• 84
    super bowl'dan super bowl'a bu sporu takip edenler için;

    en garip soruyla başlayalım, oyuncular neden formalarında havlu taşıyor?

    havlu meselesi aslında oyunun ilk zamanlarından beri var. ben de çok garipsemiştim ilk gördüğümde ama özellikle atma ve tutma üzerine kurulu bir spor olduğu için oyuncuların ellerini silmeleri, kurutmaları vs gibi durumlar için o havluyu kullanıyorlar. kullanmak veya takmak zorunda değiller ama genelinde yıllardır var.

    oyuncular nasıl diziliyor?

    hücumda formasyonlar çok önemli. quarterback kulaklıkla kenardan taktik alır ve savunmanın dizilimine göre hızlıca bir oyun çizer. playbook dedikleri şeyde her duruma göre çizilmiş bir hücum ve bunun bir kodu var. qb'nin topu almadan önce oyuncuları yerleştirmesi, bir sayıyı sürekli dile getirmesi ya da "shark" "kill, kill" gibi şeyleri sürekli söylemesi etrafındakilere strateji hakkında bilgi verme amaçlıdır.

    oyuncuların pozisyonlarına gelecek olursak, normalde oyun kurucunun önünde 5 kişi olur ve buna offensive line (ol) denir. en soldaki left tackle (lt), onun yanındaki left guard (lg), tam ortadaki ve topu ilk kullanıp geriye doğru oyuna sokan center (c), bir yanda right guard (rg) ve en sağdaki de right tackle (rt). bu grup içinde en zor görev en sol ve en sağ uçtaki adamlarda. çünkü bu adamlar genelde rakibin en çevik oyuncusu olup da qb'yi indirmeye (sack) gelenleri karşılayanlar oluyor. bu oyuncuların attığı ilk adımın, çabukluğunun ve gücünün çok büyük önemi var.

    oyun kurucunun arkasındaki ise running back (rb). offensive line genelde rakip takımın savunma oyuncularını iterek veya koşu alanını engelleyerek geriden hızla gelen rb'ye alan açmayı sağlarlar. oyunda rb'ler genelde az az ilerleyebiliyorlar neden pas tercih edilmiyor derseniz de şöyle bir durum var. rb koşturulduğu zaman süre işlemeye devam eder. bu rakip savunmanın sürekli ayakta kalması, yorulması, ve yıpranması anlamına gelirken senin savunmanın da bol bol dinlenmesi demektir. o yüzden time of play (top) denilen şey çok önemlidir.

    offensive line dışında tight end (te) olur ve taktiğe göre 1, 2 veya 3 tight end aynı anda sahada olabilir. genelde rush tercih eden takımlar birden fazla te ile ofansif hattı desteklerler. te'ler hem hattın içine girip blok yaparlar hem de boş alana çıkıp bir receiver'a dönüşebiliyorlar. ama asıl top yakalama işi wide receiver (wr) denilen kenar oyuncuları. bunların bir çok koşu şeması var. değişik değişik rotalar içinde hareket ederek savunmadan kaçıp atılan topu yakalama fırsatı kovalarlar. genelde uzun boylu ve yapılı olanlar kenar alanlarda, daha pır pır olanlar ise slot receiver denilen kenardan içeri boş alana kat ederek daha kısa mesafelerde topu alıp gitmeye çalışan oyunculardır.

    sürekli bayrak görüyorum, nedir bu bayrak?

    hücumda ofansif hattın rolü çok fazla. bazen öyle taktikler olur ki bir bakarsınız önündeki adamı bırakmış ve sola ya da sağa doğru koşup blok yapmaya çalışırlar. bu ol için ise en büyük tehlike offensive holding denilen zıkkım. rakip oyuncunun boynuna kolunu dayamak ya da rakip savunmacı kurtulmaya çalışırken formasından tutup çekmek ya da elini beline dolayarak engellemeye çalışmak fauldür ve bu yüzden hakemler sarı bayrağı atarak bir faul olduğunu gösterirler. holding'e 10 yard cezası verilir. top oyuna sokulurken özellikle ofansif hat oyuncuları oyunu başlatıyormuş gibi yapıp rakip takımı faule düşürmeye çalışırlar. top oyuna sokulmadan önce hem hücum hattı hem de savunma hattı sabit durmak zorundadır. birisi kıpırdayıp öne doğru atlamaya yeltendiği zaman ve hücum eden takım için false start veya rakip yaparsa offside olur ve 5 yard cezası vardır. kaskın ön yüzünden tutup çekmek 15 yard, unnecessary rougness denilen kasıtlı darbeler 15 yard, taunting denilen rakiple alay etme ise yine 15 yard ile cezalandırılır. yine hücum eden takım için söylüyorum; eğer bir wr kendine doğru atılan topu yakalamaya çalışırken fazla bir el kol teması alır, tutulur, itilir ve bariz bir şekilde daha top gelmeden engellenirse buna pass interference (pi) denir ve bu hareket hangi noktada yapılmışsa top o oyuncu tarafından o noktada tutulmuş gibi sayılır ve hücum o noktadan başlar. pi yapmamak için defans oyuncusunun wr'den hız olarak geri düşmemesi, aynı anda topa çıkması veya sadece karşılıklı el teması olması gerekiyor.

    hücum nasıl oluyor?

    hücumla ilgili bir iki küçük nokta. bazen qb arkasında 2 oyuncu birden olur. daha önde durun genelde rb'ye doğru gelecek bir koşuyu blokla engellemek için durur. qb geriye doğru veya öne doğru ilk pası yapabilir ama ilk pastan sonra ekstra pas yapılacaksa bu sadece geriye dönük olmalıdır. o zaman da oyun rugby'e döner. genelde sadece son topta desperate oyunlarda olur bu.

    oyun kurucu ya yanındaki rb'ye topu verir ya da pas opsiyonunu kullanarak takımı ilerletmeye çalışır. her hücumda en az 10 yard gidilmesi gerekir, 10 yard'tan sonra tekrar yeni bir 4 hak başlar. hücum eden takımın 4 down hakkı vardır ve bu 4 hakta 10 yard geçilip yeni bir 10 yard için hücum edilir, ta ki skor yani touchdown yapana kadar. 4. down genelde takımlar zor durumdayken tercih edilir yoksa 3 hakta 10 yardı bulamayan takım genelde topu degaj ile punt rakip takıma gönderip defansa geçer. eğer hücum rakip takımın sahasına field goal mesafesine kadar gelmişse bu da bir tercih olabilir. her yerden field goal atılır o topa vurmakta ne var denmemeli çünkü o top merkezi dengesi olmayan yumurta gibi bir şey var vurması hiç de kolay değildir. maksimum 60 yard'tan atılabilir ki 50 üstü genel olarak çok zordur. fg kullanılacağı zaman topun olduğu yard kaç ise buna 17-18 yard eklenerek fg mesafesi hesaplanır çünkü kaleler touchdown çizgisinin dışında 17-18 metre geride durur.

    touchdown 6 sayı, ardından atılan ekstra sayı +1 sayıdır. field goal ise 3 sayıdır. oyun çok basit diyenler için de qb'lerin işi hiç de kolay değildir. üzerine sürekli gelen rakip defans varken birkaç saniye içerisinde topu atmak zorundadır. bunun için defanstan kaçıp boşa çıkmaya çalışan hücum oyuncularını arar ve öngörüsü ve kol becerisi çok iyi olmalıdır. zamanında topu elinden çıkaramazsa offensive line çok fazla dayanamaz ve sack kaçınılmaz olur. üzerine doğru adam gelen qb bilerek yere çömelemez. ya darbeyi alacak ya da topu öne doğru fırlatmak zorunda. bilerek çökerse buna "intentional grounding" denir ve 10 yard cezası vardır. hücum esnasında eğer interception (int) olacak olursa hücum eden takımın herhangi bir oyuncusunun mutlaka topu kapan rakip defansa o yerdeyken dokunması ya da yere düşmemişse indirmesi gereklidir, yoksa sona kadar götürerek td yapabilir.

    bazen fake punt görebilirsiniz. harika bir şeydir. topu degajla dikecekmiş gibi olan oyuncu bir anda topla birlikte koşmaya başlar ve önceki hücumdan 1st down için kaç yard kalmışsa o kadar koşması durumunda 1st down'ı takımına kazandırmış olur.

    onside kick genelde maç sonlarında sayı yapan takımın tekrar hücum etmek istemesi durumunda yapılır. topa 20 yard ilerleyecek kadar vurulur ve bu genelde ya yerden sektirerek ya da havadan atarak olur. kendi takımından bir oyuncunun 20 yard çizgisi geçtikten hemen sonra rakipten önce o topu kapması gerekir ama tabi ki çok da kolay değildir.

    son olarak degajla dikilen top eğer td alanına düşerce buna touchback denir ve rakip takım hücuma 25 yard'tan başlar. eğer topu yakalayacak kişi hakeme parmak, el, kol işareti yaparsa bu fair catch yapacağını gösterir ve topu nerede ilk tutarsa oradan oyun başlar. fair catch işareti yapan oyuncuya rakip dokunamaz. topu fair catch ile yakalayan kişi de topla ilerleyemez.

    oyun açılışında (kick off), punt (degajla dikme) esnasında, topu yakalayan ve yakalayanı indirmeye çalışan takımlara special teams (st) denir. bunlar as oyuncular ve yedeklerden oluşturulur. genelde en çevik oyuncular oyunun bu bölümünde sahada olurlar.

    bir de safety'den bahsedeyim. eğer oyun kurucu veya rb kendi alanından oyunu başlatırken boyalı alan içinde (td zone) yere indirilirse buna safety denir ve indiren takım 2 puan alır. td sonraları extra point (xp) +1 puan verirken takımlar isterse 2 point conversion ile 1 yardtan normal bir hücum dizilimi yaparak bir td yapıp +2 puan almak isteyebilirler.

    hareketlerden hangisi faul hangisi değil?

    fauller aslında basit. oyunun serbest olması isteniyor. hücuma çıkan oyuncuları tutmak, çekmek, eliyle etrafına dolayıp kavramak yasak. kural diyor ki; bir defans oyuncusu olarak geçebiyorsan hızınla geç ve o topa wr'den önce dokun. ama eğer adam seni hızıyla, manevrasıyla ekarte etmiş ve topa doğru gidiyorsa ancak onunla beraber o topa hamlede bulunabilirsin. öyle elini tutma, belini sarma falan yok... aynı şekilde offensive pass interference diye bir şey de var. mesela top atılan oyuncu iyi savunmadan kurtulmak için adamı tutar, çeker vs. ona da faul çalınır.

    offensive ve defensive line arasında en çok karşılaşılan fauller ise genelde holding veya top oyuna sokulmadan hareket etme.. saflar arasında boğuşun boğuşabildiğiniz kadar ama bunu güç uygulayarak göğüsten omuzdan force ile yapın diyor. senden sıyrılıp gitmiş adamın arkasında tutma, kolunu boynuna dolama falan yok. nadiren de bazı uyanık qb'ler rakip takım oyuncu değiştirirken hemen oyunu başlatmaya çalışıp rakibi oyuncu değişikliği tamamlanmamışken 11'den fazla sayıda yakalamaya çalışır, bu da too many men on the field diye ceza sebebidir. en ölümcül faul ise running on the kicker. 4th down'a getirmiş defans, rakip de punt ile topu sana verecek. sen punt'ı bloke edeceğim diye git punt'çıya dal. bu direk faul ve 4. hakkı olduğu için punt yapacak takım automatic 1st down ile devam eder

    son olarak bu sporda defans nasıl yapılıyor?

    defensive line (dl) takımların stratejisine göre 3-4 veya 4-3 şeklinde olabiliyor. yani defans hattında 3 oyuncu arkalarında 4 adet line backer (lb) ya da 4 hat oyuncusu arkada 3 line backer şeklindedir. takimlar stratejilere göre ya hat içerisinden ya da gerideki linebacker'lar arasından sack yani rakip qb'yi indirmek için uğraşırlar. buna başka bir değişle pass rush denir ki bu her takımın iyi yapabildiği bir şey değil ama bunu iyi yapmak demek rakip oyun kurucunun her an tehlikede hissetmesi, topu elinde çok tutamaması ve hata yapması anlamına gelir. line backer'lar ise adları üstünde ya defans çizgisine rush'a karşı destek, ya da özellikle slot receiver'ların koşu alanını kapatmak için orta bölgeyi kapatma görevleri vardır. bir anlamda savunmanın en önemli elemanları diyebiliriz bu grup için çünkü hemen her noktada yer almak zorundalar. cornerback (cb) denen savunmacılar ise rakip takımların top tutucularını karşılayan ve savunan ve belki de işi en zor oyunculardır. rakip oyuncular genelde çok hızlıdır ve hem hızlarına karşılık vermek hem de koşu stratejilerini iyi okumaları gerekir. defansta en geride duran iki oyuncu ise free safety (fs) ile strong safety (ss)'dir. free safety gerektiğinde pass rush'a çıkar, gerektiğinde bir linebacker gibi oynar, gerektiğinde cornerback'lere yardıma gider. strong safety iseen gerideki emniyet elemanıdır. yarıp geçen koşucuları yakalamak ya da adamını geçip giden wide receiver'ları yakalamak için en geride tutulurlar.

    not: işbu entry emek içerir. tek bir hanesi kopyala yapıştır değildir. sporu öğrenin, sporun iyisini izleyin diye. ;)
  • 54
    altı yedi ay kadar uğraştığım dövüş sanatı.
    anlatayım.

    2005 yılında üniversiteyi kazandık gittik. kayıt haftası bütün topluluklar stand açıyor . tutuşturdular elimize bir broşür. baktım ege dolphins yazıyor. okulun amerikan futbolu takımı. eee üniversiteye gittik ya, sosyalleşeceğiz hemen tabi. cılız halimle yazıldım bu topluluğa. o zaman için marjinal bir spor. dikkat çekeceğiz ya! yurttaki, sınıftaki bütün arkadaşlar gülüyor bana. o kiloyla nasıl oynayacaksın, iri yarı adamlar seni yer orada diye.

    ilk antremana gittim. işte ekipmanları tanitmalar, kuralları öğretmeler falan. ortam gayet neşeli başladı. yarım saat falan koştuk derken coach geldi. herkes nasıl saygı duyuyor adama. kendisi türkiyeye amerikan futbolunu getiren adammış. 90lı yıllarda ya boğaziçi ya da hacettepe olması lazım. ismi de serdardi galiba. 10 kadar olan biz caylaklarla tanıştı, tavsiyeler verdi. takım hakkında ilk izlenimlerim şahane. resmi bir lig yok ama üniversiteler kendi arasında lig oluşturmuş ve bizim okul her sene şampiyon olmuş. oyunun hiçbir zorluğu yok. arkadaşlık ortamı güzel. kesin antremanlara devam edeceğim.

    haftada iki gün antrenman oluyordu. ben derslerin son bölümlerine girmeyip antrenmana gidiyordum. o derece seviyordum bu işi. antrenmanlar inanılmaz zordu, hani bildiğimiz futbol sahasının etrafında 10 tur kosardik, bir arkadaş geç kaldı mı hoca "ee onun canı sıkılmasın, onunla da koşun" derdi, bizim 10 tur 20 tur olurduk. zaten orada pestilimiz çıkardı. ama çok sağlam kondüsyon yüklemiştim. haftada iki gün kyk nin futbol takımında, haftada iki gün fakültenin futbol takımında, haftada iki gün de amerikan futbolu takımında antrenmanım vardı. yurdun yanında halısaha var. haftada iki üç gece de halısaha maçları olurdu. koşarken yorulduğumu hatırlamam hiç ama okulla alakam yoktu. hazırlık sınıfını sorumlu geçtim o sene.

    neyse, amerikan futbolu takımında her şey yolunda gidiyordu. baya baya kondüsyon yüklendik. kuralları öğrendik. ben hücum takımında running back pozisyonundayim. hani fena da oynamıyorum. tabi eskiler as takımda oynuyor. takımın o eskileri aynı zamanda yeni yeni kurulan milli takımda da oynuyor. kesmek mucize gibi bir şey. biz yine elimizden geleni yapıyorduk. bu süre zarfında bir kez normal maç oynadım. hazırlık maçında boğaziçi takımıyla oynamıştık. 36-0 mı ne yendik adamları.

    zamanla antrenmanlar çok sert geçiyordu artık. takım arkadaşlarinin ne çektiğini görmemiz için defans takımının önüne gecirdiler bizi. qb yi koruma görevi verdiler de karşıdaki 150 kiloluk adamı nasıl tutacağız ki. paramparça olduk.

    bayramı tatili için memlekete gittim. bir gün evde üstümü değiştirirken babam gördü. omuzlar mosmor olmuş. çürüyecek neredeyse. nasihat veriyor bana. sakin gitme diye. bayramdan önce de evrakları verdik. lisans çıkacak bize. heyecan dorukta. iple cekiyoruz tatil dönüşü ilk antrenmanı.

    ilk antreman. her şey normal başladı. koşmalar ısınmalar derken defans takımıyla antrenman yapıyoruz. ömrü hayatında beni yakalama ihtimali olmayan defans kaptanı, diğer çocuklara ben topla koşarken beni nasıl durduracağını gösterecek. üstüme atlayarak tackle yapacak. hayır yani karşımdaki adam bunu yapsa bana hiç bir şey olmaz. hemen hemen aynı kilodayız. en az 120 kilo kendisi. beni yakalama şansı yok. ağır koşmam istendi. uygulama yapacak üstümde. sol tarafımda topla ağır ağır koşuyorum. ismi resuldu galiba. resul abi sağ tarafımdan üstüme doğru uçmuş. hiç hatırlamiyorum.

    gözlerim kapalı. sesler geliyor ama duymuyorum. gözümü acmak istiyorum açamiyorum. açtığımda herkes başıma toplanmış ama dönüyorlar. kusarak uyandım resmen. saatlerce kendime gelemedim. o gün sondu benim için. bir daha ne antrenmana gittim ne de topluluğun kapısının önünden geçtim. normal futbolda, mart ve nisandaki fakülteler turnuvasını kaçırdım. hoca (6-0 fb maçının yan hakemi münir takpak, 4 gol onun kaleye atılmış.) beni oynatmayı çok istese de ben yetişemedim. yurt takımında türkiye şampiyonası için trabzona (denizlispor'un fb ye koyduğu sezonki 3-2lik ts-fb maçında avni akerdeydim) ancak yetiştim. okul zaten yalan olmuştu.

    amerikan futbolu altı yedi aylık sürede bana böyle bir tecrübe yaşattı. neredeyse felç geçirecektim. ondan sonra bıraktım zaten. artık sadece futbol kaldı geriye. bir de arada tenis. amerikan futboluyla ilgili böyle bir anım vardı. paylaşmak istedim
  • 96
    amerikalilarin futbol demesinin sebebi topun bir foot uzunlukta olmasi degildir. abd'de yasiyorum ve ayni geyik burada da donuyor, sonra da insanlar hep beraber puhahahah diye guluyorlar. topun uzunlugu tam olmasa da bir foot'a yakindir ama tarihsel gelisim konuyu aydinlatmak icin yeterlidir.

    neyse efendim, futbol denilen sey aslinda bizim bildigimiz futbola benzer sekilde baslarken, olay daha ingiltere'den cikmadan manyagin tekinin topu eliyle alip kosmasi ve izleyenlerin once anlam veremeyip, sonra bunu mantikli bulmasiyla rugby sporuna da atalik etmistir. bu arada bu olayin ilk yasandigi yerin adi rugby school gibi birsey olmasindan oturu rugby ismi bu sporla ozdeslesmistir. ancak her iki spor da futbolun dallari olarak bilinerek baslamistir. birine rugby football, bizim hastasi oldugumuz diger spora da association football isimleri verilerek birbirinden ayrilmislardir.

    neyse efendim, her iki spor da abd'ye ulastiginda, ki turkiye'ye ulasmasindan oncedir, bu iki isim kullanilmakla birlikte iki sporun karisimi olan ucuncu bir spor daha ortaya cikmistir. amerikan futbolu dedigimiz bu sporda temelde futboldan geldigi icin bir tur futboldur. amerikalilara daha cok heyecan vermis, daha populer olmustur. zaman icinde adamlar football dediklerinde bu sporu anlar hale gelmislerdir.

    ote yandan rugby football kisaca rugby'ye, association football ise once assoc. football'a sonra da soccer'a donusmustur.
    ingiltere'de ise bizim bildigimiz futbolun cok daha fazla populerlik kazanmasi nedeniyle adi association football'dan football'a kisalmis, diger spor rugby olarak ayrilmistir. sporlar ingiltere'den dunyaya yayildigi icin, football ve rugby kullanimi once avrupa ve somurgelerinde, sonra da abd haric tum dunyada yerlesmistir.
  • 66
    ragbi çakması bir oyundur. öncelikle oyunun atası olan ragbiden biraz bahsedelim.

    peşin not: kanada'da okumuş rugbi hastası bir ragbici arkadaşım var benimde merakım ona dayanır.

    öncelikle söylemek isterim ben ragbi severim. amerikan futbolu bence çok saçma. sebeplerine geleceğiz. ama sonra.

    ragbi yaklaşık yada tam (emin değilim) bir futbol sahası büyüklüğündeki bir alanda 15'er kişilik iki takımdan oynanan bir spordur. petr cech'de gördüğümüz kafa koruyucular haricinde farklı bir koruma giyilmez. ihtiyaç yoktur çünkü. amerikan futboluna göre çok daha az ağır sakatlık olur. topu bir bebek kadar denebilir. kolunuzu kırdığınız zaman kırdığınız bölüme oturur yani.

    topun kullanışından devam edelim.
    top anlayacağınız üzere filmlerde aşina olduğunuzdan daha büyüktür. tek elle ileri atamazsınız. ki zaten topu elle kendi önünüzdeki adama atmanız yasaktır. yanınıza ve ya arkanıza atabilirsiniz. mantığını şöyle anlatayım. top bende koşuyorum. 2 adım geriden ve yandan takım arkadaşım koşuyor. rakip oyuncu beni indirmeye çalıştığında ben topu yanıma doğru atıyorum ve hızla gelen arkadaşım yakalayıp koşusuna devam ediyor. bunun dışında topu ileriye ayakla atabilirim. ister sahanın herhangi bir kısmına atarım istersem direklerin arasına gelecek şekilde atıp gol yapabilirim. bunun dışında topu son çizgiye kadar elde götürdüğümüzde de puan alırız. ki bu daha değerlidir. amerikan futbolundan aşinasınız buna. touchdown denen hadise. try deniyor buna ragbide. aynı zamanda bu olduktan sonra birde penaltı kullanılır. (ayakla gol yapmaya çalışma)

    bunların dışında fauller, taçlar vs var.

    bir faul yapıldığında penaltı kullanılır. elden bırakarak ya da yerde topun sabit kalması ile penaltı kullanılıp gol yapılmaya çalışılır. bir de scrum var. topun kural ihlali ile taşınması durumu. ileriye elle pas, topun yerde sekmesi ve ya yere düşmüş oyuncunun topu aktarmaması durumunda olur. filmlerde görmüşsünüzdür. oyuncular omuz omuza verip birbirine girerler. işte bu o. rakip takım topu ortaya atar ve oyuncular birbirini iterekten topu kazanmaya çalışırlar. top yanlardan dışarı çıktığında ise taç olur. iki takım oyuncuları bir sıra yaparlar. birini havaya atarlar ve havaya atılan oyuncular sıranın ortasına atılan topu yakalamaya çalışır.

    gelelim en büyük farka. ragbi durmaz. ragbi faul, pas ihlali ve ya taç dışında durmaz. yani biri rakibini indirdiğinde. düşen oyuncu topu ya kaptırır ya scrum olur (ki oyun böyle durur) ya da topu arkadaşına kazandırır. ve oyun devam eder. oyun durmadığı için rakibini kesinlikle düşürmenin bir mantığı yok. çünkü ileride değineceğim amerikan futbolunda bir kere ileriye pas atıldığında adam ya düşer ya da sayı yapar. ya da top yere düşmeden düşüren oyuncunun takım arkadaşı topu yakalar ve devam eder. yani top ölü duruma geçerse herkes tekrar yerini alır. oysa rugbide rakibini yere düşürdüğünde dahi oyunun devam etme ihtimali çok yüksek. top yere düşse bile ileri ilerlemediği sürece hemen rakip takım topu alıp devam edebilir. sert girmeye gerek yok. ki yanlış girersen sakatlık olur. aynı zamanda fauldür ve rakip penaltı atar. bu yüzden korumaya ihtiyaçları yok.

    rugbiyi özetlemeye çalıştım.

    amerikan futboluna geçelim. öncelikle şu saçma football işini halledelim. amerikan futbol topu ortalama bir insanın ayağı kadardır. bu yüzden adı football'dur. (bence büyük geri zekalılık.) bu spor ise çok oyuncuyla yapılır. 56-60-70 baya kişi. savunma ve hücum takımları vardır. ve büyük takımlarda neredeyse her oyuncunun bir yedeği bulunur. yani çok kişi. amaç aslında çok basit.

    öncelikle başlangıç takımları çıkar. topu bir takım diker. rakip takım alır. düşürülünceye kadar devam eder. düşürüldüğü yerde atak ve savunma takımları girer.
    hücum takımı topu rakip takımın gol çizgisine yaklaştırmaya çalışır. 10 yardı 4 hakta geçmeye çalışır. defans takımıda hücum takımının hakları bitene kadar onların 10 yard ilerlemesine engel olmaya çalışır. nasıl olabilir bu organizasyonlar.

    karşılıklı izbandut abiler dizilirler. birisi bacak arasından topu arkaya atar. bu bacak arasından topu atan arkadaş aynı zamanda topu attığı kişiyi korumakla görevlidir. yani oyun kurucuyu. oyun kurucu burada şut çekebilir, kendisi koşabilir ve ya ilerideki bir arkadaşına uzun pas atabilir. top düşerse ölü toptur. ve maç durur. herkes yeniden yerine geçer. defans takımı ise o topu bacak arasından atan en izbandud abiyi geçip oyun kurucunun şutunu pasını kesebilir ve ya oyun kurucuyu yere indirebilir. ve ya ilerideki topu alan oyuncuyu indirmek ve ya adamı dışarı çıkartmak suretiyle oyunu durdurur. aslında çok basit bir mantığı var. ben topu taşıyorum sen taşıtmıyorsun bu kadar.

    benim amerikan futbolunu sevmeme sebebim oyunun çok durması. 2 saat adamlar yerlerine geçiyorlar sonra 10 saniyelik bir aksiyon oluyor hop birisi yerde ve tekrar yerleş. 15'er dakikalık 4 çeyrek oluyor sana 3 saat. ama o 3 saatin 2 saati abilerin yerlerine geçmesi. bu kadar korumalık takmalarının sebebide defans oyuncularının amacının topu kapmak değil düşürmek oluşu. bu yüzden hayvan gibi giriyorlar. o korumalar olmasa bir amerikan futbolcusunun kaburgalarının kırılıp akciğerlerine girmesi çok olası.

    2 sporuda özetlemeye çalıştım. rugbi 15'er kişilikten 40 dakika oynanır, amerikan futbolu sahada ki 11 kişilik takımların duruma göre değiştiği bir şekilde oynanır. rugbide faul ve ofsayt dışında oyun hep devam eder hep bir aksiyom vardır, amerikan futbolunda süs, show. 10 saniyelik 2 koşu yaparlar sonra pat biri düşer. 10 dakika herkesin yerine geçmesini bekle.

    yani rugbi candır, amerikan futbolu yeditepe üniversitesine giden berkecan'dır.

    not: yeditepe'lilerden özür dilerim.

    edit: sorusu olan varsa yazabilir. yahu şu iki siteye bakabilirler.

    http://www.tbsf.org.tr/...llar_ve_gelisimi.pdf
    http://amerikabulteni.com/...-kurallari-nelerdir/

    edit: gençken aptalmışım. yumurtatopu futbolu alır.
  • 56
    o kadar çok duruyor ki; izleyiciler topun oyunda olduğu her andan zevk alıyorlar. ölümü gösterip sıtmaya razı etmek gibi.

    rugby de benzer bir spor. o da çok duruyor ama her oyun durduğunda maç bitmiş gibi bir hava olmuyor oyunda. amerikan futbolu; tam bir pazarlama başarısı.(u: çok fena linç edecekler :()

    edit: tek tek değil; toplanıp geldiler :(

    not: rugby'ciyim. lütfen amerikan futbolu ile futbolu karşılaştırıp vurmayın.
  • 68
    yeni yeni izlemeye merak sardığım spor.

    öncelikle bu sporla ilgili izlenimimi söyleyeyim. dünya üzerinde hiç var olmasaydı, bir bilimkurgu filminde, yarı vahşi fakat teknolojik anlamda ileri bir uygarlığın geleneksel sporu olarak seyirciye gayet güzel sunulurdu.

    basic seviyede kurallarını yazayım.
    şöyle yardımcı olacaktır. ilk izleyecekler, yeni izleyen bir insanın çözdükleriyle yola çıkıp en temel kuralları anlama şansına sahip olacaklar.

    öncelikle kanın gövdeyi götürmesindeki esaslı amaç touchdown denen sayı alma hadisesi. yani topu rakip takımın kale çizgisi arkasına taşımak. başka sayı alma yolları da var, fakat touchdown okulun amigo kızlarının lideriyle yatmak gibi. mesela field goal sınıfın ineğiyle yatmak kadar etkili. biri 6 sayı diğeri 1 sayı. punt var 3 sayı. o da yeni gelen güzel kızı düşürmek manasına geliyor. bir de touchdown sonrası 2 sayı alma hadisesi var. o da okulda herkesin yaptığı seks. mevzunun amerikanca açıklaması böyle.

    touchdown'ı nasıl yapmak gerekiyor? hücum eden takım her 4 hakkında en az 10 yard mesafe katetmeli. bu 10 yardı katedemezse hücum hakkı rakibe geçer.
    tabi 10 yard 10 yard üst üste koyunca sonunda o çizgiyi geçmek gerekiyor teoride. ancak bu işin en makbulü güzel bir oyunla tek seferde touchdown'u yapmak. her hücumda 10 yard çizgisini işaretliyorlar. ancak bu mavi ve sarı çizgiler sadece televizyonda mı çıkıyor yoksa bir şekilde oyunda da koyuyorlar mı onu çözemedim henüz :)

    rakibin temel amacı siz hücum ederken topu kapmak.
    topu nasıl kapıyorlar?
    * pas arası yaparak kapabiliyorlar mesela. oyun kurucunuz (bir adı var ama ne bilmiyorum) topu fırlattığında yere temas etmeden topa hakim olmak lazım bunun için.
    * sonra topu taşıyan oyuncudan cebir ve şiddet kullanarak da kapmak mümkün. ancak oyuncu yere düşmemiş olacak. yere düşmekten kasıt sanıyorum dizlerin temas etmesi. yani sırtüstü yattığınızda bacaklarınızı ayırıp rakip takım olarak arasına girebiliyorlar. işte o esnada top elinizden çıkarsa artık hücum hakkını karşı tarafa verdiniz demektir. zaten bundan sebep bazen oyuncular doğrudan maç alanının dışına koşuyorlar. topla beraber sahanın dışına çıktığınızda oyun duruyor. ha bir de topla durduğunuzda da oyun duruyor. ama rakip durmazsa boşu boşuna canınızın yanması mümkün.
    * topu taşıyan düşürdüğü taktirde yerden de kapabilirsiniz. ancak bunun için topu taşıyanın topa tam hakimiyeti aranıyor. mesela pas atıldı. adam topu kontrol etmeye çalıştı, ama edemedi ve top yere temas etti. o zaman başarısız hücum sayılıyor ve 4 hakkınız dolmadıysa tekrardan o hücum hiç yapılmamış gibi hücum ediyorsunuz.

    hücum eden takım bulunduğu çizgiden mesafe katetmeli. mesafe katettikçe 10 yardlık çizgiye yaklaşıyor. fakat mesafe katedemezse, mesela oyun kurucu pas atmak için geriye açıldı, rakip de geldi bunu düşürdü, o zaman ne kadar mesafe kaybettiyse geçmesi gereken alan o kadar uzuyor, çünkü savunma çizgisi sabit kalıyor. örnek vermek gerekirse hücum etmeniz gereken 7 yard kaldı mesela. ilk hakkınızda 3 yard katetmişsiniz. ancak oyun kurucunuz 5 yard geriye çekildi pas atmak için. orada indirdiler. işte bu durumda artık 12 yard mesafe var kalan 2 hakkınızda katetmeniz gereken. fakat püf nokta şu. baktınız hücum boka sardı. ve eksi mesafe ile neticelenicek. hücumu başarısız bir hücuma çevirirseniz önceki yerinizden devam ediyorsunuz. yani oyun kurucu topu dışarı veya ileriye doğru pas oynayıp fakat doğrudan yere deymesini sağlarsa oluyor bu. verdiğim örnekten yola çıkarsak o zaman 3. hakkınızı yine 7 yardlık mesafeden kullanırsınız.

    bir touchdown 6 puan. touchdown'u hücum eden rakipten kaptığınız topla da yapmanız mümkün. touchdown yapan takım bonus sayı hakkına sahip oluyor. bunu şut şeklinde değerlendirirse ekstra 1 puan alabiliyor. ya da pas şeklinde kullanıp kısa mesafeden 1 touchdown daha yaparsa o zaman 2 puan kazanıyor. sonra hücum sayı veren tarafa geçiyor.

    sayıyı illa touchdown ile almak zorunda değilsiniz. punt denen bir hadise daha var. götünüze güveniyorsanız o y şeklindeki kaleye vuruşla da atabilirsiniz topu. bu şekilde 3 sayı kazanıyorsunuz. süre azsa, maçı kazanmak için az sayıya ihtiyacınız varsa, ilk sayıyı alıp piskolojik üstünlük istiyorsanız, rakip çok iyi savunma yapıyorsa falan işte... tamamen taktiksel mevzular.

    oyun zevkli. en zevksiz yanı sık sık verilen aralar.
    ama şöyle hayal edin.
    amerikadasınız. arkadaşlarınızla toplandınız maç izliyorsunuz. zaten agresif bir spor.
    önünüze biraları açtınız, cipsler falan...
    oyun varken herkes pür dikkat.
    oyun durunca rakip takımı tutan arkadaşınızın kulağına fiske atmak gibi türlü türlü şakalar.
    nooldu lan 40 yardı görünce benzin attı?
    ahahaha o ne lan 3 hücumda hepi topu 2 yard mı? bizin quarterback'in siki daha uzundur yeminle
    şakaları gırla...
    bir de iddiada parayı da basmışsınız.
    testestoron, şakalar, küfür... tam bir erkek ortamı amk.
    gayet de sevilebilir duruyor.

    bana gelince maçları internette izliyorum. tabi ki aralarda ileri sarıyorum :)

    aslan nihatın çalımları'na da uzun açıklamalarıyla mevzuya az da olsa hakim olmamı sağladığı için teşekkür ederim.
  • 28
    muhteşem bir taktik oyunudur. ortalaması 2 metre ve 120 kg olan adamların arasından atması tutması zor olan bir topla oynadığı oyundur. 4 şekil sayı alınır. 1- sahanın sonundaki alana (end zone) topu taşımak, touchdown 6 sayı. 2- topa ayakla vurarak direkler arasından geçirmek, punt 3 sayı. 3- hucümdaki takımın top atıcısını kendi touchdown alanında top kaybı yaptırmak 2 sayı. 4- touchdown sonrası bonus tepik, 1 sayı eğer tepik yerine topu yeniden end zone içine taşırlarsa da 2 sayı.
  • 37
    şimdi efendim böyle iri yarı elemanlar var hepsinin kafasında kask var bunların,topu bacak arasından arkadaki bi oyuncuya veriyo quarterback deniyo ona,quarterbackler diğer arkadaşları gibi öle çok iri değiller ama çevik bunlar bi de takımın en zeki oyuncusu falan heralde bunlar.sağdan soldan ortadan takım arkadaşları yardırıyorlar bu da onlara topu atmaya çalışıyo.defans yapan takımın oyuncuları da o top atılanı yere indirmeye çalışıyorlar.bi de boyalı alan var işte amaç topla adamı o boyalı alanda bilmem kaç hakta buluşturabilmek.buluşturursan touchdown diyolar ona ve bildiğimiz gol oluyo işte o.6 puan yazıyorlar buna.bir de bu touchdownın bonusu var.iki tane birbirine paralel direk dikmişler ama ben diyeyim 30 metre siz diyin 50 metre.topu yere dikiyorlar ve eleman topu o iki direk arasından ayakla vurarak geçirmeye çalışıyor ki oyunun en basit kısmı da bu gördüğüm kadarıyla.1 puan da burdan kapıyorsun.

    sert bir spor,birbirlerine bodoslama giriyorlar,kavga çıkar diye heyecanlandım ama hayal kırıklığına uğradım.

    dün banttan super bowl xlvi seyrettim ve anladıklarım bunlar.umarım yardımcı olabilmişimdir.
  • 92
    izlemesi fena olmayan, ama oynaması çok sıkıcı olan oyun. her dakika duran bir oyundur. çok sert bir oyun olduğu görüşüne katılmıyorum, bir rugby kesinlikle değil, hatta ve hatta bazı futbol maçlarının yanında sertlik satranç gibi kalıyor.
    dediğim gibi izlemesi eğlenceli spor.

    https://m.youtube.com/watch?v=D7CU2S6gxEs

    tabii ki reklamından bahsediyorum.*
  • 94
    pazar saat 16:30'da türkiye amerikan futbolu ligi final maçı koç rams ve odtu falcons arasında koç üniversitesi amerikan futbolu sahasında oyanancaktır.

    olur ya merak edersiniz türkiye bu branşta ne konumda diye koc rams geçen sene avrupa 2.si oldu, odtu ligin en köklü takımlarından biri.

    detaylar için:
    https://www.facebook.com/.../?type=3&theater

    (bkz: 14 temmuz 2019 koç rams odtu falcons amerikan futbolu maçı)

    edit: her çarşamba 21:30'da s sports türkiye amerikan futbolu liginden bir maç yayınlıyor. iyi seyirler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın