• 126
    maçın özeti:
    ---------------

    sezonun en kötü maçı. sanırım şutumuz bile yok, maç boyunca karşı sahaya geçtiğimiz parmakla sayılabilir. fatih hoca maç boyu tıkanan oyuna sercan yıldırım ve yiğit gökoğlan hamleleriyle müdahale etti, fakat bu hamleler etki etmedi. özellikle emre çolak, yiğit ve colin kazım 2. yarı yok oldular.

    umarım böyle son maçımızdır.
  • 129
    zemin bozuktu doğrudur, sakatlarımız vardır o da doğrudur, doğru olan bir şey daha var, bu puan kaybı geliyorum diyordu zaten. son maçlarda* sinyaller olumlu değildi ama fazla büyütülecek bir durum değil. sonuçta eskişehir deplasmanı her zaman zor bir deplasmandır.

    muslera: her zamanki gibi güven verdi. herkese güven veriyor.
    sabri: bariz şekilde maç eksiği var.
    semih: bir hata dışında oldukça başarılıydı.
    ufja: klasik ufja gibi oynadı.
    hakan balta: defansta hata yapmadı, hücuma ara ara destek vermeye çalıştı.
    kazım: vasattı.
    melo: defansif anlamda oldukça iyiydi fakat hücumda etkili olamadı.
    selçuk: o da ofansta beklenenden uzaktı.
    engin: etkisizdi, ikinci yarı oyundan çıkarıldı.
    emre çolak:ilk yarı oldukça istekliydi, ikinci yarı ortalarda görünmedi.
    elmander: çok mücadele etti, istediği topları hiç alamadı.
    sercan yıldırım: ikinci yarı girmesine rağmen dirençli değildi, fazla top alamadı.
    yiğit gökoğlan: kendini gösterebileceği topları alamadı, değerlendirmek için süre yeterli değildi.
  • 131
    maçın 80. dakikasında spikerin verdiği bilgiye göre iki takım toplam 450 isabetli pas yapmıştı. fc barcelonanın tek başına bir devrede yaptığı bi sayı bu.

    böyle bir maçtı işte fazla değerlendirme yapmanın alemi yok.

    herkes gibi sabri sarıoğlunun kariyer diplerinden birini çıkardığını düşünüyorum rezaletti bu kadar kötüsünü hatırlamıyorum.

    semih kaya, tomas ujfalusi, fernando muslera ve felipe melo maçın bizim adımıza dikkat çeken isimleriydi.

    batuhan o dizine bacağına hakim ol.

    alper malı kendine yapılan faulleri değil aynı futbolcunun yaptığı faulü sayacaksın.

    emre çolak hiç gözükmedi.

    ama bu dediklerimin hepsini ilk satıra bağlıyorum sakatlık çıkmadığı için çok mesudum s.kerim 3 puanı.
  • 132
    maçkoskop
    kadro:
    muso 7
    sabri 1
    ufo 1
    semih 8
    hakan 1
    selçuk 1
    melo 1
    kazo 1
    elmander 1
    emre 1
    engin 1

    zurnanin zirt dediği an:
    sıfır pozisyonla oynanan dakikalarda fatih terim yeni transfer yiğit’i oyuna soktu. koskoca imparator ileriden birini çıkarıp, ileriye birini alacak değildi ya. sabri ‘yi kenara aldı, yerine kazo’yu sağ beke çekti.
    -
    varil:
    semih hariç bütün takım; tam bir takım olduğumuzun somut maçlarından birini oynadık. o kadar kötü oynadık ki, biri daha kötü oynadı demek için imbikleren süzmek gerek. bizim de o kadar yeteneğimiz yok.
    -
    gladyatör:
    semih kaya; bu maç için buz da diyebiliriz. bu kadar kötü bir zeminde sakatlanır diye ödümün koptuğu futbolcumuz btün kritik toplara müdahele etti. kaliteli, tehlikeli santraforların belalısı sarı kaya bu maç karşısında batuhan’ı bulabildi. maç boyunca tehlikeli bir pozisyon yaşamadık sayesinde.
    -
    borozanci:
    cüneyt çakır; türkiyede en güvendiğim fakat hakemliğini hiç sevmediğim düdüktür. yönettiği maç erken kopmamışsa kesin olarak kötü maçtır. gördüğünü çalan bekçi murtaza’dır. avantaj kuralı kendisi için iptal edilmiştir. büyük küçük futbolcu onun için fark etmez. eyyam yapmaz, bütün maçlar kendisi için aynıdır. işine gelirse, benim gelmiyor o başka.
    -
    bir soru – bir cevap:
    maçı çevirebilmek için bütün kozlar kullanıldı mı?
    kullanıldı, gereksiz, dostlar alış verişte görsün bir 3. oyuncu değişikliğine gidilmedi. takımın sakatsız dönmesi, puansız dönmesinden çok daha iyi oldu.
    -
    imparator:
    imparator, en adil, en hak eden takımı sahaya çıkardı. ne var ki sahadaki diziliş, uzun zamandır klasikleşen dizilişi değildi. elmander’i ilerideki mil de yalnız bıraktı. bu ağır sahada bile sadece fiziği ile oynayan servet’i 1 dakika bile oynatmamsıyla benden tam not aldı.
    ordakiler:
    büyük galatasaray taraftarı’nın öncü birliği nerede hangi şartta olursa olsun her zaman cephedeydi. gidenlerin çoğu mutlak geldiğine pişman olacaktır, donmuştur ama sitemleri bir maçlıktır. ilk deplasman da aynı yüzler yine tribünlerde olacaktır.
    analiz:
    maçtan önce 1-0 olsun bizim olsun diyenler çoğunluktaydı. tam bir atan galip maçıydı. şanssızlık, bize denk gelmişti kara kış maçını anadolu’da oynamak. iki gece önce antalya’da tatil maçı yapan takımın şansı ile bizim şanssızlığımız futbol tanrısının takdiri.

    maç öncesi kimse kadroyu merak etmiyordu. uzun yıllardır benim beklediğim tablo buydu. iğdır’lı bir galatasaray’lı çoban ile fatih terim’in aynı takımı sahaya çıkarması tam bir takım olduğumuzun göstergesiydi. iyi ya da kötü ezbere sayacağımız bir takımımız var artık.

    saha buz, hava ayaz. hakem cüneyt çakır, karşı takımın hocası anti futbol oynatma ustası ersun yenal. kağıt üzerinde kırılmayı bekleyen bir rekor. rakip takımların aldığı kolay galibiyetlerin verdiği moralsizlik. maçın kötü geçeceğinin habercisiydi. sakatlanmaya korkan futbolcularımızın ürkek oyunu, topu bir türlü hücum bölgesine taşıyamamız, geçen zamanın aleyhimize işlemesi, pozisyonsuz geçen ilk yarının özetiydi.
    baros yoktu yerine ileride yine iki futbolcuyla oynarız diyenler yanıldı. her ne kadar takımda hücum oyuncusu fazla gibi görünse de sanki görünmez bir kuvvet ikinci oyuncuyu kaleye yaklaştırmamıza engel oldu. kazım ve emre çolak futbol oynamak yerine sakatlanmadan maçı bitirmeyi tercih etmesiyle elmander çok yalnız kaldı. dolayısıyla topla hemen hemen hiç buluşamadı. daha doğrusu topa hiç bulaşamadı.

    orta sahada biraz melo boğuşabildi. selçuk en etkisiz maçlarından birini oynadı. görünen oydu ki bu maçı yarım saat daha fazla oynatsalar yine gol atamayacaktık. takım halinde kötü oynadık. eğer eskişehir sezonun en mükemmel topunu oynamamış ise, biz sezonun en kötü futbolunu oynadık. bu maçta kötü oynadık diye kzıdığım, eleştirdiğim bir futbolcu da yok. hoca hatası hiç yok.

    ilk yarım saatte kötü oynadığımızı fark ettiğim dakikalarda bir gol yesek diye içimden geçirmedim değil. ama saha zemini futbol oynamaya o kadar az müsait ti ki yesek kesin çıkaramazdık. aslında belki maçtan önce anlaşılmış gibi bir görüntü vardı. kim yenilse yazık olacaktı. bu maçı usulen oynayalım demiş de olabilirler.

    maçı seyretmemiş olanlar için şunu söyleyebilirim. üzülmesinler ben de seyredemedim. çünkü bu gece eskişehir’de bir maç oynanmadı, ortadaki puanları paylaştırdılar. paylaşılamayan diğer 1 puan çöpe gitti. yiğit’i merak eden vardır belki. son 25 dakika oyuna girdi, oyuna katkısı benim rakı masasında yaptığım totemden fazla değildi. bana koyan tek bir şey var, bu kötü havada ve zeminde kaleye tek bir şut atılmazmıydı acaba? inanın sabri’nin kuşları rahatsız eden şutlarını bile aradım.

    her maç galip gelecen diye bir şey yok. adama şike yaptın derler sonra. futbol maçının en iğrenç sonucu olan 0-0 ı yazan tabela, son ve en doğru sözü söyledi.
  • 135
    kazasız belasız gelen 1 puan

    spikerlerin de dediği gibi, "okul bahçelerinin buzlu beton zeminleri" gibiydi saha. teknik, taktik takımların nefret ettiği saha. lincoln'ün, keita'nın beğenmediği saha. bu tip sahalarda mustafa sarp, barış özbek gibi oyuncuların yokluğunu hissediyorsun işte.

    kazasız belasız gelen 1 puan'a ciddi ciddi sevinilir şu sahada.

    es es sahaya daha alışık ve haliyle daha çok pozisyon yakaladı. bu tip maçlarda yakaladığını atan taraf kazanır. ne es es yakaladığını attı, ne galatasaray. beraberlik de kaçınılmaz oldu. 3 tane penaltı pozisyonu itirazı oldu da, 3'ünü de geçiniz. adamlar nerelerine sokacak o ellerini?

    muslera yerine kalede sanctis, franco, zapata, orkun, ufuk falan olsaydı bugün imkanı yok 1 puan dahi alamazdık şu maçtan. nereden baksanız en az 1 golü vardı es es'in.

    aklıma takıldı, melo'nun ilk yarıda attığı müthiş pası spikerler neden öyle "melo'nun pası.." diyerek sıradan bir pas gibi anlattı çözemedim.

    baros'un, elmander gibi topu alıp bir an'da takımı hücuma çıkarma özelliğini aradık bugün.

    alper potuk da nedendir bilinmez fazla agresifti normalde olduğundan, kasaplığa soyundu resmen. beni nasıl almazsınız diye midir nedir..

    şimdi bu güzide, harikulade, canım cicim tff meşaleye ceza da keser bu maçı bu saatte oynattığı yetmezmiş gibi. meşale tribünlerin olmazsa olmazlarındandır, anlasın herkes artık bunu. tüm avrupa bunu kabul etmişken, elit olacağım diye elini yüzüne bulaştırmaya gerek yok.

    bu arada fatih hoca da benim ilk yarıda attığım tweet'i duymuş olacak ki ikinci yarıda farklı bir bereyle geldi. ilk yarıdaki neydi öyle. hiç yakıştıramadım imparatora.

    maçın an'ı da, maçın bitiminden sonra galatasaray taraftarlarının takımı tribünlere çağırıp stadı "inandık biz sizlere!" diye inletmesiydi. şampiyonluk şarkısı, düşmesin dillerden tribünlerde..

    felaket tellalları yine allem edip kallem edip bulurlar eleştirecek bir şeyler. pek takmamalı.

    zemin de tam yobo'luktu yalnız he..

    http://jaimelesport.blogspot.com/...sz-gelen-1-puan.html
  • 136
    eskişehirspor – galatasaray : 0 – 0 düşe, kalka

    http://www.captano.net/...1/Es-Es-GS220112.jpg scofield'e kalsa protokoldeydim.

    buzlu bir zemin, eskişehirspor gibi zor bir rakip ve ersun yanal gibi bir hocaya karşı 0-0 biten ve sakatlık verilmeyen bir maç. hamdolsun.

    bu sahada maç oynanır mı, oynanır tabii ya ne var ki. çok daha kötü zeminlerde maçlar oynanıyor dünyanın her yerinde. bir kere bunu eleyelim. zor mu oynamak, tabii ki zor. hele sezonun ilerleyen haftalarından itibaren gittikçe pas takımına dönüşen galatasaray için.

    fatih hoca baros’un yokluğunda bu sezon uzun süre yaptığı gibi tek forvetle oynamayı seçti. tercihtir. çünkü tamamen mantıksız bir girişim değil.

    her zamanki gibi futbol ukalalağı yapmak istiyorum. bu havada oynanması gereken şekil bellidir. tek top, olmadı bi istop bi pas. paslar ayağa oynanır. uzaktan kale denenir. bunları da işi bilen, zeki adamlar yapar. galatasaray’ın bugünkü kadrosu ki sezon başından beri aynı neredeyse, ayağa pasları iyi yaptılar, ayaklarında çok top tutmadılar. sadece kaleye şut denenmedi. takımda 18 dışından kaleye vuracak inan gibi melo gibi adamlar var ama bu adamların 20, 25 metreye girmeleri şart şut atmak için. daha önceki metrelerde kaleyi denemiyorlar. bu yüzden devrede ceyhun gülselam’ı önerdim ama fatih hocanın telefon nosu olmadığı için iletemedim. artık haftaya kendisi arasın beni :)
    çünkü gülselam bizim gibilere mantıksız da gelse 30-40 metrelerden kaleyi deneyen adam. orta sahadaki direnci de arttırabilirdi.

    bunların hepsi ukalalık tabii. çünkü fatih hocanın yerinde değilim ben, riskleri alacak olan da ben değilim. takım kafa kafaya oynuyor. ayrıca play-off’a büyük puan avantajıyla gireceğiz büyük ihtimalle. kaybetsek ne olur ki, hoca niye kazanmak için risk alsın ki? gülselam, tamam. ama gülselam da sezon başından beri forma almış değil. oyuna girer girmez atılabilcek bir sertliği de var. görüldüğü gibi ukalalık yapsam da, empati kurmayı da becerebiliyorum. neden? çünkü futbol basittir. o yüzden kalkıp fatih terim’e bile akıl verebiliyorum, oturduğum yerden.

    fatih hoca kadar rahatı yok bugünlerde. rakiplerinin hepsinin birden başının yanma ihtimali yüksek. hoca da takımıyla en zor deplasmanda bile kadroyu bozmadan oynayabiliyor. hava, saha ve seyirciyi göz önüne aldığımda eskişehir deplasmanı fenerbahçe deplasmanından zor. haklı olduğumu kadıköy’deki maçta göreceksiniz. umarım, gs sözlük, twitter, facebook, telefon vasıtasıyla hakkımı teslim edersiniz:)

    bu maçta şu topçu şöyle oynadı, bu böyle oynadı demenin faydası yok. bu saha mücadele sahasıydı. bütün takım, eksiksiz mücadele etti. bu yeterli.

    cüneyt çakır’a çok sallıyor galatasaray taraftarı. kendilerine günaydın diyorum, cüneyt’in işi orta yolculuktur, aman “benden bulmasınlarcıdır”. tartışılabilecek kararları vermez. koca federasyon başkanı karar veremiyor, elinde bir dolu belge olmasına rağmen, cüneyt karar verememiş çok mu?
    bir galatasaray taraftarı sakin olsun artık yahu, her puan kaybında kabahati birilerinde mi bulacağız? tek maçı kaybedebilirsin bile. sezon sonunda artı-eksi yaptığında artı da olduğunu görürsün. bir de örnek vereyim, gaziantep maçını içerde 4-2 kaybetmiştik, 2 yanlış kırmızı kartla. takım şimdi nerede, dikkat ettiniz mi? beşiktaş 2004’te 5 kırmızı gördüğü samsun maçına takılı kalmasaydı şampiyon olurdu. takılmayın böyle şeylere, frekansınızı düşürmeyin.
    fatih hoca rahat deyip durdum ya, kazım’dan sağbek yarattı hoca. anladınız değil mi ne demek istediğimi?

    (sanırım ilk defa bir maç yazısında 1 sayfayı azıcık geçtim, bu da benim ayıbım olsun)

    *
  • 137
    bu sezon 20 kasım 2011 beşiktaş galatasaray maçından sonra oynadığımız en zorlu karşılaşma gerek haftalardır süre gelen galibiyet serisinin oyuncular üzerinde baskı kurmaya başlamasıyla, gerek eskişehirspor'un bize ters gelen bir takım olmasıyla, gerekse de sahanın zemini nedeniyle çanların bizim için çaldığı ancak kötü oynamamıza rağmen puan almayı bildiğimiz bir karşılaşma oldu. takım bir kaç haftadır performans bakımından düşüşe geçmiş olsa da sanırım kötü zamanlarımızı iyi sonuçlarla atlatıp bundan sonra güzel oyun eşliğinde galibiyetler alacağız.

    ayriyetten kötü futbolumuza rağmen defansif organizasyonumuzun gayet güzel kurgulandığı ve işini yaptığı bir maçtı.
  • 138
    --- alıntı ---

    futbolcular bu sahada ‘’bir an önce maç bitsin, sakatlanmayayım, sakatlık olmadan bu maçı bitireyim’’düşüncesinde olurlar. çünkü gerçekten sakatlanmaya müsait bir maç. çapraz bağı gibi, menisküs gibi, yere düşüldüğü takdirde kırılma tehlikesi olabilir. ben herkesin duyarlı olacağını düşünüyorum, normal şartlarda buraya kadar gelmişken tabi ki oynamak istiyoruz. artık durum yetkililere bağlı. akşam bakacağız, tekrar sahayı kontrol edeceğiz zaten.
    --- alıntı ---

    bana göre maçın özeti budur. hiç ama hiç kimse futbolculara suç bulmasın. böylesine bir zeminde sert oynamak hem kendilerinin hem de galatasarayımızın geleceğini bitirebilirdi. buna rağmen tüm futbolcular ellerinden gelen mücadeleyi gösterdiler. yıl olmuş 2012, hala böyle statlarda maç oynanıyor.
  • 139
    aynı maçı mı seyrettik bilmiyorum.

    1- elmander'in başında iki defans nadareviç ve diego vardı. çapraz koşu yapması için engin daha sonra sercan etkisiz kaldı, sebebi orta sahanın hücuma karşılık etkisinin olmayışıydı. düzgün top atılmadığı için defansı karıştıracak bir hamle de yapılamadı.
    2- zemin bozuk olduğu için topu havalandırmak zorunda kaldık, bu da görece uzun olan eskişehir takımına yaradı, 3 pas arka arkaya döndürülemedi.
    3- ortasaha pas trafiğini düzgün işletemediği için üretici değildi. sadece adam durdurma yada top kesme işlevini yerine getirdiler. hürriyet ve alper kasaplığa soyunmuşlardı biz gördük hakem 3 metreden göremedi.
    4- hakem kendini uluslararası platformda görüyor olabilir ancak ne zemin ne de oyuncuların niyeti bu seviyede değildi. annesinin ligini daha domestik gözle süzmeliydi.
    5- sabrinin ruhu ile bugüne kadar yerini kazanmış bir oyuncuydu, ancak son sakatlık onun ruhunu ve motivasyonunu almış. farklı sebepler söz konusu olabilir, ayrı bir incelemeye almak lazım gelebilir.
    6- emre çolak zemin ve rakip için zayıf kaldı. yiğit gökoğlan ise aydın yılmaz performansıyla akıllara soru işareti verdirdi.

    sonuç olarak:

    1- bu maçı anca dripling ile içeri kat edebilecek ( maalesef arda, baros, olsa stoch yada shakiri) oyuncularla lehimize sonuçlanabilirdi. oyunu kanatlara taşımak uzun defans için olumsuz olacağı için ortadan hızlı verkaçlar iş görmeliydi. fantastik bir kaç topuk pası bu ışığı gösterdi, ancak sert savunma devamının gelmesine engel oldu.
    2- galatasaraya ters huni şeklindeki savunma hep ters gelmiştir. hayallerin takımı barcelona hızlı ve teknik paslarla bu tip defansı bertaraf edebilmektedir. malum takımımızda bu kadar teknik adam yoktur.
    3- bire bir buçuk savunma örgüsünde ancak daha fazla hücümla çözüm arayabilirsiniz. ancak sahanın kötülüğü buna bağlı pas yüzdesinin düşüklüğü olası bir kontra golüne engel olmak için galatasaray defansını ve defansif orta sahasını yerinde tutmuştur. bu da hücumu eksiltmiştir.

    her şey her zaman istediğimiz gibi gitmeyebilir. önemli olan istikrardır, umarım istikrarımız aynı şekilde devam eder.
  • 140
    özellikle son birkaç sezonda dillere pelesenk olan bir söz oldu ''marka değeri''. türk futbolu'nun marka değeri, koruna koruna bir hal oldu. halbuki unutulan şey, türkiye'nin marka değerinin yerlerde olduğuydu.

    türkiye futbol federasyonu, sene içerisinde kulüpleri defalarca para cezasına çarptırıyor. o paraların nereye kullanıldığı ile ilgili bir bilgim yok fakat gerekirse o paralar kullanılarak, kış aylarında zemini futbol oynamayı zorlaştıran stadlarda bir takım yenilikler yapılmalı.

    bugün saha zeminini gördük. iki takım da istediğini yapamadı. oysa saha zemini, dün çok daha kötüymüş, bugün daha makul seviyeye gelmiş! güzel bir zeminde bu karşılaşma oynansaydı, iki takım da sahaya istediklerini yansıtsaydı; o çok üzerinde durulan ''marka değeri'', bir nebze de olsa, korunmuş olurdu. ama türk futbolu'nu düşünen yok, herkes kendi çıkarı peşinde.

    saha ve zemin şartlarının bu kadar kötü olduğu bir ortamda, kritik bir deplasmana çıktı galatasaray. son dokuz maçta alınan dokuz galibiyetin vermiş olduğu özgüven ile sahadaydı sarı - kırmızılılar. maç öncesi en çok konuşulan konu, milan baros'un yerine kimin oynayayacağıydı elbette.

    engin, gerek kupadaki adana demir maçı gerekse de son oynanan karabükspor maçında gayet etkili bir performans göstermişti. açıkçası sercan'dan ziyade, engin'in ilk 11 çıkma ihtimalini çok daha yüksek görüyordum. herkes gibi benim de endişem, 4-4-2 dizilişinden tekrar 4-5-1'e dönülünce hücumda yaşanması muhtemel sıkıntıydı.

    ayakta durmanın dahi zor olduğu bir ortamda, tek forvet ile sahadaydı galatasaray.

    esasında, yaratıcı kanat oyuncularına sahipseniz tek forvet oynamak çok da dezavantaj olmaz sizin açınızdan. ancak, galatasaray'ın bu sene en büyük problemi kanatlarda yaşadığını düşünürsek, 4-5-1 dizilişinde hücumda etkili olması biraz zor gibi görünüyor. 4-4-2'den, 4-5-1'e dönen fatih terim'e de suç bulmuyorum aslında. formda olan bir engin ve henüz istenilen seviyeye gelememiş bir sercan arasında tercih yapmak durumunda kalsam, muhtemelen ben de engin'i tercih ederdim.

    eskişehirspor, galatasaray'ı iyi analiz etmiş. kanat adamlarının bu denli etkisiz olduğu bir oyunda, galatasaray adına hücuma yön veren oyuncular selçuk ve melo. eskişehirspor bu iki isme de markaj vererek galatasaray'ın rahat top yapmasını engelledi. oyun içerisinde ujfalusi'nin topla dribling halinde orta sahayı geçmesinin nedeni de, selçuk ile melo'nun markajda kalmasından kaynaklanıyordu.

    kanatlarda görev alsa da, emre çolak aslında iyi bir merkez oyuncusu. ayağı top yapıyor, teknik ve seri. galatasaray adına iki kilit isim bu denli etkisizken, emre'nin sorumluluğu alıp galatasaray'ı hücumda etkili hale getirmesini beklerdim. tabi bu maç özelinde oyunculara çok da kızmamak lazım her ne kadar buzlu zemin herkes için aynıysa da, eskişehirspor için çok da dezavantaj sayılmaz çünkü onlar bu tarz zeminlerde oynamaya alışıklar. galatasaraylı oyuncular ise sakatlık yaşamamak açısından çok daha tedirgin oynadılar bu yüzden de doğru düzgün bir hücum aksiyonu göremeden maçı tamamladılar.

    böyle bir havada böyle bir zeminde eskişehir'den bir puan ile ayrılmak kötü sayılmamalı, her ne kadar galatasaray'ın hedefi her zaman üç puan olsa da. tabi neticede puan kaybı söz konusu ve bozulan bir seri var önümüzde.

    galatasaray'ın önünde önemli bir ankaragücü maçı var. fatih terim'in teknik direktörlüğünü yaptığı bir takımın, rakibi küçümseyeceğine ihtimal vermiyorum fakat zihinlerde bu maç çoktan oynanmış ve puan hanesine ''3'' çoktan yazılmıştır oyuncular arasında.

    ancak unutulmamalı ki, ankaragücü konum gereği üç puandan ziyade bir puan için oynayacaktır ve tamamen kapanacaktır. galatasaray'ın, yaratıcı oyuncu eksikliği çektiğini de göz önüne alırsak kilidi erken açabilmek önemli. bunun da yolu duran toplardan geçiyor. baros'un sakatlığı bu açıdan çok kritik galatasaray için. yaratıcı oyuncu eksikliğini çift forvet oynayarak kapatıyordu fatih terim. çünkü çift forvetin varlığı, rakip defansın ileri çıkmasına engel oluyor ve her daim bir tehlike yaratıyordu.

    ben bu sefer, elmander'in yanında sercan'ı görebileceğimizi düşünüyorum. skoru aldıktan sonra, oyunun gidişatına göre engin oyuna dahil olabilir böylece galatasaray saha içerisindeki diri görüntüsünü devam ettirmiş olur.
  • 141
    kendisinden çok hazetmesem de erman toroğlu bugünki programında (telegol 23 ocak 2012) saha zemininin ısıtmasının yapılmasının en fazla 200.bin euro tutacağını ama kulüp başkanların ..... (pinti) gibi bir takım ağır ifadeler kullandı. yani başkanların ligtv.'den gelen paralara taptıklarını ama böyle bir düzenlemeyi stadlarına yapmaktan bile aciz olduklarını söyledi. sivas gibi yerlerde daha fena soğukların olduğunu ama oralarda bu sistemin bulunduğunu da ilave etti.
    adam haklı beyler dedim.
  • 143
    yine bize denk gelen, yine buzdan bir zeminde oynanan, bir kış eskişehir deplasmanı.
    kazanmaktan çok sakatlık vermemenin önemli olduğu * deplasmanlardan.
    semih kaya, ujfa'dan ders alıyor, daha darkside'a geçmemiş. hakan balta'nın sol bek oynadığı dönemler.
    orta sahada selçuk, melo, engin üçlüsü. baros'un sakatlığıyla 4-5-1 oynuyoruz. önde elmander efsanesi.
    colin kazım'ın sarı saçları ve sarı formamız.
    artık nostalji sayılacak zamanlar. maçın öyküsü; https://www.youtube.com/watch?v=f5Ti3FZav0Q
App Store'dan indirin Google Play'den alın