• 26
    https://twitter.com/.../1208308202066067456

    yukarıda vermiş olduğum haberin gerçek olma olasılığını bilmiyorum. bunu ölçme şansım da yok fakat geçmişimize baktığımızda bunun gibi birçok örnek görebiliriz. umarım bu okuduğum haber asparagastır.

    geldiği kulüpte kazandığı paranın 10 katını neden teklif ediyoruz?

    aramızda birçoğumuz özel sektörün kölelerinden birisiyiz. hangimize başka bir firma gel diye maaşımızın 10 katını verdi?

    kanıma çok dokunuyor bu gibi politikalar. en yakın örneği tolga ciğerci.

    -biz gelmeden önce herta berlin'de yıllık net kazancı: 495.000 eur
    -bize geldiğinde kazandığı yıllık ücret: 2.000.000 eur
    -bizden fenerbahçe kulübüne gittiğinde aldığı yıllık ücret: 500.000 eur *
    https://www.fanatik.com.tr/...iyango-vurdu-1246685

    aklıma gelen bir başka örnek ise çoğumuzun gündemindeki younes belhanda. yanlış hatırlamıyorsam bize gelmeden aldığı yıllık ücret 400.000 eur civarlarında iken bize 3.350.000 eur'a imza atmıştı.
    https://www.galatasaray.org/...-galatasarayda/35945

    burada şunu anlatmak istiyorum. keşke çok paramız olsa, hesap kitap işleri sadece rakiplerimiz tarafından yapılan bir kavram olsaydı bizler için. musluktan damlayan suyun hesabını yaptığımız bu dönemlerde böyle bonkör tekliflerin geri dönüşü bize çok ağır olacaktır. bunu tabiki bir ben değil herkes farkındadır ama illa x oyuncu galatasaray forması giyecek diye maaşına 10 katı zam yapılmamalıdır. burası insanları mutlu etme ocağı değil.

    gerekiyorsa o topçu gelmesin, gerekiyorsa teklifimize ''komik'' desin. bize gelecek topçuya zam yapmayalım da demiyorum. uygun bir zam oranı illaki olacaktır. o oyuncuyu transfer edebilmek için birtakım rekabetlere illa girilecektir. fakat bu rekabete ''savaş'' gözüyle bakıp, sırf alabilmek için teklif yapmamalıyız.

    özellikle türk futbolcular için söylüyorum, galatasaray formasını giymek için maddiyatın önemi olmamalı. maaşına 20 kat zam yapıp imza attıktan sonra ''doğuştan galatasaray taraftarıyım'' demeyin, gülünç oluyorsunuz.

    sözün özü;

    yolunacak takım değil, can ata ata gelinecek takım olalım.

    şimdi benim maaşıma da 20 kat zam yapsalar... neyse susuyorum *
  • 37
    abdulkerim yerine transfer isteniyorsa başsız kalmış tavuk gibi dolaştığımızın ilanıdır bu. cidden yazıklar olsun marcao'ya kontrat iyileştirmesi yaparak tutabilirdiniz. dursun özbek, cenk ergün ve erden timur son dakikada yıllık 3 milyonluk yıldız adayı eskilerini bize dayatacaklar çok fena. galatasaray'ın parasını hep lisecilerin yemesi...
  • 23
    galatasaray futbol takımı adına şu şekilde olması gerektiğini düşünüyorum;

    yıllardır konuşuyoruz yaşlı oyuncu olmasın ama hep lafta kalıyor. kadromuzda 30 yaş üstü maksimum 2/3 oyuncu olmalı. ayrıca bizim iklimimiz genç oyuncu parlat sat içinde çok ideal bir ortam değil. sürekli genç olsun gibi bir saplantıya da girilmemeli.

    yabancı oyuncu transferini 22-26 bandında, takımlarında oynayabilen, alt yapı eğitimlerini avrupa'da almış, ne vereceğini bildiğimiz adamlardan yapmalıyız. uçup kaçanlarını zaten alamayız ama ligimiz için +1 fark oluşturacak nitelikte olmalılar. kadro planlaması iyi yapılmalı ve her transfer döneminde futbolcu sirkülasyonu yaşanmamalı. arada fırsat transferi denk gelirse yine deneriz veya her sene 1-2 genç oyuncu deneyebiliriz. çünkü gördük gençten zarar etme şansın yok.

    omurgayı oluşturup üstünü adım adım tamamlayabiliriz. ihtiyacımız kadar olanı almak çok önemli burada. az ve öz olmalı. bence kritik yer bu. bakın mesela fener'den bir örnek son bir kaç yılda kaç kaleci transfer edip ne kadar para harcadılar. biz gittik vaktinde muslera'yı aldık yıllardır sülalemiz rahat moddayız.

    atıyorum şuan 5 bölgede değişime ihtiyacımız var ama bizim elimizdeki para istediğimiz 5 oyuncuya yetmeyecek. belirlediğimiz kriteri düşürüp illa 5 oyuncuyu o dönem almanın mantığı yok. istediğin 5 oyuncuyu alamayınca bir sonraki dönem elden çıkarmaya çalışacaksın sonra. paramız 2 tanesine yetiyorsa 2 oyuncu alalım bir dönem sonra kalan bölgelere bakalım. laf olsun diye transfer yapma hastalığından vazgeçmek lazım.

    planlı bir yapılanmanın içerisine girme zamanı geldi geçti belki ama zararın neresinden dönersek kardır.
  • 41
    ülkemizde zor olan.

    ülkemizde çok ama çok zor olan. şöyle ki;
    biz millet olarak pek çok güzel özellikleri olan bir ırkız. yalnız iki şey tarihimiz boyunca asla değişmedi.
    birincisi, asla ve asla empati kuramıyoruz. bu muhtemelen zamanında hep baskın olmanın hep gıpta ile bakılmanın verdiği genetik bir iz. asırlarca çok avantajı da oldu , çok dezavantajı da oldu bu mirasın ama savaş çağlarının son bulmasından beri yarardan çok zarar oldu bizim bu hep "almighty" olan bakış açımız.
    ikincisi de, asla bir konuda fikir üretme şansımız var ise bu fırsatı kaçırmıyoruz. asla bilmiyorum , emin değilim ya da bunu benden iyi bilen vardır demiyoruz. yahu en basitinden biri adres sorduğunda bile bilmiyorum diyemiyoruz biz. ya da atıyorum biri araç altında kalmış, bir anda herkes doktor oluyor adamı oradan çıkarmak için. bu da kötü niyetli bir şey değil ama çoğu zaman zarar işte arkadaş. neyse futbola dönecek olursak;

    ortada bir kulüp var. milyonlarca taraftarı olan, 85 milyonluk bir ülkenin (85 + holosko ve bir miktar mülteci tabi.) en büyük sivil toplum kuruluşu olan bir kulüp. ve bu kulübün bir futbol aklı var. bu akıl sayesinde 2 sene önce 13. sırada bitirdiğin ligi, özellikle ilk 10 hafta boyunca hakemler tarafından sayısız müdahale yapılmış olmasına rağmen 8 puan fark ile şampiyon olacak hale getirmiş bu akıl. bu sadece erden timur ya da sadece okan buruk ile alakalı değil. bu bir takım çalışması ve baştan aşağı ortak akıl ile hareket edilmiş bir senaryo. he, şampiyon olmuş bu akıl. orada bitirmiş mi, hayır. belki de türkiye süper lig tarihinde hiç yapılmayan bir şey yapıp, şampiyon kadroyu tamamıyla korumuş (raşiti de aldığımız varsayıyorum.) . o da yetmemiş, şampiyon olduğu sezon takımda görülen üç eksik olduğu çıkarımını yapmış. bunlar sırasıyla;

    sol bek
    oyunun sıkışma anlarında adam eksilten kanat
    merkezde tempolu orta saha

    bu sorunlardan sol beki ve adam eksilten kanatı avrupanın sayılı isimlerinden ikisiyle doldurmuşlar daha temmuz ortası gelmeden. ve ilk günden beri orta saha için en iyisini beklediklerini belirtmişler. bunun da sebebi şu arkadaşlar. galatasaray şu an bile istediği orta sahayı alır ama burada amaç sayı olarak doldurmak değil. amaç takımın tavanını yükseltmek.bugün 8 numara eksiği yüzünden bu takım 7/10 diyelim. bugün alacağın orta saha ile atıyorum 8/10 luk bir takım olabilirsin. ama avrupada kupa hedefini ilk defa bu kadar ciddiye alan bir akıl var yıllar sonra. ve bu adamların amacı bu takımı bir üst seviye bir 8 numara ile 9/10 yapabilmek. bunun için bütün bu uğraş. yoksa orta sahaya çekersin bir onana, çekersin bi ndiaye tarzı adam olur biter. sizce zahayı , icardiyi , zanioloyu falan alan adamlar bu seviye bir orta saha alamaz mı gerçekten? transfer dönemi devam ediyor, bir anda ortalık yangın yeri, neymiş fenere çalım atacağız diye saçma sapan transferler yapıyormuşuz. yahu sence bu kalibrede bir oluşumu yöneten adamlar sırf fenere çalım atacağım diye böyle bir şey yapabilir mi? bir de tete özelinde hukuk alanında sorun yaşayacağımıza dair bir durum var. yahu arkadaşlar bu futbol aklının başındaki isim marmara hukuk mezunu. sence sen, ben bu adamdan iyi biliyor olabilir miyiz..

    bu planlamaya güvenin arkadaşlar. evet, belki de bütün bu planlama başarısız olacak, bütün her şey dağılacak. e olabilir. eğer planlama ile her şey çözülüyor olsaydı bayern münih her sene şampiyonlar ligi şampiyonu olurdu. ama şu an takımımızda güzel şeyler oluyor. arkanıza yaslanın ve tadını çıkarın.
  • 35
    2022-2023 sezonu için menajer önerileri ile şekillenen politika. gueye’nin alternatifi carvalho, diawara deniyor. oyuncular tarz olarak birbirine pek benzemiyor ve alternatif olanlar daha maliyetli. joao pedro’nun alternatifi evander. yine alakasız iki oyuncu. mert müdür ve kaan ayhan yine sağ bek için adı geçiyor. mert müldür kaliteli ve pahalı. o olmayınca kaan’la görüşülüyor. iki alakasız oyuncu daha. mert için kulübü 10 milyon euro istiyor. 1 ay ne görüşüyorsunuz abi bu adamlarla siz? 3 milyona mı düşeceklerdi?

    ya okan hoca bu işten anlamıyor ya da transfer politikasını belirleyen büyük akıl cenk ergün söylediği gibi çalışmamış. ndombele, gueye isimlerini piyasaya sürüp sonra saçma sapan isimlerle görüşürseniz 1-taraftar üzülür 2-eleştirilirsiniz.

    bakayoko ve ndombele’nin kiralık olarak bize önerildiği ciddi ciddi söyleniyor. görüşmeye bile gitmiyor cenk ergün. e bu isimleri niye piyasaya sürgünüz o zaman abi? bu nasıl amatörlük, bu nasıl iş bilmezlik? ne elde etmeyi planlıyordunuz? joao pedro ile başkanlık seçimi öncesi cenk ergün’ün görüştüğü ve komisyon mevzusunun oradan geldiği söyleniyor. sergio oliviera transferi hariç bütün transfer görüşmelerini cenk ergün’ün yaptığı da söyleniyor. gerçekten yazıklar olsun size. galatasaray taraftarına yazık ki ne yazık. kimsenin umru galatasaray değil. yine geç kaldık transferde ve bunun cezasını biz ve okan hoca çekecek. geçen sene küme düşme tehlikesi yaşamış bir takım var burada ve siz hala orta saha almayıp saçma sapan işlerle uğraştınız. bu sene sabır diliyorum hepimize, işimiz zor.
  • 16
    galatasaray da yok sanıyoruz ama vardır.

    nasıl yok?

    bir kere hiç bir sezon transferleri kampa yetiştirmedik, rastgele yapılacak iş mi bu?

    "little little into the middle" açıklaması şu bir bölgemiz eksik değil mi? mesela defans...
    şimdi 5-6 milyon euro gibi bir bütçe veremeyiz finansal fair play var. o yüzden napıyoruz "2 milyon ahmet çalık, 4 milyon serdar aziz" e veriyoruz böylece finansal fair play'den sıyrılıyoruz, yersen.

    yedek kulübesi...
    şimdi skora etki edecek, oyuna sonradan girince etkili olacak oyuncu.
    son sezonlarda yapmış olduğumuz transferlerden kaçı direkt ilk 11 oyuncusu?
    %80 kulübeye transfer yaptık.
    alın size vizyon.

    her menajer galatasaray'dan vurgunu yapar, belli komisyonlar belli yöneticilere ödenirse tabi.
    alın sizi misyon.

    sonra sen ben o bilet alsın, storedan alışveriş yapsın, bileklik alsın.
    bu ulvi politikalar devam etsin diye işte.

    2 sene önce drogba izliyordu bu gözler, şimdi sinan gümüş ün "ne geri koşacam amk maç bitsin instagram da karı kız likelarım" triplerini...
  • 12
    abi oldum olası nefret etmişimdir teknik adamdan teknik adama transfer politikası değiştiren takımlardan.
    transferin esas belirleyicisi teknik direktör olmamalı. ünal aysal fatih terim hakkında güzel söylemişti "eleman" diye. evet teknik direktör eleman'dır. bir kaç istisna dışında en uzun sürelisi de 4 sezon takımı çalıştırır. bak biz sabri sarıoğlu'nu 15 sezondur çekiyoruz. o halde neymiş? bir takımın transfer politikasını teknik adam belirlememelidir.

    senin oturmuş bir transfer politikan ve futbol felsefen olur.
    buna göre teknik adamını seçersin. elbet teknik adam transferde söz sahibidir. ancak hamza hamzaoğlu çok güzel örnek olmuştur bu işe. mbia parasına bilal'i, jem'i aldırıp bir de sabri ile sözleşme yenilememelidir. evlatlarım diyip bitmiş okeye dönen forvetlerle sezona başlatmamalıdır. cüneyt tanman çıkıp konuşuyor hamza hamzaoğlu konoplianka'yı istemedi diye. böyle bir şey olabilir mi amk? ekonomi diyorsunuz, alabileceğinizi söylediğiniz 25 milyon eu'luk adamı teknik direktör istemedi diye almıyorsunuz.

    işte orada transfer komitesi başkanı ya da kulübün başkanı aynı ünal aysal gibi çıkıp sneijder'i de alırım, oynatacak teknik adamı da diyebilmelidir.

    bak hamza hamzaoğlu gitti ligin en çok yabancısı olan kulübün başına teknik adam oldu. bizim as forvetlerimiz şu an elindeki takımda yedek olamaz.

    hayatın gerçeği budur.
    artık galatasaray'ın bu gerçeğe göre hareket etmeye başlaması lazım.
    yoksa çıkar mustafa denizli sana liderin 9 puan gerisindeyken donk'u aldırır. sezon sonunda kovulduktan sonra yeni teknik adam gelir ve ben ön libero istiyorum donk yetersiz der.
  • 34
    tff limitleri, finansal sıkıntı, transfer işlerimize birilerinin devamlı çomak sokması (muriqi, kahveci, gedson vs.) ve süper ligdeki anadolu takımlarının transferde bize zorluk çıkarmasından dolayı gözlerimizi alt liglere cevirmeliyiz.

    alt ligler takip edilip potansiyelli futbolcu ve kaleciler kulübe kazandırılabilir, misal irfancan eğribayat.
    kendisi adanaspor'da sakatlanan as kaleci goran karaciç'in yerine kaleye geçti, iyi bir performans gösterdi ve süper lige transfer yaptı.

    yanlış hatrilamiyorsam bu performasindan sonra fatih hoca kendisini milli takıma da çağırmıştı.

    aynı şekilde alt liglerden oynarken dikkatimi çeken (ts'nin altınordu'dan transfer ettiği) kaleci erce kardeşler, futbolculardan vedat muriqi ve tayfur bingöl vardı.

    böyle potansiyelli futbolcuları çok uygun bedellere alıp kiraya verip gelişimini takip edebiliriz, sekidika'da olduğu gibi.

    tutmazsa futbolcu takasda kullanılır, bonservis veya kira bedeli kazanılır.
    plan tutarsa da uzun vadede a takım her sezon 1-2 futbolcu kazanır.

    bu transfer politikasının, ekonomik imkanlar dahilinde yapılan takıma hemen katkı verecek yerli ve yabancı transferlerine ek olarak uygulanması gerektiğini düşünüyorum.
  • 27
    galatasaray için yıllardır; yaş olarak 30+, müzmin sakat, minimum son 6 ay top oynamamış tercihen 1 yıldır forma giymemiş, kariyerinde dibi görmesi, daha önceki kontratının 3 katı maaş ödenmesi gibi kriterleri vardır. özellikle fatih hocamız çok sever böyle transferleri.
    mert hakan yandaş ve emre kılınç meselesine gelirsek; yükselişe geçmiş yerli oyunculara türk lirası üzerinden kontrat yapıp ücret ödenmesinde herhangi bir sıkıntı yoktur.
    7.5 milyon tl dediğiniz şey 1 milyon euro, bu iki oyuncuya verilecek 15 milyon türk lirası selçuk efendiye verilen yıllık ücretin yarısı. marcao ve luyindama da yıllık olarak aşağı yukarı bu paralara oynuyorlar. şu bahsi geçen paralara transfer edilirlerse çok büyük iş başarmış olur yönetim.
    mert hakan yandaş, 750 bin liraya oynayacak olsa 1 milyon liraya kasımpaşa'ya gider, 3 milyon tl veren başakşehir'e gider, 6 milyon tl veren beşiktaş'a gider, 8-9 milyon tl veren fenerbahçe'ye gider.

    galatasaray; real madrid, barcelona, juventus, liverpool vs. değil ki cazibe merkezi olsun. hele hele şampiyonlar ligi'nde oynayamadığın sezonlarda futbolculara sunabileceğin hiçbir şeyin yok. adamların yüksek meblağlı transfer yapabilecekleri tek sezon bu, bu yıllarda ne kazandılar kazandılar. ömürlerinin geriye kalan ortalama 50 yılında bu paralarla geçinecekler. galatasaray'ı sevmek başka geleceğini düşünmek başka ayrıca taa en başında söylediğim gibi 15 milyon türk lirası (2 milyon euro) yükselişe geçmiş iki oyuncu için riske edilebilecek bir para.
  • 40
    2023-2024 sezonu için endişelerimin artmasına sebep olan politika. 2022-2023 sezonunda baştan takım kurduk. muslera-boey-nelsson-kerem haricinde 11'i komple değiştirdik. üstüne yedeklere de adam çektik. bu adamları belli bir sisteme alıştırasıya kadar 3 ay geçti. hatta bir dönem okan sorgulandı. şimdi karma takım kurmanın oyunsal zorluklarını gördüğümüz geçen yıla rağmen hala daha değişik bir politika izliyoruz. ancak geçen yıl olan zorunluluktu. takımın güncel kalitesi çok düşüktü. şimdi öyle mi? sol bek, ön libero, 10 numara, milot, icardi, 2 adet yedek forvet ve bana göre bir uzun stoper transferleri öncelikli olmalıydı. hem takımın omurgası bozulmadan devam edilecekti hem de nokta atışlar gerçekleşecekti. satışlara göre de düşünceler değişebilirdi.
    sol bek geldi, sol açık geldi, 8.5 numara geldi, icardi geldi, 2 yedek forvet geldi. ihtiyaç gözüken ön libero, 10 numara, milot ve stoper alınmadı. tarih 7 ağustos itibariyle zaniolo'nun gönderilip tete adlı bir oyuncunun alınacağı manşetlere düştü.
    şimdi belli bir planlama ile gittiğimizi düşünüyorum. erden beyler zaten bu işin çıtasını çok yukarı çekti.
    ancak takım olma anlamında eksiklerimizin olduğu kanaatindeyim. oyuncu profilimiz ile oynamak istediğimiz oyun tutmuyor. kaldı ki yerel ligin yabancı kontenjanı sıkıntısı var.
    şimdi hala daha milot, ön libero, 10 numara ve bir stoper eksiğimiz duruyor bana göre. bu oynadığımız oyun için belirlenmiş olanlar. ilerleyen günlerde okan hoca üçlü ya da beşli bir formasyon dener oturtur o zaman işin rengi değişir.
    eylül ayına kadar imkanımız var transfer için ancak önümüzde 50 milyon avroya yakın bir gelir kapısı sınavı var. şampiyonlar ligi bizim için en büyük hedef. belki turlar geçildikten sonra daha başka bir planlama ile beklediğimiz pozisyonlara ve o pozisyonların gerektirdiği oyuna uygun adamlar gelecektir. ancak şuan ki görsel biraz kaygıya sebep oluyor. para pul işlerini geçtim sadece takımdaki oyuncuların oyun profillerine göre bir hayal çizdim. bugün bu şekilde transfer sezonu kapansa ligde bile zorlanacak bir oyuncu grubumuz var bana göre. önde baskılı ve tempolu oynamak için mevcut ileri dörtlünün arkasına ve hücumcu beklerin yanına net 2 sağlam defansif orta saha atmak şart. hadi biri torreira peki ya ikincisi?
    muslera
    boey nelsson abdül angelinho
    torreira büyük kerem
    zaniolo küçük kerem zaha
    icardi
    iki hücumcu bek, tek defansif libero ve savunma yetisi düşük ileri uç elemanları ile çok geçiş yeriz. forveti yetenekli olan her takım bize gol atar. aynı şekilde sağlam set oyunu üretebilen takımlar da düşük pres gücü karşısında çok rahat gole ulaşır. eylül gelmeden oyunumuzun bir nebze şekilleneceğini düşünüyorum. belki ben kuruntu yapıyorumdur, belki bu takım sağlam bir defansif oyunda izletebilir bize.
  • 20
    politika tdk'ya göre davranış biçimi, düşünce yapısı demek. belli bir amaca ulaşmak için gereken yöntemi, davranış biçimini ifade eder. amaç ise, düşünce yapısına göre şekillenir.

    galatasaray özelinde transfer politikamızın ne olması gerektiğini anlamak için iki temel soru çıkıyor ortaya öyleyse: galatasaray olarak bizim amacımız ne ve bu amaca ulaşmak için hangi yöntem kullanılmalı?

    ancak bu iki sorudan önce biz (galatasaray) neyiz, irdelemek gerek:

    galatasaray çocukluk aşkımızdır. şu yalan dünyada gerçek olan tek şeyimiz. ihtimaller denizindeki tek sabitimiz...
    yüzlerce benzer tanım yapılabilir, ki hepsi de doğrudur, şiirsel. ancak bu bakış açısı bizim ne olduğumuzu ortaya çıkarmada yeterli değil. o halde bize tarihsel ve sosyolojik bir bakış açısı lazım:

    *uluslararası literatürde 'gelişmekte olan ülkeler' sınıfına giren bir ülkenin en büyük kulüplerinden biriyiz. (çoğu alanda üçüncü dünya ülkeleri seviyesindeyiz aslında. en acı örnek ise eğitim)
    *ekonomik anlamda büyük sorunları olan bir kulübüz. aynı durum ülkemiz için de geçerli.
    *bulunduğumuz toprakların kültürel anlamda büyük sorunları var. demokrasi kültürü, birlikte yaşama kültürü, spor kültürü, iş ahlakı vb.
    *yine bu toprakların bariz bir özelliği olarak, kendimize bakış açımız genellikle hastalıklı, şizofrenik. kendimizi ya dev aynasında görüyoruz, ya da yerin dibine sokuyoruz. başlangıç noktamız sağlıklı olmadığından, sağlıklı sonuçlara ulaşamıyoruz.
    *gücün en önemli unsurlarından biri olan moral değerler bakımından en üstlerdeyiz. henüz kuruluş anımızda kendi kendimize yüklediğimiz bir ödev var ve bu ödev bize tarihsel bir sorumluluk yüklüyor. bu sorumluluğu dönem dönem de olsa iyi taşıdık. bu yüzden ortak belleğimizde tüm olumsuzluklarla birlikte, muzafferlik de var. bu çok önemli bir özellik. bu moral değerin, doğru yerlere ve doğru şekilde kanalize edilmesi, bizi daha güçlü kılacaktır. ödevimizi yerine getirirken karşılaştığımız rakiplere göre, ayırt edici bir güç bu.

    bizim ne olduğumuza dair daha başka birçok şey söylenebilir. ancak şunları daha iyi anlamak için bu tanımlar önemli: rakiplerimizin bir çoğu ekonomik anlamda çok güçlü. çok iyi eğitim sistemleri var. kültürel anlamda bizim çok üzerimizdeler. çok daha adil, demokratik, fırsat eşitliği olan topraklarda yaşıyorlar. iş ahlakları yüksek. bizde sıkça rastlandığı gibi, torpil, birilerinin adamı olmak kavramları onlara yabancı. her alanda liyakat gözetiliyor. oturmuş bir sistemleri var ve temel konularda problemlerini uzun zaman önce çözmüşler. bizim lehimize olan nadir şeylerden biri ise moral değerler: onları tüm bu olumsuzluklara rağmen yenebileceğimiz bilgisi ve bu bilgiyle gelen haklı bir güven.

    amacımız, kendi tarihsel tanımımızı yaptığımızda açık bir şekilde ortaya çıktı zaten. kuruluş anımızda kendi omuzlarımıza yüklediğimiz ödev: türk olmayan takımları yenmek.

    peki yöntemimiz ne olmalı? rakiplerimizin sahip oldukları olanaklar, bizim çok uzağımızdalar. paraları, oturmuş sistemleri, bilimsel ve zamanın gereklerini yerine getiren eğitim anlayışları, iş ahlakları, liyakata verdikleri önem, bize göre çok daha adil, demokratik yaşam alanları, kültürleri, güçlü lobileri var. onların harcadıkları parayı harcayamayız, öyle bir paramız yok. nicelik ve nitelik olarak altyapıdan onlar kadar oyuncu çıkaramıyoruz. çıkan tek tük oyuncularımız ise meşhur tabirle "üretim hatası". yetenekli bile olsalar çoğunlukla mental olarak çöküyorlar. çünkü bu topraklarda yaşayan çoğu insan gibi, onların da iş ahlakları zayıf. iyi eğitim alamıyorlar. eğitimcilerimiz ve seçicilerimiz yeterli düzeyde değil. adam kayırmacılığın, torpilin bini bir para. birlikte yaşama kültürümüz sanılanın aksine çok zayıf. farklılıklara karşı tahammülümüz oldukça sınırlı. aynı tarafta olanlar, aynı renklere sahip taraftarlar için bile.

    o halde yöntemimiz, tıpkı amacımızda olduğu gibi kendini açığa çıkartıyor:

    *para harcamamak. üreten olmadığımız için, pazar oluyoruz ve rakiplerimiz bizim paramızla daha da güçleniyor. bonservis için de, maaş için de çok net ve tartışmaya kapalı bir sınır belirlemeliyiz. olmuş ve pahalı oyunculara değil, olacağı düşünülen genç, ucuz oyunculara yönelmeliyiz. gelirlerimizin önemli bir kısmı borçlarımızın faizine gidiyor. kısır döngü içindeyiz ve hala para harcamaya meyilliyiz. taraftarlar olarak bunu anlamamız, en başta bizim karşı çıkmamız gerek pahalı, olmuş oyuncu transferlerine. anlayalım artık, paramız yok.
    *oyuncu taraması. bu taramayı yapabilecek insanların özenle seçilmesi. bu da bizi liyakat meselesine getiriyor.
    *liyakat. teknik ve idari kadromuzun zamanın gereklerini yerine getirebilecek isimlerden oluşması elzem. daha evvel formamızı terletmiş tüm oyuncularımız tamam, başımızın tacı. ancak teknik ekipte yer almaları için ne kadar yetenekli, mahir olduklarından emin olamıyoruz. hangimiz fatih terim sonrası en ufak bir şüphe duymadan mevcut teknik kadrodan bir isme galatasaray'ı emanet edebiliriz?
    *eğitim. çocuklarımızı tüm olumsuzluklara rağmen iyi yetiştirmemiz gerek. yetenek anlamında onlardan eksiğimiz yok. çocuklarımızın mental anlamda güçlü bireyler olmaları sağlanmalı. topa vurmadan önce, iş ahlakını öğrenmeleri gerek.
    *salt başarı odaklı bir taraftarlık anlayışının terkedilmesi. ancak böyle uzun vadeli sistemlerin kurulmasının yolu açılabilir. ve ancak böyle medyayı değiştirebiliriz.

    şu açık ki, onlardan biriymiş gibi davranarak, onları yenemeyiz. kendi şartlarımız içinde uzun vadeli sistemler kurmaya çalışmalıyız. ve bu sistemi devam ettirecek anlayış. ancak böyle bir şansımız olur.

    tüm bunları gerçekleştirmek elbette kolay değil. bunlar zaman alacak, sabredilmesi gereken şeyler. ama bir yerden başlanması gerek. "yanlış hayat doğru yaşanmaz" der adorno. biz defalarca kez aynı sonuçları getirmesine rağmen, aynı yanlışları yapıyoruz. bir çember bu, saçmalık çemberi. aslında çember bile değil, çünkü başladığımız yere de dönemiyoruz. başladığımız yere göre daha fakir oluyoruz her dönüşümüzde.

    tekrar belirtmek gerek. galatasaray olarak ortak belleğimizde onları yenebileceğimiz bilgisi var. bunun sadece dönemsel olmaması için amacımız ve yöntemimiz ise apaçık ortada.

    ve evet. galatasaray, ihtimaller denizindeki tek sabitim(iz).

    not: bu yazı kaideyi taciz eden istisna'nın (bkz: 2019-2020 sezonu yaz transfer dönemi/#2703262) yazısından esinlenerek yazılmıştır. üstadın söylediklerine aynen katılıyorum. ama yazısında ufak da olsa bir karamsarlık sezdim. enseyi karartmamak gerek. bizim uefa kupamız var oğlum *
  • 42
    şampiyon takımdan 10 futbolcuyu gönderip 15 tane oyuncuyu alırsanız hata edersiniz. 23-24 sezonu şampiyonlar ligi grubundaki rakiplerimizle kendimizi mukayese edersek kadrosu en oturmamış takım bizim takımdı. icardi'yi transfer olarak saymazsak, kerem'i de yeni pozisyonunda transfer olarak sayarsak galatasaray'ın ideal 11'inde tam 6 oyuncu yeni oyunculardandı. bunların birçoğu da fizik olarak hazır oyuncu değildi, hala da ideal fiziklerini bulamadılar. takım uyumu sağlamak için gerekli zamanı da bulamadık. mesela ne zaha ne ziyech icardi'yi tanıyamadı. kerem de 22-23 sezonunun ikinci yarısında icardi'yle ancak uyum sağlayabilmişti. yani bu takıma da sabır gerekiyor, zaman gerekiyor.

    sevgili galatasaray yönetimi, bu takımı siz kurdunuz ama lütfen bu takımı koruyun. berkan, dubois, yunus hatta rashica bu takımda kalmalıydı. angelino ve ndombele hariç bu aşamada takımdan gönderilecek kimse de yok. bu takımı koruyun. fenerbahçe bizim kıstasımız değil. isterlerse her sene 50 futbolcu 5 hoca alıp göndersinler. onların toksikliği bizi ilgilendirmez. onlarla sidik yarıştırmak, transfer şampiyonu olmak zorunda değiliz. bizim taraftarı da ciddiye almayın. onlar da tüketim çılgını. onlara kalsa bu takımdan düşünmeden 15 futbolcu gönderirler. artık azıcık istikrara ve sürekliliğe önem vermeliyiz. 2023-2024 yaz transfer döneminde de aynı şeyleri söyleyenler vardı, azınlık kaldılar. sol bek ve orta saha alın bu takıma, sonra da okan hoca'yı bekleyin. bakın hala aynı yerdeyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın