• 251
    bu maçta puan kaybettiğimiz için canım çok sıkkın, maç bittiğinden beri kendime gelemedim bir türlü, çok kızgınım ve sinirliyim, evet hep kazanamayız illa puan kaybederiz ama bu şeklide olmamalı, korkak, isteksiz, ruhsuz bir oyun görmek istemiyorum ben, hele selçuğu görmek hiç istemiyorum, sinirim bir türlü geçmedi, keşke zengin olsaydım da telefonu falan duvara atsaydım televizyonu tekmeleseydim falan da deşarj olabilseydim :(
  • 254
    bu mac ile ilgili yorumum çok basit ve çok kısa.

    elbette puan kaybedeceğiz.
    elbette iyi oyna(ya)madığımız maçlar olacak.

    lakin 15 yıllık aktif futbolseverlik yaşamımda öğrendiğim ve doğruluğu kanıtlanmış bir şey var.

    şampiyon, iyi oynayamadığı maçları da kazanan takım oluyor. iyi oynamasak bile kazanmak zorundayız.
    bunu yapamadiginizda sampiyon olamiyorsunuz.

    ayrica, takimda pek bir reaksiyon goremedim ben yenilen golden sonra
  • 255
    acayip yüksek derecede nem ve sıcakta oynanmış maçtır. oyuncuların boş alana koşarken ne kadar zorlandığını ben televizyon başından fark ettim. şu takımın o ısıran oyununu şu veya bu sebeple görememek insanı üzüyor. ama yine de antalya deplasmanında 1 puan kabul edilebilir diye düşünüyorum. bu sıcak ve nemli ortamda oyuncuların sağlığına zarar gelmemesi ise en büyük kazancımız.

    herkesin bu derece yorulduğu bir maçta belki de feghouli değişikliğini daha erken yapmalıydık. 60-70 arası değişiklikleri tamamlamamız gerekirdi ama farklı etkenler de olabilir. belki de hoca son değişikliği olası bir sağlık sorunu için de bekletmiş olabilir. serdar'ın nefes alamıyorum deyip değişiklik istemesi -ki ikinci değişiklikti- kendisini korkutmuş olabilir. çünkü değişiklik hakkınızın kalmaması muhtemelen saha içindeki oyuncuyu da "son ana kadar" psikolojisine sokacaktır, bunu istememiş kendilerine her an çıkabilecekleri güvencesini vermek istemiş olabilir.

    o kadar yazdıktan sonra küçük de bir anımı anlatayım. şu an çocukluğumun geçtiği şehir olan düzce'deyim, ailemin yanında. maçı kahvede izliyordum bir-iki çocukluk arkadaşımla beraber. her neyse gomis golü attıktan sonra sevinç anında kendisini hafif arkadan bir açıdan gösterdi. kahvede anlam vermek istemediğimiz bir kıkırtılar falan yükseldi yaşlı dayılar bir sırıtıyor falan. sonumuz hayrolsun.
  • 256
    puan kaybının sebepleri;

    1- hava şartları ve nem %10
    2- zemin %10
    3- milli ara %10
    4- oyuncu değişiklikleri ve zamanlamaları %50
    5- futbolcuların beceriksizliği %20

    ilk 3 ve son madde için yorumlayacak pek bir şey yok. değişiklikler için de fatura bittabi tudor'a kesilir. ilk su molasına kadar hiçbir şey oynayamamış takıma, su molasında verilen direktifler işe yaramadı. golü bulup soyunma odasına gittik, döndük aynı tas aynı hamam. antalya gümbür gümbür gelmemesine rağmen golü her an yiyebileceğimiz çok açıkken yapılacak şey oyunu rakip sahaya taşıyacak oyuncu sayısını artırmak.

    ama tudor sağ olsun selçuk'la oyunu rakip sahaya yıkmak yerine oyunu tutmaya çalıştı ki onu da beceremedik. zaten selçuk'un girmesi bir hata, yerine girdiği adamın belhanda olmaması ayrı bir hata. sol kanattan rakibi hiç tehdit edememişken tolga'yı sahada tutmada ısrar etmesi bir başka hataydı.

    dediğim gibi diğer şartlar için yapılabilecek bir şey yok ama oyuna yaptığı her müdahalede yanlış işler yaptı. bu da bize 2 puana mal oldu.
  • 258
    #2241072

    başımızda hala bir hoca olmadığını düşünüyorum ve inatla tudor'un beni utandırmasını, yerin dibine sokmasını istiyorum. rıza çalımbay'a sorsalar "kimi çıkarıp kimi sokmak istersin gs'a" diye. ndiaye-selçuk derdi. tudor da aynısını yaptı. sahada yürüyen belhanda'yı o kadar dakika oyunda tutup ndiaye'yi çıkarmasına anlam veremedim.

    evet hava şartları çok kötü, zemin berbat lakin bunu bilerek oraya gidiyoruz. buna göre oyun planı ve değişiklik yapmak gerekiyordu. 1 gol bulunca geriye yaslanacak bir kadro yok elinde hocanın. saldıracak ve presiyle ezecek bir takıma sahibiz. bunu geçtiğimiz 3 haftada fazlasıyla gördük. galatasaray'dan en nefret ettiğim zaman öne geçtiğinde geriye yaslanıp topu rakibine bıraktığı zamandır. tudor, hava ve zemini düşünerek yaptı sanırım bunu. yapmamalıydı. çok zor deplasmandı ve rakibimizin en iyi 2 adamı sakattı. 1 puan iyi mi? bence iyi lakin bu kaybedilen ufak puanlar şampiyonu belirleyecek. keza şu anda en büyük rakibimiz * bjk bala göte maç kazanıyor.
  • 260
    sonuç olası, fakat asla ve asla nazar boncuğu olarak değerlendirilmemesi gereken maçtır. skordan bağımsız, üretkenliğin azalıp geçen seneye yapılan dönüş, tehlike çanlarının en büyüğüdür.

    kendisi ile yıldızım hiç bir zaman barışmayacak, iyi oynadığımız, katma değerini gördüğümüz takdirde ise hakkını teslim ettiğimiz tudor maçı elleri ile teslim etmiştir. selçuk'un kendi bile beklemediği anda oyuna girmesi, geç değişiklikler, belhanda ve tolga'nın sahada kalması bu kadroyu bile şampiyonluktan ettirir. tudor sayesinde mi, tudor' a rağmen mi bekleyip göreceğiz. ben hala ve hala tudor'a rağmen diyenlerdenim, bir şampiyon olalım bir şekilde, çok ama çok daha detaylı resim ortaya çıkacak.

    selçuk denen ahlak yoksunu rezil adamı biliyoruz da, bu 11'in bu adamın girmesi ile bu kadar dağıtmasını da kusura bakmayın kabul etmek mümkün değil. diğer oyuncularımızda da performans düşüklüğü göze battı ve ilk 3 haftada gördüğümüz hırstan eser yoktu.

    maicon haricinde göze çarpan bir performans yoktu. linnes, tolga rezil, ndiaye olmazsa olmaz, mariano-rodriguez hattı ise biraz problemliydi. aydın karabulut kim, yapma mariano! ilave olarak dün biraz basit oynayabilip, topu, özellikle belhanda, doğru zamanlarsa ayağından çıkarabilseydi, maç da farklı olurdu ama yine de geçen seneden sinyalleri gördük o yüzden aman çok ama çok dikkat.

    edit: hava muhabbetinin bu kadar dönmesi tehlikeli, böyle bahaneler aramayalım, iğneyi kendimize batıralım, en nihayetinde biz de bir iskandinav takımı değiliz. güney amerika ve afrika'lı oyuncuların ağırlıkta olduğu bir takımız. hava, arkasına sığınılacak en basit ve tehlikeli bahane. dün oynanan kötü futbol ve hataların üzerinde duralım, hava civaya takılmayalım.
  • 262
    kimseye bu beraberliği fatura etmememiz gerekir. bu maçta 1 puanı kazandık, 2 puanı kaybetmedik, antalyaspor bizi durdurdu, bu havaya ve sahaya alışkanlık gösteremeyen oyuncularımız tepki veremedi. mağlubiyet beklerken 1 puan aldık.

    yapılması gerekenler var tabi ki, takım antalya'ya geç gitti, bir gece öncesinden gidilebilirdi. atmosfere uyum sağlardık. bundan sonra deplasman maçlarında dikkat etmek gerekir.

    sıradaki maç içeride kasımpaşa, tribünler dolmalı, net bir galibiyet almalıyız.
  • 263
    selcuk ndiaye degil de belhanda'nın yerine girmeliydi.

    ayrıca 85. dakikada gole ihtiyac varken eren derdiyok'u alacaksın ki cift forvetle oynayıp takıma da kazanmamız lazım mesajı vereceksin.

    yalnız bizim aksimize tüm takım ve hoca bu macta 1 puana razıymıs. 1-1 olunca yeterli reaksiyonu göremedim.

    hava, zemin illa ki etkilemistir. dilerim bundan sonraki deplasman maclarımızda icerideki gibi oynayabiliriz. yoksa skoru bulsak bile biz geriye yaslandigimizda gol yeriz. bu galatasaray'ın genlerine islemis bir gelenektir. herkesin hatalarından ders cıkarması gereken bir maç oldu. feghouli iyice ritm bulunca orta saha degisikligini tolga'yla yapacagimiz icin cok mutluyum.

    selcuk go home!
  • 265
    hava sadece bize mi sıcak? hava sadece bize mi nemli? bu tarz bahanelere sığınmak büyük takım taraftarına yakışmıyor. aynı havayı soluyan antalyaspor, takır takır oynadı diyemesem de potansiyelinin üstüne çıktı.

    bana göre puan kaybının sorumluları; alternatif planı olmayan ve doğru oyuncu değişikliğinden bihaber indiana jones, street futbol oynamaya çalışan gamsız 10 ve tabii ki haşmetli kaptanımız s8.

    allah aşkına artık teknik ekipten birisi şu yan top zaafımızı görsün. yan top konusunda kendimizi geliştirebilirsek bir daha hiç gol yemeyecekmişiz gibi geliyor.

    muslera'nın en azından altıpas içindeki topları almaya çıkması gerektiğini düşünüyorum. bu maçta yediğimiz golde eto'yu savunamayan oyuncuların ne kadar hatası varsa; önündeki topu zıplayarak almayan muslera'nın da var. bunu yanında çok net 2 kurtarışı vardı. en azından mağlubiyeti önledi.
  • 266
    galatasarayımızın 2017-2018 sezonunun ilk puan kaybını yaşadığı maç. takımın başkanından en küçük taraftarına kadar hiç kimse bu sezon 34 maçta 34 galibiyet beklemiyor sonuçta. fakat sezon sonunda şampiyonluk ipini göğüsleyebilmemiz için kötü oynadığımız maçlarda da kazanmayı bilmemiz lazım. maçın ilk yarısında antalyaspor, orta sahası ve defansı arasındaki bölgeyi çok boş bıraktı. badou veya maicon ile başlayan ataklarda o bölgede topla buluşan belhanda bir anda kaleye yüzünü dönüp etkili olmaya çalıştı ki golümüz de bu şekilde başlayan bir atakta belhanda'nın topu rodriguez ile buluşturması sonucu oldu. tekrar tekrar söylemeye gerek yok selçuk hamlesi yanlış bir hamleydi ve takımı geri yasladı dahası ileriye bu tip çıkışları da engelledi çünkü belhalda sol kanatta çok sırıttı. rodriguez'inde oyundan erken düşmesi ve feghouli'nin de geç girmesi sonucu bağıra bağıra 2 puan gitti. lig uzun bir maraton daha 30 hafta var ve bizim 9. haftaya kadarki tüm maçlarımızı tam konsantrasyon ile oynamamız gerekiyor. 9. haftadan sonra fikstür zorlu ve olası puan kayıplarını oraya bırakmamız lazım. içerideki maçlarda rakipleri sürklase edeceğimizden şüphe yok fakat deplasmanlarda geri yaslanıp korkak oyundan bir an önce vazgeçmemiz lazım.
  • 267
    kötü oynadigimiz bir müsabakada 2 puan kaybettigimizi degil, 1 puan kazandigimizi dü$ünüyorum. yani bardagin yarisi bo$ degil, yarisi dolu benim gözümde. zafere giden yolda olur böyle ufak tefek kazalar. bunlardan bir derse çikarip, bir daha ayni hatalari tekrarlamamaliyiz. hatalar silsilesi ile golü yedik adeta. rakip korner kullanirken pasla$iyor, kimsenin de aklina gelimiyor gidip rahatsiz etmek. sonra altipasin üstünde 5e 3 olmasina ragmen eto'o çok rahat bir vuru$ yapiyor ve musleramiz, canimiz kedimiz, çikabilecegi top çikmiyor ve golü yiyoruz.

    yenilen golde eto'oya en yakin stoper 2 metre uzakta. bu olmamali, gs artik yan toplarda rakiplerini bu kadar serbest birakmamali.

    alinan bir puana üzülmek yerine sevinmeliyiz. gol haricinde tek kayda deger pozisyonumuz yok, tarihe not dü$ülsün.
  • 268
    şimdi futbolcularımız hakkında genel bir yorum yapmak gerekirse; muslera, maicon, gomis ve rodrigues harici herkes kötü oynadı. bu kadar kötü oyun oynanıyorsa direk orta sahaya bakmak gerekiyor. belhanda-tolga-n'diaye ve fernando kötü oynadılar. özellikle fernando ve n'daiye ilk iki maçtaki gibi oynasalar bu maçı kopartırdık. şu da bir başka gerçek. n'diaye ve fernando kötü olsalar bile yerlerine ikame edecek futbolcu yok. ancak şu yapılabilir, ikisinden birisi oyundan alınacaksa tolga veya belhanda onların yerine ikame edebilir. belhanda'nın kötü hali bile selçuk'tan iyi durumda. rakibi korkutmak istiyorsak bazen forveti çiftlememiz gerekebilir 70. dakikadan sonra. misal eren ile gomis bir arada oynasa belki 2. golüde atabiliriz. mariano ve linnes'te kötü oynadılar bu maçta. takımdaki futbolcuların bu kötü oyunu geçici mi yoksa kalıcı mı kasımpaşa maçında göreceğiz. inşallah değildir.
  • 273
    fernando muslera'yı kaleci olduğu için hariç tutarsak milli takımlarına giden oyuncularımızın tamamından sıkışık fikstür sebebiyle teknik direktörleri en etkin şekilde faydalanma amacı taşımışlar. mircea lucescu da birkaç gün arayla oynanan milli maçlara neredeyse tamamen farklı ilk on birlerle başlayınca bir benzerini düşünmüştüm ama sanırım diğer takımlarda da varmış bu durum. bu açıdan ve de maç içi performansları ile değerlendirecek olursak;

    muslera: gayet iyi bir maç çıkardı ve iki mutlak golü önledi. yan toplardaki zaafımızı sadece kendisine mal edemem ama belki golü önleyebilirdi.
    serdar aziz: fedakarlık yaptı ama önceye göre daha durgundu, zaten sakatlanıp oyundan çıktı. tedirgin oynadı, kafa toplarında fena değildi ama birkaç önemli pas hatası oldu. lüzumsuz yere ayağına bastığı eto'o'yla gereksiz bir sürtüşme yaşadı.
    denayer: serdar'a göre çok daha diri ve hareketli göründü, birkaç tane sert ve yerinde müdahalesi oldu ama kafa toplarında iki kez zamanlama hatası yaşadı.
    maicon: müthiş oynadı, hiçbir hatasını görmedim. kafa toplarında ekstra iyiydi.
    mariano: her zamanki gibiydi.
    linnes: birkaç tane akıl almaz hatası olsa da maç boyunca çok mücadele etti. sonlara doğru yorulduğu hissedildi. mücadelesine sözüm yok ama oraya takviye arıyoruz.
    fernando: tek bir hatası dışında muazzam oynadı. o hatasında da rakibe şut izni vermeyerek saniyesinde telafi etti. orta sahanın patronu resmen.
    ndiaye: 2 ve 5 eylül tarihlerinde burkina faso'ya karşı sırayla 16 ve 90 dk görev yapmış. vallahi maçta sanki iyi gibiydi ama 60. dk'da çıkacak kadar da bir düşüşünü görmedim. koruma amaçlı çıkmıştır diye düşünüyorum ama yerine başkası girmeliydi. bir saatlik performansı benim için gayet tatmin ediciydi.
    selçuk: bok gibiydi.
    tolga ciğerci: sadece 2 eylül'de ukrayna'ya karşı 90 dk oynadı. o yüzden bu maçtaki etkisizliğini milli maç arasına pek bağlayamıyorum. iyi mücadele etmedi ve takım oyunundan kopuktu. kafası başka yerde gibi oynadı.
    belhanda: 1 eylül'de mali'ye karşı 90 dk yapmış ve farklı skor alındığı için ikinci maçta oynamamış. çok aşırı iyi değildi ama mücadele ediyor yani bir şeyler yapmaya çalışıyor. hadi milli takım kampından döndü de yol yorgunuydu diyelim.
    garry rodrigues: 5 eylül'de güney afrika'ya karşı 90 dk oynayıp 2 gol attı. bu maçta bana şahsen saç baş yoldurdu. asisti güzeldi ama önceki haftalara nazaran mental ve fiziksel açıdan kesinlikle hazır değildi. birçok pozisyonda önündeki bomboş alanı bile değerlendiremedi.
    feghouli: çok kısa süre aldı ama topa inanılmaz hakim bir tarzı olduğunu 2-3 topla buluşmasında bile gösterdi. al gülüm ver gülüm yapmadı. bu nokta çok önemli.
    gomis: uzun uzun yazmaya gerek yok, her açıdan süper bir maç çıkardı. hem savunmada, hem de hücumda çok iyiydi.

    bu açıdan hem milli takıma giden hem de burnunu kıran serdar'ın nispeten etkisizliği, erken çıkan badou, koşacak mecali kalmamış rodrigues ve yol yorgunu olduğunu umduğumuz durgun belhanda ile takımda kalan gomis, fernando, maicon, mariano ve hatta denayer'in diri halleri sanki milli takım dönüşü sorun yaşadığımızın sahada göstergesi gibiydi. milli takıma gitmesine rağmen çok az süre alan linnes'in hayvan gibi mücadelesi de bunu destekler nitelikte diye düşünüyorum. umarım bir an önce eti budu belli tolga yerine de feghouli'yi koyup garry rodrigues'i daha etkili olduğu sola çekeriz.

    not: milli takımına giden son oyuncumuz eren idi ve bu maçta görev yapmadı.
  • 274
    savunma yapmayı öğrenmişiz bu çok net, açık vermiyoruz genel olarak. hücum da bu takımın etkili olması için savunma çizgisi kesinlikle önde olmalı. aslında bahane değil fakat hava ve zeminden dolayı orta sahamız ileri çıkamadı baskıyı yedik ve bu takımın omurgası orta saha kesinlikle. belki de silik futbol ve hızlı ileri 2-3 topla pozisyon bulacağımızı düşündüm 2. yarı tıpkı ilk bulduğumuz golde ki gibi. sağlık olsun umarım haftaya daha etkili oluruz.
  • 275
    oyuncu ve teknik kadro olarak iyi oynamadığımız maç olarak tarihteki yerini alacaktır.

    milli maç dönüşleri veya cl/uefa-lig geçişlerinin her zaman zor olduğu bilinen bir gerçek, antalya sıcağı ve zeminlerinin de kötü olması eklenince oyun kalitesinde bir düşüş yaşanması futbolu birazcık bilen herkesin bekleyeceği bir şeydi aslında ama dün akşam yaşanan düşüşü eminim futbolcular ve teknik kadro bile tahmin etmemiştir. oyuncuların en az %60'ı geçen 3 maç performanslarının bariz bir şekilde altında kaldı, teknik ekibin kulübeden oyuna müdahale etme performansı da kötü olunca, ki bunda kulübe kalitesinin de etkisi yadsınamaz, ortaya dün akşamki gibi bir sonuç çıkmış oldu. bu maç özelinde kadro seçiminin eleştirilmemesi gerektiğini düşünüyorum, çünkü rakibiniz çok özel bir takım değilse ve özel bir taktik gerektirmiyorsa, kazanan takımımı bozmamak herkes adına "bak ben formayı adaletli dağıtıyorum" mesajı içeriyor, oyunu rakip sahaya yığmak gerekirken yapılan hamleler ise pekala eleştirilebilir, selçuk'a baktıklarında bir çok insanın göremediği neyi görüyorlar bilmiyorum ama dün akşam selçuk ile oyunu rakip sahaya yıkmayı beklemek pek akıllıca değildi, herkes gibi ben de bir sofiane feghouli hamlesi bekledim ama düşününce sakatlıktan yeni dönmüş bir fehouli'yi böyle bir zeminde oynatmak da pek akıllıca olmazdı, kulübenin kalitesi ve yaşanan 1 zorunlu değişiklik de aslında işleri bir miktar zorlaştırdı. sonuç olarak dün gece 2 puan kaybettik yerine 1 puan kazandık diye düşünmekte bir sakınca görmüyorum çünkü 34 haftanın 34'ünde de kazanmayı beklemek en sevimli tabirle iyimser olmak olur, lig uzun maraton ve bu maratonda bazen değil puanlar averajlar bir fark yaratabiliyor, önümüze bakıp istediğimiz galatasaray'ı kasımpaşa maçında görmek dileği ile.

    küçük bir ekleme; 10 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçı sonrası kelle isteyen, eski hocamız fatih terimin adını hortlatan arkadaşlardan temennim biraz sabır lütfen.
App Store'dan indirin Google Play'den alın