• 176
    frank rijkaard'ın maçtan sonra yaptığı "taraftarın bu yaptığı protestodan ders çıkarmalıyız" yorumuna baklırsa yapılan tribün protestolarının haklılığını bizzat frank rijkaardın onaylamış olduğu maçtır. bu maçtaki protestoları eleştiren renkdaşlarımızın 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce maçındaki ruhsuzluğa tepki vermeyecek kadar mekanik birer robotmu sandılar bu taraftarı merak ediyorum. tepki veren herkesi ultraslan kısır döngüsüne hapsetmek sadece kolaycılık!
  • 178
    frank rijkaard'ın maçtan sonra yaptığı "taraftarın bu yaptığı protestolardan ders çıkarmalıyız" yorumuna bakılırsa yapılan * tribün protestolarını dahi kibar bir dille yanıtlayacak kadar beyfendi olduğunu onayladığım maçtır.

    ya ne diyecekti ki?

    "utanmaları arlanmaları yok, allah belalarını versin. hepçiğinin ciğerini toplasan sahada ıslıkladıkları arda turan etmez. sktrsinler gitsinler, bir daha onları sami yen'de görmek istemiyorum. tekme tokat dalarım"

    (bkz: onu diyen bunu demez)
  • 179
    frank rijkaard'ın protestolarla ilgili olarak takımın bu tepkiyi haketmediğine inanması durumunda "taraftarın vermiş olduğu tepkiye katılmıyorum, takımım gerektiği kadar mücadele ediyor" diyerek takımındaki bazı futbolcuları ıslıklamanın hiç hakça olmadığını kibar bir dille ifade edebileceği mactır. ama takımın gerektiği kadar mücadele etmediğini kabul ediyor olsa gerek ki" taraftar tepkisinden ders çıkarmalıyız" dediği mactır.
  • 180
    öncelikle bu maçta futbol takımına yapılan protestoyu tv başından keyifle izledim. ultraslan üyesi falan mıyım ? hayır. aksine zerre hazetmem kendilerinden. maddi imkanlarım dahilinde* kombinemi alıp klübe destek olmuş, kendi arkadaş çevremle beraber maç izleyen sıradan bir galatasaray taraftarıyım. ben tepkimi maça gitmeyerek gösterdim kendimce.*.ama kimsenin ultraslanı bu olay yüzünden kınamaya hakkı yoktur bana göre. eskişehir, fenerbahçe, trabzon mağlubiyetleri ve geçen hafta sivas beraberliği. 4 maçtan kaç puan topladık ? yazıyla bir rakamla 1. hiç beğenmediğim kişi/gruplar ne de güzel şeyler yapıyor bu sıra. rıdvan hoca ne dedi ? galatasaray'ın son 1 aydaki puan kayıplarının hangisinde basa basa, oynaya oynaya puan kaybı var ? hiç birinde. puan kaybı yaşadığımız maçlarda o isteği, mücadeleyi görsem takıma karşı zerre küskünlük olmaz içimde. ama yoktu. eğer maça gitseydim de gırtlağımı patlatana kadar bağırırdım bu şekilde. diyarbakır gelmiş, türkiye'de hiç bir stadda göremeyeceği sevgiyi görmüş, tribünler kucak açmış onlara, bütün takım protesto edilirken frank rijkaard sesleri yükselmiş tribünden ama sizler verin veriştirin taraftara. futbolcu bilecek taraftar şampiyonluğa değil ruhsuzluğa küsüyor. yoksa geçen sene de gördük tek tük bireysel olaylar dışında hiç kimse de bir kızgınlık yoktu ligi beşinci bitirmemize rağmen. diyeceğim o ki bu maç taraftar sayesinde belki de şampiyonluğu getirecek olan maç olmuştur.
  • 181
    bu mactaki protestolardan dolayı kısır bir bakış açısıyla ultraslanı suçlayan arkadaşlar farkında değillermi ki numaralı tribün dışında bütün tribünler bu protestoya katıldı! bütün stadyum ultraslan mı diye sormak istiyorum! bir pankart çok güzel özetliyordu herşeyi. (bkz: acıtmıyor canımızı yitip giden hayaller, öldürdü bizi sahadaki ruhsuz yürekler)
  • 182
    takım fenerbahçe'ye mağlup olduğunda evine gidip grup yapan jo alves'i alkışlamak yerine ıslıklayarak ayıp ettiğimiz maç.

    22 yaşında metin oktay'ın taktığı kaptanlık pazubandını koluna geçiren, buna rağmen galatasaraylılığından çok sevgilisiyle, kapattırdığı sinemalarla, arabalarıyla, kıyafetleriyle gündeme gelen arda turan'ı bağrımıza basmak yerine protesto ederek ayıp ettiğimiz maç.

    haftalardır iki topu bir araya getirmekten aciz, saha içinde ruhsuz ruhsuz dolaşan ve buna rağmen o güzelim formayı sırtına geçirme şerefine erişip üzerine bir de milyon dolarlar alan takımı tribüne çağırmak yerine ilk 5 dakika sessizce yerimizde oturarak ayıp ettiğimiz maç.

    üç gol atmasının da ötesinde, üzerine düşeni yaptığını her maçta gösteren ve gönlümüzdeki apayrı yerini iyice sağlamlaştıran milan baros oyundan çıkarken ıslıklamak yerine alkışlayarak, sevgi gösterilerinde bulunarak diğer ruhlu futbolculara ayıp ettiğimiz maç.

    maç sırasında defalarca diyarbakır taraftarına tezahüratlar yaparak, sevgi gösterilerinde bulunarak, maç sonunda da diyarbakır taraftarını kendi tribünümüze alıp karşılıklı çiçek alış-verişi yaparak rezalete son noktayı koyduğumuz maç.

    ha bir de, maç boyunca topluca tek bir küfür etmeyerek, sahaya herhangi bir madde atmayarak da ayıp ettiğimiz maç.

    ne pis, ne lanet, ne lümpen, ne koyun, ne gerizekalı bir taraftar grubuymuşuz lan biz. allah belamızı versin be!
  • 183
    umarım takımın kendine geldiği maç olacaktır..bu kadar harika, bu kadar demokratik bir protesto olabilidi ancak...helal olsun..bir kere daha gururlandım galatasaraylı oluşumdan..her takımın taraftarına örnek olabilecek bir protestoydu..sadece arda turanın ıslıklanmasını yadırgadım..kendisinin, "grupçu" jo ile aynı kefeye konmaması gerektiğine inanmaktayım..onun haricindeki her kısmına katılmaktayım..
  • 184
    arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarı ile diyarbakırspor taraftarının "eski açık sarı desene" diye bağırdığı bir maç olmuş. gidemediğime bir kez daha üzüldüm, rakip taraftar ile iyi diyalog kurulmasına alışık değilim, gittiğim maç sayısı bunu görmeye henüz yetmedi.

    maçın benim için en komik tarafı ise, telefonuma bilgi mesajı gelmediğinden ve de radyo çekmediğinden maçı doğru dürüst takip edemedim. her golde (attığımız-yediğimiz) bana haber vermesini istediğim ve de bildiğiniz tribünde olan erkek arkadaşım sağolsun maça kendini kaptırdığından maçın 1-0 bittiğini ya da yenildiğimiz/berabere kaldığımız için bana haber verilmediğini sandım. *

    trene binmeden ilk 10 dakikasını tv den izlerken, orada olamamak nasıl üzdü içimi, izlemeden bırakıp gitmiş olmak, bu zor günlerden birinde tribünde olmamak. sami yen'de olmanın kıymetini bilmek lazım, olanların sami yen'de maç seyretmeyi sindirmesi lazım, hele hele bilet için para harcamayanların.
  • 185
    protesto her insanın hakkıdır. taraftar olarak, tüm galatasaray taraftarları da takımın şu halini protesto edebilir. ben ediyorum, en azından kendi fikirlerim doğrultusunda takımın durumunu değil. isterse küme düşsün -ki şu durumda küme düşmesi, gerçek taraftar ve sözde taraftarları ayırmak için bir katalizör olabilir- ister ligi orta sırada bitirsin, ister avrupa'ya gidemesin, hiç sorun değil bunu yürekten söyleyebilirim.

    benim derdim takımın ruhu. ruhunu kaybetmiş sanki hepsi. ilk haftalardaki o heyecan, tutku, inanç yok olmuş. yerine de ne yaptığını bilmeyen, işini özel hayatından ayıramayan, takımı umursamayan insanlar gelmiş. şu an için birkaç isim hariç, tüm takım için bunu söyleyebilirim. işte bunu protesto ediyorum, ruhsuzluğu, inançsızlığı, kaybetmeyi kabullenişi. galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır ama unutulmuş bu umut. biri sevgiliyle gece gezmelerinde, ardında onlarca basın ordusu. biri her hafta bir gece skandalı, özel hayatındaki disiplinsizliği. biri her maç yaptığı oscarlık oyunları. biri sürekli hava atma derdinde, ayağında top tutamaz, orta açamaz, ilk haftalardaki yerine sanki android gelmiş. bakıyorum da eskiden beğenmediğimiz adamlar, şimdi takımın kahramanları, çalışkanları. neyse... oysa galatasaraylı futbolcular, sadece takımına, sarıya kırmızıya, armaya olan aşklarıyla ve kendileri gibi oynasalar, isterlerse küme düşsünler, hiç umurumda olmaz. yüreklerindeki o coşkuyu, heyecanı, inancı görmek; şampiyonluktan bile daha güzel, daha umut verici. protesto edilecekse, giden puanlar değil, takımın ruhsuzluğu edilmeli.

    ve tabi ki protesto şekli. suskunluk, en iyi protesto olabilirdi. o pankartlar ters çevrilmeseydi. şok oldum ilk gördüğümde, metin oktay ters dönmüş, "galatasaray" yazan her pankart ters dönmüş. o an hem öfke hissettim hem de okkalı bir küfür savurdum ultraslan'a. benim takımımın taraftar grubu, böyle saçma bir şey yapamazdı, yapmamalıydı. taraftar grubu sıfatını zaten kullanmıyordum bir süredir, haketmediklerini düşünüyordum. ama bu maçta, kesinlikle galatasaraylı olamayacaklarını kanıtladılar bana. her ne şart altında olunursa olunsun, kimse o isimleri ters çevirip de aklınca protesto edemez takımı. kimse kaptanına, futbolcusuna hakaret ederek, alay ederek protesto edemez takımı. ve tabi ki kimse karaborsacılıkla, reisçilikle, daha bir sürü haltla takımını desteklediğini iddia edemez. ve böyle bir tarftar grubu da benim takımımın taraftar grubu olamaz.

    kısaca tanım: galatasaray'ın kazandığı maç olmuştur. diyarbakırsporlu futbolcu ve taraftarlara da teşekkür ederiz. temiz bir maç olmuştur, kardeşlik içinde geçmiştir.

    türkiye'dir galatasaray...
    diyarbakır türkiye'dir...
  • 187
    bu maçta düz asılan bazı pankartlar;

    "diyarbakır türkiye dir"
    http://4.bp.blogspot.com/...turkiyedirdbakir.jpg

    "acıtmıyor canımızı yitip giden hayaller, öldürdü bizi sahadaki ruhsuz yürekler"
    http://3.bp.blogspot.com/...ankartacitmiyor1.jpg

    "derbi gider kupa gider, ruh gitmesin bize yeter"
    http://3.bp.blogspot.com/...rtderbikupagider.jpg

    "öpmekle olmaz formayı, vermek lazım hakkını"
    http://3.bp.blogspot.com/...lmazformay%C4%B1.jpg
  • 188
    bu maçın oynandığı gün öğle vakti çok ama çok güzel bir barbekü partisi yapmıştık arkadaşlarla. yeme içme gırgır şamata derken maça da geç kalmıştım haliyle, 2-0'dan sonraya ancak yetişmiştim. baros'un kafa gollerini canlı görmek nasip olmamıştı da sonra youtube'den bulup düşük kalite video ile idare etmek zorunda kalmıştım. sakatlıktan çıkan milan baros'un hat-trick'i çok sevindirmişti, keza "o zamanki" ujfalusi'miz olan lucas neill'in attığı sembolik gol de güzeldi... kırmızı forma da pek yakışmıştı zaten.

    çok güzel bir gündü amına koyim. bok gibi şarap içip et yemiştim. kız da vardı :( hat-trick vardı :(

    (bkz: erkeklerin maç hafızası)*
  • 189
    bu maçtan önce diyarbakırspor taraftarı cevahir taraflarında bir yerde toplanmıştı. maça doğru, herhangi bir koruma veya güvenlik ekibine ihtiyaç duymadan, viyadük altından ali sami yen'e doğru tezahüratlar eşliğinde yürümeye başlamıştı. store çadırının önüne geldiğinde diyarbakırlı taraftarlar durmuş, bir süre galatasaray taraftarı ile birlikte tezahüratlar edip, şarkılar söylemişti.. daha sonra da alkışlarla eski açık tarafına doğru uğurlanmıştı.

    ali sami yen'de ağır bir protesto vardı o akşam. selçuk şahin'in golüyle 1-0 yenildiğimiz fenerbahçe maçı sonrası ilk iç saha maçı diyarbakırspor maçıydı. jo alves'in partileri, arda'nın göt göbek salması/ sinema kapatması felan derken taraftar balatayı sıyırma noktasına gelmişti bu maçtan önce. maç esnasında statta asılı duran pankartların hemen hemen hepsi ters asılmışken (protesto amaçlı), sadece diyarbakırspor için hazırlanan galatasaray pankartları düz olarak asılmıştı.

    maç başlamadan önce istiklal marşında hiçbir şekilde yuhlama olayı yaşanmamıştı. ayrıca diyarbakırlı futbolcular tribünlere çağrılıp alkışlanmıştı.

    maçın sonlarına doğru kapalı tribünün "diyarbakır sarı desene" tezahüratına diyarbakırlılar kayıtsız kalmamış, tüm stat "sarı kırmızı şampiyon cimbom" çekmişti.

    aradan geçen 4,5 yılda çok şeyin değiştiğini görüyoruz maalesef. keşke her galatasaray-diyarbakır(spor)/ bb maçı böyle bir atmosferde oynansa, oynanabilse.
App Store'dan indirin Google Play'den alın