resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:83
Uyruk:Türkiye
  • 3529
    başkan ünal aysal'ın divan toplantısında (eylül, 2013) yaptığı konuşma:

    bütün bu konuştuğumuz rakamların arkasındaki felsefeden bahsetmek istiyorum. ondan sonra da nereden geldik nereye gidiyoruz, biraz olsun şu korku tünelinin dışına çıktığımız vakit karşımızda hangi manzarayı bulacağız, o konuda size bilgi vermek istiyorum. yani bilanço dönemine geldiğimiz vakit 30 mart'ta, benim beklentim ne olacak tablo olarak, onu arz etmek istiyorum.

    yalnız felsefeden bahsettiğimiz zaman direk olarak sportif başarı, mali düzenleme ve kurumsal düzenlemeden bahsettim. ama başarı her şeyden önce bir inanç ve iman işidir diye düşündüm. ancak yatırımla beslenmezse bu inanç ve iman hayal olarak kalır ve arkası gelmez. başarı bir ekip işidir, insan kalitesi devamlı takviyeye muhtaçtır. lider önemlidir ama her şey değildir. ekip çok daha önemlidir. başarı tutarlı bir projenin, bir stratejinin ve bir ısrarının mahsülüdür. ancak ayağınızı gazdan kestiğiniz an bir felaketle neticelenir. korkup geri çekilemezsiniz. böyle bir hakkınız yok. ya büyüyeceğiz ya büyüyeceğiz. küçülme, evimize geri dönme, böyle bir opsiyonumuz yok. en azından benim galatasaray'a başkan olurken kendi felsefemde katiyetle böyle bir niyet olmadı. galatasaray dünü yaşatırken istikbalı kurgulamak ve buna yatırım yapmak zorundadır. 30 haziran 2013 konsolide rakamlarını; aslında bir trenin tünele girerken çekilmiş bir enstantane resmi gibi görelim. ve bir anlamda 22 haziran'daki son seçime giderken hangi şartlarda bir dönemi kapattığımızı da simgelediğini görüyoruz.

    uzun izahatın kısa bir özetini gözden geçirelim. arkadaşlarım burada gördüğünüz gibi detayları konuştular, benim ekleyeceğim bir şeyim yok. önemli olan, burada bahsetmek istediğim, geldiğimiz yerdeki rakamlar budur, hatırınızda kalması için tekrarladım. iki sene içinde 300'ün üstünde kupa ve altın madalya alınmış, sportif başarı bu arkadaşlar. müzenizi ne kadar zenginleştirirsek bilançonuzu zenginleştirmiş kadar olursunuz. özellikle bir spor kulübü için son derece önemlidir.

    dikkatimizi çeken iki büyük konu var. bir tanesi sportif aş'nin zararı, bir tanesi de özkaynak sorunumuz. özkaynakta gördüğünüz gibi 215 milyon eksi ile başladık, ardından 251 milyon, arkasından 70 milyona düştük. önümüzdeki günlerde size vereceğim bir haberle artıya dönüşmek üzeredir. konsolide teminatlarımız 850 milyon, 580 milyon, 664 milyon, bu sene olarak gözüküyor. aslında mete kardeşim bahsetti, bunun içinde 125 milyon dolarlık, kasım sonunda serbest kalacak, bu teminatların bölünmezliği kuralı dolayısıyla, boşaltamadığımız ciddi bir teminat miktarı var, mektubu 664 milyonun üzerinde. bunun bir tanesi kasım sonunda komple serbest kalacak, bu da 125 milyon dolarlık, vakıfbank'tan serbest kalacak rakamdır. yani daha rahatlatıcı bir döneme giriyoruz. ancak burada gördüğünüz gibi önemli olan bilanço kapanış beklentilerimiz. benim şahsi beklentilerim ve hedefim mart ayına geldiğimizde borç alacak farkımızın 170 milyon dolara inmesi şeklinde olacaktır. bunu hedefledik ve bunun için kenetlendik, çalışıyoruz.

    banka borçlarımız beş altı yıla yayılmış olacağından bu da 120 milyon dolarlık bir rakamda tutmak istiyoruz. aşağıya düşürebiliriz ama niyetimiz banka borçları yerine piyasa borçlarını düşürmektir. çünkü piyasa borçlarını yedi sekiz seneye yayamazsınız. bunlar devamlı muaccel borçlardı. bunlar için elinizdeki likiti, kulübün kredibilitesi, güvenilirliği yönünden de son derece önemlidir. onun için banka borçlarını düşürmek bizim yönetimimizin o kadar öncelikli bir işlevi değildir.

    öz kaynak asgari +100 milyon tl olarak düşünmekteyiz. mart ayına geldiğimizde bunun daha üstüne olma ihtimali yüksektir. yarım kalmış bir sermaye artırımı maceramız var. biz değişen kurallara göre bunu yeniden gözden geçirdik, dersimizi çalıştık. ve bugün saat 14.00’da kap’a sermaye artırımı kararımızı bildirdik. banka borçlarımızın yeniden yapılandırması için iki aydır çalışıyoruz. eski alışkanlıklar maalesef devam etmiş ve galatasaray’ın üstündeki faiz yükü fırsatçı bir düşünceyle devamlı yüksek tutulmuş. bunu aşağı çekmek için çalışıyoruz. biz yatırım yaptık. ama tasarruf zamanı da geldi. bu tasarrufları personel ve giderlerle ilgili süreç analizleri yaparak gerçekleştiriyoruz. itiraf edeyim en zor olanı da budur. bunu gerçekleştirmek için de azimliyiz.

    gelir artırıcı yeni proje ve aksiyonlarımız var. gstravel yepyeni bir ürün. ayrıca turnuvalara katılıyoruz. bugüne kadar internet satışlarından yeterince faydalanamamışız. bunu yeniden organize ediyoruz. sosyal medyayı daha iyi kullanmak üzere yeni bir kurgu organize ettik. stadı mümkün olduğu kadar azami her yönü ile değerlendirme çalışması içindeyiz. galatasaray marka değerinin gücünden daha fazla faydalanmak için birçok ürünü şu anda devreye sokuluyoruz. bunları neticelerini önümüzdeki aylarda rakamlar üzerinde göreceğiz. sermaye artırımı için kararımızı kap’a bildirdik. bu kararımızı bugün açıkladık. karşılığını garanti ettikten sonra bu kararı verdik.

    sizler için çalışıyoruz. bu işi iyi bir aile babası gibi arkadaşlarımla beraber götürmeye uğraşıyoruz. ben görevimi tamamladığım vakit, bütün emelim genç arkadaşlarımın bu kürsüde sizlere tamamen bir başarı ile hizmet etmesidir.
  • 3531
    hakkında şöyle bir haber yapılmıştır.

    -----

    aysal'a yaylım ateşi
    abdürrahim albayrak: tff yetkilileri terim'i aradığında 'başkana sorun' cevabını alıyorlar. çekinerek aysal'ı arıyorlar ama o kadar olumlu yaklaşıyor ki tff'dekiler bile şaşırıyor

    g.saray'ın eski yöneticisi abdürrahim albayrak, telegol programına konuştu ve başkan ünal aysal'ı sert şekilde eleştirdi: tff'nin fatih terim'i görüşmek için aradığında terim, "önce başkanımızdan izin almanız gerekir" demiş. çekinerek sormuşlar ünal aysal'a. başkan da memnuniyetle karşılayınca onlar da şaşırmışlar. tüm iş başkanın üzerine kalsaydı fatih hoca da bu kadar zor durumda kalmayacaktı. ltff, g.saray'a müracat ediyor milli takım'ın başına getirmek için. neden sayın başkanımız müsade ediyor? hem şampiyonlar ligi'nde oynayacaksınız. 'büyük hedeflerimiz var' diyorsunuz, buna rağmen siz görüşmeye izin veriyorsunuz? sizce doğru mu bu? lben izin vermezdim. bunlardan sonra 2 yıllık mukavele diyorsunuz. hocamız dediğiniz g.saray'ın divan üyesi. böylelikle hocamızı yıpratmaya çalışıyorsunuz. böyle bir mukavele uzatılır mı? siz kamuoyunun önüne geçip '2 yıl uzatmak için karar verdik' diyorsunuz. önce hocayı alıp konuşmanız gerekiyor."

    hoca etik davrandi
    fatih terim'in futbol federasyonu'ndan teklif geldiğinde etik davrandığını belirten eski yönetici, "bu teklif geldi. "ben, başkan müsade etmeden görüşmem" dedi. ünal aysal izin verince görüştü. etik olanı hoca yapmıştır. ben kendim 'hocam benim gönlüm razı olmaz' dedim. hoca da 'yok zaten böyle bir şey olmaz dedi'. bu nasıl iş" ifadelerini kullanarak imtiyazın tamamen başkan aysal'da olduğunu anlattı.

    -----
  • 3533
    son zamanlarda yaptıklarıyla, bu kadar profesyonel davranmasının yanlış olduğunu düşündüğüm hali hazırda galatasaray başkanı.
    fatih terim ile ne alıp veremediği var merak etmekteyim. eğer fikrimi soracak olursanız futboldan anlamadığını ama futboldan anlayanlardan iyi anladığını her fırsatta dile getiren sayın başkan artık işin başarı boyutunu bir kenara bırakarak sadece ticari kar amacı güttüğünü belli etmiştir.
    bence bunun nedeni de fenerbahçe ve beşiktaş'ın 2 sene avrupadan men edilmesidir. sürekli hedefinin şampiyonlar liginde kalıcı olmak olduğunu dile getiren başkan bu amaca ulaştıktan sonra zarardan kar etme çabasına girip hem transfer yapmamaya yönelmiş, hem de bir önceki sezon başarıda pay sahibi olanları satmaya yönelerek kulüp içinde huzursuzluğa neden olmuştur. fatih terim'i basının önüne atarak onun da ateşini söndürdüğünü düşünmekteyim. ama gel gelelim 2 yılda takımı nereden nereye getirdğini düşünerek çözümü beklemekte buluyorum. çünkü kendi yarattığı krediyi tüketmek için bir hayli hataya ihtiyacı var.
  • 3534
    türkiye'de işlerin nasıl yürüdüğünü iyi bilen başkandır. rte denen şahsın galatasaray nefretini düşündüğümüzde "fatih terim'i bırakmıyoruz" gibi bir açıklama doğrudan başbakana gider yapmak anlamına gelirdi. olması gereken fatih terim'in demirören'i kibarca reddetmesiydi.

    ayrıca ünal aysal "astığım astık, kestiğim kestik" bir adam değil. fatih terim, demirören'in ekibiyle milli takımda çalışmayı hazmedebiliyorsa başkan ne yapsın?

    tilki gibi bir adamdır aynı zamanda, fatih terim'in alternatifinin hazır olduğunu düşünüyorum ben. 22 eylül 2013 beşiktaş galatasaray maçında kaybedersek terim'in işine son verecektir. (temenni anlamında söylemiyorum bunu ama olacakları kestirmek güç değil)
  • 3536
    cizgisini ve agirligini koruyan baskan. calistigi hemen hemen her takimda baskan veya yöneticilerle takisan fatih terim'e kim söz gecirmis ki o gecirsin?

    hocaya "hayir gidemezsin" dese ne olacagini saniyordunuz? hakli olarak takimi kurumsalliga göturmeye calisiyor. gunumuz futboluna bakarsan o milyar euro'luk takimlarin alayi kurumsallasmis ve futbolu endustriye dökmus. bu sayede 100 milyon euro veriyolar, bu sayede her sene kafaya ve finallere oynuyorlar. lucesc'nun shaktar'i bile kurumsalligi sayesinde adindan söz ettirmeye basladi. cunku futbolcular veya teknik adamin fonksiyonu ve sinirlari cizilmis. sirket olmus takimlar.

    bir kac istisna haric nerede örflerine bagli, kati kurallari olan, sistemsiz ve kisilere bagli takim var dibi görmus. bu sifirdan 5 milyar dolar servet yapmis zeki adam bunun cok ama cok farkinda. o yuzden kendisine kizmak yerine destek olmak gerek. kendisine yapilan bunca saygisizliga ragmen yine iyi sabrediyor.
  • 3540
    17 eylül 2013 galatasaray real madrid maçı sonrası için bir açıklama yayınlamış.

    “değerli galatasaraylı dostlarım,

    real madrid karşısında ağır bir yenilgi aldık. ancak futbolda bütün sonuçların mümkün olabildiği gibi bunun çare ve çözümleri de mümkündür. kollektif bir spor olan futbolda hiç kimseyi tek başına suçlu ilan etmek bizim kültürümüzde kabul görmez.

    pazar günü önemli bir derbi maçımız var. üstelik 6 puanlık bir farkı kapatmak için sahaya çıkacağız. bu önemli amaç öncesinde bazı dış odaklarca zaten yeteri kadar ve ısrarla dağıtılmaya çalışılmış olan konsantrasyonumuzu daha fazla bozmak ve dikkatimizi başka noktalara vermek, son derece büyük bir hata olur. bu nedenle takımımızın özellikle moral açısından bu maça en iyi şekilde hazırlanmasının sağlanabilmesi için başta yönetici arkadaşlarım olmak üzere tüm camiamızdan ve taraftarlarımızdan birbirine kenetlenerek anlayış içinde olmalarını ve yanlış izlenimlere yol açabilecek açıklamalardan kaçınmalarını istiyorum.

    biz büyük bir camiayız. bu aileyi yıllardır ayakta tutan şey birbirimize duyduğumuz sevgi ve şefkat olmuştur. bugün bu bağı en üst düzeyde sergileme zamanıdır. eleştiriler tabii ki olabilir ama bunları çok daha sakin ve mutlu günlerimizde oturup, konuşacak ve kendi içimizde çözecek güce ve kültüre sahibiz.

    galatasaray için her şeyin en iyisini istememiz çok doğal hakkımız, ama bunlara ancak diyalog, ciddi analizler ve çalışmalarla erişebiliriz.

    herkesin bilmesini isterim ki, son dönemde alınan neticelere rağmen benim teknik ekibimize ve tüm oyuncularımıza güvenim tamdır. bütün camiamızdan aynı destek ve inancın devamını bekliyorum.

    sevgi ve saygılarımla
    galatasaray spor kulübü başkanı
    ünal aysal”
  • 3541
    ülke yönetici ve spor adamlarının genelinin dışında hatta ve hatta spor taraftarının aksine mükemmel bir adam kendisi. burada car car konuşan mahalle kadınlarının aksine gayet aklı selim bir açıklama yapmış ve sporda bunların olacağını, dünde kalmak yerine yarına odaklanmak gerektiğini söylemiştir, iyide demiştir.

    konuşmanın en önemli yeri;

    galatasaray için her şeyin en iyisini istememiz çok doğal hakkımız, ama bunlara ancak diyalog, ciddi analizler ve çalışmalarla erişebiliriz. (u: boş ithamlarda bulunup, saçma sapan şeylerden karalama çalışmaları yapmadan yaaani)
  • 3544
    teknik ekipte degisiklik yapmayi dusunuyor mu bilmiyorum fakat, kimi getirirse getirsin takim kimyasina fatih terim kadar kolay uyum saglayamayacagi icin sikintili bir uyum sureci gecirecegi asikar. galatasaray, turk milli takimi, real madrid, manchester united, brezilya milli takimi gibi karakteri olan takimlar her teknik ekiple basarili olamazlar, bu kluplerin bir gelenekleri, ruhlari vardir ve bununla paralel gitmeyen ekiplerle sadece geriye giderler.
  • 3546
    ünal aysal'a mektup (orhan uluca)

    sevgili ünal başkan;

    galatasaray gibi bir kulübün başkanı olmak gibi bir sıfata haiz olduğunuzdan dolayı öncelikle sizi tebrik ederim. başkan olduğunuz günden bu yana kulübü ekonomik açıdan rahatlatan pek çok ayrıntı için takdirlerimizi kazandınız. ilgiyle ve beğeni ile takip ediyoruz. lakin fatih terim ile olan ilişkinizi aylardır rayına oturtamadığınız için araya girmek durumunda hissediyorum.

    galatasaray sportif, ekonomik ve ahlaki yönden diğer bütün rakiplerinden sıyrıldığı bir noktada milyonlarca taraftar sizin ilişki yönetim beceriksizliğiniz nedeniyle sıkıntı yaşıyor, farkında mısınız bu durumun? siz galatasaray’ın başkanı yani en üst düzey yetkili şahsiyetisiniz. lakin benim uzaktan bakıp da sizde sorun olarak gördüğüm kısım bir futbol kulübünün başkanı ile şirketin başkanı olmak arasındaki farkı doğru bir şekilde ayırt edemiyor olmanız.

    siz galatasaray’ın yönetim kurulu başkanısınız. fatih terim ise galatasaray’ın bir değeridir. sizi zora sokan durum ise teknik direktör görevinde bugün galatasaray’ın yaşayan en büyük değeri olmasıdır. kurumsal açıdan hakan şükür’ü sportif direktör olarak getirip teknik adamlığa da thomas tuchel’i yerleştirirseniz son süreçte söylediğiniz her şey anlamlı olur. yalnız tuchel ve hatta mourinho ile terim arasında mevzu bahis konu galatasaray olduğunda devasa bir fark var algılamakta zorluk çektiğiniz.. sadece tuchel ile olanı değil siz veya galatasaray’ın herhangi bir başkanı ile fatih terim arasındaki farkı da kavramalısınız. bu da daha çok bir futbol kulübünün kültürü içerisine var olan ve fakat herhangi bir şirkette olmayan farklılıklardır.

    sizinle olan tanışıklığımız..

    sizi fatih altaylı aig ile olan anlaşmanın feshi için gereken sıcak para esnasında galatasaray kulübü ile tanıştırdı. belçika’dan o dönem var olan ihtiyaç üzerine yolunuz buraya düştü. 30lu yaşların ortasında olan ben o günleri hatırlıyorum ve öncesinde ünal aysal ile galatasaray ilişkisinin olmadığını da. fatih terim ise 1974 yılında kapısından girdiği bu kulübün içerisinde yaklaşık 15 yıl formasını terletip oyuncu olarak görev yaptıktan sonra üçüncü kez teknik direktör olarak takımın başına geçti. bakın bir kulübün tarihi kazandığı şampiyonluklarla ölçülür. galatasaray’ın elde ettiği 19 şampiyonluğun 6’sında fatih terim imzası var. 100 yıllık bir kulübün kazandığı toplam şampiyonluk sayısının neredeyse üçte birine tek başına imza atmış. üç gol atan oyuncunun dahi kulübün değeri olduğu yerde bu ne demektir biliyor musunuz? sadece kulübün değil memleketin kazandığı “tek” uluslararası kupayı da müzesine yine fatih terim koymuştur. bir kulübün kaderini çizmiş, yolunu tek başına farklılaştırmıştır.

    galatasaray’ı son 20 yılda gururlandıran nice eylemlerin sahibi olurken en ufak detayın dahi medya içerisinde sayısız kez konu edildiği yerde bir kez olsun bu insanlar fatih terim ile galatasaray arasında yapılan para pazarlığına da şahit olmamıştır. profesyonelliğe ne kadar aykırı dediğinizi duyar giib oluyorum ama dahası var. en zor dönemlerinde oyuncuların primlerini cebinden öderken şadan kalkavan’ın bizzat ağzından dinlediğim transfer hikayesinde ise maaşının yaklaşık beş katı olan senelik 10 milyon euroluk anlaşmayı da reddetmiş, fenerbahçe’ye gitmemiştir. ne bu transfer hiakyesini kendisi anlatır ne de hakan şükür’lerin, x’lerin, y’lerin paralarını alamadığı için nice sorun olduğu yerde fatih terim tek bir kez olsun kendi parasını ya da alacağını gündeme getirmemiştir. beklenti de bu yönde olduğu için bunları da kimse konuşmaz, ilişki böyledir çünkü. o kulübün teknik direktörü değil parasını veremeyen galatasaray’ın kendisidir.

    kurumsallaşmayı futbol dünyasında diğerleriyle arasında uçurum olacak şekilde en iyi gerçekleştirmiş kulüp olan bayern münih’in 30 yıllık menajerliğini yapmış eski futbolcusu hoeness’in de kağıt üzerinde anlaşması yıllar yılı 1 euro olmuştu. düşünebiliyor musunuz kurumsallaşmanın en üst düzeydeki temsilcisinin sportif direktörü ile olan ilişkisini? zira lakabı “mr. bayern münih” olan hoeness sizin anlayacağınız şekilde bayern münih’in fatih terim’idir. yeri gelmiş başkan olan franz beckenbauer’e fırça çekmiş, “az sus ulan” demiştir. peki bu kurumsallaşmanın en üst düzeydeki temsilcisinde başkanın altında bulunan sportif direktör nasıl olur da bu şekilde fırça çeker? buna hakkı var mıdır neden bu tavırlar garipsenmez almanya gibi bir ülkede? dahası buna nasıl karşılık bulur? der ki franz beckenbauer, “uli hoeness kişilere kızmaz, onun çocuğudur bayern münih ve bayern’i korumak için gerekirse tüm dünyayı karşısına alır, normal bu..” dönemin 30 yıllık sportif direktörü bugün bayern münih’in başkanı. lakin titri ne olursa olsun herkes bilir ki bayern münih’in en tepesinde yıllar yılı hep uli hoeness olmuştur. yönetim kurulunda olan adidas’tan telekom yetkililerinin ismini bir kez olsun duymadığım için size de veremeyeceğim bu adamlar sadece “kurumsal” olarak yer almış ve medyada da pek fazla gözükmemiştir. gerçek anlamda bir kurumsallaşma futbol kulübünde ancak bu şekilde olur. değerlerine sahip çıkıp kulüp içerisinde söz sahibi yaparak..

    tüm bu kurumsallaşma ya da profesyonelleşme adımlarınızı saygıyla karşılıyor, bu konuda var olan mücadelenizi takdir ediyorum. lakin kurumsal olarak en üst merci olan başkanlık koltuğunda oturmanıza rağmen bir futbol takımı herhangi bir şirketin aksine değerleri ve tarihiyle var olduğu gerçeğinden yola çıkarak bugün yaşayan en büyük değer olan fatih terim ile olan ilişkinizi gözden geçirmenizi, daha da önemlisi ise ona karşı olan konumuzu daha doğru bir şekilde belirlemenizi istemek durumundayım.

    sevmeyebilirsiniz. ben çok mu seviyorum allahaşakına? milliyetçi muhafazakar bir çizgisi var. daha geçenlerde yine söz konusu bayrak istiklal marşı diye başlayan çok da hazzetmediğim hamasi cümleler kuruyor. bunlar hadi neyse de istanbulspor teknik direktörü susic’e “hele bir yugoslavın hiç..” gibi ırkçılığa varan tutumları olmuştu geçmişte. kibiri desen ayrı.. mehmet ağar yakınlığından ağır kaçan türlü absürd söylemlerine kadar beni irrite eden nice eylemleri oldu. lakin bir galatasaraylının fatih terim’e karşı şansı yok. el mahkum sevilecek.. yüceltilecek.. başka bakılacak.. herhangi bir teknik direktör olarak algılanması mümkün değil. diğerlerine inat yaşadığı zaman değerini bilecek kadar çok insan eskittik bu kulübün içerisinde.. yapılması gereken bugün değil iki yıl önce fatih terim’in önüne 10 yıllık mukavaleyi koymaktı. mevzu bahis konu futbol olduğunda da tek yetkili olarak ingiltere’deki menajerlik sistemi gibi ona hak ettiğini vermektir.

    bugün 100 yıllık kulübün yaşayan en büyük değeridir ve oturduğunuz koltuğun şirketsel konumu olarak en üst mercide bulunmanız sizi yanılgıya düşürüyor.. fatih terim galatasaray taraftarlarınca sevilmek ve en tepeye koyulmak durumundadır. ben ya da x fark etmez. daha acımasız ve daha dürüst bir şekilde anlatayım.

    siz başkan olabilirsiniz ama mevzu bahis konu galatasaray olduğunda fatih terim o kulübün bugün malzemecisi dahi olsa siz veya bir başka isim onun aşağısında yer alıyorsunuz. ingiltere’de olduğu gibi hisselerinin tamamını satışa çıkarıldığı anda dahi hepsini alsanız da bu gerçek değişmiyor. isminizin önünde galatasaray başkanı olduğu sürece size herhangi bir insanın saygısızlık yapması mümkün değil ama başkanlık konumu sizi terim’in önüne koyamıyor, bu gerçeği anlamalısınız. fatih terim değil aksine; galatasaray başkanı ünal aysal bu kulübün çalışan elemanıdır. başkanlık konumu içerisinde yüceltilir, gerekli saygı da kimse de kusur etmez ama nihayetinde “elemanı” olursunuz. fatih terim ise değeridir. kulübe başkanlık yapacak kadar yükselmiş bir insanın “değer” taşımaması mümkün değil amma velakin yüz yıl sonra nejat biyedic’i hatırlarsınız ama bursaspor başkanı kimdir bilmez insanlar. manchester united ve ferguson ilişkisi önümüzdeki yüz yıl boyunca konuşulacaktır ama başkanlarını filan tanımaz insanlar. bu işler söz konusu futbol kulubü olduğunda dünyanın her yerinde böyledir. farkında değilsiniz ama faruk süren kadar sizi de ilahlaştırıyor..

    adnan polat’dan farkınız nedir?

    sizden önceki başkan olan adnan polat bu kulübe ekonomik açıdan muazzam hizmetler sunmuştur. şirket birleşmesinden tutun da yıllanmış sorunlara çare olan nice atılımlar gerçekleştirdi. peki bugün hangi galatasaraylı adnan polat’ı iyi hatırlıyor? bugün ünal aysal’ı övgüyle anılmasının temel sebebi terim’in başarısı değil midir? siz henüz başarısız olmadınız ama göreviniz de fatih terim ile beraber başladı. terim başarısız olmadığı için daha çok. unutmayın ki adnan polat’ın elinde iki yıl içerisinde kazanılan şampiyonlar ligi geliri olan yaklaşık 60 milyon da yoktu sportif başarısızlık nedeniyle.. dolayısıyla bizler terim’i biliyoruz. 4 yıl üst üste şampiyonluk kazandırmasından 2008 milli takım yarı final zaferinden 1996 avrupa şampiyonası’na kadar.. peki ünal aysal’ın sportif açıdan başarılı olacağını biliyor muyuz? elimizdeki tek veri ise felaket.. zira bir maç yorumu esnasında dayanamayıp sesini kısmak zorunda kaldığım bülent tulun ile sorunsuz işler çıkarıp rakiplerinizi ekarte etmeniz mümkün değil. bir insan bülent tulun gibi çok net ve tartışmaya açık olmayacak şekilde söylüyorum futboldan çakmayan bir adamla başarı kazanabilir mi? bunu dahi ölçemeyecek konumda olmanıza rağmen bir futbol kulübüne doğru aklı taşıyacağınıza nasıl güven duyuyorsunuz?

    faruk süren, haluk ulusoy v.s. benzerliğiniz..

    bakın fatih terim bugün haluk ulusoy’a anlam kazandırmıştır. sayısal açıdan faruk süren’i en çok kupa kazanan başkan yapmıştır. sizi de iki yıldır başarısızlık görmeyecek şekilde zirvede tutuyor ve bunların tek nedeni sportif başarıdır. adnan polat kadar hizmet verdiğiniz dahi tartışılır olduğu yerde en üst düzeyde tutan bu insana yaklaşımınız “kurumsal” değil “durumsal” olmalıydı. ne siz ne de ben.. mevzu bahis konu galatasaray olduğunda fatih terim ile savaşa giren kaybeder, aklı olan onunla beraber büyür, son iki yılda olduğu gibi. aksi takdirde adnan polat gibi belki de haklı bir şekilde sportif başarı hariç verdiğiniz nice hizmetin görülmediğinden ve bu hizmetlere karşılık bu tepkileri hak etmediğinizden dem vurmak zorunda kalırsınız beşinci olup da seçimi kaybettiğiniz bir genel kurul sonrası..

    ikinci kez tekrar etmeme izin verin; ben çok mu seviyorum sanki? galatasaray’a gönül verenin terim’e karşı şansı yok..

    “oğlum orhan dedim kendi kendime.. yolu yok, çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli..”

    http://www.futbolburada.com/p/unal-aysala-mektup
  • 3547
    kendisinin fatih terim ile çalışmak istemediği yeni bir şey değil. ünal aysal'ın yöneticilik anlayışına, vizyonuna göre fatih terim gibi bir gönül adamıyla çalışmak uymaz. ünal aysal başkanlığa seçildiği zaman takımın içinde bulunduğu durumdan kısa sürede ve en iyi şekilde çıkarabilecek türkiye'deki ve hatta dünyadaki tek isim olan fatih terim'i teknik direktör olarak görevlendirdi. 2 sezonda takım yeniden dirildi, bu kadar kısa sürede hayal bile edilemeyecek işleri başardı.

    bu saatten sonra ünal aysal'ın gözünde fatih terim'in misyonu tamamlanmıştır. şahsi fikrimce takımın gelecek sezonki hocası da büyük ihtimalle bellidir. belirsiz olan tek şey fatih terim'in sezon sonu mu yoksa daha mı erken görevden ayrılacağı, alınacağı. sanırım beşiktaş maçı bazı şeyleri değiştirebilir.
  • 3549
    asıl sezonu eylül ayında değil, haziran ayında başlatan başkanımız. şok bir seçimle camiayı çalkaladı, ardından listeler değişti ali dürüst görevinden uzaklaştı. yeni bir yapı oluşturmak istedi, şu an var olan yapı aslında bildiğimiz 2 senedir şampiyon olan takımın mevcut yönetimi değil, yani işini iyi yapan bir yönetim kurumsallık uğruna lağvedildi diyebiliriz.

    kadir çetinçalı, 4 haziranda kendisinden şöyle bir demeç aldı.

    "bu yönetim içinde mülayim insan gördünüz mü. hepsi gerektiğinde, her türlü muhalefeti yapacak ve işlerinde ehil insanlar. genç ve dinamik bir ekip olduk. istediğim ekibi oluşturdum. basında çıkan isimlerin çoğu asparagas idi. idealimdeki yönetimi oluşturdum. söylenen isimlerin hiçbirine yönetimde yer almaları için öneride bulunmadım."

    ve şöyle bir şey ekledi,

    "bir değişiklik düşünüyorum. galatasaray'da fazla değişiklik olmaz aslında. kurullar aynen görevine devam eder. ama fonksiyonları biraz daha yükseltmek zorundayız. rekabet daha yüksek, günün şartları daha zor. bizi bekleyen problemler de daha fazla. geçtiğimiz iki senede mali açıdan arkadaşlarım hakikaten sonuna kadar çalışıp destek verdiler. güzel iki sene geçirdik. bundan sonraki dönemde de aynı başarıların olacağını gönülden diliyorum. bunun için de sizlere gönülden güveniyorum. "

    unuttuğumuz bir şey var, seçimler ve değişen listeler. aslında şu an galatasaray yeni bir anlayışla yönetiliyor, o nedenle kusursuz bir yapı şu an için bekleyemeyiz. bundandır ki, medyanın sürekli galatasaray'ı kaşıması. neden mi? işte bu yüzden;

    "bununla ilgili gerekli yapıyı oluşturduk ama 22 haziran'dan sonra kurumsal kadronun ve bir alman ordusu nizamında yürümesi dönemine giriyoruz. bu desteği ve hassasiyeti sizlerden bekliyorum. dünyadaki birinci sınıf başarılı takımlar ve kulüplere baktığınız vakit kurumsallaşma sayesinde başarılı olduğu görülüyor. önceliğimiz dünyanın ilk 10 kulübü arasına girmekti. onlar gibi olmak zorundayız. yani kurumsallığımızı ve yapımızı koruyup işletmek zorundayız. kendi kendimizi koruyacak mekanizmanın oluşması anlamına da gelir. hatalar yapabiliriz ama kurumsal yapı içinde büyük sorunlar yaratmadan ortaya daha başarılı bir sistem ortaya çıkar. ikincisi ise kurumsallığın ötesinde mali yapının elden geçirilmesiydi. "

    yani sözün özü, kuyruğuna basıyorlar şu an galatasaray'ın. keşke kartları bu kadar açık oynamasaydık çünkü medya ve içinde yer aldığımız ahlaksız rekabet ortamı şu an bizi kaosa doğru çekiyor. önce terim, sonra yönetim patlar. oğlum bu sene şampiyon olmamız lazım ya. beyhude çabalarıyla kalmaları lazım bu pislik galatasaray düşmanlarının... bu yüzdendir arda turan, burak yılmaz polemikleri, bu yüzdendir adnan nas* olayı, terim polemiği... zor, çok zor.
  • 3550
    hala "fatih terim'e niye izin verdi" argumaniyla elestirilen baskan. bunu diyen ve böyle dusunen adam ya fatih terim'i ya da emri verenleri tanimiyor demektir.

    birincisi baskan gitme dese bile fatih hoca emir almaktan hoslanmayan biri oldugu ve yuksek egosundan dolayi her turlu giderdi ve milli takimi calistirirdi. koskoca fatih terim'e unal aysal gidemezssin di-ye-mez.

    ikincisi emri veren kisi bellidir ve su an ulkede o ne derse o olur. buna ulkede karsi cikacak is adami bundan sonra ne ihale alir ne de agiz tadiyla is yaptirirlar. ayrica stad konusu, kadiköy'de kupanin verilmesi vs gibi hatir gönul isleri de var. seve seve olmasa zorla bu isi cözerlerdi. bu durumda ne terim ne de aysal iktidarla papaz olmaz. papaz olanlarin hali ortadadir ve kimse bunun icin risk alip huzurunu kacirmaz. ayrica butun camianin huzurunu bozarlar veya tff'ye emri verip sampiyonlugumuzu engellemek icin herseyi yaparlar.

    bu konuyu cözebilecek tek kisi terim'dir. o bu egolari ve ben yaparim ben bilirimci karakteri nedeniyle kabul ettti. baskan dahil butun camianin elini kolunu bagladi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın