51
bir çok galatasaraylının 16 dakika uzatma sırasında ömürlerini kısaltan, maç sonuyla ise ömürlerini uzatan karşılaşma.
şampiyon olduğumuz haftanın öncesinde inönü deplasmanındayız. “galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır.” sözünün en iyi özetlendiği maçtır aslında 7 mayıs 2006 besiktas galatasaray maci. inönü’deki maça girerken besiktaslı taraftarların “kalbimiz sizinle”, “yenin bizi, fener şampiyon olmasın” tarzı sözleriyle karşılaşıyoruz. hatta bazıları yaklaşıp elimizi falan sıkıyorlar. maç içerisinde yapılan tezahüratlar ile ne kadar ciddi olduklarını anlıyoruz sonra. küfürler, 30 mayıs 1993 ankaragücü galatasaray macina atıflar gırla gidiyor. 90+3’te hasan kabze o unutulmaz golü atınca yaşadığım sevinci hayatım boyunca bir daha yaşayamayacağımı düşünüyordum ama erken konuşmuşum.
kayserispor karşılaşması öncesi sevgili patronum yine iş kilitlemiş bana. bense nasıl yaparım da maça kaçarım derdindeyim. maça 2 saat kala işi bir arkadaşa satıp maça kaçıyorum. açıkçası öyle çok umudum falan yok fakat aslanlara ben de teşekkür etmek, onları alkışlamak istiyorum. maç başlıyor, zaten güzel oynuyoruz o sezon, maçı 3-0’a getirdiğimizde herkesin kulaklar radyoya yapışmış vaziyette. ben kendime küfrediyorum radyomu almadığım için. mustafa keçeli’nin golü ile kafalardaki “acaba ?” sesleri daha da artıyor fakat bir hurafe yayılıyor önce. 16 dakika uzatma var deniyor kulaktan kulağa. inanmıyorum önce, 16 dakika uzatma mı olur ? olmaz öyle şey diyorum ama herkes 16 dakika deyince ben hayatımda etmediğim kadar küfür ediyorum. hem küfür edip hem dua ettiğim tek andır. şimdi düşünüyorum da o stadtan çarpılmadan çıkmışım çok şükür.
16 dakika boyunca radyom olmadığı için insanların yüz ifadeleri ve mimiklerinden maçın gidişatını çıkarmaya çalışıyorum. maçı dinleyenler gözlerini kapatıyor bazen, ben kalpten gideceğimi zannediyorum. 16 dakika 16 yıl gibi gerçekten. maç 1-1 olduktan ve 16 dakikayı duyduktan sonra zaten çökmüşüm eski açığın koltuklarına. umutla insanların yüzlerine bakıp ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. sonra “bitti” diye bağırıyor biri. ali sami yen’de kıyamet kopuyor. birileri sahaya atıyor kendini. bense gözyaşlarımı koyvermişim artık. tanımadığım insanlara sarılıp ağlıyorum. ağlıyorum.
şampiyon olduğumuz haftanın öncesinde inönü deplasmanındayız. “galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır.” sözünün en iyi özetlendiği maçtır aslında 7 mayıs 2006 besiktas galatasaray maci. inönü’deki maça girerken besiktaslı taraftarların “kalbimiz sizinle”, “yenin bizi, fener şampiyon olmasın” tarzı sözleriyle karşılaşıyoruz. hatta bazıları yaklaşıp elimizi falan sıkıyorlar. maç içerisinde yapılan tezahüratlar ile ne kadar ciddi olduklarını anlıyoruz sonra. küfürler, 30 mayıs 1993 ankaragücü galatasaray macina atıflar gırla gidiyor. 90+3’te hasan kabze o unutulmaz golü atınca yaşadığım sevinci hayatım boyunca bir daha yaşayamayacağımı düşünüyordum ama erken konuşmuşum.
kayserispor karşılaşması öncesi sevgili patronum yine iş kilitlemiş bana. bense nasıl yaparım da maça kaçarım derdindeyim. maça 2 saat kala işi bir arkadaşa satıp maça kaçıyorum. açıkçası öyle çok umudum falan yok fakat aslanlara ben de teşekkür etmek, onları alkışlamak istiyorum. maç başlıyor, zaten güzel oynuyoruz o sezon, maçı 3-0’a getirdiğimizde herkesin kulaklar radyoya yapışmış vaziyette. ben kendime küfrediyorum radyomu almadığım için. mustafa keçeli’nin golü ile kafalardaki “acaba ?” sesleri daha da artıyor fakat bir hurafe yayılıyor önce. 16 dakika uzatma var deniyor kulaktan kulağa. inanmıyorum önce, 16 dakika uzatma mı olur ? olmaz öyle şey diyorum ama herkes 16 dakika deyince ben hayatımda etmediğim kadar küfür ediyorum. hem küfür edip hem dua ettiğim tek andır. şimdi düşünüyorum da o stadtan çarpılmadan çıkmışım çok şükür.
16 dakika boyunca radyom olmadığı için insanların yüz ifadeleri ve mimiklerinden maçın gidişatını çıkarmaya çalışıyorum. maçı dinleyenler gözlerini kapatıyor bazen, ben kalpten gideceğimi zannediyorum. 16 dakika 16 yıl gibi gerçekten. maç 1-1 olduktan ve 16 dakikayı duyduktan sonra zaten çökmüşüm eski açığın koltuklarına. umutla insanların yüzlerine bakıp ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. sonra “bitti” diye bağırıyor biri. ali sami yen’de kıyamet kopuyor. birileri sahaya atıyor kendini. bense gözyaşlarımı koyvermişim artık. tanımadığım insanlara sarılıp ağlıyorum. ağlıyorum.