276
berbat bir zeminde, yapış yapış gibi bir nem, beter bir sıcakta oynanmış maç. puan kaybı fazla yadırganmamalı, performans gösteremeyen oyuncular anlayışla karşılanmalı. işimiz insanla, makineyle değil sonuçta.
277
aldığımız 1 puanın değerini muhtemelen sezonun sonlarına doğru anlayacağımız maç. antalyaspor bize her zaman ters gelen bir takım ve zor bir deplasman. buna rağmen skor üstünlüğünü bulduk, kazanabilirdik tabii ama olmadı maalesef.
278
kanser manser olmadığımız maç. ayarımız yok. kötü oynadık. özellikle ikinci yarı geriye yaslanmamız sıkıntı yarattı. ama özellikle ilk yarı kötü değildik. dengeliydik. o sıcakta, o nemde, o sahada makul bir oyun oynadık.
279
nemden koşamayınca baskı falan yapamadık. yok antalya pres yapmış yok geniş alana açılmış falan hikaye. 10 kere alacağımız maçı nem ve zemin yüzünden alamadık. feghouli ve lato katılsın vura vura geçeriz. çok da şey yapmamak lazım.
280
selçuk inan ile beraber pablo escobarsız narcos tadı veren karşılaşma.
281
maçın ikinci yarısında yapılan defansı çok beğendim. o kadar iyi alan kapattık ki antalyalı oyuncular kafasını kaldırıp orta yapmak için fırsat bulamadılar.sürekli sacma sapan top çevirdiler. golün bireysel hata ile geleceği belliydi. nitekim hızlı korner ve muslera'nın hatası ile golü yedik. serdar sakatlanmasa yine gol yemezdik bence. ben gelecek adına umutlandım.
282
eğer bu maç selçuk inan'ın silinmesine sebep olacaksa, bu maçtan alınmış 1 puan kazanacağımız bütün maçlardan değerlidir. böyle biline.
283
ben bu maci seyrederken asiri rahat seyrettim. futbolculardan kalite akiyor cunku. galatasaray öyle oynadi ki cani ne zaman isterse gol atacak gibiydi. macta kaybedilen 2 puanin sanssizlik oldugunu dusunuyorum.
mac saatinde antalya'da hissedilen hava sicakligi 34 dereceydi. simdi antalya'yi bilmiyorsaniz, otel disinda bir gun gecirmediyseniz anlatayim. sira daglardan sonra inilen bir cukurda cehnnem gibi bir sicagi olan sehirdir antalya. öyle ki deniz kenarinda bile serinlemeniz mumkun degil. klima yoksa gece yatmak mumkun degil. balkonda bile oturulmuyor. bu sehire alisik olmayan icin korkunc bir sicak var.
antalya stadi butun gun o cukurda gunes yiyor. beton isiniyor, emin olun disarida 34 dereceyse sahada 36-37 derece vardir. maci anlatan spikerlerin sesi yankili bir odadan geliyordu ve muhtelemen kapali bir yerden anlattilar maci. hesabini siz yapin. böyle bir ortamda cimlerin ustune deniz kumu dökulmus bir sahada milli aradan ve saatlerce ucak yolculugundan sonra oynadi galatasaray maci. istanbul'un 30 derecesinden östersund'un 7 derece soguna inmek ne kadar zorsa bunun en az 2-3 kati daha siddetlisini hissedersin sicaga ciktiginda. kisacasi saha ve hava sartlarinin maca etkisi öyle sandiginiz gibi %20 falan degil en az %50. ayni sahada antalya da oynadi ama alisik olduklari havada, alisik olduklari sahada ve milli mac arasinda antalya'da calisarak ciktilar sahaya. sartlar esit degildi. zaten ben fikstur cekildiginde özellikle yazin sicaginda nerede, kisin sogunda nerede oynayacagiz diye bakiyorum. yeni stadlarin öyle afilli sekilli olduguna bakmayin. tipik turk mimarisi. altyapi yok, bakim yok. kisin ortasinda sivas - kayseri gibi sehirlere gidecegiz mesela. bu tarz sikintilar ve puan kayiplari yasayacagiz. unutmayin rakip kuslardan biri kendi evinde yenildi, öburu bala göte 3 puan aldi.
maca gelecek olursak butun bu olumsuz sartlari oturdugum yerden hissettim. sanki biri futbolculara "aman cocuklar önce saglik lig uzun" demis gibi dizginliyorlardi bizim cocuklar kendilerini. cunku ne zaman pres ve sikistirma baslasa futbolcular birbirlerine "beyler sakin" isareti yaptilar. maci 1-0'a getirip, ustune yatip zorlanmadan puan almak gibi bir amaclarinin ve oyun planlarinin oldugu belliydi. antalya ile 100 mac yapsak bu sezon antalya hicbir macta galatasaray'dan fazla topla oynayamaz. özellikle de bu kadro bildigimiz topu oynarsa.
tudor'a kiziliyor "ndiaye neden oyundan alindi" diye. simdi oyun plani yukarida yazdigim gibiyse ben de ndiaye'yi oyundan alirdim cunku planin disinda kendini asiri gereksiz zorlayarak oynadi. serdar'in oyunu yarida birakmasi sanssizlik. ben olsam serdar ile baslamazdim belki tudor'un orada bir yanlisi var. ama feghouli konusunda hakli. kas yirtigi yasamis 1-2 aydir tedavi gören altin degerinde bir oyuncuyu o sahaya hic sokmazdim ben. yavas yavas alissin diye belki son 5-10 dakika oyuna alirdim. lig uzun cunku. olaya sadece bizim takim acisindan bakmamak gerekiyor. rakipler bizden cok daha kötu top oynuyor ve bu macin oynandigi gun rakiplerimiz oynasa hicbiri o sahadan galibiyetle cikamazdi. bala göte belki. nitekim biz de 8 dakika daha dayanabilseydik tertemiz bir uc puan almis olacaktik.
tudor'un kafasinda baska planlar var. takimin fizik kapasitesi tas gibi. ama tudor temizligi henuz bitirmedi. bence selcuk'u yemeye calisiyor. kendini sakatlama riski olan en dinamik oyuncuyu cikarip selcuk'u oyuna almasini böyle gördum ben. resmen bitirdi selcuk'u. ultraslan aciklama yapti, twitter ve sosyal medya savas acti. yani simdi selcuk agziyla kus tutsa tudor'un önune gecemez. selcuk'u kucaga oturttu tudor. arda'yla, burak'la ve duyar kasan turkcu eski futbolcularla kamuoyunda yer yapmaya calisan adami resmen sah-mat etti. artik selcuk'u kadroya almasa bile kimse ses cikaramaz. yönetim dahil. yasin konusunda eli daha guclu tudor'un, cunku yasin'in selcuk kadar bir agirligi yok takimda. selcuk resmen yuvalanmis ve güvelenmis takim icine. bunu da böyle birden degil ama ince ince bitirebilirsin. selcuk'u takimdan sogutup, maci sabote ettigini tum taraftarlara göstermelisin. ki baski daha da artsin ve selcuk kendi istegiyle fesih imzalasin vs. vs.
o yuzden caninizi sikmayin. takimin ve tudor'un (simdilik) arkasinda durun. lig uzun ve bakalim planlari nasil isleyecek. ilk uc macta rakibini cig cig yiyen takim baska turlu bu kadar pisiriklasmaz. mutlaka arkasinda bir plan vardir.
284
aslında 2 puan kaybedilmemiştir, selçuk gereksizi artık iyice rezil performans gösterince artık yedeklikten çıkma ihtimali de azaldı. o sebeple bu puan kaybına üzülmemek gerek. bu maç ile çok şey kazanıldı.
286
milli maç yorgunluğu
antalya sıcağı (sıcaklı değil de nem nem)
tarla gibi zemin
antalyanın iyi takım olması
deplasmanda olmamız
sezonun daha başında olmamız.
sebepleriyle berabere kaldığımız maç. yenilmedik bir de. altı üstü berabere kaldık.
çok da önemli değil bana göre. eleştrim yok.
hatta selçuk'u gündeme taşıması nedeniyle çok çok hayırlı bir maç oldu.
not: bir de karşı takımda etoo vardı
288
bu maçta alınan 1 puan ne kadar önemli ve değerliyse, hadi derbi ve büyük maçları saymayalım ama aynı sezondaki sivas, kasımpaşa, gençlerbirliği ve malatya gibi deplasmanlarda alınamayan 1'er puan da bir o kadar kıymetliydi bizim için.
diyeceğim şu ki; günümüz lig koşullarında, yabancı sayısı sınırı da hatırı sayılır bir rakamda iken anadolu kulübü diye tabir edilen takımlar hiç de fena takımlar kurmuyorlar, dolayısıyla, zorluk derecesi yüksek olan çoğu deplasmanda öncelikle 1 puanı cebe atacak şekilde oynamalıyız.
iyi takımsan zaten golü bir şekilde bulursun.
ama galip geleceğim diye "ya herru ya merru" topla tüfekle allah ne verdiyse saldırır, aşırı risk alırsan, ve de mağlup duruma da düşersen, artık didin dur o maçı çevireceğim diye, çok kolay iş değil.
yeni statların da yapımıyla artık deplasman maçları gerçek deplasman gibi olmaya başladı bizim ülkemizde de. bu nedenle olmazsa olmazımız içeride minimum fire, dışarda maksimum kayıpsız maç olmalı bence.