• 302
    bu başlığa bugün yazıp hemen sildim. çünkü uğraşmak zor geldi ve boşa kürek çektiğimi de hissettim. galatasaray sözlük, içinde yeterli miktarda galatasaray taraftarının bulunduğu sanal ve reel oluşumlarda fatih terim'den en fazla nefret edilen yer. bu bir kere kesin. başarılı zamanlarda çokça baskılanıyor- ki bu olduğu çoğu zamana tekabül ediyor- başarısı sürüncemede olduğu anda bir nefret seli yağıyor. daha dün şöyle bir entry yazdım

    --- alıntı ---

    ama her zaman dediğim gibi, savunanların büyük bir bölümü hocanın olduğu galatasaraylardaki yönetimlere başka bir güç payesi verme derdinde oldukları için savunuyorlar zaten. bunun doğruluğuna inanmayan, bu entryi favorilere eklesim ve 4. hafta lütfen baksın bu emtrye. transferler gelmemiş ve ilk 3 hafta+ avrupayı kötü geçtiysek , transfeler konusulmayacak hoca şampiyon olurken bile kötü oynatıyordu artık emekli ol denecek.
    --- alıntı ---

    ama o kadar iyimserim ki kendime bile şaşırdım. boktan hazırlık maçının 45 dakikası kadar bile sabredemedi bu nefret. ya ucunda puan olmayan, takımı izleyebildiğimiz ilk lig maçında; hocanın en sevmeyeninden en sevenine kadar herkesin orta saha transferini beklediği günde, fatih terim başlığına bakın. bu takıma okan buruk lazım diyeni mi yok, hocaya transfer mi bırakılır diyeni mi yok. aga adam önce diyor ki feghouli oynayacağına oğulcan oynasın ne kaybederiz. bak 15 dakika sonra da bu sefer şey yazıyor: muğdat, jimmy, oğulcan her sene bir fatih terim takıntı transferi.

    aramızdaki genç ya da unutkan arkadaşlara sesleniyorum. bakın arkadaşlar, kötü futbolla bunalıyorsunuz, ligin bitmesi de yakın olduğu için travmaları atlatamamışken doğal olarak kızıyorsunuz, biliyorum. ama cidden bazılarının amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. dikkat edin bence. bugün 'yeter hoca bıktırdın' diyenler iyi oynarken 'helal' demiyordu hatta 3 sene önce 'parator' 'kebapçı selo ehe' diyordu.

    hafızası 2 günlük olmayan 2013-2017 arasını hatırlar. bakın aynı bugün yangın yapan tayfa o gün de bunu diyordu: https://twitter.com/...587532727926784?s=20
    aynı kibirle, aynı manasız özgüvenle yargılar kesiyordu. hocaya neler neler aldık diyenler mancini yenilmeye başladığında kadro yetersiz diyordu.

    bu terim düşmalığı da değil, bir zihniyet kavgası. adam 'fatih terim' gibi birinin başarılı olmasını yediremiyor. o yüzden gaz diyor, o yüzden pirlo'ya sığınıyor. bu profil birinin analitik bir kazanım getiremeyeceğini anca duygularla bir şeyler başarabileceğine inanmak istiyor. ve bunların çoğunluğu da galatasaraylı.

    bu takım eksik. burda 1.5 ay yönetimi savunmak için 'yıllar sonra ilk defa tam kadro idman yapıyoruz,ligin en iyi takımı biziz, yangın yapmayın' geyiği yapanlar şimdi ' yine mi feghouli' diyor. kim olacaktı adam mı geldi? sekidika oynasın diyor. sana avrupa'da kupa kalmış, 8 şampiyonluk ve aslan gibi itibar bırakmış hocanı bi hatasında itin götüne sokuyorsun, ne sekidika'sı be abicim... çocuk penaltı yaptığında afrika ve zeka korelasyonu esprilerinizi ben reportluyordum...

    bu düşmanlık bir kere kazandı. daha da galatasarayın yıllarından çalamayacak. hoş 2020 ocak'ta da neler dendi, 23 şubat'ta entry silmeye yetişilemedi sonra. 5 maçlık seriye bakar. şimdi girin tudor başlığına...
  • 303
    leş gibi top oynayan takımı aklamaya çalışanların sığındıkları liman. ellerinde oyuna dair söyleyebilecekleri hiçbir şey yok; varsa yoksa "fatih terim düşmanları, fatih terim nefreti." iki senedir ne oynadığı belli olmayan takıma dair hiçbir görüşleri, fikirleri, çözüm önerileri yok.
    hazırlık maçında bile gençleri oynatmamaya ant içen, gol yiyene kadar kötü oyunu seyredip inatla oyuncu değiştirmeyen hoca tabii ki eleştirilecek. aynı nakaratı söyleme devam edebilirsiniz ama gerçek bu.
    mustafa cengiz yönetiminin kötü olması, hocanın oynattığı ne idüğü belirsiz oyunun bahanesi değildir. sahadaki 11'i, oyun stilini, olmayan duran top organizasyonlarını, leş ve durağan hücumları, gol yiyene kadar oyuncu değiştirilmemesini, korner ve serbest vuruşları paslaşarak kullanmayı yönetim belirlemiyor herhalde.
  • 306
    sadece bu düşmanlığı görmek sözlük’ten soğumama yetiyor. hoca kırmızı çizgimizdir. isterlerse beni kalın kafalı olarak görsünler, umurumda değil. tartışmam bu konuyu kimseyle. eleştirebilirsin, ama düşmanlık yapamazsın. bunu yapan galatasaraylı’nın benim gözümde diğer kuşgiller’den hiçbir farkı yoktur. bu adama “sistem bilmiyor“, başka bin türlü boş zırvalar deniyor. arkadaş, bu takım pandemiye kadar ligin en güzel, en kaliteli futbolunu oynayan takımdı. her şey geç oturdu, onun için hocayı ben de eleştiririm. ama araya pandemi girdi, hoca lanet virüsü kaptı. sonrası zaten darmaduman, hakemler bir yandan katletti, bir yandan da sakatlıklar. o oyunu türkiyede kimse oynamaya cesaret edemezdi, kimse regista kullanamazdı. ama fatih terim bu, çıkar yapar. sonra siz bu adamı yenilikçi değil, taktik çalıştırmıyor, gençlere şans vermiyor diye eleştiremezsiniz. oyuna girmeyen gençler yetersiz, yeterli kapasitede olanlar da zaten milli takım kampındaydı bugün. kısacası fatih terim bu kulübün en büyük üç efsanesinden biridir, düşmanlık yaparken iyi düşünün. hocayı kimseye yedirmeyiz.
  • 307
    galatasaray sözlük'teki tüm yazarları içtima yapar gibi toplasak, taş çatlasın 5-10 kişide görebileceğimiz halet-i ruhiye. doğru dürüst lisecinin bile olmadığı bir sözlükte, yüzlerce terim düşmanının organize şekilde yıllarca efor göstereceğine inanan arkadaşımız yoktur umarım.

    hoca eleştirilmesin, eleştirilecekse de aynı entry içinde yönetim, futbolcu, taraftar, işte ne bileyim store çalışanları falan da en az terim kadar, mümkünse daha ağır şekilde eleştirilmiş olsun istiyorsunuz işte baba * *. baya bariz yani. adını koyalım da şu lüzumsuz gerginlikleri bırakalım artık. oturulsun tartışılsın bu talep.
  • 309
    kendisini olumsuz elestirmenin düşmanlık olarak adlandirilmasina sahit oluyoruz ozellikle 4. galatasaray doneminde.

    elestiri yalniz olumsuz olarak yapilmaz. olumlu ya da yapici elestiri denen bir olgu da vardir. gordugum kadariyla cokca bu atlaniyor. fatih terim ile taraftar arasindaki en onemli ortak payda galatasaray'in basarisidir.

    peki, 2 yildir israrla oyuncu grubuna uygun olmamasina ragmen belli bir sistemi denemeye calismasini elestirmek ne kadar mantiksiz olabilir ki? ya da dusmanlik olarak adlandiracak kadar mi mankurtlastik?

    kafasindaki istediği oyunu oynatmak tamamen ona kalmıştır. bunu yargilamak bir yere kadar bize dusmez. ancak, israrla olmadigini bile bile devam etmesini eleştirmek kadar dogal bir durum olamaz.

    peki bu sorun nasil asilir? oncelikle oyuncu grubunu degistirerek, ancak malum sebeplerden dolayi bunu degistiremiyorsa, yapmasi gereken kafasindaki sisteme uygun bir kadro olusturana kadar gruba uygun bir sisteme evrilecek bir oyun ortaya koyabilir.

    cogumuz burada, hatta kendisine dusmanlik yapildigini dusunenler de dahil olmak uzere, oynanan oyundan memnun degil.

    pas-pas-pas-pas-dondur çevir-pas-pas-pas-pas-dondur-hop disari/hop kontratak ye.

    bunu kim ister? bu sıkıcı ve meyve alinamayan anlayisi degistirmesini istemek mi dusmanliktir?

    sozlukte cogunlukla akli basinda, genel gecer dogrulari yazan yazar sayisi gayet yeterli. ama kafasinda kendi kurdugu dunyada yegane dogrulari oldugunu dusunen bir avuc insan dedi diye de onu elestirenler dusman olamaz. olmamali da zaten.

    biz istemez miyiz yine avrupa'da basaridan basariya kosarken, kazanilan bir mac sonucu yanindakilere tekme tokat girissin sevincten.

    biz istemez miyiz, basarili bir maceradan sonra kameralarin karsisinda demec verirken heyecandan eli ayagina dolassin, ne diyeceğini bilemesin.

    o sebeple her elestiriyi dusmanlik olarak tanimlamanin tamamen kotu niyetten kaynakli oldugunu dusunuyorum. bazi insanlarin icindeki nefreti baska taraflara kanalize etmelerini oneriyorum. mesela kum torbasi falan alabilirler. rahatlamak anlaminda. hayat telasi hepimizin sacma sapan cikislari olabiliyor. onemli olan bu cikislari yaparken en azindan etrafimizdakileri ya da ortak paydada bulustugumuz insanlari tohmet altinda birakacak soylemlerden kacinalim.
  • 310
    hocaya belirli eleştiriler olabilir bunlardan biri maç içinde çok dalıp gidiyor oyuncu değişikliği hamleleri geç yapmak kendi bildiğini okuması bazen yanlış transferler bazı genç oyunculara ufakta olsa şans vermemesi vs.. ama bu adama nefret söylemi istifa etsin çöp demek falan bunları geçelim.

    10 yıl 8 şampiyonluk yanında bir sürü yan kupa üstüne türkiye tarihinin en büyük kupası (uefa kupası) avrupada adımızdan söz ettirme. bugün rakiplerimizin bizden nefret etme sebebi fatih hocadan nefret etme sebebi zaten uefa kupamızın olması birçok rakip taraftara sorun rakibinizde olan ama sizde olmasını istediğiniz başarı nedir diye uefa kupası derdi. adamlar fatih terim gitse zil takıp göbek atarlar çünkü hocanın en kötü hali yine rakibini korkutuyor.

    bu sürdürülebilir başarı mı oldu hayır ama hoca elinde iyi bir kadro varken bunun sinyallerini 3.döneminde real madridi çeyrek finalde sürkülase ederken gayet gösterdi. o maç biraz futbol şansımız olsa ve luka modric biraz kötü gününde olsa oyun kontrolünü elip almayıp oyunu yavaşlatmasa belki ilk defa yarı final görecektik.

    sonra gelelim üstü kapalı italya macerasına adam yıllar sonra fiorentinaya gidiyor imparator deniliyor yıllar sonra maç yorumlamak için milan tribünlerinde görülüyor imparatoreee diye üstüne atlıyorlar avrupada kaç tane hoca böyle kısa bir dönem çalışıp bu kadar sevilen bir etki yarattı çok hatırladığım bir durum değil açıkçası.

    sonra kendi içimize bakıyoruz kulüp içinde bir şey oluyor en zor zamanda bile ağzını açıp kimseyi öne atmıyor gel diyorlar geliyor git diyorlar gidiyor. rakip başkanından yöneticisi onunla uğraşıyor çıkıyor cevap veriyor neden çünkü bizim yöneticilerimiz sağolsun sadece olumlu şeylerde sarı kırmızı kalp tweeti atıyorlar onlar için pek hocasına laf gelmiş gitmiş önemli değil. federasyonu iki yılda toplam 14 maç ceza veriyor açıkçası avrupanın en önemli futbol organizasyonunda ülkemi temsil edicem orada bana önemli avrupa maçımdan önce kendi ülke federasyonum bana ceza verdiklerini açıklayacaklar ya başlarım böyle işe param var kariyerim zaten belli daha bu yaşta neden uğraşıyorum ki der en kötü o sezon sonu şampiyon yapar bırakırım ama o şampiyon oluyor her şeye rağmen bırakmıyor.

    hocanın 3 yıldır elinde hep eksik bir takım hep son dakika en önemli yerlere yama yapılan bir takım var diyorlar ki zaten galatasarayda transfer ne zaman erkenden yetişti melo vs son dakika gelmedi mi? evet eskiden melo da son dakika gelirdi ama yanındaki selçuk hazırdı sadece eksik parça tamamlanırdı. biz yıllardır komple parça toparlayamıyoruz ya tamamen forvetsiz oynuyoruz şimdide komple orta saha yok ama ona rağmen susuyor bekliyor. neden olumlu şeyler olunca kısa süreli unutuyoruz her şeyi yahu 6 ay forvetsiz şampiyonlar ligi grupları oynadık o kolay gruptan çıkamadık sezon içinde deplasmanda forvetsizlikten maicon-donk forvet oynadı bu takımda ve kazandık yani daha nolsun. o sezonun ocak ayında stoper tandemi bozulmasına rağmen iki yeni stoperle çıktık yine şampiyon olduk üstelik 8 puan geriden gelerek.

    galatasaray tarihinde kaç tane hoca gördünüz bu saydıklarımı yaparak hayatta kalabilen başarılar kazanan. cidden bazı şeyleri okuyunca hayrete düşüyorum.hadi eski başarılarını geçtim hiç hatırlamıyorum ki son üç yılda bir hoca iki şampiyonluk alıp şapkadan tavşan çıkartabilip taraftarlarınca bu kadar eleştirilsin bana çok ilginç geliyor maalesef zaten değerini en çok gidince anlıyoruz yine yere düştüğümüzde ilk onun kapısını çalıyoruz.

    son olarak 2010-2020 arası 10 yılda 5 galatasaray şampiyonluğu bunların 4 tanesi fatih terim önderliğinde ve son 10 yıl içinde çalıştığı toplam süre 5 yıl diyerek sözlerimi noktalıyorum.
  • 311
    eleştiriden beri olan, puta tapar gibi sorgusuz sualsiz teslim olan bir kısım galatasaray taraftarını dengede tutan olgu ve unsurdur. iyi ki de var diyebilirim. bütün ipleri eline bıraktığınızda; oyun aklı olarak geçmişte fabio pintoları, bugün ise futboldan emekli olmuş arda turan'ı seçip manasız bir özgüvenle her şeyi alaşağı edebilme potansiyeline sahip olmasına rağmen, eleştirildiğinde geçmişte leeds united'tan, bugün yirmi senelik kadıköy deplasmanı travmasından rahatça çıkabilmektedir.

    çünkü; fatih terim gerçek bir challengerdır ve onu ateşleyen, ortaya çıkaran şey her defasında ispat ve iddia etme inadıdır.

    yüzde yüz teslimiyet, biatçılık ve teneke misali romantizm bittiği gün; bu başlık ve konu muhtemeldir ki tarihe karışacak, karışmasa da gülerek karşılanacaktır.
  • 312
    hoca'yı her eleştireni "fatih terim düşmanı" yaftasına muhatap kılmak nasıl büyük bir hataysa, hoca'yı her savunanı 'fatih terim düşmanlığı' gibi bir hayali mefhum yaratıp biatçılık, yüzde yüz teslimiyetçilik ve teneke misali romantizm yapmakla itham etmek de o derece büyük bir hata. hele hele bunu yaparken, ağzından salyalar saçarak üslupsuzca ve hadsizce düşmanlık edenleri "aslında galatasaray'ın ve fatih terim'in iyiliğini düşünen cici çocuklar" kisvesine büründürmek hakikaten yenilir yutulur cinsten değil. bu 'cici çocuklar' haricinde kalan art niyetli, hakiki terim düşmanlarının ise 3-5 kişiden ibaret olduğunu iddia etmenin ise gerçeklerle bağdaşan bir tarafı yok. bunu iddia edebilmek için, galatasaray tribününü, sokağı, sosyal medyayı bilmemek, gözlemlememek gerek.

    fatih terim düşmanlığı bal gibi de var. hoca'nın 3. döneminin başladığı 2011 yılından bu tarafa, çok uzağa da gitmeye gerek yok, galatasaray sözlük'teki başlığını okumak bu düşmanlığın var olduğunu anlamak için yeterli. transfer yapmayı bilmemesi, milliyetçi olduğu için türk oyuncularla oynayacak olması, taktik bilmemesi, çağın gerisinde kalması, sonra galatasaray'a ihanet etmesi, mancini gibi güzel atkı bağlayamaması... en sevdiğim dönem olan riekerink döneminde güzel transferleri görünce galatasaray'a yeniden sulanması... (güzel transferler de tolga ciğerci, eren derdiyok falan bu arada) bunlar daha önce birçok kez yazıldığı için detaylarına girmeyeceğim. ama "terim mi gelecekmiş, gelsin riekerink hocam'ın yardımcısı olarak faydalı olur :):):):)" şakalarının galatasaray taraftarının kahir ekseriyeti tarafından kabul gördüğü, yenilgi akşamlarında tudor, lucescu başlıklarının övgülerle doldurulduğu bir ortamda fatih terim düşmanlığı diye bir şeyin olmadığını iddia etmek hakikaten absürt.

    50 yaş üstü, topçuluğuna sonundan da olsa şahit olmuş, hoca'ya "fatih" diye hitap edeni düşman. 30 yaş altı, futbolu afili terimlerle tanımış, avrupa futbolunu da takip ederek büyümüş, koca bir endüstrinin 4-2-3-1'den, 4-3-3'ten, gegenpress'ten, tiki taka'dan ibaret olduğunu sananı düşman. mahallenin aksi huysuzu olmayı marifet sayan, her şeye rıza göstermeyi koyunluk sayıp her şeye itiraz etmeyi marifet sananı düşman. mevzuya soldan bakan ama metin kurt'a en büyük desteği veren adamın fatih hoca olduğunu görmezden gelen tekyumruğu düşman. fm'de imleçle öne çıkardığı savunma hattını hoca gerçek hayatta öne çıkaramadığı için, search'e yazarak bulduğu thiago almada'yı hoca bulamadığı için onu küçümseyen ergeni düşman. aysal-terim ayrılığında hasbelkader aysal tarafını tutup sonrasında geri adım atamadığı için o tavrı devam ettireni düşman.

    daha dün bir hazırlık maçının sonrasında adamın başlığının altına "ben çok sıkıldım artık, genç heyecanlı bir teknik direktör gelsin" yazılıyor, eş zamanlı olarak ve sonrasında biz bir yandan düşmanlık satırlarını okurken bir yandan da bu düşmanlığın aslında olmadığını, bunun fatih terim taraftarlarınca uydurulmuş bir şey olduğunu öğreniyoruz. bitmedi, dahası da var. bir yandan bu saçma sarmal devam ederken bir yandan da "fatih terim bu eleştiriler yapıldığı zaman iyi, yapılmadığında kötü. biz aslında onun iyiliğini istiyoruz" diye bir ön alma çalışması da yapılıyor. yani söylediklerinde haklı çıkarlarsa "ben demiştim" diyebilecekleri, haksız çıkarlarsa da "hoca bizi, eleştirilerimizi dinledi, doğruyu buldu" diyebilecekleri bir emniyet payı bırakıyorlar, bir konforlu alan yaratıyorlar.

    kabataslak olarak haziran-eylül arasında "transfer cahili terim" söylemleriyle coşan, eylül-kasım arasında "takıma taktik çalıştırmayan plansız programsız terim" söylemleriyle zirve yapan, sonrasında temposu giderek düşen ve en nihayetinde mayıs'ta mizacına ve meşrebine göre kabuğuna çekilen veya başarıdan kendine pay çıkartacak kadar küstahlaşabilen bir fasit dairenin içine mahkum bu düşmanlığın mensuplarına son zamanlarda; hem başarısız tablodan ötürü hem de pandemi sebebiyle kayan takvimden ötürü mahcup olduk. inşallah kaldığımız yerden devam edeceğiz. son 25 senede olduğu gibi.
  • 314
    düşmanlık diyemem kırgınlık bendeki; ama, büyük bir kırgınlık. 2013’te bizi bırakıp milli takıma giderken demirören ile o fotoğrafı çektirdiğinde, kelimelerle tarif edemeyeceğim şekilde kırıldım kendisine. 4.kez geri geldiğinde kendisini eskisi kadar asla sahiplenemedim. saygım var tabii ki, sonuçta kendisi galatasaray’ın teknik direktörü; ama, o eski sahiplenişim de yok kendisine.
    tudor’un kurduğu ve fiziksel olarak iyi durumda olan takımı şampiyon yaptı, fazla sorun yaşamadan. sonraki sezon öncesi transfer dönemiyle kendisinin transfer konusundaki basiretsizliği bizi büyük etkiledi. hala da etkilerini görüyoruz. bu sezon oynanan keyifsiz ve isteksiz futbolun da sorumlusu hocadan başkası değil.
    kendisini eleştiriyorum tabii ki; ama, asla bir nefretim yoktur. zaten galatasaray kültüründe biat etmek diye bir şey söz konusu olamaz; fakat, bazı renktaşlar için ft büyük bir put ve asla laf edilmemesi gerekiyor. bence böyle olmamalı. evet, hoca tarihimizin en başarılı teknik direktörü; ama, burası galatsaray beyler, kimsenin çiftliği değil.
  • 315
    ülkemizin 2007’ den beri gidişatı, içinde bulunduğumuz durum ve ulaşacağımız olası noktalar hepimizin malumu; peki bugünlere nasıl geldik, elbet baştakilerin bir bildiği vardır denilerek.
    işte takımımızın da gidişatı son 3 sezonda hiç ileri yönde sinyaller vermedi. bunda yönetimin doğru transferler konusunda zayıf kalması kadar teknik kadronun da sürekli aynı hataları yapması, ortaya konulamayan doğru futbol etkili oldu. son 3 sezonun ikisinde biz şampiyon olduk ama baskın futbol oynadığımız için değil, en az kötü futbolu oynadığımız için. pandemi öncesi alınan galibiyet serisi buna bir bahane olamaz, keza sonrasındaki durumumuz da ortada.
    yönetim zaafiyeti için nasıl ki sri lanka hükümetini suçlayacak halimiz yoksa, ortadaki sistemsiz ve başarısız futbol için de papua yeni gine hükümetini suçlayacak halimiz yok.
    fatih terim eleştirisi ile düşmanlığı arasında çok kalın bir çizgi var, dolayısı ile kim galatasaray’ın başarısını fatih terim’ den önce görüyor ve başarıda kendine teşekkür edip, kendisinden kaynaklanan eksiklikleri dile getiriyorsa fatih terim düşmanı değil galatasaray dostudur.
    fatih terim’ i her şeyden soyutlayıp tartışmasız 1 numaraya koyanlar gerçekten galatasaray dostu değil çünkü galatasaray > fatih terim.
    bununla birlikte başarıda bile fatih terimi eleştiren kimseyi görmedim ki bu mecrada olacağını da sanmıyorum, dolayısı ile fatih terim düşmanlığı yoktur, fatih terim korumacılığı vardır.
    not: kendisinin aylar öncesinde istediği transferler herkesin malumu ve içinde bulunduğumuz anda, takımımızın eksik ve yetersiz olması fatih terim’ in değil, yönetimin hatasıdır.
  • 316
    kendisine galatasaraylıyım diyenin düşman olamayacağını düşündüğüm için var olmayan düşmanlıktır bana göre.hiçbir taraftar kulübüne bu kadar başarılar kazandırmış son yıllardaki en büyük başarılarında pay sahibi bir efsanesine düşmanlık beslemez bence.ama galatasaray taraftarından gelen her eleştiriyi düşmanlık olarak görmek başarısızlık durumunda eleştirilere düşmanlık yapıyorsunuz demek yanlış olur .galatasaray her zaman eleştirilerin varlığı sayesinde başarılı oldu. başarısızlık olduğu zaman kim olursa olsun eleştirilmek zorundadır.eleştiri kültürünün kulübümüzde çok önemli olduğunu düşünüyorum.taraftarın futbolculardan ,teknik heyetten, yönetimden iyi performans bekleyip eleştirmesi kadar doğal bir şey olamaz.
  • 317
    bir galatasaray sözlük klasiği olan başlık. ayrıca türkiye'ye de çok benzer. mesela bu ülkede ekonomi kötü beyanında bulunmak, ara ara vatan hainliği damgası yemek demektir.

    eğer fatih terim (birileriyle kader birliği vs. falan etmemiş) galatasaray'ın başındaysa ve takım kötü oynayıp, avrupa'da maç dahi kazanamıyorsa, gelen haklı eleştiri ve sorgulardan sonra bu başlık hortlar. düşman, hain, nankör kelimeleri gırla gider. ya da türkiye ligi şampiyonluğu sonrası hortlar bu başlık. bu kez moda kelimeler, size rağmen, ağlayın, beton yetmez vs. olur.

    şahsım adına yoruldum ben, hissizleştim iyice. tamam en süper terim. tamam vardır bir bildiği. tamam beton yetmez. zaten ekonomi de çok iyi.
  • 318
    genç kuşağın düşman olabilmesini anlıyorum zira onlar 80’leri ve 90’ları görmediler. ülkece nereden nereye geldiğimizi bilmiyorlar.

    sağda solda rakip taraftarlar da hocayı eleştirince zannediyorlar ki her şey doğal sürecinde oldu işte hoca da şenol güneş, mustafa denizli ile dönemin iyi antrenörlerinden.

    en kestirmeden yazayım, fatih terim olmasaydı ne türk futbolu bu seviyede olurdu nede biz. gerisi laf-ı güzaf.

    bugün avrupa’da, deplasmanda oynadığımız 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı nda elenmeye kızıyorsak sebebi terim’dir. 20-25 sene evveli olsa yenildik ama ezilmedik nidalarıyla dönmüştük.

    asıl yazmak istediğim, mustafa cengiz yönetimini sevmek hocaya düşman olmayı gerektirmez. aynı şekilde tersi için de geçerli. galatasaray’ın iyiliği için her ikisinin de doğrularına ve yanlışlarına göre hareket etmek lazım.

    bazıları yazmış feghouli, belhanda sevgisinden vazgeçemedi diye. pardon ama kimi oynatacaktı güzel kardeşim kim var elimizde. allah aşkına sekidika falan demeyin. al işte gördük taylan’ı oynatmıyor diye eleştiriyorduk ligde bir iki iyi gitti ama avrupa’da tozunu alıyorlar adamın. solda babel oynadı diye kızıyorlar, emre’yi de gördük işte iki metreye top atamadı.

    renktaşlar yönetim transfer yapamayarak işi bu sürece getirmiştir bunu cebe koyalım. ha hocadan da taktiksel bir varyasyon beklerdim açıkcası, terim olmak bunu gerektiriyor. standart bir oyun beni üzdü.

    karşılıklı cepheleşmeye lüzum yok. suçu tek başına hocaya yüklemek fatih terim düşmanlığıdır.
  • 319
    hocayı savunmak içine bu yaftaya ihtiyaç duyan kişinin muhtemelen söyleyeceği sözü kalmamıştır.
    3 senedir takımın başında olan hocanın bahanesi transfer olmamalı artık. kaldı ki 1-2 transfer ile çözülemeyecek sistemsizlik sorunlarımız var. bu noktada “transfer olmadı ondan kişiliksiz oyun oynuyoruz” geçerli bir bahane değil.
    yahu insan hiç mi düşünmez, senin transfer istediğin takımın bütçesinin yarısına zımba gibi genç çocuklar ile takım kuruyorlar, çıkıp devlerle kafa kafaya oynuyorlar. sen bunu 3 senedir başaramayıp transfer diyemezsin.
    bunları dile getirene de fatih terim düşmanı, galatasaray tarihini bilmemek yaftası vuruluyor.

    yaşı ancak 2000 dönemine yetenler galatasaray’ın avrupa’da terim ile varolduğunu sanıyor.
    işte terim döneminden önceki cimbom zaferleri;
    1 kupa galipleri kupası çeyrek finali,
    2 şampiyon kulüpler kupası çeyrek finali,
    1 şampiyon kulüpler kupası yarı finali,
    1 şampiyonlar ligi 2.tur,
    1 şampiyonlar ligi çeyrek finali..
    elbette terim gs’nin avrupa fatihi imajına çok büyük katkı sundu. ancak gs tarihi avrupa’da başarının tarihidir, bu alışkanlığın kaybedilmesi ve başarısızlığın kanıksanması da yine terim dönemine nasip oldu.
  • 321
    ortada “düşmanlık” falan yok. 90’lar çocuğuyuz. kendisi bir jenerasyonun idolü, süper kahraman figürüdür. kendisine sevgi ve saygımız sonsuz ve hep baki kalacak.
    öte yandan daha maç başlamadan evvel, kadrolar açıklandığında “ah ya acaba babel yerine emre solda, etobo ortada taylan’ın yanında oynasa daha mı verimli olunurdu” diye yazdığımızda düşman oluyorsak vay halimize.
    terim eleştirilebilir ve eleştirilmelidir. eleştiri yapana düşman diyenler asıl galatasaray’a düşmanlık yapıyorlar.
    rangers’a twitter hesabından komikli kedi görseli paylaştıracak kadar kötü futbol oynatan her kimse, isminden ve niceliklerinden bağımsız olarak elbette eleştirilecektir. bunu yapamayacaksak ve 35 yıldır bu takımı gerektiği yerde ağır eleştiri yaparak desteklemeye devam eden taraftar, düşman olarak adlandırılacaksak işimiz iş.
  • 323
    eleştiriye tahammülü olmayan insanların sevdikleri kişilerin eleştirilmesine de tahammülü olmaz.

    takım başarısızsa hoca eleştirilir. her eleştiriyi düşmanlık olarak algılayan insan dışa kapalıdır ve gelişim gösterme konusunda başarısız olmaya mahkumdur.

    fatih terim türkiye'nin gelmiş geçmiş en başarılı teknik direktörüdür, evet. ama dün dündür bugün bugündür. 4. fatih terim döneminde avrupa'da sürekli başarısız olunmuştur. ve başarısız olunurken fatih terim tarafından değiştirilmeyen veya çok geç değiştirilen bariz hatalar gözümüze batmıştır. örneğin statik futbol. babel ve feghouli kanatlarıyla 16 maçta 24 puan alabilmiş takım bu konunun en bariz örneğidir. buna rağmen sen avrupa ligindeki eleme maçına bu kanatlarla çıkıyorsan tabi ki eleştirilirsin. bunun fatih terim düşmanlığı ile alakası yok.

    hoca bazı şeyleri değiştirip ligde yine şampiyon olabilir. biz yine kutlarız, yine seviniriz, yine fatih terim'e övgüler dizeriz. ama bu demek değil ki başarısız olduğunda da bunu dile getirmekten çekiniriz.
  • 324
    galatasaray sozlukte var oldugu dusunulen en sacma olgu. bir taraftarin taraftari oldugu takim iyi oynamiyorsa bunun sorumlusuna serzeniste bulunmasi cok dogal. elestiri nedir anlayamayan turk insani da bunu dusmanlik falan zanneder.

    fikir ozgurlugu diyoruz ya bazilari var mesela hayattan ve futboldan anladigi cekirdegi dolduramaz ama yaya yaya konusur. sen konusma kardesim, senin fikrinin zerre onemi yok, senin fikir ozgurlugunun olmasi da hata.
  • 325
    düşmanlık denilen olayı somut sebepler üzerine dayandırmadan sadece eleştiri noktasından anlayabiliriz. bu nokta da neyin eleştiri neyin düşmanlık olduğu bariz ortaya çıkıyor. keşke sözlük kuralları izin verebilse de her seferinde bu düşmanlık tartışması yerine neyin düşmanlık ile tartışıldığını bizzat entry ile anlatabilsem.

    bu 3. entry'i girişim o yüzden daha kurallara göre yazmam gerekiyor. fatih terim'in oynattığı oyundan aldığı oyuncuya, yaptığı açıklamadan yapmadığı açıklamaya kadar her konu da eleştirebilir. ancak bunun bir tespiti olur ve o tespit üzerinden eleştiri yapılır.

    bunların dışında sadece gitmesine yönelik, sadece nefret söylemi olan nokta da düşmanlık deniliyor. diyorum ya keşke sözlük kuralları izin verse de tek tek göstersem nefret söylemi ile yazılanları.

    kısaca dünkü oyunu veya genel olarak takımın durumu eleştirenler değil. sadece yenilgi de ortaya çıkıp ve sadece tek başlık altında toplananlar genel olarak düşmanlık ile tanımlanıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın