176
taze bitirdiğim belgesel.
öncelikle söyleyeyim aceleye getirilmiş, planlama ve programlama konusunda hatalar yapılmış ve çok da beğendiğimi söyleyemeyeceğim. en önemlisi doğru düzgün saha taraması yapılmadan her bölüm paldır küldür bitirilmiş.
belgesele dair ilk eleştirim dört bölüm olması. futbolculuk kariyerini geçtim hocalık kariyeri dahi yirmi küsur yıldan fazla olan bir insanı dört bölümde anlatmaya çalışmak pek mümkün olmuyor. en az altı bölüm olmalıydı ve planlama şöyle yapılabilirdi.
1. bölüm futbolculuk kariyeri ve td olarak galatasaray'a geliş.
2. bölüm 98-2000 yılları arası...
3. bölüm uefa kupası serüveni, tüm maçların üzerinde durarak.
4. bölüm italya macerası
5. bölüm* 2008-2013 yılları arası...
6. bölüm milli takımdan ayrılma ve gs geliş ve ayrılış şeklinde.
bahsettiğim şekilde yapılacak planlama bize daha doyurucu şeyler izletebilirdi.
ikinci eleştirim ise 96-2000 arası anlatıldığı dönem de ise konuşan oldukça az insan var. hadi sansüre uğrayan insanları -kendilerinden ve ideolojilerinden nefret ederim- geçtim de ne bileyim suat kaya, ergün penbe, hakan ünsal hatta emre belözoğlu gibi isimler olabilirdi. kendisini çok sevmesem de o döneme birinci dereceden tanıklık etmiş hıncal uluç ve ömer üründül nasıl olmaz? uefa kupası finalini anlatan levent özçelik'i* de dinlemek isterdim. daha bir ton insan eksik kalmış.
üçüncü eleştirim ise belgeselde eksik olanlar. mesela 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçından nasıl bahsedilmez? tarihimizde ilk kez şampiyonlar liginde bir üst tura çıkıyorduk. 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı bizim için kötü olsa da mutlaka yer almalıydı. o maç ile ilgili fikirlerini çok merak ediyorum. 2013 yılında galatasaray'dan ayrılış sürecinde milli takım mevzusuna hiç girilmemiş. 2016 yılında ise euro 2016 öncesi patlak veren milli futbolcuların prim kavgası sanki hiç yaşanmamış gibi davranılması da bana doğru gelmedi.
dördüncü eleştirim ise otosansür uygulanması. biliyorum ki bu devirde hakan şükür ve arif erdem'e belgeselde her vermek çok kolay bir iş değil. eğer böyle yapılacaksa da daha doğru kurgu ve montaj ile bu işi kotarabilirlerdi. böyle olunca özellikle ilk iki bölüm ağızda kekremsi bir tat bırakıyor.
belgeselin en iyi bölümü de hiç kuşkusuz üçüncü bölüm olmuş. bence bunun sebebi de daha kısa dönem olması ve italya'nın arşiv kültürünün bizden daha gelişmiş olmasıyla ilgilidir. yine mili takım ile euro 2008 kısmı da etkiyeciydi.
son olarak biz fatih terim ile ilgili bir şey yapalım nasıl olsa her türlü izlenir mantığıyla hazırlanmış ama oldukça yetersiz kalmış. hoca bile belgeselin bir kısmında "benimde bu belgeselde konuşacağım bir kısım gelecek." dedi ama bir değişik yeni bir şey anlattı mı? derseniz ben duyamadım.
öncelikle söyleyeyim aceleye getirilmiş, planlama ve programlama konusunda hatalar yapılmış ve çok da beğendiğimi söyleyemeyeceğim. en önemlisi doğru düzgün saha taraması yapılmadan her bölüm paldır küldür bitirilmiş.
belgesele dair ilk eleştirim dört bölüm olması. futbolculuk kariyerini geçtim hocalık kariyeri dahi yirmi küsur yıldan fazla olan bir insanı dört bölümde anlatmaya çalışmak pek mümkün olmuyor. en az altı bölüm olmalıydı ve planlama şöyle yapılabilirdi.
1. bölüm futbolculuk kariyeri ve td olarak galatasaray'a geliş.
2. bölüm 98-2000 yılları arası...
3. bölüm uefa kupası serüveni, tüm maçların üzerinde durarak.
4. bölüm italya macerası
5. bölüm* 2008-2013 yılları arası...
6. bölüm milli takımdan ayrılma ve gs geliş ve ayrılış şeklinde.
bahsettiğim şekilde yapılacak planlama bize daha doyurucu şeyler izletebilirdi.
ikinci eleştirim ise 96-2000 arası anlatıldığı dönem de ise konuşan oldukça az insan var. hadi sansüre uğrayan insanları -kendilerinden ve ideolojilerinden nefret ederim- geçtim de ne bileyim suat kaya, ergün penbe, hakan ünsal hatta emre belözoğlu gibi isimler olabilirdi. kendisini çok sevmesem de o döneme birinci dereceden tanıklık etmiş hıncal uluç ve ömer üründül nasıl olmaz? uefa kupası finalini anlatan levent özçelik'i* de dinlemek isterdim. daha bir ton insan eksik kalmış.
üçüncü eleştirim ise belgeselde eksik olanlar. mesela 9 aralık 1998 athletic bilbao galatasaray maçından nasıl bahsedilmez? tarihimizde ilk kez şampiyonlar liginde bir üst tura çıkıyorduk. 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı bizim için kötü olsa da mutlaka yer almalıydı. o maç ile ilgili fikirlerini çok merak ediyorum. 2013 yılında galatasaray'dan ayrılış sürecinde milli takım mevzusuna hiç girilmemiş. 2016 yılında ise euro 2016 öncesi patlak veren milli futbolcuların prim kavgası sanki hiç yaşanmamış gibi davranılması da bana doğru gelmedi.
dördüncü eleştirim ise otosansür uygulanması. biliyorum ki bu devirde hakan şükür ve arif erdem'e belgeselde her vermek çok kolay bir iş değil. eğer böyle yapılacaksa da daha doğru kurgu ve montaj ile bu işi kotarabilirlerdi. böyle olunca özellikle ilk iki bölüm ağızda kekremsi bir tat bırakıyor.
belgeselin en iyi bölümü de hiç kuşkusuz üçüncü bölüm olmuş. bence bunun sebebi de daha kısa dönem olması ve italya'nın arşiv kültürünün bizden daha gelişmiş olmasıyla ilgilidir. yine mili takım ile euro 2008 kısmı da etkiyeciydi.
son olarak biz fatih terim ile ilgili bir şey yapalım nasıl olsa her türlü izlenir mantığıyla hazırlanmış ama oldukça yetersiz kalmış. hoca bile belgeselin bir kısmında "benimde bu belgeselde konuşacağım bir kısım gelecek." dedi ama bir değişik yeni bir şey anlattı mı? derseniz ben duyamadım.