ragbi çakması bir oyundur. öncelikle oyunun atası olan ragbiden biraz bahsedelim.
peşin not: kanada'da okumuş rugbi hastası bir ragbici arkadaşım var benimde merakım ona dayanır.
öncelikle söylemek isterim ben ragbi severim. amerikan futbolu bence çok saçma. sebeplerine geleceğiz. ama sonra.
ragbi yaklaşık yada tam (emin değilim) bir futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda 15'er kişilik iki takımdan oynanan bir spordur. petr cech'de gördüğümüz kafa koruyucular haricinde farklı bir koruma giyilmez. ihtiyaç yoktur çünkü. amerikan futboluna göre çok daha az ağır sakatlık olur. topu bir bebek kadar denebilir. kolunuzu kırdığınız zaman kırdığınız bölüme oturur yani.
topun kullanışından devam edelim.
top anlayacağınız üzere filmlerde aşina olduğunuzdan daha büyüktür. tek elle ileri atamazsınız. ki zaten topu elle kendi önünüzdeki adama atmanız yasaktır. yanınıza ve ya arkanıza atabilirsiniz. mantığını şöyle anlatayım. top bende koşuyorum. 2 adım geriden ve yandan takım arkadaşım koşuyor. rakip oyuncu beni indirmeye çalıştığında ben topu yanıma doğru atıyorum ve hızla gelen arkadaşım yakalayıp koşusuna devam ediyor. bunun dışında topu ileriye ayakla atabilirim. ister sahanın herhangi bir kısmına atarım istersem direklerin arasına gelecek şekilde atıp gol yapabilirim. bunun dışında topu son çizgiye kadar elde götürdüğümüzde de puan alırız. ki bu daha değerlidir. amerikan futbolundan aşinasınız buna. touchdown denen hadise. try deniyor buna ragbide. aynı zamanda bu olduktan sonra birde penaltı kullanılır. (ayakla gol yapmaya çalışma)
bunların dışında fauller, taçlar vs var.
bir faul yapıldığında penaltı kullanılır. elden bırakarak ya da yerde topun sabit kalması ile penaltı kullanılıp gol yapılmaya çalışılır. bir de scrum var. topun kural ihlali ile taşınması durumu. ileriye elle pas, topun yerde sekmesi ve ya yere düşmüş oyuncunun topu aktarmaması durumunda olur. filmlerde görmüşsünüzdür. oyuncular omuz omuza verip birbirine girerler. işte bu o. rakip takım topu ortaya atar ve oyuncular birbirini iterekten topu kazanmaya çalışırlar. top yanlardan dışarı çıktığında ise taç olur. iki takım oyuncuları bir sıra yaparlar. birini havaya atarlar ve havaya atılan oyuncular sıranın ortasına atılan topu yakalamaya çalışır.
gelelim en büyük farka. ragbi durmaz. ragbi faul, pas ihlali ve ya taç dışında durmaz. yani biri rakibini indirdiğinde. düşen oyuncu topu ya kaptırır ya scrum olur (ki oyun böyle durur) ya da topu arkadaşına kazandırır. ve oyun devam eder. oyun durmadığı için rakibini kesinlikle düşürmenin bir mantığı yok. çünkü ileride değineceğim amerikan futbolunda bir kere ileriye pas atıldığında adam ya düşer ya da sayı yapar. ya da top yere düşmeden düşüren oyuncunun takım arkadaşı topu yakalar ve devam eder. yani top ölü duruma geçerse herkes tekrar yerini alır. oysa rugbide rakibini yere düşürdüğünde dahi oyunun devam etme ihtimali çok yüksek. top yere düşse bile ileri ilerlemediği sürece hemen rakip takım topu alıp devam edebilir. sert girmeye gerek yok. ki yanlış girersen sakatlık olur. aynı zamanda fauldür ve rakip penaltı atar. bu yüzden korumaya ihtiyaçları yok.
rugbiyi özetlemeye çalıştım.
amerikan futboluna geçelim. öncelikle şu saçma football işini halledelim. amerikan futbol topu ortalama bir insanın ayağı kadardır. bu yüzden adı football'dur. (bence büyük geri zekalılık.) bu spor ise çok oyuncuyla yapılır. 56-60-70 baya kişi. savunma ve hücum takımları vardır. ve büyük takımlarda neredeyse her oyuncunun bir yedeği bulunur. yani çok kişi. amaç aslında çok basit.
öncelikle başlangıç takımları çıkar. topu bir takım diker. rakip takım alır. düşürülünceye kadar devam eder. düşürüldüğü yerde atak ve savunma takımları girer.
hücum takımı topu rakip takımın gol çizgisine yaklaştırmaya çalışır. 10 yardı 4 hakta geçmeye çalışır. defans takımıda hücum takımının hakları bitene kadar onların 10 yard ilerlemesine engel olmaya çalışır. nasıl olabilir bu organizasyonlar.
karşılıklı izbandut abiler dizilirler. birisi bacak arasından topu arkaya atar. bu bacak arasından topu atan arkadaş aynı zamanda topu attığı kişiyi korumakla görevlidir. yani oyun kurucuyu. oyun kurucu burada şut çekebilir, kendisi koşabilir ve ya ilerideki bir arkadaşına uzun pas atabilir. top düşerse ölü toptur. ve maç durur. herkes yeniden yerine geçer. defans takımı ise o topu bacak arasından atan en izbandud abiyi geçip oyun kurucunun şutunu pasını kesebilir ve ya oyun kurucuyu yere indirebilir. ve ya ilerideki topu alan oyuncuyu indirmek ve ya adamı dışarı çıkartmak suretiyle oyunu durdurur. aslında çok basit bir mantığı var. ben topu taşıyorum sen taşıtmıyorsun bu kadar.
benim amerikan futbolunu sevmeme sebebim oyunun çok durması. 2 saat adamlar yerlerine geçiyorlar sonra 10 saniyelik bir aksiyon oluyor hop birisi yerde ve tekrar yerleş. 15'er dakikalık 4 çeyrek oluyor sana 3 saat. ama o 3 saatin 2 saati abilerin yerlerine geçmesi. bu kadar korumalık takmalarının sebebide defans oyuncularının amacının topu kapmak değil düşürmek oluşu. bu yüzden hayvan gibi giriyorlar. o korumalar olmasa bir amerikan futbolcusunun kaburgalarının kırılıp akciğerlerine girmesi çok olası.
2 sporuda özetlemeye çalıştım. rugbi 15'er kişilikten 40 dakika oynanır, amerikan futbolu sahada ki 11 kişilik takımların duruma göre değiştiği bir şekilde oynanır. rugbide faul ve ofsayt dışında oyun hep devam eder hep bir aksiyom vardır, amerikan futbolunda süs, show. 10 saniyelik 2 koşu yaparlar sonra pat biri düşer. 10 dakika herkesin yerine geçmesini bekle.
yani rugbi candır, amerikan futbolu yeditepe üniversitesine giden berkecan'dır.
not: yeditepe'lilerden özür dilerim.
edit: sorusu olan varsa yazabilir. yahu şu iki siteye bakabilirler.
http://www.tbsf.org.tr/...llar_ve_gelisimi.pdf http://amerikabulteni.com/...-kurallari-nelerdir/edit: gençken aptalmışım. yumurtatopu futbolu alır.