• 552
    tam maç ile alakalı bir şeyler karalarken anında çöktük falan bir şeyler oldu. bence ortam aşırı karışık durumdayken en hayırlısı oldu. en son önümde sandalye fırlatılıyordu falan böyle o haldeydik yani neyse umarım herkes sakinleşmiştir.

    inanın maç başlarken ilk 11'e baktım maçla ilgili 0 beklentim vardı açıkçası maçı puan kaybı olur gözüyle izledim. siz nasıl bir oyun bekliyordunuz bilmiyorum ama ömer bayram, belhanda ve emre akbaba sahadayken genel anlamda takım oyunu olarak hiçbir şey beklemiyorum. üstüne diagne el bombası olarak ilk yarıda kaçırdığı iki golle zaten aleyhimize bir maç olması gayet kaçınılmazdı. bu takımın oynadığı futbolu teknik kapasitesi yüksek oyuncular ile oynayabilirsin. biz bitik emre akbaba, savruk belhanda, sahada sadece deli dana gibi koşan ömer bayram ile oynamaya çalıştık işte olmuyor maalesef kadro kaliteniz bir yerde tıkanıyor.
    aslında bizim kadromuz sezon başından beri kalitesiz ama defansımızla oyunu tutuyorduk, arda, feghouli, emre kılınç, marcao oynayınca daha teknik ayaklarla skor bulmaya topu hızlı döndürmeye çalışıyorduk. bugün savunmamız tamamen çöktü arka 4'lü facia olunca 4 gol kaçınılmaz oldu.

    bu takımın farklı oyun sistemi yok mu kardeşim illa pas pas mı oynamak zorunda böyle maçlarda dan dun oynayalım 3 puan daha önemli diyen arkadaşlar da kendince haklı açıkçası ama olaya şöyle bakıyorum. ortada oturtulmak istenilen bir felsefe varsa bu oyuncu bazlı değil takım bazlı yapılmak isteniyor o yüzden rakibe göre değil kendi oyununu oynama durumu ortaya çıkıyor. genelde avrupada felsefesi olan hocalar böyle oynatır ama türkiye ligi gibi her sezon şampiyon olmak zorunda olduğun sürekli baskı altında olduğun bir lig için çok zor zaten böyle hocaları direkt kovarlar. bu zorluğu bu ligde kredisi olup yapabilecek ender hocalardan birisi fatih terimdir.

    bir parantez teknik heyete açmak istiyorum hatta en sert parantez olacak. yahu hiç futbol bilme hatta fatih terimden sonuna kadar kork bugün emre akbabayı bütün maç sahada tutmazsın. şu adamı oyunda tutmak için futbol bilmene gerek yok, siz emre akbabayı 98 dakika sahada tuttunuz bravo sizlere.

    konyaspor takımını tebrik ediyorum bu sezon fenerbahçe, beşiktaş ve son olarak biz galatasaray'ı yendiler. onlarında çok eksiği vardı ama demek ki büyük takımlara daha ayrı bir motivasyonla hazırlanıyorlar. en üzücü olanı 2 maçta 2 fenerli hocaya 5 puan bırakmamızdır.

    son olarak sevgili galatasaraylılar, romalılar, uzaylılar, evren yolcuları, hanımlar, beyler şu sözüm sizlere yine kötü gittiğimiz bir zamanda söylediğim gibi erken yangına gerek yok işler yoluna girecektir ama yangının bir zamanı vardır diye nitekim sonrasında güzel bir toparlanma yaşamıştık. şimdi de aynısını diyorum müsterih ve sakin olun daha oynanacak 24 maç var ortada alınacak 72 puan var. normal bir sezonda 72 puanla takımlar şampiyon oluyor. o yüzden sakin olalım galatasaray'ın önünde şu an çok önemli 9 maç var çok önemli bir fikstüre gireceğiz şu 9-10 maç yolumuza bakalım desteğimizi olalım sonrasında yapılacak yangın varsa yaparız eleştirilerimizi sonuna kadar yazarız ama şu dönem kavga dövüşe kin kusmaya hiç ama hiç gerek yok.
  • 554
    galatasaray'ın ligin en az gol yiyen takımı (10) olarak sahaya çıktığı maç. bu maçtan sonra 14 golle alanyaspor'un arkasından en az gol yiyen ikinci takım durumuna düşmüştür.

    bu sezon hücumda sıkıntılar yaşadığımız maçlar olsa da takım savunmasını -ciddi eksiklerimiz olmasına rağmen- genel olarak iyi yaptığımız söylenebilir. bu maçta ise durum tersine döndü. çok eksikle gittiğimiz deplasmanda, hücumda ne yaparız diye düşünürken güvendiğimiz savunmamız maçı kaybetmemize neden oldu. tek tek şu oyuncu, şu hatayı yaptı diye saymak istemiyorum. genel olarak savunmamız çok kötüydü, korkunç hatalar yaptılar. galatasaray savunması bu kadar basit hatalar yapmamalı. tam oyunu çeviriyoruz derken bir basit hata direncimizin kırılmasına ve maçı kaybetmemize neden oldu.

    son olarak; tüm eksiklerimize rağmen galatasaray takımı, konya gibi bir takıma deplasmanda 3 gol attığı maçı yenilmemelidir.
  • 555
    ben açıkçası bugün hücum üretkenliğimiz gayet iyi buldum. sofascore'da 7 net pozisyon bulduğumuz yazıyordu. bunların 3'ü gol oldu, 2'sini altıpastan auta attık (diagne, oğulcan kafa), 1'i karşı karşıya kaçtı (ilk yarı sonunda diagne), 1'i de çizgiden çıktı (devamı penaltı oldu zaten). %100 olmayan da bazı pozisyonlarımız oldu.

    sıkıntı, savunmada hiç olmadığı ölçüde saçmalamamızdı. ortalama bir günümüzde şu 4 golün hiçbirini yemezdik. felaket hatalar yaptık savunmada. hala inanamıyorum. bu maça kadar ligde 7 maçta 0, 6 maçta 1, 2 maçta 2 gol yemiştik. bu maçta 4 yedik. olacak iş değil. ama oluyor işte*.

    bu kadar eksikle ligin en iyi 3 savunma takımından birine karşı bu hücum performansını vermemiz doğru yolda olduğumuzu gösterdi bence.

    - kapalı savunmayı açmak konusunda sıkıntı yaşadığımızdan şikayetçiydik, e yukarıda bahsettiğim 7 pozisyonun tümü yerleşik savunmaya karşı geldi.

    - duran toplardan şikayetçiydik, 2 tane %100 pozisyon bulduk.

    - uzaktan şut çekmediğimizden şikayetçiydik, bugün bir sürü uzaktan şut denedik. 3. golümüz de uzaktan şutun devamında geldi.

    sözün özü, oyun olarak kesinlikle kötü değiliz. ne antalyaspor maçında kötüydük, ne de bu maçta. şimdiye kadar şans faktörü hep aleyhimize işledi sadece. bu sezonda 19 ayrı oyuncumuz toplam 30 kere sakatlandı şimdiye kadar. bu elbette bir yerde dönecektir allah'ın izniyle. galatasaray hep ilk 11'inden 6-7 eksikle oynamayacak. iddia ediyorum, tam kadroya yakın oynadığında da durdurulamayacak.

    bu arada şunu söylemeden edemeyeceğim, oyuncu değişiklikleri her açıdan felaketti. çıkan isimler, çıkmayan isimler, giren isimlerin bir kısmı, değişiklik dakikaları... bu konuda gelişim göstermemiz şart.
  • 556
    canımı acıtan bir karşılaşma oldu ciddi anlamda. yine bile bile lades dedik. hadi 11i çıkarttınız bu şekilde ona bir şey demiyorum ama devreye girmeden maç 1-1 olmuş hiçbir şey oynamadığımız maç için bize şans doğmuşken hiç değişiklik yapmadan ikinci yarıya başladık. hiçbir şey üretemiyoruz madem değiştir ön grubu ali yavuz, kerem'i al ön alan baskısı ile dönenleri topla. emre akbaba'nın 90 dakika sahada kalmasının gerçekten izahı yok. geçmişte kalan banel sistemlerle, anlayışla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz hala. fatih hocaya eleştirim tam da burada. takım top oynamıyor ama hiç beklemediğimiz şekilde oğulcan ve taylan'dan alınan verim ortada. emre akbaba, ömer, donk, diagne, linnes, belhanda bu oyuncular oynasa takıma ne katıyor allah aşkına hocam? sen bu ülke futbolunun en büyük devrimcisisin, birçok şeye öncü olup rol model olmuş kişisin. bu vasat teknik ekip seni onaylamak haricinde bir şey kattığını da düşünmüyorum. buraları okuma ihtimalin yok biliyorum ama buradan evrene mesaj gönderiyorum. gerekirse altyapıdan genç çıkarıp bu bahsettiğim oyuncu grubundan daha çok verim alabileceğini biliyoruz daha önce yaptın. sahada 2 pas yapamayan, yürüyen, kötü oynasa bile yüreğini ortaya koymayan oyunculara tahammülüm kalmadı. bu kadronun şampiyonluk ihtimali yok biliyorum yine senden sihir bekleyeceğiz, bir mucize isteyeceğiz hocam. bu kadronun sorumluları gidene kadar son bir şarkı istiyorum senden hocam. lütfen daha cesur ol hocam lütfen.
  • 557
    kötü takım savunmasına eklenen kötü bireysel performanslar yüzünden kaybedilmiş maç. eksiklere rağmen hücumda üretim bence yeterli düzeydeydi. ama takım savunması felaketti. galatasaray'ın takım savunmasının önemli bir kısmı topa iyi sahip olmasına dayanıyor. bu olmayınca bazı parçalar domino taşı gibi düşmeye başlıyor.

    galatasaray'ın iyi bir oyunu oynayan oyuncuları var ama bunu sürdürebilecek uygunlukta rotasyonu yok. ömer bayram'ın misal belli meziyetleri var ama bu oyuna uygun değil, ömer bayram'a uygun oyun ne oluyor onu da bilmiyorum. geçiş veya daha açık alan isteyen bir merkez oyuncusu ama süper ligde çoğu maç buna uygun değil zaten. belhanda 3 maç iyi 5 maç kötü, bağlantı bulamayınca iyice kayboluyor falan. emre akbaba ikinci forvetten, gol aradığın dakikalarda hamle oyuncusu dışında bir şey olmaz. luyindama bireysel olarak fark yaratan özellikleri olsa da savruk bir oyun tarzı var.

    he bence galatasaray'ın orta-uzun vadede oyunu değiştirmesine gerek yok. bu oyun pahalı bir oyun falan değil. misal free gelebilecek bir salih uçan; bu maçtaki belhanda ve ömer bayram'dan kötü oynamaz. pas kalitesi yüksek, dar alanda oynama becerisi, oyun görüşü yeterli. keza ne bileyim free olarak alınabilecek kanat - forvet kenan karaman, emre akbaba'dan daha komple bir oyuncu olduğu için defansif olarak bu kadar zaaf yaratmaz. bence bu tarz çok da beceri gerektirmeyen free eklemelerle bile bu takım daha doğru rotasyona sahip olarak ilerleyebilir. tabi umarım bu devre arası transfer döneminde başlarız çünkü bu dar kadronun en az 3 tane doğru ekleme olmadan bu tarz acı çektiren maçlar oynama ihtimali fazla.
  • 558
    üzüldüğüm maç. nedeni mağlup olmamız değil, yetenek olarak vasat altı birçok oyuncumuzun aynı anda sahada olmasından kaynaklanan ne oynadığımızı bilmememiz, dolayısıyla mücadele eden birkaç futbolcumuzun emeklerinin zayi olması.

    bırakın ilk 11 de görmeyi, artık takımda görmeye tahammülümün kalmadığı bir çok oyuncu var. belhanda... gerçekten kötü bir söz sarfetmemek için zor tutuyorum kendimi. başka söze gerek yok. top kaybından başka yaptığı bir şey yok. zararı faydasından çok fazla. belhanda ile sözleşme yenilenirse belhanda gidene kadar maç izlemem, yemin ettim! zaten sadece galatasaray maçlarını izliyordum, belhanda kalırsa hiç maç izlemeyeceğim. kendim için veya çevrem için daha faydalı şeylerle meşgul olurum daha iyi.

    linnes... kaç maçtır özellikle takip ediyorum düz bir oyun oynuyor ekstra bir artısı yok, git gel yapıyor.. bu düz futbolcuya biz bir milyon bilmem kaç küsürat € veriyoruz akıl alır gibi değil. bursasporda bir eleman var burak kapacak. linnese verdiğin yıllık ücretinin yarısını ver fiyat/performans olarak daha fazla verim alırsın.

    aynı şekilde saracchi, ömer bayram, bugün oynamayan sekidika, etebo, galatasaray seviyesinde olmayan vasat altı futbolcular. ve malesef emre akbaba hayal kırıklığı...
  • 559
    kral çıplak dedirten maç olmuştur.

    umarım bu teknik heyetin transfer sezonu yeni başlamışken yönetime "eldeki malzeme bu" deme şeklidir. yani oyuncular açısından bir kral çıplaklık söz konusudur. değilse o zaman teknik ekip için de bunu diyebiliriz.

    maçta emre akbaba'yı 11'de yanlış başlattın. sonra gördün belli ki emre solda olmadı. sağ'a çektin bu sefer sağdaki oğulcan'ı durdurdun. emre sağda da çuvalladı. gol yedin eski yerlerine koydun. maç daha 2. yarının ilk 10 dk'sında değişiklik diye bas bas bağırdı ama son dakikalarda değişikliğe gittin. afedersin de gerçek sol kanat özellikli oyuncun muhammed kerem aktürkoğlunu 95. dk'da oyuna soktun top ayağına bile gelmedi.

    bu maçı oyuncular bazında düşünmeyelim. bu maç tamamen teknik kadroya yazar. günah keçisi ise maalesef emre akbaba oldu bu maçta. adamın iyi olduğu mevki eski tabirle gezici forvet dediğimiz mevki. sen gittin kanatlarda adama yokları oynattın. maç boyu eksik gibi oynadık.

    oyuncular bazında ise şu kadarını söyleyeceğim: farzedelim ki konyaspor'un attığı gollerdeki pozisyonları konyaspor değil de biz bulduk birebir. bizimkiler o vuruşları yapamazdı. koskoca galatasaray oyuncuları öyle pozisyonları atmalı. bizimkiler dağlara taşlara vururken rakip anadolu takımı atıyor da sen gol atmada sorun yaşıyorsan oturup bir düşüneceksin.

    duran top ve akan oyunda doğru orta da atamıyoruz atılan orta için de ortada adamlarımız doğru durmuyor ya da atamıyor.

    emre kılınç gibi bir adam alıyoruz uzaktan şutlar atabiliyor bize gelirken. bize gelince dağlara taşlara. bir adam alıyoruz christian luyindama nekadio diye ilk haftalarda hava topunda etkili olduğunu gösteriyor ama sonra o da etkisini kaybediyor.

    yahu biz antremanlarda şut çalışmıyor muyuz? orta ve duran top çalışmıyor muyuz? antrenmanlarda anca ortada top çevirmece mi oynuyoruz da bu oyuncular bizde ilerledikçe gelişeceğine köreliyor?

    bu maçta diagne hariç hiçbir futbolcumuza kızmıyorum çünkü tek suçlu teknik heyet! diagne ise koskoca galatasaray'da oynayan ve türkiye liglerinin bir sezonda en çok gol atma rekorunu elinde bulunduran bir futbolcu. onun bulduğu pozisyonları hep anadolu takımı dediğimiz takımların en kötü futbolcuları bile atmayı başarıyor, izliyoruz ama o daha basitlerini bile atamıyor. kale dibinde önüne verilen gollerle penaltıları atınca forvet olunmuyor. kaçırdığın pozisyonları gole çevirince büyük takım forveti oluyorsun! teknik heyete rağmen kazanabilirdik diagne bir forvet olsa!

    çok öfkeliyim!
  • 561
    tertemiz yenildiğimiz maç.
    hiç kıvırmaya, lafı evirip çevirmeye gerek yok. galatasaray futbol takımının dün sahaya çıkardığı 11'in kalitesi aslında sivasspor gibi ligin belli bir düzey üstünde top oynayan bir takımın kalitesi gibi. gs forması değil de sivas forması giydirseniz bu takıma, kimsenin şaşıracağını düşünmüyorum. kalitesizliğe alıştırılmanın cezasını ödüyoruz. kadroda bulunmayan ve buradaki insanların %90'ının sövdüğü feghouli, gelmeden önce taraftarın gelmemesi için kampanya başlattığı arda, geçen sene sivas'ta oynayan ve bizde de çok kötü performans sergilemeyen emre, 3.ligden gelen ve koronadan çıkmış 19-20 yaşındaki bir genç olan kerem gibi eksiklikleri bahane ediyorsak geçmiş olsun.

    benim bu dönem özelindeki en çok sevindiğim nokta, kalecilerin beklenildiği kadar çok hata yapmaması. musleranın form tutacağı zamana kadar tepe ile aranın açılması en sıkıntılı durum olurdu diye düşünüyorum.
  • 562
    emre akbaba, younes belhanda, ömer bayram ve mbaye diagne'nin, taylan antalyalı ve oğulcan çağlayan'ı yalnız bıraktıkları maçtır. orta sahada 5'e 2 oynadı bu adamlar.

    maçtaki performans yetersizliğin iki açıklaması olabilir: ya oyuncu kalitemiz konyaspor kadrosundakiler kadar kaliteli değil, ya da oyuncularımız konyaspor kadrosundakiler kadar yüksek kondisyonlu değil. bence her ikisi de doğru açıklamalar. zaten tudor döneminin sonları da dahil olmak üzere 3 yıldır yoğun baskı ve kontrollü maç çıkardığımızı hatırlamıyorum ki bu da kondisyon yüklemelerinin bir şekilde yeteri kadar yapılmadığını veya idmanlarda yeteri kadar çalışılmadığını gösteriyor. belki sezonda 4-5 maç iyi oynadık, ancak devamlılık kesinlikle yok ve ne yaptığını bilmeyen bir oyun var. özellikle maç bitimlerine doğru oyuncular bitti moduna girmekten veya aşırı yorgunluktan kendilerini bırakıyorlar.

    belki yedek kontenjanında ömer bayram'a yer ayrılabilir ancak en geç sezon sonu sofiane feghouli ve radamel falcao ile birlikte diğer üç arkadaşla kesinlikle yollar ayrılmalıdır. bunların yerine fark yaratacak oyuncular veya genç oyuncular bulunarak şans verilmelidir.
  • 564
    takımın neredeyse yarısının akıbetinin belli olmaması işimizi çok zorlaştırıyor. bu sene sonu sözleşmesi bitecek 10-11 oyuncumuz var. bu futbolcular da insan ve kafaları karışık. ocak ayı içinde herkesle alakalı bir karar vermek durumundayız. ayrıca marcao ve luyindama için de 1,5 yıllık sözleşmeleri kaldı. ya sözleşmelerini biraz zam yapıp uzatmalıyız ya da elden bu ay içinde çıkarmak durumundayız. yoksa zor para kazanacağız. takımın eksikleri zaten belli ve sürekli dile getiriliyor. takım içinde çok fazla belirsizlik var sözleşme ve eksiklikler konusunda. hemen aksiyon almalıyız. yoksa konyaspor maçında olduğu gibi oyuncular ruh gibi gezmeye devam edecek sahada. (bkz: 5 ocak 2021 konyaspor galatasaray maçı)
  • 565
    acayip derecede 7 kasım 2015 çaykur rizespor galatasaray maçına benzettiğim maçtır. o maçta da 4-3 yenilmiştik, farklı olarak son dakikalarda 2 gol yemiştik. o maçtan sonra yangıncı taraftar her yerde hamzaoğlu istifa kampanyası başlattı ve istedikleri olduğunda galatasaray, tarihinin en kötü sezonlarından birini geçirdi mustafa denizli ile. şimdi aynı taraftar profili fatih terim istifa kampanyası başlatmak için nabız yokluyor ama o kadar kolay değil o iş. takımın başında fatih terim olduğu sürece, şampiyon galatasaray olacaktır, aynı hataya düşmeyelim lütfen.
  • 566
    ilk yarının sonlarına doğru bu linnes kesin gol yedirecek keşke değişse dedim. sonra aklıma yaşadığı sakatlıklardan sonra futbola döndüremediğimiz şener geldi. tamam linnes'in gol yedireceğini hissettiriyordu ama yerine girecek adam da gol yedirebilirdi ve yedirse ortalık bir anda yangın yerine dönerdi oyuncu değişikliği yapıp gol yedirdin diye. linçleneceğimi düşündüğüm için yazmak da istemedim bunu ama ikinci yarıda linnes'ten kaynaklı bir gol yiyeceğimizi daha ilk yarıda hissetmiştim. saolsun yanıltmadı. daha 47. dakikayı bile göremeden beni haklı çıkarttı.
  • 567
    spikerin sesiyle başladı bendeki tedirginlik. pazar öğle maçı spikeri bizim maçı anlattı mı ben geriliyorum.

    daha sonra futbolcularımızın vücut dili, surat ifadeleri maç boyunca çok depresifti. herkesin aklı hala omar'da mı bilmiyorum. ama yakın görüntüler verildikçe ben gerildim. herkesin suratında bir 'eyvah' ifadesi varmış gibiydi.

    saracchi'ye bukadar sövdüğümü hatırlamıyorum. skubic onu ezdi geçti. ortalarını geçtim, 2 metrelik paslar bile hep rakibe gitti. bonservisi hakkında çok kararsızım. dün kesinlikle alınmaması gerektiğini düşündüm.

    diagne ve oğulcan boş kaleye kafa toplarını soksaydı belki de galip ayrılacaktık. 4 tane yememiz kabul edilemez. 2-2'den sonra comeback beklerken top ceza sahamıza düştü ve yemin ederim havalanıp luyindama'ya gelirken 'bu pozisyon penaltıyla biter' dedim. öyle de oldu maalesef. futbocuların kafaları nerde anlayamıyorum. apaçıktı o pozisyon, sektirme onu yere kafayı göm gitsin. o adamın oraya gireceğini ben görüyorum da sen nasıl göremiyorsun.
  • 568
    ligin en az gol yiyen 1. ve 3. takımının karşılaştığı ve 4-3 biten maç. birbirlerini aşağıya çekti takımlar resmen.

    (bkz: #3050459)

    şu entrymi de yazarken 'ulan nazar değdirmeyiz inşallah) diyerek yazdım, ama yine de herkesten özür diliyorum. dillendirmeseydik belki böyle devam edecekti. fakat okan ve fatih tarihin en az gol yiyen kalecileri dediğim gün 4 tane yedik. affedin.
  • 570
    bu sezon ilk kez bir mağlubiyet beni bu kadar etkiledi. maçtan sonra giren baş ağrısı ilaç almama rağmen sabah uyandığımda devam ediyordu. kızım ilk kez beni bu kadar sinirli gördü. defanstan forvete kadar paçalardan akan ciddiyetsizlik çıldırttı beni. ulan hadi kapasiteniz düşük anladık. doldurt boşalt yapmayı becerin be kardeşim. doldurduğumuz top ceza sahaso yayından dönüp kalede gol oldu. dolduran oyuncumuzda rakibini kovalamadığı için bomboş kalması sonucu dördü attı. bu sezon bir şey beklemiyorum artık. zira elimizde hepi topu 11 topçu var. biri ikisi sakatlanınca veya cezalı duruma düşünce kötü top oynuyoruz. kötü toptan kastım da boş kaleye topu sokamama, altıpastan gol kaçırma gibi şeyler. kapasite bu çünkü. neyse ben yine heder etmeye başladım kendimi. sanıyorum bu sezon sıkı takip etmeyi bırakacağım. bizler kadar kendini yırtmıyor bu milyonluk arkadaşlar.
  • 571
    arda, marcao, emre kılınç gibi önemli eksikliklerle çıkıp, genelde rahat oyun ve skorla kazandığımız konya deplasmanında maalesef ilk yarısını gram top oynamadan 4-3 kaybettiğimiz mücadele oldu. daha öncesinde de defalarca söylemiştim, 45 dakikalık top oynayarak maç kazanmayı bekleyemezsiniz, beklememeliyiz.

    maç ile alakalı dikkatimi çeken noktalar şunlar oldu:

    * ilk yarısında hiçbir şey oynamadığımız ayan beyan ortadayken, tamamen şans golü ile devreye 1-1'lik beraberlikle girmiş olmamıza güvenerek oyuncu değişikliği yapmamamız sanırım bize maçı kaybettiren nokta oldu. nasıl bir ışık veya umut görüldü de değişiklik yapılmadı, ben bunu sorgulamak istiyorum. zaten karşılığını da ikinci yarının 40. saniyesinde geri düşerek almış olduk. tıpkı 18 aralık 2020 karagümrük galatasaray maçında olduğu gibi.

    * fikstürde hatayspor'u takip ediyoruz ve önce hatay'ın 6 attığı antalyaspor ile 0-0 kaldık*. şimdi de hatay'ın bir önceki hafta mağlup ettiği konya'dan 4 gollü mağlubiyet aldık. fazlasıyla can sıkıcı bir konu. takımı çaresiz gösteren bir detay.

    * ilk yarıda çok düşük olan üretkenliğimize ve yaratıcılığımıza rağmen ikinci yarıya da aynı kadroyla başlamış olmak. böyle bir görüntü varken ne düşünülmeli? topu alıp gidebilecek, takıma fayda sağlayabilecek, pozisyon yaratabilecek türden bir adam. kenarda babel ve kerem varken bunları denememek tamamen intihar oldu benim gözümde.

    * linnes'in kendini attığı pozisyona da bir şeyler söylemek istiyorum. bana göre hakem konyaspor'u açık şekilde doğramak istedi. aynısı bizim aleyhimize olsa ne düşünürsünüz, bunu kendinize sorun ve cevap verin. yaşananlar birebir şunlar: bırakın o teması, konyasporlu oyuncu daha linnes'e dokunmadan linnes kendini atmaya başlamıştı zaten. bunun üzerine var'da incelenmedi, bu da yetmezmiş gibi kaçan penaltı tekrar ettirildi. aynısı bizim aleyhimize yapılsa televizyonu alıp camdan atacak en az 37682 galatasaraylı olurdu eminim.

    * konyaspor'un kaleyi bulan 4 şutu olması ve bunların tamamının gol olması.

    yenilgi almış olmamızdan ziyade, yenilginin bu şekilde olması can yakıcı. ben her maçı kazanalım derdinde olan biri değilim ama kaybediyorsak da güzel oyun, galatasaray gibi oynayan bir takım izleyerek kaybetmek istiyorum. böyle 45 dakikalık kaos futbolu oynayıp, "top ayağımdan çıksın" düsturuyla pas atan oyunculardan kurulu bir takım izlemek istemiyorum.

    başta fatih hoca olmak üzere tüm teknik ekibi de bunu düzeltmeye davet ediyorum. umarım ki takımdaki en büyük futbol akılları olan fatih hoca ve arda da maçı tribünde yan yana izlerken benim gördüklerimi görüp benim düşündüklerimi düşünmüşlerdir. aksi takdirde şu an olduğumdan daha az umutlu olmam gerek.
  • 572
    izledikten sonra psikolojimi bozan maç. yeni yazarım bu sözlükte, derdim vardır benden içerde. ama dün izlerken şuna takıldım, tüm söylenenlerin dışında.

    http://gss.gs/3y0

    derdimi sevebilirsiniz ama, burada konya'nın skoru daha mı koyu puntoyla yazılmış yoksa benim gözlerde mi sorun var. 2-1 2-2 skorlarında da aynısı mevcuttu ama onların görüntüsü yok elimde.

    demiştim psikolojim bozuldu diye maçtan sonra.

    eved.
  • 573
    "kadromuz iyi ya!.." diyen taraftarımıza kışın soğuk yüzünü tattırmıştır.

    hepi topu buyuz işte... daha iyi olur muyuz; olabiliriz..

    ama bu yönetimle kulübümüzün bir geleceği olmadığını sanırım artık herkes anlamıştır. her şeyin sorumlusu sadece yönetim midir? elbette hayır! ismail kartal'ın kurduğu taktiği çözemeyen, direktif olmadan hareket edemeyen, inisiyatif alamayan bir kenar yönetimi kabul edilebilecek bir durum değil. tüm bunlara 2,5 sezondur seyirci kalan, ceza almaktan çekinmeyip takımız yalnız bırakan kıymetli hocamız fatih terim de eleştirilerden büyük bir pay almalı.

    bizi yine şekilden şekle sokacak bir transfer dönemine daha girdik. bumerang haberleri de düşmeye başladı. inşallah mayıs ayıyla birlikte daha akıllı, ayakları yere basan bir yönetime sahip olacağız. peki hocamız da daha akıllı olabilecek mi? bunu da hep birlikte göreceğiz.
  • 574
    gercekten antu kafasına bürünüp entry yazmak istemiyorum ama yediğimiz ilk gol net ofsayt. evet yine yenilebilirdik ama ofsayt oglu ofsayt. neden mi? dun yediğimiz gol sonrası aklima direkt gecen sene 2-3 kazandığımız kayseri maci geldi. googlea sadece "emre mor kayserispor ofsayt " yazdim ve çıkan sonucu paylaşıyorum.

    https://m.facebook.com/...sts/3557427570949455

    ilk pozisyonda emre moru ofsayt dedilerse dun neden ofsayt denilmedi? benim ofsayt deme dayanağım tamamıyla emre mor'un o pozisyonudur. yeter artık şu kararlardaki standartsizlik cok cok kotu hakemlersiniz.

    ya 1 yil önceki maci söylüyorsun demeyin olay o degil. ya ikisi de ofsayt ya da degil. biri oyle biri boyle olmamalı.
  • 575
    noel öncesi ingilizlerin boxing day'leri meşhurdur, cumartesi-pazarı geç, haftanın her günü maç vardır, bin bir türlü "cup"la zaten bitkin düşmüş topçular, bir de iki-üç gün arayla top oynamaya lanet ederler de koca bir senenin yorgunluğunu noel tatili ile atmaya çalışan futbolseverler için elde bira televizyon karşısında "yayılma" cennetten bir an gibidir. yaz ayında gecikmeli yapılacak olan "euro 2020" nedeniyle bu sene liglerin mayıs ayında bitecek olması, bir de küme düşmenin kaldırılmasıyla süper lig takım sayısının +3 olması, bizim diyarlarda da yerli bir "boxing day" ortamı yarattı ocak ayında. yeni senenin ilk maçını cumartesi gecesi kendi sahasında antalya karşısında oynayan galatasaray, salı gecesi iç anadolu'da konya'ya rakipti.

    takım konya'ya gelmişti de, hocası ve kaptanı tribündeydi. şöhretli golcüsü "müzmin"sakat; kadife ayağı istanbul'da; sağ beki hastanede; çiçeği burnunda transferi kırmızı kart; savunmanın süpürücüsü sarı kart cezalısıydı... virüsün dünyayı etkilediği ve peşi sıra maçların oynandığı bu süreçte "eksiklilere" sığınmak her takımın bahanesi olacaktır ama söz konusu kilit noktalardaki oyuncular olunca göz ardı da edilemiyor doğrusu...

    sanki günümüze kadar hiç bir teknik adam rakip analizi yapmıyormuşçasına, maçtan sonra konyaspor'un yardımcı hocasının "galatasaray'ın maçlarını izledik, sarrachi'nin arkasında boşluk verdiğini çözdük ve oradan atakları yapmayı hesapladık" demeci ev sahibinin ilk golü ile örtüşünce "sosyal medyada" bol sayıda "like" aldı da ömer'in orta sahada gereksiz bir faul yapacağını ve o esnada takımın düzenin bozulacağını hesap etmişler miydi? bilinmez. daha da ötesi, iki takımın karşılıklı olarak birbirini tarttığı ilk yarım saat biterken, ömer'in ortasında sehiç'in hatasını ve diagne'nin kolayı başaramayıp, topu boş kale yerine auta atacağı karşılaşma öncesi senaryoda var mıydı? galatasaray'ın deplasmanda öne geçtiği maçın gidişatının çok daha farklı olacağı, en yakın trabzonspor karşılaşmasında görülebilir, çok uzağa gitmeye gerek yok...
    kalesinde golü gören ya da arkadaşları oyundan atılan galatasaraylı topçularda ilginç bir şekilde "amatörleşme" saçmalığı baş gösteriyor bu sezon. daci'nin "var marifeti" ile verilen, yardımcı hakem ofsayt kaldırmıştı, golü sonrası "başı kesik tavuk" misali sahada dolaşan sarı-kırmızılılara, ev sahibi ikinci golü de az kalsın yediriyordu da yine yan hakem kaldırdığı bayrakla penaltıdan döndürdü arda kardeşler'i. "nasıl döner bu maç ?" diye hesap ederken, rakip ceza sahası cıvarında oğulcan'ın hava topu mahareti kullanarak şahsi gayreti ile kaptığı ve sonra da ortaladığı topta diagne golcülüğünü hatırlayınca, iki takım da soyunma odasına eşitlikle gidiyordu.

    ilginçtir, soyunma odasından hakemden önce çıkan galatasaraylı oyuncular, kondisyoner eşliğinde yarı sahada ısınıyorlardı yeşil-beyazlı topçuların bakışları arasında. kafalar "soyunma odasında" değildi, sahaya odaklanmıştı, bir kişi hariç: luyindama... arda kardeşler'in düdüğü ile oyuna başlayan konyalılar, kendi sol kanatlarından hareket ettiler ve yapılan ortada ceza sahası içinde boş pozisyondaki daci tek dokunuşla tekrar takımını öne geçirdi. soğuk havada soğuk duş... karagümrük maçından sonra yine 46da golü kalesinde görüyordu galatasaraylılar.

    ilk yarıda olduğu gibi yine çok geçmeden eşitliği yakalayayazdı istanbullular da ömer'in kornerden ortasında oğulcan altı pas içinde kafa yerine omuzuyla dürtmeseydi topu. kritik bölgelerde, "esas" işleri yapacak arkadaşları yoktu belki ama galatasaraylılar ne zaman rakip kaleye gelseler, tehlike yaratıyorlardı da topu üç direk arasından geçiremiyorlardı. belhanda ile denediler, sarrachi ile "şut"ladılar olmadı da yapılan değişikliler ile üçlü savunmaya geçip daha da baskıyı kurunca rakip sahada, oluşan karambolde diagne'nin"can siperane" dürttüğü topta linnes penaltıyı alıyordu. beraberlik şansı vardı, diagne topun başındaydı, son haftalar gol atıyor ama iyi penaltı atmıyordu, kaçar mıydı, kaçtı... ama yardımcı hakem bayrak kaldırıyordu sehiç'in sevincini kursağında bırakarak. yan hakemin çizgide olduğu, var'in izlediği pozisyonda penaltı tekrar ediliyorsa konya'lı ismail kartal'ın itirazları neden? cevap basit, hakemi etkilemek, baskı altına almak...
    oyundan atıldı ev sahibi teknik adam ama istediğini de aldı: maçı gerdi, hakemi baskıladı... zira sadece beş dakika sonra başlangıcı ofsayt kokan bir pozisyonda luyindama'nın savrukluğu galatasaray'a kalesinde penaltı olarak dönüyordu. bizim stoper rakibe değdi mi değmedi bilinmez de, "saha ve zemin şartları" penaltı için elverişliydi... bir kez daha geriye düşülmüş, beraberlik için de sayılı dakikalar varken, "top tüfek" elde ne varsa gol için sehiç'in kalesine yüklenen galatasaray bir kontra atakta ligin "underrated" golcülerinden kravets'in klas vuruşu ile dördüncü defa topu çıkarmak zorunda kalıyordu ağlarından. gol elbette can yakmıştı da ilk golde ofsaytı bozan emre akbaba'nın, son golde de rakibinin arkasından koşmayıp, "aheste aheste" takip yapması bizi fena yaralamıştı. kötü oynayabilirdiniz ama kötü koşamazdınız... hele ki galatasaray taraftarı size "cimbomun çocuğu" lakabını taktıysa... emre'nin galatasaray'a vefa borcu var, borcunu da ödeyecektir...

    artık herkes maçın bitmesi için dakikalar sayarken, babel "şapkadan tavşan çıkarıyor", ceza sahası dışından füze yolluyor, kaleciden seken topta kafa ile oğulcan fileleri havalandırıyor ve galatasaraylılar için son 3-4 dakika için "ümit" aşılıyor ama kalan dakikalar beraberlik için yeterli olmuyordu...
    maçın bitiş düdüğü ile birlikte tribünde ve sahadaki konyalılar sevinç yumağı oluştururken, galatasaraylı futbolcular üzgün, sosyal medyada taraftarlar ise kızgındı... 2020 senesini lider kapatan takım, yeni yılda iki maçında da galibiyet sevinci yaşayamamıştı... her şey mi kötüydü? hayır tabii ki... artık fatih terim sahaya dönecekti ve galibiyetler tekrar başlayacaktı... başlamalı da..

    kaynak ve maçtan fotoğraflar:
    http://ultrasmovement.blogspot.com/...r4-3galatasaray.html
App Store'dan indirin Google Play'den alın