• 1
    hararetli futbol tartışmalarına girmeyi sevmeyen, bu dünyada göreceğini görmüş olgun ve yaşlı amcaların tuttuğu takım.

    "hangi takımlısın beybaba?"

    "valla evlat...ben milli takımı tutuyorum"(u: bilekten yukarı kalkan el ve yavaşça havaya doğru dönen yüz ile öle gs fb falan bekleme gibisinden olumsuz bir hava da yaratılır)*
  • 2
    herhangi bir ulkede aday kadrosuna aynı takımdan 1'den fazla kaleci cagrılıyorsa teknik heyetinin aklına sıcma istegi uyandıran takım. ulan milli takıma formda kaleciyi alırsın, bir takımdan 2 kaleci almak da neymis? yıllar yılı rustu-volkan alınırdı simdi hakan-cenk..

    boyle olmaz bu is arkadas. aynı takımdan 2 kaleci varsa sakatlık vardır o iste. ikisi de devamlı oynamıyordur ne kadar rotasyona girseler de, kabul edelim bunu. ha zaten onur veya volkan oynayacak ama aynı takımdan iki tane kaleci alan teknik adama veya antrenore(zira bizde antrenor yapıyor kadroyu) normal gozle bakmam ben.

    edit: bilerek "milli takım" baslıgına yazdım zira tum milli takımlar icin bu durumdan sikayetciyim sadece turkiye uzerinden verdim ornegi.
  • 3
    her ne kadar şike konusundaki açıklamaları üzerinde durulsa da, avrupa konseyi'nde yaptığı konuşmada uefa başkanı michel platini milli takımlar için çok önemli bir konuya değinmiştir:

    "eğer spor bir canlı varlık ise, milli takımlar onun kalbidir. ancak bugün milli takımların yaşamı tehdit altındadır. milli takıma çağrılan bir oyuncunun etkin bir şekilde oynayıp oynamayacağı konusunda artık bir garanti yoktur. avrupa spor modeli, kulüpler ve milli takımların uyum içinde birlikte var olduğu açık rekabetlere dayanmaktadır."

    bizim 'kalbimiz' tuhaf çarpıyor. bazı oyuncular milli takımı vitrin olarak kullanıp transfer yapmak isterken, bazılarının ise milli takımda oynayabilmesi için istanbul'a transfer olması gerekir. kimisi ise milli takım kamplarına çağrılır ama sakata çıkar. kimisi ise aslında başka bir ülkede doğmuştur. en sevdiğim ise nerede olursa olsun canını dişine takandır, hesapsız kitapsız...
  • 4
    tüm branşlarda takip etmem, izlemem. denk geldiğimde canım sıkılıyor. sebebi aynı takımda galatasaraylı ve fenerbahçelilerin aynı forma altında bir hedefe gidiyor, sevinçlerde birbirlerine sarılıyor olması. eskiden futbol maçlarını izliyodum, fener nefreti büyüdükçe bıraktım. milli maçları bilmem, hatırlamam. galatasaraylı ve fenerlileri bir arada görünce sinirleniyorum. nefret ediyorum fenerbahçe ve fenerbahçelilerden. içinde fenerli olan bir takımı desteklemem, türk milli takımı da olsa. içerisinde fener'in payı olan hayır/mutluluk/başarı gelmesin.
  • 10
    ülkemizde her konuyu yozlaştırdığımız ve içini boşaltarak anlamını yitirmesine neden olduğumuz bir dönem yaşıyoruz. her konu da olduğu gibi milli takımlarımız* da bu kültürden(daha doğrusu kültürsüzlükten) nasibini aldı. sırf günlük başarılar elde etme adına insanları mili takımlardan soğuttular. son olarak bunun en güzel örneği sercan sararer. bir alman milli takımı düşünün mesela almanca bilmeyen bir adam oynayabilir mi? ya da bir ingiliz takımında oynayan ama ingilizce bilmeyen ama ingilizler adına oynayan bir oyuncu...

    bu durum hepinizin bildiği üzere sadece futbolda yok. basketbolda emir, atletizmde elvan abeylegese(bu topraklarda doğduk ama bir vatandaşımızın soyadı bana hiç anlam ifade etmiyor. neden acaba?) gibi bir çok atlet, yine kendi ilgi alanımdan bir örnek olan satrançta 3 tane***.

    yazının buraya kadar kısmını okuyup bu adam ırkçı, aşırı milliyetçi falan diyerek yaftalayabilirsiniz. durun biraz daha dinleyin lütfen. ben aslında devşirme sporculara karşı değilim ama bu sporcular sadece laf olsun diye transfer edilmeyecekler. peki ne şartlarda alınmalı bu sporcular;

    kural 1: türkçe konuşmayı öğrenmek zorundalar. özellikle takım oyunlarında olmazsa olmaz. yahu milli takıma gitmişsiniz, canla başla mücadele ediyorsunuz, öbür tarafta bir arkadaşın var, sesleniyorsunuz ''sol kanada bas diye''. adamın verdiği cevabı anlamıyorsuz ve anlaşamıyorsunuz. ne hissederdiniz?

    kural 2: bazen bir sporda ilerleme kaydetmek için gençlere örnek olabilecek, başarılarıyla onları teşvik edebilecek tarzda sporculara ihtiyacınız vardır. mesele atletizme yeterli ilgi yoktur. sizde o dalda ilgiyi arttırmak için ya üst düzey ya da gelecek vadeden bir sporcu ile bu alana doping etkisi yaptırılabilir. fakat zaten vasat sporcuları alıp da türk gençlerinin yerlerini doldururlarsa bunun bize ne gibi bir faydası olabilir ki? örnek verecek olursa türk milli satranç takımı. zaten dünya sıralamasında çok gerilerdeyiz dünya arasında en iyi derecelerimiz 30larda. fakat devşirme sporcu aldığımızda da bu durumu değiştiremiyoruz. e durum benim aklıma sadece bir sözü getiriyor. bana yararı olmayacak kilisenin papazını.....

    kural 3: eğer devşirme bir sporcu transfer edildiyse bu sporcular sadece milli maçlarda oynayıp yaşadığı ülkeye dönemeli ve türk gençleriyle aynı ortamlara koyulup onlara bir şeyler kazandırılması sağlanmalı.

    kural 4: devşirme sporcular türkiyede uzun süre yaşamış olmalı. dilimizi, kültürümüzü, halkımızı tanımış olmalı ki bizimle milli duyguları paylaşabilsin.

    şimdilik aklıma gelenler bunlar...
  • 11
    malesef sanıldıkları kadar pek masum değildirler.

    19 yüzyılda yaygınlaşan ve 20. yüzyılda bilimsel teorilerle (demokrasi götürme, yaşam şartlarını iyileştirme, kalkındırma vs.) doğru bir hareketmiş gibi aksettirilmeye çalışılan sömürgecilik, birçok avrupa ve uzakdoğu ülkelerinin temel gelir kaynaklarından birisi olmuştur.

    sanayi inkılabı sonucu hammadde arayışları için bir nevi zorunluluk haline gelen sömürgecilik, uğruna dünya savaşlarının yapıldığı ve birçok ülkenin özgürlüklerini kaybettiği bir uğraşa dönüşmüştür. bu ülkelerin çoğunluğu afrika'da bulunmaktadır.

    ve malesef bu sömürgeci ülkelerin hammadde arayışları sadece sanayi ile sınırlı kalmamıştır, futbolcuları da hammadde olarak kullanmaktadırlar.

    belçika'nın çeşitli kuzey afrika ülkelerini kullanması,

    fransa'nın cezayir, kongo, senegal, angola gibi ülkelerin futbolcularını kendileri için hammadde olarak kullanması,

    hollanda'nın liberya, surinam, fas gibi ülkeleri kullanması,

    rusya'nın sscb ülkelerini kullanmaları,

    vs...

    bana birçok ülkenin milli takımlarının suni olduuğunu çağrıştırıyor.
    evet bu ülkeler, futbolcuların doğduğu ülkelerden çok daha cazip duruyorlar.
    peki bu sömürülen ülkelerin suçu ne? daha cazip duran ülkeler nasıl cazip konuma geldiler?

    malesef birçok milli takım, makyavelizmin doğrultusunda ilerlediği için hem haksız rekabet oluşmasını sağlıyor, hem de birçok ülkenin olası başarılarına gölge düşürüyor.

    bu yüzden afrika ülkelerinin milli takımları, en safi duygularla oluşmuş takımlardır. saygı duyulması gerekir.
    bizim ülkenin milli takımı ise avrupa genelinde istisna konumundadır.

    bu yüzden bir an önce toparlanması gerekmektedir. bizim milli takımımız sadece bir takım değildir.

    hiçbir yöneticinin de, futbolcunun da insanları bu takımdan soğutma hakkı yoktur.
  • 17
    galatasaray'dan hoca almaya bayılırlar.

    (bkz: türkiye a milli futbol takımı)

    http://www.webaslan.com/...yedek_kulubesi32.jpg

    http://www.tribundergi.com/...b/12211116_1d895.jpg

    (bkz: türkiye a milli basketbol takımı)

    http://i.hizliresim.com/m6VM7R.jpg

    http://www.antalyabasketboliltemsilciligi.com/...yeyeniantrenor/5.jpg

    (bkz: türkiye a milli kadın basketbol takımı)

    http://jwsbasketball.org/...-2014-sampiyon-3.jpg

    http://i.sabah.com.tr/...44/1423575150904.jpg

    eğer yanlış hatırlamıyorsam bayan voleybol takımımızın hocası da milli takıma gitmişti. şubeye uzağım ancak kel bir abimizdi.
  • 19
    futbolculara prim verilmesinin oldukca normal oldugu yer. bu adamlar milyon dolarlarca para kazanan sporcular. milli takim da baya bir disiplin, konsantrasyon ve zaman isteyen bir organizasyon. ayrica sakatlik riski de cabasi. milli maclar ulkeyi dusmandan savundugumuz bir cephe gorevi degildir. bir spor organizasyonudur. bu yuzden milliyetci duygularla salakligi karistirmamak lazim. kendi ulkemizin takimi diye basarili olsun isteriz ama bunu ulkenin itibariyla falan bir tutmak kadar ahmakca bir bakis acisi olamaz. ne yani portekiz avrupa sampiyonu oldu diye cok harika itibarli oldu da san marino'lular haysiyetsiz mi? muhim olan bu primlerin para savurma derecesinde dagitilmamasi ve hakkaniyetli dagitilmasidir. ayrica dogru duzgun basari kazanmadikca da tatmin edici prim vermemek, daha buyuk basarilara gidilmesi icin onem arz etmektedir.
  • 20
    bence sadece ülkemizde değil tüm dünyada önemini biraz yitirdi milli takım olgusu.

    önceden milli takım deyince insanlar izleme imkanı bulamadığı bir sürü yıldızı bir arada izlermiş. şölen gibi olurmuş. mesela eski futbol efsanelerini düşünün, çoğu aklınıza milli formayla gelir. o zamanlar insanlar eğlenirmiş bu olaydan. her milli maçın bir hikayesi varmış. mesela naziler, mesela falkland savaşı. 2.dünya savaşından sonra 2000'e kadar gelen süreçte sanki savaş milli takımlarda devam etmiş. futbolcular gerçekten o bayrak için savaşırmış, halkı için savaşırmış. ve her şeyden önemlisi, futbol önceden daha eğlenceye dayalı ve daha renkli bir spormuş. formalardan tutun, saç şekillerine kadar.

    şimdi ''endüstriyel futbol'' geyiğine girmek istemiyorum ama hakkaten öyle. o yüzden samimiyeti kalmadı pek bazı şeylerin. ve genel olarak ''milliyetçilik'' duygularının zirveye çıktığı milli takımların da tadı kalmadı. bir de işin öteki tarafı var: eğlence, seyir zevki.

    önceden çok yıldız varmış. biraz görmüş geçirmiş abilere sorsak herkes farklı bir isim söyler. artık öyle değil çünkü artık futbol matematiğe dönüştü. tamamen takım oyunu haline geldi. bir futbolcu olarak karşı tarafı yenmenin çok zor olduğu bir oyun haline geldi (ki bu yüzden benim için messi gelmiş geçmiş en iyi futbolcudur) 1-0 olsun bizim olsun mantığı geldi. bu mantık milli takımlara da sıçradı tabii. mesela son turnuvaya bakın herkes ''önce gol yemeyelim'' mantığıyla hareket ediyor haklı olarak, bu durumda ne kadar seyir zevki olabilir ki. öteki taraftan takım olarak yılda 3-4 kere bir araya geldiğin insanlarla ne kadar güzel futbol oynayabilirsin? bunu başaran ispanya domine etti zaten 3 turnuvayı.

    şampiyonlar ligi artık çok ön planda. bana göre dünyanın en önemli futbol organizasyonu. oradaki rekabet ve kalite'nin çeyreğini göremiyorum milli turnuvalarda. bu da önemli bir etken bence.

    hala bir dünya kupası başlarken heyecan duyacağım şüphesiz. ama maalesef o heyecan artık çok kısa sürüyor. şuan bence tüm dünyanın milli takımlarla ilgili heyecan duyduğu tek nokta messi. arjantin formasıyla kupa alabilecek mi ? bir de bizim açımızdan milli takım var tabii. onun da bokunu çıkardılar ama bizim milli takımın da hep bir hikayesi olur turnuvalarda.

    onun dışında artık maalesef milli takım aralarının sadece futboldan soğuttuğunu düşünüyorum. hatta kulüplere de zarar veriyor sakatlıklarla.
  • 23
    ülkeye olan aidiyet duygumun nasıl bitirildiğini gösteren takımlar topluluğu. evet eskiden değil ümit milli, a2 milli takımın maçlarını bile izlerdim. hasan kabze filan oynardı. 2006 dünya kupası eleme maçlarını dün gibi hatırlıyorum. keza 2008 grup eleme maçlarını da hatırlıyorum. fakat 2016 dünya kupası grup maçlarıyla ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum mesela. bunun için hayat telaşı vs denebilir ancak euro 2020 için oynanan, deplasmanda 1-1 berabere kaldığımız 2. fransa maçı bile umurumda olmadı.

    bakmayın siz ''bu ülke eskiden de böyleydi, her şey aynıydı'' diyenlere. evet bu ülkede geçmişte de kötü şeyler vardı ancak herkesin bir şeylerin değişeceğine dair umudu vardı. şimdi o umut yok.
  • 24
    dünyanın en gereksiz organizasyonlarında bulunan ulusal kulüpler.

    emre kılınç sonrasında bir futbolcumuzun daha covid olduğu açıklanmış, sezonun ilk yarısı da aynı şeyi yaşamıştık. pandemi gibi bir dönemde hala bu saçma sapan kimsenin umrunda olmayan organizasyonların ısrar edilerek oynatılması suçtur.

    milli takımlar yıkılsın yerine avm yapılsın.
  • 25
    bu pandemi çıktığından beri ligler ertelendi iş yerleri kapandı insanlar öldü. bazı organizasyonlar iptal edildi bazıları kampa giren sporcular ile devam etti. ancak ne hikmetse bu milli maçları bir türlü iptal etmediler. bana kalırsa çok fuzuli bir yapısı var milli maç aralarının.
    efendim ben 2012 den beri evimde dijitürk kullanıyorum. öncesinde dışarıda hafta hafta para verip kahvelerde maç izlerdim. neyse benden aylık ortalama 100 tl para alan bir kuruluş bu dijitürk. bunun karşılığında öncelikle kulübümü daha sonrasında ilgi alanımda olan kulüpleri takip ediyorum. bu milli aralar geldiğinde ben takip ettiğim kulüplerden özellikle kendi kulübümden uzak kalıyorum. ancak benden aldığı parayı iade etmiyor firma. bu bana göre bir milli maç defosu.
    ikincisi de kardeşim bu pandemi zamanı milli maçlar oynanmasa kim ne kaybederdi?
    hem zaman yok, hem kulüplerin onlarca para yatırdığı yatırım yaptığı oyuncular hasta ya da sakat dönüyor. kime faydası var bu işin? prestij desen yok zevk desen yok. endüstriyel futbol da bence yeri olmayan turnuvalar özellikle ligler devam ederken. ya zaten bu milli takıma giden adamlar idman ve antreman namına bir şey yapmadan maça çıkıyorlar koy sadece haziran başı sonu olarak bir turnuva herkes oynasın baksın dalgasına. isteyen izlesin istemeyen izlemesin. uzun zamandır izlemiyordum aslında bu sene ki jenerasyon çok iyi diye takip etmek farz oldu sadece bizim mili takımı da. acaba uefa yı fifa yı atanmış kişiler mi yönetiyor?
App Store'dan indirin Google Play'den alın