• 1327
    tüm paydaşlarının şımarıklığı bırakması gereken camiadır. futbolcusundan, teknik adamına, taraftarına, yöneticilerine, medyasına kadar her bir paydaş artık şımarıklığı bırakmalıdır. aksi takdirde daha da dibe batacağız.
    biz parasının değeri her geçen gün eriyen bir ülkeyiz. futbolu öyle ahım şahım olmayan, arada parlayan kulüpleri olan bir ülkeyiz. bizim artık hayal dünyasından çıkmamız ve gerçekleri görmemiz lazım.
    biz orta sınıf hatta orta alt sınıfız artık.
    biz avrupa'nın anadolu takımlarıyız. bizim artik oyuncuları parlatıp, satıp yerine yenilerini almamız lazım. bizim bilmem kaç yaşındaki adamlara milyon eurolar dökmememiz lazım. biz katar veya arabistan da değiliz zira onların parası var bizim yok. onlar şov amaçlı alabilir ama biz alamayız. maaş bütçesi minimuma düşürülmeli hatta mümkünse bonservis bedelleri de minimuma dusurulmelidir.
    tl ile kazanıp euro ile harcıyorsan kusura bakma şımarıklık yapmayacaksın.
    yoksa ben de isterim gidelim yine sneijder drogba gibi isimleri alalım ama artık mümkün değil.
  • 1331
    siyaset, son 3 4 sezondur uzaktan uzaktan futbola el atıyordu. başakşehir'in şampiyonluğu, geçen seneki trabzonspor şampiyonluğu, fatih terim döneminde hakemlerin ayan beyan rakip takım lehine kararları... tamamen siyasilerin isteği üzerine gerçekleşmiştir. dün itibari ile de resmi bir şekilde türk siyasetinin başındaki kişiler, mehmet büyükekşi'yi; "bir futbol zevkiniz vardı, ona da el atıyoruz" dediler ve tff başkanı yaptılar.

    türk futbolu son yıllarda senaryolar üzerine oynanan bir oyun. hakemler birilerinin maşası ve bu uzun süre değişmeyecek gibi duruyor. talimatlarla oynanan zoraki futbolun seyir zevki de kalmıyor.

    ben size spoiler vereyim, demişti dersiniz. seneye fenerbahçe'yi şampiyon yapacaklar. çünkü seçimler var ve fenerbahçe senelerdir şampiyon olamıyor. şampiyon olurlarsa yıldız alacaklar*. 10-15 milyon fenerbahçeli var, trabzon gibi fenerbahçe'ye de bir kıyak geçecekler. lig tam da seçimler öncesinde bitiyor. (erken seçim olmazsa tabi)

    futbol yıllardır bu ülkenin afyonuydu. belirli sıkıntıları takımlarının galibiyetiyle unutan bir halkın en sevdiği şeydi. z kuşağı dediğimiz yeni nesil artık 90 dakika boyunca ekran başında kalmıyor. bizim sokakta oynadığımız futbolun zevkine z kuşağı varmadı, çünkü teknolojiye doğdular ve sanal ortamdan futbolu deneyimliyorlar.

    ekonomik sorunlar sebebiyle senelerdir çok yüksek fiyattan satılan kombineler, formalar veya tişörtlere bile çoğu kişinin maddi anlamda erişimi yok. messi, mbappe, neymar ve ronaldo gibi sürekli reklamı yapılan popüler futbolcular harici topçu da tanımıyolardır.

    türk takımları da artan kur ve maliyetler sebebiyle dünya yıldızı topçular getiremiyorlar. bu da türk futboluna olan ilgiyi daha da aşağı çekiyor.

    bana kalırsa 10 yıl içinde futbol seyircisi ciddi anlamda azalır. e-spor gibi alanlara kaymaya devam eder.
  • 1332
    türk futbol sektörünün büyükbaşları kameralar önünde göstermelik kavgalar etseler de asla birbirlerinin kirli ilişkilerini ifşa etmez, sık sık "her şeyi anlatacağım" tehditleri savursalar da asla gerçekleri olduğu gibi söylemezler. bir tür omerta yasasına bağlıdırlar çünkü sen ali'yi satarsan veli de seni satar, sonra bu ifşalardan dolayı ekmeği kesilen ahmet hepinizi satar, bu sefer hiçbiriniz ekmek yiyemez hale gelirsiniz. ama isim ve detay vermeden, "federasyon hakkımızı yiyor, birileri kirli oyunlar çeviriyor, artık adalet istiyoruz" dersen hem taraftarın gazını almış olursun hem de kimsenin canı yanmaz.

    futbolculuk mesleğini yapanlar dışında, türk futbolunun herhangi bir kademesinde (hakem, federasyon üyesi, teknik direktör, yönetici, başkan) 15 yıl üzeri bir süre boyunca görev yapmış birinden takım aidiyeti, arma sevgisi gibi şeyler beklemek gerizekalılıktır. bu isimlerin istisnasız hepsi illegal ilişkilere bulaştıkları için birilerine gebe kalmışlardır. "birilerinden" emir veya tehdit geldiği zaman da arma marma da hikaye olur, herkes kendi çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapar.

    bu yüzden kişiler gelip geçici, armalar kalıcıdır.
  • 1333
    isabella şoförle kaçar, manuela' nın öz babasının jose antonio olmadığı öğrenilir, eduardo gilberto' nun katilidir ama isabella' nın babası olduğu öğrenilmesin diye öldürmüştür. ama isabella' nın babası gilberto da değildir. isabella aslında federico' ya aşıktır ama federico aslında isabella' nin kardeşidir. esmeralda' yı kim hamile bıraktı lütfen ama yaa...

    aşk, ihtiras, entrika, kumpas, intikam öğeleriyle yoğurulmuş tam bir brezilya dizisidir türk futbolu.
  • 1336
    yeni vergi sistemi ile birlikte hala bu kadar yüksek yıllık ücretler veremememiz lazım. 2015'de 60m euroluk maaş bütçesi ile kurulan takımın vergi ile beraber maliyeti 70m euro idi. şu an 60m euro maaş bütçeli takımın vergi ile beraber maliyeti 100m euro. futbolcu maaşlarını açıklarken vergiyi açıklamama olayı bir zamanlar türkiyedeki vergi önemsiz sayılabilecek bir orandayken normaldi. artık transfer açıklarken bu işin böyle olmaması lazım. kap açıklamasında seferovic'e senelik 2,3m euro ödenecek değil, oyuncuya ödenecek yıllık ücret ve vergileri toplamı sezonluk 3,85m euro gibi açıklanması lazım. insanlar maliyet farkını anlayamıyor başka türlü.
  • 1338
    özellikle son oynanan hazırlık maçlarına baktıkça bittiğini gördüğüm futbol. ligin şampiyonu italya'nın orta sıra takımından, transferle sorsan şampiyonluk adayı olan başka bir kulübü ingiltere'nin orta sıra takımında fark yiyor. antalyaspor bu sene için beklentide olunan, genç hocasıyla farklı takım diyoruz gidiyor bochum gibi bir kulüpten 6 yiyor. galatasaray'ın içe sinen bir tane hazırlık maçı yok. cok değil bundan 7-8 sene önce avrupa loserı fener için bile ajax maçları bonus maçlarken şimdi ajax'ın geldiği nokta nere biz neredeyiz. iki tane yabancı oyuncusu kalmış kalmamış kiev, savaş içindeki ülkenin takımı, ligin transfere doyamayan takımına yenilmiyor. alın bu da resmi maç.

    avrupa aşırı ileri gitmedi ancak biz bayagı geri gittik. nerede 10 yıl önce liverpool' napoli gibi kulüplerle lig öncesi maç yapan galatasaray nerede şu an ki türk futbolu. hazırlık maçı diye küçümsemeyeceğim yabancılara karşı kazanılan düzgün bir "hazırlık maçı bile" yok çünkü.
    edit: tek istisna bizim geçen seneki avrupa turumuz ki böyle bir avrupa macerası 8-9 yıl önce olunca şampiyonlar liginde çeyrek final getiriyordu. şimdi avrupa ligi son16.
  • 1339
    1) galatasaray
    2) fenerbahçe
    3) besiktas
    4) trabzonspor
    5) bursaspor
    6) eskisehirspor
    7) denizlispor
    8) göztepe
    9) altay
    10) antalyaspor
    11) kocaelispor
    12) sivasspor
    13) adana demirspor
    14) erzurumspor
    15) genclerbirliği
    16) samsunspor
    17) gaziantepspor
    18) vanspor
    19) erzurumspor
    20) hatayspor

    gibi taraftar kitlesi olan bir lig olsa keşke. hem ülkenin hertarafini kapsayan hemde taraftarsiz kulüplerin yer almadığı bir lig olacak.

    edit: gelen hatırlatma dogrultusunda
    21) ankaragucu
    22)konyaspor
    23) sakaryaspor

    bu 23 takımdan bizim kesin olarak yer aldığımız 20 takımlı bir lig güzel olurdu.
  • 1340
    fenrbahce yuzunden berbat durumdadir. ya ulan, kur kadronu, getir iyi bir hoca, guzel bir sinerji yakala ve sampiyon olmaya calis. olursan olursun, olmazsan daha iyisine calisirsin, bu nedir arkadas yaa?

    fatih terim takimin basina gelir, bilirler bu adami futbolla, takimla gecemeyeceklerini adamin kuyusunu kazarlar. medya maymunlari ile delirtirler, ceza verdirirler ve hakemleri satin alip terim basta oldugu surece resmen takimi dograrlar.

    takima akli calisan bir yönetici gelir, iyi isler yapar, vizyonludur ve yine ayni medya maymunlariyla adami dograyip, bitirmeye calisirlar. allah belanizi versin sizin yaa.

    ulan birakin da kim daha iyi oynuyorsa bu futbol denen oyunu o kazansin. hayatimda fenerbahce kadar onursuz bir kurulus görmedim. turk futbolunun gelisimine resmen balta vuran, rezalet bir yapiyla yönetiliyor.
  • 1341
    inanılmaz bir değersizleştirme geleneğine sahip olan güzel ülkemin futbolu. tek bir doksan dakikaya göre göğe de çıkartılabilirsiniz, yerin dibine de gömülebilirsiniz. örneğin okan buruk, 13 ağustos 2022 galatasaray giresunspor maçında bana göre de hatalı değişiklikler yaptı, merkezden o kadar erken eksilmeye gerek yoktu diye düşünüyorum. ama yeni kurulan ve çoğu parçası değişen bir takım varken hoca ve takım hakkında bu kadar keskin ifadeler kullanmaya gerek yok.

    ingiltere'den örnek vermek gerekirse, 30 temmuz 2022 liverpool manchester city maçını city kaybetmişti, haaland etkisiz bir performans göstermişti ve sosyal medyada çoğu kişi city'nin sezona kötü girdiğinden ve liverpool'un çok daha hazır göründüğünden bahsetmişti. ancak premier lig'in ilk haftasında ise* klopp yönetimindeki liverpool, lige yeni çıkan fulham karşısında yetersiz bir performans gösterdi ve hiç beklenmedik bir puan kaybetti. bu yönüyle oldukça tanıdık bir hikaye... city ise ligin ilk haftasında * geçen senenin flaş ekibi west ham'ı net bir skorla mağlup ederek üç puanı aldı.

    sözün özü galatasaray, 13 ağustos 2022 galatasaray giresunspor maçında kötü oynadı ve büyük hayal kırıklığı yaratan bir mağlubiyet aldı. bireysel hatalar vardı, bana göre teknik boyutta yanlış hamle kararları da vardı ancak yine de uzun vadeli keskin ifadeler kullanmaya, elimizdeki hiçbir asseti değersizleştirmeye inanın hiç gerek yok.
  • 1342
    cahillerin ahkam kestiği, bolca cahili barindiran, analitik zeka nedir bilmeyen aktörlerin topun pesinden kostugu, yorumcularin bile temel basit olgulari dusunemedigi ve cokca siyasete bulasmis bir garip temaşa.

    ne zaman mi duzelir?

    https://twitter.com/...fMYxyfsTETQ&s=19

    bu videoda mevcut! ne zaman boyle sorular sorabilecek gazeteciler ve boyle sorulara boyle cevap verebilecek teknik direktörler cogunlugu ele gecirir iste o zaman duzelir.

    sozlugun durumu gibi biraz. 5-10 tane adam var* adam gibi analiz yapabilen. okurken tadindan yenmiyor. onlari bulacagiz diye yuzlerce çöp entry ile cebellesiyoruz. * iste ne zaman bu tur adamlarin borusu oter futbol komple 5 buyuk lig seviyesine gelir.
  • 1343
    trabzonspor'un maçı ile beraber türk futbolunun tekrar ne kadar rezil bir durumda olduğunu anladığımız futbol. bulgaristan ligi seviyesindeyiz, takımlarımızın ambalajları çok havalı gözüküyor ama içleri bomboş. öyle hazır oyuncu almakla, eski yıldız isimleri transfer etmekle olmuyor işte.

    nwakaeme, hamsik, falcao, babel, pjanic, gustavo gibi eskinin parlak isimlerini transfer edince berbat seviyede ki bu lig içerisinde şampiyon olursun ama avrupa'da küçümsediğin, "köy takımı" dediğin kulüpler ezer geçer seni. danimarka, belçika, hollanda kulüplerinin parası mı yok ya da kaliteli futbolcudan anlamıyorlar mı da gidip senin dünya para döktüğün eskinin yıldızlarını almıyorlar? bizden çok daha zengin olmalarına rağmen nasıl futbol kulübü yöneteceklerini bildikleri için almıyorlar.

    saydığım ülkelerin takımları bu futbol endüstrisinde sadece yetiştirerek ve sistemli oynayarak var olabileceğini biliyor. o yüzden onlar sık sık avrupa'da yer alırken sen bazen kış mevsimini bile göremiyorsun. şampiyonun artık şampiyonlar ligine direkt gidemiyor. gelecek sezon ikinci de elemelere katılamayacak. sadece şampiyon gidecek o da elemeler oynayarak.

    bizim akılsız kulüplerimiz hala şu kadar transfer yapayım, 30 yaş üstü eski yıldızlara dünya para döküp çakma los galacticos kurayım kafasında gittiği sürece daha da beter olacağız. trabzon 19 yaşındaki stoperini satıyor gidip 31'lik bartra'yı alıyor. muhtemelen hem kulüpler hem de taraftarlar daha da beter olmadıkça anlamayacaklar bu meseleyi.
  • 1344
    sampiyonu danimarka ligine, ikincisi ukrayna ligine, flaş takımı liechtensteinlı takima boyun eğmiş futboldur.

    ayni zamanda 2 büyük takım stoperi ise büyük liglere bas altı takımlara ilk 11 oyuncusu olarak transfer yapmıştır. genc bir sol beki uefa finalistine gitmis. son yilda çıkan 2 yerli yetenekten birini torino hemen kapmış ötekisini de yakında kapacaklardır. ayrıca baska mevcut stoperlere yine bas alti büyük takımlari kanca takmış durumdadir.

    (bkz: marcao teixeira)
    (bkz: kim min-jae)
    (bkz: rıdvan yılmaz)
    (bkz: emirhan ilkhan)
    (bkz: arda güler)
    (bkz: attila szalai)
    (bkz: victor nelsson)

    harcanan ve dönen paralar ile muhtemelen avrupada ilk 10 bilemedin 12.siradadır. ama avrupa maçlarınin çoğunda sonuçlar daha mac başlamadan neredeyse bellidir.

    içinde tezatlık hatta bu tezatın icinde bir daha ayri bir tezatlık içeren hic bir veriyle bilgiyle açıklanamayan bir ülke futboludur.

    hakikaten kendine has dinamikleri olan bir ülke futboludur.
  • 1347
    bugün gelinen nokta tamamen arz talep meselesi. kimse yönetimleri suçlamasın. yönetimlerin tek isteği sana bana, yani taraftara şirin gözükmek. bu yüzden taraftar ne isterse onu yapıyor.

    ülkemizde taraftarların tek isteği ertesi gün okula veya işe boynu bükük gitmemek. bu da transfer şampiyonu olmaktan, derbilerde alınacak galibiyetlerden ve lig şampiyonluğundan geçiyor. avrupa maçlarını kazanmak veya kaybetmenin ertesi gün bir karşılığı yok. herhangi bir takım avrupa kupası maçı kaybetse savunma belli. "senin takımın daha oraya bile gidemiyor." lafını bir yapıştırıyorsun, bitti. ama sönmüş bir yıldız transferi öyle mi? "ligi donunda sallayacak." diyerek hava basmanın tadına paha biçilemez. bir derbi galibiyetinin ertesi günü formayla okula veya işe gitmek gibisi var mı? şampiyon olunca alınan hazzı, avrupa'da üste üste 5 kere çeyrek final oynamış olsan da alabilir misin?
  • 1348
    kulüp ve federasyon yönetim anlayışı değişmediği sürece düzelmeyecek olan futbol.

    sadece bizim için değil, tüm kulüpler için geçerli. bi kere büyük kulüplerde, hani bu işe para harcayan, başarı getirebilecek kulüplerde artık başkanlık makamı, yöneticilik falan tamamen popülizm noktası. geliyorsun, diyorsun ki ben işte galatasaray’ı dünya kulübü yapacağım diyorsun, sonrasını hiç düşünmeden kulübün olmayan parasını borçlana borçlana yaşlı, yıldız transferi falan yapıyorsun, sonra da olmayınca çekip gidiyorsun. ne bir cezası var, ne geri ödemesi. kendi popülizmini yapıp gidiyorsun.

    mesela kulübün en değerli futbolcularından birini değerinden ucuza elden çıkarıyorsun, gelen parayı asla geri dönüşü olmayacak iki üç adama gömünce kralsın. bak bi şey de yapmadın ha, kulübün malını satıp kulübün parasıyla futbolcu aldın. arkada ne bi futbol aklı var ne bi şey. plansız, programsız, geleceği düşünmeden iş yapıyorsun.

    avrupa’da, özellikle ingiltere’de falan kulüplerin, federasyonların bu kadar güçlenmesinin sebebi genel olarak sahiplik anlayışına geçilmesi. elbette gönül işi olarak kalsa daha iyi ama, bu kadar büyük bi endüstride gönlünü kullanarak kapitalle yarışmak çok mümkün olmuyor haliyle. kulübün sahibi olunca adamın niyeti tüm maçları kazanarak şampiyon olunca toplam kazandığın paranın 2 milyon euro falan olduğu ligde 5 milyon euro maaşla yıldız getirmek olmuyor haliyle, bu işi nasıl en karlı hale getirebilirim, sportif başarıyla diye bakıp onun planını kuruyor falan. şirket yönetiyor yani.

    bizdeki bu popülizm bitmediği sürece türk futbolunun bi yere gitme şansı yok. artık 3 sene de değil, senede bir yönetim değiştiriyoruz ve her gelen yeni yönetim milyonlarca euro yatırım yapılmış bi önceki senede yapılan yatırımı tek kalemde silip atıyor. geçmiş olsun.
  • 1349
    3 para şampiyonluk getiren lig için 30 para harcayıp bu kadar kötü ve başarısız olmak gerçekten özel bir iş. özellikle yabancı serbestliğinden sonra her sene "avrupa'da dibi gördük" denen futbolumuz her sene o dibin daha aşağısına gerilemeyi başarıyor. ülkede zaten topun oyunda kalması için çaba gösteren takım sayılarımız ve hakem sayılarımız da sınırlı. ve buna karşı isyan eden de bir taraftar kitlesi yok, burada içini döktükten 1 gün sonra 30+ yaşında geberik, kariyerini bitirmeye gelen oyuncuları "ligi donunda sallar" sıfatıyla isteyebiliyor.

    yabancı serbestliğinden sonra beşiktaş'ın, katıldığı şampiyonlar ligi grubunu lider bitirip çıkması dışında (zaten o da sürdürülebilir olmadı) 1(bir) tane bile başarı anlamında dişe dokunur örnek gösteremeyen türk taraftarı da halen kurtuluşun bu olduğuna inanıyor. ben söyleyim çözümü canım kardeşim: bu ülkede yabancı sınırı 3 olması lazım. içerde takımın giresun'a yenildi diye 2 gün sonra nwakale'ler belottiler istememen lazım. kısaca bu transfer obezliğinin kalkması, harcanacak paranın yerini altyapı üretimine, altyapıya, zeminlere, iyi antrenörlere, tesislere yatırılması lazım. ve tabii en başta kulüplerin mali gelir-giderlerini denetleyen bir üst akıl ve yöneticilik becerisi lazım.

    lazım da lazım ama yarın yine bitik nwakale'leri, sosa'ları, gustavo'ları istemeye devam edeceğiz. kerem'lere, yunus'lara, arda'lara küfredeceğiz; emirhan'ları, ahmetcan'ları yok parasına oynatamadan göndereceğiz. çünkü aptalız ve afedersiniz bi zikten anladığımız yok!
App Store'dan indirin Google Play'den alın