• 37
    fragmanın sonunda fatih terim, bizim gibilerin hikayesi bitmez diyor. duygusal her insan gibi olayın sıcaklığıyla bu galatasaray'daki son imzam diyerek bir daha geri dönmem mesajı vermişti. ama bence son bir meydan okuma istiyordur. ama ben geri dönmesini istemem. dördüncü fatih terim döneminden bile daha kötü bir sonuç çıkabilir ve bu da efsanenin daha da kötü bir şekilde ayrılmasına neden olur. teknik direktörlüğe devam edecekse ona hem yaş hem tecrübe olarak milli takım yakışır artık.
  • 53
    sadece galatasaray taraftarinin degil, rakip takim taraftarlarinin da sabirsizlikla bekledigi belgesel. bakmayin terim'e nefret kustuklarina, icten ice hepsi asik kendisine. terim hepsinin sahip olmak istedigi bir hoca, bir agabey, bir baba figuru gibi. hagi'yi 30'undan sonra dirilten, uc kisa boylu orta sahadan korkunc bir pres cikaran, drogba'nin, snejider'in, melo'nin, onyekuru'nun ve daha nicesinin "baba" diye cagirdigi, denayer'i havalanlarinda sabahlatan, gedson'un kendisini deliye vurmasina neden olan yine kendisi. belki muhtesem bir taktisyen degil ama moral motivasyon konusunda ve insani yanindayken iyi hissettirmede dunyada esi benzeri olamayan insandir terim.

    fragmaninin bile her saniyesi insanin tuylerini diken diken ettigi bu belgeseli, bizim gibi ölumune galatasaraylilar cildirircasina bekliyordur. okan hocanin takimi toplayip, yarin sabah saat 10'da tum takima izletmesi gerekir.
  • 99
    bizlere çok güzel anılar yaşatan, efsanemiz fatih terim'i anlatan 4 bölümlük bir belgesel serisidir. namusuyla helal para kazanarak bin türlü zorlukla sizi büyüten rahmetli talat amcamızı rahmetle anıyor, çok sempatik ve eğlenceli bulduğum kıymetli annemizin ellerinden öpüyorum.

    kah duygulandıran kah gülümseten bir yapımdı. üzen tek husus bu güzel hikayede yer alan birçok önemli aktörün belgeselde yer almaması oldu. yine de tekrar tekrar izlenecek kaliteli belgeseldir.
  • 118
    baştan sona soluksuz izlediğim, efsanemiz fatih hocanın belgeseli. çoğunluk gibi bende eksik buldum. konuşması gereken bir çok oyuncu yok. bazı sahneler aceleye gelmiş gibiydi. örneğin başka bir konuşmasında hoca, babasının o’nu metin oktay’a emenet edişinden bahsetmişti. o kısımlar daha geniş anlatılabilirdi. iki efsanenin hayatta olanı bize çok güzel şeyler anlatabilirdi. boşluklar olsada hızlı geçilen yerler olsada yinede beğendim. ay lav yu hocam. ayrıca son sözünden anladığım veya anlamak istediğim, tff nin başına geçmek ve başta anlattığı gibi en ucra köşelerden futbolcu izleyen bir yapı oluşturmak. belkide galatasaray başkanı olur bilemeyiz roman daha bitmedi.
  • 150
    türkiye spor tarihinin gördüğü en büyük spor adamının belgeseli. bu tartışılmaz bir konu terim'in spor adamlığı. galatasaraylı kimliğimden soyunarak söylüyorum bunu.

    evet. eleştirdik. hem de çok eleştirdik. bu eleştiriler, en azından kendi nezdimde şununla alakalıydı: fatih terim'in yapabileceklerini biliyorduk. öyle bir spor insanı ki fatih terim olduramamasını kaldıramıyorum. eleştirinin kişiyi geliştirdiğine inandığım için de eleştiriyorum. eleştirdim. hatta bir adım ileri gidip hocayı kayıtsız şartsız savunmanın, her yaptığına bir mazeret uydurulmasının hocaya zarar verdiğini iddia etmiştim. kişilerden bağımsız bu görüşümün hala arkasındayım.

    fatih terim büyük bir spor insanı. bırakın türkiye'yi dünya için de böyle. ufuk açıcı bir kariyeri var. vizyonu ve misyonu var. bu bağlamda netflix'in terim belgeseli o kadar sığ ki bana göre. beğenmedim mi? eh işte. olduğu kadarı iyi. ama yetmemiş. belki de fatih terim yetmezliği baş gösterdi. bilemiyorum.

    ama yine de o kadar eksikti ki bana göre belgesel. 4 bölüme nasıl sığdırabildiniz o koca kariyeri. türk futbolunu değiştiren bir isimden bahsediyoruz. kaderini, vizyonunu, çizgisini değiştirmiş bir insan bu. belgesel de kırılma anları neredeyse hiç yok. terim'i anlatıyorsunuz. terim kırılma anlarının insanıdır. çatışmaların adamıdır. nerede o anlar? nerede o çatışmalar?

    hayal kırıklığı bir belgesel benim için. gerçi çok bir şey bekliyor muydum? hayır.

    neyse. belgeseli izledim. bakayım kimler ne demiş diye. sözlükte biraz takıldım. twitter, youtube vesaire... orhan uluca'ya denk geldim youtube'da. adam o kısacık konuşmasında fatih terim hakkında daha bilgilendirici şeyler söyledi. 93-96 arası milli takımı nasıl kurduğu mesela... bir kez daha anladım ki olmamış. (not: bu arada orhan uluca'ya katılıyorum. en iyi bölümler, fiorentina ile ilgili olanlardı.)

    ah aslında ne var biliyor musunuz?

    sanırım bu bir belgesel değil. bir nevi bir anma videosu. yani öyle olunca biraz sevilebilir kıvama gelebiliyor. yoksa ne belgeseller izledik. fatih terim gibi ismin, spor dışındaki karakterini de işin içine katarsak ve türkiye gibi çok absürt bir ülkeden bahsediyorsak belgeselinin bu kadar yavan olabilmesi bana normal gelmiyor. hayatın normal akışına tezat. ne hikayeler vardır kim bilir? bizim bilmediğimiz. öyle bir adam çünkü fatih terim. öyle bir ülke çünkü türkiye.

    evet.

    onun haricinde terim yani. her türlü izlenir.

    ekleme:

    bu arada benim için galatasaray'ın efsaneler efsanesidir ama en gerçeğidir. onunla sadece metin oktay'ı karşılaştırabilirim. ama metin oktay bir mit benim için. hiç izlemedim. hiç dokunamadım. hep hikayelerini dinledim. siyah beyaz birkaç kaydını izledim. fatih terim ise gerçeğim. kanlı canlı izledim. yeri geldi onunla sevindim, yeri geldi onunla üzüldüm, yeri geldi onunla kızdım. yeri geldi ters düştük. küstüm hocaya. o kadar gerçek ki benim için, o kadar hayatıma dokunuyor bu yüzden. başka bir yeri var bende.

    bilmiyorum anlatabildim mi?
  • 102
    imparatorumuz fatih terim'in hayatının bir kısmını anlatan netflix yapımı.
    bu yazım, ofsayt rekoru kırabilir, mevzileri sıkı tuttum. *
    belgesel tamamiyle fiyasko. hocanın kendisinden bağımsız söylüyorum, oraya geleceğim ayrı mevzu ama. yakın türk futbol tarihinin açık ara en merak edilen öğesinin hayatını bu kadar sığ işleyemezdiniz. tüm ekibe yürekten tebrikler.

    gstv'deki, galatasaray efsanelerini anıyor diye bir program yapılsa, 5-6 kişiyle konuşulup, arkadan fotoğraflar bir müzik ile eskilerin movie maker'ı ile yapılsa, neredeyse benzer bir muhabbet çıkar. yahu önünüzde 50 yıllık futbol tarihi var. bu kadar sığ mı yapılır allah aşkına.

    gelelim spoilersız yorumlarıma (ilk iki bölüm için yazıyorum, ancak ileri bölümlerde de ne olacağı belli sanırım)

    fatih hocam, kendisi mi izleyip onay verdi, yoksa ekip mi böyle istedi bilinmez, tüm başarılar (başarısızlık lügatta yok sanırım, zira izlediğim iki bölümde de başarısızlğa dair iki maç gördüm. o kadar) fatih terim, ona koşulsuz itaat eden müfit hoca, fahri bey ve koskoca!!!!! 4 senelik uefa tarihini konuşan hagi, popescu, taffarel, okan ve ümit. takımın 9 ve 6 numarası malum, onları bir kenara bırakın. tugay, bülent korkmaz, ergün, suat, hakan ünsal, emre b gibi sistemin 11'inin yapı taşı olan elemanları zerre miskal göremedik. takım oyunundan, liderlikten bahseden bir hocanın, 14 kişilik bir oynayan ekipten sadece 5'ine söz verdirmesi (belgeselin vermesi) en basitinden hem hocanın emeğine haksızlık, hem de oyuncuların emeğine haksızlıktır. ben 88 doğumluyum, uefa kupasını da, öncesini ve sonrasını da hatırlayabiliyorum, fatih hoca sayesinde gs'lı oldum diyemem, benim için primer olan hagi sevgisiydi, ancak hocanın efsaneleştirdiği bu takımı, takım olduğu için sevdim, sanıyorum genelde de öyle düşünüyordur insanlar.

    olayların akışı ve belgesel dizisinin 4 bölüm olduğu düşünüldüğünde, hocanın en son döneminde aldırdığı kiralık ve satılık 30'a yakın oyuncu ve net başarısızlığın, tıpkı lucescunun ayağının kaydırılıp özhan canaydın döneminde tekrar gelen ve yine aşikar biçimde başarısız olan hocanın "kendince" neden başarısız olduğunu anlatacağını düşünmüyorum. umarım yanılırım, eleştri kültürü bizde malum.

    iyi yanları yok mu, var tabii, metin oktay'ı bir kez daha andım. iyisiyle kötüsüyle, yakın tarihin açık ara en başarılı hocasını bizim takımımıza kazandırdığı için. hocanın ailesine düşkün olduğu da güzel işlenmiş. magazin kısmına girilmeden güzel bir sunum yapılmış.

    özetle, 2 bölüm itibariyle maalesef hayal kırıklığına uğradım. bazı konular çok yayvan giderken, bazı konuları da maalesef çok hızlı geçmişler. hocanın floryayı baştan dizayn ettiğini biliyoruz, ama orada bir emekçinin vs. hoca ile ilgili komik ama akılda kalır bir anısını da anlatmasını isterdim açıkçası. bizim sözlükte, ekşide vs. yazılan fatih terim yazılarından ekstra bir şey öğrenmedim.

    bir diğer beğendiğim nokta da hocanın okan'ı tutması. bu en azından yakın vadede olası bir 5. fatih terim döneminin önüne geçer diye düşünüyorum.

    hocaya da son cümle olarak saygı ve sağlık temennilerimi sunuyorum. güzel günleri olsun.
  • 137
    belgeseli izledim ve diyorum ki;

    2 sene sonra erden timur ikinci başkanlığında fatih terim başkanlık dönemi camiaya hayırlı olsun.*

    çok güzel bir iş olmuş. emeği geçenleri tebrik ederim. fatih terim'i neden bu kadar sevip de neden bu kadar kızdığımızın 4 bölümlük özeti olmuş. sonuna kadar güvenip, sonuna kadar kafasının dikine gitmesine kızıyoruz ve belgeselim hemen hemen her saniyesinde bunu hissediyorsunuz.

    belgeseli izlerken en çok iç geçirdiğim yer; ünal aysal dönemindeki ayrılır. o gün iki taraf da ego savaşına girmeden, gerçekten, içten "aslolan galatasaray" deseydi kimse bizi tutamazdı. çok çok yazık olmuştu, izleyince daha net anlaşılıyor.
  • 179
    sanılanın ve lanse edilenin aksine netflix yapımı olmayan belgesel. istanbul ofisi kağıthane'de görünen goya entertainment yapımcılığından çıkmış olup altuğ gültan ve burak aksoy imzası taşımaktadır. netflix sadece belgeselin yayıncısı konumundadır.

    argo tabirle "ne yapsak izleyecekler zaten eşşek gibi" mantığıyla baştan savma bir iş yapılmış olması, bu detayı göz önüne alınca çok daha akla yatkın geliyor. hem biz türk'lerin çok zayıf olduğu belgeselcilik konusu olunca, bir de mecburen sansürlenmesi gereken isimler hikayenin ana rollerinde yer alınca iyice saçma sapan yüzeysellikte bir iş olması da çok sürpriz değil.

    hatta hikayenin ele alınış şekli ve bölümlerin dengesizliği, sanki 4 farklı yönetmene "birer bölüm hakkınız var, anlatacağınız konular da bunlar, seçin ve kafanıza göre yapın bi'şeyler" denilmiş kadar göze batıyor. ama işte türk insanının arşivciliğiyle, gelecek nesillere aktarma huylarıyla(!), iş yapış şekliyle ancak bu kadar oluyor.

    fatih terim'in 35 yıllık galatasaray hayatını 4 saate sığdırmaya çalışmak imkansız bir iş. hele hele fatih terim gibi hikayesi, argümanı, polemiği çok olan bir adamın. ne yapılırsa yapılsın eksik noktalar çok olacaktı elbette. defalarca yazıldığı için spoiler olmaktan da çıktı artık muhtemelen, bazı isimlerin sansürlenmesi de günümüz konjüktüründe mecburiydi.

    ancak sırf "biz de last dance gibi bir iş yaptık" diye itelemek uğruna, o belgeselde de kullanılan geri tarihe dönüş animasyonunun sadece görsel olarak yer alsın diye her bölümde bir kere rastgele kullanılması gerçekten ciddiye alan insanın sinirlerini bozacak türden bir eyyam olmuş.

    netice itibarı ile hocayı bir odaya koyup uefa kupası döneminin maçlarını izlettirip aralarda yorumlatsan ve bunu kameraya çeksen de izlenecekti. izlenme kaygısı o derece asgari seviyedeydi eldeki konunun. ancak bunun sonuna kadar farkında olup kullanıldığını hissetirecek kadar salla pati iş yapılması asıl ayıp olan kısmı.

    ilk yorumu sorulduğunda hoca "çocuklarım, torunlarım ilerde izleyip bizim dedemiz böyle bir insandı diyebilsin" duygusuyla yer aldığını söylemişti. hakikaten de ondan ötesini vaad edemeyen bir yapım oldu maalesef...
  • 174
    90lardan nice gazete haberi ve videoyu arşivlerden, kütüphanelerden arayarak youtube’da(ve gain’de) magazin belgeselleri yapan şokopop’a yaptırsalar muhtemelen çok daha güzel bir belgesel çıkarırdı. arkasındaki araştırma ve özen çok eksik kalmış. hadi 70ler neyse de 90lardan gerçek gazete küpürü bulmak hiç zor değil, gerçi 70ler de zor değil, hepsi kütüphanelerde, arşivlerde bulunabilir. videolar belki daha zor olur ama çok daha fazlası orada da bulunabilir. netflix’e kar amaçlı bir iş değil de düşük bütçeli öğrenci projesi gibi her maliyetten tasarruf etmişler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın