aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 439
    taraftarlık zor zanaattır, son maça gidenler, lafım sizlere. kendini bilen biliyor, yarası olan gocunsun isteyen de bir daha beni okumasın. kapalının önüne dikilmiş üç beş tane çapulcuya da lafım yok benim. o her maça giden, reis dedikleri, başkan dedikleri zatı muhteremleri 40 yıldır tanırım ben. her hangi bir tezahüratı söyleyebilsinler, ilk maçta fenerbahçe bayrağını alırım elime, bir daha galatasaray'ın ismini bile anmam. ama dedim işte lafım o tetikçilere değil. onlar bu orta oyununun en zavallı insanlarıdır. o tetiği çektirenlerle benim işim.

    maçtan 3 gün önce açıklandı, o ne olduğu anlaşılamayan, hedefinin neresi olduğu belli olmayan tezahüratın yapılacağı. jo lavuğunun ıslıklanacağı, arda turan'ın kulağı çekileceği, reykart'ın devre dışı kalacağı, taraftarın bölüneceği. bunları yaptıan akıllı adamların da yok galatasaray'la işleri. yöneticiliği bıraksınlar ve bir daha yönetci olmayacaklarına karar versinler maça bile gelmezler. (örnek; ergun gürsoy) kimbilir ne puştluk düşünüyorlardır. senelerdir getirdikleri bunca yabancıya kaptırdıkları paraların hesabını soran yok. galatasaraylılığın ne olduğunu kendileri biliyormu ki, gelenlere öğretsinler. onlar için tek gaye, taraftarı uyutsunlar, iki senede bir sırayla seçilsinler, padişahlıklarını sürdürsünler. haldun'u kim tanırdı yönetici olmasa, beni bile şurda yazıyorum diye 250- 300 kişi tanıyor. adnan polat belki de şirketini iflastan kurtardı sayemizde.

    arda turan; bu ülkede son yıllarda gelmiş geçmiş en büyük futbolcudur. oynamadığı maçlarda gördük, pozisyona bile giremedik. yani, fener maçında oyuna sakat sakat girdikten sonra maçı çevirseydi, bırak sinem'i paris hilton'u bile götürmesi için 10.000 kişi bağıracaktık. bırakın lan bu işleri, o bilmiyormu sanki taraftarla barışmak için yapması gerekeni. alır takımı maçtan önce, getirir kale arkasına, başlarını eğerler olur biter. taraftarın takıma sitemi sevgidendir, ancak başımızdaki belaların yaptırdığı şeylerin sevgiyle alakası yok. arda gibi başka kaç tane futbolcun var ki gitsin diyorsun. bizim en büyük özelliğimiz di oysa, takımda ilk 11 den en az 4 kişinin kendi evladımız olması.

    arda turan'ı satmak istiyorlar bence, bunun en kolay yolu taraftarın gözünden gönlünden düşürmek. aksi durumda, kupa kaldırmış arda'yı satabilirlermi? demek kaleye seneye yabancı almayacaklar, leo'yu ıslıklatın, protestoya devam edin talimatı tetikçilere. jo kim ya, onu kim aldıysa zararı ondan tahsil etmemiz lazım. esas protesto bunun için yapılmalı. yazıları ters asmışlar çapulcular, ne zaman girdiniz o stada. hepinizi tanıyorum, bedava aldığınız konbinelerinizi fener maçında 500 liraya sattınız. sonra her zamanki fare deliğinden içeri alındınız. hiç biriniz tezahürat yapmasını bilmez, forma giymez, tipleri kayık, ağızları ishal.

    bizim 40 yıldır tribünlerdeyiz diye övündüğümüz tribünler, bunlar değil çocuklar. 14 sene beklemişler, ne beklemesi? darwell'i ilk geldiği sene linçten alman polisi kurtarmıştı. daha dündü, fener'e yenilen imparator terim, takım otobüsünden kaçarak canını zor kurtarmıştı bunların elinden. gittikleri her deplasmanda olay çıkaranlar, her biri sabıkalı, bir o kadar tehlikeli yaratıklar. çıkmışlar iyi okumuş terbiyeli gerçekten taraftar olmak isteyen yığınlara liderlik taslıyorlar. aslanları kedilere boğduran, haldun, bu tezgahın baş sorumlusudur. şu an tartışma sıfırdır, ligin belediyespor dahil en kötü taraftarı galatasaray taraftarıdır. maç başlar alır bir meleme melodisi, sahadaki oyunla alakası olmayan bir desibelle yırtarlar bir taraflarını. köylere, yaylalara giden bağırtılar. bir maç''yensen de yenilsen de'' diyenler, bir sonraki maç '' sizin gibi ruhsuz görmedik'' derler. ne gördünüz ki lan siz. ben arda turan olsam, bağırmayın daha iyi diye beyanat veririm.

    bataklıktaki sivrisineklerle uğraşalım istiyorlar. yeni stadyumda bu çapulcular kendiliğinden asimile olurlar. numaralıdaki, durumdan vazife çıkarıp bağıranlar, işte o meşhur 14 sene şampiyonluk görmemiş çocuklardır, iyi bakın onlara. ceplerinden verecek olsalar paraları da olsa hangi çapulcu 4.000 dolar verip de o tribüne gider? ben numaralı tribünlerden şimdiye kadar hiç bir maçta en ufak bir protesto sesi duymadım.

    taraftarın fener maçında tribünleri yaktığında içlerindeydim. işte odur devrim, yapacaksan onu yapacaksın. takımı tamamen değiştirteceksin. bugün küfrettiğin futbolcuyu, yarın önüne çağırmayacaksın. işin çok kolay yolu vardı oysa. hiç bir futbolcuyu maç öncesi şova çağırmasanız yeterdi. merak etmeyin bizden aptal değil futbolcular, anlarladı demek istediğimizi. arda'dan benim beklentim yokmu kaptan olarak? var elbet, misal fener'e yenildikleri gece alem yapanın izini sürmek, yakaldığında da kafa göz girişmek. biz neler gördük, kaptan büyük mehmet, son dakika da antiç'ten dandik bir gol yediğinde laleci bahattin'e sahanın ortasında yapıştırmıştı tokadı. sende döv leo franko'yu, bok çuvalı bir maç kurtaramamış çıkartma çapulcu taraftarın önüne, kendiniz kesin cezayı. her türlü harekete verilecek cevabım var benim galatasaraylılık mazimde. 14. şampiyonluk geldiyse o çapulculara karşı tribünlerde verdiğimiz savaşla gelmişti. hatırlayan varsa bilmem, şimdikinden çok daha beter girmiştik son düzlüğe. takım rize'de yenilmiş, 3 maç kala şampiyonluk muczelere, 15. seneye kalmıştı. kocaelispor maçında o zamanın çapulcuları, takımı, darwell'i dövmeye hazırlıklıydı. şimdiki gibi değil tam 2 misli insan vardı tribünlerde. küfürlü tezahüratı yaptırmak isteyenlere karşı, bilinçli taraftarlar olarak çıkmıştık betonun üstüne. susturduk, takımı bağrımıza bastık, aynı anda malatya'dan gelen gol haberiyle biraz umutlanır gibi olduk. sonraki hafta antalya'da biz galipken, inönü'de bir mucize oldu. son dakikada denizli, beşiktaş'la berabere kalarak son eskişehir maçına lider çıkmamızı sağladı. ne oluyoruz be, paçası sıkan benle iddiaya girsin, her maçı kazanırsak şampiyon biz oluruz.

    oyunlara gelen, maşa olan, maçtan ekmek yiyen çapulcu tayfasını alt etmemiz imkansız. bizim feryadımız, bizimkilere, siz o maşaların maşası olmayın yeter. bırakın tezhürat yapmayı, yaptırmayı, konuşmayı bile bilmeyen adamlardan uzak durun. gerekirse bir sezon onların bulunduğu yerden kombine almayın. korkmayın galatasaray'a bir halt olmaz. daha da gerekiyorsa bir sezon maçlara gitmeyin. yapabiliyorsanız yöneticilere ulaşmaya çalışın. onların foyalarının çıkmasına yardımcı olun. inanın bu sezon saha sonuçları gelmemişse bunun tek sebebi dışarda haldun- adnangiller, içerde lanet olası 16 numaradır. dolduruşa gelipte çapulcunun tezahüratına eşlik eden bizimkilere gelince, bu maç sarı kartla kurtuldunuz benden. o da galatasarayı ne kadar çok sevdiğinizi bildiğim içindir, son sözlerim şudur.

    sizin dün yaptığınız şeyleri, çok daha haklı olduğumuz halde biz yapsaydık, bugün sizlerin'' sizin gibi ruhsuz görmedik'' diye bağıracağınız bir takımınız bile olmayacaktı. dün sizin kaptan arda'ya yaptığınızı biz cüneyt'e yapmış olsaydık, avrupa şapiyonu takımımız var diye övünen tek bir galatasaraylı olmayacaktı. zor zanaattır galatasaraylılık, öyle formayı giyip, tribünde iki bağırmakla, üç sövmekle taraftar olunmuyor. aklınızı başınıza devşirin, galatasaraylı olduğunuza şükredin.
  • 5800
    19 yıl önce bugün taksim'deki ceylan intercontinental otel'in toplantı salonunda "yeni oluşum" başlığı ile düzenlenen toplantıda kurulan tribün oluşumu.

    https://gss.gs/lCF.jpg

    ilk toplantının ismen davetli sayısı 53 kişiydi. aslında ilk denemeleri kadıköylü aslanlar ya da aslanlar olarak bilinen grup ile yapılmıştı. istanbul tribünlerinde cenk dönemi 1995'teki barış ile bitmiş, son esintileri de 2000'lere geçiş ile durulmuştu. iyi niyetli, temiz, okumuş, görmüş geçirmiş insanların da içinde olabileceği organizasyonların kurulması artık zaruri hale gelmişti. daha doğrusu kombine tarzı uygulamalar ile türk stadları bu tarz insanların da girebileceği yerler haline gelmişti.

    aslanlar ile denenen şey buydu. seksenli yılların pek çok tribüncüsünün de dahil olmasına rağmen aslanlar macerası pek hoş olmayan şekilde bitti. tek tik forma, bando, bayrak, pankart gibi modern anlayışla görselliğe de önem veren işler yapmışlardı. ama tayfa ile bilerek ya da bilmeden güç savaşına girmeleri onların sonunu hazırladı.

    türk stadlarındaki gelişmeye paralel olarak galatasaray tribünü de kendini geliştiriyordu aslında bir yandan. yetmişli yılların sonunda inönü stadında galatasaray'ın ilk kemik tribünü oluşmaya başlamıştı. 1986'da ali sami yen'in nihai olarak açılmasıyla bu gelenek kapalı üst'e geçti. yetmişli yılların geleneği seksenlere taşıdı tribünü. meşhur 14 sene şampiyonluk görmeyen nesil buydu aslında.

    seksenli yıllardaki galatasaray tribünü 14 senelik hasretin bitmesi ve üzerine seksenlerin sonunda gelen avrupa zaferlerinin dinamizminden destek buldu. mecidiyeköy'e geçmenin sağladığı el ayak alışmasıyla hem nicelik hem de nitelik anlamında artış vardı.

    doksanlı yıllar televizyon etkisiyle kör topal da olsa bilgi edinme çağlarıydı. bunun yanında galatasaray'ın avrupa'nın gediklisi olduğu yıllardı, bizzat yerinde gidip görmek şansı vardı galatasaray tribününün, en azından bir kısmının... 1991'de meşaleyi türkiye stadlarında ilk defa yakan galatasaray tribünüydü. bir şampiyonluk maçında sarı-kırmızı kartonlarla koreografi yapan galatasaray tribünüydü. 1999'da daha hiçbir grup yokken kapalı tribünde onlarca sopalı pankartı açan galatasaray tribünüydü. eğitim durumlarına ve statülerine aldırmadan bu işleri kovalayan, belli bir yergi görgü sahibi insanların ön ayak olduğu konulardı bunlar hep. bu bilgi akışı, tribün için kafa patlatma olayı hep vardı...

    ancak doksanlarda galatasaray ligi domine edip avrupa'yı da sallamaya başlayınca, 2000'de avrupa kupası gelince, işin içine bir de bilet geliri vb. gibi değişen ekonomik unsurlar girince stada seyir için giden kişi sayısı artmaya başladı. bu da tribünlerin performans anlamında düşmesine sebep oldu. hatta bilet fiyatları artınca bir dönem stadın boş kaldığı da oldu. herkes mesela milan maçını anlatır, real madrid maçında ışıklar sönmüştü der belki ama onun dışında özellikle uefa senesinde tribünün aldığı bir maç yoktur istanbul'da.

    işte yetmişlerin sonunda seksenlerin başında tribünde yer almış kimselerin ön ayak olmasıyla aslanlar isimli grubun kurulmasındaki amaç tribünlere bir hareket getirmekti. bu amigoluk için tribünde maç öncesi el kaldırma usulü ile oylama yapılan bir gelenekten geliyorlardı. hayat da 15 sene önce durduğu yerde durmuyordu. sebahattin şirin ve yılmaz tutuş gibi o dönemin gençleri artık tribüne hükmeder olmuştu. nitekim yolu açan bir deneme olsa da meşhur elde silahla kovalanma efsanesine kadar gitti o işin sonu...

    doksanlardan ikibinlere geçerken işte galatasaray tribünlerinin temel sorunları bunlardı. internet çağıyla birlikte mesafeler iyice kısalmıştı ve artık stada her yerden insan gidip gelmeye başlamıştı. daha doğrusu türkiye'nin falanca bir ilinden kalkıp maç günü stadın önüne gittiğin zaman cebinde paran varsa içeri girmen garanti olmuştu artık. maça girebilmek kolaylaştıkça gelen insan çeşitliliği artmıştı. bu da o eski gelenklerin aktarılmasını zorlaştıran bir durumdu.

    işte bu görgülü bilgili, maddi durumu iyi, statüsüne bakmadan tribün kovalayan ve tribün için kafa patlatan adamlar için bir şeyler yapmak artık zaruri idi. "yeni oluşum" toplantısına giden sürecin arka planı böyleydi. rahmetli alpaslan dikmen, ebru-banu kılıçoğlu kardeşler, barış*-bülent* timurlenk kardeşler, suat ateşdağlı, mehmet şenol o gün orda olan 53 kişinin en bilindik simaları idi. benzer statüde olan bu 53 insan gidişatı önceden görüp teşhisi de koyarak bu oluşumun temellerini attılar o akşam. "tayfa"yı temsilen de sebahattin şirin ve yılmaz tutuş katıldı o toplantıya. bu işlerin tayfaya rağmen olamayacağı da işte aslanlar ile tecrübe edilmişti.

    3 şubat'ta yapılması kararlaştırılan bir sonraki toplantıya kadar bu oluşum kulaktan kulağa yayılarak "kapalının ortası" diye anılan kendine has kitleye ulaşmıştı aslında. dernek statüsü kazanılması zaten o dönemki idarenin de tribünlere dair yaptığı tasarruflardan ve dayatmalardan biriydi. derneğin adı genç galatasaraylılar derneği oldu, ama oluşuma ayrı bir isim verilmesi kararlaştırıldı. bunun için o toplantıda yapılan oylama sonucunda gala's ismini geçen ve alp özgör'ün önerisi olan ultraslan ismi koyuldu.

    bu isimle yapılan ilk etkinlik de 14 şubat 2001 galatasaray deportivo maçı'ndaki only you koreografisi oldu. sonra ultraslan ismi kulaktan kulağa ve internet ortamında yayıldı. açılan forumlarda diğer iller ve ülkeler ile irtibat kuruldu ve bugün bildiğimiz organizasyon şemasına ulaştı. dernek yanılmıyorsam 6 kasım 2002'deki maçtan sonra yönetimle yaşanan problemler sonrası lağvedildi. ultraslan ise büyümeye ve yayılmaya devam etti. şu an için herhangi bir galatasaray takımı herhangi bir ülkede herhangi bir branşta maça çıkacağı zaman ultraslan pankartlı birilerinin orda olacağı bir yapılanmaya sahiptir.

    münferit taraftarlarla ilişkisi ise aslında başlangıçta dışlamamaya yönelik olsa da zaman içinde sıkıntılar yaşanmaya başlamıştır. 2007'deki sulu derbide kapalının adeta kendini feda etmesi sonrası pek çok ismin el ayak çekmesi, bu süreç sonrası çıkan alt grupların 2010 yılında tamamen tasfiye edilip bir daha alt gruplara müsade edilmemesi ve son olarak passolig uygulaması bu süreçte yaşanan 4 farklı kırılma olarak sayılabilir. her bir kırılmada biraz daha despotlaşmış, hem yaşanmışlıklar hem de alttan genel nesillerin yaklaşımı ile bağlar biraz daha kopmuştur...
  • 3240
    belki bu yazdığım en ofsayt entry olacak hatta belki pilot olacağım ama olsun,

    bu adamların kendilerini taraftar olarak adlandırması açıkçası midemi bulandırıyor.

    varan 1: 26 şubat 2014 galatasaray chelsea maçında maç 1-1 ken daha dakika 68 de takım saldırırken, başarılar gelir geçerle futbolcuları uyutan,

    varan 2: 9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçında maçı 3-1 e getirmişken daha dakika 75 te, yine aynı şekilde aynı tezahürat bozuntusuyla turu engelleyen,

    varan 3: 22 mart 2014 galatasaray kayserispor maçında takımın belki yeteneksizlik belki şanssızlıktan dolayı kazanamadığı maçta yönetimi istifaya çağıran,

    varan 4: çoğu maçta daha 1-0 öndeyken veya 0-0 iken, ne olur alparslan dikmen diyip takıma destek olmayan,

    varan 5: adnan polat'a 4 sene katlanıp, 3 senede 2 şampiyonluk 2 türkiye süper kupası 1 şampiyonlar ligi son 16 ve 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali gösteren ünal aysal'ı 1 sene bile idare etmeyen,

    varan 6: tüpçüyle olan halinden ve muhtemelen galatasarayın bu durumundan gayet memnun olan ve büyük ihtimalle koltuğunda sırıtan insana imparator göreve diyen,

    varan 7: yaklaşık 45 maçtır istisnalar dışında her maçta kötü oynayan ve sebep ne olursa olsun maç içinde hocasına saygısızlık yapan * selçuk inan'a adam diyen,

    varan 8: 3 4 maç arka arkaya formssuz olan 22 yaşındaki emre çolak'ı yuhalayan,

    varan 9: didier drogba'ya gösterdiği sabrı burak yılmaz'a, selçuk inan'a gösterdiği sabrı wesley sneijder'e göstermeyen,

    varan 10: ne olursa olsun 1 kere bile fatih terim için yaptığı desteğin %1'ini bile roberto mancini'ye göstermeyen, sözde taraftar gurubu.

    şimdi söyle bana sözlük;

    bedava bilet olmasa gelmeyecek onlar mı daha çok seviyor galatasaray'ı, yoksa her sene kombinesini alan ben mi?

    ultraslan'ı galatasaray'dan büyük gören onlar mı daha çok seviyor galatasaray'ı, yoksa galatasaray sevgisini annesinin babasının sevgisinin önüne koyan ben mi?

    sırf bir maça* bedava bilet bulamadılar diye doksan dakika yönetime sallayanlar mı daha çok seviyor galatasaray'ı yoksa gerektiğinde evindeki bardağı bile gs store dan alan ben mi?

    galatasaray'ın ilerlemesi için gereken ilk şey:

    ultraslan'ın kapatılması. bu kadar kendisini büyük gören, kendini bir bok sanan adamın bir arada toplandığı başka bir oluşum hiçbir yerde yok.

    ultraslan kapatılsa ne olur?

    1- karabük'te antep'te takım yalnız kalmaz. hiç mi yok karabük'te veya antep'te yaşayan galatasaraylı?

    2- eski ruhu tekrar yakalarız biliyorsunuz en büyük başarılarımızı ultraslan yokken aldık bilmeyenler için kuruluş tarihi 2001.

    3- her maçta başarılar gelir geçer yerine re re re ra ra ra söylemeye başlarız.

    4-oyuncuların üzerindeki: bir daha basarlar mı acaba florya'yı baskısı kalkar, belki de daha rahat oynarlar.

    5- paraya, bedava bilete değil gerçekten armaya renklere gönül verenlerle izleriz galatasaray'ı.

    6- bir süre sonra taraftarımızla değil takımımızla övünen adamlara dönüşürüz.

    lütfen, içinizde biraz bile galatasaray sevgisi varsa kapatın şunu gidin. galatasaray sizin rant sağlayacağınız haraç alacağınız bir yer değil. bu takımın sahibi ultraslan değil galatasaraylılardır.

    edit: varan 7 de selçuk inan'a adam değil demek istemedim ona verilen destek fazlalığından bahsettim. bir ikincisi de selçuk inan'la adnan polat'ı aynı kefeye koymayın biraz düşünün allah için.
  • 6275
    tribünde hayvan gibi atmosferler oluşturulan günlerde 80'lerde, 90'larda ultraslan mı varmış? galatasaray kapalısı, eski açık'ı sadece bunlardan mı ibaretmiş?

    ali sami yen, ultraslan yokken de cehennemdi.

    iyi bir amaçla, iyi niyetle kuruldular. hizmet de etmişlerdir galatasaray'a eyvallah ama bir avuç üst kadronun kaymağını hatta sucuk ekmeğini yediği, kişisel çıkar ve rantlar için kullanılan, kendini kullandıran bir oluşum oldular artık.

    öyle çabamızın adı galatasaray falan değil yani artık.

    dursun aydın özbek yönetimi döneminde herkes tanıdı kendilerini. sonrasında fatih terim, mustafa cengiz ve 2 şampiyonluk gelirken katkıları olmuştur ama galatasaray taraftarını falan temsil etmiyorlar. bugün ellerini tribünden çeksinler, biz kendi kendimize de bağırırız. deplasmana da gideriz, o illerdeki taraftarlar da belki bu sayede maça gidebilir.

    ulan bir deplasman yapalım diyoruz, ultraslan'dan adam bulmadan bilet alamıyorsun?

    bilet parasına ek otobüs parası(?) ödemek zorundasın bir de en az, kara borsanın başka şekli.

    fikri hür vicdanı hür desem o da değiller, aksine tamamen biatçılar. hem de güce, paraya göre değişen cinsten...

    hele hele fatih terim'i istifaya davet edecek son taraftar sizsiniz!

    eski başkanların, olası adayların, camiayı dizayn etmeye çalışanların, mafya babalarının ayakçısı olmayın bir zahmet?!

    neyse beyler son bir hizmet, son...

    (bkz: ultraslan'ın kendisini lağvetmesi)
  • 5866
    takımımızın taraftar grubu.

    fakat birileri şu spor muhabirlerine, gazetecilere, yorumculara veya her kimse artık, galatasaray taraftarının ultraslan'dan ibaret olmadığını söylemesi lazım.

    bugün gazetelere bakıyorum; taraftar arda turan'ın transferine onay verdi. pardon da hangi taraftar?

    bugün hocanın basın toplantısında sorulan soruları dinliyorum; yönetim istemiyor ama taraftar arda turan'ın gelmesini istiyor. pardon da hangi taraftar?

    bugün maç sonu yorumcuları dinliyorum; taraftarın arda turan ile ilgili isteği varken yönetim keşke böyle yapmasaydı. pardon da hangi taraftar?

    bakın ben ultraslan'a saygı duyuyorum. üniversite yıllarımda bu oluşumun içinde yer aldım fakat onların internet sitesinden yaptığı açıklamalar beni veya tüm galatasaraylıları bağlamıyor. öncelikle bunun farkına varın çünkü tüm medya saçma sapan bir genellemede bulunuyorsunuz.
  • 6150
    euroleague'de olduğumuz son sene abdi ipekçi arena'da oynadığımız saski baskonia maçında daha hava atışı yapılmadan efsane baş antrenörümüz ergin ataman'a ana avrat küfürlü tezahüratta bulunup maç başlamadan parkeyi terk etmesine sebep olan oluşumumsu.

    hiç unutmuyorum salondaydım o gün, hoca su şişesini fırlatıp hışımla salonu terk ettiğinde bunlara tepki göstermiştik, bi de utanmadan üstümüze yürüyüp kavgaya tutuşmuşlardı.

    ergin ataman'a bunu yapanlar şartlar oluşursa aynısını fatih terim'e de yapar, çünkü bizim için aslolan galatasaray bunlar için mama nerden gelirse o saray.

    bi de şu "deplasman yolları arşınladık, kar çamur demeden yollarda, sokaklarda sabahladık" saçmalığı yok mu ayar oluyorum. ulan deplasman bileti satışa çıkıyo da biz mi almıyoruz? bütün biletlere çöken siz değil misiniz? kulüpten aldığı biletler üstünden para kazanmıyor mu reis diye kıçını yaladıklarınız? ünal aysal schalke 04 deplasmanında size bilet vermedi diye takım avrupa'da gümbür gümbür giderken yönetime isyan bayrağı çeken siz değil misiniz? gate 417 biraz kendini gösterdi diye rant bölünür mamamız kesilir korkusuyla apar topar doğu üst'e taşınan siz değil misiniz?

    hocanın ve oyuncularımızın bunlara karşı aldığı tavır umarım yumuşamaz, pandemi dönüşü tribünlere dolacağımız zaman da umarım bi daha bunlara bilet peşkeş çekecek bir yönetim başta olmaz. tarikatçısı, cemaatçisi, otçusu hapçısı bizden uzak olsun, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür galatasaraylılar daim olsun.
  • 317
    14 sene beklemişler. ergenler siz o zaman hayattamıdınız? bahse girerim o zaman hayatta olsanız takım değiştirirdiniz. arabesk şarkılar söyleyin siz değil misin? arabesk döneminde bile bu stad bu kadar arabesk şarkı görmedi. asıl ruhsuz sizsiniz bu genç yaşta. ben de size şarkı yazdım.

    kimisi ps alemlerinde
    kimisi bedava bilet peşinde
    galatasaray duruşu yok hiçbirinde.
    düşmüşler reislerinin peşine.

    söyleyin çok mu şey istedik?
    bedava biletinin hakkını ver dedik.
    biz yeri geldi 6-0 yenildik
    sizin gibi takıma küsmedik.
  • 1771
    lise süresi dahil sürekli maçlara gidip geldim. kendimi hiç onlardan hissetmedim.neden mi? ben bireysel bağırdığım için dayakla tehdit edildim. maltepe grandhouse'da bir gece öncesinden derbi maç bileti için kuyruğa girdim; bu adamlar ellerinde baltalarla gelip çantayla bilet kaldırdılar. kimse benden onlara minnet beklemesin. 15 ocak sonrası duruşları da ortada. kendi çıkarını düşünen bir topluluk. evet organize oldukları kesin. ancak beni temsil etmiyorlar.

    bütün maç kıçımı yırtarım ancak heyaheyaheyheya ultraslan ultraslan dedikleri zaman tezahüratlarına katılmadığım tribün oluşumu.

    not: ben galatasaraylıyım tribüncü değil. birkere haksız kazanç geçmedi galatasaray üzerinden boğazımdan. bu insanlar bunu iddia edemez.

    edit: noooldu acıttımı ya....

    edit 2: oğlum bunların ultraslan yazdığına bakmayın. ultras falan değil bunlar. o maddi destekle bunların yaptıklarını hepiniz yaparsınız. siz ultras görmemişsiniz. .

    edit 3 ve son edit: ultras ve endüstriyel futbol terimlerini en çok böyle saçma bir oluşum birleştirebilir herhalde. hem ultras olacaksın hem karaborsanın bel kemiği olacaksın. hem ultras olacaksın hem üniversitelerde sana üye olmak isteyen öğrencilerden zorla para toplayacaksın. bu para maç; yolculuk falan değil. ben .... üniversitesi ultraslan'a üye olmak istiyorum dersin; kapı 20 tl'den açılır. vay amk.
  • 6428
    30 eylül 2021 marsilya galatasaray maçının ilk yarısında yaşanan olaylardan sonra kendilerine çok büyük haksızlık yapıldı sözlükte.

    https://gss.gs/VA2.jpg

    çok büyük tahrik vardı karşı taraftan.

    ben kendilerine orada dik durdukları, başımızı öne eğdirmedikleri için teşekkür ediyorum. galatasaray tribünü hiç bir zaman durduk yere olay çıkarıp rakiplere saldırmamıştır. orada mücadele eden herkese tek tek teşekkür ediyorum.
  • 6071
    galatasaray’ı tıpkı liseli tayfa gibi kendilerinin sanan taraftar grubudur. kuruluşlarından bu zaman’a kadar yaptıkları tek iyi bir şey 2005 yılında ultraslan ürünlerini kendi sitelerinden satmayı bırakıp isim hakkı ile birlikte store devretmeleridir. haklarında cefa dan falan bahsedenler olmuş. pardon 2001 yılında akçaabat sebat maçını, samiyen’in kapalı trübün olaylarını, ve ya 2006 yılı denizli maçını eski açık trübün olaylarını hatırlayanınız var mı? ben çok net hatırlıyorum hele eski açığı basıp bu stadı terk edeceksiniz diye (yürüyedur) grubuna saldırmalarını. hatta o çok sevdikleri abileri (ölünün ardından kötü konuşmak yakışmaz) koltukları kıra kıra yanında ki yeni yetmelerle bir olup (infaz team ve yürüyedur) grubuna saldırdıklarını. önce kapalı yı ele geçirdiler sonra eski açık, daha sonra yeni açık. hele yeni açığa haznedarlı üç beş zibidiyi koyup bağırın ulaağğğnnnn diye millete küfürler yağdırdıklarını ben unutmadım mesela. şimdi ise klüp hakkında açıklama yapıyorlar ve peşlerinde milyonlarla. kimlerle buluştuktan sonra özhan başkana ithafen(taraftarı satan polise bırakan olmaz böyle başkan si.tir git özhan) diye marş besteleyip sövdüler. kimse kusura bakmasın onlar galatasaray taraftarı da biz de karamürsel sepeti değiliz. şu sözlükte galatsaray’ı onlardan daha çok seven binlerce insan var. biletse bilet kombineyse kombine alıyoruz. biletix kuyruklarında sabahtan akşama kadar beklemedik mi yıllarca, onlar biletleri karaborsa satarken? olimpiyat stadında kıçımız donmadımı yıllarca, onların çektiği cefa ise bizim çektiklerimiz ne? yok öyle yağma arkadaş, sen takımını eleştirebilirsin, kızabilirsin, hatta yönetimine küfür de edersin. ancak bu şekilde transfere karışamassın. hele ki fatih terim bu oyuncuyu istiyorum dedikten sonra biz istemiyoruz diyemessin. bu gün yaptıkları açıklamanın hiç bir şekilde izahı yok.

    edit: özelden gelen mesajlar üzerine, yoo dostum bir açıklama yaptılar diye yazmadım ben 11 sene öncede bunları yazdım bak burda duruyor (bkz: #517130)
  • 6385
    yapması gereken tek şey takımını desteklemektir. bu da boğazını yırtarak re re re ra ra ra diye bağırmakla olur. onu benim gibi sevme diye tavernacılık yaparak değil.

    tek bir işiniz var, onu doğru düzgün yapın. galatasaray futbolcuları yıllardır sami yen atmosferinden bihaber. tribünde yaptığınız arabesk içimizi çürüttü, duygularınız darmadağınsa gidin meyhanede için. stada gelirken insanda biraz coşku olur, siz bütün enerjiyi emiyorsunuz.
  • 230
    hakkında bir grupmuş gibi konuşulması oldukça fantastik şey. keza ultraslan yalnızca bir isimdir, tribünde olan bitenin önünde bir settir, perdedir. bu tribünde bir tayfa gerçeği vardır. dedelerimizden beri varolan, yönetimler tribünleri yönetme saltanatını sürdürdüğü sürecek varolacak şey. o zaman da beleş otobüs, beleş bilet ve bunların sahibi tayfa vardı; şimdi de var. 1998'deki juventus maçını hatırlayalım örneğin. maç haftası, bir yemek masasında reis maçın önemini anlatan bir röportaj veriyor ve ''takımımızı en iyi şekilde destekleyeceğiz'' diyordu. faruk süren o maça özel olarak tayfaya herzamankinden çok çok az bilet verince tayfadan içeri girenler tüm kapalıya ''bu maç bağrılmayacak, protesto edilecek'' tarzı bir talimat vermişti. neyse ki o dönem tribünde yer alan aslanlar grubu uzun zaman dil döküp maçta bağrılmasına ikna etmişti onları. onları da şutladılar sonradan gerçi ama oralara girmeyelim. tribünün iyi veya kötü olması ilk planda adamların hiçbir zaman sikinde bile olmadı, bu gözünüzde canlansın diye anlattım bunu. petre ve hagi tarzı şeylere hiç girmiyorum, onlar sadece o günün kurbanıydı. takım hiçbir zaman tam olarak dibe vurmadı son zamanlarda, eğer vursa kurbanları değiştirip aynı günleri ve olayları rahatlıkla görebiliriz. o olaylarda tayfayı ve dolayısıyla tribünü yöneten ergun gürsoy'du, o vaziyet bugün olsa benzer görevde olan haldun üstünel'dir şu an.

    şimdi ana sayfaya geri dönelim. peki tayfa'nın kendi alt grubu, kimliği gibi yer alan ultraslan'a ne gerek var? 2000'li yıllara doğru tribünlerde tayfaya alternatif yada başkaldırı mı desek, bu tarz oluşumlar ortaya çıkmıştı. 96'da efsane maraton dururken numaralıda yer alan kfy, 99'da kurulan ama yeni meşhur olan ck, beşiktaş tribününde 99'da kurulan academy hep birşeyi temsil ediyor. galatasaray tribünü ise bu konuda en muhafazakar tribün oldu hep, belli aralıklarla yapılan denemeler de üstü çizilerek son buldu malumumuz. eskiden olmayan pankart, koreografi tarzı hadiselerin gerekliliği de bu grupları ve en azından ekipleri zorunlu kıldı. sultans'a, ölümüne'ye, karşı'ya hep ua adı altında yol verildi. onların da pankartlarında ultraslan yazsın diye ölüp bitmediğini söylemeye gerek var mı bilemiyorum. onlar pankart yaptı, ultraslan'ın oldu, koreografi yaptılar sitelerinde giriş sayfası oldu. tribünün bu durumunu çözmekte zorlanan insanların da ortak bulanıklığı bu zaten artık. bayık besteler söyleyen ama mükemmel koreografiler yapan grup. yahu arkadaş senin bu dediklerini yapanlar aynı insanlar değil ki, bir çoğu birbiriyle tek kelime etmemiş, selamı sabahı bile yok. tribünde besteleri girmek, tezahuratları yönetme hadisesi kapalıdaki bir yürüyedur dönemi hariç hep tayfanın hakimiyetindeydi. senin koreografi dediğin şeyleri veya pankartları başka insanlar üstlenmiş durumda. o gruplardan yeri geliyor, çıkarttıkları bir ürün için adet başı para toplanıyor tayfa adına. bu bakımdan tribündeki dengeleri keskin bir şekilde ayırabilmek gerekli.
  • 6143
    hocadan özür dilemediler. çünkü özür dilemenin erdem olduğunu, yeri geldiğinde incittiğin bir insandan özür dileğinde aşağılanmış olmayacağını bilen insanlar yok buranın yönetiminde.

    hoca transfer listesini açıkladıktan birkaç gün sonra göksel gümüşdağ'a demediğinizi bırakmayın, onunla transfer görüşmesi kesinlikle yapılmasın diye birilerinin paspası olun, arkanıza taraftarın desteğini de almak için aralara yalı çocuğu falan diye ifadeler serpiştirin.

    ama ondan sonra bizim tarafımız kesinlikle belli, fatih hoca ve onun istediği transferlerden yanayız diye açıklama yapın. çevir kazı yanmasın amk. göksel gümüşdağ'a bir tek sövmediğiniz kalsın ama hocanın istediği transferlerden yanaymışlar. hocanın istediğiirfancan kahveci vevisca'yı kimden almayı düşünüyorsunuz amk, mahmut tekdemir'den mi ?

    ondan sonra bizim birilerine maşa olduğumuzu düşünen şerefsizdir. lol. insanları aptal yerine koyacağım diye kendileri aptal yerine düşmüş oluşum. ne futbol takımının ne de taraftarın gözünde bir parça saygınlığı kalmadı. tebrik ederim.
  • 4441
    ergin ataman'la dertleri vardır. zaten daha önce pek çok sefer ters düştüler. azcık uslu durun dedi koç kendilerine zamanında vs. zaten koreografilerde filan hiç bir zaman hocaya yer vermediler ama sesleri de çıkmadı doğal olarak takım başarılı olduğu için. şimdi ise fırsat bu fırsat diyerekten istifa diyorlar. kendilerinden olmayan hiç bir şeyi istemiyorlar çünkü.

    en fitil olduğum mevzu mesela "deplasmanda, sami yen'de ua hep seninle" ulan nerden ua? ben buna eşlik etmek zorunda mıyım? e gitmişken de ben durmadan bağıran bir adamın, duramıyorum. nolacak şimdi? ua demek istemiyorum. neden ua yani bunu bana açıklayın. "bu taraftar hep seninle" deseniz herkes eşlik etse olmaz mı? madrid'e içerde 3-2 koymuşuz, turun kapısından dönmüşüz, bi aşkla şevkle eşlik ediyorum maç bitiminde: "başarılar gelir geçer asaletin bize yeter..... vay amq yak sigara yak yine ua dediler" oluyorum mesela. neden ulan neden? ben deplasmana gitmedim mi mesela?

    "oley oley oley oley ua ua" mesela bu nedir? bu kime destek? sahada uaspor mu var?

    veya "sebo reis oley oley sebo reis" gibi bi şey. kim abi sebo reis? sahada mı? tamam az iş yapmamış olabilir galatasaray için. çok kavgalara girip, trenlerden satırla atlamış olabilir, yememiş içmemiş, benim bilmediğim milyonlarca faydası dokunmuşta olabilir ama neden böyle bağırılıyor? neden mesela uğur iris'i dövebiliyorsunuz da, sebo reis diye bağırabiliyorsunuz?

    bu entryi yazma sebebime gelelim. malum 12 mart 2017 galatasaray fenerbahçe basketbol maçı. ergin ataman istifa diye bağırıyorlar. hadi ok bunda anlaştık, sen sevmiyorsun. e ben seviyorum. napcaz şimdi? ben seni gelip döveyim mi mesela? yuhalayınca da, yuhalayanları dövdüler. dövdüler lan gözümün önünde onların tribün aktı insanların üstüne yer yer. ben başta yuhaladım pota arkasındaydım. yanımdaki tayfayı ben en son gittiğim zaman ki gibi sandım. eski tribüncüler filan ua tayfası değil sandım yani. lan bi baktım bunlarda istifa diyor. sustum sözlük, sustum yaktım yine sigara. götüm yemedi çünkü. zaten biraz genç, hızlı bi arkadaşı hacamat ettiler o ara, yuhalamasına ayıkınca. ben bi bok yapmadım açık konuşayım. götüm yemedi çünkü. melih mahmutoğlu'na ancak o salonda besleyebileceğim kadar hırs besliyorlar çünkü sana, bana, onlar gibi düşünmeyenlere.

    sonra başladılar. "sucukçu diyenin anasını sikeyim". ya bak kardeş azcık akıl, mantık lütfen. insanoğlu evrimini tamamladı. sene olmuş 2017. niye sucukçu diyor bu insanlar? bi buna yoğunlaşsak mesela? yenmedi mi abi sucuk? yendi. ee problem ne. sucukçu tayfa diyoruz ananıza mı sövüyoruz? hayır. e sen niye benim anama sövüyorsun. düşman mıyız biz? hakkaten düşman mıyız? ortak paydamız galatasaray mı? yoksa ortak paydamız yok mu? siz ve biz olarak ayrılmak zorunda mıyız? neden böyle veya neden beni de böyle düşmanca tavır takınmak zorunda hissettiriyorsunuz. bakın ben de bu insanlarla maça gittim, deplasmana da gittim. içlerinde çok sevdiğim kardeşlerim, abilerim de var. sonuç bu mu olmalı? ben burada sinirden, üzüntüden bunları yazacak kadar dolmalı mıyım?

    "yuhalayanın anasını sikeyim". bunu da dediler. yav ben de "istifa diyenin anasını sikeyim" diyeyim o zaman napacaz şimdi? burayı da ayrıca uzatmayacağım.

    2 kere yönetim istifa dedilerse, 25904 kere ataman istifa, 3452 kere sucukçu diyeni anasını, 454 yuhayalayın anasını dediler. bağırsak ya hep beraber yönetim istifa diye?

    belki sizin kadar maça gitmedim. ki gitmemişimdir saygı duyuyorum diyelim. bu olayı da çok anlamıyorum ama olsun. siz daha galatasaraylısınız benden gerçekten hadi buna saygı duyuyorum diyelim de... mottomuz şu değil miydi abiler, kardeşler?

    https://twitter.com/...s/413986479686160384
  • 144
    cehennem diye nam salmıştı bir zamanlar. çimleri eşeleseler, nice büyük takımların leşlerinin çanak çömlek kırıntılarını toplarlar. ne maçlar yaşandı, ne gitti denilen maçlar alındı. tribünlerinde bir ömür tüketen, tüketecek olan gönüllüler vardı. fiziki olarak bu sene yok olacağı hesaplanıyor, yıkılması için gün sayılıyor. ve ne yazık ki bu tarihi stadı, baba ocağını yıkmak için iş makinalarını bekleyemedik, tarafımızdan sizlere ömür. artık bırakın dev avrupa takımlarını, sıradan langırt ligi takımlarını bile güldüren, neşe içinde maçlarını bitirebilen, ürkütmek şöyle dursun en ölü rakibi bile dirilten bir köhne futbol cenneti.

    türkiye langırt liginde oynayan çoğu takımlardan, daha kötü bir stadyumda oynuyoruz. sokakta yürüyen biri, eski açıktaki kaleye penaltı atılsa seyredebiliyor. arda korner atarken, dışardaki migros'da bir kaza olsa kafasını kaldırıp dışarı bakabilir. herkes yerinde otursa en az 5.000 kişinin sahayı görüşü arızalıdır. misafir tribünü dedikleri bölümde hayvan bile maç seyredemez. inanın o bölgede 50 kişi sahayı tam olarak göremez. bırakın misafiri, oraya gelene eziyet çektiriyoruz, paravanın yan tarafındaki en önemli tribünümüzün olduğu yerden bile saha görünmüyor. içeri giriş çıkışı, pis plastik oturakları, 1 karış sidikli tuvaletleri çok yazdık, bu kez o tribünleri kullananları, yani bizi yazacağız.

    bir paradoks var bu sene tribünlere kabus gibi çöken. acaba taraftar oynanan can sıkıcı futbol yüzünden mi, sıkıcı, ağır, müzikal kurgusu olmayan, oynanan futbolla alakasız, uzun arabesk şarkılar söylüyor? yoksa takım bu iğrenç, aşağılık kompleksi taşıyan, gece uyku getirecek tezahüratlar yüzünden mi kötü oynuyor?

    kapalı tribünün ruhuna el fatiha okunmuş. kanla irfanla kurduğumuz mevzileri, en kral takımlara mezar olmuş cehennem tabyalarını çok kolay terkettiler çapulculara. son saniye, kapalının yeni açık tarafında faul oluyor, kaleci kalesinden gelip, topu en az 20 metre öne koyup atış yapıyor, aynı anda tribünlerden belli belirsiz melodi mırıldanıyor.'' seeeeeen var ya seeeeen, elimde sigara, deplasman yolunda......''

    tribünlerdeki taraftar senelerdir aynıdır. sezon bazında değişim yüzde beşi geçmez. peki ne oldu da taraftar profili aynıyken tezahürat profili değişti. maç oynanırken nakaratıyla beraber, en az 5 dakika süren o lanet olası tezahüratın kime ne faydası var? o tezahürata başladığınızda ben arda turan olsam, takıma'' aman tezahürat bitene kadar atak matak yapıp riske girmeyelim, top çevirerek şarkının bitmesini bekleyelim'' derim. demediği de ne malum ya. basket maçına da giden aynı seyirci, neden salonda aynı tezahüratları söylemiyorlar. söyleyemezler de ondan, her an bir aksiyon var, her an tabela değişiyor, söylenecek durum yok. ama bu sene, özellikle son maçlardaki futbol, arabesk taraftarın işine geliyor. hayatlarının hiçbir yerinde o kadar yoğun kalabalıkla söyleyebilecekleri ortam yok.

    iki senedir oturttular, nevizade geceleri şarkısını. liverpool'un ünlü tezahüratıyla özdeşleştiriyorlar. bizde olmaz arkadaşlar, takım maçı kopardıktan, maçı şova dönüştürdükten, ya da yenilgi garantiyken söylenecek şarkıdır o. o da gereksiz nakaratların, sonunda alkışa kurban giden bölümün tekrar revize edilmesiyle maç biterken, ya da takım sahaya çıkarken söylenebilecek şarkı olabilir.

    her şeyin bir nedeni var elbet. bu sene kapalı tribüne yapılan camdan set, tezahürat yapacak olanları engelliyor. en az 3 sırada kimse oturamıyor(yani ayakta duramıyor), alt katı akılları sıra lüks yaptılar, sahayı en kötü gören bölüm orası, büyük maçlar harici kimse gitmiyor, gitse de cam set yüzünden yukarısıyla tezahürat bütünlüğü kesilmiş, yukarıdakilerin sesi aşağıdan duyulmuyor, bu iğrenç durumdan bezen taraftar da artık, oynanan oyundan bağımsız kendisini eğlendirmeye çalışıyor. parası olan votka, viski, olmayan köpek öldüren ,ya da daha ucuzu biraya dayanıyor, kelle paça vaziyette tribüne çıkıyor. ne bir önder, ne bir yol gösterici var. olanlar da sırtı sahaya dönük'' bağırın lan'' cılar. bağıralım da ne diye bağırıcaz, böğürecez mi, şarkı mı söyleyeceğiz?

    top rakibe geçtiğinde ıslık çalmaya, konsantrasyonu bozmaya çalışan bilinçli kardeşlerimizi, maçı o anda seyretmeyen çapulcu engelliyor. oynanan oyunu seyretmedikleri için yorum yapmıyorlar, sonuçtan etkilenmiyorlar, maça gitmeyen varsa inansınlar bana, gol atıldığında sevinmez, yenildiğinde üzülmezler. o yüzden her maç 0-0 bitse bile şikayetleri olmaz, gelen ağam giden paşam misali, görüntüde takım sevgileri vardır. ne bir forma alırlar, ne bir atkı taşırlar, bedava olmasa maça gelmezler(keşke gelmeseler) her an ters dönebilirler, güvenilmezlerdir.

    ne var ki aynı takımı tutmaktayız. beraber maç seyretme mecburiyetimiz vardur. milyonlarca dolar vererek futbolcu, hoca alanlar, aslında neticeye direk etki edebilecek potansiyele sahip taraftara ne yazık ki sülük muamelesi yapmaktadırlar. onlar için ne kadar az seyirci gelirse o kadar iyidir. müşteri olmayanlara ise sümük bile atılabilir. oysa ki en somut örnek 10 senedir kadıköy'de huzurlarımızdadır. 10 senedir bizi yenen fenerbahçe'nin taraftarıydı, büyük stadyumda çapulcuyu asimile edebilmişler, dolu olduğunda sahaya maksimum etkiyi gösterebilmişlerdi.

    biz ise maç kora korken bile '' cim bom bom'um, biricik sevgilim'' tezahüratıyla tempoyu düşürebilmek için elimizden, gırtlağımızdan gelen ne varsa yapıyoruz. ben takım ısınmaya çıktığında futbolcu çağırmalara bile tutluyorum. çoğu yalandan gelip zoraki yumruğu sıkıyor. en son çağırılan futbolcunun yaşadığı travma da cabası. tribünlere top yekün bir el atmak, tezahürat şeklini tamamen değiştirmek gerekiyor. aslında sahada tempo olsa, takım coşsa, taraftar zaten coşacak, o sıkıcı tezahüratları yapacak zamanı olmayacak. bu gidişle yakında''dönülmez akşamların ufkundayız''ı söyleyebiliriz. 10 dakika sürer, takımın oyun şekli de müsait. topu çevirirler kendi aralarında, o sırada yeni açık ''oley, oley'' diye vokal yapar. eskişehirspor taraftarından örnek alalım, kolay bir marş seçip, tribünlerin tamamı tarafından söylenmesini sağlayalım. top rakipteyken, maç tehlikeliyken durup gürültü çıkaralım yeter. oyun durduğunda, maç koptuğunda ne istiyorsan onu söyle.

    haydi ultra'lar, yarın seyrantepe'ye göç edecek olanlar yine sizlersiniz. tekrar sportif anlamda cehennem olan tribünlerimizi tekrar eski günlerine döndürelim. o lanet olası size dayatılan arabesk şarkıları söylemeyin. takım coşturmaya çalışın, maçın başındaki gibi. sahada coşan takım sizin daha fazla coşmanızı sağlayacaktır. maçlara mutlaka formayla, atkıyla gidin, fazla içmeyin, hakem küfürü hak etse bile ıslık çalarak tepkinizi koyun. oynun içinde olun, bir önceki maçta iyi oynayan futbolcuyu ilk çağırın. mümkünse takımı toplu yumruk şova çağırın, onlar yarım saatten fazla ısınıyorlar, o arada en ağır, en uzun şarkılarınızı söyleyebilir, dinletebilirsiniz.

    bana kalsa, neler yaparım, ama elimde değil gücüm yok. gelecek sizlerin, daha iyi tribünlerde taraf olun sevgili takımınıza.
  • 6690
    stattaydım. ilk yarının son düdüğü çalmış, palabıyık maçı katletmiş, içeri girmek istiyor ama taraftar öyle tepkili ki… tezahürat yok, fakat münferit tepkiler, küfürler, yuhalamalar havada uçuşuyor. ben böyle bir tepki görmedim bu yaşıma kadar. içeri giremiyor hakemler. alanyalılar tepkilerden korkup anında toz oluyor o kadar yani.

    her neyse durum böyleyken, hakem triosu münferit küfürlerin felaket uğultusundan içeri dakikalarca giremezken ultraslan klasik ‘burası sami yen buradan çıkış yok’ tezahüratını giriyor, tribünler de buna katılınca ali palabıyık klasik lakırtıyı şeyine takmayıp içeri giriyor.

    bu bayağı, kaşarlanmış, eski kafalı ultraslan tribünlerden silinmeli. bugün ali palabıyık ultraslan sayesinde rahat rahat stattan çıkmıştır.

    galatasaray’a bir allah kuruş faydası olmayan güruhtur.
  • 6613
    her yeni transferin yaninda sanki transferi kendi yapmis, parasini kendi vermis gibi biten garip bir olusum. azalarak bitmeleri dilegi ile.

    tek argumanlari kendileri olmazsa deplasmanlarda ve amator sporlarda kimsenin takimi desteklemeyecegidir fakat kendileri kurulmadan once buyuk galatasaray’in her zaman var oldugunu ve her zaman var olacagini hatirlatmamiz gerekiyor.
  • 6688
    sebo reis galatasaray'ın kurucusudur moruk, o olmasaydı galatasaray olmazdı. burada nefes alıp verebiliyorsak onun sayesinde.

    biz belalıyız kardeş,annenin o uzak dur dediği kötü çocuklarız. galatasaray için kurşun atar kurşun yeriz, deplasmana da biz gideriz. arka 5 koltuk bizim siz tv'den izleyin.

    sebo reis kalender adam o dayanamaz affeder fatih terim'i ama ben asla affetmem moruk...

    şii, sen bizimle ilgili nasıl twitler atıyorsun. anonim hesaba saklanma reel kimliğinle yaz. sen bi stada "karşımıza gelsene".(evet ben grup halinde olacam ama sen tek gel)

    hep oyunlar, senaryolar sustuysak bir yere kadar diye bağırıyorlar. o yer neresi ben bilmiyorum. bence onlar da bilmiyor. anca maganda gibi galatasaraylıları tehtid ediyorlar. icraate gelince bildiri yayınlayıp galatasaray'ın menfaati için koç ketçap almayın #boykotkoç yapıyorlar. dışarıya kedi içeriye gelince ejderha. boykot kampanyası başlatarak yeni bir destan yazdılar. 10 sene bunu anlatırlar artık.
  • 6592
    20 yıldır hafiften kafasını kaldıranı gördüğü anda üstüne dört koldan yüklenmek suretiyle tribünü tekeline almış bir grup olduğu için tribün atmosferinin tek sorumlusu olarak görülmeleri son derece doğaldır.

    blok 417'de bir grup münferit insan iyi tezahürat yapıyor ve taraftarın bundan haberi oldu diye sezon biter bitmez ilk iş ertesi sezon için doğu tribünden blok kapatmış bir gruptan bahsediyoruz. sen öyle yaparsan, ben de tribünün girişindeki büfede sandviçe gelen zammı bile ultraslan'a yazarım.
  • 5695
    senin ikinci başkanın kazanılan kupayı koşa koşa bunlara götürürse tabi ki tribünde adam dövüp küçücük çocukların koltuğunu işgal ederler. sırf 417 geçen sene bunların arabesklerine katılmadı ve bunları ıslıkladı diye bu sene 413'e de geçtiler. amaçları yavaş yavaş o tarafa doğru yol almak, doğu üstü de ele geçirebilmek. önce deplasmanları ele geçirdiler şimdi de arena'yı tekellerine almak istiyorlar. ben bir ankaralı olarak ankara'da oynanan galatasaray maçlarına bilet bulamıyorum kaç senedir. bir yıl kızılay'da ua ankara'nın toplandığı kafeden bir bilet aldım maça mı gittim ikinci sınıf meyhaneye mi belli değil.

    kendilerine çok fazla ve gereksiz müsamaha gösteriliyor. galatasaray'ın iç sahadaki tribün gücü de ultraslan değil bu arada, takımı menfaatsiz seven tek bağlılığı galatasaray'a olan "gündelik" taraftar. keramet ultraslan'da olsaydı deplasmanlarda da işe yararlardı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın