167
maçın başından 2. golü yiyene kadar muhteşem hücumlar yapan, zevk veren, gol kaçıran bir galatasaray izledim eski açıktan.
sanırım stabil hale gelen bir savunma ve orta saha kurgusu olacak çıkan kadro rijkaard'ın. mantık olarak hiç bir eksiği yok. pratikte de iyi işlediğini söylemek iyimserlik olmaz. en renkli, en heyecanlı yer ise forvet. elano'yu da forvette sayabileceğimizi gördük bugün. kader keita sağda, gio solda ve arda santrafor başladı. diziliş böyleydi. bir süre de böyle oynandı, ama kısa bir süre. bir anda değişiklikler gelmeye başladı. sanki voleyboldaki servis değişimi gibi forvet dönerek oynamaya başladı. gio sağa, keita sola, arda göbeğe. gio göbeğe, arda sola, keita sağa. keita sola, arda sağa, gio göbeğe. ikinci devre bu kadroda gio yerine emre çolak'ı koyun, aynısı oynandı. yediğimiz saçma sapan ikinci gole kadar bu baş döndürücü değişim devam etti. rotasyon budur işte !
yine kornerden gol yedik. ilk topa çıkan adam bomboş kaleye vurdu, direkten döneni yine bomboş antalyalı gole çevirdi. işte bunu anlamadım. bu maçta 2 şeyi anlamadım, biri de kornerden yediğimiz gol. galatasaray takımı kornerden gol atar, yemez. bu kadar kolay kornerden gol yenir mi. buradan öneriyorum, neill bu takımın korner karşılama yardımcı hocası olsun. en iyi o bilir.
yediğimiz ikinci gol, ne yazık ki emre çolak'ın kaptırdığı top yüzünden oldu. orta sahada atağa kalkarken topun üstüne basıp dönerek rakibi varyeteli geçme hareketini beceremeyip kaptırdığı top, 5 saniye sonra filelerimizdeydi. emre çolak çok iyi bir oyuncu, ama sanırım bu gece o varyeteyi ceza sahasına yakın bölge dışında yapmaması gerektiği öğrenmiştir.
yediğimiz ikinci gol her şeyi alt üst etti. takım dağıldı. gol yemeden 2 gol daha atmamız gerekiyor olması takımı saçma bir telaşa sürükledi. halbuki yanlış hatırlamıyorsam 25 dakikamız vardı.
bu baskı rijkaard'ı bile dağıttı. halbuki devrede gio'yu çıkarmış emre çolak'ı almış sonucunu görmüştü. hatta ikinci golden sonra balta'yı alıp caner'i ileri göndererek bunun da sonucunu gördü.
ama servet'i santrafor olarak oyuna almak, klişe olacak ama inanılır gibi değil. rijkaard geldiğinde, artık servet'ten ön libero gibi saçmalıklar görmeyeceğiz diye sevinmiştim, bir de baktık bursa deplasmanında, arda santrafor. ama alıştık şimdi arda'nın forvet göbeğinde oynamasına. ama servet'in santrafor oynamasına alışabileceğimi sanmıyorum. ve servet oyuna girince, vur bakalım ileri yükseğe doğru, nasılsa dragon servet vurur şeklinde bir oyun tutturduk. servet girdikten sonra sanırım en az 10 dakika daha oynandı. 10 dakikada neler olur yahu. hem de senin takımın sürekli baskı yaparken. topal'ı çıkarınca da orta saha kaldı antalya'ya. tam arayıp da bulamadıkları boşluklar bulmaya başladılar, dirençleri ve moralleri de artmıştı.
neyse. sakin ol hayat da senin şampiyonluk da galatasaraylı.
kayseri'de beraberlik almış da olsa, kupada antalya'ya elenmiş de olsa taş gibi bir galatasaray gördüm yine. bu takım çok iş yapar. yeter ki kendi ilkelerine ihanet etmesin.
sanırım stabil hale gelen bir savunma ve orta saha kurgusu olacak çıkan kadro rijkaard'ın. mantık olarak hiç bir eksiği yok. pratikte de iyi işlediğini söylemek iyimserlik olmaz. en renkli, en heyecanlı yer ise forvet. elano'yu da forvette sayabileceğimizi gördük bugün. kader keita sağda, gio solda ve arda santrafor başladı. diziliş böyleydi. bir süre de böyle oynandı, ama kısa bir süre. bir anda değişiklikler gelmeye başladı. sanki voleyboldaki servis değişimi gibi forvet dönerek oynamaya başladı. gio sağa, keita sola, arda göbeğe. gio göbeğe, arda sola, keita sağa. keita sola, arda sağa, gio göbeğe. ikinci devre bu kadroda gio yerine emre çolak'ı koyun, aynısı oynandı. yediğimiz saçma sapan ikinci gole kadar bu baş döndürücü değişim devam etti. rotasyon budur işte !
yine kornerden gol yedik. ilk topa çıkan adam bomboş kaleye vurdu, direkten döneni yine bomboş antalyalı gole çevirdi. işte bunu anlamadım. bu maçta 2 şeyi anlamadım, biri de kornerden yediğimiz gol. galatasaray takımı kornerden gol atar, yemez. bu kadar kolay kornerden gol yenir mi. buradan öneriyorum, neill bu takımın korner karşılama yardımcı hocası olsun. en iyi o bilir.
yediğimiz ikinci gol, ne yazık ki emre çolak'ın kaptırdığı top yüzünden oldu. orta sahada atağa kalkarken topun üstüne basıp dönerek rakibi varyeteli geçme hareketini beceremeyip kaptırdığı top, 5 saniye sonra filelerimizdeydi. emre çolak çok iyi bir oyuncu, ama sanırım bu gece o varyeteyi ceza sahasına yakın bölge dışında yapmaması gerektiği öğrenmiştir.
yediğimiz ikinci gol her şeyi alt üst etti. takım dağıldı. gol yemeden 2 gol daha atmamız gerekiyor olması takımı saçma bir telaşa sürükledi. halbuki yanlış hatırlamıyorsam 25 dakikamız vardı.
bu baskı rijkaard'ı bile dağıttı. halbuki devrede gio'yu çıkarmış emre çolak'ı almış sonucunu görmüştü. hatta ikinci golden sonra balta'yı alıp caner'i ileri göndererek bunun da sonucunu gördü.
ama servet'i santrafor olarak oyuna almak, klişe olacak ama inanılır gibi değil. rijkaard geldiğinde, artık servet'ten ön libero gibi saçmalıklar görmeyeceğiz diye sevinmiştim, bir de baktık bursa deplasmanında, arda santrafor. ama alıştık şimdi arda'nın forvet göbeğinde oynamasına. ama servet'in santrafor oynamasına alışabileceğimi sanmıyorum. ve servet oyuna girince, vur bakalım ileri yükseğe doğru, nasılsa dragon servet vurur şeklinde bir oyun tutturduk. servet girdikten sonra sanırım en az 10 dakika daha oynandı. 10 dakikada neler olur yahu. hem de senin takımın sürekli baskı yaparken. topal'ı çıkarınca da orta saha kaldı antalya'ya. tam arayıp da bulamadıkları boşluklar bulmaya başladılar, dirençleri ve moralleri de artmıştı.
neyse. sakin ol hayat da senin şampiyonluk da galatasaraylı.
kayseri'de beraberlik almış da olsa, kupada antalya'ya elenmiş de olsa taş gibi bir galatasaray gördüm yine. bu takım çok iş yapar. yeter ki kendi ilkelerine ihanet etmesin.