• 1354
    geldiği durumun vehametini bugünkü uefa şampiyonlar ligi kura çekimindeki torbalardan anlayabiliriz.

    (bkz: 25 ağustos 2022 uefa şampiyonlar ligi kura çekimi/#3434341)

    maccabi haifa, victoria plzen, kopenhag gibi takımlar kendine turnuvada yer buldu. iskoçya hem rangers hem celtic ile katılıyor. fenerbahçe'yi eleyen dinamo kiev, 2 maçta benfica'dan 5 gol yiyerek elendi.

    türk futbolunu bu hale getirenlere yazıklar olsun.
  • 1356
    yerel ligde başarılı olmak için bakanların, milletvekilerinin, siyasi parti başkanlarının kapısı aşındırılan ve özellikle son üç yılda bu bağlantıları güçlü olanların şampiyon olduğunu gördüğümüz hede.

    hâliyle bu destekten mahrum olarak çıktıkları enternasyonal ortamda saha içi performanslarının hiç yeterli olmamasından dolayı şamar yiye yiye ülke puanını 80'li yıllardan beter hâle getirmeyi başardılar. neredeyse otuz yıl sonra ilk defa türkiye'den bir takım şampiyonlar ligine giremedi.

    peki bu çöküş umurlarında mı? hiç öyle görünmüyor! hâlâ yayıncı kuruluşu manipüle edip, hakemler üzerinden kazanmaya devam etme çabası içindeki kulüpleri izliyoruz.
  • 1359
    takımlarımızla yapboz oynuyoruz, yönetim, teknik adam ve taraftarın oyuncağı oldu bu nedenle bir yere varamıyor futbolumuz. iyi takım olmak için formül ortada aslında ve bunu bilenler etkin konumda değil, popülist tavırlar her mecrada kaybettiriyor. zafer gibi görünen galibiyetler bu çöküşü gizleyemiyor yıllardır. trabzon dün en kritik maça 5 yeni oyuncu ile çıkıyor, nasıl başarılı olabilir anlamıyorum? kendimizi kandırmaya devam edelim.
  • 1360
    yeni ülke sıralaması ile şampiyonu üç milyon tane ön eleme ile şampiyonlar ligine gitmeye çalışacak ve onda da kesinlikle elenecekken (bizim de farkımız yok, bize de 2-3 sallar giderler) hala potansiyel şampiyonluk ve avrupa geliri üzerine bütçe kurmalarını aklım almıyor.

    yani hani yıllarca "abi şampiyon ol, şampiyonlar ligine git 30 milyon euro direkt" vardı ya, ahanda bitti. bu saatten sonra 100 kerede bir kere anca geçer türk kulüpleri elemeleri.

    buna rağmen o gelsin, bu gelsin, bu çöp gitsin, bu gelsin denilmesi çok şaşırtıyor. harbiden avrupa gelirlerini kenara attığımızda yıllık euro geliri bizim kadar olan avrupa kulüpleri kaç para harcıyor merak ediyorum. biz yıllık bütün gelirleri maaşa gömüp gidiyoruz yıllardır.

    neyse, yaz oradan 3 milyon euro maaşlı iki futbolcu.
  • 1361
    dünyada herhangi bir sektör yok ki -arıcılıktan bankacılıga kadar geniş bir yelpazede- türk futbolundan daha kötü yönetilsin. gerçekten, burada gördüğüm hiçbir şey beni şaşırtamaz diyorum fakat her gün şaşırmaya devam ediyorum.

    4 büyüklerimizin tamamı son yılları uefa'dan aldıkları finansal cezalar ile geçirdiler. hepimize daha tanıdık olduğu için bizim üzerimizden gidelim. 5 sene kadro kuramadık sattığın kadar al kuralı yüzünden. kadro genişligini koruyabilmek için sırf free diye bir dolu oyuncu doldurduk kulübe. her transfer dönemi bir mevkide baya as oyuncu eksiği ile girdik. uefa organizasyonlarından men edildik. ulan hepiniz oradaydınız be diye bağırasım geliyor. fenerbahçe, beşiktaş ve trabzon'un da bizden azı yok fazlası var.

    bugün ne oluyor? yine bir tüketim çılgınlığı. trabzonspor bakasetas ve abdülkadir'ün olduğu mevkiye ek ilarak bardhi ve yusuf'u aldı. sadece bir transfer dönemi önce aldığı yusuf, koita, köybaşı'nı elden çıkarıyor. fenerbahçe? daha bu transfer dönemi aldığı bruma'yı geri vermeye uğraşıyor amazon'dan geri iade yapar gibi. ali koç, 4 yılda 150 oyuncu aldı. takım eminönü altgeçit gibi bir geleni bir daha görmüyoruz. biz, ilk 11'miz içinde 2 tane forvet karakterli oyuncu varken santrofara icardi'yi çözmezsek sampiyon olamayacağımızı düşünüyoruz.

    sadece, sadece tuketmeye dayalı bir talep ve arz var. taraftar aksi örneklere rağmen icardi'yi ya da sorltoth'u alamazsa şampiyon olamayacağına emin. yoneticiler, ger 6 ayda bir siyasilere ağlanmasına, yayıncı kurulustan tff'ye herkese vok atmasına rağmen elindeki olmayan parayı harcamaya dünden razı.

    bizim insanımız ne konustuğu kavramların ne anlama geldiğini biliyor ne de ne istediğini. kendimiz oyuncu üretelim istiyor; gençleri ilk maçta eleďtirmeyi bırak suçluyor. ajax gibi olalım istiyor; işlemeyen ilk sorunu x oyuncu transferi ile çözmek istiyor.

    ıcardi'yi, evander'i, cengiz'i, çağları hepsini alalım. 2 gün sonra da tw'da ajax bu yıl 200 m euro'luk oyuncu satmış adamlar yapıyor biz yunus'u bile satamadık diyelim.

    cetin altan'ın dediği gibi; türkiye don lastiği gibidir, büyüdüğünü be geliştiğini sanır ama bir süre sonra yine eski haline gelir.
  • 1362
    yazacağım konuyu en uygun başlık bu galiba. birileri sınav sorularını çalıp, sınava giriyor ya da birilerine sınav soruları veriliyor. aynı kapıya çıkıyor sonuç. rakip takımların maçlarını izlemiyorum. ıçimden gelmiyor. ama burada ki yorumları okuyorum. özellikle son iki haftada fenerbahçe maçlarında * rakip takımların ofsayt olmayan pozisyonlarında bayrak kaldırarak atakların olgunlaşması önleniyor. aynı 2020-2021 sezonunda beşiktaşlı oyunculara çıkmayan sarı ve kırmızı kartlar gibi. bir süre sonra bu kalkan bayraklar da fenerbahcenin oyun planının parçası olur. sonra biz taraftar olarak birbirimize gireriz. fener uzay takımı, yok hayır sahte yakıt kullanıyor diye. bu tesadüf değil. düşününce korkunç bir şey. her hafta farklı hakemlerle aynı şey yaşanıyor. yani konuşulmuş, anlaşılmış bir şey. var ve beinsport kısmına hiç girmedim.
  • 1363
    en büyük dileklerimden biri devran döndüğünde beşiktaş’a dünyanın en şaibeli şampiyonluğunun verildiği 2020-2021 sezonundan itibaren beşiktaş’ın maçlarının, hakem, federasyon, bir takım organize güçlerle ilişkilerinin incelenmesidir. buna ilk pandemi şampiyonu başakşehir’i ve o dönemde bizim aleyhimize gözümüze soka soka yapılan iğrenç hakem “hatalarını” ve saha dışındaki cezaları, suni düşmanlığı ve lobileri de katabilirim. beşiktaş, kayrılma, algı, ağlaklık, hırsızlık konusunda fb’den bile öndedir. şikenin bile bir yapılma şekli vardı adamlar yaptı geçti. bu son yılların bjk’si çok ayrı bir boyut.

    lan daha billong var hatta marafona falan var. voleybolcu vida var, var babam var!
  • 1364
    dibi görmesinde herkes bir çok farklı neden sıralayabilir. liyakatsiz yöneticiler, yetersiz antrenörler, siyaset etkisi, taktik yetersizlik, fizik gücün avrupa'ya göre diplerde olması vs vs. uzar gider. ancak en büyük sorunu bence türk hakemleri. taraf tutma olayını geçiyorum. o zaten yukarıda saydığım bir iki madde ile doğrudan ilgili.
    bu hakemler futbolu bilmiyor. bir kere her yerde kalmaya faul veriliyor. hele bir de futbolcu bağırarak atmışsa kendini eyvah eyvah. oyun sürekli duruyor. bunu bilen futbolcular da hep bunun üzerine oynuyor. hakemin zaten sahada otoritesi yok. aklında kuralları uygulamak yok. verdiği bir kararda biraz şüphesi varsa hemen eyyama başlıyorlar. kimin arkası sağlamsa onun lehine kararlar veriliyor. adalet hak getire. ee nasıl olacak? avrupa'ya çıkan takımlarımızın hali ortada. sorunlar çok büyük. maalesef içinde bulunduğumuz ülke şartlarında çözümü yok. çözüm basit ama yok. çünkü adalet isteyen yok.
  • 1367
    eğer türk futbolu denen sektörden para kazanmıyorsanız bu ahlaksızlık çukuruna herhangi bir şekilde para kazanmak dünyanın en büyük enayiliği.

    dekoder vs için ücret ödemekle uğraşmak yerine tr720001500158007289948189 iban numaralı "adalet ve kalkınma partisi vakıfbank yenişehir şubesi bağış hesabı"na para yatırmanız daha anlamlı olur, göndereceğiniz para hedefine daha hızlı gider.
  • 1370
    günümüzden örnek vermek gerekirse, bir bayern münih, real madrid, manchester city değilseniz ya da liginizin bu takımları değilseniz kendi futbolunuzu oynayamazsınız. oynamaya kalkarsanız 18 eylül 2022 fenerbahçe alanyaspor maçında alanyaspor' un düştüğü duruma düşersiniz. bu ligde rakibinin zaaflarına göre oyun planı hazırlarsın. hele ki son yıllarda bu işin anadolu takımı, 4 büyükleri kalmamıştır. yahu elindeki oyuncular pas oyununa uygun değilken sen kalkıp pres gücünün yüksek olduğunu bildiğin takıma karşı da kendi ceza sahandan itibaren pasla çıkmaya çalışarak oyun kurmaya çalışıyorsun. insanda, neredeyse kasıt aratır bu oyun mantığı. (bkz: 18 eylül 2022 fenerbahçe alanyaspor maçı)
  • 1372
    --- alıntı ---

    türkiye a milli futbol takımı, 1990’da sepp piontek’i 50 yaşında göreve getirdi. o piontek, danimarka milli takımı’nı avrupa şampiyonası’nda yarı final oynatmıştı.

    galatasaray, 1984’te jupp derwall’i 57 yaşında göreve getirdi. derwall, galatasaray öncesi çalıştırdığı alman milli takımı’nı avrupa şampiyonu yapmış, dünya kupası’nda da final oynatmıştı.

    beşiktaş, 1987’de ingiliz gordon milne’i 50 yaşında göreve getirdi. milne, beşiktaş öncesi premier lig’de leicester city’yi çalıştırmıştı. gary lineker’i ingiliz futboluna hediye eden isimdi.

    türk futbolu, 1980 ve 90’lı yıllarda, uluslararası arenada son derece başarısızken, hiçbir büyük turnuvaya bilet alamıyor, avrupa kupalarında tur geçemiyorken getirdi bu hocaları ülkeye. üstelik öyle milyon euro’lar da saçmıyorduk maaş olarak. türk futbolu o yıllarda bile cazipti, heyecan vericiydi kaliteli teknik adamlar için. zaten benim isyan ettiğim konu da bu:
    2020’li yıllardayız. son 13 büyük turnuvanın 6’sına katılmışız, üçünde son sekize kalmışız. kıta futbolunda artık ciddi bir oyuncu olan türk milli takımı’nın başına, 60 yaşına kadar üstyapıda neredeyse hiçbir teknik adamlık deneyimi olmayan stefan kuntz’u getirmek nasıl bir vizyonun ürünüdür sahi?

    --- alıntı ---

    uğur meleke
  • 1373
    içerisindeki değerli insanları çekememezlikten ötürü bir şekilde aşağıya çeken bir sistemin artık köhneleşmiş sonucudur türk futbolu. yabancı teknik adamları geçtim, yerli teknik direktörlere bakacağım sadece;

    mustafa denizli: üç büyük takımı şampiyon yapan tek teknik adam ülkede. milli takımda yaşadıklarını anlatmaya gerek duymuyorum, keşke kendisi bir kitap yazsa da anlatsa… içimizdeki irlandalılar sözü sadece saha içine yönelik bir söz değildi, herkes anlıyordur bunu.

    abdullah avcı: öyle ya da böyle bir sistem kurup ilerleyen, başakşehir’i bugünlere getiren, geçen yıl 40 yıl aradan sonra trabzonspor’u şampiyon yapan teknik adam… selçuk inan’ı oynatmadı diye başı yenmişti. o selçuk inan bugün röportaj veriyor ve kendisinin oynatılmayacağını avcı’nın önceden söylediğini ve kabul ettiğini söylüyor. o mevzu döndü dolaştı avcı’nın gönderilmesini sağladı. kendisinin konusunun saha içiyle alakalı olduğunu sanan varsa premier league izlemesini tavsiye ederim.

    şenol güneş: 2002’de dünya üçüncülüğü yaşadı ama galatasaraylı futbolcular sayesinde dendi, adamın saçıyla dalga geçildi, söylemleriyle dalga geçildi. o adam gitti trabzonspor’u tekrar ayağa kaldırdı, beşiktaş’a tarihinin en iyi sezonlarını yaşattı.

    son olarak imparator: türkiye’nin 5 başarısı varsa 3’ü kendisine ait. the greatest. prim mevzusu döndü dediler, arda dedi ki “ben kendim için istemedim”. kebapçı mevzusu döndü, bak alelade bir kebapçı diyorum, aylarca tv’lere çıkardılar şaklabanı. hoca’yı dövdüm deyip mahkemelerde darp raporu kovaladı adam. 14 yerli oynatma zorunluluğu ile ilgili kuralı getirdiğinde alkışlarla kabul edenler, kendisi gittikten sonra kuralı değiştirdiler. evet video’su çekmedi diye kendisini itibarsızlaştırdılar. üstelik o sıralar imparator kimsenin deyinmediği bir konu üzerinde durmuştu: küçücük çocuklara yapılan tacizi araştıracağız demişti. adım gibi eminim ki, kendisinin itibarsızlaştırılmasının bir sebebi de buydu.

    bakın yabancı teknik adamlardan hiç bahsetmiyorum. ben, bizim deyimimizle “evin oğlu” dedikleri, bizzat içimizden çıkan insanlardan bahsediyorum.

    allah aşkına, bütün bu olanlardan sonra bana kimse ülke futbolu demesin ya. şafak sezer’in dediği gibi “akü komple yok”.

    şu an ülkenin durumuna bakıp, türk futbolunun durumundan bir çıkarım yapabilirsiniz aslında. bir insan evladı söylesin bana, ülkede hangi kurum doğru düzgün işliyor ki türk futbolunun doğru düzgün işlemesini bekleyelim?

    sorun yeterince açık bence. hala anlamadıysak kapatalım ülke futbolunu toptan. bizden adam olmaz zaten.
  • 1374
    günmüz türkiye'sinde yaşanan tüm çelişkileri tek bir örneklem üzerinden gözlemleyebilmenize olanak sağlayan, gerileyen yanımız.

    ülkede kötü giden her şeyi iyi gidiyormuş gibi gösterme sorunsalının, hele ki türk futboluna sireyet emememesi olanaksız zaten. alt yapı eğitimi eksikliğinden dolayı atılan bir pası 3 defa dokunarak anca önüne alabilen, pas kalitesi zayıf, orta yapmayı bilmeyen, şutu zayıf, pozisyon bilgisi eksik, mental olarak bir garip oyunculardan oluşan türkiye a milli futbol takımı için son zamanların moda deyimi "altın jenerasyon" da tıpkı öyle. peki şimdikiler altın jenerasyon ise bizim izlediğimiz sergen yalçınlı, hakan şükürlü, okan buruklu, rüştü rençberli, hakan ünsallı mili takımlardaki oyuncu gurubu neydi? mevki mevki o günkü oyuncularla karşılaştırabileceğimiz bir futbolcu var mı şimdiki milli takım içerisinden? türk futbolu o ivmeyi devam ettiremedi?

    genel olarak türk futbolu ve futbolcuları fazla abartıldığı için aldığımız sonuçları sürpriz sanıp sorunu bir futbolcuya ya da teknik direktöre bağlamaya çalıştıkça gerçek sorunu tespit edip ona göre eylemler gerçekletirmiyoruz. tepeden tırnağa, her yerde her şeye vasat bile olmayan kişiler hakim olduğundan türk futbolu da bu çelişkiyi iliklerine kadar yaşıyor maalesef. özellikle uluslararası turnuvalar gerçeği yüzümüze vura vura bunu gösteriyor aslında ama o gerçeği görmesi gereken kişilerdeki adamcılık ve liyakatsizlik nedeniyle "o gitsin bu gelsin", "o oynasın bu oynamasın" gündeminin döngüsünde savrulup duruyoruz. aynı cümleleri farklı kişiler için kurup duruyoruz, sonra da aynı şeyin lacivertini beğenmiyoruz, kim beğenir ki!
  • 1375
    iflas etmenin ötesinde bir boyuta ulaşmıştır.

    şampiyonlar ligi'nde temsil edilememek, fareo adaları'nı, lüksemburg'u yenememek çok ekstrem bir durum.

    hamit altıntop fareo adaları ve lüksemburg kayıpları için "değişim yaşadığımız için" bahanesi getirmiş.

    beyefendi pardon da biz değişimi ingiltere, italya, fransa gibi takımları yenebilmek için istiyorduk. bizim milli takım normalde yenebildiği yunanistan, macaristan, romanya gibi takımlar karşısında zor duruma düştüğü için değişim yaşayalım dedik. o durumda bile fareo adaları'nı, lüksemburg'u, san marino'yu gözü kapalı yeniyorduk zaten. eğer yaşadığımız değişim bu takımları bile yenemeyecek noktaya getiriyorsa, kusura bakma bu işte bir yanlışlık var.

    zaman zaman yetersiz bulduğumuz 2000'leri ve hatta 2010'ları çok arayacağımız bir sürece giriş yapmıştır türk futbolu. cümleten geçmiş olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın