6+2+2 gibi bir
saçmalık ile kurtarılacağı zannedilen olgu.
neden zannedilen dedim, açıklayayım.
şimdiki
14 yabancı kuralı 5 ocak 2015'te duyuruldu, 2015 - 2016 sezonundan itibaren yürürlüğe girdi.
bu süreçte yabancı oyuncuların artması ile yerli oyuncular kendilerini daha iyi geliştirebildiler. özellikle "zorunluluktan" değil "hak ettiği" için formayı alan isimler parlamaya başladı. çünkü istersen 11 yabancı ile çıkabiliyordun sahaya, bu da yerli oyuncunun oynamak için yabancılar kadar sıkı çalışmasından geçiyordu.
peki bu ne demek?
antreman seviyelerini yukarıya çekmek.
yeteneği olan futbolcu antreman seviyesini yukarıya çekince kendisini gösterdi, yabancılarla uyumu da varsa parladı ve transfer oldu yurt dışına. orada daha farklı antreman seviyeleriyle kendisini geliştirenler de var, salıp kaybolanlar da burası ayrı bir problem.
aslında türk insanının genel kafa yapısı ile de alakalı. evet, ulu önderimiz
mustafa kemal atatürk "türk milleti çalışkandır" demiş ve çoğunluk için bu geçerliyken bir azınlık belirli bir seviyeye ulaşmışsa çalışkanlığı bırakıp rahatlığı tercih ediyor.
e şimdi bu sadece bir parçası bunun. bu şekilde saçma sapan
şu + bu + öteki gibi denklemleri yıllarca denedik. elimize geçen bir şey yok, aksine kulüpler saplanıyor borç batağına. sonra çıkarmak için ülkenin tarımını kalkındırması gereken bir bankaya
emir ile bu kulüplerin borçlarını yapılandırmaya çalışıyoruz. ya sabır, bankaların işi tükendi tabi, ekonomimiz muazzam, kulüpler kaldı.
bu sistemle as takımda oynamayacak, kullanmayacağın 4 yabancıya tonla para ödeyeceğiz. e nerede kaldı kulüpleri finansal olarak kurtarma çabası? çöp değil mi?
geliştirmek için plan - proje kuracağına "yabancı olmazsa bizim çocuklar oynar" gibi bir mantık yanlış. ölümüne yanlış çünkü o zaman senin "bizim çocuklar" dediğin yerli topçunun kafasında ne oluyor ben sana söyleyeyim.
kapağı istanbul'a atmak.
çünkü bu sistemde bir topçunun gelip gelebileceği maksimum seviye galatasaray - fener - beşiktaş üçlüsünden birisi. sınır olduğu için iyi topçuyu satmıyor bu kulüpler performans gösterdiği zamanda.
e anadolu kulüplerine dönüp bakalım. "nasıl olsa alacak benim topçumu bunlardan birisi" diyip üçünü birbirine kırdırıp fiyatı tavana çekiyor.
sonra kulüpler zarar ediyor.
yahu anlamak bu kadar zor mu? bilal'e anlatmıştım vallahi bilal anlardı.
kurtarmak mı istiyorsunuz bu sistemi? gelin ben size bir kaç formül vereyim.
1 -
altyapı destek hibesi: kulüplerin her birine altyapılarını mükemmel hale getirebilmeleri için verilecek maksimum bedeli belirle, bu paraları kulüplere öde. de ki bu adamlara da "bu paranın 1 kuruşu altyapı dışında harcanırsa verdiğim hibe krediye dönüşür, en üstten senelik faiz ile 3 senede geri alırım, altyapıya kullan istediğin gibi bu para senin" ve oyuncu yetiştirmeyi teşvik et.
2 -
altyapıdan oyuncu zorunluluğu: de ki kulüplere "18 kişilik maç kadronda ben senin 2 tane altyapıdan futbolcu görmek zorundayım, bu 2 oyuncu o maçta toplam 20 dakika süre almak zorunda. her biri 10 dakika mı olur, bir futbolcu 20 dakika mı olur bunun kararı senin ama bu futbolcu o maçta oynayacak". dedin mi bunu, altyapıya yaptığın yatırımın katkısını görüyor musun sahada? 18 kulübün tamamında en az 2 altyapı futbolcusunun 34 maçta toplam 20 dakika süre alması demek bu futbolcuların gelişimi için elzem.
3 -
ptt 1. lig teşviği: 18 yaşını doldurmuş ancak süre almakta sıkıntı yaşayan topçuları oraya kiraya göndermelerini sağla kulüplerin. 1. lig takımlarına "üst ligden x kulübün alt yapısında yetişmiş futboluyu kiraladığında oyuncunun maaşının yarısını ben karşılayacağım ve oynattığınız maç başına iki kulübe de ödeme yapacağım" dersen, mali anlamda her iki kulübü de rahatlatacağın gibi altyapı futbolcularının oynamasını sağlamış olursun.
4 -
altyapı antrenörlüğü: eski futbolcular için futbolu bırakınca teknik adamla arası iyiyse maaş alma kapısı olarak kullanılmasını engelle altyapıların. eğitim sistemleri getir, yurtdışında (almanya - hollanda - italya - ingiltere vb.) eğitim teşvik programları kur altyapı antrenörleri için. her birinin istediği alanda çalıştığına emin olmak için sınavlar yap, belirli aralıklarla altyapıdaki gençlere yaptırdığı antremanlar için gözlemci zorunlu tut. gelişimi destekle yani kısacası.
yani bunun gibi daha yüzlerce formül, proje, plan geliştirilebilir. bunun yerine şu anda ülke futbolunda tek mantıklı şey olan 14 yabancı kuralını niye çöpe atıp da daha önce sittin kez denediğimiz bilmem ne + bilmem ne + bilmem ne gibi saçmalıklarla ekonomik olarak kurtarmaya çalıştığın kulüplerini batırmaya yönelik adım atıyorsunuz?
tarık çamdallar
mehmet topuzlar falan mı yetişsin ve ülke olarak milli takımda çöküşü yaşayalım, bu mu hedefiniz? yoksa cengiz'ler, ozan'lar mı çıksın bu takımlardan, bunlardan kurulu bir milli takımla başarıyı nasıl yakalayacağımızı mı düşünelim? ilk şıkkı denedik, yıllarca denedik. tarihimizin en iyi jenerasyonlarından birisi ile dünya 3.sü olduk, bir diğeri ile avrupa 3.sü olduk. 1923'te kurulan tff'nin 2 başarısı var, bunlar. turnuvaya katılmak başarı sayılmasın artık bu ülkede, biz bunu istiyoruz.
siz ne istiyorsunuz ona karar verin.
tarık çamdal mı? cengiz ünder mi?