• 248
    hatay'ın defne ilçesinin gültepe mahallesinde akrabalarımızla birlikte 5 şubat 2023 galatasaray - trabzonspor maçını izleyip onların evinde kalmaya karar verip (hava soğuk ve sağanak yağışlıydı) o gece yakalandığım cehennem. apartmanın birinci katında olmamızdan dolayı onlar balkona doğru kaçmaya çalıştılar, ben evin kapısı sıkıştığı için açamadım ve onların yanına koştum derken yetişemeyeceğimi anlayınca son 2 saniyelik bir anda koridordaki beyaz eşyayı görüp yanına kapanarak mucizevi bir şekilde hayatta kaldım. ellerimde birkaç ufak tefek sıyrıklar var o kadar. 6 saat kadar enkaz altında kaldıktan sonra 10:30 sularında çevredeki komşuların yardımlarıyla sürüne sürüne çıktım o yıkıntıdan. çıkar çıkmaz akrabalarımı sordum zira 2'sinin sesini deprem bittikten sonra duymuştum ama yanılmışım. dün akşam üzeri adana'ya yola çıkmadan önce üçünün de (annemin amcası, yengesi ve onların çocuklarının en küçüğü olan 1999 doğumlu kuzeni) cenazelerini çıkarttılar. benim neredeyse ikizim gibi olan çocuğun omurgası kırılmış, vücudu ikiye katlanmış ve kafatası ezilmişti. canlı canlı gördüm cenazesini.
    deprem sonrasında o yağmurda yayan olarak gidip aileme ulaştım, kurtulmuşlar.
    öyle bir felaketti ki yaşayanlar için duyduğunuz sevinç ile ölenler için duyduğunuz üzüntü aynı anda içinizde yaşanıyor. bunları da ancak şu sıralar doğru düzgün şebeke bulduktan sonra yazabildim. komşunun aracında uyuklarken biraz radyo dinleyerek bazı ayrıntılara ulaşabildim zira nasıl bir deprem olduğuyla alakalı bir fikrim yoktu.

    antakya diye bir yer kalmadı artık. parası olan, gücü olan, destek imkanı olan arkadaşlar varsa hatay'a özellikle jeneratör, ısıtıcı, su, mobil şebeke sağlayıcı göndersinler en çok bunlara ihtiyaçları var zira iletişim sıfıra yakın.

    herkese geçmiş olsun diyorum ve baş sağlığı diliyorum. yaşadıklarımızın şokunu hala atlatabilmiş değiliz...

    edit: mesaj gönderen herkese teşekkür ederim. hepimize tekrar tekrar geçmiş olsun, kaybı olanların tekrar başı sağolsun.
  • 309
    iskenderun'da depremi çok şiddetli yaşamış, yakınlarını kaybetmiş, 6 şubat'tan bu yana hayatının en kötü günlerini yaşayan bir depremzedeyim. çok değil 5 gün önce doğalgaz ısıtmalı, geniş evinde sıcak yatağinda yatıp, istediği zaman banyo yapan, istediği zaman uzanabilen, hayatının anlamı galatasaray'ının maçlarını keyifle izlerken şimdi mezarlık gibi, bir türlü ısınmayan afad çadırında zar zor yaşıyorum. bugün, depremden çok büyük hasar gören 5.kattaki evime çıktım çocuklara bir kaç parça giysi alabilmek için korkuyla da olsa alel acele çıktım. günler sonra evimi o darmadağın haliyle de olsa görmek ömrümden 20 sene daha götürdü.
    herkese bir nasihat : yaşadığımız anların, sahip olduğunuz şeylerin, etrafınızdaki iyi insanların ve ailenizin değerini iyi bilin. çünkü hiç beklenmedik bir anda, saniyeler içinde hayatınız bir anda paramparça olabiliyor.
  • 344
    deprem sonrası gidip 3 gün boyunca canlı olarak o yıkımı gördüm. kuzenim oğlu ile beraber zemin kattaki evinin balkon kapısında el eleymiş, belki bir kaç adım daha atabilselerdi şuan hayatta olacaklardı. diğer 2 çocuk odalarında yataklarının kenarında bulunmuş. ben gittiğimde hala yengem enkaz altındaydı. 6. gün gidip yardım ettim enkaza. 4 katlı evin zemin katında ulaşılamayan son bir oda kalmıştı. oradaydı yengem. tavanı balyoz ile kırmaya başlayıp ilk delik açıldığında gelen kokuyu ömrümün sonuna kadar unutamam. her şeye alışan insanoğlu bu kokuya alışamaz. deliği bir kişi girecek kadar büyüttük. yengemin abisi girdi önce. 6 gündür uyuyamayan adam koca koca parçaları alıp alıp dışarı attı.yatak odası dolabını vura vura parçaladı.fotoğraflar, baş örtüleri, kıyafetler çıktıkça ağladı. artık içeriye 2 kişi girebilecek durumdaydı. diğer kuzenim indi yardıma. elden ele eşyaları boşalttık. kuru temizlemeden gelmiş poşetli halde dolaba asılmış takım elbise, kızlarının pullu elbiseleri, minik efe nin bayramlığı. hepsini ayırdım kenara. sonra ulaştık yengeme. kolon üzerine düşmüştü.

    yetkililere haber verdik. geldiler. görüntü mü var diye sordular. görüntü. evet vardı görüntü. 40 yaşında 3 çocuk annesi bir kadının görüntüsü vardı gözümüzün önünde. geçen bayram iskenderun'a gittiğimde oturup kahve içtiğim, çocukların eğitimi için ne yapabiliriz diye konuştuğumuz yengemin görüntüsü vardı. bana daha 6-7 ay önce kahve yaptığı elleri şişip 2 katına ulaşan yengemin görüntüsü vardı.

    indirdiler bizi enkaz alanından. 4 saat sürdü çıkarmaları. anne babasına, teyzeme kimseye göstermediler. o halini görmesin istediler. güzel hatırlansın dediler. hastaneye gidip doktor ve savcı gördükten sonra defnettik. yıkanmadan defnedildi yengem. kuzenimden 15 metre uzağa açtılar mezarını. aradan geçen 3 günde 15 metre ileriye kadar yeni mezarlar açılmıştı çünkü. teyzem başındaki örtüyü alıp verdi bana. gittim mezarının başındaki tahtaya bağladım. dua edip ayrıldık mezardan. taziye evi yoktu o da enkazdı. herkes dağıldı. ben teyzemi, eniştemi ve 2 kuzenimi aldım ankara'ya geldim.

    annem babam hala orada. 2+1 evde 10 kişi kalıyorlar. kalıyorlar dediğime bakmayın. gece yarısına kadar bahçede ateş yakıp oturuyorlar. evde bir hasar görünmüyor ama evin içine girmek istemiyorlar. amcamın 2 kızı eve girdiklerinde montlarını, berelerini çıkartmadan kapıya en yakın yerde oturuyorlar. ben gittiğimde 5 gündür arabada yattıkları için ısrar ederek eve aldım gece uyumaları için. saat 3 civarı artçı deprem olunca çıkıp tekrar arabaya gitmişler. geceleri en ufak sallanmada deprem oluyor çığlıkları ile uyandım. uyuyor görünüyorlar ama hiç biri uyumuyor.

    ankara'ya pazar günü döndüm. 3 gün boyunca sıktım kendimi ağlamamak için. ama yola çıkacağım zaman tutamadım kendimi. annemi, babamı, amcamı, kuzenlerimi, sevdiklerimi orada bırakmak çok koydu. o çaresizlik ortamını görüp elimden bir şey gelmemesi oturdu yüreğime. eldivenimi, ayakkabımı, montumu babama bıraktım orada ruhumla birlikte . terlik ile geldim ankara'ya ama gram üşümedim. üstüme başıma sinen duman kokusu hala üzerimde.

    az çok demeden yardım edin. her şeye ihtiyaçları var. uzunca bir süre ihtiyaçları da olacak. olayın sıcağıyla bugün hatırlayıp yarın unutmayın o güzel insanları.
  • 312
    gaziantep'teki evimizde birebir yaşadığım depremdir sözlük. biraz uzun olacak kusura bakmayın okurken ama ancak toparlanabildim biraz soğumasını bekledim ve her ayrıntısını yazmak istedim, anlayışınıza sığınarak içimi dökmem gerekiyor. pazar gününü trabzonspor maçının heyecanı bittikten sonra sözlükte, sosyal medyada takılırken - ki uzun süredir gece 2-2.30 gibi uyuyordum - bir türlü uyuyamadım. son zamanlarda psikolojik olarak da bir hayli zor dönemden geçiyordum içim içime sığmıyor diyebilirim anlam veremiyorum tabi. ama o gece anlamsız şekilde uykum gelmedi bir türlü. hatta kendime kızıyorum yarın iş var uyumam gerek, nasıl gideceğim bu halde diye ama yok uyumadım. sözlükte entry girdim, bir yazar arkadaşa mesaj yazdım, video falan izledim derken, malum saatte bir gürültü koptu.

    ilk anda anlam veremedim, çünkü bazen gürültü gelir geceleri bizim oralarda, duraksadım önce. ama birkaç saniye içinde deprem olduğunu anladım. yok böyle bir şey. anlatılmaz ama bir taraftan seni oradan oraya savuran bir güç, bir taraftan kafanın içine içine vuran bir ses. normalde deprem yönetmeliği vs. okulunu okumuş, mühendisliğini bitirmiş, ne yapmak gerektiğine dair ciddi anlamda bilgisi olan ben ne yaptığımı bilemedim, şoka girdim resmen. annem ile babamı uyandırmaya gittiğimi hatırlıyorum. sonra kendimi 2 kat yalın ayak aşağıya inerken buldum. yani kesin yıkıldı dedim, kesin öldüm dedim ve yıkılsa merdiven boşluğundan sağ çıkmak da imkansız falan. neyse dışarıya çıkmışım, dışarıda kar varken yalın ayak basa basa koşuyorum, karşıda bir adam napıyor diye bana bakıyor çünkü kimse yok. durdum birdenbire anne baba diye bağırdım sadece. ve başlangıç bitiş bu süre rahat 1 dakikadan fazla ve artarak sürdü bitmek bilmedi derken nihayet deprem durdu. o an da aklımdan geçenleri yazmak istemiyorum çok korkunçtu. daha sonrasında fark ettim o an da elimdeki telefonu öyle bir sıkmışım ki camını çatlatmışım düşünün. babam, annem uyanmış, babam anneme demişki gitme kurtulamayız, yapacak bir şey yok diye öyle bir deprem yani. tabi inin diye bağırıp apartmanı da uyandırmışım farkında olmadan.

    sonra bir aptallık daha yapıp bizimkilere bakmak için geri döndüm ard arda 7 şiddetine yakın artçılar vurdu yine. botumu falan aldım durmadım, annem babam da aşağıdaydı zaten. yorgunluk, uykusuzluk, şok hali, şaşkınlık, korku yani her şey ama her şey vardı üzerimde. erkek kardeşim askerde ankara'daydı. kızkardeşime, eşine ulaşana kadar aklım gitti geldi. en yakın arkadaşım kahramanmaraş'ta idi ona da ulaştım falan, o yağmurun altında bir süre bekledikten sonra kendimizi taksi durağına ancak atabildik. inanılmaz bir süreçti.

    sabahında herkes arabasını çıkarmış, binasından uzaklaşırken, kar yüzünden babam garajdan arabayı çıkaramadığı için mecbur eve girdik ki çıkmayalım dedim ama yapacak bir şey de yok. biraz bir şeyler atıştırtık tabi sallantı devam ediyor. geri çıktık dışarı, yağmurun etkisi ile kar biraz temizlendi, nihayet arabayla bir yere geçtik bekliyoruz tabi neyi bekliyoruz, elimizden hiçbir şey gelmiyor falan. neyse babam da sıkıldı, kadercilik anlayışı, ego vs. ağır basıyor maalesef (!), evime çıkacağım diye tutturdu. bağırdım, çağırdım dinletemedim. tutamadım annemle birlikte çıktılar. ben de bir şeyler bulma umuduyla bankamatikten para çekmeye gittim. tam da o anda ikinci aynı şiddette deprem oldu bina üstüme geldi geri gitti kıpırdayamadım hemen anneme babama ulaştım telefonla, çabuk acilen inin yoksa gelip sürükleyerek indireceğim babamı dediğimi hatırlıyorum , elim ayağım boşaldı resmen.

    o gün o kadar zor geçti ki mecbur korka korka nadiren aralıkla eve çıktık akşama doğru çünkü benzin de yoktu o gün dışarıda donarak, aç aç ölmeyelim dedik bu kez. sonra teyzemler de bizim oraya gelmişti, bir arkadaşta iş yeri arabası ile gelince klimayı rahatça açtılar annemle babamı battaniye ile orada ısınsın bir şey olmasın diye yolladım bir de arada zehirlenmesinler diye kontrol ettim. ben ise kendimden vazgeçtim donma tehlikesi geçirdim. en son sabaha doğru yakın bir hastanenin aciline biraz ısınmak için her şeyi göze alıp girdim. ve orada bayılmışım artık.

    istisnasız 4 gün böyle geçti. bu arada hani amerikan tarzı afet filmlerinde millet arabada kaçışır ya hiçbir yer boş kalmaz sokaklarda aynen öyle bir senaryo düşünün diyebilirim. size tvlerde ne anlattılar bilmiyorum ama o yaşadığım 4 5 günün devamını aynı başlıkta başka bir entryde anlatacağım ki daha net görülsün diye. şimdilik burada noktalıyorum.
  • 132
    herkese gecmis olsun. bu sabah binamiz yikildi 2.5 saat enkaz altinda kaldiktan sonra kendi cabalarimizla ciktik. 5. kattaki dairem 2. kata inmisti aslinda o sayede kurtulabildik. hatay antakyadaki binalarin %60 a yakini yikilmis ya da agir hasarli. su an hic bi sekilde kurtarma calismalari yapilmiyor kendi imkanlariyla ya da konu komsu yardimiyla insanlar enkazdan cikarilmaya calisiliyor. allah hepimizin yardimcisi olsun. vabim cok vahim bi durumdayiz.
  • 355
    deprem, kader değildir. beklenmeyen olmadığı gibi, şaşırtıcı doğa olayı da değildir. ona göre yaşamak, yaşam alanlarını kurmak, er veya geç başına geldiğinde şaşırmamak, olağan bir durum gibi karşılamak demektir ki, bunun için de “ “bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. bilim ve fen için kayıt ve şart yoktur” diyen atatürk’ün izinden gitmek gerektir. ilime , bilime değer verilen günleri görmek dileğiyle.
  • 324
    dün gaziantep nurdağı'nda ikra nur isimli bir kız kurtarıldı. 13-14 yaşlarında. havuz medyası haberi şöyle geçiyor; işte ikranur'un mutluluğu!

    ben size anlatayım ikra nur'un mutluluğunu.

    ikra nur annesi durdane'yi depremde kaybetti.
    ikra nur babası tevfik'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi eymen'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi abdulkadir'i depremde kaybetti.
    ikra nur kardeşi irem nur'u depremde kaybetti.

    bütün çekirdek ailesini kaybetti bu kız. hiçbir haber kanalında ikra nur'u kurtardık ama 3 kardeşini, annesini babasını kurtaramadık diyeni gördünüz mü? işte propaganda budur, siyaset budur. enkazdan çıkarken mutluydu çünkü bilmiyordu henüz kaybettiklerini. kimse de sonradan gidip sormayacak, ikra nur iyi misin kızım, mutlu musun demeyecek. nurdağı'na neden günler sonra gelebildiklerini anlatmayacaklar ikra nur'a. mucize diyecekler, 132 saat sonra enkazdan çıkardık diyecekler. ama ilk 100 saat nerdeydiler hiç cevap vermeyecekler. ya da şöyle diyelim, şimdilik.
  • 280
    ilk depreme malatya’da yakalandım. 20 günlük küçük kızım, 3,5 yaşında büyük kızım ve eşim ile evde ölümü bekledik. şoku atlattıktan sonra kendimizi direk arabanın yanına otoparka attık. deprem çantası yapmadığımız için, çocukların malzemelerini almak için saat 6 gibi eve çıktım. evde sıva çatlakları vardı. çocukları ve eşimi güvenlik denilebilecek bir yere bıraktıktan sonra sabah işe gitmek zorundaydım. 2. depreme hastanede yakalandım ve gözümün önünde binalar patır patır düştü. ilk depremde yıkılan bina ikinci depremde yıkılan binanın onda biridir. bütün ağır hasarlı binaların hepsini yıktı. malatya merkezde ki eski yerleşim yerlerinin hepsi yıkıldı. köyler ile ilgili herhangi bir bilgim yok fakat iyi olacağı ile ilgilide umudum yok. 2. depremden sonra çocukları ve eşimi tahliye için çok uğraştım. önce istanbul ordan antalya’ya güvenli bir şekilde ailemin bir kısmını getirebildim. geride annemler, babamlar kaldı. onlar biraz inatçı çıkaramıyorum malatya’dan. sözün özü şudur; ilk iki gün insanlar yemek için ekmek bulamadı, su bulamadı. -10’larda dışarda insanlar yardım bekledi. inanılmaz bir dram yaşanıyor deprem bölgelerinde. hasar almayan bina yok denecek kadar az. hayat nasıl normale dönecek, nasıl tekrar evlere girilecek büyük bir belirsizlik bizi bekliyor. 6 ay önce aldığım sıfır ev büyük ihtimal yıkılacak. malda gözüm yok yıkılsın, benim başka evimde var oraya geçerim fakat benim kadar şanslı olmayan evsiz kalan insanlar için kim ne yapacak. çadırla, battaniyeyle geçecek günler değil bunlar. insanların deprem bölgelerinde tahliye edilmesi gerekiyor.
  • 281
    6 şubat sabah 5'te kendimizi güvenli bir yere alabildiğimizden beri yazıp yazıp siliyorum. ne yazsak ne desek bu olayı tarif etmek mümkün değil. deprem anında zaten uyku sersemi ne yaptığını bilmiyorsun. deprem durduktan sonra kucağımda 2 yaşındaki kızım ve peşimden gelen eşimle 9 kat bitmedi. magmaya indim ama o 9 kat bitmedi arkadaş. yani hem adana ceyhan hem de istanbul depremlerini yaşamış biri olarak rahatça söyleyebilirim ki ben açık açık dünyanın sonunun geldiğini düşündüm. başka türlü tarif etmem mümkün değil. herkese geçmiş olsun. allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.

    mesaj atan atmayan ulaşan ulaşamayan herkese teşekkür ederim. bizde, yakın çevremde ve akrabalarımda herhangi bir şey yok çok şükür. 250 km mesafede olmamızın avantajı diyelim. ancak olay hakikaten çok büyük. yıkımın en büyük sebeplerinden biri hatta bana göre birinci nedeni depremin süresinin uzunluğu. kayıtlara göre deprem 4:17:30'da başlıyor. deprem durduğunda alelacele kıyafetlerimi alırken kameranın kadrajına girdiğimde saat 4:20:15'di. öyle 50-60 saniye falan sürmedi yani deprem. 1,5 dakikadan fazla ve her saniye daha da şiddetlenerek bir sallantı düşünün. yıkıma da maalesef bu durum sebep oldu. 15-20 saniye sürmüş olsa bu kadar vahim bir tablo olmazdı. yetmedi 11 dakika sonra 6.5 yine yetmedi 9 saat sonra 7.5. akıl alır gibi değil.

    allah ölenlere rahmet, kalanlara ve yakınlarına sağlık sıhhat ve dayanma gücü versin.
  • 247
    yaklaşık 22 saatlik yolculuktan sonra 7 şubat 2023 saat 22.30 gibi afad gönüllüleri olarak osmaniye'ye ulaştık. ilk gece görevlendirme yapılmadı; otobüste kalmamız söylendi ama içimiz rahat etmediği için tren garının oradaki devasa enkazda sabaha kadar yardım çalışmasına katıldık. bugün bu saat itibariyle 3 kepçe, 1 vinç, akut ve afad ekipleri ile enkazda hala çalışma devam ediyor. 8 şubat itibariyle yardım kamyonları gelmeye başladı. ilk günlerdeki erzak ve malzeme sıkıntısı kalmadı. çadırkentler kurulmuş ve yardım ekipleri çalışmalarını yapıyor. ekipten iki arkadaş hatay'a gitmek için ayrıldı ama onları kırıkhan'a yönlendirmişler. biraz önce irtibat kurduk ve ciddi bir malzeme ve insan ihtiyacından bahsettiler. yarın bir gönüllü ekibi oluşturup desteğe gitmeyi düşünüyoruz. milletimiz seferber olmuş durumda ancak organizasyon eksikliği nedeniyle sahadaki malzeme ve insan kaynağı yeterince verimli kullanılamıyor. elbirliğiyle yaraları sarmak için mücadeleye devam edelim. herkese kolaylıklar.
  • 216
    benim de hataylı olarak yaşadığım deprem. çok fazla bir şey yazmaya ne halim ne durumum var. hala korku içinde insanlar manzrayı tarif etmem imkansız. ailemle birlikte şu ana kadar sağ çıktığımız için şükrediyoruz. evimizden yurdumuzdan olduk her şey çok belirsiz ve zor.

    dualarını gönderen herkese teşekkür etmek için buraya ilk fırsatım olan şu anda yazıyorum. siz değerli yazarları da ailem olarak görüyorum. yaşamak ve yaşatmak çok kıymetli. allah burda kalanlara yardıma gelenlere yardım bekleyenlere herkese yardım etsin. yazmakta çok zorlanıyorum lütfen imkanı olan herkes yardımını göndermeye çalışsın imkanı olmayanlar dua etsin. resmi kanalların onayladığı yardımları gönderebilirsiniz özellikle erzak su çadır ısıtıcı gibi temel yardım maddeleri ihtiyacı var.

    bulunduğum durumdan dolayı daha fazla yazamıyorum yardımlarınızı dualarınızı bekliyoruz.
  • 352
    depreme gölbaşında yakalandım. normalde ankarada yaşıyoruz fakat dedemin hastalığı sebebiyle annem kardeşim ve ben ordaydık. dedem de zaten depremin 24.saatinde diyalize giremediğinden dolayı rahmetli oldu.
    yani depremden sonraki 2-3. saatte ben çevredeki askeri birlikleri hesaplayıp antep ve maraş kendi içindekilerle idare edebilir malatya ve diyarbakırdan adıyamana ve ilçelerine yardım gelir demiştim ama askeri kışladan çıkarmadıkları için gölbaşına yardım 3.güne doğru gelebildi maalesef. artçılar ilk 3 gün çok şiddetli devam etti hiç uyuyamadım bir akrabanın tek katlı sobalı evinde 20-25 kişi sığındık ve orda kaldık 5-6 gün boyunca.
    cenazeler sebebiyle besni ve tut ilçelerine de gittim yol üstü olması sebebiyle pazarcık'ı gördüm, merkezden çok sayıda arkadaşımla ve yakın akrabamla konuştum. sonuç olarak adıyaman gerçekten yok oldu ve kaderine terk edildi. merkezin neden bu kadar çok etkilendiğini ben hala anlamadım nüfusu sebebiyle antakya ve maraş daha fazla konuşuluyor doğal olarak ama adıyaman merkez gerçekten bitmiş bir halde. il merkezinin kahta'ya taşınması bile konuşuluyormuş.

    gölbaşı ise komşu ilçesi pazarcık depremin merkez üssü olmasına rağmen gördüğüm kadarıyla depremden pazarcıktan daha fazla zarar görmüş. asfalt diye tabir edilen antep malatya yolu ilçenin içinden geçiyor ve asfaltın alt kısmında sağlam bina yok denecek kadar az ayaktaki binaların çoğu da hasarlı zaten. millet sokakta ateş yakarak ısınabiliyordu benim ilçeden ayrıldığım pazar gününe kadar çadırlar yeni yeni gelmeye başlamıştı ama zaten ilçede kimse kalmadı herkes kaçtı gitti. babaanemin 50 senelik evindeydim deprem sırasında ve 50 senelik dışarıdan görseniz kesin yıkılır diyeceğiniz evin duvarında bir çatlak bile yok. ama dayımın merkezdeki 5 senelik evi ağır hasarlı dışarıdan evlerin içi görünüyor.

    besnide ise gördüğüm kadarıyla yıkım diğer yerler kadar fazla değil. babamın çok yakın olduğu kuzeni bir amcamın binası da çöken binalar arasında. 7 katlı binanın 1. katında oturuyolardı en fazla 5-6 senelikti bina. zaten yıkılmış haberi gelince ben evin içindeki 4 kişiden de umudu kesmiştim fakat besniye gelen polonyalı ekip amcamı ve 2 kızını binadan çıkardı. eşi ise rahmetli oldu.
    tut zaten küçük bir ilçe burda da yıkım diğerleri kadar fazla değil ama burda da yengemin kardeşini kaybettik maalesef 30 yaşında polis memuruydu cenaze sebebiyle memleketine geldi ve orada rahmetli oldu. ayrıca burda yıkılan binaların biri ptt binasıydı sanırım. devletin kullandığı bina bile sağlam değilmiş yani

    çok kötüydü ülke olarak çok kötü günler geçirdik umarım en tepeden başlamak üzere tüm sorumlular cezasını alır be gerekli dersler çıkarılır. allah bir daha yaşatmasın.
  • 333
    şanlıurfa'da öğretmenlik yapan birisi olarak beni ve ailemi de etkilemiş olan deprem... bir ev beşik olup sallanır mı? evet, sallanırmış. tam 1.5 dakika boyunca eşim, ben ve oğlum hayat üçgeni oluşturduktan sonra bir o yana bir bu yana savrulduk.

    bizim psikolojimiz hala evlerimize girmeyi kaldırmıyorken, evsiz kalanlar, hepsini geçiyorum ailesiz kalanlar var. onun için biz halimize şükrediyoruz. yaşayan herkese çok büyük geçmiş olsun. vefat edenlere allah'ım rahmet eylesin, yakınlarına bol bol sabır ihsan eylesin.
  • 130
    evim çok fazla hasar gördü içine giremiyoruz. sabahtan beridir o kadar sallantıya fazla bile dayandı. öğlen 2 gibi yine 7 büyüklüğünde salladı. bu şekilde giderse çökmesi muhtemel. can havliyle attık kendimizi dışarı. dışarısı kar kış kıyamet. şehirden dışarı çıkıp memleketime gitmek istiyorum gidemiyorum yollar kapalı, bilet yok. resmen kıyamet senaryosu yaşıyoruz. allah'ım lütfen bitsin artık.
  • 329
    körfez'de doğup büyüyen ben ailemin memleket sevdasına gölcük depremini yaşamaktan kurtulmuş ama düzce depreminden kaçamamıştım. 9 yaşında bir çocuk olsamda birilerini kaybetmenin korkusunu yaşamış çaresizliği o zamanlar öğrenmiştim.

    1 hafta öncesinde ise 33 yaşında bir aile babası olarak hiç yapmadığım bir şeyi yapmış bir buçuk yaşındaki kızımın yatakta bize yer bırakmaması sebebi ve eşimin isteği ile yan odada uykuya geçmiştim. hatırladığım, depremin ilk anıyla beraber yan odaya fırlayarak eşime ve kızıma sarıldığımdı. kızımın hiç bir şeyden haberi olmaması heralde o anki tek şansımızdı. eşimi sakinleştirirken birazdan depremin sona ereceğini düşünüyordum ama yanıldım. bazı anlar vardır insanın hayatında zamansal olarak çok kısadır ama yaşaması bir ömürdür. bu onlardan da farklıydı, deprem bir türlü bitmiyordu, dışarıdan duyduğum bağırışlardan evlerın yıkıldığını insanların feryatlarını duyduğumu düşünmeye başladım ve sonun geldiğini düşünerek çevremde çok inançlı biri olarak gözükmesemde allaha olan güçlü inancımdan dolayı tövbeye geldim hemde defalarca. sonunda deprem durdu eşim üst kata çıkmayı ev yıkılırsa daha çok şansımızın olacağını söyledi ama ben merdivenlere güvenemedim çok kısa bir süre içerisinde ikinci deprem başladı. o an içimden geçen tek şey evin bir an önce yıkılması ve bunun artık sona ermesiydi. depremin sona ermesiyle biraz önce merdivenlerin tehlikeli olduğunu söyleyen ben hazırda tuttuğumuz deprem çantasını ve montları toparlayarak eşimle beraber 8+1 kat merdivenden aşağı inerek arabaya bindik otoparktan çıkarak güvenli bir bölgeye geçtik.

    gecenin o saati bu sene adanaya uğramayan kış kuvvetli sağanak ve rüzgar olarak deli bir soğıkla arabanın camlarına vuruyordu. twitterda yabancı bir kaynağa göre ard arda 2 si 7 üzerinde 2 si 6 şiddeti üzerinde 4 deprem olduğuydu. zaman akışında enkaz altında kalanların yer bildirimleri, fotoğraf ve videoları ilk dakikadan beri paylaşılıyordu. sonrası hepimizin malumu o yüzden uzatmayacağım.

    tek söyleyebileceğim, geride kalanlara sabır dilemek. sürç-i lisan ettiysem affola.
  • 220
    nenem hatay hassa akbez köyünde enkaz altında kaldı ve vefat etti.

    tek başına yaşadığı için gelip seslenip ses alamamışlar ve diğer enkazlara yönelmiş köy halkı.

    babam ve amcam istanbuldan çıkıp 18 saat sonra köye vardılar ve sabaha karşı enkazdan analarını çıkarıp hassa ilçe hastanesine götürdüler. hastanede morg üst üste cesetlerle dolmuş. ne su ne elektrik varmış. direkt cenazenizi defnedebilirsiniz demişler. babam morg dışında da cenazeler olduğunu söyledi.

    hassa akbez köyünde baya yıkım olmuş baya cenaze çıkarmışlar. çoğu kişi cenazesini defnetmiş.

    arama kurtarmayı köy halkı tamamen kendi yapmış. şu an için su yiyecek battaniye sıkıntısı çekiyorlar.
  • 407
    üzerinden yaklaşık 1 sene geçen deprem. yine bir pazarı pazartesi'ye bağlayan ve uykusuz süren bir gecede bunları yazmak garip hissettiriyor. bu bir senede çok üzücü hadiseleri gördük ve yaşadık ne yazık ki. başta sözlükteki arkadaşlarım olmak üzere herkesin acısını paylaşıyorum. yakınlarını kaybedenlere de tekrardan baş sağlığı ve sabır diliyorum. umarım güzel günler hafızamızda daha fazla yer eder bundan sonra.
  • 346
    bir akrabamızı kendi çabalarıyla ilk günden itibaren uğraşıp ikinci günü bulup enkazdan cenazesini çıkaran amcamla taziye evinde konuşuyorduk. "yeğenim cenazemizi bulduk ya sevindik biz." dedi. cenazesini alan önce bir seviniyor farkında olmadan. çaresizlik, bilinmezlik ve mezarı olamayacak korkusu çok daha kötüymüş. ertesi gün enkaz çalışmaları yapılan yerde yaşlı bir amcaya hal hatır sorduk. eniştem tanıdığı olduğu için ve halinden az üzgün gözüktüğü için oğullarını sordu bir umut. adamcağız toprağın altına gidenlerden şehir dışına çıkmış gibi bahsetti. en sonunda da "bu enkazda da 20 yaşında torunum var. onu bekliyorum dedi." ne umutla ne korkuyla söyledi. şehir dışından torunu gelmek üzereydi sanki. insanlar o kadar büyük bir acı ile bir anda karşı karşıya kaldılar ki feryat edecek güçleri bile kalmamış durumda.

    adana il sınırından girip diyarbakır il sınırından çıkana kadar gördüğünüz herhangi birine "başın sağolsun" derseniz şaşırmaz. herkesin en az bir sevdiği, tanıdığı, yakını vefat etti.
  • 402
    bu felakette halamın çocukları ve bazı arkadaşlarımı kaybettim. belki bir kahramanmaraşlı olarak acısı en az olan kişilerden biriyim. hiç unutmuyorum yaşananları yaşadıklarımı ama hatırlamamak için bastırıyorum sadece duygularımı. ancak en ufak bir hatırlatma da burnumun kemikleri sızlıyor be sözlük günlerce içimize çektiğimiz enkaz altındakilerin kokuları geliyor burnuma. gözlerimden akan yaşları inanın tutamıyorum daha bir farklı akıyor artık sanki önceden yaşlar süzülürdü ama şimdi musluktan akar gibi hızla hareket ediyorlar. durduk yere yine önüme gelen bir video veya görsel nedeniyle yitip giden on binlerce insanımız için ağladım dua ettim bir iki şey söylemek istedim.
    bu arada en başta dediğim gibi acısı en az olan insanlardan biriyim çok şükür annem babam kardeşlerim eşim çocuğum hepsi sağlıklılar dostlarım iyi durumdalar ama ben yaşadığım bir kaç kayıpta bu hallere geldiysem diğerlerini düşünemiyorum bu arada inanın soramıyoruz birbirimize ne hissediyorsun diye tıpkı enkazın önünde ceset torbasına koyduğu yakınına üzülen kişiye başın sağolsun bile diyemediğimiz gibi.
    işin siyasi boyutundan dolayı yemediğimiz lafta kalmadı ama oralarda yaşayan insanların derdi başka tercihlerinin kendilerince makul gerekçeleri var ki bu gerekçelerinde bence haklılar (konvoy mevzusu saçmalıktan ve aptallıktan başka bir şey değil). ancak her ne olursa olsun tercihlerinden ötürü ölmüş bitmiş her şeyini kaybetmiş insanlara çok ağır şeyler söylediler be sözlük.
    kusura bakmayın birazcık içimi dökmek istedim içimden geçenleri de anlatamadım çünkü ben yazabilmeyi çok becerebilen biri değilimdir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın