Türkiye Kupası Çeyrek Final Rövanş Maçı
20:00 Ali Sami Yen Stadyumu
3 - 2
  • 152
    ------ bazen top isteyecek kaleye girmeyi ------

    futbol aslinda gunluk hayatla buyuk paralellikler gosterir. belki de sevilmesinin sebeplerinden biri de budur. ınsan kendi hayatindan parcalar bulur. 10 subat 2010 galatasaray antalyaspor maci da buna guzel bir ornektir. hayatta da bazen elinden geleni yaptigin zaman senin elinde olmayan birsey ters gider, ve basarmak istedigini basaramazsin. ama elinden geleni yaptigini bilmek rahatlatir insani, umut verir ve kendi kendine, bu sefer olmadi ama diger sefere olur dedirtir. evet bugun 2 topumuz direkten dondu, 6 pas icinden mustafa sarp 3 adet gol kacirdi, takim girdigi pozisyonlari gole ceviremedi, ama sahada gosterdikleri istek, maci birakmama, mucadelelerde ayakta kalma istegi ile alkisin en buyugunu haketti. elano'nun bireysel performansi, elano'ya pas vermiyor dedirten arda ile uyumu, genc emre colak'in gene oyuna girdikten sonra golunu atmasi, savunmada lucas neill'in verdigi guven bugun skordan daha onemli seylerdi.

    simdi bazi yazarlar "ooooooooggggrk (ork bagrisi) (gbkz: rijkaard mal lan servetten forvet yapti hahahahhahahah adam degil lan, hahahahahhahahha ben dedim amk size)" diye entry yazmadan once hatirlatmak isterim ki, savunmaciyi macin son dakikalarinda, hava toplarina hakimiyeti yuksek oldugu icin, oyuna almak uygulanan bir taktiktir. hafizalarinizi biraz zorladiginiz zaman hatirlayacaksiniz ki, louis van gaal, bayern munich'in eintracht frankfurt karsisinda oynadigi macta ayni taktigi uyguladi ve forvete gecen savunmacinin attigi golle maci kazandilar. o yuzden bu konuda siksik edecek isimleri cok takmamak gerekiyor. ayni seyi louis van gaal yapinca dahi rijkaard yapinca mal oluyorsa; orada kotu niyet vardir.
    kanit da sunalim da iskembeden salliyor demesinler: http://vliegendenederlander.blogspot.com/...l-deli-van-gaal.html

    ayrica cok sevindim kupadan elenmemize. fiksturumuz rahatladi. inanilmaz sikici formati olan, ve zirt pirt araya girip futbolcularimizi yoran, hatta sakatlanmalara yol acan turkiye kupasindan elendik. artik lige ve uefa'ya cok daha iyi konsantre olabiliriz. kendi adima milli maclardan ve kupa maclarindan, aman futbolcumuz sakatlanacak diye zevk alamaz hale gelmistim, simdi en azindan sakatlik olursa ligde olacak. mucadele etmemiz gereken yerde olacak, angaryadan duzenlenen fenerbahce'den baska kimsenin umrunda olmadigi kupada olmayacak.

    son olarak da bazi arkadaslarimiz fenerbahce'yi kupa sampiyonu ilan etmis. ayni isimler galatasaray'i 8. haftada sampiyon ilan edip, 12. haftada rijkaard gitsin de diyordu. trabzonspor gibi tas gibi bir takim varken daha kupada fenerbahce'yi simdiden sampiyon ilan etmek nasil bir mantiktir anlayan varsa beri gelsin. entryi baska bir soruyla bitireyim bari; fenerbahce bu kupayi kazansa ne olucak? sen de 14 adet var bu kupadan. en yakin rakibinin 8 kere ustuste kazanmasi gerekiyor senle ayni sayida kupasi olmasi icin. birak rahatla biraz, bugun aldigin umutla dol, mutlu ol.

    ------ bazen top isteyecek kaleye girmeyi ------
  • 154
    caner erkin veya emre çolak sahaya çıkabileceği müddetçe bu haliyle giovani’nin sahada geçirdiği bir dakika bile galatasaray’a zarardır. ikisi de ondan daha fazla katkı sağladığı için hak ediyorlar. alışma dönemi vs. denebilir ama mümkünse antrenmanlarda alışsın. bizim maçlarımızın çok daha önemli gayeleri var. bu maçtan sonra rijkaard umarım kenara çeker giovani’yi.

    caner’e de helal olsun! sesini çıkarmıyor ama oynadığı futbolla en güzel şekilde durumu ifade ediyor, ileride oynaması gerektiğini gösteriyor. enerjisini sonuna kadar kullanırken bir yandan da futbol adına hep doğruları yapıyor.

    caner gibi emre çolak’ın da bu takımda büyük geleceği var. kesinlikle çok yetenekli ve faydalı ama kendisini biraz fazlaca göstermeye çalışıyor sanki. daha kontrollü oynar ve üst düzey futbol için asıl gereklilik olan mental yapısını geliştirirse yeni bir arda turan daha kazanabiliriz.

    hayatta en nefret ettiğim şey bir insanın kafasının pek çalışmamasıdır. tamam, mustafa sarp ve mehmet topal topu kapmak için iyi mücadele veriyorlar ama topu aldıktan sonra nereye pas verecekleri konusunda doğru düzgün fikir sahibi olmadıkları yetmiyormuş gibi boşta adam varken topu ayaklarında geveliyorlar uzun süre. özellikle necati’nin attığı ikinci golde kale boşken kalenin olduğu taraftan değil de öteki taraftan baskı yapmanın tek açıklaması kafanın yeterince basmamasıdır. zaten ayhan yavaş yavaş emekliliğe doğru yol alırken bu adamlar da böyle olunca hiç çekilmiyor. bol bol aktif pas idmanı yapmalılar.

    maçın hakkı kesinlikle çok daha farklı bir skordu ama mustafa sarp sağ olsun. necati’ye karşı golde rezil bir savunma yaparken kaçırdıklarıyla da elenmemizin baş müsebbibi oldu. gio, sarp ve topal haricinde takım çok iyi oynadı ve sonraki maçlar için umut verdi, onu da belirtelim.
  • 155
    3-2 galip olan takım ağlayarak, yenilen takım sevinerek gidiyor soyunma odasına. bu sezon ilk defa bir maç seyrettim. kimi futbolcularımızla iftihar ederken, kimisine lanet ettim.

    baştan söyleyeyim, böyle oynasınlar isterse her maç yenilsinler. takım kuruluyor, katlanacağız. zaman zaman türkiye ortalamasının üstüne çıktı oyun. maçı anlatan spiker ve yorumlayan ömer üründül kına yaksın. onları tatmin etmedi, yusuf yusuftular son 5 dakikada bir gol atarız diye.

    kaleciden başlayacağım, bu adam kaleye geçecekse ben 10 kişi oynamaya razıyım. hiç tartışmam galatasaray kalesinin görüp görebileceği en kötü kalecidir. çerçeveyi bulan ilk topu içeri alma ustasıdır. saymıyorum, lukas'da saymasın. yok farzetsin. ilk yarı oynayan dos santos bir tuhaf oyuncu. sanki topla buluşmak istemiyor gibi. sakatlanmaktan da korkuyor. haklı çocuk, yazın dünya kupası var, burada 3-4 ay sıkı idman yapar, o maçlarda kendini gösterir uzar gider.

    aynı hikayeye keyta'yı da katıyorum. yanarım yanarım da elano blumer'in oynadığı büyük futbolun şu dandik takımı elemeye yetmemesine yanarım. umarım elendik, iki gol yedik diye emre güngör'le oynamazlar. oynanması gereken yer ön liberolar. bugün turu verdiysek, kaleciden sonra mustafa sarp yüzünden verdik.antalyaspor stoperi gibi oynadı, arda tam gol atacakken kademeye girip topu avuta attı. necati'nin golünde kalenin içine doğru gideceği yerde daha rahat vurması için dışına geçti. beyin bu kadar işte ne yapalım. topal orta sahada topalladığı zaman çekilmiyor.

    takım arda turan'a kuruluyorsa kurulsun. bence arda kimi istiyorsa onu oynatsınlar. ilk yarı hiç gözükmeyen arda, santos'un yerine emre girince şov yaptı. o hareketleri alex yapsa 5 defa gösterecek olan televizyonlar(yarın bakarsınız) tek bir kere bile göstermedi.

    son dakikalarda reykart, hiç yapmadığı bir şey yapıp, ligin en kazma futbolcusu servet'i santrafora göndererek, sülük medyaya koz verdi. şimdi kustukca kusarlar şerefsizler. tamam beyin sıfır servet'te, reykart dedi ki, '' kardeşim ortada dur yüksek top kestireceğim, o olmayan beynine çarpar belki'' ne gezer, servet sağaçık mevkinde topla alçak sürünme yapıyor. 40 defa elensek, hiç gol atamasak bile yalvarırım hocam servet'ten medet bekleme.

    aslında ne yalan söyleyeyim, fener'in kupayı alamayacağını bilsem elendiğimize sevindim bile derim. çünkü ödüm kopuyor bu kupa maçlarında aykut bir maymunluk yapar da 3-5 top kurtarırsa diye. birinci kaleci olacak, bir şey değil lukas'ın geleceğiyle oynayacak.

    ortaköy'de bir evde şimdi kahkaha kopuyor. onun için üzülüyorum. hıncal uluç'un bir tarafları yağ bağladı. korner atılıyor, kaleci olmayan kale bekçisi iki direği boş bırakıyor. sonra gelen topu mal gibi seyrediyor.

    ikinci yarıdaki kaptan'ın, lukas, emre ve caner'in maça asılışları, oyunu büyük zevk verdi. elano blumer'e ise sonsuz teşekkürlerimi yolluyorum. kimse üzülmesin, hatta sinirlensin. bu antalyaspor'un, mehmet özdilek'in, kaleci ömer'in eline düştüğünde yandığının resmidir. iğrenç herifler, ancak böyle tur atlayabilirler. 1.5 kere hücüm et 2 gol bul ele git. ne diyelim, bazılarının götünü doğarken evliyalar yalarmış.

    elenmemizin bir güzel tesellisi de ömer üründül sülüğünden kurtulmuş olmamızdır. son cümlem de taraftara olsun. muhteşemdiler, nevizade gecelerini gönül rahatlığıyla söyleyemediğin bu kaçıncı maç be büyük galatasaray taraftarı?
  • 156
    70 dakika 10 numara top oynayıp, 2 gol atıp, 2 boktan gol yediğimiz; kalan 20 dakika tanınmaz halde olduğumuz, hatta maçın sonlarındaki doldur-boşalt yüzünden utanç verici bir duruma düştüğümüz, 1 gol daha atmamıza rağmen elendiğimiz maç. sahada gerçek anlamda bir golcümüz olmadığı için, maçın başından kopacak oyun sıkıntıya girdi. forvet oynayan futbolcuların nerede duracağını ya da nereye koşu yapacağını bilmemeleri ve son vuruşlardaki beceriksizlik oyunun sıkışmasına ve maçın sonuna doğru paniğe yol açtı.

    hiçbir futbolcuya suç bulmak doğru değil ama öne çıkanların hakkını vermek gerekiyor. lucas neill bu iş için yaratıldığını resmen belli ediyor. neill'a çamur atan hıncal uluç maçı neresiyle seyretmiş bilmiyorum ama ya seyrettiği neill değildi ya da hıncal ayık değildi. ikinci sırada elano blumer geliyor. en geriden en uca kadar her noktada vardı bugün. savunmada kademeye girdi, rakip ceza sahasında penaltı yaptırıp gole çevirdi. takımın olmazsa olmazlarından. sabrın sonunun selamet olduğunun canlı kanıtı. ilk yarı ortalarda olmayan arda turan ikinci yarı biraz silkindi ve emre çolak'ın yine bir gol atmasına ve yıldızını biraz daha parlatmasına yardımcı oldu. emre çolak demişken, yeni bir fenomen gözlerimizin önünde doğuyor. tarihin yazılışına tekrar tanık olacağımız yeni dönemin ilk günleri ve bu tarihi yazacak olanlardan biri emre çolak. son söz de aykut erçetin'e; karşı karşıya kurtardığı pozisyon dışında bir varlık gösteremese de, o pozisyonda hakkını vermek gerek. yine de bu takımın kalecisi değil.

    maçın hakemi bünyamin gezer ilk yarıda orhan ak'a, keitanın formasından çektiğinde gösteremediği ama elano'ya bedavadan gösterdiği sarı kart dışında, bu sefer iyi bir yönetim gösterdi. ancak bir an önce erman toroğlu etkisinden kurtulmasını tavsiye ediyorum kendisine. sert bakışları kimseyi korkutmuyor zira.

    seyirci için ise; (bkz: #307891)

    antalyaspor için olumlu söylenebilecek tek şey necati ateş'in performansı. onun dışında ne lige ne de kupaya yakışmıyor oyuncuları itibariyle.
  • 158
    oyunun genelinde iyi idik. forvet hattı istediğinde baskı kurabileceğini ve uyum sorununu aşmaya başladığını gösterdi. defansta neill üst düzey bir futbol oynadı, kanatlar * yeri gelince çok iyi işledi, kaptan elinden geleni yaptı, çolak çok iyi idi, elano kendine yakışır bir futbol sergiledi, keita nedense son yirmiye sakladı kendisini, 'kupada oynatmayacaksan, ligde oynatmayacaksan, nerede oynatacaksın?' * dediğim dos santos'u eleştirmek yersiz, madrid maçlarına kadar form tutması için her maçta koyacaksın, sarp-topal ikilisi çok kötüydü, kendileri için fazla söze gerek yok, ve gelelim kaleye... bizim kalemiz neden boş? evet boş!

    kimlerin arkasında kalecilik yaptın aykut? kaç hoca gördün? hiç mi bir şey öğrenmedin? değil 10 yıl, 30 yıl yedek kalsan gıkımı çıkarmam ''şu çocuğu kaleye koyun'' diye. hep aynı şey, hep aynı laflar... ben sıkıldım artık senin her kaleye geçtiğin maçta ''kaleci falan değil bu'' sözlerini etrafımda maç izleyenlerden duymaya ve kendim bu sözleri sarf etmeye... kusura bakma aykut, kaleci değilsin sen!
  • 159
    unutulmaması gereken 7 eksikle gelen antalyasporu kendi sahamızda dakika 85 de atılan golle yenip elenmektir. avrupa da başarı bekleyen bir hafta sonra veysel yerine reyes necati yerine agüero olan bir takımla mücadele edicektir. ne kadar güven vermektedir tartışılır ama işin içinde avrupa olunca umudumuz artmaktadır.

    (bkz: galatasaray adinin oldugu her yerde umut vardir)
  • 162
    maç sonrası önce kapalı tribünde, sonra da eski açık tribününde olayların çıktığı karşılaşma. son düdükten yaklaşık 4-5 dakika sonra, kapalı tribünde taraftarlar ve özel güvenlik arasında arbede çıktı. yaklaşık 10 dakika süren kargaşada, eski açıktan görebildiğim kadarıyla 20-30 civarında özel güvenlik elemanı, 2 tane taraftarımızı darp etmeye çalıştı. bunu gören diğer taraftarların olaya müdahelesi ile kavga daha da büyüdü. bu sırada olayları izleyen eski açık tribünün misafir tarafına yakın olan kısmındaki bazı taraftarlar, hemen yanlarındaki özel güvenliklere saldırdı. umarım yaralanan yoktur.
  • 164
    galatasarayın antalyaspora oranla çok daha iyi oynadığı ama bir türlü şansının tutmadığı maç olmuştur. 3 gol'ün yanısıra bir çok direkten dönen top ve kaçan pozisyon galatasaraylılara saç baş yoldurdu.
    -maçın en kötü ismi aklı başka yerlerde olduğu belli olan keitaydı.
    -galatasaray 2-2'den sonraki futbolu saymazsak ileriye dönük olarak çok güzel sinyaller verdi bence. çok güzel bir futbol oynadı. ama futbol bu. şans tutmadımı tutmuyor.
    -rijkaardı çok beğenirim ama kurtarıcı olarak ileriye niye servet geldi anlamadım. o girince ümidim de pek kalmadı zaten.
    -mustafa sarp, uğur uçar ve mehmet topalın galatasaray önliberoları olamayacağını belli ettikleri maç oldu aynı zamanda. zaman zaman ardanın da katıldığı oyunu yavaşlatma ve top kaptırma eyleminin başındaydılar. aykuta bir şey de diyemiyorum artık. böyle ön liberolarla defansa da kaleciye de yazık.
    -sabri ve hakan balta bu takıma dönünce galatasarayı tutmanın zor olacağı beli oldu bence. tabi bu nacizane görüşüm.
  • 165
    kayserispor maçından beri eski açık'ta bu yıl seyrettiğim en iyi hücum performansını sergilememize rağmen çok gol kaçırıp kaybettiğimiz maçtır. yazık oldu hatta çok yazık oldu ama yapılacak bir şey yok. benim için bu sene önemli olan şampiyonluk zaten. *

    başın öne eğilmesin, aldırma cimbom aldırma
    en büyük sen değil misin ? aldırma cimbom aldırma.
  • 167
    maçın başından 2. golü yiyene kadar muhteşem hücumlar yapan, zevk veren, gol kaçıran bir galatasaray izledim eski açıktan.
    sanırım stabil hale gelen bir savunma ve orta saha kurgusu olacak çıkan kadro rijkaard'ın. mantık olarak hiç bir eksiği yok. pratikte de iyi işlediğini söylemek iyimserlik olmaz. en renkli, en heyecanlı yer ise forvet. elano'yu da forvette sayabileceğimizi gördük bugün. kader keita sağda, gio solda ve arda santrafor başladı. diziliş böyleydi. bir süre de böyle oynandı, ama kısa bir süre. bir anda değişiklikler gelmeye başladı. sanki voleyboldaki servis değişimi gibi forvet dönerek oynamaya başladı. gio sağa, keita sola, arda göbeğe. gio göbeğe, arda sola, keita sağa. keita sola, arda sağa, gio göbeğe. ikinci devre bu kadroda gio yerine emre çolak'ı koyun, aynısı oynandı. yediğimiz saçma sapan ikinci gole kadar bu baş döndürücü değişim devam etti. rotasyon budur işte !

    yine kornerden gol yedik. ilk topa çıkan adam bomboş kaleye vurdu, direkten döneni yine bomboş antalyalı gole çevirdi. işte bunu anlamadım. bu maçta 2 şeyi anlamadım, biri de kornerden yediğimiz gol. galatasaray takımı kornerden gol atar, yemez. bu kadar kolay kornerden gol yenir mi. buradan öneriyorum, neill bu takımın korner karşılama yardımcı hocası olsun. en iyi o bilir.

    yediğimiz ikinci gol, ne yazık ki emre çolak'ın kaptırdığı top yüzünden oldu. orta sahada atağa kalkarken topun üstüne basıp dönerek rakibi varyeteli geçme hareketini beceremeyip kaptırdığı top, 5 saniye sonra filelerimizdeydi. emre çolak çok iyi bir oyuncu, ama sanırım bu gece o varyeteyi ceza sahasına yakın bölge dışında yapmaması gerektiği öğrenmiştir.
    yediğimiz ikinci gol her şeyi alt üst etti. takım dağıldı. gol yemeden 2 gol daha atmamız gerekiyor olması takımı saçma bir telaşa sürükledi. halbuki yanlış hatırlamıyorsam 25 dakikamız vardı.
    bu baskı rijkaard'ı bile dağıttı. halbuki devrede gio'yu çıkarmış emre çolak'ı almış sonucunu görmüştü. hatta ikinci golden sonra balta'yı alıp caner'i ileri göndererek bunun da sonucunu gördü.
    ama servet'i santrafor olarak oyuna almak, klişe olacak ama inanılır gibi değil. rijkaard geldiğinde, artık servet'ten ön libero gibi saçmalıklar görmeyeceğiz diye sevinmiştim, bir de baktık bursa deplasmanında, arda santrafor. ama alıştık şimdi arda'nın forvet göbeğinde oynamasına. ama servet'in santrafor oynamasına alışabileceğimi sanmıyorum. ve servet oyuna girince, vur bakalım ileri yükseğe doğru, nasılsa dragon servet vurur şeklinde bir oyun tutturduk. servet girdikten sonra sanırım en az 10 dakika daha oynandı. 10 dakikada neler olur yahu. hem de senin takımın sürekli baskı yaparken. topal'ı çıkarınca da orta saha kaldı antalya'ya. tam arayıp da bulamadıkları boşluklar bulmaya başladılar, dirençleri ve moralleri de artmıştı.

    neyse. sakin ol hayat da senin şampiyonluk da galatasaraylı.

    kayseri'de beraberlik almış da olsa, kupada antalya'ya elenmiş de olsa taş gibi bir galatasaray gördüm yine. bu takım çok iş yapar. yeter ki kendi ilkelerine ihanet etmesin.
  • 170
    bi yerden sonra sesi kısıp izledim maçı; bi şey söyledikleri de yoktu zaten, hababam "santırfor da santırfor" ha bi de "ankaraspor" ... kimse kötü oynadık demesin abi, takım olarak bakıldığında eğer sizin "kötü" eşiğiniz buysa; siz lig standartlarının üstünde bir taraftarsınız, barcelona'ya transfer olun derim. bakmadım gerçi kim ne yazmış ama, kesin vardır yine 1-2 tip.

    hani olmayınca olmuyor derler ya, o şekil... çok kaçırdık, çok şanssızdık, çok beceriksizdik falan fıstık, neyse işte; kupadan elenmeye rağmen suratta yılışık bi tebessüm bırakan maçlardan bu....

    neill ve emre uzun yıllar oynasın, ilk 11'in değişmezi olsun. ah ulan stopere hala servet'in geçmesinden korkmasam, şu neill sağ bekte ne yardırırdı be... seneye ali turan - emre güngör ikilisi iyi çalışırsa eğer, sağ kanattan biraz neill - keita hücumu izlemek nasip olur işşalla. yine de söylemeden geçmeyelim; emre güngör iki ofsayt bozup ikisinde de el etti yan hakeme, neyse ki ikisi de verildi. ama necati'den yediğimiz ikinci gol bence ofsayt; kimse "ben gördüm, ofsayt/ofsayt değil" demesin, allahsız trt bi kere gösterdi pozisyonu, bende anlamadım valla...

    yahu bizim bi olay vardı eskiden, hani kornerlerde yapardık; rakip korner kullanırken, bekler ön ve arka direğe geçerdi, karambolü uzaklaştırırdı. sahi ne oldu ona? neyse...

    uğur ve caner'i beğendim abi bu akşam. işler kötü giderken ve bunun bir çok sebebi varken, komplike sebepler üstüne düşünme zahmetine katlanmayan vasat çoğunluk için açık hedef uğur; "sabri vardı, süperdik; şimdi uğur var, kazanamıyoruz!" aristo sizinle gurur duyuyor! maç boyunca keita'dan daha faydalı dribling yapmış olmasına rağmen, kalecide kalan bir ortasını akıllardan sillemeyecek uğur. caner sol bekin hakkını verebilmek için elinden geleni ve elinden gelenin fazlasını tüm iyi niyetiyle yapıyor; bu akşam defansif oyununa bol atmıyorum, zaten pek göremedik.

    5. golü atamadıysak sebebi 2 büyük hayal kırıklığı; giovani ve keita... kayseri maçında keita'nın kaldığı yerden devam etmeyeceğini, eski haline gelmesinin biraz zaman alacağını görmüştük fakat, şu an gördüğümüz kadarıyla, zannettiğimizden de uzun sürecek... of amına koyiim yaa... gio da geçen maç için söylediğim gibi; rakibin üstüne gidip top kaptırsa, pas hatası yapsa neyse; denemiyor, yok ki ortada adam. bu ikisinden birinin çıkıp emre çolak'ın gireceği kesindi; ama ben olsam keita'yı alırdım oyundan. sahada topla oynarken bile göremediğimiz gio'nun en azından ne yapacağını bilmiyorduk; ama keita'nın bu akşam "kötü" olduğunu kesin olarak görmüştük. uyum sağlamaya çalışan futbolcu böyledir, bir morallense kendini bulur, açılır. ama biz fırtına gibi girmediği her maçta onu oyundan alarak performansına katkıda bulunmuyoruz; belki de ilk yarı sonuna doğru ortaladığı ve keita'nın altıpas içinde üstten auta yolladığı kafa topu performansının kırılma noktası olacaktı, bilmeyiz. tek bildiğimiz; o "kırılma noktası" nı bir kez daha erteledik...

    tekrar ediyorum, kim ne yazmış henüz okumadım fakat, mustafa sarp'ın bol küfür yediğine eminim. her zamanki oyunundan farklı oynamadı aslında; presle top aldı, oyuna sokamadı. mustafa aşşağı yukarı bu zaten; ama pozisyon alma becerisi de gole ihtiyacımız olduğu dakikalarda, kendisinden çok daha iyi oynamakta olan mehmet topal'ın oyundan alınıp, kendisinin sahada kalmasını sağladı. kritik dakikalarda doğru yere koşuyor, son müdahaleyi yapıp golünü atıyor; ama bu ekstra, yani mustafa'nın görev tanımına dahil değil zaten. capiche? yani yapmakla mükellef olmadığı bir şeyi yapamadığı için mağlubiyetin sorumlusu olmaz mustafa... ha kendisine sorsan, "evet, benim yüzümden!" diye atılır öne; o ayrı...

    mehmet topal da zaten mustafa sarp'ın oyununu, mustafa sarp'tan daha hızlı oynuyor olması, ha bi de şut çekebilmesi; o kadar işte... ama bu orta sahadaki ayhan, barış, mustafa ve mehmet isimli oyunculardan çabuk pas çııık-maaaaazz!!! bu adamlardan etkili pas yapabilme ihtimali bulunan tek adam barış özbek; o da yaşı itibarı ile "ulan belki bi gün öğrenir" dedirttiğinden, başka bi şeyden değil yani. orta sahadaki durum bu iken, forvet arkasında arda-emre-gio mevcutken; elano'nun ön libero oynamamasını an-la-mı-yo-rum!

    hakan balta değişikliği faydalı oldu. hakan balta'nın oyunundan dolayı değil; caner'in sol açığa geçmesinden dolayı. caner şu sol açığa bir gönlünce yerleşemedi; ya etkisiz olan gio'nun maç eksiğini tamamlamak için, ya da sakatlanan hakan balta'nın yerini doldurmak için mekanından uzaklaşması gerekiyor. bu akşamdan sonra atletico maçında ilk 11'de sol açık oynayacağı kesinleşmiştir herhalde; acı bize rijkaard, çetrefilli işlere girme yine...

    keita'nın eski kanat driblinglerini tekrarlaması madem uzun sürecek; şu adamdan bari santrafor olarak faydalanalım be arkadaş yahu. görünen köy kılavuz istemiyor işte; sağ açıkta gio da oynasa bundan kötü olma ihtimali yok zaten, ne kadar hayal kırıklığı olabilir ki? arda'dan santrafor olmadığı kesin işte; ısrar niye? tamam; takım 4-4-2 oynasa bi tam santraforun yanında şahane oynar da, böyle tek başına, bu fizikle olmuyor... oyuna katkıda bulunabildiği tek durum; yerini terk edip orta sahaya, arkadaşlarına yardıma gitmesi.

    yığınla gol kaçırdık, 4. golün atılamamasını hala "santırfor" yokluğuna bağlayan bünyeyle baş başa görüşmek isterim...
  • 171
    toplam sonuctan memnun olmadığım 2 ayaklı eleme mücadelesinin 2. maçı . şöyle bir anım geldi bir an aklıma ;

    geçen sene tam hakkıyla çalışmadığım bir final sınavım vardı . sınav öğlen 13 : 00'da idi ve ben saat 8 e kadar çalışmış , sınav saatine kadar uyumaya koyulmuştum . yatağa bir girip bir daha çıkmayı bilmeyen ben 12 : 50'de uyandim ve artık iş işten geçmişti , okula 10 dakika da ulaşma ihtimalim olmadığı gibi , o saatten sonra da sınava giremezdim . ne uykumu tam alabildim ne sınava girebildim . buna mı yanayım yoksa tam anlamıyla çalışmadan girmeye yeltendiğim bu sınava giremediğime mi yanayım derken aklıma bu işin bütünlemesinin olduğu ve girseydim en fazla alabileceğim not olan 60 yerine biraz daha üzerine ekleyip 100 alma ihtimalim geldiğinde bu sefer daha kararlıydım . çalıştım ve sınavı 87 ile verdim .

    bu maç da bana bu anımı hatırlattı . galatasaray'ın son maçlarına oranla daha iyi futbol oynayıp , galip gelip elenmesi. bu galibiyetle galatasaray uykusunu alamayarak ufak hevesini kaçırdı belki ama bu işin final sınavı için galatasaray'ı daha çok motive etti . artık lig şampiyonluğuna olan inancım bir kat daha arttı bu maçla birlikte .

    ben sınavı vizede veremeyerek günde 8 saat olan ders çalışma süremi 10'a çıkarmak zorunda kaldım ancak sonucunda vizede alabileceğimden daha çok not alarak ortalamamı yükselttim , galatasaray da bu maç sonucu elenerek 3 olan hedefini 2'ye düşürdü ancak türkiye şampiyonluğu için kilitlenen 11 bünye biraz daha sıkı sarılmaya başladı kanımca . umarım bu düşüncelerimde yanılmam .
  • 172
    -estadio de futbol y pelota de futbol como un regalo para nosotros con el nombre de dios-
    (bkz: stadyumları ve topu yaratan futbol tanrısının adı ile)

    madem ki belgarath kardeşimizin morali bozulmuş, biz neşeli tarafları ile başlayalım.

    -ne olursa olsun, ali sami yen'de 3-2 galip geldiğimiz maçtır. ali sami yen de maç kaybetmeye veya berabere kalmaya dayanamıyorum arkadaş. tecavüze uğramış gibi hissediyorum kendimi.
    -emre çolak ali sami yen'de, a takımı ile ilk defa normal bir gol attı. önceki denizli belediye'ye attığı penaltı golüydü. o maç ta kupa maçı'ydı, tesadüf bu da kupa maçı.
    -on bir veya on iki maçtır, gollerimizi hep duran toplardan buluyorduk. bu sefer üç golümüzün iki'si atak kombinasyonu'ndan oldu. buna da çok sevindim. harikaydılar.
    -arda turan kilo vermiş. çok şaşırdım. çok ta sevindim. biraz geç oldu ama olsun. bu ileriye yönelik umutlandırdı beni. böyle giderse iki hafta sonra harika bir arda turan izleyeceğiz demektir. sanıyorum bu nedenle 70.dakikada şişen arda 85'e kadar kesilmeden oynadı. tabanca gibi olmuş. kız arkadaşı yaramış buna. helal olsun.
    -daha da güzeli takım 70 te şişmedi. arda oynayınca, takım da 85'e kadar sürüklemeye çalıştı maçı. iyi oynamadılar ama yorgunluk emarelerini 85.dakika da göstermeye başladılar.
    -servet forvet oynadı. şu bizim ayı boğan. turu kaybetmemize çok sinirlenmiş olmama rağmen, adamın sahada forvet olarak yapmaya çalıştıklarını görünce sinirden'midir nedir, bi anda kendi kendime gülmeye başlamışım. ahahahaha.. aklıma geldikçe hala gülüyorum lan... ahahahaha...

    gelelim maça;

    uzun uzun yazmamıza gerek yok. artık klasik oldu zaten. millet okumaktan sıkıldı. gene iki kişiyi defansa bırak dörder'den sekiz kişiyi yolla ileriye, boğsunlar karşı takımı. o arada girerse girer, girmezse de şansımıza artık diye başladık maça. iyi de kardeşim, iyi de saygıdeğer hocam; madem yine iki kişiyi bırakacaktın arkada bunlardan birisi niye servet değil. servet "mal" bi futbolcuysa o zaman forvet te ne işi var. servet forvet oynarmı yaw. kaç aydır ne yapıyosun sen orda. göre göre bunu mu gördün.

    bin defa söyledik, bin defa yazdık. bu defansa iki kişi bırakma numarası her zaman tutmaz, araya uzun toplar atmayı becerebilen takımlar üflerler bizi diye. bu gün de öyle oldu işte. adamlar yenildiler ama teorik olarak galibiyetle eşdeğer bir sonuç alıp bizi kupa dan elediler.

    takıma gelince; takım her hangi bir perspektif dahilinde oynamıyor. ileriye sekiz kişiyi yollayınca her şey onların bireysel yeteneklerine kalıyor. rakip takımlar'da işi çözdüler zaten. onlar da 4-4-2 ile çıkıyorlar. topu da bizimkilere veriyorlar. istatistiklere baksan topla oynama yüzdemiz tavan yapmıştır. ama sonuç. sonuç yok.
    bizim öndeki adamları liberolar ve stoperler kucağına alıyor. zaten sekiz kişilik defansları kendiliğinden oluşmuş oluyor. arada bir iki uzun top çıkarabilirlerse gol tehlikesi yaratıp ali sami yen'den bir beraberlik veya galibiyet çıkarabilirmiyiz'e oynuyorlar.

    bir şey yapılıyor sanılsın diye rijkaard'da üç beş adamın yerini değiştiriyor filan, herkes de "vardır olm adamın bir bildiği" düşüncesi ile bu tiyatro oyunu'nu seyredip evine dönüyor.

    takımın iyisi kimdi diye soracak olan olursa valla ben diğerlerinden daha süper oynayan birisini göremedim. herkes vasat tı. kötüsü kimdi diye sorarsanız da, bu dos santos var ya dos santos, ali sami yen'e büfeci yapmam. sinir etti beni.

    ikinci golü neill yerini kaybedip ileriye çıktığı için yedik. bir daha böyle bir şeye neden olursa affetmem. yağar eserim üstüne. forveti affederim defansçıyı affetmem. maçı defansçı kaybettirir.

    allah sonumuzu hayretsin.
  • 173
    maç hakkında birçok şey yazılabilir ama keşke yediğimiz ikinci golde mustafa sarp değil de mehmet topal olsaydı. kendisi o pozisyonların adamı çünkü. *

    #308541 katılıyorum.

    her şeye rağmen tur atlayabileceğimiz bir maçtı. şans olmayınca olmuyor napalım. en azından forvetsiz oynamak ve defanstan top çıkarmak konusunda önemli ilerleme gözüküyor. caner erkin, lucas neill, emre güngör, uğur uçar dörtlüsü resmen şov yaptı.
  • 174
    uzatmada, necati ateş'in aldığı bir ara topu ile kalecimizle karşı karşıya kalmasına rağmen solundaki iki antalyaspor'luya topu vermek yerine kalecimizin üstüne vurması sayesinde 3-3 ten kurtulduğumuz maç. hat-trick yapmak istedi moloz, ayağına dolaştı.

    edit: öhm.... pozisyondaki adam volkan altın'mış. kör gözümü öpeyim. topla orta sahadan çıkan necati'yi görünce ben direk hafızaya necati diye yazdım. o dakikalarda sinir stresten ne bok yediğimi biliyormuyum ben.. önce özür diler sonra uyaran herkese teşekkür ederim.
  • 175
    rakibin yarmagül defansına rağmen sürekli sağlı ve sollu ortalarla gol aramaya çalıştığımız daha sonra baktık olmuyor yerden oynamak yerine bu yapılan ortaların işe yaramasını sağlamak amacıyla forvete serveti aldığımız, ömerin çıldırttığı yalçının delirttiği, atl madrid maçı için uyarı sayılabilecek güzel anlamlı manidar futbol müsabakası.
App Store'dan indirin Google Play'den alın