• 44
    izleyecek olanların yarın bu başlık altında belgeselde geçen şeyleri direkt söyleyip spoiler vermemesi gereken belgesel.

    işten çıkıp izleyecek olan var, müsait olunca izleyecek olan var, var da var.

    yarın bu sayfaya gelip 23. dakika 10. saniyede şu oluyor vay beee hocama bak beeee yazılmazsa iyi olacaktır.

    edit: belki ''bir arkadaşım''ın 'netflikşşş'i yoktur :(
  • 171
    netflix’in işlerini yapan arkadaşım önden izlemiş “hayal kırıklığı uğramanı istemem ama çok kötü olmuş” demişti.
    ne koysak gider mantığıyla bir iş yapmışlar.
    haliyle biz de o koyulanlar olduğumuz için oturup izledik.
    hocanın hayatı için en az 10 bölüm lazımken 4 bölümü sığdırmaya çalışmışlar ama olmamış.
    bir sürü eksik şey var, kurgu vs kötü.
    hoca gibi titiz bir insan bu basit işi nasıl kabul etti hala anlayabilmiş değilim.
    herkes ağladık demiş ama benim iki yerde gözüm doldu.
    birincisi babasıyla ilgili olan kısımda, diğeri de fulya hanımın yaman ile ilgili anlattıklarında.
    velhasıl çok kötü olmuş, he izledik çünkü hocanın hatırı büyük.
  • 110
    dünyaca ünlü yönetmenler birleşip bir belgesel çekse, yine de fatih terim daha iyilerine layık derdim.
    fakat bu belgesel çok basit kaçmış, çok bilindik şeylerin sırayla anlatılması şeklinde olmuş.

    genç bir futbolcuyken yaptığı kavgaları, karakolluk olduğu olayları anlatsa keyifle dinlerdim.
    jump derwall ile tanışmasını, sepp piontek'in yardımcılığını yaptığı dönemleri, futbolcularla yaşadığı komik anıları, unutamadığı hataları, yanlışları vs vs anlatsa daha güzel olurdu.

    ve herkesin de bahsettiği gibi, hakan şükür sansürü çok gereksiz olmuş.
    hadi galatasaray'ın borcu var, arazi, tesis işleri var. her kulüp gibi devlete göbekten bağlı. o yüzden hükümet kim olursa olsun her kulüp gibi sesini çıkaramıyor.

    hocam sen 69 yaşındasın, büyük inşaat işleri yapmıyorsun, devletten ihale almıyorsun. devlet bir işine engel koyar mı diye çekineceğin hiçbir şey yok.
    hükümet sana hiçbir şey yapamaz. seçim zamanı senin gibi bir figürü de karşısına alamaz.
    şu belgeselde, hakan şükür'ü sansürlemesen kim sana ne yapabilir? ne diyebilir?

    kadıköy'de kupa kaldırma olayı için, ''sahada kazanılan sahada verilir'' diyordun.
    hakan şükür'ün sahada kazandığının hakkını da bu belgeselde vermen gerekirdi.
    saha dışında yaptıklarının hakkını veya bedelini, ona saha dışında makam mevki verenler düşünsün
  • 5
    sabah 7 den beri proje çiziyorum akşama yetiştirmek için. bi kahve söyleyip 5 dakika mola verip twitter a gireyim dedim birde ne göreyim. şu an işi güçü bıraktım tekrar tekrar fragman izliyorum.

    çok eleştirdim son 2-3 senedir, bende "gitsin artık yapamıyor" dedim. şimdi bakıyorum da bu adam bir baba gibi, bir anne gibi, bir sevgili gibi işlemiş içimize.

    netflix la casa de papel den bile, narcos tan bile daha büyük bir kilitlenmeye hazır olsun. serverlarını falan güncellesin. 15 eylülde netflix bildiğin çökecek.
  • 3
    bana her duyguyu yaşatacak belgesel. tadını çıkara çıkara, malum başkana çemkire çemkire izleyeceğim belgesel. ejderha kraliçesi gibi fatih terim ismi önünde yer alabilecek o kadar çok nitelik var ki. allah uzun ömür versin canım hocama. yaşarken daha fazla onore edilmesi kendisi hem türk futbolu tarafından ama daha da önemlisi galatasaray camiası tarafından. ikinci bir fatih terim yok çünkü, olmaması da kuvvetle muhtemel.
  • 85
    az önce bitirdiğim netflix belgeseli. güzel olmuş ama muhteşem değil. zaten işin içinde galatasaray ve imparator olduğunda keyif almamak imkansızdı ama beklentimin biraz altında kaldı. daha kişisel detaylara ağırlık verilir diye düşünüyordum. neyse keyifli bir 4 bölümdü.

    bu arada ben de size bir spoiler vereyim: hoca 2000 yılında galatasaray'la uefa kupasını kazancak.*
  • 166
    maalesef hiç beğenmediğim bir belgesel oldu. belgesel olarak hiçbir kıymeti yok. maddi hatalar, kurgu hataları, eksikler ve en önemlisi otosansür var... arşiv araştırması yapılmamış ki türkiye'de arşivler gayet iyidir. gerçekten çok ama çok kötü bir belgesel. fatih terim gibi bir figür ancak bu kadar özensiz ve yetersiz işlenebilirdi.

    detaylı incelememi şurada yaptım: https://episodedergi.com/...sel-nasil-yapilamaz/

    sonuçta, fatih terim'in ve eski güzel günlerin hatrına izleniyor, akıyor. fakat bu bir belgesel değil. belgesel olmanın neredeyse hiçbir vasfını taşımıyor. bir çeşit tribute klibi bu.
  • 178
    taze bitirdiğim belgesel.

    öncelikle söyleyeyim aceleye getirilmiş, planlama ve programlama konusunda hatalar yapılmış ve çok da beğendiğimi söyleyemeyeceğim. en önemlisi doğru düzgün saha taraması yapılmadan her bölüm paldır küldür bitirilmiş.

    belgesele dair ilk eleştirim dört bölüm olması. futbolculuk kariyerini geçtim hocalık kariyeri dahi yirmi küsur yıldan fazla olan bir insanı dört bölümde anlatmaya çalışmak pek mümkün olmuyor. en az altı bölüm olmalıydı ve planlama şöyle yapılabilirdi.

    1. bölüm futbolculuk kariyeri ve td olarak galatasaray'a geliş.
    2. bölüm 98-2000 yılları arası...
    3. bölüm uefa kupası serüveni, tüm maçların üzerinde durarak.
    4. bölüm italya macerası
    5. bölüm* 2008-2013 yılları arası...
    6. bölüm milli takımdan ayrılma ve gs geliş ve ayrılış şeklinde.

    bahsettiğim şekilde yapılacak planlama bize daha doyurucu şeyler izletebilirdi.

    ikinci eleştirim ise 96-2000 arası anlatıldığı dönem de ise konuşan oldukça az insan var. hadi sansüre uğrayan insanları -kendilerinden ve ideolojilerinden nefret ederim- geçtim de ne bileyim suat kaya, ergün penbe, hakan ünsal hatta emre belözoğlu gibi isimler olabilirdi. kendisini çok sevmesem de o döneme birinci dereceden tanıklık etmiş hıncal uluç ve ömer üründül nasıl olmaz? uefa kupası finalini anlatan levent özçelik'i* de dinlemek isterdim. daha bir ton insan eksik kalmış.

    üçüncü eleştirim ise belgeselde eksik olanlar. mesela 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçından nasıl bahsedilmez? tarihimizde ilk kez şampiyonlar liginde bir üst tura çıkıyorduk. 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı bizim için kötü olsa da mutlaka yer almalıydı. o maç ile ilgili fikirlerini çok merak ediyorum. 2013 yılında galatasaray'dan ayrılış sürecinde milli takım mevzusuna hiç girilmemiş. 2016 yılında ise euro 2016 öncesi patlak veren milli futbolcuların prim kavgası sanki hiç yaşanmamış gibi davranılması da bana doğru gelmedi.

    dördüncü eleştirim ise otosansür uygulanması. biliyorum ki bu devirde hakan şükür ve arif erdem'e belgeselde her vermek çok kolay bir iş değil. eğer böyle yapılacaksa da daha doğru kurgu ve montaj ile bu işi kotarabilirlerdi. böyle olunca özellikle ilk iki bölüm ağızda kekremsi bir tat bırakıyor.

    belgeselin en iyi bölümü de hiç kuşkusuz üçüncü bölüm olmuş. bence bunun sebebi de daha kısa dönem olması ve italya'nın arşiv kültürünün bizden daha gelişmiş olmasıyla ilgilidir. yine mili takım ile euro 2008 kısmı da etkiyeciydi.

    son olarak biz fatih terim ile ilgili bir şey yapalım nasıl olsa her türlü izlenir mantığıyla hazırlanmış ama oldukça yetersiz kalmış. hoca bile belgeselin bir kısmında "benimde bu belgeselde konuşacağım bir kısım gelecek." dedi ama bir değişik yeni bir şey anlattı mı? derseniz ben duyamadım.
  • 84
    4 bölümünü de bitirdim. fatih terim’in kariyerini ve hayatını bilmiyorsanız izlemeniz gereken belgesel. bana ilgi çekici gelmedi bildiğim şeyler anlatıldığı için ama yine de izlenir. bu arada spoiler vermeyin vermeyin diyenler neyin spoiler’ını vermeyelim fatih terim’in 2000 uefa kupası kazandığını mı? sonrasında fiorentina, milan’a gittiğini mi? bilinen şeyler var hep zaten.
  • 46
    bugüne kadar 4392 film ve dizi izlemişimdir. martin scorsese, the irishman için ''benim filmlerimi telefondan değil, tv'den de değil mümkünse sinemada izleyin'' demişti. ben ise ufacık bilgisayar ekranından izlemiştim. bense 27 cm pc ekranından izlemiştim ama bu...

    evde hdmi kablosunu buldum, hatun netflix üyeliğini yeniledi ve bekliyoruz... elimden gelse sinemeda izleyeceğim ama imkanlar bu kadar. seni seviyoruz hocam...
  • 179
    çok fazla teknik hata barındıran belgesel. belgeseli filmden ayıran şey post-production kısmının çok daha kolay ama pre-production kısmının ise çok çok daha zor olmasıdır. hatta iyi bir biyografik belgeselin zorluk dağılımı yüzde 60 pre-production, production 30, post- production ise yüzde 10 bile olabilir.

    terim'de ise pre kısmı aşırı zayıf kalmış. italya kısımları hariç bütün hikayeyi zaten azcık galatasarayı bilen herkes ezberlemiş durumda. nasıl bir hikaye çıkarabiliriz düşüncesine vs. hiç girmemişler. güzel olan italya kısmı bile olabildiğince yüzeysel işlenmiş. pre kısmı için bence zaten en önemli sorun tüm hayatını anlatma çabasına girilmesi. hocanın hayatı 200 dakikaya sığmaz, tek bir döneme odaklansalar çok daha detaylı ve başarılı bir iş çıkabilirmiş.

    belgeselde en eğreti duran yerler ise post kısımlar. ilk olarak çok basit bir teknik hata içeriyor. sonradan düzelttiler mi bilmiyorum ama geçen hafta ben izlerken euro 2008 sekansında, almanya maçı görüntülerinde spikerin sesi türkçe dil seçeneğine verilmemişti. ses yok sadece altyazı vardı ekranda. bana göre post'ta en büyük sorunlardan birisi gazete küpürleri. pre'de arşiv taraması yapılmadığı için, ki gazete arşivlerine ulaşmak günümüzde zor değil, hadi zor olsun belgesel çekiyorum diyen adam gerekirse italya ulusal kütüphanesine gidip araştırmalı gazeteleri, gazete küpürleri animasyon olarak hazırlanmış. hepsi birbirinin aynı animasyonla ekranda gazete beliriyor ve haber içeriği yazıyor. windows movie maker'la mı yaptınız belgeseli ya? nasıl inanayım ben o gazete haberinin gerçek olduğuna?

    yine teknik bir detaydan gideyim. post'ta kayıtlarla çok oynandığını gösteren bir detay. belgesel uzun sürede çekilmiş, bu son derece doğal ve saygı gerektiren bir iş. ancak fatih hocam salonda konuşmaya başlıyor üstünde beyaz gömlek, cümlenin devamında başka bir mekanda üstünde mavi gömlek. devamlılığın en az arandığı alanda nasıl bir devamlılık hatasıdır bu ya? baştan konuşursunuz gerekirse kıyafet sponsoru bulursunuz bütün belgeselde aynı kıyafeti giydirirsiniz. bütün belgesel olmasa bile sekans içerisinde tutarlı olursunuz. doğal olarak hocanın cümleleriyle oynanmış havası veriyor belgesel. oradan bir cümle buradan iki kelime hoop bambaşka bir ifade. ben son sınıfta belgesel ödevi yaptım verdim şu hatayı içeren bir proje sunsam ödev diye dersi tekrar aldırırlardı bana.

    sonuncu olarak da uefa zaferi sekansı çok kötü olmuş. sansür yapacağız diye serüvenin yarısı yok. hertha maçı var yediğimiz golü görüyoruz ikinci devreden görüntü yok, bazı maçlarda görüntü var bazılarından bir cümleyle bahsediliyor. madem böyle sansürleyeceksiniz komple maç görüntülerini çıkarın o zaman. jaws'taki gibi köpekbalığını hiç görmeyelim.

    özetle; pre-production kısmı çok zayıf. araştırma yapılmamış, belge taraması yapılmamış, sadece 3 kişiyle birer saatlik röportaj çekimi ayarlanmış, belgesel iyi bir kurguya oturtulmamış, hikaye yazılamamış.

    production kısmı teknik hatalarla ve yanlışlarla dolu. belgeselin yarısı falan hocanın bodrum'daki evinin drone ile çekilmiş görüntüsüyle dolu. öncesini vs. geçtim belgeselin içinde vadettiği şeyleri bile finalize edemeyen bir belgesel çıkmış ortaya.

    post-production kısmı ise basit, ucuz ve inandırıcı olmayan gazete animasyonlarından ibaret. montajda sahnelerin kesildiği ve yapıştırıldığı yerler yine hatalarla dolu. çekimlerle baştan iyi bir kurgu yönetmeniyle tekrar post'a girerse belki daha farklı ve güzel bir belgesel de çıkabilir ortaya ancak elde iyi malzeme olduğu varsayımıyla diyebiliyorum. o da yoksa maksimum çıkabilecek iş de bu.

    puanım 6/10. o 6 puanın tamamı da hocama.
App Store'dan indirin Google Play'den alın