önlem almaya itersen mis gibi önlemini alırlar bizde ona atarız geri döner veya erir gider, sonuçta elimiz boş kalırız.
melo'nun eksiği malumunuz fit olmaması. önceden agresifti ve maçın tamamını o mücadele seviyesinde kaldırabiliyordu. önceden defansla orta saha arasında bir melo hattı var diyebiliyordum o bölgede herşeye yetişebiliyordu. fit olmama durumunun direk etkilediği başka bir konu da istediklerini yapamaması, mesela 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında kaptığı bir topta deparla gidip kaleci ile karşı karşıya kalabilecekken yığıldı kaldı. milli takım arası bu sebeple çok iyi değerlendirilmeli kendisi açısından. 2 adet de maç yapacakmışız o arada shaktar ve adını hatırlamadığım başka bir takımla.
birde 4-3-3'e dönem konusunda ben baya iyi olabileceğini düşünüyorum çünkü cidden elimizdeki tek 4-4-2 kanadı aydın ve riera. riera yaşı itibariyle çabukluğunu ve diriliğini kaybetmiş aydın'ın da boş alan dışında etkili olma şansı pek var gibi gözükmüyor ve dalgalı performansıda cabası. amrabat'ın çizgiye inerek değil de(sadece fikir olsun diye örnekliyorum) barcelona'daki pedro gibi bir oyunla oynaması bir çözümdür kendi adına çünkü adam onu biliyor, direk kaleye gitmeyi isteyen bir adam biz ise çizgide kat edip ve bunu yaparken de adam geçip çizgide ortalamasını istiyoruz ama adam bu oyunu bilmiyor. ha şu ana kadar ille bu konu ile ilgili teorik dersler verilmiştir kendisine ve antremanda uygulanmıştır ama bunları sahaya yansıtacak kadar sakin kalamıyor. hamit'in de bayern münchen'in 4-3-3'ü çok iyi uyguladığı zamanlarda o takımın 11 oyuncusu olduğunu hatırlayalım. başka bir açıdan da yaşadığımız hızlı oyun sorununa biraz merhem olabilir. pas özelliği iyi olan 3 oyuncunun (melo-seçuk-hamit) yakın oynaması karşı tarafın daha blok halinde hareket hızından daha çabuk işler yapmamızı sağlayabilir.
son olarak yukarıdaki sorunlara ve benim belki de göremediğim başka sorunlara çözüm üretilmesinin geçikmesine direk sebep olan bir başka soruna gelelim. biz malesef seviyemizi görebileceğimiz fiziksel taktiksel ve bireysel beceri olarak zorlanabileceğimiz bir ligde değiliz. kendimizi gözelmleyemiyoruz, sorunlarımızı ancak avrupa seviyesindeki maçlarda görebiliyoruz ve daha etti 2 maç. buna takımda ki şampiyonlar ligi tecrübesi eksik futbolcu sayısı da ekleniyor. yani bu seneye sabırsızca acımasız yorumlarla küfür ederek suçlu kişiler ilan ederek onu asarak bunu keserek maça gitmeyecek stattan erken çıkarak sahada daha oyun oynanıyorken susarak ve homurdanarak çözüm bulamayız. oyuncular, fatih terim nekadar söylerse söylesin ligde oynadığınız en iyi performans burada yetmez diye bu adamlar bu tokatı suratlarına yemeden ne seviyede konsantrasyon ve ne seviyede çalışma gerektiğini anlayamayacaklar, malesef bu insanın doğasında var türk insanının doğasında daha bir var.
hep dediğim gibi lütfen sabır amına koyim.
oyuncularımızın bazılarında bireysel performans eksiği olduğu birkere çok ve bunlar etrafındak insanları da etkiliyor. mesela melo'nun oyununun selçuk'u daha geriye gelmeye zorlaması ve neredeyse bütün pas alışverişinin selçuk üzerinden dönmek durumunda olması. melo'nun form tutmasını beklemekten başka çaremiz yok.
amrabat'ın 4-4-2 kanat oyununu bilmemesi ve back ile savunma anlamında da hücum anlamında da eksik kalması. kendisinin 4-4-2 oynamayı öğrenmesini ve kendisine karar yanlışları yaptıran heyecanını yenmesini beklemek gerekiyor veya 4-3-3'e dönüp ortayı melo-selçuk-hamit ileriyi de amrabat-umut/elmander-burak şeklinde yaparak hem hamit'i hem de amrabat'ı daha iyi bildiği sistemde ve özelliklerine uygun olarak kullanmaya çalışarak bu sorunu gidermemiz gerekiyor.
burak sorunu var birde ve bu sorun 2 şekilde kendisini gösteriyor. birincisi takımın lideri selçuk inan'dır, her freekickte gidip yandan yandan hadi be abi ben vurim demenin bir manası yoktur. selçuk vurur ve golünü atar sende olmadı girer orda dönen top kovalarsın, ortaya kafa çakmayı kovalarsın. bu konuya net çözüm de imparatore'nin el atmasıdır, aralarında çözmelerini beklemeden gidip selçuk bütün serbest vuruşları kullanır der ve kimse daha polemik yaşamaz. ikincisi de burak'ın topu alınca kafasını yere gömmesi, bu büyük bir sorun bence çünkü temel bir eğitim eksikliğidir. ne gideceği yere ne vuracağı yere ne pas atacağı yere ne etrafındaki takım arkadaşlarına ve en önemlisi karşısındaki ve çevresindeki rakiplere topu kontrol ettikten sonra bakmıyor, kontrol edene kadar da ne kadar bakıyor meçhul. oyüzden aldığı top direk gole gidebileceği bir pozisyon değilse sıkıntı yaşıyor. burası trabzon değil bize herkes deli gibi kapanıyor kalabalık karşılıyor bunlara dikkat etmesi lazım.
selçuk'ta da biraz problem var denilebilir. problem şudur ki burak ile olan uyumunun boku çıktı artık. 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında umut'un sayısız deparını yedi burak'a pozisyon arayışında at gözlüklerini takmışken. takımın set oyunlarını uygulamıyor geniş alandaki alternatifleri değil sadece burak alternatifini zorluyor. karşı takımı sadece burak'a önlem almaya itersen mis gibi önlemini alırlar bizde ona atarız geri döner veya erir gider, sonuçta elimiz boş kalırız.
melo'nun eksiği malumunuz fit olmaması. önceden agresifti ve maçın tamamını o mücadele seviyesinde kaldırabiliyordu. önceden defansla orta saha arasında bir melo hattı var diyebiliyordum o bölgede herşeye yetişebiliyordu. fit olmama durumunun direk etkilediği başka bir konu da istediklerini yapamaması, mesela 2 ekim 2012 galatasaray braga maçında kaptığı bir topta deparla gidip kaleci ile karşı karşıya kalabilecekken yığıldı kaldı. milli takım arası bu sebeple çok iyi değerlendirilmeli kendisi açısından. 2 adet de maç yapacakmışız o arada shaktar ve adını hatırlamadığım başka bir takımla.
birde 4-3-3'e dönem konusunda ben baya iyi olabileceğini düşünüyorum çünkü cidden elimizdeki tek 4-4-2 kanadı aydın ve riera. riera yaşı itibariyle çabukluğunu ve diriliğini kaybetmiş aydın'ın da boş alan dışında etkili olma şansı pek var gibi gözükmüyor ve dalgalı performansıda cabası. amrabat'ın çizgiye inerek değil de(sadece fikir olsun diye örnekliyorum) barcelona'daki pedro gibi bir oyunla oynaması bir çözümdür kendi adına çünkü adam onu biliyor, direk kaleye gitmeyi isteyen bir adam biz ise çizgide kat edip ve bunu yaparken de adam geçip çizgide ortalamasını istiyoruz ama adam bu oyunu bilmiyor. ha şu ana kadar ille bu konu ile ilgili teorik dersler verilmiştir kendisine ve antremanda uygulanmıştır ama bunları sahaya yansıtacak kadar sakin kalamıyor. hamit'in de bayern münchen'in 4-3-3'ü çok iyi uyguladığı zamanlarda o takımın 11 oyuncusu olduğunu hatırlayalım. başka bir açıdan da yaşadığımız hızlı oyun sorununa biraz merhem olabilir. pas özelliği iyi olan 3 oyuncunun (melo-seçuk-hamit) yakın oynaması karşı tarafın daha blok halinde hareket hızından daha çabuk işler yapmamızı sağlayabilir.
son olarak yukarıdaki sorunlara ve benim belki de göremediğim başka sorunlara çözüm üretilmesinin geçikmesine direk sebep olan bir başka soruna gelelim. biz malesef seviyemizi görebileceğimiz fiziksel taktiksel ve bireysel beceri olarak zorlanabileceğimiz bir ligde değiliz. kendimizi gözelmleyemiyoruz, sorunlarımızı ancak avrupa seviyesindeki maçlarda görebiliyoruz ve daha etti 2 maç. buna takımda ki şampiyonlar ligi tecrübesi eksik futbolcu sayısı da ekleniyor. yani bu seneye sabırsızca acımasız yorumlarla küfür ederek suçlu kişiler ilan ederek onu asarak bunu keserek maça gitmeyecek stattan erken çıkarak sahada daha oyun oynanıyorken susarak ve homurdanarak çözüm bulamayız. oyuncular, fatih terim nekadar söylerse söylesin ligde oynadığınız en iyi performans burada yetmez diye bu adamlar bu tokatı suratlarına yemeden ne seviyede konsantrasyon ve ne seviyede çalışma gerektiğini anlayamayacaklar, malesef bu insanın doğasında var türk insanının doğasında daha bir var.
hep dediğim gibi lütfen sabır amına koyim.