• 4226
    son dört senedir olmayan takımdır. futbol takımı futbol oynamak için vardır; basket oynamazlar. bizim oyuncular var ama futbolcu değil gibiler. takım olarak değil de bireysel olarak oynuyorlar. dizi çeviriyoruz sanki; bireysel olarak iyi oynarsanız grup olarak iyi oynamış sayılacak.

    takım oyunu oynayın lan artık. ileri çıkın geride durmayın. kanser etmeyin bizi.
  • 4227
    kadrosunda hücum oynayacak topu taşıyacak kalburüstü topçusu olmadığı gibi kadrosunda düzenli olarak oynayan oyuncuları kazım kazım-sabri-gökhan zan-ufuk ceylan-yekta-servet-çağlar-hakan balta olan takımdır.

    geçmişi mumla değil florasanla aratandır..

    ben anlamıyorum biri bana allah için söylesin niye kanat oyuncusu yok bu takımın??

    niye oyun kurucusu yok??

    stoperi, kalecisi umrumda değil bunlar takım iyi organize olursa bazen odun koysan iş yapar..ama hucum kısmı anlayamıyorum!!

    bıktım usandım 4 yıldır oynadığımız bu sıkıcı futboldan..ulan zaten gelen giden yeniyor 10 yıldır fenerden anca 1 galibiyet alabiliyoruz futbol anlamında dipteyiz..bari adam gibi atak oynayın atalım yiyelim ole soksunlar bize herkes razı olmaz mı?

    bu boktan silik karaktersiz futbolla ve oyuncularla koskaoca galatasarayın maçları kaybetmesi beni hakkaten çok üzüyor.
  • 4231
    tanım: barındırdığı bu futbolculara* * * taraftarın zerre tahammülü kalmayan takımımdır.

    bu taraftar servet çetin, gökhan zan, hakan balta'ya tahammül edemiyor artık, edemiyor artık, edemiyor artık,edem...

    çok net söylüyorum, birisi* çıkıp bu oyuncuları yollar ve yerlerine bölgesinin hakkını verebilecek* kaliteli, yerli isimler transfer eder,ettirirse bu takımın çoğu taşı daha iyi yerine oturacak.

    yalvarıyoruz, bu gerçekleşirse evliya ilan edilecek kadar değer kazanacaksınız gözümüzde.
  • 4236
    kadrosu büyük ölçüde revize edilmesine edilmiştir ancak orta sahada bırak derinliği doğru dürüst top taşıyan ve oyunu kuran bir oyuncu bile yok malesef. halbuki sezon başında 28 temmuz 2011 galatasaray liverpool maçında selçuk bu pozisyonu oynar diye düşünmüştüm, oyunu okadar güzel kurdu okadar güzel yönlendirdi ki taraftarla birlikte sanırım fatih hocayı ve yönetimi de aldatmış oldu. son üç maç görüldüki selçuk cidden çok iyi bir orta saha oyuncusu ama o mevkide sürekli sıkışıp kalıyor. onu rahatlatıcak bir formül üretmek gerekiyor. engin baytar oraya monte edilir mi, edilirse nekadar verim alabiliriz şu anda bunu kestirmek güç.

    bu arada hakkını yemeyelim, geçen seneye nazaran orta sahamız evrim geçirmiştir, doğrudur ancak düşündüğüm zaman melo cezalı olsa yerine ceyhun oynar diyorum, selçuğa birşey olsa yerine yine ceyhun oynar diyorum, hatta ceyhun direk servetin yerine oynar diyorum, sonra ceyhuna birşey olsa ne olur cevabını bulmak istemiyorum.* 7 ayda oynayacağımız 40 küsür maç için orta saha derinliğimiz hala yetersiz.

    artık takımın içi geçen senelerde nasıl boşaltıldıysa okadar adam geldi buna rağmen hedeflenen başarılar için ciddi eksikliklerimiz var.
  • 4237
    geçen senenin travmasından bir an önce kurtulabilmesi için taraftara çok iş düşendir. zor zamanlarda daha çok destek olunması gerekendir.
    gerisi tefferruat ama adettendir:

    -------------------------muslera--------------------------
    eboue-----ujfaluji-----------------servet--------hakan
    -------------------------------------------------------------
    sercan------melo-----------selçuk-------------riera--
    -------------------------------------------------------------
    ------------------baros------------------------------------
    ---------------------------------elmander----------------
  • 4238
    ligin ilk 3 haftası gösterdi ki galatasarayımız şu an takım olmaktan çok uzakta. orta saha tamamen selçuk'la melo ya kalmış durumda. onlarında görevleri tam olarak ne izleyerek çözülebilecek gibi değil. atak organizasyonlarımız tamamen hep beraber saldırmak defans organizasyonumuzda komple kapanmak. orta saha nadasa bırakılmış tarla gibi bomboş. izlerken çıldırmamak elde değil. fatih terimden çok umutluydum en azından takıma bir ruh kazandırır diye ancak görüldüğü kadarıyla 90+2de serbest vuruş kullanıcaz durum 1-1 topu almaya giden yok. bun nasıl galatasaraylılık ruhudur ben anlamıyorum.
  • 4240
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde ertesi gün işe gitmek eskisi kadar zor olmuyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde telefonlarım taciz aramalarıyla çalmıyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde uykusuz geceler beni beklemiyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde lokmalar boğazıma düğümlenmiyor.
    artık yenilidğinde veya puan kaybettiğinde kalp ritmimde bir değişiklik olmuyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde yaşama sevincimde bir azalma olmuyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde her zaman eleştirdiğim havaalanında olumsuz bir karşılama bile olmuyor. (bunu bile özledim)
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde bir futbolcumuz çıkıp "takımı bu duruma sokan biziz çıkartacak olan da biziz" diye bile demeç vermiyor.
    artık yenildiğinde veya puan kaybettiğinde futbolcularımız kameralardan gözlerini kaçırmıyor.
    ...
    üzülmeyi bile özledim desem.

    kanıksamak ne kötü allahım.
  • 4243
    21 eylül karabükspor galatasaray maçından sonra istanbula onlar önde biz arkada döndük. bolu yakınlarında mola verildiğinde otobüsten sadece yabancılar indi. yerlilerden ise gökhan zan ve engin baytar dışında inen olmadı. sercan yıldırım baya moralsizdi. onun dışında selçuk inan, sabri sarıoğluve hakan balta otobüste muhabbet ediyorlardı.

    benim ilgimi çeken felipe melo'nun moralsizliğiydi. kaybedilen puandan olsa gerek düye düşündüm. sadece tesisin market kısmında biraz vakit geçirdi sonra otobüse döndü.

    fernando muslera'nın ayağı iyi değildi. sorduğumda ise yarın belli olacak dedi. yürümekte zorlanıyordu. ama inanılmaz pozistif ve sevecen bir çocuk. sorularıma cevap verdi, kısa kesmedi ve her soruya gülerek cevap verdi.

    eboue ise kendisine selam veren herkese "aleyküm selam" merhaba veya "hi" diyenlere ise "selamün aleyküm" diye karşılık verdi.

    hasan şaş ıslak puro içiyor sevgili yazarlar.. canınız sağolsun dediğimde "düzelicez, takım yeni ve üstelik 10 kişi kaldık. az daha sabredin" dedi.

    kısacası takımda beraberliğe bile üzülen oyuncular var. bu nedenle ben bu btakımdan daha çok umutlu olmaya başladım.
  • 4245
    yepyeni bir takımdır, futbolcuların birbirini tanımadığı, ideal onbirin bile tam anlamıyla olmadığı takımdır henüz. daha da takviye yapılması gereken bir takımdır (stoper, sol bek, yaratıcı bir ortasaha oyuncusu gibi). bence bu sezon geçiş süreci olarak değerlendirilmelidir biraz da. 3 senede dibi gören bir kulübün 3 ayda tamamen sorunsuz hale gelebileceğini düşünmek pek mantıklı değil. düzelme belli bir süreç içinde olabilir ancak. kimsenin elinde sihirli bir değnek yok sonuçta. sabırla, destekle yavaş yavaş kazanma alışkanlığını geri kazanacağımızı daha iyi, çok daha iyi olacağımızı düşünüyorum.
  • 4246
    aralık ayına kadar eleştirmeyeceğim takım. çünkü bu takım belki de tarihinin en kötü dönemini geçirdi geçen sezon. futbolcu kadrosu neredeyse tamamen değişti. takımın teknik ekibi kaleci antrenörüne kadar komple değişti. bu takımın yönetim kurulu komple değişti. şimdi bu kadar değişim içerisinde bu takımdan bir anda iyi futbol beklemeyin dostlar. kolay değil. gerçekten geçen sene yaşadığımız kabustan sonra kolay değil bu sezonu oynamak. gerçekten çok iyi kadromuz var. rakibimiz cristian-selçuk şahin ile oynarken biz melo-selçuk inan ile oynuyoruz. ileride baros var, elmander var, sercan var. kalede g.amerika şampiyonu muslera var. var da var. elbette eksiklikler de var ama mevcut kadro rahatlıkla şampiyon olabilecek bir kadro. lütfen biraz sabır. aralık ayına kadar sabredin hiç değilse.
  • 4247
    hakkında umutsuzluğa ve karamsarlığa gerek olmayan takımımız. futbolcularımızın ruhsuz olduklarını, durumu kanıksadıklarını düşünmüyorum. saçma sapan bir şekilde 10 kişi kaldığımız karabük maçı cidden bizim için kötü geçen bir maç olsa da, oyunda kalmayı ve puan almayı başardık. bu sezon süper ligin eskisi gibi olacağını düşünmüyorum. play-off adayı 7-8 takım var, çok yoğun bir maç takvimi var. o yüzden bu tarz puan kayıplarını bütün takımlar yapıyorlar ve yapacaklardır.

    saha içine baktığımızda takım 4-4-2'ye geçecek gibi görünüyor. ben de derbiler dışında takımın bu şekilde oynamasını gerektiğini düşünüyorum. samsunspor maçının son yarım saatine ve karabükteki ilk 15 dakikaya baktığımız zaman bu sistemle daha sonuca giden bir futbol oynamaya başladığımız net bir şekilde ortada. bu açıdan da bir sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyorum. elimizde kaliteli ve takım oyununa uygun oyuncular var. kenarda çok değerli bir teknik ekip var. yönetimimiz şu ana kadar gayet başarılı gözüküyor. peki şimdi gelelim can alıcı noktaya. geçen seneden beri takım değişti, teknik ekip değişti, yönetim değişti, muhtemelen florya'nın personeli bile değişti. değişmeyen tek şeyin ne olduğunu anlamak çok da güç değil. değişmeyen tek şey biziz, değişmeyen tek şey galatasaray taraftarı.

    2000'den sonra hakkında sallanmayan, tribünde asılmayan teknik direktör hatırlamıyorum: lucescu, terim, hagi, gerets, skibbe, bülent korkmaz, rijkaard, tekrar hagi, bülent ünder, ve şimdi tekrar terim.

    son 3-4 senedir de yeni moda kaybedilen maçlar sonrası adam asmaca: hasan şaş, arda, sabri, bam, aykut, ufuk, servet, gökhan, balta, baros, muslera, eboue.. (daha gider bu. tabi ki aralarında benim de beğenmediğim ve ya galatasaray'a yakıştıramadığım oyuncular var ama konu bu değil)

    2 sezondur fener derbileri hariç hatta son fener derbisinde bile statın tamamen dolu olduğu bir maç hatırlamıyorum. stadda olan taraftarda da başka bir hastalık mevcut: inançsızlık. hani diyoruz ya geriye düşünce bocalıyoruz, 10 kişi kalınca 8 kişi gibi oynuyoruz. yenilen golden sonra stadda ki panik, uzun süreli ölüm sessizliğinin sahadaki futbolcuya yansıması çok normal. stadda daha net bir şekilde anlaşılıyor bu durum ama isteyen samsun maçında 1-1'den 2-1'e kadar olan süreyi açıp izleyebilir, tribünü dinleyebilir. bu ciddi bir problem. 2005-2006 sezonunda tribünlerde ki inancı kimse unutmasın. o sene o takım rekor puanla şampiyon olduysa bunun yüzde 60'lık payı o tribünlerindi. fakat o seneki motivasyonun temel kaynağı da, tff'nin fenerbahçe'yi alenen şampiyon yapmak istemesi ve buna karşı oluşan tepkiydi.

    bu sezona baktığımızda ise aynı tas aynı hamam devam ediyor. daha üçüncü haftadan kelleler isteniyor, karalar bürünülüyor. peki biz ne zaman çıkacağız bu psikolojiden? ne zaman takıma koşulsuz destek verebileceğiz? futbolcularımız hangi maçta dizleri titremeden taraftarının önüne çıkabilecek? bunların hiçbirini yap(a)mayacaksak bu takım nasıl özgüven kazanacak? hayalini kurduğumuz üç maç peşpeşe kazanma işi nasıl gerçekleşecek? galatasaray taraftarı takımı bağrına basmayı ne zaman öğrenecek? herkesin şapkasını önüne koyup düşünme vakti geldi de geçiyor bile. şimdi değilse ne zaman?
  • 4248
    benim için kendisi çeşitli dönemlere ayrılır;
    1- ilk takım tutmaya başladığım 1985 arası 1988 dönem.
    2- 1988-1989 yilindaki şampiyon kulüpler kupasi yari finaline çikan efsane takimın dönemi.
    3- 1989-1992 yillari arasi fenerbahçe ve bjk şampiyonluklariyla geçen hafif silik takimın dönemi.
    4- 1992 1994 yillari arasindaki feldkamp dönemi.
    5- 1994-1996 arasi hafif sancili bir dönem.
    6 1996-2002 şahsi görüşüm galatasaray' ın tarihi boyunca en iyi olduğu önem.
    7- 2002-2011 aradaki iki şampiyonluğa rağmen bir türlü istenilen futbolu oynayamayan, avrupa' da ciddi hiçbir başarısı olmayan, yabancı futbolcu, transfer, teknik direktör çöplüğüne dönen ve bir türlü bitmek bilmeyen dönem.

    edit: imla.
  • 4249
    http://www.ligtv.com.tr/...r/?r=1&hid=98762

    geçmişten bugüne karabük maçlarımızın özetini izleyin.

    '97 ve '99 yıllarındaki kadromuz neredeyse aynı. bir de 2001 yılından sonraki galatasaray futbol takımı kadrolarına bakın. her sezon revizyona gidilmiş. galatasaray futbol takımının başarısız, daha doğrusu istikrarsız olmasının ana nedeni bence budur.

    sezon başında yaptığımız revizyon artık son olmalı. bundan böyle 1-2 oyuncu -ihtiyaca göre- alınarak kadronun aynı kalması sağlanmalıdır. para uğruna oyuncu satılmamalı, kadroda tutulmalıdır. elindeki iyi oyuncuların yanına ekstra iyi oyuncular katarak takımın daha sağlam olmasını sağlayabilirsiniz. böylece başarıların gelmemesi için herhangi bir sebep ortada kalmaz. başarı geldikçe kulübün kasası da bayram edecektir.

    umarım şu anki galatasaray yönetimi bu hususta hemfikirlerdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın