• 426
    türkiye'de futbol, 16 takımın fb şampiyon olsun, 17 takımın gs olmasın diye defakto bir senet imzaladığı tiyatrodur. bu tiyatronun gereği de, şu anda 3. liglerde sürünmesi gereken hakim güçle, her takım sırayla yasa dışı bir maç yaptırılmaktdır.

    fener maçını niye alamadı diye bir hoca'yı eleştirmem. kimse alamaz, hakem, baba'nın oğlu bile olsa gs kazanamaz. kötü oynadığından değil, 16 sezonun 10 unda biz daha iyi oynadık, 6-0 yenildiğimiz maç dahil biz iyi oynadık. hakemler her bizim maç öncesi zır deli tarafından ölümle, işsizlikle tehdit ediliyor. bu maç 3 kırmızı kart, 2 penaltı, 1 ofsayttan atılan gol var. takdir hakkını, görmeme hakkını mafya liderinden yana kullanmayıp da, solucan yumuşaklığındaki dursun emmi'den yana mı kullansın? o dursun ağa ki, şimdi hocasıyla beraber berabere kaldığına seviniyordur.

    berabere kaldık diye sevinen bir taraftar varsa okumayı bıraksın, galatasaraylıyım diye de gezmesin. maça en az 2 farklı yenik başladığını, başlayacağını biliyorsun. yenmen için en az 3 tane atacaksın, hakemi de, 45.000 salyalıyı da, çete reisi hükümlü'yü de yeneceksin. peki kimle? futbol topu ırz düşmanı umut bulut'la mı. kafaya çıkıyor alberto aynştayn'ı hortlatacak fizik ötesi olayla alçalıyor. zıplamasa içinde beyin olmayan kafası daha yukarıda olacak küçük takım hocalığından bir gram ilerleme kayıt edemedi. tek bildiği amentü, galip takım değiştirilmez. istermisiniz bu hafta cezalı sneijder'in yerine cem karaca'yla oynayıp kazansın, sonra da galip takımın dengesini bozmayayım diye sneijder'i yanında oturtsun.

    olcan girerken yalan yok, maçtan umudumu kesmiştim. belki de bozuk saat hesabı doğruyu gösterdi, fark etmez. bence hayatının topunu oynadı, helalinden 3 maç kredi açtım, bu 3 maç istediği kadar umut bulut'a yardımcı olabilir. futbol topuna birlikte tecavüz edebilirler. bir gol attı iyi oynadı diye şimdi 5 senelik kontrat yaparlar mı? bak sen şu işe. hakan balta, shedju harici başka vasat bile oynayan yoktu. muslera büyük maç çıkardı. markoviç'in şutunu maymuni bir suplajla kurtardı.

    maçla ilgili fazla bir şey yazamam, ama not düşelim. fener'in attığı golde, yan hakemin kalleşliğinden daha fazla selçuk inan'ın şutta götünü dönmesinin suçu var. sabri kotayı doldurdu her halde, seneye de takımda sağ bek oynayabilir.

    dünyanın en büyük spor mahkemelerinden bütün mübaşirlerinden sabıkalı takımın taraftarı, yazı asmış. son satılmış hakimin tescillediği şampiyonluklarıyla övünüyor, hatta aynı sene bizim 8. olmamızla da aklı sıra dalga geçiyor. futbol felsefesini sadece ne olursa olsun galatasaray'ı yenmek üzere kurmuş hasta ruhlu adamlarla ancak bu kadar top oynanabiliyor. yarım takımla, maçın başında tırsan, maçtan sonra gitmiş maçı kurtardık diye şükreden , bir maç önce kendisini mezardan almış podolski'yi satan vasıfsız hocasıyla, kadıköy'den buruk ayrıldık. galatasaray tarihi çok kötü hocalar gördü, bu kadar torpille takım çıkaran hoca görmedi. benfica'dan 11 tane yiyen prostatlı liselilerin torunlarının oynadığı takımın bir başka versiyonu.takım kötü oynarken tek iyi oynayan donayer'di, sakatlandı, sabri yeni ferrarisinin ilk taksitini çıkardı, çocuk iyileşti, kenarda oturtuyor. cipsi'yi unuttuk, kürdan bilal oğlan'ı oynatıyor. her ikili mücadelede yerde, ya faul yapıyor, ya bana faul yapıldı diye yere yatıyor. akhisar'lı bilal'in fenerbahçeye çektiği şut başka, galatasaray'lı bilal'in başka. akhisarlı köfteciler sokakta görse imza ister, 25 milyon galatasaraylı görse küfür eder. bir tane vurdu ya, her serbest vuruşun, kornerin başında bir de bu moda çıktı.

    beleş,kolay maçta oynatma sonra 10 dakika kala hadi beni kurtar diye sinan gümüş'ü oyuna sok. o psikoliji içerisinde de çocuk son dakikada kahraman olma şansını tepsin. için için sevinmişlerdir aslında, fener'e golü atsa hamza'nın bir daha kesmeye gücü yetmezdi. er ya da geç galatasaray forveti, yasin, podolski,sneijder,sinan şeklinde olacak, burak yedek bekleyecek, futbol topu ırz düşmanı da kadro dışı kalacak.

    pozisyonumuz yok, ilk yarı iğrenç oynadık, ikinci yarı fenerbahçe galibiyeti korumaya yattığı için rakip sahada fazla göründük, lig tv den başka hiç bir ülkenin yayınlamadığı dünya derbisiydi, maçın galibi, bir sene daha galatasaray'a yenilmemeyi başaran aziz yıldırım, fener'e yenilmemeyi kar sayan hamza hamzaoğlu, maçın üzüleni büyük galatasaray taraftarı. matematiğe bakarsak biz 2 fener 1 puan aldı. maçın adamı sneijder'di. muslera'ya teşekkür ediyor el sikkoyu kapatıyoruz.
  • 429
    fenerbahçe'nin sahaya çıkmadan önce çalıştığı tek taktığin sneijder must die olduğunu gördüğümüz maçtır. dünya futbol tarihine geçecek bir maçtır bu açıdan. hakemin ignorance is bliss mentalitesi, maçtan önce aziz'in sadece konuşmadığını aynı zamanda tarlaları sürdüğünü kanıtlar nitelikteydi. hayat adil değil ki şu futbol adil olsun. ama nihayetinde kötüler kazanamıyor ya bunun için yaşamaya değer.
  • 430
    iğrenç ötesi, seyir zevkinden yoksun bir maç oldu yine. he ben şahsen gram top oynamadığımız maçta kadıköy'den 1 puan çalmamıza sevinirim. ama tarafsız gözle izleyen bir futbolsever için hayatında izlemiş olduğu en sıkıcı, en zevksiz maçlardan biri olabilir.

    fenerbahçe taraftarı eminim şu an "ehehe yine yenemediniz eheheh" ergenliğini yapıyorlardır fakat sezon başında yapılan bir ton transferden sonra kendilerini şampiyon ilan edip, içeride oynadıkları galatasaray maçında ofsayttan attıkları golle 1 puanı almış olmaları da büyük trajedi bence. ki van persie, markovic falan gram top oynamadı. eskiden kadıköy deplasmanlarını hatırlarım ben, fener çok rahat kazanmasının yanında çok da pozisyon bulup bizi baskı altına alırdı. lakin son yıllarda alırlarsa 1-0, 2-1 göt zoruyla alıyorlar, onda da maç genelinde doğru düzgün pozisyon veya baskı yok.

    hamza hoca'ya da iki kelam edeyim, ilk yarıda takımın sahadaki silikliğini görüp ikinci yarıya oyuncu değiştirmeden başlamak neyin kafasıdır, ciddi merak ediyorum. umut-burak değişikliği çok bir fayda getirmeyeceği bariz olsa da yapması gereken ilk hamleydi ama bunun için 60'a kadar beklemesinin mantığı yok. sabri ise yine tüm yeteneksizliğini sergilediği bir maç oynadı. iddia ediyorum, top sürme-top kontrolü konularında tüm profesyonel liglerdeki en özürlü, en yeteneksiz oyuncu sabri olabilir. lakin gelin görün ki yıllardır galatasaray'ın daimi oyuncusu ve kaptanı. ben artık hayret edemiyorum.

    83'te beraberliği yakaladıktan sonra 1 gol daha tıkılamak imkansız değildi ama süre az olduğu için pek şans da bulamadık. sonuç olarak ligdeki son 4 haftalık galibiyet serimizin ardından kadıköy'den, üstelik ilk 45 dakikasında sahada olmadığımız maçta, beraberlikle dönmek bizim için iyi sonuç.
  • 432
    ilk 35 dakika herşey istediğimiz gibi gidiyor. fenerbahçe'nin bir kaç cılız atağı var. bilal'in, sabri'nin kaptırdığı toplarla yakaladıkları pozisyonlar var ama öyle baskı desen yok. kendi kendimizi strese sokuyoruz anlamsız top kayıplarıyla. bu maça gelene kadar biz ikinci yarıları iyi oynamışız genelde, fener ise ilk yarıları iyi oynuyor. o yüzden herşey normal seyrinde ilerliyor derken sağ tarafta bir pozisyonda sabri topu kucağıyla kontrol ediyor, yan hakem bayrağı futbolcuların gözüne sokarcasına sallıyor selçuk'ta serbest vuruş oldu diye topa gelişi güzel vuruyor. top kaleciye gidiyor ama hakem devam ettiriyor. basit bir olaymış gibi görünse de top bizdeyken pozisyon farklı gelişecekken, o top gidip gol oluyor. ne şanssızlık ki gol pozisyonun öncesinde carole sakatlandığı için rahatlıkla alacağı topu alamıyor. gol öncesi pozisyon ofsayt zaten.

    yani anlatmak istediğim golden önce herşey lehimize işlerken 2 hakem hatası 1 de şansızlık sonrası gelişen pozisyon gol oluyor. ikinci yarı toparlanıp maçtan bir puanla ayrılıyoruz. aslına bakarsanız zoru başarıyoruz. sabri, umut, bilal ve podolski'den yoksun oynadık. hakemleri de rakip takıma verdiğimizi düşünürsek baya baya eksik oynayarak maçı beraberlikle tamamladık. maça başlayan kadro yanlış, carole'nin sakatlanması talihsizlik, olcan'ın attığı gol de tamamen şans.

    herşey bir yana da 32'lik bilal'in iki zorlu maçta da 90 dakika oyunda kalmasını hiçbir futbol adamı bana açıklayamaz.
  • 435
    yediğimiz golde bir çok bileşen bir araya gelmiş ve gol olmuştur.

    - pozisyon başlarken carole sakatlandı ve bomboş orta yaptılar
    - hakem ofsaytı görmedi (!)
    - top muslera 'nın çok uzağına düştü, çok fazla esnemek zorunda kaldı, tokatlayacağı yeri seçemedi
    - top selçuk inan 'ın önüne düşmedi
    - top diego 'nun önüne düştü ve bomboştu
    - diego çok düzgün vurdu

    bide şu var;

    - sneijder olcan 'ın azı dişine kesti
    - olcan vurdu
  • 436
    aklıma geldikçe sinirlendiren maç. hakkımız yendi aydınus tarafından.

    1- josef'in atılmayışı.
    2- ba'ya verilecek kırmızı kart ve penaltı.
    3- kjaer'in burak'ı düşürmeyişine verilmeyen penaltı.
    4- ofsayt'tan gelen diego golü.

    şaka gibi bir maçtır, selamlar herkese. bu olaylar fener aleyhine olsa ki asla olmaz, varsayalım diyorum ülke karışırdı.
  • 437
    bugün sakin gözle tekrar izlediğim de bütün maçı fenerbahçe inanılmaz derecede sert bir futbol oynadığını böyle bir takıma oynanabilecek en iyi futbolu oynadığımıza inanıyorum ve bu maçı bir sakatla bitirmemiz mucize herifler abartısız her pozisyonda bizim pas ayaklarımızı kırmaya yönelik oynadılar adil bir hakem ile oynansa istediğimiz oyunu ortaya koyardık bence 2 kırmızı 2 penaltı tartışmasız bir şekilde görmezden gelindi ofsayt golü saymıyorum bile.
  • 439
    biraz maçı çalıştım. çok kaliteli bir maç olmasa da üzerine konuşulacak bir maç olacağını düşünüyorum. tarafsız bakmaya çalıştığımdan bizle onlar diye ayırmamaya özen gösterdim.

    maçı, maç akşamı ve ertesi sabah üniversiteye giderken (ki bolca zaman demek bu) de kafamda bir kaç kez canlandırdım. notlarda aldım. ve sonucunda 90 dakikayı 4'e bölerek anlatabileceğimi fark ettim.

    ilk 20 dakika:

    bana göre maç çok beklendik bir şekilde başladı hatta bitti maç. en azından maç nasıl sürer diye kafamdan ne geçirdiysem oldu. kendi adıma bunu söyleyebilirim. siz 60'da fenerbahçe'nin düştüğünü söylüyorsunuz ancak bana göre 20-25 gibi fenerbahçe yorgunluk emareleri gösterdi. ilk 20 ve 25. dakikalarda çok iyi basan ön oyuncuları sadece muslera'nın dibinde olabilmek için yavaş koşu yapan nani ve van persie gördük. bu noktada galatasaray orta sahası bir miktar rahatladı nazarımca.

    ben bu süre açıkçası endişelenmedim bir galatasaray'lı olarak. bunun sebebi bu tahmin edilebilir oyuna oyuncuların hazır olduğuna inancımdı. bana göre iki takım oyuncularının en yüksek konsantrasyona sahip oldukları dönem bu dönemdi.

    notlarıma baktığımda bu süre ile ilgili bahsetmem gereken bir iki şey daha var.

    canlı izlemediğimden ne kadar doğru bilmiyorum ama selçuk'u ben stoper'lerin önünde konuşlanırken gördüm. rakibi karşılama için. buraya galatasaray'ın topu ileriye taşıyamadığını yazmışım ama bunun için önce umut planından bahsetmem gerektiğine inanıyorum. umut'u sahaya atıldığında ben umuttun kucağa geçtiği adamlarla kavga etmesini beklerim. peki sizce stoperler ile kavga etmek mi gerek yoksa stoperleri hatta bir fenerbahçe orta sahasını peşine takmak mı? bana göre bu maç için 2.'si daha mantıklıydı. fenerbahçe dönüşümlü olarak sneijder'e markaj koymuş. burak sayesinde kendini geriye atmayı seven fenerbahçe ön liberolarından en az birini geri itileceğine ve sneijder'in daha da rahatlayacağına inanıyorum. galatasaray yasin'i sol'da önde bırakıp podolski'ye orta sahaya yakın pas istasyonu olma görevi vermiş. en azından benim sezdiğim bu. ancak sneijder markaj altında, selçuk stoperler'in önünde, podolski'de bu konuda becerisini gösteremeyince bu süre zarfında orta sahamız istediklerini yapamadı. 2 pas yapınca fenerin pirana gibi oyuncuları josef, mehmet topal ve onlara hiç huyu olmasa da katılan diego 3'lüsü galatasaray'ın orta sahasındaki topları kaptı. çıkarken kapılan toplar olduğundan fenerbahçe atak sürekliliğini sağladı.

    acaba diyorum sağ tarafta bir orta sahacı rodriguez bu orta saha sorununu çözer miydi?

    20-45:

    ikinci bölümün adı ise böyle. benim en istim üzerinde durduğum maçın dengelendiği dönem. fenerbahçe'nin presi düştü ve topu bize bıraktı. bana göre bırakmak zorunda kaldı çünkü çok yorucu bir şekilde sonuç almaya çalıştılar. bu noktada oyun kontrolü olmasa da top kontrolü galatasaray'daydı. bu sırada fenerbahçe kontra atak yolu ile gol bulmaya çalışırken rahatlayan galatasaray orta sahası takımını ileri taşımaya çalışıyordu. ki sol kanattan bir kontra atak sırasında sakatlanan carole üst üste gelince bir de hakem ofsaytı fark edemeyince 1-0 galatasaray devreye yenik girdi.

    bu arada sabri hamlesinin tuttuğunu düşünüyorum. nani ve caner'i savunmak yerine geri itmeyi amaçladığını düşünüyorum galatasaray'ın. hele hele o büyük tempodan sonra sabri'nin egzistansı bunu sağladı bana göre.

    45-fener intiharı:

    3. bölümü ise ikinci yarının başından bana göre fenerbahçe'nin intiharı olan transferlere kadar olan kısıma kadar aldım.

    bana göre bu süreç ilk yarının tezahürü idi. ilk yarıdaki büyük tempo fener'i yordu. galatasaray'da pas oyunu ile çok enerji harcamadan oyuna hükmetmeye çalıştı bu dönem. bunun için ikinci yarının başında sneijder'i sol iç gibi gördük. hem peşindeki orta sahayı çekip öne kırık sağ iç gibi oynayan bilal'i rahatlattı galatasaray hem de stoperlere yakın olduğundan ve fenerbahçe pers yapamadığından sneijder'in markajdan kaçışı daha kolay oldu. 2. topların bir kısmı da galatasaray'a gelmeye başladı. ancak bu noktada galatasaray'ın yapamadığı daha doğrusu fener'in beklediği bir şey vardı. galatasaray'ın alamadığı ikinci toplar. bu toplar ile fenerbahçe kontra atağa çıktı. galatasaray bu kontra atak başlangıçlarını kesemedi bana göre bu dönem ki en büyük hatası buydu galatasaray'ın. olcan'ın taze oluşu stoperlerin ve bana göre selçuk'un beklenmedik yüksek oyunu yorgun fenerbahçe'nin atakları olgunlaştırmasını engelleyince buralardan fenerbahçe pozisyon bulamadı.

    tabi bu geri koşular galatasaray'ın az enerji çok iş planını baltaladı. bu arada burak'ın bu dönem oyuna girdiğini unutmayalım.

    fener intiharı:

    bu da maçın son bölümü için bulduğum isim. van persie'nin çıkışı ile fernandao'nun girişi ve yakınında arkadaş bulamaması aynı zamanda meireles'in oyuna girişi galatasaray'ın ekmeğine yağ sürdü. 2. toplar daha çok galatasaray'da kalmaya başladı. net pozisyonlar olmasa da galatasaray olgun pozisyonlar yaratmayı başardı ilk yarının aksine. bu durumdan mütevellit sneijder eski yerine geçti ve selçu uzun toplar ile ilerideki galatasaray'lıları beslemeye çalıştı. maç biraz daha uzun sürse daha farklı şeyler olabilirdi.

    -------------------------------------------------------------------------------

    bunun dışında aldığım bir iki not daha var.

    ben daha realist ve oturaklı bir plan olarak galatasaray'ın planını gördüm. ama performansları işin içine katarsak bana göre kesinlikle maçın hakkı beraberlikti ki öyle oldu.

    pozisyon üstünlüğü fenerbahçe'deydi ancak ilk bölümdeki pozisyonlar beklenen pozisyonlardı. bu yüzden 2 tane pozisyon hariç bir sıkıntı görmüyorum. ancak kontra ataklara tek çözüm geri koşmak olduğundan bu galatasaray için bir sıkıntıydı. fenerbahçe bu noktada planını gole çevirebilirdi.

    ilk yarı beraberlik ya da fenerbahçe'nin üstünlüğü tuhaf bir sonuç değil. galatasaray her ne kadar fenerbahçe'nin oyununu bilse de daha önce galatasaray'ın orta sahasının düşmesine sebebiyet verdiğine inandığım sebeplerden ötürü fenerbahçe net pozisyonlar da buldu. uygulamaları o kadar iyi değildi.

    ancak ikinci yarı bana göre hem top hem de oyun hakimiyetini eline aldığı için galatasaray'ın hakkıydı.
  • 440
    maçın genelinin yorumu aslında bir anlamda "fenerbahçe'nin sezon geneli yapısının" da yorumu olarak göze çarpıyor bence,

    bir hücum planlaması ve yapılanması olmayan takımlar, ne kadar yetenekli isimleri olursa olsun "dağınık ve spontane" yani "o an nasıl hissediyorsa" öyle hücum yapmayı deniyorlar... bu bazen işe yarar, elinizdeki yetenekli oyuncular yoktan gol yaratabilirler...

    ancak bu, özellikle büyük maçlarda başınıza çok büyük bela açar.
    sistemsizlik kavramının en önemli ayaklarından birisi de "hücum planının olmaması"dır.

    şimdi izleyen, takip eden, analiz edebilen bir futbolsevere net bir soru soralım, bakalım cevap alma ihtimalimiz var mı?

    - fenerbahçe'nin hücum planı nedir?

    cevap %79 ihtimalle "bilmiyorum" - %20 ihtimalle de "yok" olacaktır. kalan %1'lik kesim bir cevap verse de verdiği cevap muhtemelen gerçekle bağdaşmayan farazi bir tahmin olarak kalacaktır...

    gerçekten bir sorgulayalım:

    - soru: fenerbahçe set hücumu mu yapıyor? - cevap: hayır
    - soru: fenerbahçe kanat akını mı yapyıor? - cevap: hayır
    - soru: fenerbahçe bekleri bindirme mi yapıyor? - cevap: son 3 senenin cevabı evetti, ama artık hayır.
    - soru: fenerbahçe doldur boşalt mı oynuyor? - cevap: hayır
    - soru: fenerbahçe hızlı paslarla ve 2'ye 1'lerle mi hücum ediyor? - cevap: yer yer... istemsizce ve bilinçsizce... tamamen duruma göre
    - soru: fenerbahçe nasıl gol buluyor? cevap: bireysel yetenekleri şapkadan tavşan çıkarıyor
    - soru: fenerbahçe takım hücumu mu yapıyor? - cevap: hayır
    - soru: fenerbahçe'nin hücum planı takımsal değil ise kimin üzerine kurulu? cevap: öyle bir oyuncu yok...

    en önemli soru geliyor şimdi dikkat:

    - soru: fenerbahçe'nin hücum planını bozmak için ne gibi bir plan yaparsınız? kimleri marke edersiniz, rakibi nasıl durdurursunuz?
    - cevap: fenerbahçe'nin bir hücum planı yok... bu nedenle ekstra birşey yapma gereği duymam... diego, persie, nani ve markovic kitlenebilir, ancak aralarındaki bağlantıyı kesmek çok daha kolay ve mantıklı...

    işte aslında maçın ve sezonun fenerbahçe adına özeti burada saklı.
    fenerbahçe'nin mevcut kadrosu, bir sistem ve hoca faktörüyle yoğurulsa ürkütücü denebilecek isimlerden oluşuyor.
    ancak zayıf kadro mühendisliği, hücum plansızlığı, alternatiflerin kullanılamaması bugün eleştirilen fenerbahçe'yi ortaya çıkarıyor...

    fenerbahçe'de şimdilik doğru olan tek şey sahaya diziliş...
    kondisyonları tükenmediği sürece fenerbahçe savunmadayken saha dizilişleri aşması zor bir duvara dönüşüyor.

    ancak, dikkat: küçük takımları küçümseme ve futbolcuların yerini kaybetmesi, akhisar gibi gol atmakta zorlanan takımları bile golle buluşturacak bir zemin yaratıyor. tabi 1.70'lik olcan'ın ba'nın yanında kafayla gol atması da yine aynı sınıfa girebilir.
  • 442
    bunu biraz evvel facebook'ta gördüm ve ilk defa okuduğum için dikkatimi çekti. gazeteyi malum sebeplerden dolayi sevmem bu yüzden link vermedim, direk cp yapıyorum;

    --alıntıdır--

    sabah gazetesi yazarlarından levent tüzemen, "f.bahçe bunları bilerek yapıyor" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

    arda'ya omuz atıldı, baros'un ve elmander'in ayakları kırıldı, burak tahrik edildi... amaç sneijder'i uzun süreli sakatlamaktı.
    kadıköy'de bu ilk kez mi oluyor? gerilimden beslenmek, zorlu maçlarda rakipleri gerilimin içine sokmak fenerbahçe'nin bilerek uyguladığı bir politika. gerçekten bunu özellikle büyük maçlarda başarıyla yapıyorlar. örnekler vereyim:

    1- f.bahçe'ye geldiği ilk sezonda derbi atmosferini bilmediği halde baroni'ye 'kamikaze' görevi verilmişti. baroni de maç öncesi ısınan arda turan'a omuz atıp ortamın gerilmesini sağlamıştı. hedef; arda'nın psikolojisini bozup, sinirlendirmekti.

    2- milan baros süper lig'de gol kralı olmuştu. kadıköy'de galatasaray'ın derbideki en büyük gol silahıydı. emre belözoğlu o gün 'kamikaze' rolüne bürünüp çek oyuncuya bilerek sert girdi. ayağı kırılan baros uzun tedaviden sonra futbola eskisi gibi dönemedi. kim kaybetti; tabii ki galatasaray. emre bey (!) kart bile görmedi.

    3- fatih terim'le 'play-off'ta şampiyon olan galatasaray'da güçlü kuvvetli elmander savaşçı ruhuyla ve golcülüğüyle ön plana çıkmıştı. yine kadıköy'deki derbide bu kez 'kamikaze' rolünde selçuk şahin vardı. selçuk göz göre göre taban girerek elmander'in tarak kemiğini kırdı.

    4- ba'nın son derbide burak'ın uyluk sokumuna altıncı hakemin gözü önünde diz atması tamamen oyuncuyu tahrik etmek ve oyundan attırmak amaçlıydı. eğer burak öfkeyle hareket edip ba'ya yumruk sallasaydı ya da kafa atsaydı kırmızı kart görecek ve en az üç maç ceza alacaktı. ba kart bile görmedi.

    5- g.saray'ın son yıllarda ve özellikle fenerbahçe'ye karşı en etkili oyuncusu sneijder değil mi? hollandalı'nın attığı goller ortada. bu kez derbide souza 'kamikaze' oldu ve sneijder'e bir pozisyonda sakatlamak amacıyla çok sert faul yaptı. souza'nın girişinde sneijder'in bilek bağları da kopabilir hatta ayak bileği kırılabilirdi. soyunma odasına sedyeyle giden sneijder ikinci yarıya iğneyle çıktı. yazıklar olsun ki; fırat aydınus, souza'nın işlemeye çalıştığı ama başaramadığı insanlık suçuna kart çıkaracak cesareti bile gösteremedi.

    bu sertlikler kadıköy'de bilerek yapılıyor. amaç ise galatasaray'ın en formda ve en etkili oyuncusunu uzun süreli sakatlamak ve yarış dışında bırakmak.

    --alıntıdır--
  • 443
    bu maçta takımın başında hamza hamzaoğlu vardı. yani en azından bir teknik direktör vardı (!)

    takımda bu seneki takımdan 1-2 seviye alttaydı. umut, bilal, burak, olcan vardı bu sezondan farklı olarak. fener'de de gökhan gönül, caner, diego, nani falan vardı. yani onlarda geçen sezon daha güçlülermiş. ama gelgelelim en azından ikinci yarı takım galatasaray gibi oynamıştı. pek pozisyon bulamasak ta rakibi sahasına hapsetmiştik bu oyuncularla. hakem biraz adil olsa kazanmamız içten bile değildi. neden hakem dedim? açıklayayım:

    - attıkları gol net ofsayttı... kaldı ki golden önce carole sakatlanmasa belki gökhan gönül o ortayı bile açamayacaktı ya neyse.
    - ba'nın burak'a yaptığı hareket net kırmızıydı ve top oyunda olduğu için penaltıydı.

    skora etki eden 2 pozisyon...

    dönelim bu seneki 20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçına... kağıt üzerinde geçen seneye göre güçlendiğimizi düşünüyorum. tolga, de jong, eren sahadaydı. ancak 90 dakikanın herhangi 1 dakikasında bile ağırlığımızı rakibe hissettiremedik. takım bu kadar güçlenmişken bu kadar kötüye gitmişse performans bunu başka yerlerde aramak lazım. sonra diyorlar ki riekerink kalsın, he kalsın mk. geçen sezon hamza hamzaoğlu'na bu kadar nefret kusarken bu sene takımın böyle oynamasını kabullenebiliyorsanız ortada bir tezatlık var demektir.
  • 444
    şahsım adına konuşayım, banko kaybederiz diye düşündüğüm maçtı. takım yaşlı ve yavaştı. nitekim ilk yarıda golü de yedik aslında. 2. yarı nasıl oldu anlamadım, olcan adlı kardeşimiz önemli olan boy mu işlev mi sorusuna uygulamalı cevap veriyodu. hakikaten kadıköy'de futbol şansı ilk kez bizimleydi.

    şans bizleydi diyorum da yanlış olmasın 1-1 bitti maç. böylelikle 20 yıllık listeye eklenen 20. maç oluyordu bu maç.
  • 445
    pisi pisine maç gitti diyordum ki olcan sahneye çikti.o macta boyle muhtesem top oynamamistik ama kötü de oynamadik.keza fenerin attigi golde yanlis hatirlamiyosam ofsayt tartismaliydi.hani mac gitti boyle koltugu gomulmus sekilde maci izlerken olcan o boyuyla cok guzel kafa vurdu.ki ceza sahasi o kadar kalabalikti ki ilk basta kafayi kim vurdu,gol oldu mu hic anlayamadim.ama golu gorunce haliyle cok sevinmistim.hamza hamzaoglu iyi top oynatti bence o macta.hatta olcan'in golunden sonra sinan'in topla tek bi kosusu daha vardi.orda biraz tecrubesi olsa belki zinciri kirabilirdik.
  • 446
    hakemlerin katlettiği, 1-1 berabere biten maç. hakemlerin diyorum çünkü fenerbahçe'nin golü çok net ofsayttı. maç içinde de orta hakem tamamen fenerbahçe'ye çalışmıştı. verilen-verilmeyen sarı kartlar, maç içindeki düdükler vb. ona rağmen pek iyi oynamasakta beraberliği almıştık. bu maçta serinin bitmemesi en az 4-5 maçta olduğu gibi hakemlerin marifetiydi.
  • 448
    var'ın olmadığı yıllardaki, fener'in şaibeli 20 yıllık serisinin parçalarından biri. 20 yılın küçük bir özeti gibi bir maç.

    var geldikten sonraki ilk kadıköy deplasmanında, yine galibiyete giderken, bu kez var'a rağmen hakem ali palabıyık'ın emek hırsızlığı neticesi ile seri devam etmişti.

    ancak ali palabıyık serinin bozulmasını sadece 1 yıl erteleyebilecekti... nitekim var sonrası oynadığımız 2. kadıköy derbisinde rakibimizi eze eze, 50 bin kişinin önünde sahaya gömdük ve seriyi bozan galibiyetimizi aldık.

    merak ediyorum da, acaba bu var denen şey son 20 yıldır olsaydı, bu seri maksimum kaç yıl sürebilirdi? şu 20 yıllık süreçte aklıma gelen o kadar çok sıkıntılı maç var ki... neyse...

    bakalım var sonrası 3. kadıköy maçımız nasıl neticelenecek? *

    (bkz: 6 şubat 2021 fenerbahçe galatasaray maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın