• 526
    en umutsuz oldugum macta fark beklerken takimin sahaya koydugu karakter ile puan veya puanlarin kacmasina uzulur hale geldim. hincal uluc gibi gozukmek istemem ama yine derli toplu bir oyun oynamadigimiz, seri’nin sutu haricinde organize pozisyona giremedigimiz bir mac. pas hizini arttirabilirsek bu karakter onumuzdeki donem icin isik vermektedir. geriye sadece hocamin forma adaleti kaliyor.
  • 528
    https://hofoot.toclipit.com/...p=yes&autoplay=1

    maci izleyemedim ama ozete bakilirsa psg baya domine etmis. 3-4 farktan zor kurtulmusuz. bir tek seri'nin pozisyonu var, o da ceza sahasi cizgisi ustunden bir sut. sozlukte yazilanlara bakilirsa sahanin en iyileri muslera ve luyindama. psg'ye karsi zaten daha baska bir durum beklemek olmazdi ama ne yazik ki hucumda hic bir planimiz, organizasyonumuz yok.

    her sene farkli bir kadro kuruyoruz olacak o kadar. acikcasi bu mali sartlarda falcao, seri, nzonzi, lemina gibi adamlari nasil aldik hala hayret ediyorum.
  • 529
    kimse kimseyi kandırmasın, maç boyu mahkum oynayıp sonuçta da yenildiğimiz maç. bizim her zaman bildiğimiz galatasaray bu mudur aq? öyle ki, neredeyse, kendi sahamızda 1-0'lık yenilgiye sevineceğiz! mağlup duruma düştükten sonra herhangi bir ''razı olmayış'' da görmedim açıkçası. tam tersine, ''0-1 iyidir daha fazla gol yemeyeliyim, zevahiri kurtaralım.'' anlayışı gördüm sahada. 2 takım arasında onca fark varmış... geçiniz efendim bunları. ben ne galatasaray takımları gördüm sahada 40 yıllık ömrümde. bizi kandırıyorlar akılları sıra. kiralık oyunculardan kurulmuş fleurquínler , sakat perezler, kolombiya bilmem kaçıncı liginden kiralanmış victorialarla nelerin yapılabildiğini gördük. madem arada bu kadar fark var, sen neden aranda on milyonlar fark olan -örneğin- yukatel denizlispor'u, akhisar'ı, psg'nin seni sahadan sildiği gibi silemiyorsun? biz bu farkı kendi lehimize sahaya yansıtabiliyor muyuz? cevap, hayır. bu takımdan bu sene hiçbir şey olmaz.
  • 532
    hücumda genel sorunlarımız devam etse de defansif konsantrasyon ve yardımlaşma konusunda elimizden gelenin üzerine çıktığımız maç. christian luyindama nekadio gerçekten akıl almaz bir seviyede oynadı. orta sahada tüm gayretimize rağmen presimizin kalite paslarla bıçak gibi yarıldığı anlarda ya kendi müdahalesiyle ya da varlığının yarattığı psikolojik baskıyla özellikle di maria'nın son vuruşlarda o kadar da rahat olmamasını sağladı. maçın başındaki 10 dakikalık bölümde gol olsa kimsenin birşey diyemeyeceği pozisyonları kazasız atlatmamız konsantrasyonumuzun daha da artmasına sebep oldu. orta sahada da görece daha derli toplu durduk. arada yaşanan küçük sekanslar orta sahanın potansiyeli hakkında ipuçları verse de birlikte ve güvenli şekilde sadece işine konsantre olarak oynamaya ihtiyacı olduğu açık. tabi bunun için de hocanın artık ideal dizilime karar vermesi gerekiyor...

    şu maçtan aynı oyunla aynı pozisyonlarla çok farklı bir mağlubiyetle de çıkabilirdik. bu da hem takım hem taraftar için bir yıkım olabilirdi. zaten sallantıda olduğumuz şu günlerde kendimize güvenimizin yerine gelmesi açısından önemli bir katkısı olacağına inanıyorum. sorunlarımız var, düzeltilebilecek ancak zamana ihtiyacı olanlar var, düzelmesi şu an için pek mümkün görünmeyenler var. bunları bir gecede halledebilmiş değiliz. ancak böyle bir skora, futbol şansına, hatta bir yanılgı denirse yanılgıya ihtiyacımız vardı.
  • 534
    1 ekim 2019 galatasaray psg maçı için gözlemlerim:

    -galatasaray 2018/2019 avrupa macerasını forvet sıkıntısıyla heba etmişti. bu sene de yeni iskeleti ve yenileyemediği bekleri yüzünden heba edecek gibi duruyor.
    -1 ekim 2019 galatasaray psg maçında oyun planı psg'yi durdurmaya yönelikti. savunma kısmını fena kotarmadık. ancak akan oyunda top bize geçtiğine yine 11 benzemez adamı oynamaya devam ediyoruz.
    -hücum planı olmadığı gibi, duran top setlerimiz de iyi değildi. ya da herhangi bir duran top setimiz var mı onu dahi bilmiyorum. durdurduk ama vurucu planımız olmadığı için yapabileceğimiz en iyi şey 0-0'a oynamaktı bunu da önemli ölçüde becerdik.
    -takım daha derli toplu göründü, kişisel olarak övgüm buna. ancak fatih terim'in hala hücum kısmında çözmesi gereken çok problem var.

    son lafım club brugge'e. takım halinde bizden iyi hareket ediyorlar. bu kadar üst düzey oyuncuyla nasıl benzer takım reaksiyonu gösteremiyoruz, kafam almıyor. umarım takım iyiye gider.
  • 536
    takımımızın iyi oyundan çok iyi mücadele ettiği şampiyonlar ligi müsabakası. ancak son maçlara baktığımızda bu maçta da üretkenlik konusunda sıkıntı çekiyoruz. falcao'yu ceza sahasında yeteri kadar topla buluşturamıyoruz. ben bu maçtan sonra geleceğe ümitle bakıyorum. bu maç bu sezon ki miladımız olabilir. önümüzde ki maçlarda iyi mücadelemizin yanına hücum da üretkenliği de katarsak iyi sonuçların üst üste geleceğini düşünüyorum.
  • 538
    arkadaşım, psg girmesi gerekenden daha az pozisyona girdi diye kasmamış olmuyor. adamlar baya baya zorlandı saha içinde, özellikle tuchel ter döktü.

    di maria ve icardi'yi maç başında luyindama çok sert ama kural içi hamleleriyle bi nebze sindirdi. di maria birkaç pozisyonda aha geliyo manyak diye topu ayağından rastgele çıkardı, karşı karşıya kaldığı pozisyon dahil.

    hücum olarak kötüydük, kalemizde 3-4 tane pozisyon verdik. ama agalar, rakip psg.
    rakip psg olunca bu oyun bu istatistik fazlasıyla yeterli.
  • 539
    iyi oynadık, oyun disiplininden kopmadık.

    ama maçla ilgili çıkarımlar yaparken şunu unutmamak gerektiğini düşünüyorum.

    real madrid’in formsuzluğunu da hesaba katarsak, bu maç şampiyonlar liginin en vitrin maçı bizim açımızdan.

    yani hem futbolcular, hem tribün ekstra motiveydi dün.

    fenerbahçe maçındaki tribünü hatırlayın, dünkü harika tribünle arada sadece 3 gün var.

    velhasıl; oyun planına sonuna kadar sadık kalmamızdan, yeni bir diziliş denememizden, seri’nin yükselen formundan, nzonzi’nin harika futbolundan, luyindama’nın kendine çeki düzen verişinden ben de çok memnunum. ama bu futbolcuların dün ekstra bir motivasyonla oynadığını unutmamak lazım.

    ha tabii ki bu her avrupa maçı için geçerli olacak. beni tedirgin eden ligdeki başarı.

    hucüm planımızı geliştirmemiz ve devre arasına maksimum puanla girmemiz gerekiyor.

    devre arası 2 bek ve 1 kanat transferiyle bu takımın önü çok açık.
  • 540
    ryan babel yerine florin andone ile başlasaydık, ilk yarı hücum presi ile psg savunmasını bunalttığımız dakikalarda gol bulma şansımız yükselirdi diye düşünüyorum. ryan babel maalesef bu konuda çok etkisizken, florin andone bir o kadar diri gözüküyor. babel birileri top kaparsa golü golü atan olmak için presi değil duracağı yeri düşünüyor. beğenmiyorum babel'i de, o ayrı konu...

    jean michael seri, ryan donk, christian luyindama nekadio maçın en iyileriydi. jean michael seri'nin fenerbahçe maçında tribünde olmasının ne kadar absürd bir karar olduğunu bu maç ile görmüş olduk. zira takımın en büyük problemi olan ve stoper ikilimizi hataya zorlayarak taraftarlardan tepki görmesini sağlayan "savunma ve orta saha arasındaki boşluğun" ilacı kesinlikle seri.
  • 541
    iyi mücadele ettiğimiz, doğru formasyonla başladığımız, doğru değişiklikleri yaptığımız maçtır.
    sadece doğru 11 miydi ondan emin değilim keza babel yerine andone ile belhanda yerine feghouli ile başlasaydık acaba farklı olur muydu diye düşünmüyor değilim.

    sebebine gelirsek babel son 3-4 maçtır özellikle çok top eziyor, vermesi gereken yerde veremiyor vurması gereken yerde vuramıyor acilen toparlanması lazım.
    belhanda konusunda ise geldiği günden beri destek verdiğim, oyununu çok beğendiğim adamdır ama yüzünde koca bir maskeyle oynaması konusunda ilk günden beri isteksizim.
    yürürken bile o maske sizi zorlar biz adamı psg karşısında o maske ile sahaya sürüyoruz.

    bunun dışında evet iyi mücadele ettik ama falcaonun kafası serinin şutu dışında aklımda kalan bir pozisyonumuz yok.
    keza psg tarafına bakarsak maçı 4-0, 5-0 bile kazanabilirlerdi. ama yine de o halı saha golü ile yenilmek üzdü tabi.

    temel sorunumuz ceza sahasına girememek, bunu sadece psg karşısında değil. fener karşısında da yaşadık belki cumartesi gençlerbirliği karşısında bile yaşayacağız. falcao son vuruşlarda inanılmaz yetenekli ama bir türlü topu ona düzgün pozisyonda iletemiyoruz. elbet bu kısmı da düzelteceğiz.

    birebir oyuncu bazında bakarsak benim için sahanın en iyisi musleradan sonra seri ve nzonzi idi. seri oyunu mükemmel yönlendiriyor, nzonzi ise inanılmaz soğuk kanlı ve hep olması gereken yerde.
    ardından donk ve luyindama da harika oynadılar.
  • 542
    herkes gibi beni de ilerisi için umutlandırmış maçtır. donk'u sahada görünce 'acaba çok mu defansif bir kadro?' diye düşünmüştüm ama maç biraz oynanınca gördüm ki psg'nin karşısında başka türlüsü olmazdı. rakip takım makina düzeneği gibi, 3-5 kişilik baskıda bile çok rahat 2 pasla çıkmayı başarıyorlar. kalite farkı net ortadaydı. bizim de en büyük artımız saha ve seyirci avantajıydı ve bunu uzun süre sonra gerçekten kullandık. özellikle taraftarımız tek kelimeyle muhteşemdi. maça giden 46 bin kişiye tek tek teşekkür etmek istiyorum. yönetim bu kişileri her ş.ligi maçından önce tek tek arayıp maça yönlendirirse biz bu gruptan çıkarız *

    muslera başta olmak üzere lyundama, seri, nzonzi ve donk kusursuza yakın oynadılar. özellikle seri'nin etinden sütünden, herşeyinden yararlanmak lazım. psg'nin 11'ine koy sırıtmaz. andone de oyuna girdikten sonra hiç kaçak oynamadı ve her an rakibe baskı uyguladı.

    maçın bitiş düdüğüyle çaldığında üzüntülüydük hepimiz, bu maçtan puan alabilirdik en azından diye düşündük. böyle düşündüğümüze göre iyi oynamışız demektir. üstelik kötü oyunuyla sırıtan en az 3-4 oyuncumuz vardı.

    maç için üzüntülüyüz ama üzerimizdeki kara bulutları dağıtmak adına iyi bir deneyim oldu bizim için.
  • 546
    dün akçam itibariyle 2019-2020 sezonunda oynadığımız en iyi maçtır, takımın oynadığı oyundan büyük zevk aldım, psg gibi bir takım 1-0'ın üstüne yatmak zorunda kaldı resmen.. genel olarak oynadığımız oyundan bahsedecek olursak; benim en çok hoşuma giden şey dar alandaki paslaşmalarımızdı, bu anlarda gözlerimizin pasını sildi resmen takım, ve daha da güzeli ise oyuncuların birbirleri arasındaki uyum çok iyiydi, ne yapmak istediklerini sahaya çok iyi yansıttılar, maçın yenildik ama oynadıkları oyunla sanki yenilmemişiz gibi hissettirdiler bizzat bana, ki çoğu renktaşımın da böyle hissettiğini düşünüyorum, takım dün itibariyle taraftarının kafasındaki çoğu soru işaretini de yok etmiş oldu, bu takım çok daha iyi işler yapacaktır buna inancım sonsuz..
  • 547
    bozguncuları, ben demiştim demek kendini tatmin için olaylara yorum yazanları, 5 yeriz 6 yerizcileri, fatih hocaya sallamak için bahane arayanları bir kenara bırakırsak `-kenara bırakmalıyız çünkü fatih hoca ve takım onları kumlara bıraktı dün itibariyle kumdan kale yapabilsinler diye-` sezonun bu evresinde mevcut şartlarda oynayabileceğimiz maksimum oyunun % 95'i ile filan oynadık. daha iyisi filan olmayacak ama zaten bu seviyeyi koruyabilirsek gruptan çıkma şansımız hiç de az değil ben % 40 diyorum bu inanç ve direnç korunursa biz bu gruptan çıkabiliriz.

    neredeyse hata yapmayan, hemen hepsi mükemmel paslar atabilen, bazıları yüz metreci kadar hızlı, hepsi çok teknik ve tempolu bir takıma karşı oynadığımız, aynı zamanda bu takımın harika bir teknik direktörü olduğu da unutulmamalı. bu takım şampiyonlar ligini kazanmak için kuruldu. neymar'ın olmaması, mbappe'nin 35 dakika oynaması bu gerçeği değiştirmez zira yerlerine icardi, di maria ve sarabia oynadı.

    muslera harikaydı, donk-luyindama, nzonzi-seri çok iyilerdi. mariano'yu sezon başından beri eleştiriyorum ama fena değildi top kayıpları yaptı 3-5 tane ama yapacak bir şey yok. marcao'nun kalitesi bu seviyeler için yeterli olamıyor maalesef, nagatomo kötüydü, belhanda daha kötüydü. babel o pası yine vermedi ve bizi muhtemel golden etti. falcao, thiago-kimpembe'ye karşı kaleden bu kadar uzakta ancak bu kadarını yapabildi.

    fatih hoca taktisyenliğine laf edenlere yine yeniden sahada cevabını çok güzel verdi. ilmek ilmek ördü maçı ama yetmedi maalesef.
  • 548
    teknik ekibinden futbolcusuna, herkesi çok tebrik ediyorum öncelikle. güzel bir maçtı.

    hiç umudum yoktu, yalan yok. farka gider diyordum ama kesinlikle ezilmedik, şanslı olsak puan veya puanlar bile alırdık. olmadı, canları sağ olsun. gayet güzel bir oyun oynandı. aradaki kadro farkını da düşünürsek, yenilmek normal.

    taktik, değişiklikler yerinde ve zamanındaydı. teknik ekibe tam not.

    futbolculardan sadece younes belhanda'nın kötü oynadığını düşünüyorum. vasat oynayan vardı, iyi oynayan vardı ama kötü oynayan sadece belhanda idi; belki bir de ryan babel.

    şu taktik ligde işler mi muamma ama. rakipler zaten kapanacak, kanatsız zor açarız rakipleri.
  • 549
    ilk yarıda seri'nin az farkla dışarı giden ve ikinci yarıda falcao'nun kafayla aşırttığı ama silva nın cizgiden çıkardığı 2 tehlikeli şutumuz vardı.

    pozisyon olarak da babel'in altıpastan belhanda ya pas çıkarmadığı için kaçırdığımız net bir gol pozisyonumuz daha vardı.

    pozisyonlar haricinde real i ezim ezim ezen top göstermeyen paris takımına, maç boyunca oyunu sürklase etme fırsatı vermeden, başa baş koşu mesafeleri ve pas sayılarıyla birlikte denk bir oyun sergileyen takımımız, takdire şayan bir performans göstermiştir.

    yorum yapıp, asıp kesebilmek için maçı öncelikle 90 dakika dikkatlice izlemek gerekiyor.

    atıp, tutmaya, takımı gereksiz kötülemeden önce 1 değil 10 düşünmek gerekiyor.

    ben bu maç özelinde olumsuz yorum yapanların ya diğer takım taraftarı troller ya da futbolu skor odaklı değerlendiren sığ futbol izleyicileri olarak görüyorum.
  • 550
    takımımızın* son yıllarda sezona en kötü başlangıçlarından birini yaptığı ve oynanan oyunun hiç bir galatasaray taraftarını memnun etmediği süper lig 2019-2020 sezonunda, aynı zamanda şampiyonlar liginde en zorlu gruplardan birine* düştüğümüz dönemde oynanan oyunun ve verilen reaksiyonun bir nebze tatmin etmesi gerektiğini düşündüğüm karşılaşma. neden tatmin etmesi gerektiği hakkındaki düşüncelerim ve maçla ilgili asıl belirtmek istediklerime geçmeden önce izninizle dünkü maçla ilgili kısmın girizgahı niteliğinde bir kaç konuya daha değinmek isterim.

    futbol değişiyor, baş üstü kulüpler arasında makas açılıyor. milyar euroluk takımlarla göğüs göğüse çarpışmamız, 2000'li yıllardaki anlı şanlı zaferler, sahasında rakibi boğan galatasaray takımını görmek, devleri dize getirmek artık eskisine göre çok çok zorlaştı. mümkün değil anlamı çıkmasın ancak doğrusu daha farklı bir yapılanma gerektiriyor. bu dönemki psg, bayern, city gibi takımların denginde 2000'lerin öncesi ve hemen sonrasında real madrid, man utd, milan, juventus gibi kulüpler vardı. ancak sayılanların hiç biri bu zamana kıyasla afaki paralarla kurulmuş takımlar değildi. futbol piyasasında dünya ekonomisinin hiç bir alanında olmayan aşırı fiyat enflasyonu var. örnek vermek gerekirse çalıştığım sektör olan makina sektöründe 2000'lerde avrupa'dan x euroya aldığımız bir makinayı 2019 yılında da üç aşağı beş yukarı aynı meblağa alabiliyoruz. ancak futbolda durum farklı. o dönemde zidane, ronaldo* gibi maç kazandıran, şampiyonlar ligi kazandıran, bireysel yeteneği en üst seviyede olan futbolcuların alınabildiği meblağlarla; bugün kaleci, stoper, bek gibi mevkilere dünyanın mevkisinde en iyilerini zor transfer edebiliyor kulüpler, ki bunlar da takım oyununda üstün vasıflardaki isimler oluyor. tek başına maç kazandıran ve bireysel yeteneği ön planda olan futbolcular veya günümüzün modern hücum oyuncuları için olay bambaşka yerlere gitti. psg de sınırsıza yakın kaynaklarla dünyanın en iyi futbol oynayan takımlarından birini kurdu.

    bugünün futbolunda eğer epl, la liga, bundesliga kulübü değilseniz bir mentalite seçimi yapmak gerekiyor:

    1) ya altyapıdan oyuncu parlatıp satmanız gerekli:
    (bkz: ajax)
    (bkz: benfica)

    2) ya az parlamış oyuncularla takım kurup aynı oyuncularla yüksek kar elde etmeniz gerekli, ki bunda da belli bir bölgenin oyuncu havuzunda pazarda ciddi bir hegamonyanız olmalı:
    (bkz: porto)*
    (bkz: lille)*

    3) ya da çok koşan, çok dayanıklı, dinamik oynayan bir oyuncu grubu oluşturmanız lazım:
    (bkz: club brugge)
    (bkz: shaktar)

    4) ya zengin bir iş adamının kollarına kendinizi bırakmanız lazım:
    (bkz: psg)
    (bkz: manchester city)

    5) ya da bunlardan bir kaçını birlikte ugulayarak liginizde tekel kulüp olup hem maddi hem sportif anlamda çarkı döndürmeniz lazım:
    (bkz: bayern münih)

    aksi takdirde sürdürülebilir bir yapı kurabilmek mümkün değil. bugün zorluğunu çektiğimiz konu, transfer bütçemize uygun ve kulübümüz için yeterli düzeydeki oyuncuların yaşının geçmiş*, kulüplerinde 3. veya 4. plana düşmüş ve kiralık listesine konmuş*, son yıllarda nispeten az süre aldığı için mevcut takımında gözü kapalı mevkisinde güvenilebilecek durumda olmayan* futbolcuların kulübümüzün mevcut mali şartlarında en iyi opsiyonlar olması ve bu durumun sürdürülebilir olmamasıdır. kiralıklarda her sene nzonzi, onyekuru veya denayer denk gelmiyor, veya gelse de her mevkide bir tane geliyor ve de sürdürülebilir olmuyor. bu şartlarda mevcut yönetimin yapabileceğinin en iyisini yaptığını düşünüyorum.

    gelelim maça*. bu şartlarda ve gerçeklik algısıyla oynanabilecek en akıllı futbolu sahaya yansıttığımız düşüncesindeyim. üç merkez stoperle rakibin uçan kaçan hücum oyuncularına geride alan bırakmadan, savunmada yardımlaşmanın üst düzey olduğu bir anlayış hakimdi. aslında gol yememeye ve topun olduğu bölgelerde kalabalıklaşarak pas oyununu almaya çalıştık. boy ortalaması olarak rakipten uzun olmamızın verdiği avantajı kullanarak geride rakip forvetlere havadan gelen topları önledik. ayrıca duran toplarda rakibi baskı altına almayı denedik. her şey plana uygun gitti ancak bireysel veya konsantrasyon kaynaklı bir hatamızda rakibin nasıl bir iştahla kalemize geldiğini net bir şekilde gördük. nitekim hocanın maç sonunda da belirttiği gibi bu tip takımlara karşı oynarken anlık kopmaların sizi santraya götüreceğinin farkında olarak oynamanız şart. marcao'nun bir anlık hatası ile kalemizde golü gördük. fakat hücumda bu dakikadan sonra iyi bir oyun planını yansıtamadık.

    biraz da dizilişimiz üzerinde değinmek istediğim noktalar var. aslında bu dizilişle * oynamak için bazı önemli refleksleriniz olmalı:

    1) stoperlerin ayağı iyi olmalı, hatta 50-60 m uzun pasları atabilen stoperleriniz olmalı. mesela juventusta leonardo bonucci bu konuda akla gelen ilk örnek.

    2) kenar oyuncularınız bek orijinli ve pır pır olmalı, çalım ve orta açma yetenekleri belli bir düzeyde olmalı. oyunun iki yanını da oynamalı, gerektiğinde forveti kenar oyuncuları ile 4'leyip 1.maddede belirttiğim gibi stoperlerle bu bekleri uzun toplarla kaçırmalısınız. hocanın yıllardır hayalini kurduğu tersen 3-5-2, ya da 2-5-3 gibi oyunları oynamak için beklerde veya kanat beklerde bu standarda erişmek gerekli.

    3) göbek oyuncularınız atletik -veya beli hızlı dönen- oyuncular olmalı. yine tercihen biri geriden uzun top çıkarma konusunda yetenekli olmalı*.

    4) forvetlerinizin ikisinden en az biri presçi, en az biri ortasaha ile 2'ye bir yapabilecek, en az biri de hava hakimiyeti olan oyuncular olmalı. bu üç özellik 2 forvette dağılmış şekilde olabilir (birisi presçi ve pas oyununa yatkın, teknik özellikleri iyi*, diğeri hava hakimiyeti olan*). birinde top sürme ve topla süratlenebilme, çalım yeteneği de olması çok iyi olur.

    bu oyunu bana göre en iyi oynayan takım son zamanlarda 2013-2014 sezonunda conte'nin juventus'u idi. tribünden izlediğim 10 aralık 2013 galatasaray juventus maçı ve 11 aralık 2013 galatasaray juventus maçı'nda biz de juventus'a karşı hocanın gökhan zan'ı kullanarak 3'lü defans oynatarak bu anlayışla nasıl baş ettiğini görmüştük. aslında o gün de hoca kurnaz davranmış ve günü kurtarmaya yönelik oynamıştı, dün de aynısını ryan donk'u kullanarak yaptı. bu durum hocanın taktik dehasını yansıtan bir hamleydi. sezon başından beri psg'nin en fazla zorlandığı maçlardan biriydi. bunda her ne kadar taraftar desteği yardımcı olsa da takımımız savunma anlamında çok aksamadı. hücum yönünde ise özellikle üstte saydığım dört etkenden beklerle ilgili olan eksikliklerimiz sebebiyle iyi bir izlenim alamadığımı belirtmek isterim. ancak hoca da bu oyunu sezonun geneline yaymak için kadro yapısının buna uygun olması gerektiğinin hepimizden çok farkındadır.

    bu tür takımlara karşı bu devirde ilk başta saydığım takım mentaliteleri olmadan çıkıp bam bam oynayamayız. eğri oturup doğru konuşalım, türk futbolu iyi gitmiyor. yabancı sınırında bile kamuoyunun kafasında hala* soru işaretleri var. kimsenin nazar-ı dikkatinde çağlar söyüncü, merih demiral, okay yokuşlu yok, millet istiklal marşını kaç kişi okuyor derdinde. federasyon ve bağlantılı kuruluşlar kimlerin elinde malum, türk takımları avrupa'da tel tel dökülüyor. başarılı olan da sürdürülebilir başarı yakalayamıyor, veya köstek olunmaya çalışılıyor.

    biraz uzun oldu ancak malesef üstte belirtmeye çalıştığım genel ahvalimiz sebebiyle, gerçekçi bakışla, bu maçta oynanan oyunu olumlu buluyorum. bunu otuzlu yaşlara merdiven dayamış halimle avrupa devlerini ezim ezim ezmiş bir kulübün taraftarı olarak, şu anki dünya futbolunun yapısı ve ülkemizde futbolun dümeninin başındakilerin başarıyı cezalandırıp rantı yüceleten anlayışını göz önünde bulundurarak söylüyorum.

    maçın istatistiki verileri şu şekilde:

    --- alıntı ---
    gs psg
    topla oynama %48 %52
    kaleyi bulan şut 1 6
    gol girişimi 6 18
    kurtarışlar 5 1
    kornerler 5 7
    ofsaytlar 0 2
    kat edilen mesafe. (km) 105.44 104.88
    paslar (isabet yüzdesi) 365 (%74) 371 (%76)
    yapılan faul 22 14
    sarı kart 1 4

    --- alıntı ---

    bu veriler ışığında hücuma topu aktarıp pozisyona girme problemi dışında maçı genel olarak en doğru oyunla oynadığımıza inanıyorum.

    son bir söz de maçın hakemine ve türk hakemlerine. szymon marciniak kusursuz bir maç yönetti. umarım tüm mhk hakemleri de yönetimi görmüş ve nasıl maçın önüne geçmeden takdir haklarını kullandığını sindirmişlerdir. bu tür güzel örnekleri gördükçe bu işin bu kadar da sade yapılabileceğini görüp anlıyoruz.

    düzenleme: ekleme yapıldı, imla, noktlama.
App Store'dan indirin Google Play'den alın