• 2
    dünyayı bilemem ama ülkemizde gözlemlediğim durum. bunda tabii ki, ekonomik ve ülkenin içinde bulunduğu durumlar, korona döneminin bazı alışkanlıkları sekteye uğratması, özellikle gençlerin maça, tribüne gitmektense bir çok alternatifinin olması, sokağın yok olması(ne kadar iyi semtte veya çevrede büyümüşte olsanız özellikle bizim ve önceki jenerasyonlar için sokak, hayata atılmak için önemli bir eğitim alanıydı) önemli etkendir.

    fakat şuan bir şey bu durumu tersine çeviriyor veya çevirebilir. o da 3 büyük takımın bilet fiyatlarını sudan ucuza satması. bunda takımların iddiasız kalması da etkili olabilir. ama maç biletini ucuza satıp iddiasız da olsa maçlarını doldururusan insanları yeniden kazanabilirsin. umarım bir sezonluk bir politika değildir diyeceğim bunun için ama pek sanmıyorum. onun harici pek olumlu bir durum pek bulamıyorum gelecek adına.
  • 3
    doğru olmayan önermedir. ingiltere, italya gibi ülkelerde ilgi ve alaka tırmanarak devam etmektedir. futbol bir endüstri oyunudur zamanla evrilse de varlığını hiçbir zaman kaybetmeyecektir. z kuşağının futbola karşı ilgisizliği üzerine de savlar bulunmaktadır. lakin bu durum ilgiden ne anladığınıza göre değişmektedir. yeni nesil de hepimiz kadar futbol ile alakadar olmaktadır fakat bizler kadar tutkulu yaklaşmalarını beklemek biraz yanlış olacaktır. yeni dönemde futbolda meydana gelecek değişim de yeni neslin futbola bakış açısıyla doğru orantılı yaşanacaktır.

    konuyu türkiye özelinde ele aldığımızda ise inanın futbol şu an çoğu kişinin hayatında öncelik değil. ülke olarak ciddi bir siyasi ve ekonomik krizin içerisindeyiz korkunç çatışmalar yaşanıyor. bu dar boğazda hayata bağlılık hissedemeyen insan tipinin ortaya çıkması eğer futbol bir sosyal aktivite ise doğal olarak buraya ilginin azalmasına sebep olmaktadır. böyle dönemlerin olumsuz özelliklerinden biri de yalnızca futbola bağlı insanların teşkil olmasıdır. holiganizmden öte bir durumdur ve muhakkak önüne geçilmesi gerekir.

    umarım ülkece tekrardan refaha ulaştığımız günler gelir de insanların geçim telaşından zaman ayırıp, yalnızca futbol değil sinema, tiyatro, bale, konser vb. sosyal aktivitelere katılımı artar.
  • 4
    hepimize ziyadesiyle varlığını hissettiren durumdur.

    eskiden 2-3 arkadaş bir araya geldiğinde futboldan gayri bir şey konuşmazken şu an bırakın arkadaşı 2 insan bir araya geldiğinde elektrik zamlarından, benzin fiyatlarından, yağ fiyatlarından, geçim sıkıntısından başka bir şey konuşamaz oldu. kısacası bana göre ülkenin mevcut şartları itibariyle var olan durumdur. bu devran tersine döndüğünde elbet ki futbol da bir numaralı gündem maddemiz haline yine gelecektir.
  • 8
    galatasaray özelinde bakılırsa 2021/2022 sezonu özellikle takım olarak bir umudumuz yok. kötü bir yönetim, kötü futbolcular ve kötü teknik heyete sahibiz. bu zaten başlı başına futboldan soğumaya sebep oluyor. galatasaray, insanın şevkini kırdığı zaman insan, diğer ligleri takip etmek bile istemiyor. avrupa futbolunda da eskiden var olan kalite yok. eskiden futbolcular taraftarlara mahcup olmamak için mücadele ederlerdi. şimdi sadece maaşlı çalışan gibi davranıyorlar. kendilerini kasmıyorlar. kendilerini kasmayan futbolcuyu da taraftar anlıyor ve benimsemiyor.
    futbolda duygular yok oldu. her şey mekanikleşti ve sıcaklık kaybedildi.
  • 9
    benim etrafimda da gözlemlediğim durum. en hasta taraftar arkadaslarim bile artık sim racing, online oyunlar, netflix vs tercih ediyor. nedenini sordugumda onlar bana "olm sen neden hala neyini izliyorsun ki bu ligin" diye soruyorlar cevaben. pek bir cevap da veremiyorum haliyle.
    öte yandan abd'de ilgi surekli bir sekilde artiyor, tribûndeki seyirci ortalamasi bizden fazla bile olabilir.
  • 10
    çünkü arkadaş ortamında futbol konuşmaya başladığımızda futbolcuları değil de hakemleri, siyasileri konuşuyoruz. futbolun siyasi yönü olmamalı, olamaz. ben fatih terim'in gönderilmesini doğru bulurken bir yandan da apaçık şekilde siyasi operasyon yediğimizi düşünüyorum. konu nerede, kimde başlarsa başlasın olay hep siyasete gidiyor. ve ben bundan çok sıkıldım.
    geldiğimiz noktada yayıncı ihalesinden de türkiye'de futbolun ne kadar değersizleştiğini anlayabilirsiniz.
  • 11
    ne yazık ki 2022 yılı içinde olduğumuz şu dönemlerde doğru olan önermedir. 2020 yılından beri galatasaray paralelinde düşünecek olur isek doğruluk bir nebze daha da artabilecek durumdadır.
    ülkemiz 2019 sonu 2020 yılı başı itibari ile ekonomik kriz, genel bir işsizlik sorunu gibi olaylarla cebelleşirken bir nebze kendimizi futbolla avutmaya çalışıyorduk. o dönemler güzel bir seri yakalayan galatasaray da bu mutluluğa ortak olmamızı sağlıyordu. bireysel olarak konuşmak gerekir ise pandeminin ülkemize de sirayet edip, ilk tedbirlerin alınıp oynanmasına ama seyircisiz kalmasına karar verilen derbi sonrası kepenkler de kapatılmıştır (bkz: 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı)
    o günden sonra hiçbirimizin hayatı eskisi gibi olmadı. önce sağlığımızın derdine düştük, ardından ekonomik sorunların derdine düştük. maslow'un piramidinde olan ve normalde yaparken ne kadar mühim olduğunu unuttuğumuz temel ihtiyaçlar kısmından keyfi ihtiyaçlara geçiş sağlayamayınca futbol, spor, sanat gibi tüm faaliyetler bizlere bir anda "uzak" konuma geldi.
    futbol seyircisiz olarak, ardından da belirli bir kapasite ile yeniden hayatımıza girdiğinde de bu kez tuttuğumuz takımın sahada verdiği performans bizlere umut vermemeye başladı. gol yediğimizde "çeviririz biz bu maçı" algısı zihinlerimizde gidip yerine "heh bu maç da yalan oldu" algısı oturduğunda birçoğumuzun içinden bir şeyler kopuyor zaten.
    futbola olan ilgi azalmasının son zamanlardaki en önemli sebebi ise elbette ki ekonomi ve mevcut ülke gündemi. güzide insan maslow'a yine atıf olacak ama bilete ya da kombine verilecek meblağ yerine artık arabaya atılacak benzine, 3 aylık süre zarfında gelecek doğalgaz faturasına, elektrik faturasına yatırım yapalım diye düşünmeye başlıyor insan. stat önünde turnikelerden geçmeyi bekleyen insan kuyrukları yerini yağ tenekesi almak için sıra bekleyen, hatta beklemeyen, insanlara evirdiği için ülke olarak keyif alma maksatlı bir aktivite olarak görmemiz gereken futbola da ilgimiz git gide azaldı.
    bu sebeple futbola, spora, müziğe, sanata, yani keyif verebilecek sosyal aktivitelere yeniden rahatlıkla kafamızı yorabilmemiz için, sahadaki dizilişin nasıl olması gerektiğini arkadaş ortamına girdiğimizde tek konu kılıp tartışabilmemiz için, hayatımızın önceliğine koyduğumuz ana masraf kalemlerinin neredeyse günlük şekilde zamlanmasının önüne geçildiği, alım gücünün temel ihtiyaçlar sonrasında futbol maçlarını ama stattan ama televizyon karşısından izlemeye elverişli kılındığı bir ortamın oluşması gerekiyor. aksi durumlarda ilgi az kalmaya daha da azalmaya ne yazık ki mahkum olacaktır.
  • 12
    kendi ilgimin de azalmaya başladığını fark ettiğimden beri üzerine düşündüğüm konu.

    ben kendi kendime şöyle bir çözüm buldum: önceden, türkiye süper ligi maçlarını kaçırmadan izlerdim. en azından 4 büyüklerin maçlarını ve o hafta gözüme kestirdiğim 1-2 anadolu takımı maçını izlerdim. hatta 1.lig maçlarını da benzer şekilde.

    ancak zamanla, galatasaray ve fenerbahçe gibi takımların hem idari hep de sportif olarak kötü yönetilmeleri ile soğuma başladı. uzun zamandır bu rekabet yok bence ve o rekabet olmayınca da türk futbolunun izlenebilirliği düşüyor. tabi buna, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum da eşlik ediyor. iyice dibi görüyoruz. iyi futbol izlemek, izlenen şeyden keyif almak hayli güç.

    ben de çözümü, bu ülke futbolu ve liglerinden biraz olsun uzaklaşmakta buldum. zaten aşağı yukarı 20 senedir maçlarını izlediğim liverpool'un yanına; diğer premier lig maçlarını, avrupa liglerinden gözüme kestirdiğim leverkusen, milan, inter, hoffenheim, verona, dortmund, marsilya vs maçlarını ekledim. bunlara ek olarak sadece taraftarı olduğum galatasaray maçlarını izliyorum türkiye'den. o da ızdırap olmaya başladı ya neyse.

    bu kararı aldıktan sonra fark ettim ki sorun bizim ligde ve ülkede. evet, jenerasyon farkı nedeniyle dışarıda da var ilgi azalması ama çok daha az bize göre. çünkü adamlar keyif alıyor, hala kaliteli futbol izleyebiliyor. yaşam standartları yüksek ve daha bir sürü şey.
  • 14
    oyunun taktiksel yönünün ağırlık kazanması, genelde kullanılan taktiksel yaklaşımların birbirine yakın olması, oyunu durağan ve tahmin edilebilir kılıyor. ayrıca yetenekli oyuncu sayısında da ciddi azalma var bence. altyapıdan itibaren futbolculara oynadıkları pozisyona göre belli roller biçiliyor ve bu rollerin dışına çıkabilen futbolcu sayısı ciddi derecede az.

    bir de taktiksel olarak bütün takımların, hocaların belli bir doygunluğa ulaştığını düşünüyorum. her tezin, bir antitezi mevcut. artık herkes neye karşı, nasıl karşı koyacağını biliyor. oyuncu kaliteleri, günlük form durumları maçı belirliyor.

    artık futbolda klasik '10 numara'ların bulunmaması bile sıkıcı hale geldiğinin bir göstergesi.
  • 18
    en büyük nedeni bozulan şehir yapılarından dolayı çocukların sokakta futbol oynayamamasıdır. sırf bu yüzden sporla alakası bile olmayan bir espor tanımı oluştu.

    espor'a karşı değilim sonuçta alıcısı var ki büyük paralar dönüyor ve bu kadar popülerleşti. ancak spor olduğunu düşünmüyorum.

    üstüne ülkede her geçen gün daha da kirlenen yolsuz federasyonun yönettiği iğrenç futbol ortamı herkesi futboldan soğutuyor. benim oğlum olsa ve türkiye'de yaşıyor olsam futbolla ilgilenmesini istemezdim.
  • 19
    ne kadar bilgisiz gıcık tip varsa baş aktör olmasından kaynaklıdır. bu beraberinde adaletsizliği getirdi ve dolayısıyla taraftarın oyuna olan güveni sarsıldı. 2011 şike olayları tam türk işi kapanınca zaten ciddi bir kitle uzaklaştı.

    bu kitle alttan gelenleri de bilhassa uzak tuttu. askerde 40 kişilik karakolda derbi yerine ezici çoğunluk istiyor diye çukur izleniyordu düşünün. mahallede iş yerinde falan futbolun f'sini konuşamıyorum ilgilenen yok çünkü. cidden yok.

    üstüne lig maçlarına ulaşmak da büyük bir topluluk için çok zor. internet kullanıcılığı zannedildiği kadar yaygın değil hala. birçok insan yeni nesil cep telefonlarından sonra laptop ya da masaüstü bilgisayarları gereksiz bulup almıyor. telefonla da linkti vs uğraşmıyor. geriye tv kalıyor ki galiba bir tek trt veriyor özetleri. onu da kim bekleyecek. artık zaman çok hızlı. derdini 5 dakikada anlattın anlattın yoksa değiştiriyor kanal. zaten tv izleme oranları bile çok düştü.

    hasılı kelam, liyakatsiz insanlar, uygulanmayan kurallar ve teknoloji vasıtasıyla hızlanan zaman futbola ayrılacak vakti çok ciddi şekilde azalttı.
  • 20
    diger ülkeleri bilemem ama ülkem hakkinda bir degerlendirme yapabilirim.
    1. eskiden sokaklarda oynanabilen futbol artik maalesef sadece parasini verince gidilen halı sahalar veya futbol kurslarında oynanabiliyor sadece. ülkede çocukların parasız rahat rahat top oynayabilecekleri yer kalmadi. belki okul bahceleri.
    2. yeni nesil tamamen eve kapanmis durumda. ınsanlar çocuklarını tek baslarina disariya salmaya korkuyorlar. dolayısıyla mahalle maci vs gibi seyler olamiyor. çocuklar maalesef eve tıkılıp kaldilar.
    3. futbol izlemek para ile artik. hem de baya para. ınsanlar tuttuğu takimin macini izlemek istese kahveye gitse 15 20 lira para istiyorlar. e malum ekonomik durumlar da yetersiz.
    4. futbol izlemenin asıl ayağı olan stadyumda mac izlemeyi de sagolsun federasyon ve kulupler ortaklasa bitirme noktasina getirdiler. kulupler koyduklari anlamsiz bilet fiyatlari ile insanlari stadyumdan uzaklastirdi. zenginler gelsin modeline dönüştürdü oyunu. tff de sacma sapan passolig zimbirtisini getirerek insanlarin stadyuma gitmesi icin cok gereksiz islerle uğraşmasini istedi.
    oysa eskiden okul harcligi ile bile gidilebilen, bilet bulabilmek icin sabahtan sıraya girilen, kofte ekmek yenilen, kafada kagittan sapkalar ile gittigimiz eski ama icten stadyumlarımiz vardi bizim.
    5. ligde oynanan futbol zevk vermiyor. eski maclarin özetlerini izlerseniz arada ne demek istedigimi anlarsiniz. teknik, taktik olarak yine belki cok vaatkar degildi ama her an birsey olabilir heyecanı vardi her daim.
    6. eskiden de hakemlere kizilirdi ama bu kadar aleni ve sistematik hakem mevzulari gorulmez, konusulmazdi. erman toroglu ile baslayan sürekli hakemlerin konusuldugu programlar yuzunden ve tabii buna yaptiklari ile destek olan tff ve hakem camiasi yuzunden futbola olan guven tamamen bitti.
    7. devir internet devri. devir sosyal medya devri. devir gençlerin konsantrasyonunun cok daha kisa surdugu bir devir. sizin liginizin dogru duzgun sosyal medya platformu yok. liginize dair dogru duzgun videolar; genclerin, cocuklarin ilgisini cekecek sekilde icerikler yok. pazarlamaya dair birsey yok. e yeni nesil sen ben gibi degil. onların dünyası etkilesim dünyası. sen etkilesimlerini dogru yapmazsan ligini de pazarlayamazsin.

    kisacasi değişen dünyaya ayak uyduramayan her sey gibi ulkemizde de futbol bitiyor. ve maalesef kimse gercek anlamda tedbir almiyor.
  • 22
    (bkz: galatasaray'ın yabancı sermayeye satılması)
    (bkz: 2021-22 sezonu lig tescil edilmesin kampanyası)

    şu deli saçması başlıkların açıldığı yerlerde akıllı bir insan evladı değil futbol, top, kale, çim vs. içinde geçen herhangi bir fikir bile üretmez, düşünmez. rezalet, bombok, dandik bir ülkenin düzeninde düzülen olmuş piyonların, sırf kendi içsel takıntılarından dolayı peşinde kuyruk olmuş birer müptelalarız hepimiz. evet galatasaray da o aktörlerin en önemlilerinden. galatasaray neden satılıyor, kimse buna dur diyemiyor mu soran yok. ama chelsea, man city, zenit için arap sermayesi, rus oligarkı diye üstten tavırlarla bakmalar olabiliyor. ee, galatasaray satılırsa aynı duruma düşmeyecek mi peki? hele bir de diğer başlığa bakalım. lig niye tescil edilmiyor, mantıklı bir bahane üreten yok. durduk yere federasyon başkanı istifa ediyor, hakemler el çektiriliyor, sonra yine geri dönüyorlar. yayın ihalesi mızıkçılık yapan adaylarla dolu, benim şartlarım bu canın isterse diyorlar. kulüpler zaten boka batmış, kasasında 300 bin euro olmayan takım var, hala çok büyük camiayız geyiği yapıyorlar. hadi bunları boşver, sahada oynanan oyuna bak diyorsun, allah’ın kazmaları 5 pas üst üste yapamayan dingillerden oluşuyor. sahalar ayrı rezalet, hele de bir yabancı oyuncu düşmanlığı var memlekette, sanki bu döviz kurunda elle tutulur bir yabancı oyuncu getirilebiliyormuş gibi.

    allah aşkına söyleyin, şu futbol ortamında rasyonel giden bir şey var mı da destek bulsun? futbola olan ilginin azalması durumu çok yavaş bile ilerledi sayılır, bence 5-10 bin tane fanatik dışında hiçbir insan evladının şu aptal uyuşturucuyla ilgilenmemesi gerek.
  • 23
    büyüdükçe gözü açılıyor insanın. duygusal düşüncelerin yerini mantıkli düşünme eğilimi alıyor gün geçtikçe. haliyle kulüp içerisinde veya ülke futbolu içerisinde yaşanan dalavereleri daha net görebiliyorsun. böylece, zamanla uzaklaşıyorsun futboldan. "adamlarin umurunda değil ben mi düşüneceğim!" diyorsun artık. gelecek kaygısı da ilkokul çağındaki çocuklarımıza kadar sirayet etmiş durumda. dışarıda top peşinde koşması gereken çocuklar market-pazar zamlarıni takip edip maaş zammı olur mu diye konuşuyor.

    galatasaray maç kaybettikten sonra oturup 5-6 bira içen yakın arkadaşım vardı benim. kafası güzel oluncaya kadar içerdi. şimdi umursamıyor bile maçları. "bu sene olmadı. seneye bakacağız artık. bu sene olmadı seneye bakacağız artık."

    çünkü maymun gözünü açtı!
  • 25
    rahmetli babamı hatırlarım. televizyonda hiç bir futbol maçını kaçırmazdı. oda anteni ile iki televizyonu yan yana koyup dünya kupasında iki ayrı maçı seyrettiğini bilirim. ben onun beş katı futbol manyağıydım. eşimi istemeye gidiş tarihimizi maç nedeniyle ertelemiş adamım. şu an futbol yerine dizi veya film seyretmeyi tercih edebiliyorum. arkadaşlarımla dışarıda program yapabiliyorum. ben mi değiştim? hayır! endüstriyel futbol, siyasetin, paranın futbola hakim olması beni soğuttu. mutsuz muyum? çok değil. ama günler öncesinden maça göre program yapmayı, maç saatine kadar heyecandan yerinde duramamayı bazen özlüyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın