• 59
    ali sami yen'de, bu maçtan daha fazla sevindiğim bir maç hatırlamıyorum. bu maçta her şey vardı; maç öncesi, maç sırası, sonrası... anlatılmaz yaşanır denir ya hani, işte bu maç o duyguların dibine kadar yaşandığı maçtır.

    maç öncesi ile başlayayım; önceki hafta beşiktaş karşısında mucizevi bir biçimde şampiyonluğa tutunuşumuzla başlayan gaz hallerim, maçın biletlerinin satışa çıkmasıyla arkadaşlarıma gaz vererek maça davet etme telaşına dönüştü. o çabalarım boşa çıkınca tek başıma maça gitmek zorunda kalmıştım ne yazık ki. arkadaşlarıma 'içimde bir his var, bu maçtan şampiyonluk çıkarıcaz!' diyordum ikna etmek için. neyse, maç günü kozyatağı mecidiyeköy otobüsüne bindim stadyuma ulaşmak için. öğlen saatleriydi, otobüs çamlıca tepesinde arızalandı; mazot pompası bozulmuştu. orada başka bir aracın gelmesini beklerken önümden kaputuna fenerbahçe bayrağı bağlamış sözde şampiyonluk turu atan bir araç gördüm. o aracı görünce kan beynime sıçradı tabii; nasıl bu kadar kendinden emin bunlar diye düşündüm. 'akşama göreceksiniz!' diye geçirdim içimden. neden bu kadar odaklandığımı halen anlayamıyorum arkadaşlar eğer sorarsanız. neyse stadyuma ulaştık, mehşer yeri gibi tabii ki stadyumun çevresi. herkes maça hazırlanıyor, galatasaray store önünde tezahurat alıştırmaları yapılıyordu. daha sonra stadyuma girdim.

    en sıradan kısmı maçtı aslında son dakikalarını saymazsak. herkes asker disiplininde tezahuratını yapıyor, desteğini veriyordu. insanların bağrından inanmışlık kopup sahada patlıyordu adeta, futbolculara da yansımıştı bu haliyle. yıllardı final maçlarını kaybeden takım gitmiş, yerine bir kazanan takım gelmişti. bugün şutlarıyla herkesin alay ettiği sabri sarıoğlu biri süper olmak üzere iki gol atmıştı bir de! (zaten sabri'nin gol atıp da sevinmediğim maçı hatırmalıyorum. aklıma gelen ilk üç maçtan ilki bu maç, ikincisi bordeaux maçı, üçüncüsü de bursa maçıdır.) maçın son dakikalarına girerken fener maçından gol gelmemesi de umutlarımızı artırıyor derken denizlinin golü ile stadyum adeta yıkılmıştı. maç içerisinde sahte gol sevinçleri gibi şebekliklere kalkışsak da :) gerçek gol insanların kendinden geçmesine sebep olmuştu.

    ee, dakika da 90 olmuştu şampiyonluk kutlamaları başlamalıydı artık. ama uzatma oynıyordu öbür maçta, dereyi görmeden paçaları sıvamamak lazımdı. sonra radyosu olan biri maça 16 dakika eklendiğini söyledi. başımdan aşağı kaynar sular indi adeta; bir futbol maçı nasıl 16 dakika uzayabilirdi? nasıl bir tezgah dönüyordu orada? millet tırnakları yemeyi bitirmiş parmaklara geçmek üzereydi adeta ki, gol haberi de gelince gerilim iyice arttı. neyse ki fener daha gol atamadı ve şampiyonluk da geldi. bu kısmı basit anlattım gibi düşnebilirsiniz ama duyguların tavan yaptığı nokta denizli'nin attığı goldü. sonrasında insanlar adeta duygu boşalması yaşadı ve şampiyonluğa tam manasıyla sevinemedi bile. çünkü bu kadar dalgalanmaya çoğu kimse dayanamadı. sonrası malum; 20:45, baba hindi, üçlü...

    emin olun maça giderken bir gram alkol almama ve oldukça çekingen bir insan olmama rağmen metroda çektirdiğim baba hindiye çok şaşırmıştım sonradan. çok esaslı bir maç ve şampiyonluk günüydü. hayatımda yaşadığım en mutlu günler sıralamasında ilk beşe girer ayrıca. * son olarak: saat kaç? *
App Store'dan indirin Google Play'den alın