• 527
    yazıya böyle başlamak istemezdim ancak galatasaray’ın özellikle de ilk yarısında inanılmaz güzel oynadığı bir maçtan sonra yapılan, tahammül sınırlarının çok ötesinde bulduğum “skor yorumculuğu”nu eleştirmeden geçemeyeceğim. maç 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı bugün tek farkla dahi olsa galatasaray lehine bitseydi, hemen herkes takımın ne kadar muhteşem bir iş çıkarttığından, terim’in rakibi süper analiz ettiğinden, seri’nin lemina’nın, feghouli’nin takımı sırtladığından bahsedecekti. ki ortaya konan futbola baktığımızda galatasaray’ın kazanması hatta ve hatta sivasspor’a fark atması hiç şaşırtıcı olmazdı. peki ne oldu? o üçüncü gol rakip kaleye girmediği için tüm 90 dakika galatasaray kötü oynadı, terim maçı verdi, seri zaten futbolcu değildi, onyekuru da ritmini bulamadı oldu...

    bu konuya daha sonra döneceğim, maça geçecek olursak açıkçası oyuna başlangıç formatımız hiç doğru değildi. ligin başından beri ısrarla söylediğim bir şey var, seri’nin savunma önünde kullanılması gerekiyor. çünkü seri’yi santranın ötesine attığınız zaman oyuncu burada dört beş rakip oyuncu arasında eziliyor, fiziksel defoları ortaya çıkıyor ve oyun yönlendirmedeki yeteneğini sergileyemiyor. galatasaray’ın ilk yarının son maçından bu maça dek yaptığı galibiyet serisinin kilit noktalarından biri seri’nin savunma önüne, “daha az rakip oyuncunun bulunduğu bir bölgeye” çekilmesiydi. bununla birlikte seri takıma kontratak becerisi sağladı ve yarattığı pas trafiği ile takımın baskın oyun oynamasının temelini oluşturdu. sivas karşısında ise fatih terim lemina’yı seri’nin alışık olduğumuz yerinde, seri’yi ise daha önde başlattı. böyle olunca, seri yine tüm sihrini yitirdi ve merkezde kayboldu. sivas taraftarının yarattığı atmosfer ve sivassporlu futbolcuların coşkulu oyunu ile birlikte de kaçınılmaz bir şekilde galatasaray çok erken gol yedi. dediğim gibi, bu erken golde en büyük faktör seri ve lemina’nın saha konumlarında değilikliğe gidilmesi ve hatalı konumlandırılmalarıydı. takım lemina’nın savunma önünde yer aldığı 4-1-4-1 ile sivasspor’un mert hakan-yatabare’li 4-4-2’sine karşı ilk on beş yirmi dakika çok zorlanınca ve geriye de düşünce, fatih hoca acil bir değişikliğe giderek lemina’yı stoperler arasına attı ve seri’yi savunma önüne çekti.

    bakın burası çokomelli. bu hamle takıma neler kazandırdı?
    1. çift forvetli rakibin ön alan baskısı, lemina’nın da savunma hattına girmesiyle sekteye uğratıldı.
    2. seri merkezdeki boğuşmacadan kurtuldu ve nispeten daha boş bir alanda konumlandı. deyim yerindeyse oyuna bu hamleyle girdi.
    3. lemina dribbling becerisi ile, seri top tekniği ile galatasaray’ın arka tarafındaki pas trafiğini aktive etti ve sivasspor yorulmamak amacıyla hücum hattını geriye çekmek zorunda kaldı.

    tamam, fatih terim’in oyuna başlangıç tercihleri yanlıştı ancak yaptığı bu erken hamleyle birden maçın seyrini değiştirmeyi başardı. ilk devre dakika 20’den sonra maçın tek hakimi galatasaray’dı. ama daha hamleler burada bitmedi. galatasaray ataklarda, donk-lemina-marcao geri üçlülü 3–1-4-2 yerleşimine geçti. onyekuru falcao’nun yanında ikinci forvet oldu. burada amaç oldukça ağır appindangoye-caner osmanpaşa ikilisini onyekuru’nun savunma arkasına yapacağı koşularla bozmaktı ve öyle de oldu. hatta bu hamle o kadar çok işledi ki sivasspor belki de sezon boyunca oyun bakımından en çok ezildiği periyodu geçirdi dakika 20-30 arası.

    galatasaray’ın iki doğru hamlesiyle oyunun değiştiğini gören rıza çalımbay da karşı bir hamle yaptı. savunmada falcao-onyekuru karşısında appindangoye ve caner ikilisinin yetersiz kaldığını görünce kendisi de fatih hoca gibi orta sahadan bir oyuncuyu stoperlerin arasına çekti. bu değişiklikle savunmada 3’e 2 sayısal üstünlük kuran sivas, bizim yaklaşık 10 dakikalık fırtınamızı
    biraz da olsa kesti ve maçı dengeler gibi oldu.

    rıza hocanın hamlesi çok doğruydu, ama fatih hoca yine oyunun şifresini kırdı ve bu kez igor tudor döneminde tolga ciğerci üzerinden çok sık gördüğümüz bir varyasyonla ikinci golü bulmayı başardı. hatırlarsak tudor sol açıkta tolga’yı kullanıyor ve takımın genellikle sağdan hücum etmesini istiyordu. ısrarla sağdan hücum eden galatasaray’a karşı solunu kapatmaya alışan rakip savunma üzerine, rakibin sağından bizim solumuzdan tolga ceza sahasına koşuyor ve golü atıyordu. yani olay savunma oyuncularını şaşırtmak, gafil avlamaktı. galatasaray bunu bu kez feghouli ile yaptı. sivas bizim soldan onyekuru üzerinden hücum etmemize alışmıştı ve fatih hoca da ceza sahasına ters kanattan feghouli’yi soktu. zaten ağır olan sivas tandemi tüm dikkatini sağlarındaki onyekuru’ya vermişti, sollarından feghouli koşu yapınca onu bomboş bıraktılar ve fatih terim’in bu oyun görüşüyle galatasaray ikinci golü de buldu.

    ikinci yarıda ise yine maç başı düzenlere döndü iki takım da. yine benzer biçimde sivasspor hakimiyeti vardı bu süre içinde. artan baskıyla tartışmalı bir penaltı yoluyla sivas’ın golü geldi. penaltı pozisyonuna gelecek olursak mete kalkavan’ı hiç mi hiç beğenmeyen biri olarak açık konuşmak gerekirse hakemin kararına bir eleştiri getirmem zira bir gün önce trabzon aleyhine neredeyse birebir pozisyon faul olarak değerlendirilmiş ve trabzonspor da şiddetle tepki göstermişken aksi bir karar veremezdi. hatta öyle ki kalkavan penaltıyı vermese belki galatasaray daha zararlı çıkardı çünkü çok büyük bir ayaklanma olacaktı trabzon tarafından tff ve hakemlere karşı. kısacası hakemin penaltı kararını anlayışla karşılayabilirim ancak pozisyonun penaltı olduğunu düşünmüyorum. futbolda temas var mı yok mudan sonra bakılması gereken bir şey vardır, o da temasın şiddetidir. burada temas vardı ancak şiddeti bir faul düzeyinde değildi. maçın devamında ise her iki takım da ilk yarı yaptığı hamlelerin benzerlerini yaptı. galatasaray daha hakimdi.

    antiparantez bu maç özelinde bir şeye daha değinmek istiyorum. daha önceki yazılarımda galatasaray’ın çift forvetli rakiplere alışık olmadığını ve mevcut oyun planının çift forvete karşı sekteye uğrayabileceğini söylemiştim ki sivas karşısında ilk ciddi çift forvet sınavını verdi galatasaray. dörtlü savunma periyodunda çok kötü bir sınav verdik çift forvete karşı ancak donk-lemina-marcao savunma merkezine geçtikten sonra zafiyetimizi sonlandırmayı da başardık. yine de sistemimizin bu yönünün, yani ön alan baskısı yüksek olan takımlara karşı oyununun geliştirilmesi kesinlikle gerekiyor. ki bu maçı iyi analiz eden her rakip bu saatten sonra galatasaray’a karşı çift forvetle çıkar. fatih hocanın bu noktayı kaçırmaması şart.

    yani işin sonuna baktığımızda oldukça iyi oynayan bir takım ile maç içinde çok doğru hamleler yapan bir fatih terim izledik sivas karşısında. kazanılabilir miydi? çok rahat kazanılabilirdi. üstelik sivasspor da gerçekten çok iyi ve doğru bir oyun oynadı. ama ne var ki maç 2-2 sonlanınca sanki çok kötü oynamışız, 8 maçlık seri bir tesadüfmüş vesaire gibi bir ortam oluşturuluyor. katılmıyorum. galatasaray’ın teknik anlamda bugün iki küçük periyotta hatası oldu, onlar da her iki devrenin ilk on dakikalarıydı. bu süre dışındaki her an doğru işler yaptık ve güzel bir performans sergiledik. böyle bir sivas’a karşı ligin üst sıralarındaki çoğu takım fark yerdi.

    takımın güzel oyunu mutlu etti, skor ise kötü oldu. şu an başakşehir’i geçmek, bir hafta önceki tabloda trabzon’u geçmekten zor hale geldi. yine de şampiyonluğun favorisi biziz. kazanacağız.
  • 528
    eh yani bu puan kaybına çok da şikayet edilmez.

    özellikle ilk 10 dk'da acayip bi baskı yaptı sivas. galatasaray'ı kendi sahasında adeta boğdu. sivas, ikinci bölgede topu kaptıktan sonra saniyeler içinde topla ceza sahamızda doluşmayı bildi. 7. dk'daki gol de bunun sonucunda geldi. aslında bu ersun yanalın galatasarayımıza karşı hayal ettiği plandı fakat rıza çalımbay ondan farklı olarak popülist laflar sergilemek yerine takımına doğru direktifleri doğru vermişti. tabi bi de sezon boyunca süregelen oyunun devamıydı bu. anladınız işte ne demek istediğimi.

    ama galatasaray golü yedikten sonra öyle bi olgunluk gösterdi ki... önce geriden topla çıkarak yavaşça baskıyı kırdı sonrasında geçiş hücumlarını isabetli oynayarak sivas'ın önde konumlanan savunmasını cezalandırmaya çalıştı. yavaşça skorla birlikte oyunun ibresi de bize dönmüştü. bu kısmı izlemek gerçekten çok zevkliydi.

    zevkliydi tabi fakat kafa karışıktırıcıydı. çünkü böyle bi olgunluk anca onlarca maç sonucu alışkanlıkların pekişmesiyle olur. galiba fatih hoca ve öğrencileri* bunu 6-7 maçta başardı galiba. gerçekten de 2019-2020 galatasaray'ı insanda bipolar etkisi bırakıyor.

    seri minimum risk alarak ve açık bi hata yapmadan nasıl penaltı yapmayı başardı kendisi dahil kimse anlamadı. valla açıkçası faul olduğu tekrarlardan belli olsa da benim içim sinmedi, hocam penaltı penaltı gibi olmalı değil miydi?* asıl önemlisi ise sivas penaltı olmadan tabelayı lehine çevirebilir miydi, onu cevaplamak zor.

    skorun eşitlenmesi sivas'ın çok işine geldi, lemina'nın çıkması da. lemina'nın sakatlıktan döndüğünü de düşünürsek hamle anlaşılabilir ama galatasarayın rakip ceza sahasına enine çok dar yayılması istediği pozisyonları bulamamasına yol açtı. maçın hakkı da böylelikle beraberlik oldu.
  • 529
    fener maçından bile daha iyi ve baskın oynadığımız maçtır. olmayacak bir penaltı ile maç 2-2'ye gelmese 3-1 ya da 4-1 bitirmemiz işten değildi. penaltıdan sonra da en azından 3-1'i yapabilecek pozisyonları da bulduk. olmadı. ilk 10 dakika gelen sivas baskısı dışında oyun tamamen bizim kontrolümüzdeydi. zaten ikinci golü de kendi hatamızdan, pozisyon bile yokken penaltıdan yedik.

    açıkçası çok kötü oynayıp da yenilsek bu kadar üzülmezdim. çünkü gerçekten 3 puanı hak etmiştik. seri'nin tamamen gereksiz hamlesi nedeniyle kucağımızdaki maç berabere bitti.

    bu topu, sivas deplasmanında oynayabilecek başka bir takım yok şu an ligde. başakşehir bile böyle oynayamaz. o penaltı olmasa sivas maç sonuna kadar bizim kaleye şut bile çekemezdi belki.

    maçın sonuna doğru gelen dağınıklık ise ömer ve lemina'nın yerine emre akbaba ve adem büyük'ün girmesinden dolayı ortaya çıktı. açıkçası adem, soso yerine girse bence daha doğru bir hamle olurdu.

    ne yazık ki sezonun ilk kısmında kaybettiğimiz saçma sapan puanlar yüzünden kredimiz çok az. yoksa mesela ilk yarıdaki ankaragücü maçında, malatyaspor maçında ve konyaspor maçlarında o saçma puan kayıplarını yapmasak şu an "bu da nazar boncuğu olsun" diyorduk. ancak şu an içerdeki bjk ve trabzonspor maçlarının yanında başakşehir deplasmanından da 3 puanla dönmek zorundayız.
  • 531
    özet her ne kadar yetersiz olsa da gerçekten temposu ve fiziksel mücadelesi yüksek geçmiş bir maçtır. maçı tekrardan izlemek istiyorum çünkü sosyal medyanın anlatarak bitiremediği barcelona ataklarımız bein sports özetinde yok. neredeyse sadece goller var. özete göre mariano, onyekuru, sarachhi ve lemina hiç bir şey yapmamış gibi duruyor. ayrıca çalınan penaltıya bayağı bir güldüm. bari bu kadar belli etmeseler.
  • 532
    birçok şampiyonluk adayı takımın 1 puan kazansa sevineceği deplasmandan 2 puan bırakmanın hüznüyle çıktık. üzüldük çünkü özellikle ilk yarısında çok iyi oynadığımız bir maç vardı. fakat kazandığımız 1 puanın da değerini bilmek lazım, eksikleri görmek şartıyla tabii.

    önce rakibimizi tanıyalım biraz. dün 7 mart 2020 göztepe başakşehir maçıyla ilgili entryde yazmıştım. (bkz: #2880541) sivasspor ligin maç başına en fazla uzun top atan takımı. maç başına tam 67 uzun top atıyorlar. kendi sahalarında ise maç başına 69 uzun top atıyorlar. bu istatistik değerli. çünkü son yıllarda bu istatistikte ilk sıralarda bulunup da ligde ilk dörde girebilen takım yok. en son 15-16 sezonunda maç başına en fazla uzun top atan 2. takım olan konyaspor, ligi o sezon 3. olarak tamamlamış. onun haricinde sıkça uzun top atan takımların akıbeti pek iyi olmamış. mesela 18-19 sezonunda maç başına en fazla uzun top kullanan 6 takımın 3'ü şu an ptt 1. lig'de mücadele ediyor. yine avrupa'nın büyük liglerinde de durum benzer. sadece ingiltere'de lider liverpool bu istatistikte 5. sırada. liverpool dışında çoğu şampiyonluğa oynayan avrupa takımı bu istatistikte ligin son sıralarında yer alıyor.
    çünkü sürekli uzun top atıp bu uzun topları kovalamak ve bir de üstüne başarılı olmak için, hem çok iyi uzun çıkma planlarınız hem de ligin üzerinde bir fizik kalitenizin olması gerekiyor. rıza çalımbay gittiği takımlara yıllarca uzun top oynatmaya çalıştı. yıllar sonra da bu oyuna en uygun kadroyu buldu. şu an sivasspor en kötü oynadığı maçlarda bile fizik olarak rakibine çok fazla üstünlük sağlıyor. yine ligin maç başına en fazla top kapan takımı.
    yani ligin ikinci yarısında oynamaya başladığımız oyunun en fazla sınanacağı maçtı bu maç. genel olarak iyi iş çıkardık ama bazı sorunlarımız da biraz daha gün yüzüne çıktı.

    ilk 11'i görünce 4-1-4-1'de defansın önünde seri'nin, sağ iç olarak lemina'nın oynayacağını düşünmüştüm. fakat tersi oldu. lemina'nın sakatlığının etkileri devam ediyor olabilir. o yüzden belki hoca daha fazla efor gerektiren bir mevkide onu kullanmak istememiş olabilir. çünkü maç içerisinde de seri sarı kartlı olmasına rağmen lemina'yı oyundan çıkardı. fakat sebep ne olursa olsun biz bu maçta seri'nin sağ iç olarak oynamasının zararlarını çokça gördük bence.

    sivasspor, taraftarının da desteğiyle maça önde agresif bir pres yaparak başladı. bizi 4-4-2 şeklinde karşılıyorlardı ve çok katı bir adam adama markajları vardı. bu markajlar o kadar katıydı ki daha ilk dakikada seri'nin pas hatasından doğan tehlikede, seri'yi önde karşılayan oyuncu sol bek uğur çiftçi. çünkü sol kanat oyuncusu fernando, mariano'yu marke etmekte: https://i.hizliresim.com/ErBtiG.png maçın özellikle ilk yarısında uğur'un önde karşılamalarını sürekli olarak gördük. uğur özellikle içeride pozisyon alan feghouli'yi marke etmeye çalıştı. hatta ikinci golümüz bu markaj sayesinde geldi. çünkü donk'un karşılanması gereken yerde kimse önüne çıkmayınca donk rahat bir orta açtı.

    sivasspor'un özellikle ilk gole kadar olan baskısı bence sivas'ın pres becerisinden çok zeminle alakalıydı. özellikle seri ve mariano zemine adapte olana kadar epey sorun yaşadılar. zemine adapte olduktan sonra da galatasaray rahat rahat çıkmaya başladı. açıklamalarını okuduğum kadarıyla rıza çalımbay, maçın başında iyi pres yaptıklarını ve bununla gol bulduklarını söylemiş. oyuncularına ileride basmaları yönünde talimat vermiş ama takım geri çekilmiş. bence bu geri çekilme galatasaray'ın her presi kırıp pozisyon üretmesiyle gerçekleşti. sivasspor'un seri'nin ilk pas hatasından sonra, üçüncü bölgede presle top kazanıp girdiği pozisyon yok. hatta sivasspor'un ikinci bölgede top kazanıp girdiği pozisyon bile yok neredeyse. sivasspor en önemli pozisyonlarını, topu birinci bölgede kaptıktan sonra gerçekleştirdiği hücumlarda buldu.
    yine sivasspor'un bu maçtaki hücum organizasyonları da zayıftı. özellikle geriden oyun kurarken her topu galatasaray'ın soluna vurmaya çalıştılar. bundan da pek sonuç alabildiklerini sanmıyorum. birkaç kere yatabare'nin yasin'e indirdiği toplarla hücum etmek istediler ama genel olarak saracchi-marcao ikilisinin savunma performansı iyiydi.

    maçtaki 4 golün 3'ü duran top veya akabindeki pozisyonlardan geldi. özellikle yediklerimize odaklanmak istiyorum. kornerleri karşılarken 11 oyuncumuzun tamamı ceza sahası içinde oluyor. 5 şubat 2020 alanyaspor galatasaray maçında kornerde savunmamızın karşıladığı topa bakasetas gelişine vurup güzel bir gol atmıştı. bu maçta da yine karşıladığımız toplarda, seri'nin bu toplara ilk reaksiyonlarının kötü olmasından dolayı iki gol yedik.
    ilk golde savunmanın karşıladığı top uğur çiftçi'ye gitti ve seri, uğur'un önünü kapatmakta geç kaldı. uğur'un açtığı ortayı falcao yine karşılasa da dönen topta fatih aksoy bekletmeden tekrar ceza sahasına gönderdi, artık yapacak bir şey yoktu.
    ikinci golde de yine korneri karşıladığımız topta, fernando'ya çok saçma bir müdahalede bulundu. birçok insana göre ucuz bir penaltıydı. ben de ucuz bir penaltı olduğunu düşünüyorum. ama bu seri'nin yaptığı müdahalenin saçma olduğu gerçeğini değiştirmez.
    kornerde savunma dizilişi mi değiştirmek gerekir yoksa başka bir şey mi yapılmalı bilemiyorum. ama bu korner savunma organizasyonu başımıza belalar açabiliyor.

    galatasaray sivasspor'u 3. bölgede haftalardır alıştığımız asimetrik 4-4-2'nin yerine geniş bir 4-3-3 ile karşıladı. özellikle ilk yarıda; rakibi karşılarken derinde bizim savunmamızın önünde olmasına alışık olduğumuz lemina, sivasspor geriden çıkarken öndeki pres hattındaydı. onyekuru ve feghouli de beklere baskı yapıyorlardı. bunun sivasspor'a özel bir önlem olduğunu düşünüyorum. çünkü sivasspor bekleri üzerinden, özellikle baiano üzerinden, oyun kurmaya çalışan bir takım. hocanın bu tercihinin başarılı olduğunu düşünüyorum, çünkü sivas bekleri üzerinden hiç oyun kuramadı. hatta neredeyse geriden hiç oyun kuramadı.
    kanatlardan içeri doğru da çok fazla dribling yaptık. saracchi bile tek başına merkeze doğru top sürerek ceza sahasına kat etti. sivasspor ortasahada stoper orjinli fatih aksoy'u oynattığı için, içe kat eden oyuncularla ilgili sıkıntılar yaşayabiliyorlar. bu zaaflarını da çokça değerlendirdik. zaten bütün bunların sonunda da sivasspor iyice gömüldü.

    sağ içte seri tercihinin oyunumuzu kötü etkilediğini düşünüyorum. yukarıda da yazdığım gibi o bölgede daha dinamik olmasından, sağ half space ve çizgiye doğru koşu yapabileceğinden ötürü lemina'yı bekliyordum. sağ tarafta bu dinamizm bizim için oldukça elzem. çünkü hocanın söylediği gibi feghouli ve mariano arasında telepatik bir iletişim olsa da sağ çizgiyi bu iki oyuncu da maç boyu kullanamıyor. hem ikisinin de maç boyu çizgide git-gel yapabilecek enerjileri yok hem de ikisi de stil olarak merkeze yakın oynamayı seviyor.
    bu durum şampiyon olduğumuz 18-19 sezonunda da böyleydi. mariano ve feghouli için çizgiyi kullanan ve bu iki oyuncuyu rahatlatan genelde sağ iç oynayan belhanda oluyordu. 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçında da bu iki oyuncu için çizgiyi belhanda kullandı. çok eleştirilse de 1 mart 2020 galatasaray gençlerbirliği maçında taylan yine bu iki oyuncu için çizgiyi kullanmıştı.
    seri ise sağ veya sol iç olarak oynamaya hiç alışık olmayan bir oyuncu olduğu için o bölgelere hiç koşu atmıyor. seri ilk yarı boyunca 3. bölgenin sağ tarafında topla sadece bir kere buluşmuş: https://i.hizliresim.com/a0lOLX.jpg
    "bu acaba hocanın tercihi olabilir mi?" diye düşünürken maçın ikinci yarısı başlayınca sağ tarafa daha fazla koşu atan ve orada daha fazla top alan bir seri vardı. hoca devre arasında uyarmış olabilir. bu da seri'nin 45 ve 58. dakika (sivasspor'un ikinci golünü attığı dakika) arasında topla buluştuğu noktalar: https://i.hizliresim.com/hSGcMQ.jpg
    uzun bir var incelemesi olduğu için bu dakikalar arasında topla buluşma sayıları genel olarak az, fakat resimde de görülebileceği üzere sürekli sağ tarafta top alan bir seri vardı. sivasspor golü bulduktan sonra ise seri yine o tarafa hiç koşmadı. bu da serinin 58-90 arası topla buluşmaları: https://i.hizliresim.com/MBVOzm.jpg
    hala bu durumun hocanın tercihi olabileceğini düşünüyorum. fakat hoca seri'nin merkezde top almasını istiyorsa da mutlaka sağ taraftaki çizgiyi kullanabilecek birileri lazım. çünkü sivasspor kendi sahasına kapandıktan sonra oyunu sağa doğru hiç genişletemedik. genişletemediğimiz için de sivasspor'u açamadık. bu da tüm takımın 2-2'den sonraki topla buluşmaları: https://i.hizliresim.com/vDY5So.png
    resimde görülebileceği üzere sol tarafı gayet iyi kullanmışız fakat sağ kanada kimse ayak basmamış. sağ tarafta korner direğine yakın 3 nokta da adem'in 91. dakikada tek pozisyonda topla buluşmaları. yani o dakikaya kadar orada topla oynayan yok.
    seri'nin o bölgeye gitmemesinden ve sarı kartlı olmasından dolayı ben uzun süre belhanda değişikliği bekledim. ama hoca yalçın çetin'in maç içinde söylediğine göre belhanda'yı ısınmaya bile göndermedi. bu durumun belhanda'nın derbide gördüğü kırmızı ile alakalı olduğunu düşünüyorum. çünkü maç direk olarak belhanda'yı çağırıyordu bence.

    bu maçta üçüncü bölgede kaptırdığımız toplardan sonra sayabildiğim kadarıyla 8 tane pozisyon verdik. genel olarak algı "galatasaray'a önde iyi pres yaparsan kazanırsın." üzerine. muhtemelen bu algıyı oluşturan da seri'nin yaptığı top kayıpları. fakat seri o top kayıplarını maksimum 2-3 kere yapıyor. sonrasında geçişleri başlatan oyuncu oluyor ve o dakikadan sonra pres yapan takım çok daha fazla pozisyon vermeye başlıyor.
    bence şu an bizi en fazla zorlayabilecek rakipler kendi birinci bölgelerinde iyi kapanabilen rakipler. çünkü ne sağ tarafa oyunu açabiliyoruz ne de rakip savunmanın açılacağı kadar bir uzaktan şut tehditimiz var. üçüncü bölgede yaptığımız top kayıplarından sonra da geri dönüşlerde de sıkıntılar yaşayabiliyoruz.

    sonuç olarak; bence iyi bir maç çıkardık. ligin kendi sahasında yenilmeyen tek takımını deplasmanda elimizden kaçırdık. yukarıda belirttiğim gibi oyunla alakalı sorunlar var. fakat yukarıdaki sorunlar, bugüne kadar çözdüğümüz sorunların ve oyunun geldiği seviyenin yanında hiçbir şey. bizim gördüğümüzün kat kat fazlasını elbette hoca da görecektir. bir sorun varsa da bu sorunu, ligin şu anda en iyi oynayan takımının teknik direktörü olarak, yine fatih terim çözecektir.
  • 533
    galatasaray futbol takımının maalesef sacma sapan bir pozisyon vermesiyle oluşan korner sonrası meydana gelen penaltı ile beraberlik aldığı maçtır.
    bizim pozisyon penaltı değildi tıpkı bir gün önce trabzonspor'un pozisyonunun da faul olmadığı gibi. onlardan da bizden de 2 puan çalındı.
    mac özelinde değişiklikler konusunda tek itirazım çok kötü bir gününde olan henry onyekuru'nun 90 dakika sahada kalabilmesinedir.
    takım bundan sonraki tüm maçlarını kazanırsa zaten şampiyon oluyor. bu maçı unutup geleceğe odaklanmak lazım.
  • 535
    takım maçın hakkını verdi fakat futbol bir sonuç oyunu. başarının hafızası puandır. kötü oyunlar gelip geçicidir, puan kaybı değil. keşke kötü oynayıp 3 puan alsaydık. şimdi sivasspor'un fikstürü herkesten kolay yani bir şampiyonluk adayını devreden çıkaramadık. sivasspor'un şampiyonluk şansı var. iyi oyunla avunmak istemiyorum, bundan 1 ay önce fenerbahçenin umutları tavan yapmıştı. başakşehiri yrnmiş, trabzonspor'a deplasmanda yenilmesine rağmen üstün oynamıştı. ama ne olduysa o puan kaybından sonra oldu. serinin bozulması da maalesef takım psikolojisini bozacaktır. yani biz dünkü maçı almalıydık. hiç iyi olmadı.
  • 536
    maç öncesinden 2. devrenin en zor maçı olacağı belli bir deplasmandı: #2880561.

    hafta başından beri de aleyhimize yapılan bütün çalışmalar sonuç verdi. bu çalışmaları yapanlar artık bu işin af edersiniz orospusu oldukları için ince ince, güzel güzel işlediler.

    1- mert hakan ve emre kılınç maç satacak: amaç? oyuncuları baskı altına alıp gaza getirmek ve bize karşı ekstra oynamalarını sağlamak. sonuç? olumlu. oyuncular kıçını yırttı, kavga çıkardı, aidiyet(!) gösterdi. yoksa herkes biliyor kimsenin fenere satar gibi göstere göstere maç satmayacağını. amaçları oyuncuları ekstra gazlamak.

    2- cimbom kollanacak, deplasman penaltısı atacak. amaç? hakemler kendini ekstra ispat çabasına girsin. sonuç: aleyhte saçma bi penaltı. bize çalınsa mete sezonu kapatırdı. o derece.

    not: canım muslera. maç başından beri her çirkefliği yapan, çoktan atılması gereken adam için topu taca attın. oyunu başlatsan, pozisyon geçse, o hakemi var çağıramazdı. pozisyon o kadar griydi ki...

    not2: bakın bütün hafta saracchi konuşulacak. beşiktaş maçı hakemi ekstra mimleyecek, daha ilk yarıda kesin sarı göstertilecek derbide. ciğerini biliyorum bu ciğersizlerin.

    not3: bu takıma hakkım helal. şampiyonluk kaçarsa bu devreden dolayı değil ilk devreden dolayı kaçacak. 2020’de izlediğimiz galatasaray gözlerimizin pasını siliyor.
  • 537
    3 puanı kaçıran taraf olduğumuz maçtır. takım taş gibi top oynayarak üzüntüyü bir nebze de olsa hafifletmiştir. öyle bir noktaya geldik ki sivas deplasmanında 9'da 9'luk serimizi yapamadık diye üzülüyoruz. üstelik galibiyeti kaçıran taraf olarak.

    bu maçı geride bırakıp önümüze bakmalıyız. her şey bizim elimizde. böyle oynayama devam edersek bizi durdurabilecek bir takım bulunmuyor.
  • 538
    hepimizi çok üzen bir maç olmuştur. sebebide bu engelide aşsak gerisi yokuş aşağı, hepimiz biliyoruz.
    aslında ah vah edilecek bir durum yok; son 9 maçta 8 galibiyet, kadıköyde feneri eze eze yenmişiz, tek beraberlikde fb-bjk-ts hepsine sahasında kök söktüren sivas ama sorun şu ilk yarı o kadar çok puan kaybettikki sıfır kredimiz var.
    her ne kadar görmek istemesekde en zor fikstürde bizde. paniğe telaşa gerek yok ama rehavete de gerek yok. "kafa kafaya geldik, bu iş bitti" rahatliği bizi sıkıntıya sokar.
    mete kalkavan saracchi ve seri'yi atabilirdi(haftaya da bjk derbisi vardı. nasıl atmadı, şaşırdım) bunlar lehimize hataları ama iki de penaltımızı vermedi (onyekuru/apindangoye faul, falcao/uğur çiftçi elle oynama) birini verse iş bitmişti.
  • 539
    maçın geneline baktığımızda müthiş bir oyun ortaya koyduğumuz, ligin ilk yarısındaki sıkıntılı halimizin aksine hücuma çıkmakta ve pozisyona girmekte hiçbir zorluk yaşamadığımız bir maç oldu.

    bu zor ve çekinilen deplasmanı ancak ve ancak erken gol ile kolaya çeviririz beklentisi ve düşüncesindeydim fakat tam tersi bir başlangıç oldu ve erken yediğimiz golle geri düştük ve işleri kendimiz için daha da zor bir hale soktuk. işte tam da buraya dikkat, sivas deplasmanında da tıpkı fenerbahçe deplasmanındaki gibi* erken golle geri düşmemize rağmen geri çevirmesini ve öne geçmeyi başardık. bu çok saygı uyandıran bir karakter ve istek. bunu görmek bile sevindirici.

    fakat sivas deplasmanında işler kadıköy deplasmanı gibi olmadı maalesef. belki o maçtan bile daha iyi oynadık, hücum varyasyonları açısından belki de bu sezonun en iyi galatasaray'ı vardı sahada. başta feghouli olmak üzere mariano, seri, falcao aldıkları her topu faydalı ve olumlu kullandılar. fakat fatih hoca'nın dediği gibi gri bir pozisyonda çalınan penaltı ile 2 puanı bırakmış olduk. penaltıdan sonraki 35-40 dakikalık bölümde de maalesef 3 puanı getirecek golü bulamadık.

    sonuç olarak gerçekten bu kadar iyi ve istekli oyunun hakkı 1 puandan fazlasıydı. lakin yine fatih hoca'nın maç sonu ifade ettiği üzere takımın karakteri, oyunu, temposu o kadar memnun edici ki bu kaybı telafi etmememiz için bir neden yok.
  • 540
    tabii ki şampiyon olmak istiyorum ama şöyle oynayalım, olmasak da olur. futbol bu, rakipler daha iyiyse onlar olsun. helal olsun der, tebrik eder geçerim. biz böyle oynayalım yeter. bu futbol seni bu sene şampiyon yapmazsa seneye nisanda yapar.

    liverpool geçen sene şampiyon olamadı ama sinyallerini veriyordu. şimdi ise mart ayı bitmeden şampiyon olacaklar.
  • 541
    oncelikle senenin basindan beri bu son 8-9 haftadaki oyun icin tesekkurler hocam. belki de 2000 senesinden beri izledigimiz en iyi galatasaray'i izliyoruz, ben uzun suredir bu kadar iyi top oynayip baski kiran bir takim gormedm, dunku sivas deplasmanindan bu ligde kimse cikamazdi, buna basaksehir ve trabzon dahil. belki de 15-45. dakikalar arasi oyunumuz bu sezondaki su anlik zirvemiz. burada ugur k'ya parantez acicam, herkes galatasaray'in oyunu oturmus dediginde kendisi bence galatasaray bir tik daha iyi oynayabilir dedi, hakli cikti, bir tik daha oynayabilirmisiz ve oynadik.

    ama... bir kac degisilik hatasi yapti hoca, ilk olarak sakatliginin etkisiyle performansi dusmus lemina'yi 45 de cikarip belhanda ile baslayabilirdi 2. yariya. belki iyi giden takimi bozmak istemedi ya da baska bir sey ama lemina dun pek iyi oynamadi, ki bunda sakatliginin ve zeminin etkisi de var. lemina bu macta 45 oynatilip haftaya ki besiktas macina saklanabilirdi. belhanda'ya laf eden olacaktir ama 2 hafta onceki fenerbahce macinin en iyi 3 oyuncusundan biriydi, bunu en azili belhanda dusmani spor yorumculari bile soyluyordu. dunku mac da tam belhandalik macti, sinirlenecegi bir durum da yoktu zaten, kart goremezdi kolay kolay.

    2. ve 3. hata ayni sey aslinda, orta sahayi cok erken bosaltti hoca. 80. dakika itibariyle dengede giden 2-2 lik macta bir anda orta sahayi sivas'a biraktik. adem ve emre akbaba oyuna girdi ama ne yaptilar, koca bir hic. bu degisiliklikleri yapma demem ama son 5 dakikaya birakabilirdi. ben olsam hic yapmazdim, gomulmeye baslayan sivas'in kalecisinin de savruklugunu gorup sut cekebilen orta saha oyunculari ile oyun ustunlugunu korumaya devam edebilirdim. zira forvet oyuncusu almak hicbir zaman daha iyi hucum edeceginizi gostermez, ki boyle oldu. defanstan oyuncu cikarip orta sahaya alarak da yapabilirdi bunu. bu sadece benim degil, falcao'nun da gorusu ayrica, neden mi diyorum 83. dakikadan itibaren surekli orta sahaya gelip top almaya calisti falcao. bu bir mesajdir, bu top oynamadiginizin en buyuk kanitidir zaten.

    bu maci kazanmak zorunda degildik ama yenilmemek zorundaydik, hoca bunu cok ufak bir kazanc icin cok riske atti. yine de canin saoglsun hocam, senin bu cesaretin olmasa baska bir suru seyi de basaramazdik dogruya dogru.

    neyse ki kaybetmedik ve trabzon'un puan kaybetmesiyle cok da bir sey degismedi. bundan sonraki her maci kazanmak zorundayiz ki basaksehir macina kadar oyle olacagini dusunuyorum, bu top oyunu ile bizi basaksehir disinda hicbir takim kolay kolay beraberlige bile zorlayamaz.

    konsantrasyon ve 23!

    son bir edit: bitimiyle an itibariyle en buyuk 1.5. favori oldugumuz mac. 1 basaksehir, trabzon bana gore yaris disi kalmak uzere.
  • 542
    ilk gol gelene kadar -ki 5-6 dakikalik bir sure- bocaladigimiz ve sonrasinda sazi ele alip istedigimiz gibi yönettigimiz ve sivas’in ultra bali ile uyduruk bir penalti ile beraberligi zor kurtardigi mactir. on numara top oynadik. sivas’i sivas’ta kendi sahasinda bu sezon bu kadar hapsolmus ve kume dusmemeye oynayan takim pozisyonunda hic görmemistim. mukemmel top oynadik. girdiklerimizi atsak 4-5 gol ile mactan ayrilabilirdik ki sivas’in ”lan bu nasil kacar?” dedirten sadece bir pozisyonu var. onyekuru’yu kilitlediler feghouli akti, feghouli’yi kilitlediler mariano akti. herkesi kilitlediler donk girdi devreye. o da olmasa uzaktan sut attik. hemen hemen her atagi sonlandirdik.

    caninizi sikmayin. bu takim böyle oynadigi ve sansi yaver gittigi surece eze eze yenemeyecegi takim yok. acik ara sampiyon olabilecek pozisyondayiz ki gecen sene 25nci hafta lider ile aramizda 8-9 puan vardi dusunun.
  • 547
    çok iyi oynadığımız bir maçta 2 puan kaybetmek hepimizi çok üzdü. özellikle bunun hakem hatası sebebiyle olması daha da kötü oldu. kim ne derse desin sivas lehine verilen penaltının haksız olduğunu düşünüyorum. zaten hakem mete kalkavan bile pozisyona inanmadığı için seri'ye ikinci sarı kartı veremedi.

    maçla ilgili asıl söylemek istediğim şey ise fatih hoca'nın oyuncu değişiklikleri. taktiksel olarak baktığımızda eleştirilebilir ama hocamızın maçı kazanma isteği ve bunu hem oyuncularımıza hem de rakiplere belli etmesi çok hoşuma gitti. maç ortada ilerlerken, devamlı atak oyuncusu almak tam hocamıza yakışan bir hareket oldu. maçı bu hamleler sonucunda kaybedebilirdik. ama önemli olan hocanın hırsı ve verdiği mesajdı. mayıslar yine bizim olacak inşallah
  • 548
    maç bitiminden beri kafamda maçı tekrar tekrar oynuyorum, kaçırdığımız gollere yanıyorum. 60-70.dakikalarda zeminden dolayı aksayan onyekuru'yu çıkartıp, kötü gününde olan ömer'i sola atıp ortaya emre akbaba'yı koyuyorum ve maçı kazanıyoruz. bilemem fatih hocam böyle yapsa belki daha da kötü sonuçlanıp mağlup da olabilirdik.

    bu kadar üzgün olmamız, bu kadar görkemli oynayıp 3 puan alamamamızdan kaynaklanıyor. ama bu oyun şampiyonluk için ve önümüzdeki yıllar için umut verici.

    #hedef23
    #konsantrasyon
  • 549
    "her hafta bu hakemlerin aynı hataları yapması utanç verici. türkiye büyük bir ulus ve burada insanlar futbolu seviyor ancak bu hakemleri anlamıyorum. bu konuda bir şeyler yapılmalı." diye isyanını okuyordum kayserisporlu bernard mensah'ın sivasspor-galatasaray maçının devre arasında sosyal medyada. 5-1 kaybettikleri maçtan sonra böyle ağır konuşabiliyorsa bir futbolcu, maçta ciddi sıkıntılar olmuştur derken çok geçmeden sivas yeni 4 eylül stadında da mete kalkavan ve var hakemi atilla karaoğlan ganalı futbolcuyu haklı çıkaran kararlara imza atıverdiler. gerçekten "utanç verici" bir maç yönetimine imza attı dün gece iki hakem de...

    seri'ye serbest vuruşu erken kullandığı gerekçesiyle sarı kart gösterirken mete kalkavan "düdük bende" diyordu ama ikinci yarıda onyekuru'nun sivasspor ceza sahası içinde düşürülmesine düdük çalamadı. hadi o görmedi, var hakemi de "gözlerini kapamış olacak" ki, o taraftan da bir uyarı gelmedi saha içine ama pozisyonun devamında seri'nin fernando'ya dokunup dokunmadığı tartışmalı pozisyondan penaltı çıkarıverdiler. mete kalkavan gözü önündeki pozisyona "devam" dedi ama sonra gidip var hakemine uydu. penaltı atışı kullanıldığı esnada ise başka bir skandal daha yaşandı sivas'ta: mete kalkavan'ın görüş açısında olmayan mert hakan arkadaşı daha topa vurmadan 3-5 metre ceza sahasına girmişti bile. penaltı atıldı, muslera topu çeldi ama dönen topu emre filelere yolladı. işte o anda devreye girmesi gereken var'dan ses seda yoktu. tam bir skandal... çünkü ifab'ın yayınladığı kural kitapçığında açıkça belirtilmiş bu ihlal ve sonrası: "eğer top kaleye girmezse, hakem oyunu durdurur ve oyunu endirekt serbest vuruşla tekrar başlatır."
    ama kural filan uygulanmadı...

    bununla da yetinmedi var hakemi ve 63. dakikada sivasspor ceza sahası içinde falcao ile uğur çiftçi'nin mücadelesinde uğur'un eline çarpan topta "üç maymunu" oynadı. işin vahim tarafı da, alakasız pozisyonları bile 5-6 defa tekrar gösteren yayıncı kuruluş rejisi bu "apaçık penaltıyı" hiç tekrar göstermedi bile. takipçilerimiz hatırlayacaktır, trabzon'da da marcao'ya sorloth'un golden önce yaptığı faul oyun esnasında ekranlara gelmemiş, maç bitiminde yayınlanan programda ortaya çıkmıştı...

    maç biterken sarrachi'nin tekmesine kırmızı kart yerine sarı kart vermek de artık alışageldiğimiz türk hakemi refleksi olarak maça damgayı vuruverdi: "hatayı hatayla kapatmak"... kimse sizden eyyam beklemiyor, gördüğünüzü "kafanızda tilkiler dolaşmadan" çalmanızı bekliyor...

    fenerbahçe maçından sonra halil umut meler'i ısrarla övmemizin sebebini mete kalkavan ve var hakemi atilla karaoğlan pek de güzel göstermiş oldular aslında. sen ne kadar iyi oynarsan oyna, maçı yönetenler formda değilse, o maçta hak eden hak ettiğini alamıyor, galatasaray'ın 3 puanı kaçırdığı gibi. bakmayın siz "maçın hakkı beraberlikti" diyenlere, galatasaray rakibe verilen ama kendisine verilmeyen penaltılarla 2 puanı sivas'ta bıraktı... yazık oldu ve umarım ilerde bu puanlar aranmaz...

    galatasaray'ın deplasmanda oynadığı en "sağlam" maçların birinde hakem yazmak istemezdim ama mete ve atilla bu harika karşılaşmadan rol çalmak istediler, biz de isimlerini blog sayfalarına yazmış olduk. hava şartlarının harika olduğu kadar zeminin de bir o kadar berbat olduğu karşılaşmaya ev sahibi seyirci desteğini de arkasına alıp beklenildiğinden de "hızlı ve saldırgan" başladı. galatasaray'la ön protokol yaptığı için hafta içi "üzerlerine oynan mert hakan ve emre" ikilisinden emre kulübedeyken, mert takımının en "iştahlısıydı" ve kaleyi gördüğü yerden muslera'yı avlamak arzusundaydı. uruguaylı bir iki çıkardı lakin korner atışı sonrası oluşan karambolde hakan arslan daha 10 dakika olmadan takımını öne geçirmişti bile.

    ev sahibi öndeydi, pozisyonlar da buluyordu da topla oynama istatistiğinde galatasaray %62 önde gözüküyordu. fenerbahçe derbisinde olduğu gibi geriye düşmelerine rağmen oyun anlayışını bozmamıştı sarı-kırmızılılar, topun kıymetini bilip, mümkünce top çevirip boş pozisyondaki arkadaşlarını pozisyona sokmak gayesindeydiler. o anların birinde kazanılan serbest atışta duran top kullanma becerisini oldukça geliştiren ömer bayram, florya'da çalışıldığı belli olan bir orta yaptı, feghouli arka direkte dokundu ve falcao fileleri havalandırdı... galatasaray strese girmeden, sakin oynayarak beraberliği yakalamıştı ve öne geçmek için de tekrar yükleniyordu. son iki karşılaşmaya nazaran maç içinde pek varlığını hissetirmeyen onyekuru'nun nadir savunma arkasına koştuğu bir pozisyonda feghouli'ye al da at verdiği pasta, cezayirli zor olanı yaptı, topu aşırtmak yerine kaleciye nişanladı... o anda adrien ilie geliverdi aklımıza, ne de güzel geçirirdi topu kalecilerin üstünden...

    sivasspor hocası rıza çalımbay, galatasaray'ı iyi analiz etmiş ve seri-onyekuru bağlantısını kapamıştı ama galatasaray'da çözüm üretecek topçu az değildi, feghouli sık sık boşluklara girmeye başlıyor ya da seri-onyekuru hattında falcao orta sahaya kadar gelip "istasyon" oluyordu. berbat zemine de alışınca deplasman ekibi, pozisyonlar da daha çok gelmeye başladı ve donk'un sürükleyip, ortaladığı uzun mesafeli vuruşta falcao kafayla asisti yapıyor, feghouli dakikalar evvel kaçırdığı golün öfkesini çıkartırcasına voleyi çakıyordu. devre biterken üçüncü gol de geliyordu feghouli'nin ceza sahasında falcao'ya pasında da sivas savunması son anda ayak koyarak topu kapmıştı...

    ikinci devre yasin'in yerine emre kılıç'ı oyuna alarak tekrar galatasaray kalesine baskı kurmak isteyen rıza çalımbay, hakem ikilisinin de "desteği" ile emre'nin penaltısı sonrası amacına ulaştı. deplasmana kazanmak için gelmiş olan fatih terim de beraberliği bozmak için emre akbaba ve adem büyük hamlelerini yaparak tekrar rakip kaleye oyunu yığdı. onyekuru ile falcao ile pozisyonlar da yaratıldı ama top çizgiden geçmezken, zeminin ağırlaşmasına yorgunluk da eşlik edince pas ve şut tercihleri de yanlış olmaya başladı ve iki takım sahadan eşitlikle ayrıldı....

    galatasaray, başakşehir dışında zirve yarışındaki diğer tüm rakiplerinin puan kaybettiği haftada galibiyet serisine sivas deplasmanında ara verdi belki ama oynadığı cesur ve arzulu oyun ile şampiyonluk yolunda özgüvenini doruğa çıkarmış oldu. dün gece o kadar konsantre olmuş sivasspor karşısında ligde hangi takım olursa olsun "ezilecekken" fatih terim'in takımının galibiyeti kaçırıyor olması 23. şampiyonluğun ayak sesleri değil midir?

    "utançla" başladık "gururla" bitirelim o halde. bülent uygun'la 2008-2009 sezonunda şampiyonluk kovaladığı dönemler sivasspor'un güçlü ve etkili bir taraftar potansiyelinden söz edilmezken, dün gece üç tribünde yapmış oldukları kareografi ile "tribün aleminde" biz de varız demiş oldu yiğidolar. bu da onların gururu olsun... umarım sadece iç sahada değil, deplasmanlarda da tribünlerde boş koltuk bırakmazlar..."support your local team" demiş ya yabancılar, çok haklılar, şehrinizin, semtinizin takımını tutun arkadaşlar, hem de sonuna kadar...

    kaynak ve maçtan fotoğraflar: https://ultrasmovement.blogspot.com/...r2-2galatasaray.html
  • 550
    evvela cüneyt abisinin yolunu şiar edinmiş eyyamcı mete'nin maçı berabere bitirmek adına varını yoğunu ortaya koyduğu maç olmuştur. kötü zemin ve bana göre kalan deplasman maçlarından en zorlu olan iki müsabakadan biri olan sivas maçında oynanan 80 dakikalık performansımız taraftara şu mesajı açık ve net vermiştir. "rahat olun şampiyon biziz." üzüldüğüm tek nokta ise kaçan 2 puandır. bununla birlikte içerdeki maçlarda ne trabzon ne de beşiktaş bize diş geçiremeyecektir. her maç üstüne koyan daha derli toplu bir takım hüviyetine bürünüyoruz. ligin ilk yarısında sırf galatasaray diye maç izlerken şimdi aldığım keyif paha biçilemez. yolumuz açık ve ferah, arkamızdan koşacak olanlar düşünsün.
App Store'dan indirin Google Play'den alın