172
-estadio de futbol y pelota de futbol como un regalo para nosotros con el nombre de dios-
(bkz: stadyumları ve topu yaratan futbol tanrısının adı ile)
madem ki belgarath kardeşimizin morali bozulmuş, biz neşeli tarafları ile başlayalım.
-ne olursa olsun, ali sami yen'de 3-2 galip geldiğimiz maçtır. ali sami yen de maç kaybetmeye veya berabere kalmaya dayanamıyorum arkadaş. tecavüze uğramış gibi hissediyorum kendimi.
-emre çolak ali sami yen'de, a takımı ile ilk defa normal bir gol attı. önceki denizli belediye'ye attığı penaltı golüydü. o maç ta kupa maçı'ydı, tesadüf bu da kupa maçı.
-on bir veya on iki maçtır, gollerimizi hep duran toplardan buluyorduk. bu sefer üç golümüzün iki'si atak kombinasyonu'ndan oldu. buna da çok sevindim. harikaydılar.
-arda turan kilo vermiş. çok şaşırdım. çok ta sevindim. biraz geç oldu ama olsun. bu ileriye yönelik umutlandırdı beni. böyle giderse iki hafta sonra harika bir arda turan izleyeceğiz demektir. sanıyorum bu nedenle 70.dakikada şişen arda 85'e kadar kesilmeden oynadı. tabanca gibi olmuş. kız arkadaşı yaramış buna. helal olsun.
-daha da güzeli takım 70 te şişmedi. arda oynayınca, takım da 85'e kadar sürüklemeye çalıştı maçı. iyi oynamadılar ama yorgunluk emarelerini 85.dakika da göstermeye başladılar.
-servet forvet oynadı. şu bizim ayı boğan. turu kaybetmemize çok sinirlenmiş olmama rağmen, adamın sahada forvet olarak yapmaya çalıştıklarını görünce sinirden'midir nedir, bi anda kendi kendime gülmeye başlamışım. ahahahaha.. aklıma geldikçe hala gülüyorum lan... ahahahaha...
gelelim maça;
uzun uzun yazmamıza gerek yok. artık klasik oldu zaten. millet okumaktan sıkıldı. gene iki kişiyi defansa bırak dörder'den sekiz kişiyi yolla ileriye, boğsunlar karşı takımı. o arada girerse girer, girmezse de şansımıza artık diye başladık maça. iyi de kardeşim, iyi de saygıdeğer hocam; madem yine iki kişiyi bırakacaktın arkada bunlardan birisi niye servet değil. servet "mal" bi futbolcuysa o zaman forvet te ne işi var. servet forvet oynarmı yaw. kaç aydır ne yapıyosun sen orda. göre göre bunu mu gördün.
bin defa söyledik, bin defa yazdık. bu defansa iki kişi bırakma numarası her zaman tutmaz, araya uzun toplar atmayı becerebilen takımlar üflerler bizi diye. bu gün de öyle oldu işte. adamlar yenildiler ama teorik olarak galibiyetle eşdeğer bir sonuç alıp bizi kupa dan elediler.
takıma gelince; takım her hangi bir perspektif dahilinde oynamıyor. ileriye sekiz kişiyi yollayınca her şey onların bireysel yeteneklerine kalıyor. rakip takımlar'da işi çözdüler zaten. onlar da 4-4-2 ile çıkıyorlar. topu da bizimkilere veriyorlar. istatistiklere baksan topla oynama yüzdemiz tavan yapmıştır. ama sonuç. sonuç yok.
bizim öndeki adamları liberolar ve stoperler kucağına alıyor. zaten sekiz kişilik defansları kendiliğinden oluşmuş oluyor. arada bir iki uzun top çıkarabilirlerse gol tehlikesi yaratıp ali sami yen'den bir beraberlik veya galibiyet çıkarabilirmiyiz'e oynuyorlar.
bir şey yapılıyor sanılsın diye rijkaard'da üç beş adamın yerini değiştiriyor filan, herkes de "vardır olm adamın bir bildiği" düşüncesi ile bu tiyatro oyunu'nu seyredip evine dönüyor.
takımın iyisi kimdi diye soracak olan olursa valla ben diğerlerinden daha süper oynayan birisini göremedim. herkes vasat tı. kötüsü kimdi diye sorarsanız da, bu dos santos var ya dos santos, ali sami yen'e büfeci yapmam. sinir etti beni.
ikinci golü neill yerini kaybedip ileriye çıktığı için yedik. bir daha böyle bir şeye neden olursa affetmem. yağar eserim üstüne. forveti affederim defansçıyı affetmem. maçı defansçı kaybettirir.
allah sonumuzu hayretsin.
(bkz: stadyumları ve topu yaratan futbol tanrısının adı ile)
madem ki belgarath kardeşimizin morali bozulmuş, biz neşeli tarafları ile başlayalım.
-ne olursa olsun, ali sami yen'de 3-2 galip geldiğimiz maçtır. ali sami yen de maç kaybetmeye veya berabere kalmaya dayanamıyorum arkadaş. tecavüze uğramış gibi hissediyorum kendimi.
-emre çolak ali sami yen'de, a takımı ile ilk defa normal bir gol attı. önceki denizli belediye'ye attığı penaltı golüydü. o maç ta kupa maçı'ydı, tesadüf bu da kupa maçı.
-on bir veya on iki maçtır, gollerimizi hep duran toplardan buluyorduk. bu sefer üç golümüzün iki'si atak kombinasyonu'ndan oldu. buna da çok sevindim. harikaydılar.
-arda turan kilo vermiş. çok şaşırdım. çok ta sevindim. biraz geç oldu ama olsun. bu ileriye yönelik umutlandırdı beni. böyle giderse iki hafta sonra harika bir arda turan izleyeceğiz demektir. sanıyorum bu nedenle 70.dakikada şişen arda 85'e kadar kesilmeden oynadı. tabanca gibi olmuş. kız arkadaşı yaramış buna. helal olsun.
-daha da güzeli takım 70 te şişmedi. arda oynayınca, takım da 85'e kadar sürüklemeye çalıştı maçı. iyi oynamadılar ama yorgunluk emarelerini 85.dakika da göstermeye başladılar.
-servet forvet oynadı. şu bizim ayı boğan. turu kaybetmemize çok sinirlenmiş olmama rağmen, adamın sahada forvet olarak yapmaya çalıştıklarını görünce sinirden'midir nedir, bi anda kendi kendime gülmeye başlamışım. ahahahaha.. aklıma geldikçe hala gülüyorum lan... ahahahaha...
gelelim maça;
uzun uzun yazmamıza gerek yok. artık klasik oldu zaten. millet okumaktan sıkıldı. gene iki kişiyi defansa bırak dörder'den sekiz kişiyi yolla ileriye, boğsunlar karşı takımı. o arada girerse girer, girmezse de şansımıza artık diye başladık maça. iyi de kardeşim, iyi de saygıdeğer hocam; madem yine iki kişiyi bırakacaktın arkada bunlardan birisi niye servet değil. servet "mal" bi futbolcuysa o zaman forvet te ne işi var. servet forvet oynarmı yaw. kaç aydır ne yapıyosun sen orda. göre göre bunu mu gördün.
bin defa söyledik, bin defa yazdık. bu defansa iki kişi bırakma numarası her zaman tutmaz, araya uzun toplar atmayı becerebilen takımlar üflerler bizi diye. bu gün de öyle oldu işte. adamlar yenildiler ama teorik olarak galibiyetle eşdeğer bir sonuç alıp bizi kupa dan elediler.
takıma gelince; takım her hangi bir perspektif dahilinde oynamıyor. ileriye sekiz kişiyi yollayınca her şey onların bireysel yeteneklerine kalıyor. rakip takımlar'da işi çözdüler zaten. onlar da 4-4-2 ile çıkıyorlar. topu da bizimkilere veriyorlar. istatistiklere baksan topla oynama yüzdemiz tavan yapmıştır. ama sonuç. sonuç yok.
bizim öndeki adamları liberolar ve stoperler kucağına alıyor. zaten sekiz kişilik defansları kendiliğinden oluşmuş oluyor. arada bir iki uzun top çıkarabilirlerse gol tehlikesi yaratıp ali sami yen'den bir beraberlik veya galibiyet çıkarabilirmiyiz'e oynuyorlar.
bir şey yapılıyor sanılsın diye rijkaard'da üç beş adamın yerini değiştiriyor filan, herkes de "vardır olm adamın bir bildiği" düşüncesi ile bu tiyatro oyunu'nu seyredip evine dönüyor.
takımın iyisi kimdi diye soracak olan olursa valla ben diğerlerinden daha süper oynayan birisini göremedim. herkes vasat tı. kötüsü kimdi diye sorarsanız da, bu dos santos var ya dos santos, ali sami yen'e büfeci yapmam. sinir etti beni.
ikinci golü neill yerini kaybedip ileriye çıktığı için yedik. bir daha böyle bir şeye neden olursa affetmem. yağar eserim üstüne. forveti affederim defansçıyı affetmem. maçı defansçı kaybettirir.
allah sonumuzu hayretsin.