• 277
    2. golden sonra çıktım maçtan. sinirden ağlıyorum. bu entryyi çok zor şartlar altında yazıyorum çünkü ya bilgisayarı kıracağım ya da sözlükten atılacağım. buna sebep olan kim varsa allah belasını versin. 4-0 kaybettiğimiz 10 nisan 2017 başakşehir maçını izlediğimiz ortamda, maç sonu kalan tek galatasaraylı bendim. çünkü o takımın ne vereceği belliydi. vasatlığa katlanırım ama aptallığa asla. 2 hafta önce sözlüğe döndüm takım umut veriyor en önemlisi bu dedim ama o umuttan zerre bile kalmadı. takım ne durumda olursa olsun yarın maç var diye sevinen ben sezonun geri kalanında doğru düzgün maç falan izlemem. ne zamanımı ne de hayatımı vereceğim bu kulübü takımı benim kadar düşünüp seven birisi yönetmedikçe. sinir hastası oldum, bunalıma girdim yıllardır sizin yüzünüzden allahın amsalakları.
  • 279
    sahada beyinsiz futbolcuyu anlarım ama saha kenarında bunun eksikliğini görürsek neler olabileceğini gördüğümüz karşılaşmadır. bu takımda hoca yok.sahada oyun yok oyun. oyuncu değişiklikleri ayrı bir çileden çıkma sebebi.

    ayrıca şuuan bulunduğumuz düzende bu hoca isterse dünyanın en iyisi olsun bizi bir şekilde doğrarlar. bu düzene gidecek hoca fatih terim'dir. siyasetçisi sana karşı, rakip hocası sana karşı, tff sana karşı, hakemler sana karşı sen çıkıp şampiyonluktan bahsedeceksin. yok öyle yağma. yoksa böyle çok söver dururuz.
  • 283
    maalesef bizim adımıza çok kötü bir maç oldu her yönden. hem ilk yenilgiyi aldık, hem fener maçından sonra bunu da kazanamayarak milletin ağzına sakız verdik, hem 2 futbolcumuz cezalı duruma düştü, hem teknik direktöre bir anda bütün güven azaldı vs. diye gider.

    ne diyelim, umarım şampiyonluğun öyküsünde ''ulan şu maç ne kadar sinir bozucu bir maçtı'' diyerek izleyeceğimiz bir maç olarak tarihe geçer.

    oyuna gelince... maçtan yarım saat önce yazdığım korkak oynamamalıyız, tempoya tempo ile cevap vermeliyiz sözü maalesef doğrulandı ve maalesef biz korkak oynadık. trabzon'a topu verdik, durduk yere taraftarıyla birlikte yere sağlam basmalarını sağladık ve kaybettik.

    bursa maçı olumlu anlamda bir dönüm noktasıydı, işler kötü giderse bu maç da olumsuz anlamda kırılma noktası olarak tarihe geçer.
  • 284
    balonumuz patladı mı? patladı. eğer ki namağlup şampiyon olacağız, her maç dominant oynayacağız ise o balonu şişiren düşünceler evet patladı. ancak türk futbolunda maçın adı derbiyken rakiplerin form durumunun çok da önemli olmadığını meşhur maçtan* çok iyi deneyimledik. formumuzun alçalıp yükselebileceğini bütün taraftarlar ve spor yorumcuları söylerken neden bu karamsarlık. bu karamsarlığa neden olan sadece iki maç ve bu maçların ikisi de derbi. şampiyonluk anadoludan geçer derbiler şan şöhrettir mantığını evet biliçli beşiktaşta terkettik fakat bu maçta (bkz: 29 ekim 2017 trabzonspor galatasaray maçı) oynadığımız oyundan çok hakem yönetimi nedeniyle kaybettiğimiz daha çok farkedilmelidir. biz kötü oynasak bile adil bir yönetimle bu maç kazanabileceğimiz düzeye gelebilecekken cezalandırılan ve ilerki haftalar için gidişine engel olunan bir galatasaray var karşımızda. tff'nin aldığı kararlar(bkz: yabancı kuralı)(bkz: play-off) evet ama hakemler ya da yayıncı kuruluş galatasaraya engel muhabbetine inanmıyorum ve hakem göremez, görmez anlıyorum sonuç böyle gerçekleşebilir. ama biz bu gerçekleşen şanssızlıklar nedeniyle ne inancımızı kaybetmeliyiz ne de oyuncularla tudoru asmalıyız. hakem kötü olabilir, takım kötü olabilir ama bizim düşüncelerimiz, hayallerimiz, inancımız kötü olamaz.
  • 285
    her anlamda hayal kırıklığı. bu hayal kırıklığının başlıca sebebi, öncelikle igor tudor. trabzonspor'un eksik oyuncuları belliyken, iyi çalışılmamış veyahut tudor önüne gelen analizlere güvenmeyip bildiğini okumuş. bildiğini okumuş diyorum zira ancak bu şekilde, kendimce mantıklı açıklama bulabiliyorum.
    belhanda'nın yokluğunda, ki, bazı oyuncular yoklukta kendini belli eder, neler yapabilirdi? kısaca göz atalım.
    1) gomis'in arkasında, özellikle fransa'da o pozisyonu da oynamayı bilen ve oynayan feghouli ile başlanıp, sağ tarafı garry rodrigues, sol tarafı tolga'ya emanet edebilirdi.
    2) sol tarafı garry rodrigues, sağ tarafı yine feghouli'ye emanet edip, fernando ve tolga'nın önünde ndiaye'yi oynatabilirdi.
    3) sahaya çıkan kadro.
    sorun zaten sahaya çıkan kadroda. tudor, oyuncu grubunu, formasyon ve formasyona bağlı kurguda doğru yerleştiremedi. fernando yanına selçuk'u koyup, önde ndiaye ile başlayıp, okay - onazı ile ugur-durica arasındaki boşluğu dribbling ile tehdit etmeliydi. selçuk zaten , ki bence, kurguyu yeteri kadar bozmuş ve tudor'un kafasındaki oyun anlayışında yeterince sırıtıyor idi. bir de sahada yanlış pozisyonlandırılınca, galatasaray, yeteri kadar tehditkar olamadığı gibi, geçen seneki mevsim normallerine döndü.
    tudor sahada olmaması gereken selçuk ve yanlış oyuncu dizilimi ile başlayınca, rıza çalımbay'ın da tam buğday ekmeğine, organik tereyağ sürüldü.
    ikinci yarıya en azından rodrigues hamlesi ile başlamaması da, işin tuzu biberi oldu.
    teknik anlamda iyi hazırlanılmamış ve oyun içinde de iyi okunamayan bir maç kaybedildi...
  • 286
    takımımız sandığımız kadar iyi değil beyler. bunu bu maç kaybedildiği için yazmıyorum. daha önce farklı başlıklarda ve farklı zamanlarda bunu ima etmiştim. amacım kılçıklık yapmak değil, bu maçın başlığında da, millet 3-5 atarız yazarken, çakıp geçeriz derken, beraberlik iyi skor diye özellikle not düştüm.

    en başta, aslında çokta yaratıcı oyunculardan kurulu bir takım değiliz. şapkadan tavşan çıkaracak oyuncumuz çok az. bugün belhanda, feghouli ve gomis oyunda değilken, bu takım hayatta gol atamaz diye ikinci yarı herkes düşünmüştür. şampiyon takımların bir çok farklı futbolcusu gol atar, en az 4-5 oyuncusu da gol yükünü eşit ağırlıklı bir şekilde çekerler.

    diğer taraftan, kadro derinliğimiz kadrosu kötü denilen fenerbahçe'de dahil rakiplerimizden oldukça geride. ilerleyen haftalarda, özellikle ligin ikinci yarısında bu durum bizim için önemli bir sorun olacak. hatta sorun olmaya başladı bile. önümüzdeki hafta iki as adamımız cezalı.

    açmadan kabaca yazıyorum, teknik direktörümüz çok tecrübesiz ve bir oyuncu istediğini biraz olsun yerine getiremezse hemen tepki koyuyor, bir nevi küsüyor. mesela bir sonraki hafta oynatmıyor, takımın ne kadar ihtiyacı olursa olsun, maçta oyundan alıyor. bu tarz acemilikler adama maç ve şampiyonluk kaybettirir.

    derbilerde ve büyük ölçekli maçlarda, sözde tecrübeli olduğunu düşündüğümüz takımımız, acemice oynuyor, rakiplerin tuzağına düşüyor, soğukkanlı kalamıyor. büyük takım karakteri gösteremiyor.

    hülasa, daha bir sürü şey yazılır ama uzatmayalım, bu maçtan beraberlik alsak, öpüp başıma koyacaktım. olmadı.
  • 288
    totem yaptim içimden geçeni yazmadim ama tutmadi malesef. bu trabzon ne zaman kötü olsa adamalar bizi yeniyor. her kötü gidişlerinde bir şekilde tesadüf oluyor ve bizle karşilasiyorlar. bizimkilerin de nutku tutuluyor. adamlara daha 2 hafta önce evlerinde 6 attilar. ben hakeme hic girmek istemiyorum fakat bizim takimin trabzon'a 2 3 farkli galip gelmesi lazimdi.
  • 289
    neden kaybettik (sportif açidan)
    trabzon'un bize patlayacagi belliydi. burada riza çalimbayin haftalar öncesinde sivas ile bize kar$i oynamasinin da etkisi oldu. hatalarindan ders çikardi bir nevi. üstüne üstlük feghouli de atildiktan sonra galatasaray beyinsiz futbola döndü. beyin olmayinca vücudun diger uzuvlari da etkisiz kaldi. bir tane organize atak yapamadi. maçin hakki 11e 11 beraberlikti ama yusuf yazici her seferinde oldugu gibi yine bala göte bir gol atti. bu çocuk da hep bize patliyor nedense. öte yandan 4. forvet n'doye diger takimlara kar$i lukunku iken bize kar$i lukaku oluyor. anlamdim gitti. sanirim trabzon'un ahini aldik "trabzonspor kümeye" tezahürati yaparken.

    neden kaybettik (siyasi açidan)
    feghouli en az 2 maç yer. halis aka oc california raporuna yumruk atti yazmi$tir. gerçi görüntüler var ama ne fayda. galatasararay taraftari artik uyansin bence. zira puan farkini kapatmak isteyen bir güruh var. ligi erken koparan bir galatasaray ligde heyecan birakmaz, decoder satilmaz, stadlar dolmaz. bu yapilanlar normal degil. karabük maçindan beri durdurulmak istenen bir galatasaray var. rakibin sert oyununu görmezden gelip, bizim en ufak bir müdahelemizde bile zart diye oyununun durdurulmasini emreden birileri var. ndiaye'nin 2. saridan kirmizi, fernando'ya yapilan müdahale'ye kart bile verilmemesinden bahsetmeyelim de neyden bahsedelim. tüm türkiye gördü! ancak tüm türkiye'nin görmesi yetmiyor i$te. galatasaray'a oynattigi 11 yabancidan dolayi gavur takimi muamelesi yapiliyor, ayaga kalk koreografisi de cabasi. n'diaye'nin pozisyonunda faul bile yok. fernando'ya yapilan hareket ise direkt kirmizi.

    neden kaybettik (teknik açidan)
    ancak her$eye ragmen galatasaray ilk haftalardaki gibi oynamiyor. yukarida oynatilmiyor yazdik ama "zafere kaçi$" filminde oldugu gibi her türlü engellemeye ragmen kazanmasini bilen bir galatasaray yok maalesef. fatih terimli sezonlarda bir çok maçta önü kesilmeye çali$ildi ama ba$arili olunamadi. bir orduspor, bir mersinspor maçlarini hatirlayin. daha henüz bir büyük maç kazanamadi. bu gidi$le aykut kocaman'i hakli çikaragiz diye endi$elenmiyorum da degil. belhanda'nin, serdar aziz'in ve lato'nun eksikligini hissettik. ne olursa olsun bu takima belhanda $art. bu adamin arapaslarina ihtiyacimiz var. diger yandan serdar aziz. begensen de begenmesen de, bu adam ta$ gibi stoper. maicon'un gereksiz faulu sonrasi kazanilan serbest vuru$tan yedigimiz yan top golünde serdar olsa o kafa bu kadar rahat vurulmazdi. denayer bu konuda çok zayif. kaldi ki, serdar ile macion biribirilerine ali$mi$lardi. dolayisi ile serdar'in sakatligi kötü oldu. digeri ise linnes. birisi bana yusuf yazici'nin golünde nerede oldugu anlatsin. nerede ise kadraja bile girmeyecekti, o kadar gerideydi.

    sonuç
    umarim galiptir bu yolda maglup diyebiliriz. umarim yaptigimiz hatalardan bir ders çikarabiliriz. rehavete kapildilarsa oyuncular derhal bu rüyadan uyansinlar. puan farki kapanana kadar bu oyunlar devam edecek. ancak sen iyiysen $ayet, bu oyunu da bozarsin!

    edit. riza hoca antalya'yi çali$tiriyomu$ o dönem, suvas'i degil. degisen bir sey yok. öyle veya böyle etüd etme $ansi vardi ve riza gibi tilki bir hoca tongaya dü$medi.
  • 290
    yazarlığım maçtan evvel onaylanmıştı fakat maçtan evvel mücbir sebepten yazamamıştım.

    7 aylık ikiz oğullarımdan 1 dakikayla büyük olanı(ellerinizden öper abileri) ilk enfeksiyonlarıyla tanıştılar ve dün akşam maç öncesi motivasyon başlıklı ilk entryimi döşeyecekken birden ahval ve şerait namüsait bir mahiyette tezahür etti. akşam 6.30 civarı hastaneye gidildi. küçük aslanım üstünde babasının maç sonrası galibiyet pozu için giydirdiği forması ile hastane içinde arzı endam ediyordu ateşler içinde.
    neyse saat 11 gibi eve gelindi ateşi normal seviyelere çekilen yavrucakla ve ikiziyle. sonra yayıncı kuruluş açıldı ve sadece ama sadece özet izlemek isteyen bünye ‘yine ve yeniden’ galatasaray düşmanlarının goygoyuna rastladı. hızla sadece özet veren bir yerden goller izlendi. tabii sinirlenildi ve çeşitli mahfillerin sülalesinin kulakları tarafımca çınlatıldı.
    ayağının dibine bağdaş kurduğum canım aslan parçamın gülücüklerle yeniden eski moduna dönmüş olduğunu farkettim tam bu anda. bir tvdeki yediğimiz gollere bir bana bakıyor ve gülücükler atıyordu. normalde ‘ne sırıtıyon spa’ demem gerekirken, son 5-6 saati kendinden geçmiş bir vaziyette geçiren aslanımın bu halini ben de karşılıksız bırakamadım. ‘ya baba ne sıkıyon canını düştüysek kalkarız yapmadığımız şey mi’ der gibi gülüyordu zira.

    velhasılı kelam ben onu bilir onu söylerim; kendini en güçlü ve yenilmez sandığın zamanlara daha bi dikkat ediceksin arkadaş. 95 senesinde şampiyonluğu bir haftada 3 yenilgiyle (antep-antalya-fener) o sene tokat manyağı yaptığımız hatta iki hafta önce inönüde yendiğimiz beşiktaşa bırakmak ve 3 yıl üst üstüste (1971-73) şampiyon olduktan sonra 14 yıl şampiyon olamamak bunun en güzel örneği değil mi?

    gs sözlüğe ve aranıza uzuuun uzuuun bekledikten sonra hoşgeldim bu arada.
  • 293
    mağlubiyetin birinci sorumlusunun tff olduğu maç. bakın arkadaşlar, hakem hatası benim için hiç ama hiç problem değil, göremediysen hiç sorun yok. ama görüp çalmıyorsan, kusura bakma ama esas maçı çalan sensin. karabük maçındaki penaltı net uydurmadır, ve kasıtlı bir şekilde çalınmıştır. neyseki çıkardık o golü. bursa maçında biri belhanda'nın iki tane net açık ele çarpan ve hakemin net gördüğü iki şutumuz var ceza sahasında, penaltı verilmedi. neyseki onları da çıkardık. fener maçında cüneyt bey yine net gördüğü eli çalmadı ve üstüne üstlük belhanda'yı sudan sebepten ve başka hiçbir büyük takıma yapamayacağı şekilde ikinci sarıdan attı. iki puanımıza burada kondular. bu hafta da kırmızı karttan öte yapılan bero faulünü yine görerek atladılar. bunlar bilerek ve istenerek, puan kaybetmemiz için yapılan hatalar. bu işin hakem boyutu.

    tüm bunlara çanak tutan bir de passat medyamız var. 80 dk şut atamayan fenerin 10 dakika kala çıkan kırmızısını enine boyuna masaya yatıranlar, bugün bakıyorum fernando'nun pozisyonu anmıyorlar bile. dahası internet sitelerinin giriş sayfasını "fatih terim gelmeli", "tudor ile olmuyor" diye deli saçması başlıklar süslüyor. tudor'u beğenirsin beğenmezsin de be kardeşim 1 (yazıyla bir) mağlubiyet aldı bu adam; o da uzay futbolu oynayan (!) beşiktaş'ın evinde beraberliği zor kurtardığı takıma ve deplasmanda. insaf!

    tabi takımı da eleştireceğimiz noktalar var maalesef. malum ön alan presini sezon başında gomis, belhanda, rodriguez, tolga, ndiaye ile yaptık. feghouli, selçuk ve sakatlık sonrası olduğundan tolga, ön alan presi yapabilecek durumda değiller maalesef. belhanda da cezalı olunca pres yapamıyoruz. tudor'un takıma geriye çektiği söyleniyor ama ben bunun biraz zorunluluktan olduğunu düşünüyorum. artı tudor'un selçuk'u da fernando'nun yediği baskıyı rahatlatsın, top alsın diye düşünerek oynattığını düşünüyorum. bunlar anlaşılabilir noktalar. ama anlayamacağım, selçuk'un bitik olduğunun anlaşılamaması ve gomis'in yerine giren eren'in, gomis'ten farklı hiçbirşeyi yapamayacağının gözden kaçması. bunun dışında çok eleştirecek birşey olduğunu düşünmüyorum.

    uzattım ve saçmaladıysam affola. ancak enseyi karartacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. gençler ve alanya maçını kazanıp, başakşehir ve beşiktaş maçlarından en az 2 puan çıkarırsak önümüz açıktır. umarım gerçekleşir.
  • 294
    mağlubiyetteki en büyük pay tudor'undur. hakem filan konuşuluyor da pero'nun pozisyonu hariç net hatası yok. %15 hakem, %85 tudor'un suçlu olduğu bir maçtır. fenerbahçe maçında da bu maçta da umarım galatasaray'ın hücum takımı olduğunun derslerini çıkarmıştır. eldeki kanatlarının hepsi mücadeleye aç vaziyette beklerken tolga'yı fantezi şeklinde onların mevkisinde oynatmaya devam ettikçe bu kayıplar olacaktır. ama zararın neresinden dönersen kârdır derler ya, şu saatten sonra maçlara 2 dribbling seven kanatla başlamaktan umarım geri kalmaz. ayrıca selçuk halen bu takımın 11 oyuncusudur. eldeki en iyi oyun kurucudur. bu maçta ileri hatta çıkmayacak iki oyuncu varsa biri gomis diğeri selçuk'tu. sağolsun tudor ikisini de çıkardı, sarısı olan ve kırmızı yiyeceğim diye bağıran n'diaye arkadaşımızı oyunda tuttu.. elindeki kadro hem fenerbahçe maçında hem de bu maçta toplam 6 puan almaya müsaitti ama beceremedi, büyük maç rezili sayın hocamız ne zaman akıllanacak göreceğiz..
  • 299
    maça başlayan ilk on bir sözlükteki birçok yazarın onayladığı bir kadroydu. belhanda'nın yokluğunda çoğu kişi selçuk'un konyaspor maçındaki performansına aldanıp belhanda'nın yokluğunda onun oynaması gerektiğini söylemişti. buna bende dahilim. selçuk'tan bahsettik dönelim denayer'e. bu arkadaş ta fener maçından sonra oldukça övüldü buralarda, hatta takımın en iyisi bile denildi. lato yerine linnes'i takımda görmek istemeyen de yoktu trabzonspor maçına kadar. istediğiniz, istediğimiz oldu, bu üç arkadaş ta oynadı. sonuç kötü olunca ve bu oyuncular kötü oynayınca bu yazılanların hepsi unutuldu 'bu niye oynadı? şu niye oynadı?' olayın döndü sırf tudor'a yüklenmek amacıyla. yapmayın, din kardeşiyiz :(

    ilk yarı ikinci yarıya göre daha iyiydik aslında. 11'e 11 devam etseydi maç bize dönebilirdi. gomis'in çıkmasına ben de anlam veremedim ama şöyle bir iddia var; gomis de 2 defa bayılmalar olmuş ve basından saklanmış bu durum :( hatta bir tanesi yakın bir zamanda olmuş. sahada bayılıp sansasyonel bir olay olmaması adına erken dakikalarda çıkartılıyormuş. dediğim gibi bu bir iddia ama olma ihtimali de var.

    takımın 2-3 haftadır oynadığı oyundan kimse memnun değil ama rakip takımlarda uçup kaçmıyor. ne beşiktaş ne de fenerbahçe bizden iyi değiller şu durumda bile. bizim en büyük sorunumuz rakip ceza sahasında çoğalamamak. orta geliyor gomis ve tolga dışında içeride kimse olmuyor. bu halde bile ligin en çok gol atan takımı olmamız enteresan.
App Store'dan indirin Google Play'den alın