resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 29422
    kim ne derse desin, yedi düvelle mücadele eden galatasaray efsanesi.

    çok hataları var, keşke yapmasaydı bazı hataları. örneğin kerem’i daha önce atsaydı 11’e, hak veriyorum. birçok konuda da hak verebilirim bu eleştirilere, fakat yine de bunları yapsa bile çok bir şeyin değişeceğine inanmıyorum.

    o kadar yalnızlaştırıldı ki, tek başına savaşıyor. galatasaray için savaşıyor. kendi futbolcularını sırf hocaya saldırmaya cesaret edemediği için medyanın önüne atan bir başkanla çalışıyor. 5 haftadır her maçta doğranan takımına, sürekli haksız yere cezalar almasına karşın tutup utanmadan tff ve mhk’yı öven bir başkanla çalışıyor.

    verdiği emeğe ben acıyorum. burdan acıyorum verdiği emeğe. aklını izanını kaybetmiş hasta bir adam tarafından sürekli korunması gerekirken hedef gösteriliyor. görevini beceremeyenlerin görevini üstleniyor sürekli.

    ben kendisinden razıyım. oynattığı oyundan da razıyım. avm’de alışveriş yaparken tabela koyulmadığı için ıslak zeminde ayağımı burksam müşteri olduğum için avm’nin altını üstüne getirebilirim, ama bütün bu şartlar içerisinde, rakipler bu kadar kollanırken bizi hala zor dahi olsa şampiyonluk yarışında tutmuş olmasına ancak teşekkür edebiliyorum.

    eyvallah.

    edit:imla
  • 30238
    asla yalnız olmayan hocam.

    yapılanları görüyoruz. eğer giderse, tarihten ders almayanların gelecek sene galatasaray'ın bu kadar hakkı yendiğinde ilk 5 dışında tutunmaya çalıştığını izlerken pişmanlıklarını göreceğiz, şimdiden yazalım.

    kal hocam. güçlü bir yönetim gelsin. sürekli kadronun bi tarafını eksik bırakmayan, senin sürekli saha dışıyla uğraşmana sebep olmayan bir yönetim gelsin. kal ve göster, böyle olduğunda nasıl geri kalan herkesi rezil ettiğini. sakın gitme.
  • 30520
    kendisine yöneltilen tüm eleştiriler bitti, her başkanla kavga etmesi kaldı.

    bi bakıyoruz kavga ettiği başkanlara, ilk çalıştığı başkan faruk süren. ben mi yanlış biliyorum bilmiyorum ama ikisi arasında ciddi bir kavga falan yoktu. hatta şu an faruk süren’in damadı olan başkan adayı kendisini el üstünde tutuyor.

    geçmiş zaman, hatırlamıyorum ama ikinci döneminde de bir kavga falan hatırlamıyorum.

    kavga ettiği başkanlar ünal aysal ve mustafa cengiz. bir de kavgalara bakalım isterseniz.

    her futbol geyiğinin tartışmasız klişelerinden biri var, hatırlar mısınız?:

    “ağbi liverpool’un, manchester’ın başkanlarını kimse tanıyo mu? bizim başkanlar sürekli göz önünde, iş yapmak yerine kendi reklamlarını yapıyorlar, sürekli konuşuyorlar.”

    ünal aysal döneminde her şey çok güzel başlamıştı benim hatırladığım kadarıyla. ünal aysal ben futboldan değil, futboldan anlayandan anlarım deyip işini yapıyordu, gerisini hocaya bırakıyordu falan. e sonra? ünal aysal’ın sürekli göz önüne çıkma çabası, bülent tulun aşkı, hocaya eleman deyip itibarsızlaştırma çabası falan. yani tamam, fatih hoca sütten çıkmış ak kaşık demeyelim de, bu noktada görev tanımının dışına çıkan insan fatih terim değil, ünal bey. bu kadar öne çıkma çabası olmasa her şey gayet güzel devam edebilirdi.

    mustafa cengiz mi? bu anlaşmazlıkta fatih terim’i haksız görmek en hafif tabirle hocaya düşman olmaktır.

    benim bildiğim fatih hoca, işini yapan bir başkanla gayet anlaşır. ama öyle basit basit medyaya servisler, süleyman rodoplar, transfer başarısızlıkları falan. sen 4 sene, hiçbir futbolcu satamayıp takımı sürekli sakat aksak, bir tarafı eksik olarak yarışta tut, bi de üstüne sürekli laf ye, sonra hoca neden başkanlarla kavgalı. gerçekten enteresan.
  • 30699
    --- alıntı ---

    fatih terim: "sosyal medyada taraftarımızın duygularıyla oynandığına inanıyoruz. bundan açıkçası hiç hoşlanmıyoruz. biz kendi bildiğimizi yapmaya devam edeceğiz. bir maç için birkaç oyuncu yetiştirmeyi planlasaydık, olağandan çok daha yüksek bedeller ödemek zorunda kalacaktık."

    fatih terim: "biz 3 sezonluk bir proje düşünüyoruz. yakın süre içerisinde de nelerle karşılaşacağımızı hep beraber göreceğiz. oyuncular, kulüpler, menajerler ve sosyal medya üzerinden bu yapılanların bize pahalıya patlamasına izin vermeyeceğiz."

    --- alıntı ---

    açıklamalarını yerinde bulduğum hocamız. bu yapılanma isteğini defaaten tekrarladığını herkes biliyor bence zaten.

    3. döneminde geldiğinde, bu yapılanmaya yakın bir yapılanma kurmuştu aslında. o döneminde ülkedeki diğer takımlarla arasında, futbol ve kadro yapılanması olarak ciddi fark yarattı. bu yapılanmayı bizim gibi maddi sorunları olan kulüplerde 1 senede gerçekleştirmek ancak fm oyununda mümkün olabilir. bunu yapmak için önce başarı getirmeniz gerekir.

    3. döneminde yaptığı da tam olarak budur. bir önceki sezon ligi rezil bir futbolla 8. bitiren takımı almış, içerisinden mustafa sarp, barış gibi isimleri temizlemiş, ortalama bir kadro kurmuş ve ligi domine etmiştir. playoff saçmalığı olmasaydı o ligi 34 hafta sonunda 2.'nin 9 puan önünde bitirmiştik.

    ardından takımı şampiyonlar ligi'ne götürmüş, ve aşama aşama, gerek yıldız, gerek genç oyuncu transferleriyle yapılanmaya başlamıştır. sneijder o dönemde gelmiştir, drogba o dönemde gelmiştir, bruma o dönemde gelmiştir. bu isimleri alabilmenizin yolu hem şampiyonlar ligi'nde kendinizi göstermeniz, hem de oradan gelen gelirlerinizdir. bu yapılanmanın devam etmemesi ise kendisinin değil, malum haliniz, dönemin başkanının suçudur. geldiğinde aldığı takım mustafa sarp, barış özbek, servet çetin, ayhan akman gibi isimlerden oluşurken, giderken bıraktığı takımda drogba, sneijder, bruma, selçuk inan, burak yılmaz falan vardı. maaşallah hiç yapılanmamışız.

    mustafa cengiz döneminde ise bu yapılanmaya fırsat yoktu, bunu hepimiz biliyoruz. transferini istediği isimler hauge, moder, hatta haaland iken bu isimleri alamadık asla. marcao'yu bile ozan kabak satıldıktan sonra, zorla, serdar aziz'i kadro dışı bırakarak aldırabildi. mhy, vedat muriqi gibi isimleri galatasaray'a gelmek istemelerine karşın basiretsizliğimizden kaybettik.

    şunu da eklemek isterim, mustafa cengiz dönemi için şu iki eleştiriyi aynı anda yapıyorsanız kötü niyetlisiniz:

    -yapılanma demiş, senelerdir neredeydin hoca?
    -geçen sene sana tarihin en pahalı kadrosu kurulmadı mı?

    hem takımı kiralık oyuncularla idare ettirip, hem de yapılanma istiyorsanız, biraz insafınızı sorgulayın derim.

    şimdi yeni dönemde, yaptığı açıklamaları destekliyorum. olabildiğine haklı açıklamalar. buradaki tek sıkıntı, aslında bir maça yetiştirilmediği için değil, başkanla kendisinin geçmişten beri bir arada olduğu bilinmesine, ve başkan 10 günde transferi bitireceğiz demesine karşın, barış alper yılmaz dışında bir isimle bile anlaşamamış olmamız.

    edit: şu entry'de 3. dönemindeki yapılanma ve sonrasına ait çok güzel ipuçları var aslında:

    https://gss.gs/2425816
  • 30714
    21 temmuz 2021 psv eindhoven galatasaray maçına mecburen 3lü savunma ile başladı. 4 gün önce elindeki tek sağ bek olan deandre yedlin'e covid tanısı konulduğu için, ya sekidika'yı sağ bekte başlatacaktı, ya da 3'lü savunma yapacaktı. haliyle 3lü savunma yaptı.

    fakat 3lü savunma konusunda 4 günlük bir çalışma yerleşim anlamında bize ciddi sıkıntı çıkardı haliyle. 4lüye döndükten sonra az biraz dengeleyebildik. kendisine buradan yardırıp içini boşaltanları bir kenara koyarsak, zaten çok umutlu olmadığımız bir maçtı. bu kadroyla bu kadar diyor sahada şu an.
  • 30903
    arda'yı hala oynatıyor çünkü orta sahada, dün gelen kaplardan önce, oynatabileceği oyuncular şunlardı:

    -aytaç
    -taylan (yeni ameliyat oldu)
    -emre kılınç
    -atalay babacan
    -emre akbaba
    -arda
    -ömer bayram (sol bek oynadı)

    başka yok. orta sahada minimum 3 oyuncu oynatmanız gerek. elinde daha iyisi olsa daha iyisini oynatırdı. herkes için çok kolay arda'yı, babel'i, akbaba'yı, soso'yu direkt kadro dışı bırakmak. hemen bırakalım. ee? geçen yıl 40 üstü maç oynadık. bu sezon da farklı olmayacak.

    bi transfer yapalım diye göbeğimiz çatlıyor. 2 yıl önce sezon başı elinde futbolcu olmadığı için denizlispor maçı'nda seri kırmızı gördükten sonra selçuk'u almıştı yedekten. burada gelip millet hala evlatçı, hala selçuk'tan medet umuyor falan demişti. sonrasında lemina ve nzonzi takıma katıldı, selçuk bir daha forma yüzü göremedi.

    elimizdeki futbolcular bunlar arkadaşım, neyini anlamıyorsunuz? hemen vazgeçsin desen takımın yarısını sayarsın vazgeçilecek oyuncu olarak. ama paramız yok. transfer yapamıyoruz. elimizdekini kullanmaktan başka çaremiz yok. neyini anlamıyorsunuz şunun cidden?

    edit: 4staredgala uyardı. akbaba da covidmiş, haberim yoktu.

    ayrıca arda'yı getirmesini büyük çoğunluk istemedi evet, ben de istemedim. entry geçmişine bakabilirsiniz. arda'yı getirmesinin başka sebebi var. hoca arda'ya inandı, ve futbolcu olarak değil, teknik ekip olarak muhtemelen arda'nın galatasaray'daki misyonunun bitmediğini düşünüyor. sen düşünmüyor olabilirsin. herkes senin gibi düşünmek zorunda değil.

    kim ne derse desin, arda simeone, fatih terim gibi büyük teknik adamlarla çalışmış, barcelona'da, hem de barcelona'nın dünyanın tepesinde olduğu dönemde oynamış bir isim. teknik yeterlilik sağlarsa galatasaray'a daha büyük hizmetler verebilir. daha önce şunları yazmıştım arda ile ilgili, buradaki videoyu izleyebilirsiniz:

    https://gss.gs/3091118
  • 31021
    iyi anlaşamadığı, kendisine istediği takımı kurmayan, üstelik birçok taraftara göre takımın içini boşaltan bir yönetimden yeni kurtulan hoca. buna inanırsınız inanmazsınız. son döneminde istediğimiz futbolun oldukça uzağında olduğumuzu herkes kabul ediyor. fakat her dönemde yaşadığı bir fuck up olduğunu unutmamak da gerekiyor.

    aynı şeyleri defaatle tekrarlamak olacak fakat, kısa bir özet:

    -kendisi takıma geldiğinde zaten 12 kişilik bir takım vardı neredeyse elinde. tudor'a kurduğumuz takımı, ndiaye de satıldıktan sonra şampiyon yaptı.
    -ertesi sezon 27 gol atmış forveti satıldı. yerine kimse alınmadı. elinde yalnızca eren derdiyok ile şampiyonlar ligi'ne girdi. bence fena performans göstermedi, fakat forvetsizliğin etkisiyle elendik.
    -aynı sezon ozan kabak'ı çıkardı. bu oyuncu iki sene sonra dünyanın en iyi 3 takımından biri olan liverpool'un denediği bir oyuncu. bizde bir sezon daha oynasa belki de 30 milyon euro'nun üstünde satacaktık. ama 11 milyon euro gibi bir değere gitti. serdar aziz'i kadro dışı bıraktı. kendisine luyindama, marcao ve diagne alındı.
    -bu sezonu da şampiyon olarak tamamladı.
    -ardından orta sahasındaki akıl olan fernando satıldı. yerine 3 tane kiralık oyuncu geldi. bir tanesi bize saygı duymadı.

    (bkz: steven nzonzi)

    dilerseniz bizdeki istatistiklerine bakabilirsiniz, saygı duymadığını anlayacaksınız. bu sezon ilk yarıdaki çok kötü performansa rağmen ikinci yarıda bambaşka bir futbol oynatmaya başladı. bana göre son döneminin en iyi futbolunu çıkardı. kadıköy'de, taraftar da oradayken, fenerbahçe'yi eze eze yendi. pandemiye kadar her şey iyi giderken pandemi başladı, kendisi covid oldu, sezonu kaybetti.
    -son sezonunda ise devre arasına dek yine inanılmaz eksik bir kadro ile oynadı. antrenman yaptırmayı bilmeyen bu hoca alternatifi olmayan taylan'dan ilk yarıda insanüstü bir verim aldı. 2. yarıda etebo'dan verim almaya çalıştı. çok ciddi haksızlıklarla uğraştı. averajla şampiyonluğu yitirdi.

    hiç hata yapmadı bu süreçte diyemem. mesela 3. sezonunda şener'den katkı alacağını düşünerek yabancı sınırı sebebiyle linnes'i dışarda bıraktı. fakat şener devre arasına kadar sakatlandı. elimizde kullanabileceğimiz tek sağ bek 33 yaşındaki mariano kaldı. mariano o dönem boyunca lig + şampiyonlar ligi'nde oynadı, ki karşısında mbappe, rodrygo gibi kanatlar vardı. haliyle o dönemi kaldıramadı. o kötü futbolun en büyük sebeplerinden biri buydu benim gözümde, çünkü mariano oyun kurulumunda çok kritik bir role sahipti.

    bu sene daha önceden işi bitirmesi gerekiyordu, rahat davrandı. büyük hataydı.

    arda'yı ısrarla aldırması hataydı bence.

    fakat tüm bunların sonrasında, bu kadar kaosun içinden bana göre alnının akıyla çıkabilmiş bir insan olarak, kendisine inancımı yitirmedim. zira uzun zamandır boğuştuğu sıkıntılardan sonra ilk kez istediklerini yapabilme fırsatı geldi eline.

    kendisine babel'den, arda'dan falan vazgeçmediği için kızmak çok saçma geliyor bana. zira adamın elinde bunlar var. yenisi alınmadı. gedson geldiği anda belhanda'yı kesti mesela hoca. oğulcan'dan verim alabildiğinde feghouli'yi kesti. mohammed geldiğinde babel forma yüzü görmedi. 40 küsür maç oynadı bir sezonda. böyle bir durumun içindeyken her futbolcudan verim alması gerektiğini anlamamak saçmalık.

    artık son dönemindeyiz. ve kendisi hırs gösteriyor. sadece biraz sabır istiyor. istediklerini yapabildiği bir takımda sabır istiyor. bu kadarcık sabretmeyi hak ediyor. hak etmediğini düşünüyorsanız, neye sevindiğinizi, hangi karanlıkta alınan kupaya çıldırdığınızı, hangi kapanan 8'e şaşırdığınızı bi ölçüp tartın. yaptı. yine yapacaktır.
  • 31965
    soso, babel, arda ısrarından acilen vazgeçmesi gereken canım hocam. bu maç babel değişikliğiyle gitmedi o ayrı. bu maç yedlin’in rezil performansı ve luyindama - nelsson ikilisinin uyumsuzluğu sebebiyle gitti.

    (bkz: 12 eylül 2021 trabzonspor galatasaray maçı)

    takımı yavaş yavaş oturtuyor. iyi niyetli olan herkes bunu görür zaten, bu takım yakın zamanda çok canlar yakacak. yalnızca marcao’nun dönmesi gerekiyor, sacha’nın da bir an evvel iyileşmesi.

    fakat bunlardan azade, yukarıda sayılan üç isim bütün ritmi bozar. bugün feg sağlıklı olsaydı iki gol atan emre yerine feg oynayacaktı. maç öncesi röportajından bunu anladım ben.

    hocam, artık elinde hem alternatifli, hem de farklı bölgelerde oynama yeteneği olan genç bir kadro var. bu kadroyu kurarken harika bir iş çıkardın. bugün örneğin emre kılınç mecburen çıktı, eyvallah, yapman gereken tek şey emre-aytaç değişikliğiydi. hem istediğin orta saha hamlesini yapmış olurdun, hem de morutan’ı açığa atıp tekniğinden, hızından ve şut tehdidinden faydalanırdın.

    artık taraftarla barışman gerekiyor hocam. babel, feg ve arda ile bu mümkün değil. bir işe yaramıyorlar. rica ederim.
  • 31985
    12 eylül 2021 trabzonspor galatasaray maçını yaptığı değişikliklerle vermemiştir. emre kılınç değişikliğini mecburiyetten yapmıştır, fakat zaten oyun ilk yarıda trabzon’a dönmüştü. 2-1’i yakaladıktan sonra ikinci yarıda oyunu dengelemeyi başarmış, fakat ilk golü yediğimiz kanattan, yedlin’in yetersizliği sebebiyle takımı 2. golü yemiştir.

    babel değişikliğinin izahı yok, buna ben de katılıyorum ki aynı şekilde eleştirdim. bunları yapmaması gerekiyor artık. fakat maçı veren babel değişikliği olmamıştır. ayrıca insaflı olup söylemek gerekir ki takım gün geçtikçe iyiye gidiyor. bir de üstümüzdeki şanssızlığı atıp tam kadro oynayabilirsek muhtemelen 5 6 hafta içinde takım damga vurmaya başlayacak. bu sabrı da gösteriverelim bizahmet.

    burada hocanın tek yapmaması gereken babel, arda ve feg üçlüsünden medet ummak. keşke iki maçlığıma feldkamp falan gelip şunları kadro dışı bıraksa da hepimiz rahatlasak.
  • 32367
    hocam seni çok seviyor ve hala inanıyorum. istifanı istemek bence hala gereksiz, zira benim gözümde son 4 senede her sene başında takım değiştirip sıfırdan başlayan bir teknik direktör olarak, bu sene sonunda kendi aldırdığın oyuncularla güçlü oyununu bulmanı ve sonrasında zaten bu kadronun üzerine yapacağın takviyelerle söylediğin 3 yıllık planlamayı gerçekleştirebileceğini düşünüyorum.

    lakin, bunu yapmak için silkinip kendine gelmen gerek sevgili hocam. sen pragmatik adamsın, eyvallah, takım yeni, rotasyondaki oyuncularının kalitesi yetersiz falan, bunların hepsi tamam. fakat senin de artık bu rotasyonu doğru kullanman gerekiyor. oyun kimliği oluşturmaya çalışmanı anlıyorum. örneğin hepimizin görmek istediği, pres yapan, hareketli bir galatasaray istiyorsun. çok iyi. fakat rotasyon yapacağım derken aynı anda berkan'ı, cicaldau'yu, morutan'ı kesersen bu takımın pres gücü direkt olarak sıfıra iner. yani bir maç dinamik, öteki maç statik oynarsın.

    bir maç berkan'ı kes, ötekinde cicaldau'yu mesela. idareli kullanmak iki ayrı 11 kullanmak demek değil ki.

    bir de, her maç sonunda o golü atabilsek ya da o golü yemesek diyorsun. olmaz. yani kayserispor'a o golü atıverelim hocam bizahmet, atmıyorsak da yemeyelim. inan o kadar zor değil, elindeki takım kayseri'ye gol atmaya yeter. yeter ki sen pragmatik davran, doğru kullan.

    senin hakkındaki birçok eleştiriye katılmıyorum. bugüne dek de çok eleştirmedim bu döneminde, çünkü bazı eleştirilerin çok insafsız olduğunu düşünüyorum ve burayı bir de ben körüklemek istemiyorum. fakat bugün gerçekten inanamadığım bazı şeyleri söyleme ihtiyacı hissediyorum.

    hocam sen hagi'yle bile koşmuyor diye kavga eden adamsın. drogba gibi yıldızı peak zamanına yakın oynatabilen adamsın. engin baytar gibi sorunlu futbolcudan yıldız, bu döneminde bile donk gibi a2'ye gönderilmiş ve vazgeçilmiş adamdan terminatör çıkaran adamsın.

    fakat biliyoruz ki bütün bu adamların ortak özelliği istemeleriydi. sen söyledin, onlar da uygulamak istediler ve uyguladılar. hocam feghouli istemiyor artık ya. babel istemiyor. soso istese götünü göbeğini salmaz. babel istese taraftarla dalga geçmeye kalkmaz. benim tanıdığım fatih terim'in bu adamları direkt olarak kadro dışı bırakması gerek yani.

    sen emre çolak'ı, emre belözoğlu'nu, semih kaya'yı, ozan kabak'ı çat diye sahaya atan adamsın. babel'siz oynarsak yunus'la oynayabilirdik hocam. oğulcan'la oynarız. bi şey kaybetmeyiz yemin ederim ya. yedlin'i kazanmaya çalışmayalım artık, eyvallah hala maç sırasında biz ıslıklamayalım aynı fikirdeyim seninle ama, olmuyor işte hocam. pva zaten hücumcu, koyuver birkaç maç sağa alparslan'ı, o da defansif olsun, pragmatik davran, başka şekilde gol bulalım yani. bek katkısı alıcaksın diye sürekli kanada inip topu rakibin kucağına ortalayıp sonra geri dönen adamın defansif zaafiyetlerinden maç veriyoruz ikidir. nasıl göremezsin bunu yani.

    (bkz: 22 eylül 2021 kayserispor galatasaray maçı)

    elinde orta saha var artık, 4-4-2 deneyiver birkaç maç mesela. yaratıcı oyuncu eksikliğin var bu çok bariz. morutan'ı daha efektif kullan, rotasyona sokarken de skor garantisinden sonra sok.

    yani işin özü, pragmatik davranıver biraz be baba. yani canımız ciğerimizsin, biliyorum bizim kadar üzülüyorsun galatasaray'ın sahadaki haline. ama lazio maçında çektiğin beyaz gömleğin iddia demek olduğunu biliyoruz biz. lazio maçına beyaz gömlekle çıkıp kayseri maçında siyah kazak giyme hocam. sonra çok yıpranıyoruz, bir olamıyoruz, bu maça da hazırlan o maça hazırlandığın kadar. zamanın mı yetmiyor? alıver yanına 3-4 tane daha analist falan hocam, hazırlanıp gelsinler sana, ne yapılması gerektiğini anlatsınlar.

    canımız yanıyor galatasaray'ı böyle aciz görünce. hele kenarda sen varken görünce daha çok yanıyor. bu entry'yi de yine senin bir sözünle bitireyim, hatırla o günleri de bi silkin artık be hocam:

    galatasaray yerde kalmaz.
  • 32691
    ne büyüksün fatih terim, ne büyük. şöyle saçma sapan bir ülkeden senin gibi bir taktik deha çıktı, bu ülkede yapılabilecek olanın en iyisini yaptı, 70’ine merdiven dayadın, para pul için değil, gerçekten bu işi sevdiğin, keyif aldığın için çalışmaya devam ediyorsun. en modern olanı yapmaya çalışıyorsun, kolay olmuyor, bazen yol kazaları oluyor, ama vazgeçmiyorsun, eline fırsat verilince çat çat susturuyorsun herkesi hala.

    ama şu sikimsonik ülkede, senin gibi bir taktik deha yetiştirilebilmiş olmasının şaşkınlığını ve belki 50 sene böyle bir figürü göremeyecek olmanın üzüntüsünü farketmeyen insanlar tarafından, varlığından ve aynı renkleri destekliyor olmaktan keyif almak yerine sürekli saldırılıyor, eleştiriliyor, aşağılanıyorsun sözüm ona.

    sen çok büyüksün imparator. hagi’nin futbol oynadığı yıllara, messi’nin futbol oynadığı zamanlara tanıklık etmek nasıl tarihe tanıklık etmek ise, nasıl büyük bir şans ise, senin dehanı, yaptıklarını izlemek de aynı şekilde.
  • 32710
    kendisinin önündeki en büyük engel nedense kendisiyle bireysel bir problemi olduğunu düşündüğüm, kendisini galatasaraylı olarak tanımlayan, en küçük fırsatta istifa başlıklarında fink atıp, sahada kötü oyun gördük diye her yeri yangın yerine çevirme çabasında olanlardır.

    fatih terim’in bu döneminde çok başarılı olacağının bir garantisi yok. olmayacağının da bir garantisi yok. gözü kör bir fanatizmle hoca bu işi yapar diyen de, yapamaz diyen de allame-i cihan değil, sen kimsin diye sorarlar adama.

    insanlara anlatılmaya çalışılan şey, galatasaray taraftarı ise, mantıklı davranması. son 3 sezonda hocanın takım kurulumu konusunda yaşadıkları sıkıntıları biliyoruz hepimiz. kimseyi eleştirmek için yazmıyorum bu örneği, allah şifa versin muhatabına ama, yalnızca galatasaray erkek basketbol takımının geçen seneki ve bu seneki durumunu karşılaştırıp, hocanın yaşadığı sıkıntıları anlamaya çalışabilirsiniz.

    futbol her durumda kendinden maddi olarak daha zayıf olan takımları yendiğin bir spor dalı olsaydı, zaten izlemenin bi anlamı olmazdı sanıyorum. daha zengin olana 3 puan yazar geçerdik. bazen yeni kurulan bir şey umut vaad ediyorsa sabretmeniz gerekir. sabır dediğiniz şey zaten iyi olana gösterilmez. bir şey kötü ise sabredersiniz.

    hoca 4 yıldır bu takımın başında. 4 yıldır istikrarlı oyun yok evet. neden acaba? 4 yıldır sıfırdan kadro kurup sonra yeni gelen futbolculara kendi oyununu baştan anlattığı için olabilir mi? hmm.

    yepyeni, gencecik bir kadrosu var artık elinde. üstelik kiralık falan da değil. üstelik güçlü, saha dışını hocaya bırakmayan bir yönetim kadrosuyla. hocayı şimdi göndersek, yeni gelecek o çok bilimsel hoca başarısız olursa ne kadar kredisi olacak gözünüzde? 3 ayda o adamı da derdest etmeyecek misiniz? o gelecek hoca kendi oyuncularını istediğinde galatasaray’ı tekrardan büyük maliyetlerin altına sokmayacak mıyız?

    sabır göstermek için başınızda kredisi olan birinin olması gerekir. yoksa iki günde yerine getirdiğinizi de yok eder gönderirsiniz. fatih terim’den daha çok kredisi olan kimi getireceksiniz takımın başına?

    takım iyiye gidiyor, net bu. avrupa galibiyetlerimizi şansa falan bağlamak, komik yani. marsilya, lazio, lokomotif moskova. 2 deplasman, 3 maç, yenilen gol sayısı 0. buna şans diyorsanız sonra gelip burada sergen’le falan taşak geçmeyin, baya aynı kafadasınız çünkü.

    ligde henüz oyun oturmadı, eksikler var. takımının en önemli parçalarından biri 8 haftadır yok. rotasyon yapılması gereken yerler var. dahası, lig çok daha uzun bir maraton. burada bazı fedakarlıklar yapıp avrupa’ya odaklanmak şu an için daha mantıklı, zira telafi edecek vaktin olacak.

    kötü niyetli değilseniz, mantıklı iseniz, takım bu kadar pozitif bir hava yakalamışken negatif basmak baya saçmalık. haberiniz olsun.
  • 32743
    penaltı konusunda kendisine kızdığım hocamız. zira bunu çözecek olan kendisi, hem mohammed’in motivasyonunu bozmayıp hem de takımı riske atmaması gerekiyor. ki zaten kendisi de bunun uzmanıdır.

    fakat sağlık olsun demek lazım. beşiktaş deplasmanı bizim için şu an ligin en zor deplasmanı. daha ligin başındayız, bu kadar yeni ve genç bir oyuncu kadrosuyla, henüz her şey oturmamışken dahi beşiktaş’ı deplasmanda elinden bu şekilde kaçırması gelecek adına umut veriyor.

    ha bu arada, penaltıyı alex kullanıp gole çevirse burada yazılacak bazı entryler de “hoca mohamed’e neden taktın, hem kesiyorsun hem de moralini bozuyorsun, ne olacak penaltıyı mohammed kullansa” şeklinde olacaktı, bunu hepimiz biliyoruz değil mi?

    edit: (bkz: 25 ekim 2021 beşiktaş galatasaray maçı)
  • 32896
    valla kimse kusura bakmayacak, fatih terim’in takımın başında kalması şu an bu kulüp için en doğru şey, maddi manevi. 50 kere yazıldı çizildi sebepler, daha detayına girmeyeceğim.

    3 5 tane twitter trollü algı çalışması yaptı, sadece kötü sonuç alındığında (kötü sonuç dediğimiz de ligin iyi takımlarından karagümrük’e karşı deplasmanda alınan beraberlik) ortaya çıkan sözlük yazarları yine olumsuzu bastı diye kendisiyle küçücük bir gerilim bile yaşamayacak bir yönetimimiz var çok şükür.

    galatasaray için en azından yakın tarihte ilk kez, yönetim ile birlikte bir iyileşme çabası ve doğru yönde atılan adımlar görüyoruz. bunu kimsenin bireysel hırsı ve düşmanlığı yüzünden bir köşeye atmayan burak elmas ve fatih terim’e teşekkürlerimi sunuyorum.
  • 32928
    şöyle bir dönemde bile (bir kelime var dönemi anlatacak, almanya’nın falan 30’larda yaşadığı, ama kullanamıyoruz o kelimeyi) eğilmemiş büyük adam. çok zor. üstelik hem de o dönemin başındaki o adamın yönettiği bir kurumda (tff) çalışırken dik durabilmek inanılmaz zor. çoluğunuz çocuğunuz varken, bırakın siyasi olayları, gazeteciliği, eylemciliği falan, sırf yaptığı müzikte geçen kelimeler sebebiyle hapiste yatan insanlar varken eğilmemek büyük karakter ister.

    eyvallah hocam. kendine, milletine, vatanına ihanet etmek bu kadar kolayken başını eğmediğin için çok teşekkürler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın