73
o sıralar eşimin karnı burnunda, kızımın doğmasına yaklaşık 2 hafta var. bu maçtan 3 hafta önce kadıköy deplasmanına gidip 4-0 lık mağlubiyete, sahada dolaştırılan hindilere, gözümüze tutulan lazerlere, üzerimize sıkılan biber gazına şahit olmuşum. içim buruk, üstüste 3.defa fenerbahçe şampiyonluğunu göreceğiz. maça dair hiç umudum yok, yine de şeytan dürttü. bu maça gidip en azından sezon boyuncaki onurlu mücadeleleri için bizim futbolcuları alkışlayayım diyorum. nasıl buldum hatırlamıyorum ama bir adet kapalı üst bileti edindim. maç günü formamı giydim, sahrayıcedit'te evimin önündeki durakta otobüs bekliyorum. o sırada durağın önünde bir araba duruyor, içinde 2 adet galatasaray formalı genç, abi maça gidiyorsan atla diyorlar. ben de hemen atlıyorum arka koltuğa, elemanlarla sohbet ede ede yola koyuluyoruz. maça dair hiç bir ümidim olmasa da mecidiyeköy sapağından içeri girdiğimizde bir heyecan havası seziyorum. taraftarda bir inanmışlık var, maça giden insanlar arabalardan sarkarak tezahüratlar yapıyorlar. ister istemez ben de havaya giriyorum. her neyse, gençlerin bileti eski açığaymış, vedalaşıp kendi tribünlerimize doğru yollanıyoruz. kapalı göbekte tayfanın arkasına yerleşiyorum, o sene kapalının son iyi senelerinden biri, sami yen'de zorlandığımız pek çok maç tribünün katkısıyla kazanılmış. maçta biz işimizi çabuk bitiriyor ve denizli'den gelecek haberleri beklemeye başlıyoruz. tribünlerde her 4-5 kişiden biri kulaklıkla diğer maçı takip ediyor. maçın ilk yarısında yeni açık tarafından bir gol sevinci patlıyor, ama kısa sürede bunun yanlış bir haber olduğu anlaşılıyor. ikinci yarı ortaları gelmiş, diğer tarafta hala gol sesi yok, ben hala o maçta fenerbahçenin puan kaybedeceğine ihtimal dahi vermiyorum, nasıl olsa atacaklar kendimi heveslendirmeyeyim diyorum. mustafa keçeli'nin attığı o golü ben statta kopan gümbürtüden saliseler önce 2 sıra arkamda maçı dinleyen abinin bağırmasıyla öğreniyorum. beynimin bir yanı hala gol olduğuna inanmayı reddediyor, o elemandan teyit ettiriyorum. ben o gün tribünde herkesin hüngür hüngür ağladığını gördüm, ben de gözyaşlarıma hakim olamıyorum. ondan sonrası ızdırap dolu bir bekleyiş. koltuğa çöküp kafamı ellerimin arasına alıyorum, kulaklarımı tıkıyorum ki, aksi bir haber duymayayım diye. o şekilde kaç dakika geçti bilmiyorum, bana asırlar gibi gelen bir zaman dilimi sonra artık dayanamayıp tekrar ayağa kalkıyorum, çıt çıkmayan stada bakıyorum. maç bitti haberinden sonrasını ise tam olarak hatırlamıyorum. orası çok flu, tek bildiğim maç sonrası deli gibi nevizadeye gitmek istediğim halde, hamile eşimi yalnız bırakmamak için otobüse atlayıp evime döndüğüm. allaha o günü stadda yaşama şansı verdiği için şükrederim hep. ertesi gün takım elbisemi kılıfa geçirip elimde taşıyarak kot ve üzerinde formamla işe gidiyorum, sezon boyunca serviste beni kızdıran fenerbahçelilere inat..