• 52
    türkiye tafl kulüpler 1.ligi finalinde bugün boğaziçi sultans koç rams'i 30-23 yenerek türkiye şampiyonu oldu. koç rams yaptığı yatırımlarla çok büyük işlere imza atsa da 1987 yılında kurulan boğaziçi sultans 25 yıllık tecrübesiyle galip gelmesini bildi. maçın görüntülerini www.ustream.tv/recorded/48560088 adresinde bulabilirsiniz.
  • 54
    altı yedi ay kadar uğraştığım dövüş sanatı.
    anlatayım.

    2005 yılında üniversiteyi kazandık gittik. kayıt haftası bütün topluluklar stand açıyor . tutuşturdular elimize bir broşür. baktım ege dolphins yazıyor. okulun amerikan futbolu takımı. eee üniversiteye gittik ya, sosyalleşeceğiz hemen tabi. cılız halimle yazıldım bu topluluğa. o zaman için marjinal bir spor. dikkat çekeceğiz ya! yurttaki, sınıftaki bütün arkadaşlar gülüyor bana. o kiloyla nasıl oynayacaksın, iri yarı adamlar seni yer orada diye.

    ilk antremana gittim. işte ekipmanları tanitmalar, kuralları öğretmeler falan. ortam gayet neşeli başladı. yarım saat falan koştuk derken coach geldi. herkes nasıl saygı duyuyor adama. kendisi türkiyeye amerikan futbolunu getiren adammış. 90lı yıllarda ya boğaziçi ya da hacettepe olması lazım. ismi de serdardi galiba. 10 kadar olan biz caylaklarla tanıştı, tavsiyeler verdi. takım hakkında ilk izlenimlerim şahane. resmi bir lig yok ama üniversiteler kendi arasında lig oluşturmuş ve bizim okul her sene şampiyon olmuş. oyunun hiçbir zorluğu yok. arkadaşlık ortamı güzel. kesin antremanlara devam edeceğim.

    haftada iki gün antrenman oluyordu. ben derslerin son bölümlerine girmeyip antrenmana gidiyordum. o derece seviyordum bu işi. antrenmanlar inanılmaz zordu, hani bildiğimiz futbol sahasının etrafında 10 tur kosardik, bir arkadaş geç kaldı mı hoca "ee onun canı sıkılmasın, onunla da koşun" derdi, bizim 10 tur 20 tur olurduk. zaten orada pestilimiz çıkardı. ama çok sağlam kondüsyon yüklemiştim. haftada iki gün kyk nin futbol takımında, haftada iki gün fakültenin futbol takımında, haftada iki gün de amerikan futbolu takımında antrenmanım vardı. yurdun yanında halısaha var. haftada iki üç gece de halısaha maçları olurdu. koşarken yorulduğumu hatırlamam hiç ama okulla alakam yoktu. hazırlık sınıfını sorumlu geçtim o sene.

    neyse, amerikan futbolu takımında her şey yolunda gidiyordu. baya baya kondüsyon yüklendik. kuralları öğrendik. ben hücum takımında running back pozisyonundayim. hani fena da oynamıyorum. tabi eskiler as takımda oynuyor. takımın o eskileri aynı zamanda yeni yeni kurulan milli takımda da oynuyor. kesmek mucize gibi bir şey. biz yine elimizden geleni yapıyorduk. bu süre zarfında bir kez normal maç oynadım. hazırlık maçında boğaziçi takımıyla oynamıştık. 36-0 mı ne yendik adamları.

    zamanla antrenmanlar çok sert geçiyordu artık. takım arkadaşlarinin ne çektiğini görmemiz için defans takımının önüne gecirdiler bizi. qb yi koruma görevi verdiler de karşıdaki 150 kiloluk adamı nasıl tutacağız ki. paramparça olduk.

    bayramı tatili için memlekete gittim. bir gün evde üstümü değiştirirken babam gördü. omuzlar mosmor olmuş. çürüyecek neredeyse. nasihat veriyor bana. sakin gitme diye. bayramdan önce de evrakları verdik. lisans çıkacak bize. heyecan dorukta. iple cekiyoruz tatil dönüşü ilk antrenmanı.

    ilk antreman. her şey normal başladı. koşmalar ısınmalar derken defans takımıyla antrenman yapıyoruz. ömrü hayatında beni yakalama ihtimali olmayan defans kaptanı, diğer çocuklara ben topla koşarken beni nasıl durduracağını gösterecek. üstüme atlayarak tackle yapacak. hayır yani karşımdaki adam bunu yapsa bana hiç bir şey olmaz. hemen hemen aynı kilodayız. en az 120 kilo kendisi. beni yakalama şansı yok. ağır koşmam istendi. uygulama yapacak üstümde. sol tarafımda topla ağır ağır koşuyorum. ismi resuldu galiba. resul abi sağ tarafımdan üstüme doğru uçmuş. hiç hatırlamiyorum.

    gözlerim kapalı. sesler geliyor ama duymuyorum. gözümü acmak istiyorum açamiyorum. açtığımda herkes başıma toplanmış ama dönüyorlar. kusarak uyandım resmen. saatlerce kendime gelemedim. o gün sondu benim için. bir daha ne antrenmana gittim ne de topluluğun kapısının önünden geçtim. normal futbolda, mart ve nisandaki fakülteler turnuvasını kaçırdım. hoca (6-0 fb maçının yan hakemi münir takpak, 4 gol onun kaleye atılmış.) beni oynatmayı çok istese de ben yetişemedim. yurt takımında türkiye şampiyonası için trabzona (denizlispor'un fb ye koyduğu sezonki 3-2lik ts-fb maçında avni akerdeydim) ancak yetiştim. okul zaten yalan olmuştu.

    amerikan futbolu altı yedi aylık sürede bana böyle bir tecrübe yaşattı. neredeyse felç geçirecektim. ondan sonra bıraktım zaten. artık sadece futbol kaldı geriye. bir de arada tenis. amerikan futboluyla ilgili böyle bir anım vardı. paylaşmak istedim
  • 56
    o kadar çok duruyor ki; izleyiciler topun oyunda olduğu her andan zevk alıyorlar. ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi.

    rugby de benzer bir spor. o da çok duruyor ama her oyun durduğunda maç bitmiş gibi bir hava olmuyor oyunda. amerikan futbolu; tam bir pazarlama başarısı.(u: çok fena linç edecekler :()

    edit: tek tek değil; toplanıp geldiler :(

    not: rugby'ciyim. lütfen amerikan futbolu ile futbolu karşılaştırıp vurmayın.
  • 59
    tipik turkiye yaklasimiyla elestirilen spor dali. eger benim hoslanmadigim bir seyi baskalari seviyorsa bu onlarin malligidir! asla benim konuya olan cehaletim ya da en azindan keyif almadaki farkliliklarimdan falan kaynaklanmaz. bu konuyu alip sosyolojik cikarimlar yapmak istemem ama malesef iste bu spor dalini anlamayip, anlayanlara ve sporun kendisine laf sallayanlari gorunce, aklim turkiye'de siyasi gucu eline gecirenin kendi keyif aldigi ve dogru buldugu degerleri butun topluma dayatmasi ve yanlis gordugu seyleri de herkes icin yanlis gorup yasaklamaya gayret etmesi geliyor pek tabi. bu simdi de boyle daha once de hep boyle oldu. bu yuzden bir gram yol alamiyoruz iste. amerikan futbolunu anlamiyorsan birak anlayanlar konussun, paylassin ve kendisi gibi bu spordan keyif alanlarla guzelce vakit gecirsin. illa anlamadigini soylemek istiyorsan gelip soylersin. hem anlamadigini soyleyip hem de anlayanlara ve sporun kendisine hakaretler etmek ya da bunlarla alay etmeye calismak turkiye'ye has bir kultur!
  • 61
    amerikan(u: birleşik devletlerli olanlar :() halkının çoğunluğunun hatta hepsinin anladığı bir sporu galatasaray sözlük yazarları, on beş dakikalığına göz atsa anlar. anlayıp anlamamak mesele değil. ilginç olan şey, bu sporu anlayan kimselerin amerikan futbolu ile futbolu karşılaştırmaları. çünkü aralarında hiç bir benzerlik yok. rugby ile ise karşılaştırdığımızda görüyoruz ki; rugby çok daha stratejik ve hareketli bir oyun. bir önceki entry'de de bunu ifade etmiştim.
  • 66
    ragbi çakması bir oyundur. öncelikle oyunun atası olan ragbiden biraz bahsedelim.

    peşin not: kanada'da okumuş rugbi hastası bir ragbici arkadaşım var benimde merakım ona dayanır.

    öncelikle söylemek isterim ben ragbi severim. amerikan futbolu bence çok saçma. sebeplerine geleceğiz. ama sonra.

    ragbi yaklaşık yada tam (emin değilim) bir futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda 15'er kişilik iki takımdan oynanan bir spordur. petr cech'de gördüğümüz kafa koruyucular haricinde farklı bir koruma giyilmez. ihtiyaç yoktur çünkü. amerikan futboluna göre çok daha az ağır sakatlık olur. topu bir bebek kadar denebilir. kolunuzu kırdığınız zaman kırdığınız bölüme oturur yani.

    topun kullanışından devam edelim.
    top anlayacağınız üzere filmlerde aşina olduğunuzdan daha büyüktür. tek elle ileri atamazsınız. ki zaten topu elle kendi önünüzdeki adama atmanız yasaktır. yanınıza ve ya arkanıza atabilirsiniz. mantığını şöyle anlatayım. top bende koşuyorum. 2 adım geriden ve yandan takım arkadaşım koşuyor. rakip oyuncu beni indirmeye çalıştığında ben topu yanıma doğru atıyorum ve hızla gelen arkadaşım yakalayıp koşusuna devam ediyor. bunun dışında topu ileriye ayakla atabilirim. ister sahanın herhangi bir kısmına atarım istersem direklerin arasına gelecek şekilde atıp gol yapabilirim. bunun dışında topu son çizgiye kadar elde götürdüğümüzde de puan alırız. ki bu daha değerlidir. amerikan futbolundan aşinasınız buna. touchdown denen hadise. try deniyor buna ragbide. aynı zamanda bu olduktan sonra birde penaltı kullanılır. (ayakla gol yapmaya çalışma)

    bunların dışında fauller, taçlar vs var.

    bir faul yapıldığında penaltı kullanılır. elden bırakarak ya da yerde topun sabit kalması ile penaltı kullanılıp gol yapılmaya çalışılır. bir de scrum var. topun kural ihlali ile taşınması durumu. ileriye elle pas, topun yerde sekmesi ve ya yere düşmüş oyuncunun topu aktarmaması durumunda olur. filmlerde görmüşsünüzdür. oyuncular omuz omuza verip birbirine girerler. işte bu o. rakip takım topu ortaya atar ve oyuncular birbirini iterekten topu kazanmaya çalışırlar. top yanlardan dışarı çıktığında ise taç olur. iki takım oyuncuları bir sıra yaparlar. birini havaya atarlar ve havaya atılan oyuncular sıranın ortasına atılan topu yakalamaya çalışır.

    gelelim en büyük farka. ragbi durmaz. ragbi faul, pas ihlali ve ya taç dışında durmaz. yani biri rakibini indirdiğinde. düşen oyuncu topu ya kaptırır ya scrum olur (ki oyun böyle durur) ya da topu arkadaşına kazandırır. ve oyun devam eder. oyun durmadığı için rakibini kesinlikle düşürmenin bir mantığı yok. çünkü ileride değineceğim amerikan futbolunda bir kere ileriye pas atıldığında adam ya düşer ya da sayı yapar. ya da top yere düşmeden düşüren oyuncunun takım arkadaşı topu yakalar ve devam eder. yani top ölü duruma geçerse herkes tekrar yerini alır. oysa rugbide rakibini yere düşürdüğünde dahi oyunun devam etme ihtimali çok yüksek. top yere düşse bile ileri ilerlemediği sürece hemen rakip takım topu alıp devam edebilir. sert girmeye gerek yok. ki yanlış girersen sakatlık olur. aynı zamanda fauldür ve rakip penaltı atar. bu yüzden korumaya ihtiyaçları yok.

    rugbiyi özetlemeye çalıştım.

    amerikan futboluna geçelim. öncelikle şu saçma football işini halledelim. amerikan futbol topu ortalama bir insanın ayağı kadardır. bu yüzden adı football'dur. (bence büyük geri zekalılık.) bu spor ise çok oyuncuyla yapılır. 56-60-70 baya kişi. savunma ve hücum takımları vardır. ve büyük takımlarda neredeyse her oyuncunun bir yedeği bulunur. yani çok kişi. amaç aslında çok basit.

    öncelikle başlangıç takımları çıkar. topu bir takım diker. rakip takım alır. düşürülünceye kadar devam eder. düşürüldüğü yerde atak ve savunma takımları girer.
    hücum takımı topu rakip takımın gol çizgisine yaklaştırmaya çalışır. 10 yardı 4 hakta geçmeye çalışır. defans takımıda hücum takımının hakları bitene kadar onların 10 yard ilerlemesine engel olmaya çalışır. nasıl olabilir bu organizasyonlar.

    karşılıklı izbandut abiler dizilirler. birisi bacak arasından topu arkaya atar. bu bacak arasından topu atan arkadaş aynı zamanda topu attığı kişiyi korumakla görevlidir. yani oyun kurucuyu. oyun kurucu burada şut çekebilir, kendisi koşabilir ve ya ilerideki bir arkadaşına uzun pas atabilir. top düşerse ölü toptur. ve maç durur. herkes yeniden yerine geçer. defans takımı ise o topu bacak arasından atan en izbandud abiyi geçip oyun kurucunun şutunu pasını kesebilir ve ya oyun kurucuyu yere indirebilir. ve ya ilerideki topu alan oyuncuyu indirmek ve ya adamı dışarı çıkartmak suretiyle oyunu durdurur. aslında çok basit bir mantığı var. ben topu taşıyorum sen taşıtmıyorsun bu kadar.

    benim amerikan futbolunu sevmeme sebebim oyunun çok durması. 2 saat adamlar yerlerine geçiyorlar sonra 10 saniyelik bir aksiyon oluyor hop birisi yerde ve tekrar yerleş. 15'er dakikalık 4 çeyrek oluyor sana 3 saat. ama o 3 saatin 2 saati abilerin yerlerine geçmesi. bu kadar korumalık takmalarının sebebide defans oyuncularının amacının topu kapmak değil düşürmek oluşu. bu yüzden hayvan gibi giriyorlar. o korumalar olmasa bir amerikan futbolcusunun kaburgalarının kırılıp akciğerlerine girmesi çok olası.

    2 sporuda özetlemeye çalıştım. rugbi 15'er kişilikten 40 dakika oynanır, amerikan futbolu sahada ki 11 kişilik takımların duruma göre değiştiği bir şekilde oynanır. rugbide faul ve ofsayt dışında oyun hep devam eder hep bir aksiyom vardır, amerikan futbolunda süs, show. 10 saniyelik 2 koşu yaparlar sonra pat biri düşer. 10 dakika herkesin yerine geçmesini bekle.

    yani rugbi candır, amerikan futbolu yeditepe üniversitesine giden berkecan'dır.

    not: yeditepe'lilerden özür dilerim.

    edit: sorusu olan varsa yazabilir. yahu şu iki siteye bakabilirler.

    http://www.tbsf.org.tr/...llar_ve_gelisimi.pdf
    http://amerikabulteni.com/...-kurallari-nelerdir/

    edit: gençken aptalmışım. yumurtatopu futbolu alır.
  • 67
    kendimi cahil hissetmekten gurur duyduğum tek spor dalı. açıkçası bu spor şöyledir, böyledir, siz anlayamazsınız diyenlere de pis gıcık oluyorum. biz avrupalıların saçma bulduğu spordur nokta. faullu bir şey izlemek isteseydim de rugby izlerdim amk.

    amerikalıların bu spora milli kültür olarak baktıklarını ve abarttıklarını düşünüyorum. nasıl kırkpınar yağlı güreşleri geleneksel olarak önemli olsa da seyir zevki olarak bir boka benzemiyorsa amerikan futbolu da öyle. festival havasında tv başına geçmeler, büyük pazarlama başarısıyla harcanan yüksek paralar bile bu sporu kurtaramıyor maalesef.
  • 68
    yeni yeni izlemeye merak sardığım spor.

    öncelikle bu sporla ilgili izlenimimi söyleyeyim. dünya üzerinde hiç var olmasaydı, bir bilimkurgu filminde, yarı vahşi fakat teknolojik anlamda ileri bir uygarlığın geleneksel sporu olarak seyirciye gayet güzel sunulurdu.

    basic seviyede kurallarını yazayım.
    şöyle yardımcı olacaktır. ilk izleyecekler, yeni izleyen bir insanın çözdükleriyle yola çıkıp en temel kuralları anlama şansına sahip olacaklar.

    öncelikle kanın gövdeyi götürmesindeki esaslı amaç touchdown denen sayı alma hadisesi. yani topu rakip takımın kale çizgisi arkasına taşımak. başka sayı alma yolları da var, fakat touchdown okulun amigo kızlarının lideriyle yatmak gibi. mesela field goal sınıfın ineğiyle yatmak kadar etkili. biri 6 sayı diğeri 1 sayı. punt var 3 sayı. o da yeni gelen güzel kızı düşürmek manasına geliyor. bir de touchdown sonrası 2 sayı alma hadisesi var. o da okulda herkesin yaptığı seks. mevzunun amerikanca açıklaması böyle.

    touchdown'ı nasıl yapmak gerekiyor? hücum eden takım her 4 hakkında en az 10 yard mesafe katetmeli. bu 10 yardı katedemezse hücum hakkı rakibe geçer.
    tabi 10 yard 10 yard üst üste koyunca sonunda o çizgiyi geçmek gerekiyor teoride. ancak bu işin en makbulü güzel bir oyunla tek seferde touchdown'u yapmak. her hücumda 10 yard çizgisini işaretliyorlar. ancak bu mavi ve sarı çizgiler sadece televizyonda mı çıkıyor yoksa bir şekilde oyunda da koyuyorlar mı onu çözemedim henüz :)

    rakibin temel amacı siz hücum ederken topu kapmak.
    topu nasıl kapıyorlar?
    * pas arası yaparak kapabiliyorlar mesela. oyun kurucunuz (bir adı var ama ne bilmiyorum) topu fırlattığında yere temas etmeden topa hakim olmak lazım bunun için.
    * sonra topu taşıyan oyuncudan cebir ve şiddet kullanarak da kapmak mümkün. ancak oyuncu yere düşmemiş olacak. yere düşmekten kasıt sanıyorum dizlerin temas etmesi. yani sırtüstü yattığınızda bacaklarınızı ayırıp rakip takım olarak arasına girebiliyorlar. işte o esnada top elinizden çıkarsa artık hücum hakkını karşı tarafa verdiniz demektir. zaten bundan sebep bazen oyuncular doğrudan maç alanının dışına koşuyorlar. topla beraber sahanın dışına çıktığınızda oyun duruyor. ha bir de topla durduğunuzda da oyun duruyor. ama rakip durmazsa boşu boşuna canınızın yanması mümkün.
    * topu taşıyan düşürdüğü taktirde yerden de kapabilirsiniz. ancak bunun için topu taşıyanın topa tam hakimiyeti aranıyor. mesela pas atıldı. adam topu kontrol etmeye çalıştı, ama edemedi ve top yere temas etti. o zaman başarısız hücum sayılıyor ve 4 hakkınız dolmadıysa tekrardan o hücum hiç yapılmamış gibi hücum ediyorsunuz.

    hücum eden takım bulunduğu çizgiden mesafe katetmeli. mesafe katettikçe 10 yardlık çizgiye yaklaşıyor. fakat mesafe katedemezse, mesela oyun kurucu pas atmak için geriye açıldı, rakip de geldi bunu düşürdü, o zaman ne kadar mesafe kaybettiyse geçmesi gereken alan o kadar uzuyor, çünkü savunma çizgisi sabit kalıyor. örnek vermek gerekirse hücum etmeniz gereken 7 yard kaldı mesela. ilk hakkınızda 3 yard katetmişsiniz. ancak oyun kurucunuz 5 yard geriye çekildi pas atmak için. orada indirdiler. işte bu durumda artık 12 yard mesafe var kalan 2 hakkınızda katetmeniz gereken. fakat püf nokta şu. baktınız hücum boka sardı. ve eksi mesafe ile neticelenicek. hücumu başarısız bir hücuma çevirirseniz önceki yerinizden devam ediyorsunuz. yani oyun kurucu topu dışarı veya ileriye doğru pas oynayıp fakat doğrudan yere deymesini sağlarsa oluyor bu. verdiğim örnekten yola çıkarsak o zaman 3. hakkınızı yine 7 yardlık mesafeden kullanırsınız.

    bir touchdown 6 puan. touchdown'u hücum eden rakipten kaptığınız topla da yapmanız mümkün. touchdown yapan takım bonus sayı hakkına sahip oluyor. bunu şut şeklinde değerlendirirse ekstra 1 puan alabiliyor. ya da pas şeklinde kullanıp kısa mesafeden 1 touchdown daha yaparsa o zaman 2 puan kazanıyor. sonra hücum sayı veren tarafa geçiyor.

    sayıyı illa touchdown ile almak zorunda değilsiniz. punt denen bir hadise daha var. götünüze güveniyorsanız o y şeklindeki kaleye vuruşla da atabilirsiniz topu. bu şekilde 3 sayı kazanıyorsunuz. süre azsa, maçı kazanmak için az sayıya ihtiyacınız varsa, ilk sayıyı alıp piskolojik üstünlük istiyorsanız, rakip çok iyi savunma yapıyorsa falan işte... tamamen taktiksel mevzular.

    oyun zevkli. en zevksiz yanı sık sık verilen aralar.
    ama şöyle hayal edin.
    amerikadasınız. arkadaşlarınızla toplandınız maç izliyorsunuz. zaten agresif bir spor.
    önünüze biraları açtınız, cipsler falan...
    oyun varken herkes pür dikkat.
    oyun durunca rakip takımı tutan arkadaşınızın kulağına fiske atmak gibi türlü türlü şakalar.
    nooldu lan 40 yardı görünce benzin attı?
    ahahaha o ne lan 3 hücumda hepi topu 2 yard mı? bizin quarterback'in siki daha uzundur yeminle
    şakaları gırla...
    bir de iddiada parayı da basmışsınız.
    testestoron, şakalar, küfür... tam bir erkek ortamı amk.
    gayet de sevilebilir duruyor.

    bana gelince maçları internette izliyorum. tabi ki aralarda ileri sarıyorum :)

    aslan nihatın çalımları'na da uzun açıklamalarıyla mevzuya az da olsa hakim olmamı sağladığı için teşekkür ederim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın