• 23
    kazanmamız için gereken ilk adım, sükûnet. biraz sûkunet.

    bir an önce hoca kovmaktan, oyuncu göndermekten vazgeçmemiz gerekiyor. son 1 haftadır medyada ağzı olan herkes konuştu, gerekli yerlere "galatasaray kazanırsa ligin heyecanı kalmaz" mesajı verildi ve amaca gayet güzel bir şekilde ulaşıldı. son 20 dakikasını 10 kişi oynayan, 20. dakikada stoperi sakatlanıp maça hazırlandığı sistemi kökten değiştirmek zorunda kalan, 2'si %100; 3 penaltısı verilmeyen, takdir haklarıyla sürekli ince ince doğranan, rakibine faul konusunda cömert davranıp tempo düşürmesine göz yuman fakat aynı durum galatasaray için geçerli olunca maçın başından itibaren eli cebinde koşan hakemin olduğu 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçında, galatasaray'a bir tane dahi isabetli şut çekemeyen fenerbahçe'ye 1 puan "ittire ittire" hediye edildi.

    aynı basın tarafından, trabzonspor maçına kadar muhtemelen galatasaray'ın kötü oynadığı empoze edilecek, cüneyt çakır'ın doğramaları hiç konuşulmayacak, formumuzun düştüğü, çok puan kaybedeceğimiz gibi geyikler artarak devam ettirilecek ve bu yönde kamuoyu oluşturulacaktır. fenerbahçe maçı öncesi bu oyuna geldik, bari bu maç öncesi adam asıp kesmeyi bırakalım. bakın, üzülerek söylüyorum, daha 9. haftadan bu şekilde tavır alırsak, kendi topuğumuza sıkarsak bizi geri kalan 25 haftada lime lime ederler.

    9 haftada 7 galibiyet, 2 beraberlik ile lider olan takıma şu maç öncesi huzurlu ve sakin bir ortam hazırlamamız lazım. unutmayın, kağıt üzerindeki fersah fersah daha iyi bir takımız ve zaten takım halinde formsuz olan rakibin eksiği hayli fazla.
  • 285
    her anlamda hayal kırıklığı. bu hayal kırıklığının başlıca sebebi, öncelikle igor tudor. trabzonspor'un eksik oyuncuları belliyken, iyi çalışılmamış veyahut tudor önüne gelen analizlere güvenmeyip bildiğini okumuş. bildiğini okumuş diyorum zira ancak bu şekilde, kendimce mantıklı açıklama bulabiliyorum.
    belhanda'nın yokluğunda, ki, bazı oyuncular yoklukta kendini belli eder, neler yapabilirdi? kısaca göz atalım.
    1) gomis'in arkasında, özellikle fransa'da o pozisyonu da oynamayı bilen ve oynayan feghouli ile başlanıp, sağ tarafı garry rodrigues, sol tarafı tolga'ya emanet edebilirdi.
    2) sol tarafı garry rodrigues, sağ tarafı yine feghouli'ye emanet edip, fernando ve tolga'nın önünde ndiaye'yi oynatabilirdi.
    3) sahaya çıkan kadro.
    sorun zaten sahaya çıkan kadroda. tudor, oyuncu grubunu, formasyon ve formasyona bağlı kurguda doğru yerleştiremedi. fernando yanına selçuk'u koyup, önde ndiaye ile başlayıp, okay - onazı ile ugur-durica arasındaki boşluğu dribbling ile tehdit etmeliydi. selçuk zaten , ki bence, kurguyu yeteri kadar bozmuş ve tudor'un kafasındaki oyun anlayışında yeterince sırıtıyor idi. bir de sahada yanlış pozisyonlandırılınca, galatasaray, yeteri kadar tehditkar olamadığı gibi, geçen seneki mevsim normallerine döndü.
    tudor sahada olmaması gereken selçuk ve yanlış oyuncu dizilimi ile başlayınca, rıza çalımbay'ın da tam buğday ekmeğine, organik tereyağ sürüldü.
    ikinci yarıya en azından rodrigues hamlesi ile başlamaması da, işin tuzu biberi oldu.
    teknik anlamda iyi hazırlanılmamış ve oyun içinde de iyi okunamayan bir maç kaybedildi...
  • 290
    yazarlığım maçtan evvel onaylanmıştı fakat maçtan evvel mücbir sebepten yazamamıştım.

    7 aylık ikiz oğullarımdan 1 dakikayla büyük olanı(ellerinizden öper abileri) ilk enfeksiyonlarıyla tanıştılar ve dün akşam maç öncesi motivasyon başlıklı ilk entryimi döşeyecekken birden ahval ve şerait namüsait bir mahiyette tezahür etti. akşam 6.30 civarı hastaneye gidildi. küçük aslanım üstünde babasının maç sonrası galibiyet pozu için giydirdiği forması ile hastane içinde arzı endam ediyordu ateşler içinde.
    neyse saat 11 gibi eve gelindi ateşi normal seviyelere çekilen yavrucakla ve ikiziyle. sonra yayıncı kuruluş açıldı ve sadece ama sadece özet izlemek isteyen bünye ‘yine ve yeniden’ galatasaray düşmanlarının goygoyuna rastladı. hızla sadece özet veren bir yerden goller izlendi. tabii sinirlenildi ve çeşitli mahfillerin sülalesinin kulakları tarafımca çınlatıldı.
    ayağının dibine bağdaş kurduğum canım aslan parçamın gülücüklerle yeniden eski moduna dönmüş olduğunu farkettim tam bu anda. bir tvdeki yediğimiz gollere bir bana bakıyor ve gülücükler atıyordu. normalde ‘ne sırıtıyon spa’ demem gerekirken, son 5-6 saati kendinden geçmiş bir vaziyette geçiren aslanımın bu halini ben de karşılıksız bırakamadım. ‘ya baba ne sıkıyon canını düştüysek kalkarız yapmadığımız şey mi’ der gibi gülüyordu zira.

    velhasılı kelam ben onu bilir onu söylerim; kendini en güçlü ve yenilmez sandığın zamanlara daha bi dikkat ediceksin arkadaş. 95 senesinde şampiyonluğu bir haftada 3 yenilgiyle (antep-antalya-fener) o sene tokat manyağı yaptığımız hatta iki hafta önce inönüde yendiğimiz beşiktaşa bırakmak ve 3 yıl üst üstüste (1971-73) şampiyon olduktan sonra 14 yıl şampiyon olamamak bunun en güzel örneği değil mi?

    gs sözlüğe ve aranıza uzuuun uzuuun bekledikten sonra hoşgeldim bu arada.
  • 66
    bu maçı kazanmak farz oldu. kimisi saha dışı masallarıyla saldırıyor, kimisi de kendi götünden ''galatasaray kötü oynuyor, daha da çok puan kaybeder.'' gibi şeyler uydurarak aslında görmek istediği şeyi söylüyor. bu maçı kazanarak ne kadar saldırı gelirse gelsin yıpratamayacaklarını, bu futbolcu kadrosunun çok kaliteli ve karakterli olduğunu, bu dönemde de milletin hayal ettiği kadar puan falan kaybetmeyeceğimizi göstermemiz, bunu kafalarına vura vura sokmamız lazım. bu maç gerçekten dosta güven düşmana korku salma maçı.

    trabzon çok kolay gol yiyen ve çok zor gol atan bir takım. özellikle savunmaları berbat. bunda hoca felsefesi kadar kötü savunma oyuncuları da etkili. özellikle ilk golü biz atarsak fena bir skor bile olabilir zira dağılmaya çok müsaitler, özellikle böyle bir süreçte. biz ise öne geçtiğimiz takdirde gol yemeden bitirebiliriz maçı, bu kalite ve savunma anlayışına sahibiz. 3-0 falan kazanırsak harika olur. trabzon, fener ve beşiktaş ile maçlarını istanbul'da oynadı ve ikisiyle de 2-2 berabere kaldı. bizim böyle bir dönemde trabzon ile trabzon'da oynamamız avantaj, çok kırılgan bir yapıdalar zira şu ara. umarım tudor maça 'trabzon' ismine bakarak çıkmaz da basar geçeriz.
  • 302
    biraz hafızaları tazeleyelim algı yönetimlerine karşı.

    bu maçta feghouli'nin neden kırmızı kart gördüğünü hatırlıyor musunuz? evet olcay'ı uzaklaştırmak için suratından itti diye gördü kırmızı kartı ve 3 maç ceza aldı.

    8 şubat 2020 gençlerbirliği trabzonspor maçı'nda ise sörloth da rakibini suratından itti kırmızı kart gördü. tamam gençlerbirliği oyuncusu da görmeliydi. ancak şimdi öyle bir algı kasıyorlar ki sörloth'a en fazla 1 maç ceza verilmeliymiş. hatta hiç verilmemeliymiş.

    rastlantıya bakın ki feghouli'nin bir trabzonsporludan korumak istediği ndiaye şu an trabzonspor'un oyuncusu ve yine kendilerine karşı feghouli surattan ittirdi diye 3 maç ceza alınca keyifleri yerindeydi. olcay'ı savunuyorlardı.
    şimdi ise sörloth bir tepki olarak surattan daha sert ittirdi rakibi ve trabzonspor'lular haksızlık var deyip ceza istemiyor. değişik bir tesadüf oldu.*

    sörloth'a 3 maçtan az ceza verilirse işte bu haksızlık olur.

    insanlar bu anları unutuyor. maalesef balık hafızalılık yaygın ülkemizde.

    bizim görevimiz ise unutulanları hatırlatmak olmalı ki birileri algı kasmasın ortalıkta.

    unutma, unutturma.
  • 111
    3 puanın kritik olduğu maç. kazanamazsak her şey biter anlamında değil tabii ki bu ama 3 puan alırsak süper olur.

    1) şu an herkes bu maçı bekliyor. 'suni puan farkı' lafının doğrulandığını görmek için salyaları akıyor, galatasaray puan kaybetse de şunlara yüklenmeye başlasak diyorlar.
    2) haftaya evimizde gençler ile oynuyoruz. tabii ki top yuvarlak falan filan da evinde gençler ile oynuyorsun yani, o maçı kazanacağımıza şüphem yok. bu maçı kazanmak demek 6 puan demek ve 6 puan önümüzdeki haftalarda gideceğimiz başakşehir ve beşiktaş deplasmanlarında kalkanımız olacaktır.

    bu maçı kazanıp ısrarla yaratılmaya çalışılan algıları yıkmamız, hafta içi yapılan saldırıları siklemediğimizi göstermemiz lazım. kolay bir maç olmayacaktır, ancak kolay bir maça dönüşebilir. psikolojik olarak bitik durumda olan ve kötü defans oyuncularına, kırılgan bir orta sahaya sahip trabzon'u yenip gelmemiz lazım. maçın başında gol atmak cidden maçın seyrini fena değiştirir, ummadığımız kadar rahat galibiyet bile alabiliriz yani.
  • 60
    sözde köşe yazarlarına, kahverengi dilli yorumculara bakıyorum, hepsi ağız birliği etmişçesine galatasaray'ın formunun düştüğüne, kötü oynadığına inandırmaya çalışıyor kamuoyunu. yahu, "fener güven tazeledi, galatasaray özgüvenini kaybetti." yazanlar var. olmayan güveni tazeleten, 8 puan öndeki, namağlup lider takıma, tek beraberlik ile özgüven kaybettiren bu güruha karşı yönetim, teknik heyet ve oyuncularımıza sadece birer görev düşüyor.

    yönetimin bu maç ve sezonun kalan maçları öncesi takıma çatı olması gerekiyor. bu ve bunun gibi organize salvoları en yukarıda durdurarak işi tabana; oyuncu grubuna indirmemeleri en önemli görevleri. her ne kadar geçtiğimiz senelerde yükümlülüklerini yerine getiremeseler de onlardan bunu beklemekten başka şansımız yok.

    teknik heyetin oyuncuları maç atmosferinden çıkarmaması lazım. saha dışında gelişen olaylardan ne kadar izole kalabilirsek hedefe o nispette yakın oluruz. ne hakemin anasına söven bir hocamız, ne arkasından avaz avaz bağırarak küfreden bir oyuncumuz var. tertemiz, niyeti sadece top oynamak olan bir takımımız var. cenk ergün'ü de içine katarak söylüyorum, teknik heyetin, ligimizin karakteristik özelliği haline gelen, bok çukurundan çıkarılan, pis kokulu ayak oyunlarından takımı olabildiğince uzak tutmaları lazım. bunun için en kritik hafta bu hafta. trabzonspor'u deplasmanda yenmek, doyumsuz taraftar kitlesinin gözünde de kredilerini biraz arttıracaktır.

    takımımızın da kendileri üzerinde oluşturulmaya çalışılan bu "suni" baskıyı def etmek, temelsiz ve kasıtlı eleştirileri az da olsa susturmak için bu maçta, "siz hayırdır?" dercesine bir galibiyet alması gerekiyor. son derece baskın bir oyunla, rakibe nefes aldırmadan, net bir skorla dönmemiz gerekiyor trabzon'dan. takimin bunu yapabilecek gücü olmasa bu satırları yazmaya elim niyetlense aklım müsaade etmez ama takımımızda bu güç ve kapasite fazlasıyla mevcut olduğu için rahatlıkla yazabiliyorum. tabi bunu takım üzerinde bir baskı unsuru olarak değil, gerçekçi bir hedef olarak söylüyorum.
  • 157
    şimdi yaklaşık 20 senedir takip ettiğim galatasaray cetveline göre bu maçta 2-1 veya 2-0 yenileceğiz.

    eğer bu cetvelin dışına çıkıp, farklı bir reaksiyon gösterip bu maçı alırsak şampiyonluğun bir numaralı adayı oluruz gözümde.

    her maç çok önemli fakat bu maç benim gözümde çok daha önemli.

    görünüşe göre n'diaye belhanda'nın pozisyonunda oynayacak. gomis,tolga ve n'diaye ile presimizi daha önde ve daha temaslı bir şekilde yapabiliriz fakat arkaya trabzon geçerse orada iyi pozisyon almak şart.

    ben ilk 11'lere bakıp trabzonspor'da sol bek kim oynayacak anlayamadım.eğer mustafa akbaş veya durica falan oynarsa feghouli'yi iyice sağ çizgiye yanaştırıp mariano'nun da desteğiyle orayı harika bir hucüm silahına dönüştürebiliriz.
  • 24
    kazanabilecegimizi dusunmuyorum. cuneyt cakir galatasaray'in nasil durdurulacagini gosterdi:
    1. hucum preslere kolay faul cal
    2. galatasaray'in hizli cikislarindaki faullere kart verme
    3. galatasaray oyuncularina ilk faullerinde erken kart vererek sonrasinda baski yapmalarini zorlastir.

    boyle olunca, oyun surekli durunca, takimin yaptigi baski duduklerle kesilince oyunumuz cok siradan hale geliyor. kor dogusunu beceremiyoruz. mete kalkavan olsun, ali palabiyik olsun bugun derslerine iyi calismislardir, onumuzdeki maclarda rakiplerimiz cuneyt cakir'in bugunku* oyun anlayisiyla oynarsa cok puan kaybi yasariz.
  • 299
    maça başlayan ilk on bir sözlükteki birçok yazarın onayladığı bir kadroydu. belhanda'nın yokluğunda çoğu kişi selçuk'un konyaspor maçındaki performansına aldanıp belhanda'nın yokluğunda onun oynaması gerektiğini söylemişti. buna bende dahilim. selçuk'tan bahsettik dönelim denayer'e. bu arkadaş ta fener maçından sonra oldukça övüldü buralarda, hatta takımın en iyisi bile denildi. lato yerine linnes'i takımda görmek istemeyen de yoktu trabzonspor maçına kadar. istediğiniz, istediğimiz oldu, bu üç arkadaş ta oynadı. sonuç kötü olunca ve bu oyuncular kötü oynayınca bu yazılanların hepsi unutuldu 'bu niye oynadı? şu niye oynadı?' olayın döndü sırf tudor'a yüklenmek amacıyla. yapmayın, din kardeşiyiz :(

    ilk yarı ikinci yarıya göre daha iyiydik aslında. 11'e 11 devam etseydi maç bize dönebilirdi. gomis'in çıkmasına ben de anlam veremedim ama şöyle bir iddia var; gomis de 2 defa bayılmalar olmuş ve basından saklanmış bu durum :( hatta bir tanesi yakın bir zamanda olmuş. sahada bayılıp sansasyonel bir olay olmaması adına erken dakikalarda çıkartılıyormuş. dediğim gibi bu bir iddia ama olma ihtimali de var.

    takımın 2-3 haftadır oynadığı oyundan kimse memnun değil ama rakip takımlarda uçup kaçmıyor. ne beşiktaş ne de fenerbahçe bizden iyi değiller şu durumda bile. bizim en büyük sorunumuz rakip ceza sahasında çoğalamamak. orta geliyor gomis ve tolga dışında içeride kimse olmuyor. bu halde bile ligin en çok gol atan takımı olmamız enteresan.
  • 31
    -----------------muslera-------------------
    mariano-maicon-denayer(serdar)-linnes
    --------fernando--------tolga-------------
    --feghouli-------ndiaye-------rodrigues--
    ------------------gomis--------------------

    ilk onbiri ile çıkıp tatava yapmadan basmamız gereken maç. bu maçtan alınacak olan 3 puan bizim puan avantajımızı sürdürmemiz anlamına geliyor. konya(d)-fb-ts(d) fikstüründe 7 puan oldukça iyi olur bence.

    ayrıca beşiktaş ve fenerbahçe, trabzonspor'a karşı kendi evinde puan kaybetti*. alınacak 3 puan çok ciddi avantaj sağlamak demek.

    tabii rıza çalımbay gelmişken, çıkış maçı görecekleri bu maçtan 3 puan almak kolay olmayacaktır. galatasaray yönetiminin bu hafta takınacağı tavır, bu maça atanacak olan hakemden, hakemin vereceği kararlara kadar her şeyi etkileyecek.

    eğer üzerine konuşulmazsa daha çok canımız yanar.
  • 55
    https://bsgspor.files.wordpress.com/...164_606829759_n1.jpg

    http://i.internethaber.com/..._gokhanzan_tevez.jpg

    öncelikle bu sene akıyor maşallah. şu ana kadar her şey istediğimiz gibi gitti. yani 9 maçta 7 g 2 b dışında rakiplerimizin ekstra puan kayıplarıyla fener'e de, beşiktaş'a da 8 puan farkla 10. haftaya girmek çok büyük bir avantaj.

    bu avantajı ligin ilerleyen bölümlerine* de taşımak ve o maçlarda oyun planı avantajını da alabilmek için bu maçtan kayıpsız çıkmak çok önemli.

    henüz öyle bir maç oynamadık ama başakşehir'e veya beşiktaş'a karşı puan avantajıyla ileride basmak zorunda olmadan, rakibin hatasını bekleyerek ve oyunun belli bölümlerinde zorlayarak skoru almaya çalışmak bizi oldukça rahatlatabilir. (2 yıldır beşiktaş'ın yaptığı)

    trabzonspor'da burak yılmaz yok. keşke olsaydı demek doğru mu bilmiyorum ama bizim defansın arkasına sarkabilecek bir oyuncu olduğu gibi, trabzonspor'un kendi sahasından çıkarken de pas opsiyonu olamayan, top tutamayan bir adam oluşuyla da oyunu bozuyordu. rodellego çok daha iyi bir forvet bence.

    en önemli eksikleri kucka olacak, bence bu açıdan şanslıyız, orta sahada gücümüzü hissettirebiliriz. bir de sol bekleri mas sarı kart cezalısı. bizim sağ tarafı düşününce yine en çok sevindiğim durumlardan birisi mas'ın olmayışı oldu.

    yine ankaralı hubocan da sakattı, son durumu net değil, oynayabilir de olmayabilir de... oynamazsa ve yine mustafa akbaş-uğur tandemi oynar o zaman da gomis net bir şekilde çok baskın olup, gol atacaktır.

    durica da aşırı formsuz ama en iyi stoperi aslında trabzonspor'un durica. fakat kim oynarsa oynasın stoper bölgesinde bir uyum yok. zaten evlerindeki son 2 maçta 10 gol yiyen bir takımdan bahsediyoruz. sıkıntı olduğu aşikar ama bizim maçta daha konsantre olacaklardır tabii.

    sosa cezasını hafta içi tr kupasında çekiyor, çift sarıdan atıldı ama yusuf yazıcı direkt kırmızı kart gördü, son adamı düşürdüğü için. her ne kadar alper potuk'la direkt kırmızıya 1 maç verildiği görülse de, yine fener'den neto bjk maçında son adamı indirince 2 maç ceza almıştı. bunun cezası en az 2 maçtır. aksi yine tff'nin oyunu olur. 2 maç ceza alırsa ki almalı bizim maçta oynayamıyor.

    bizde ise belhanda olmayacak. tolga'nın yokluğu kadar etkileyeceğini düşünmüyorum.

    aslında ben rodrigues ile başlayıp

    ----------------muslera---------------
    mariano-maicon-denayer(serdar)-linnes
    ---------fernando-----tolga------------
    -feghouli--------ndiaye--------rodrigues-
    ------------------gomis------------------

    onbirini istesem de duran topları da kullanan belhanda'nın yerine yine duran top ustası (u: :( )selçuk'u seçebileceğini düşünüyorum. çok da laf etmem.

    o zaman,

    --------------muslera---------------
    mari-maicon-denayer(serdar)-linnes
    --------------fernando---------------
    --------ndiaye----------selçuk--------
    feghouli--------------------------tolga
    ---------------gomis-----------------

    görebileceğimizi düşünüyorum. yani deplasmanda taraftar baskısı da yokken oynatabilir.

    orta sahada trabzonspor'a top göstermeyeceğimizi düşünüyorum. oyun olarak ezebileceğimizi de düşünüyorum. arkaya adam kaçırmazsak, bireysel net bir hata olmazsa bize kolay kolay gol atamazlar gibi duruyor.

    abdulkadir bizim sol tarafı felç edebilir, o çocuğa dikkat edelim yeter ben 0-2 gibi bir skorla kazanmaya yakın olduğumuzu düşünüyorum.

    dilerim öyle olur.
  • 119
    trabzonspor deplasmanı her zaman zordur. her maç galatasaray üzerinde yaratılan “bu maçı mutlaka kazanmalı” baskısı nereden geliyor anlaşılır değil. kazanmak muhteşem bir sonuç olsa da, bu puan farkında trabzon deplasmanından alınan bir puan da kabul edilebilir. sonuç ne olursa olsun bir dönüm noktası maçı falan değil. gaza gelip şampiyon olduk veya şampiyonluk gitti düşüncesinde olmayalım.
  • 10
    nerdesiniz olm ? 14 ekim 2017 konya maçından önce 22 ekim fener maçı başlığına yazmayı biliyorsunuz gelip buraya da yazsanıza. :) şaka bir yana inşallah şikecileri yendikten sonra bu maça odaklanıp bunu da kazanacağız ama öncesinde düşünmemiz gereken maç 22 ekim 2017 galatasaray fenerbahçe maçıdır. 22 ekim 2017 saat 21:30 civarlarında buraya yogunlaşmamız gerek. maç maç bakıyoruz maç maç kazanarak gidiyoruz. hedef 21 !
App Store'dan indirin Google Play'den alın