10
ülkemizde her konuyu yozlaştırdığımız ve içini boşaltarak anlamını yitirmesine neden olduğumuz bir dönem yaşıyoruz. her konu da olduğu gibi milli takımlarımız* da bu kültürden(daha doğrusu kültürsüzlükten) nasibini aldı. sırf günlük başarılar elde etme adına insanları mili takımlardan soğuttular. son olarak bunun en güzel örneği sercan sararer. bir alman milli takımı düşünün mesela almanca bilmeyen bir adam oynayabilir mi? ya da bir ingiliz takımında oynayan ama ingilizce bilmeyen ama ingilizler adına oynayan bir oyuncu...
bu durum hepinizin bildiği üzere sadece futbolda yok. basketbolda emir, atletizmde elvan abeylegese(bu topraklarda doğduk ama bir vatandaşımızın soyadı bana hiç anlam ifade etmiyor. neden acaba?) gibi bir çok atlet, yine kendi ilgi alanımdan bir örnek olan satrançta 3 tane***.
yazının buraya kadar kısmını okuyup bu adam ırkçı, aşırı milliyetçi falan diyerek yaftalayabilirsiniz. durun biraz daha dinleyin lütfen. ben aslında devşirme sporculara karşı değilim ama bu sporcular sadece laf olsun diye transfer edilmeyecekler. peki ne şartlarda alınmalı bu sporcular;
kural 1: türkçe konuşmayı öğrenmek zorundalar. özellikle takım oyunlarında olmazsa olmaz. yahu milli takıma gitmişsiniz, canla başla mücadele ediyorsunuz, öbür tarafta bir arkadaşın var, sesleniyorsunuz ''sol kanada bas diye''. adamın verdiği cevabı anlamıyorsuz ve anlaşamıyorsunuz. ne hissederdiniz?
kural 2: bazen bir sporda ilerleme kaydetmek için gençlere örnek olabilecek, başarılarıyla onları teşvik edebilecek tarzda sporculara ihtiyacınız vardır. mesele atletizme yeterli ilgi yoktur. sizde o dalda ilgiyi arttırmak için ya üst düzey ya da gelecek vadeden bir sporcu ile bu alana doping etkisi yaptırılabilir. fakat zaten vasat sporcuları alıp da türk gençlerinin yerlerini doldururlarsa bunun bize ne gibi bir faydası olabilir ki? örnek verecek olursa türk milli satranç takımı. zaten dünya sıralamasında çok gerilerdeyiz dünya arasında en iyi derecelerimiz 30larda. fakat devşirme sporcu aldığımızda da bu durumu değiştiremiyoruz. e durum benim aklıma sadece bir sözü getiriyor. bana yararı olmayacak kilisenin papazını.....
kural 3: eğer devşirme bir sporcu transfer edildiyse bu sporcular sadece milli maçlarda oynayıp yaşadığı ülkeye dönemeli ve türk gençleriyle aynı ortamlara koyulup onlara bir şeyler kazandırılması sağlanmalı.
kural 4: devşirme sporcular türkiyede uzun süre yaşamış olmalı. dilimizi, kültürümüzü, halkımızı tanımış olmalı ki bizimle milli duyguları paylaşabilsin.
şimdilik aklıma gelenler bunlar...
bu durum hepinizin bildiği üzere sadece futbolda yok. basketbolda emir, atletizmde elvan abeylegese(bu topraklarda doğduk ama bir vatandaşımızın soyadı bana hiç anlam ifade etmiyor. neden acaba?) gibi bir çok atlet, yine kendi ilgi alanımdan bir örnek olan satrançta 3 tane***.
yazının buraya kadar kısmını okuyup bu adam ırkçı, aşırı milliyetçi falan diyerek yaftalayabilirsiniz. durun biraz daha dinleyin lütfen. ben aslında devşirme sporculara karşı değilim ama bu sporcular sadece laf olsun diye transfer edilmeyecekler. peki ne şartlarda alınmalı bu sporcular;
kural 1: türkçe konuşmayı öğrenmek zorundalar. özellikle takım oyunlarında olmazsa olmaz. yahu milli takıma gitmişsiniz, canla başla mücadele ediyorsunuz, öbür tarafta bir arkadaşın var, sesleniyorsunuz ''sol kanada bas diye''. adamın verdiği cevabı anlamıyorsuz ve anlaşamıyorsunuz. ne hissederdiniz?
kural 2: bazen bir sporda ilerleme kaydetmek için gençlere örnek olabilecek, başarılarıyla onları teşvik edebilecek tarzda sporculara ihtiyacınız vardır. mesele atletizme yeterli ilgi yoktur. sizde o dalda ilgiyi arttırmak için ya üst düzey ya da gelecek vadeden bir sporcu ile bu alana doping etkisi yaptırılabilir. fakat zaten vasat sporcuları alıp da türk gençlerinin yerlerini doldururlarsa bunun bize ne gibi bir faydası olabilir ki? örnek verecek olursa türk milli satranç takımı. zaten dünya sıralamasında çok gerilerdeyiz dünya arasında en iyi derecelerimiz 30larda. fakat devşirme sporcu aldığımızda da bu durumu değiştiremiyoruz. e durum benim aklıma sadece bir sözü getiriyor. bana yararı olmayacak kilisenin papazını.....
kural 3: eğer devşirme bir sporcu transfer edildiyse bu sporcular sadece milli maçlarda oynayıp yaşadığı ülkeye dönemeli ve türk gençleriyle aynı ortamlara koyulup onlara bir şeyler kazandırılması sağlanmalı.
kural 4: devşirme sporcular türkiyede uzun süre yaşamış olmalı. dilimizi, kültürümüzü, halkımızı tanımış olmalı ki bizimle milli duyguları paylaşabilsin.
şimdilik aklıma gelenler bunlar...