• 217
    psg'nin panzehirini bu sezon ilk kez deneyen ve bulan rennes oldu. beşli savunma dizilimi, üçlü merkez orta saha ve ileride iki oyuncu bulundurma, ki bu oyunculardan birisi sağ ön / sağ kenar forvet oynarken asist özellikleri ön plana çıkan castillo. amaç alan bırakmadan oynamak ve doğru dizilmiş kalabalık arasında dar alan becerisi yüksek psg oyuncularına fırsat vermemek, ki psg oyuncularının ekseriyetle dar alandan bireysel yetenekleri ile çıktığını/çıkabileceğini not düşelim. rennes bunu uygularken, oyuncu grubunun fundemental özelliklerine güvenerek cesur davrandı. jeremy morel lyon'daki son zamanlarında stoperdi misal, sol bekten devşirilmişti. jeremy gelin fransa tüm alt yaş kategorilerinde oynadı. damien silva pozisyon oyununun her an içinde olan bir stoper. kısa tutayım, rennes o maçı 2-1 kazandı. sadece kazanmakla kalmadı, ligdeki diğer kulüplere de psg kılavuzu bıraktı.
    lyon da bu kurgu ile çıktı misal ve santrforu yanında ikinci forvet gibi kullandığı isim kenar forvet depay oldu. bordeaux teknik direktörü sosa'nın alamet-i farikası zaten üçlü savunmaydı, kurguyu bozmadı. strasbourg'da ha keza beşli savunma diziliminden ödün vermeden oynadı.
    derbiyi hatırlamak gerekirse, ki bence gördüklerimi yazmaya başlıyorum zira analizim yanlış da olabilir, fatih terim psg maçının dizilimini denedi lakin bu doğrudan üçlü/beşli dizilim değil, sahte üçlü dizilim idi. daha önceki maçlarda marcao top kullanmaya çıkarken nzonzi doğrudan stoperi ikileyecek şekilde pozisyon alıyordu. derbide ise belirli zaman dilimlerinde galatasaray'ın dizilimini 5-4-1 e çeviren kaymalarla oynadı. bunda başarılı olundu mu? cevap bende olumsuz. zira rakibi karşılamakla rakibin karşısında durmak arasındaki ince çizgide sınıfta kalan taraf oldu galatasaraylı oyuncular. alanda 4 vs 2 üstünlük varken, pozisyondan mağlup çıkan taraf olmayı becerebildiler. marcao'nun sürekli adam adama oynama isteği, merkeze çıkıp temaslı oynama içgüdüsü bütün savunma dizilimini bozan etmenlerin başındaydı.
    psg maçında beşli savunma dizilimine donk hamlesi ile güncelleme gelir mi? bu sorunun cevabını merakla bekleyeceğim kadro açıklama saatine kadar. misal nuslera- şener-lyundima-donk-marcao-yuto-nzonzi-seri-belhanda-andone veya babel-falcao.
  • 132
    ankara'da yaşıyorum ama bu sene kombine aldım. her maça gelme şansım zaten yok hem işim gereği, hafta sonu da çalışabiliyorum, hem zamanım da, param da olamayabiliyor. bir maça gelmem başlı başına ayrı yük benim için. çoluk, çocuk, her açıdan(zaman, maddiyat vb) önceliklerim var.

    yalnız 3 gün önce büyük maç gördüm, derbide* de rezildik diye bu maça gitmemezlik yapacak değilim. cumartesi derbiye geldim, pazar özel işlerim sebebiyle kaldım, bu gece otobüsle 3.30'da ankara'ya indim. 4'ü geçiyordu eve geldiğimde, kalktım işe geldim sabahın köründe, her yerim ağrıyor.

    ve yarın sabah trenle istanbul'a geleceğim bu maç için 1 gün izin aldım. maçtan sonra da hemen ankara'ya dönüp, çarşamba sabahı işe gelip çalışacağım ve ben 37 yaşındayım. artık öyle 20'li yaşlardaki gibi değilim, yoruluyorum. yaşlandım mk :(

    ha bunu da övgü beklediğim için yazmıyorum, "galatasaray sensin çocuk" deyin diye de yazmıyorum.

    burası şampiyonlar ligi kardeşim. bunun için yarışıyoruz, bunun için şampiyonluk kovalıyoruz.

    amacımız türk olmayan takımları yenmek.

    psg kaptanı "%60'ımızla oynarsak galatasaray'ı yenemeyiz, çok konsantre olmamız lazım" diyor, bizimkiler 3 gün önceki sikik fener derbisindeki kabız futbol yüzünden bu maçın biletlerini devrediyor.

    ha bakın bu maçtan 6 yersek şaşırmam ama biz yarın psg'yi yenersek ona hiç şaşırmam.

    rakibimizin kadrosunun değeri 1 milyar euro. bu maçı kaybetmemiz doğal sonuç ama biz galatasaray'ız.

    asy cehennemini tüm dünya biliyor. psg bu maç için taraftar videosu çekiyor, siz bilet devrediyorsunuz, üşeniyorsunuz.

    gelin gerekirse fark yiyelim ama bu takıma destek olalım, şampiyonlar ligi müziğini evimizde dinleyelim.

    arayıp soranlara da "valla ortam şampiyonlar ligi" geyiği yapalım.

    inşallah yarın güzel bir sonuç alırız da gelme şansı olup da gelmeyenler müthiş bir maç kaçırır. valla tek dileğim bu.

    (bkz: galatasaray'ın kendisine inanmayan taraftarını göt etmesi)

    (bkz: hedef son 16)

    konsantrasyon!
  • 548
    bu maç ile ilgili 1 haftadır entry girmek istiyordum ama işlerimin yoğunluğu nedeniyle sürekli unutuyordum, bugüne kısmetmiş:)
    öncelikle maç öncesi atmosferiyle ilgili bir iki kelam etmek istiyorum.
    3 gün önce oynadığımız derbi maç* ile zerre ilgilisi yoktu.
    o gün maça gittiğimde tribün aptal gibiydi. kimse ne doğru düzgün bağırabiliyor, ne de organize şekilde tepki gösterebiliyordu.
    bu maçta ise tribünün çok farklı olacağı belliydi ve öyle de oldu.
    maça gelirsek;
    herkes çok pozisyon verdiğimizden bahsetmiş haklı olarak ama dünya üzerinde psg takımına pozisyon vermeyecek bir takım yoktur.
    bize karşı 5 net pozisyon buldular, başka bir kulübe karşı 7-8 bulurlar ama her şekilde bulurlar. dünya üzerinde hızlı çıkma konusunda bence ilk 3'ün içindiler.
    biz ne oynadık diye soracak olursanız.
    orta saha 3'lümüzden belhanda rezil bir futbol oynadı. maske etkisi ne kadardır bunu bilemem ama ilk yarıda bir çok pozisyonda eksik yakalanma nedenlerimiz başında marcao ile beraber geliyorlardı.
    seri ve nzonzi psg seviyesi için çok iyi oynadılar.
    basit oynadığında babel çok faydalı oldu.
    falcao'nun ceza sahası içinde topa her dokunuşu bir şekilde faydalı oluyor.
    luyindama çok iyiydi ama mariano yorulduktan sonra o taraftan çok geldiler. herkes luyindama olarak düşünse de, asıl nedeni mariano'ydu.
    19 yıl önce 14 şubat 2001 tarihinde deportivo ile sahamızda bir maç oynadık. 1-0 kazanmıştık ama oyun olarak bu maçtan daha fazla ezilmiştik. ki rakip bu psg kadar güçlü de değildi.
    tecrübeli ve oturmuş bir kadromuz, ayrıca bu tarz maçları iyi oynayan bir hocamız olmasına rağmen...
    bunu niye yazdım, çünkü herkes o günleri anlatıyor. evet o günlerde kazanıyorduk, kazanabiliyorduk ama maalesef makas bu kadar açık değildi.
    şimdi yüksek seviye takımların kadroları ve oyun yapıları çok başka bir yere gitmiş vaziyette.
    o yüzden psg'ye 1-0 kaybetmek ve 4-5 pozisyon vermek dünyanın sonu değil.
    bayern mühih'in son şampiyonlar ligi finalistine deplasmanda 7 gol* attığı bir arena burası...
    ve oynadığımız takım bayern seviyesinde, tam takım olduğunda onun bile üzerine çıkabilecek kapasitesi var.
    biz çok iyi mücadele ettik, bazı anlarda iyi şeyler gösterdik.
    bunu ne abartmaya, ne de yerin dibine sokmaya gerek yok diye düşünüyorum.
  • 112
    dura dura oynarsak kazanacagimiz mac. evet, dura dura. oyunu sogut, laga luga yap. ama bireysel hata da yapma. naylondan top cevirmece, hatta gerekirse şişe cevirmece.

    ciddiyim. avrupa futbolu takir takir top oynanan bir asamaya gecti. bizim ligimizde ise, dura dura top oynamaya alistik. zart düdük, zurt düdük. oyuncular akan oyuna kapılırsa mala baglar golleri yeriz. ama en aşina oldugumuz seyi yaparsak, adamlar top oynayamayacagi icin ambale olurlar, paketler gondeririz.

    bi dusunsunler derim.
  • 181
    icimde bir his var sozluk sanki bugun o zemine cikicaz ve takir takir top oynayacagiz. sanki yarinlar yokmuscasina topa basan saldiran isiran bir galatasaray izleyecegiz.
    cok pozisyona girecegiz, cok pozisyon da verecegiz hatta ekran basinda ter icinde kalip sanki biz o topun pesinden kosuyormuscasina terleyecegiz.
    ama hakem son kez dudugu caldiginda hepimiz takimdan memnun kalacagiz gibi bir his var icimde.
    neden olmasın ?
    allah utandirmasin haydi cimbom !
  • 18
    taktiği belli olan maç. at olum topu falcao'ya.

    https://galatasaray11.com/55508

    keşke ozan kabak ve serdar aziz'i yollamasaydık. ne güzel safları sıklaştırırdık iyice :(

    şaka maka, neymar, mbappe ve cavani'siz psg canavar gibi takım olmuşlar. bunlar geldiğinde ne olur bilmiyorum. bu sene kupa yoluna baş koymuşlar. bu yolda bize 1 puan verirlerse duacıları oluruz. * bizim rakibimiz önce club brugge, ardından geçebilirsek real madrid.
  • 11
    psg kupanın ağır favorilerinden. böyle maçlar galatasaray’ın kendini test etmesine imkan verir. kupanın ne kadar uzağındayız sorusunun cevabını bulmamızı sağlar. fatih hoca sever böyle maçları. büyük maçların adamıdır kendisi. sever kafa tutmayı. hayallerimiz dünyadan büyük dedik. boşuna demedik. bu hayali gerçek yapabilir miyiz’in sınavını vereceğiz hep beraber.
  • 184
    sadece futbolcu isimlerine bile bakınca korkutmayan, tir tir titreten maç. gerek rakip takımın kadrosundaki isimler, gerek bizim takımın sezon başından beri hala iyi ya da kötü bir oyun planı ortaya koyamıyor oluşu sonrasında taraftarın korkması hatta kötü senaryolara kendini hazırlaması doğal ve normal bir reflekstir. bunu tartışmak, insanları yargılamak, cepheleşmek, var olan enerjimizi bu işlerle ziyan etmek hatadır...

    ancak bu bir spor müsabakası. daha da genel bir çerçeveye gelirsek bir yarışma. ve kağıt üzerinde değil sahada oynanıyor. oktay mahmuti'nin meşhur cska maçı öncesi soyunma odasında söylediği ve daha sonra tedx konuşmasında da anlattığı gibi hiçbir rakip "en iyi bireysel performanslarımızın toplamı"ndan daha iyi değil. bu sadece bir gün ya da bir eşleşme özelinde olan bir durum değil. her branşta, her karşılaşmada bu böyledir. zaten kadroların bir kağıda yazılıp skorun tayin edilmesi yerine sahaya çıkıp maç yapılmasının mantığı budur. ve her sporun tarihi böyle nice hikayelerle doludur...

    bu satırların yazarı da, bugün binbir fedakarlıkla stada gidecek olanlar da, futbolcularımız da, teknik heyetimiz de onların ne kadar güçlü bir takım olduğunu tabi ki biliyor. ancak bu onların yenilmeyecekleri anlamına gelmiyor. bazen aklı ve dili başka söyese de kimse sahaya kaybetmek için çıkmaz. hele bu seviyede antreman yapıp o eziyete katlanan sporcular hiç çıkmaz. bazen en "ruhsuz" dediğimiz maçta bile agresifleşmelerinin altındaki temel sebep aslında bu hırs ve kazanma isteğidir.

    bugün burada klavye takırdatan bizlerde stada gidecek binlere, ekran başındakilerden sahadakilere kadar hepimize düşen yapabileceğimizin en iyisini yapmak.

    ondan sonrasına bakarız bir ara..
  • 167
    umutsuz olunacak maç varsa o maç, lazio'yu 1-0 yendiğimiz grup maçıydı. iki maçta da roma'ya, liverpool'a yenilmedigimiz hatta elimizden kaçırdığımız ikinci tur grup maçlarıydı. nou camp'ta 2-0 one geçip 9 kişiyle yenilmedigimiz barcelona maçıydı. lazio, roma deyip geçmeyin, 2001-02 sezonundaki kadrolarına bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. biz ise tarihimizin belki de en kısıtlı kadrolarından biriyle o sezon sahaya çıkmıştık. psg maçında o günden daha kotu şartlarda sahaya çıkmıyoruz.

    korkunun da ecele faydası yok. yeter ki sahaya çıkıp mücadelemizi verelim. eğer bu kadar ağlayacaksak şampiyonlar ligi'ne neden geldik? beş yeriz on yeriz muhabbeti duymak yordu.

    benim tek beklentim, bize yakışır bir mücadele izlemek. umarım bu sefer de futbolcular ve teknik heyet bizi yanıltmaz.

    atarız yeriz, kazanırız kaybederiz . bunlardan ziyade bu maç özelinde konuşacak olursam bu arenanın takımı olduğumuzu görmek bana yetecektir. şu gün konuşulanları gördükçe 90'lardaki galatasarayı'ı, galatasaraylıları ve galatasaraylılığı daha çok özlediğimi farkettim.

    old trafford'da 7'ye 8'e gider denilen maçı çeviren bir takima gönül verdik biz. evet şansımız çok düşük. evet planımız, stratejimiz yok. ama her ne olursa olsun baştan pes edip kendini küçük gören insanların yeri değil burası.
  • 39
    her ne kadar alternatif bir kadro ile de mücadele etse psg 16 ay sonra evinde yenildi.
    (bkz: 25 eylül 2019 paris saint germain reims maçı) maçtan çıkarılacak dersler, arena'da psg karşısında olası puan ya da puanların şifreleri olabilir. peki nasıl oynamak lazım:

    1) çok iyi takım savunması: reims fransa liginin en iyi savunma yapan takımlarından. hatta 7 haftada yediği 2 golle ligin en az gol yiyen takımı. psg'ye karşı bir başarı elde edeceksek oyunun savunma yönünü çok iyi oynamalıyız.
    2) yüksek konsantrasyon/minimum hata: psg'nin tüm hücumlarına rağmen reims bir an bile oyun konsantrasyonunu kaybetmedi. bireysel hata neredeyse yapmadılar. tüm toplarda sakin kalmayı başardılar. panik havasını hiçbir zaman vermediler. maç içinde soğukkanlı kalmak çok önemli olacak.
    3) etkili ortalar / savunma arkasına toplar: hücumda her topu planlı kullanmak gerekiyor. deyim yerindeyse sinekten yağ çıkarmamız gerekecek. reims ilk golü orta-kafa şeklinde buldu. attıkları gole benzer bir kaç tane de net pozisyon kaçırdılar. özellikle ilk yarı sonunda psg savunması arkasına atılan ortada 2. golü bulmaları içten bile değildi. ikinci gol de sağdan yapılan orta ile geldi. maalesef biz bu konuda oldukça kötüyüz. bu maça özel bol bol isabetli orta çalışıyoruzdur umarım. (ki hiç sanmıyorum)
    2. yarıda geriye düştüğü için savunma arkasında geniş alanlar bıraktı psg. reims belki daha erken 2'yi bulabilirdi. hücumda atlet oyuncuları var. yine maalesef ki bizim bu maçta onyekurlara, brumalara ihtiyacımız var. skoru tutabilirsek, belki ilerleyen dakikalarca emre mor'u bu amaçla kullanabiliriz.
    4) fiziksel kapasite / dirençli oyun: ve geldik zurnanın son deliğine. reims 90 dakika durmadı. alanları çok iyi kapattılar. takım halinde kusursuza yakın saha içi alan kaymaları yaptılar. ikili mücadelen kaçmadılar ve bu mücadelelerde hiç yıkılmadılar. haliyle 90 dakika nasıl böyle dirençli kaldıklarını merak edip 11'in yaş ortalamasına baktım ve sonuç: 23.7. bizim yaş ortalamamız 30'a yakın. reims'in bu yaptığını yapabilir miyiz, pek sanmıyorum.

    sonuç: doğru analiz edip, oynandığında, zaafları kollandığında psg'den alınacak puan ya da puanlardan bahsetmek çok da hayalcilik değil. ancak eldeki oyuncu profili, savunma zafiyetimizin ve yaşa bağlı problemimiz handikap gibi duruyor. reims yenilgisi sonrası psg'nin bu maçta nasıl bir reaksiyon vereceği, bizim 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçından nasıl döneceğimiz ise bu maça dair saklı faktörler olarak duruyorlar.

    edit: reims maçının ardından, bizim maçtan önce 28 eylül 2019'da bordeaux deplasmanına çıkıyormuş psg. o maçı da izleyebilirsem ekleyip, editlerim.
  • 107
    tam bir psikolojik savaş gütmemiz gereken ve ne pahasına olursa olsun kazanmamız gerek maç. risk almadan, sabırla, fazla açılmadan oynayacağız. geçmiş yıllarda ki chelsea, juventus maçları gibi. defansif çizgimiz geride ve arka dörtlü mutlaka yakın olmalı. topu orta sahalar kullanacak, stoperler değil. oyunu sürekli daraltacağız ve dar alan presi uygulayacağız. darmadağın stoperlere kaleciye top yekün pres yok. gaza gelmek yok. risk almak yok. falcao' nun koşuyoluna direkt hızlı paslar. verratti konuşur dikkat. allah yardımcınız olsun !!
App Store'dan indirin Google Play'den alın